Documentos de Académico
Documentos de Profesional
Documentos de Cultura
GENCİNE! GÜFTAB
FERHENGt ZİYA
Yazan:
Z İY A ŞCJK Û N
DEVLET KİTAPLARI
’ * * ( çegam e,
ç e k â m e , ç& m e) = Kaside. * (ç e g r) -= İltifat, hatır sorma
§ Korkma. Mastarı çeğrîden.
<*j r1*- **3&y, **
* ( ç e ğ e r ) •= İş görmekten el
(Vji-.) (ba.).
ve ayak derisinde peyda olan
katılık.
* ( ç e & â n e ) = Bir nevi saz. ı* «• ,
Kanun yahut keman diyenler de ( çegrb âre,
vardır. Ekseriya çeng ile bir
ç e ğ r v & r e ) = Yosun.
likte söylenir.
*•• */
hTVU. A * *
4>‘U» ^ jj*I jl ^ (ç e fc rişte ) - İğe sarılmış
l*V olan iplik yumağı § Çulha ma
için d e daim a çeng ü çegane surası.
olan bu evi, bu ev nasıl evdir,
diye sahibinden sorunuz.
( ç e g e z ) = Süpürge otuna ben
(M evlânâ)
zer yavşan gib i beyaz bir ot.
Muarrebi (şeğâne) dir § Musi
y jt ûjt
kide bir perde § Çalışkan ve
j^ r j Ot' ^ <<j'>" x r
mukdim.
dL
» (ç u g u k )= S e rç e kuşu. D o ğ '.r
(H a sre v )
Jji o1 -
c~s övül 'îjlitr' jVt • »
* (çû k ) = Çük : erkeklik be
^kS *j*J3^jt
triji- v 1'5’ 1-'. ^ j y lirtisi § Diz. İ j; (çuk zeden)
»J,_3iji. J> X = diz çökmek.
ıî 'j y
î l u s i , . . . .
Çok zam andır geçmişlerinin * * t • ( çekaçak,
kütüphanesinde arkadaşlarına ç e k â ç e k ) — Kılıç ve topuz
h a kkiyle başkanlık etm ek için gibi katı cisimlerin birbiri ar
beratın vardır. H er ne söyler dınca vurulmasından yahut bir
sen doğru olur: isabet edersin ve birine, bir yere dokunmasın
hasm ınm hiçbir veçhile söz ve dan çıkan ses.
itiraza kudret ve m ecali olmaz. >jlT
Sen kendi konuştuklarına lâ fz >y-) jJ ' J
cihetiyle inci dam latıcı ol: inci J—4
gibi kelim eler saç; düşm anları M ızrak ve ok, çözgü ve atkı
nın yanağına göz kanı dam la gibi birbirine girdi ; topuz ve
sın: düşm anlarının gözleri kanlı toğulgadan çatırdı yükseldi.
yaşlar saçsın, (Esedi)
§ Katra, damla.
(S â t e n İ )
d «ü d’ <düCL
» * ( çukaçuk,
, . . .
^ , ( ç e k â n ld e n ) =» Damlat
( ( ç e k â d , ç e k ftd e )
mak.
= Başın tepesi.
ıtJ 9ûUA-» üjjj JU. w£-u-
JL±> cA \
jj yi jj w-jl jı?
.»<»■1- j» «’ ,>
jUu
jU.»
Senin kûpm ın toprağı bahsini
A y a k ta n tepeye kadar demire
S e lm â n ın gözünden sor; çünkü
batm ış bir halde iptida m eyda
onun işi bu kapıda inci dam
nın önüne piyade olarak gitti.
ÇAWr ) latm ak y a n i ağlam aktır.
(Selm ân)
§ D ağ tepesi.
Lâzımı (çekîden)dir.
>£>• jl -£)t *J*m>
+S"
< •J ^
Irandan rüzgâr gibi bir asker ç e k â v e k , ç e k â v e ) = T oygar
geldi diye gözcü dağdan koşa kuşu (Ar.) cJuiji.ı. Ferhengler
rak geldi. serçeden büyücek tepeli ve
(Firdevsi) güzel sesli bir kuş diye tarif
ediyorlar.
\ 'V '
** ** ( ç e k â ı e ) = Kirpi. Jİf l üjlf
j'S'r <iyr ~y> ıJ.^ oj5- j
( ç e k â m e ) = Kaside ve
şiir. (G) ile de doğrudur.
Toygar kuşu gagasına m usikar
denilen sazı bağlıyalıdan y a n i
j*i J£il İİJ-» ı3j*5 j f I terennüme başlıyalıdan beri
ji *. pr v% bülbül erguvan ağacına erganun
l/ÎS
bağlamıştır.
Eğer bu güzel kaside pâdişâhın (M u i t z l )
kabulüne m azhar olursa altın = Çeğâne.
kâğıda güm üş suyile nakşede ıMs j
rim . i&rr fi) s.j ■
>' *>
(Kââni) •U jJi*
B ülbülün kederi gülden yatışır.
Çeng ü çeganenin ince ve kalın ,1 ( ç ik ç ik ) = Islak fitilin ya
nağmesinden değil. narken çıkardığı ses, çıtırtı.
(H in d u Ş âh )
11/
«u». (ba.) § Musikide bir makam.
(ç e k u ş ) = Ç ekiç. Konuş
mada (k) ço k defa şeddelidir. çegu n d er) = Pancar
( ç u k ı ı k ) = Serçe kuşu § *
tpek kaytan. (ç e k u c ) = Dişengi: taşçı
tarağı, değirmen taşı dişeyecek
alet § Çekiç.
(ç lg il) = Türkistan da güzel
leriyle meşhur bir şehir.
il^İCL
* (ç e k u k )= S e m izo tu § T o y
c—<^ L 4_jjl# gar kuşu.
, (ç n lğ u z e ) = Çam fıstığı.
O nun elinden, em niyet uyanık", •iy^r üi* — '/V*
kılıcından, fitn e uykuda. • i >..»* lTİJ J3
(Ka(rân) tfjİÎ
Her k im çam fıstığından zevk
alm azsa onun sakalına boza (ç u lv k ) = Değirmenin çar
lâ yıktır kını dordurmak için çarka b ağ
(Â zerİ) lanan ip (Nefîsî).
* ' ' ^
( ç e lik , çe le k )= 4 J i» . 4>- ( ç ille ) = Bez dokurken eninden
(ba.) artan ipliktir. Çulhalar bunu
dokumayıp parmaklariyle kıvı
rarak bir tarafa bırakırlar §
(ç ilk ) = Kepçe.
Y a y kirişi § Dervişlerin halvet
• '* te çıkardıkları kırk gün. (L)
( ç u le k ) = İplik ve ibrişim şeddesiz de olur. Kıncıncı gün
kelebi § İpekten örülmüş kay mânasına da gelir. (Çile’i
tan. buzurg)=zem herir (A r.)
u ;
» (çelm ele) = Bedava. ( ç e llp â ) = Haç. Muarrebi
(şalib) dir.
j—i c —*f j»- ji*
jile 4*" J <*\e y İj * y f )J ■**—*. X
fj* t »jJ j jj
fV-
D ünya ve dünya m alı baştan
başa senin kazancındır. E y gitm iş ve hayvan olarak
(Ferruhi) tekrar gelm iş olan kim se! senin
§ Mâna. nam ın insatıların arasından
unutulm uş [*].
ûr*" A*
(H a yy â m )
B u spzün mânası yoktur.
§ Öğünme, iftihar ve bu mâ
C—* \sf nadan emir.
*ij Cıj! y
fl’j
Zam anın şairiyim diye iddia
ediyorsun; fa k a t senin şiirinde K endi nam ve lâğabınla öğün
ne lezzet, ne hikm et, ne mâna me, dedi.
var. , [Dal)
{Ş e h id )
§ Üzi\m cibresi § Soğuk § Çeş-
§ Kabahat ve sılç.
mezen denilen göz ilâcı.
Cj*J. fî-^ .(T X [*] N ijâm bu rubainin H ayyam ’a nis
p eti sabit olm adığını ve ( ^ ) yerine
ı$j*y (•ciî^#Jı) su retin d e de riv ay et edildiğini ve
H ayyam’ın tenasuha kail züm reden olm adı
Ona Cem dedim, Cem h a n i? ğını, eğer olsaydı başka şiirlerinde de buna
Cem ne dem ek? B u hususta iş a re t olacağını iddia ile rubaiye a it hikâ
ben y a n ıld ım ve su ç lu y u m ; yeyi anlatıyor.
Saltnan selvi rüzgârdan salın
(T (ç im ) = Yosun. dıkça çemende cennet hurileri
salınır sanırsın.
•V ' (Fer id)
\ » •> ( ç u m â ç u m ) = Alın (^4 r.)
a. <lı .
( ç e m â n ç l ) = tçi şarapla
» i CaJj »VjAi
dolu yatık [*).
j i u ; j> il*»- JjL.
'ij'y
Senin yü ksek köşkünün kapı ( ç e m â n e ) = Şarap kadehi
sında cihan padişahları öğüne- ve yarım kabağı nakışlayıp
rek alm lartnı yere koyarlar, içinde şarap içtikleri bir türlü
secde ederler. kadeh.
(N i z â r i )
4İ JT
‘** (ç e m ş) = Çeşm maklûbudur.
* ( ç e m ç u r ğ e ) = Bir nevi
j l i t Ja Jjr J. j
kamçı § Kamçı örülen iplik.
x j z~~>j ?
<Sj^
(*?“*» (çu m çu m ) = Salınarak yü Kâh bakışiyle âşıkların gönlüne
rüme (çem) in birinci mânasına ok saplar; kâh eliyle düşm an
göre (ç) lerin üstün olması g e ların başına kılıç vurur.
rektir. (M uizzi)
•*»TlTo
J- f j r * öl-—
»j
J-K i 3’c b j f fit;
O’.’Jis, ,İJ »V* a
l/Vtf V. J3
>,
ik i gözü ceylânların gözü gibi.
Baharın ilk ayı askeri salına
(F i r d t v ti)
rak gelince soğuk, bozguna uğ
radı, dağıldı.. § Naz ve işve ile yürüyüş.
(Pürbehâyi Cami)
c ij £*-• ’& f )>■ j i/y j^
§ A t, öküz gibi hayvanların
tırnağ-ı § Tabanı paçavra, kon JU-
cu çorap gibi iple örülü ve Sarhoş k e klik gibi k e y ifli ve
dilimizde cimcime denilen ayak- nazlı yürüyüp gitti. A yrılığiyle
[*] T ürkçe çam çak dediğim iz *u kabı âşıkların kalbini uaraladı.
m ânasına görülem edi. (S*gf)
a * a»
* ( ç e m ş e ) = Çeşmenin çev * (çem û j)= * Tepme atan huy
rilmişi. suz at, katır, Muarrebi
(şemüs) § Bir çeşit ayakkabı.
^ f e e m e k ) = K uvvet ve kud-
jt-
ret, şan ve şevket, ilerilik, üs <->» (ç e m i) -» Mânevi. Çem (ba .).
tünlük. Çem lden den muzari.
y Jjî* j' ^ ıfjj**-* • *
O’.1 >" öj»i Jj'j (çem Iden)-= Salınm ak, eda
ile yürümek, eğrilmek,
Senin kabulün sayesinde şair
lik derecesine y ü k se ld im , senin
yardım ınla öteden beri bu k u d
ret elimdedir. G ülistanda saba rüzgârı esince
f'A m ld ) salınm a genç ağaca: fid a n a
**
yakışır.
(ç e m e n ) = Çem en. fSadi)
f j\! Ij iU'l Oj'J» • -
*ysjt" «*
Jf" jLlM » ( ç e m i n ) = Sidik ve pislik.
Çâmin (m uh .).
Gıî/u ile otu arasında fa r k ol- C)K -V.j 11
m ıyan ittihat çemeninin tara 0h ök j->
vetini takdir ederim. My
(fâ lib ) B ülbüllerin y eri çemende y a k ı
şır, bok böceğine p islik içi da
ij«i (çemen pirâ) = Bahçıvan.
ha hoş gelir.
r*?. / '-ît o* ıf' (Mevlânâ)
f-h^jy- ^IV-* t, jç- <xyr î>V •>’ f
CJİJU L>\:^
. t (ç e n â b ) = Çadır tepesinde
E y bahçıvan! Her ne kadar ki ağırşak.
söğüt gibi m eyvasız isem de U-* f'y y y^*î“
beni h a kîr görme ; güneş başım öj1? yjç* j 5 £j <
$■
da parıldayınca can ve gönül
den gölgemi ararsın . Felek ağzım a çadır ağırşağı d i
(Hidâyet) reği gibi direk soksa cenabından
başkasının m ed !h ve sena çadı
t> *
* (ç e m n â ) = Katır (Nefisi). rını kurm am : senden başkasını
m ethetm em ,
(Rai!)
» (ç e m e n d ) « Cem end (6a.). § Pencapta büyük bir şehir.
F e rk tn g i Ziya
§ Halka. Bir çeşit ateş oyunu
1/
O T y ( ç e n â ç e n ) = Birbiri ardm- (Ni?âm),
c«t gelen ok sesi.
j ş -j •S' fa t:*- fj). (çen â rî vu k ed ü -
û■
1J^ j.j Cıi<' 3Î ) = İki kimse görünüşte denk
t#Ua olup hakikatte olmamak yerin
Birbiri ardınca gelen ok sesinin de söylenir.
korkusundan zırhın altında ipek l>*— i/.* J l f wlıji
esvap kefen olda. >îyx* o-f j' •‘jfi
(N iza m i)
£y*' o* -O j'.'j'. X
V J jfc >-*. j' J*-J3
J t ( ç e n â r ) = Çınar ağacı (Ar.) JİJ* i/1
y*i
ji^». Şairler bunun yaprağını ^ w—İl»
parmakları açık avuca benzet jr
mişler.
K em al! Bu n a zik ve ince sözü
anla: bir kim seden hatırını k ıl
w— {y“y* ö\j ucu kadar incitm e. Eğer o kel
ı*V sofu seninle denk olduğunu id
K endisinde halkın m enfaati dia ederse onun hakkında iyi
olm ıyan her el ve d il, zam bak bir söz hatırlarım : düşm anın
d ili ile çınarın elinden ya n i büyüklükte kendini senin gibi
yaprağından başka bir şey de sayar; lâkin ( çenâri vu kedü^i)
ğildir. y a n i kabağın çınara karşı dur
(Mevlânâ) ması darbımeseldir [*].
(Kemâl)
Eski çınarın kendiliğinden ateş
alması meşhurdur. M/
* (çenâgf) *= Çanak.
O»-»'J iliU
• t
^ tfs C
j**' t (ç e n â l) = Çınar.
ıSjkf ✓* Jji- jl ytîT jjîy.
v <- M*
^ 7 ^ , (ç u n a n , ç i n â n ) = Ö y
N efsin helâkine sebep kendi
le, onun gibi, nitekim: çun ile
çirkin nuyudur. Ş u darbımeseli
ân’dan mürekkep ve muhaffeftir.
bir a kıllı güzel sö ylem iştir; her
ipek kurdu kendine kefen örer, [*] Bir çınarın dibine dikilen kabag-m
her çınar kendinden ateş çıka az zaman içinde çınarın tep e sin e çıkıp bir
rır: ateş alır. m ü d d et sonra düşâverm esi birçok dillerde
('A(târ) söylenen hikây elerd en d ir.
.'C
J^37 (ç e n b e r )
= T ef kasnağı, fıçı
çemberi gibi bir daireyi kaplı-
Ben senin yüzüne öyle âşıkım yan şey: daire çevresi § Ç ark
k i kendim den haberim yok. Sen vurmak yani döne döne daire
kendine öyle m eftunsun k i ben çevirmek § Halka.
den haberin yok.
(Sadî)
yl* ;l j» JJj
413>S itJJ
/" j \ j> jj<
t kİ J
jyt jVI tS*)* ıjj»-
Senin halka halka zü lfü n halis
âs m iskten; yanağın küm e küm e
H ikâye tatlı idi; sözü ziyade lâle yaprağtndandır.
(Ferruhi)
uzattım . N itekim H azreti Musa
(k.) Esirlik, bağlılık.
(K elim u lla h ) L «tu* ilH
yüksek hitabına karşı « ^L«t ı£jt J—j tf
tryı » cevabiyle sözü u za t t4£’ ıf>»- cK.j* er?.
j Ukp
m ak istemiştir.
C U r fl) Her ne kadar f ik ir cambazlığı
Konuşmada (ç) esre harekeli ettim se de y a n i fik r in i döndü
dir. rüp dulaştırdım sa da bundan
fa z la bir şey bilm iyorum ; çün
kü esirim.
*• ^iı>. ( ' A f (ör)
v (ç e n â n h e n ) => Ç o k güzel,
aferin gibi beğenm e yerinde 0■> f jo*. (çenberi gerden) = Bo
kullanılan bir kelimedir. İkinci yun kemiği. (Ar.) .y y .
(n) nin kaldırıldığı da vardır. (çenberi m înâ)=(£.) G ök.
dC > .
(ç e n e b ) = Sünnet. . t (ç u n b e k ) = Sıçramak, atıl
mak, kalgım ak § Mıhladız (Ar.)
« i i 'j ' Wi— W- I>*
Mıknâfis.
[•]
’C L
(ç a n b u l) •= Dilenci. Çunbuli
Çeneb * », « nafiledir. = dilencilik.
«Reva» y i helâl, «nareva »
. >'*»
haram bil.
(E bü N a şr) (ç u n b ü r) = Dizgin kayışı,
f ' V f ü -»->
Birkaç kişi benimle ahbaptılar.
(S a'dî)
o '" }j>.û'-^r
L S .y * 3s* • / £ jJC B iraz ka tıyü reklilik edeyim ,
Ut hiçbir gönül bağlıyacak şeye
y a h u t bir sevgiliye, gönül ver-
E ndam ı düzgün olan güzellerin
m iyeyim dedim .
naz ve edaları bizim çam şa h (Sa'dl)
nişli selvim iz y a n i sevgilim iz
cilve ile gelinciye kadardır. * .ı *1.
K » (ç e n d în ) «=Bu kadar:
(W » î)
ile (,>.) den mürekkeptir.
Tekrar edilirse ç o k mânasını
ifade eder. Cr.J^ç*
><«j ı 11L
ilJtîç- fjb
4» ûij>
B u kadar kedere taham m ülüm
•*s-j 0 * jl *'» J» ✓*
iW ı jtjAi J> yo k. E y istimdadedenlere im da -
>u deden! bana yardım et.
(N ifâm i)
Felekten şikâyetlerim o kadar
çok k i güle güle değil ağlıya-
rak söylenebilir: bana verdiği ‘ ^ 7 ( ç e n d e l, ç e n d e n )
her inci ve elm ası aldı O inci « S a n d a l denilen kokulu ağaç.
ve elm as nedir bilir1 m isin? Muarrebi (şendel) dir.
diş. diş. j? jj ı/^T j l » j j A
(Şa ir)
i-ıi». jl < Jjj-JİT ^
•»J -»■‘■
‘t >j?s.
* ( ç e n g ) = E ğ r i büğrü § Başı
eğri bir çeşit saz § Kanunun
B ir yemeğin, pancarın vücudiyle
dik tutularak çalınan nev’i.
öğündüğünü hiçbir v a k it işit
m em işim . ıjlj ût’l c » A i
( B tu h s k ) wâl j*U
i d
« ( ç e n g e k ) =» Ç engel, hu (ç e n g u le ) = Ç e n g denilen
susiyle fil sürecek çengel § saz § Pençe § Çengel.
Çengin küçültülmüşü = pen-
çecik.
İCT (Çîn S i l c ) = Kıvırcık saç.
‘ ( ç e n g e l, ç e n g u l) * '• '
= Çengel § Pençe. ^ » (çen g i m e ry e m ) =
Meryem eli, buhurı meryem
j'ji jUi*j
denilen nebat. Pençei meryem,
jV »y -v ı>#
buhuri meryem de denir.
>»■
Pençe ve gagasını uzatm ış , ^ fy j\ o-A
Aer ne görürse a ç ıy o rd u : gör fmS j' ölK-ıS* ö'-ç
l/Uâi
düğünü gagalıyor, zedeliyordu.
(C a fe r ) Gebeler meryem elinden ku r
§ Orman. tulduğu gibi cihanın padişahı
M eryem in elinden kurtuldu.
(N izâm ı)
( ç e n g l h î ) *= Çaylak
kuşu. Birinci Meryemden maksat y u s-
ıe v ’in sevgilisi, İkincisinden
î' 1
maksat gebelere doğumu ko
( ç e n g e lü k ) — Eli ayağı laylaştırmak için bu nebat ile
büzülmüş ve kıvrılmış insan ve yapılan tedavidir.
hayvan, çolak § Dermansızlı
ğından dolayı bir yere dayana
rak kalkan kimse. (ç e n g u k ) = Çengeluk.
"T (çenge) = idaresi altındaki * (çene) = Çene : çâne (muh.)
ahaliden evlenecek herhangi (ba.).
bir kızı önce kendi yatağına
alan zalim bir padişah. Bir gün
(çine) = Çîne (muh.) (ba.).
gene evlenecek bir kızı âdeti
veçhile yatağına almak istemiş
se de kızın yerine kız kıyafeti ( ç in id e n ) = Toplamak,
ne giren erkek kardeşi yanın devşirmek, seçmek, istif etmek.
da sakladığı hançerle o namus ju-i jis -i^
düşmanını .öldürmüştür. Halk j&t y
sevinerek bu güne ju* (cldi
çenge) demişlerdir. jj* çiden (ha).
•_ ı
'• ü € ' •
^ * *•" (ç e n g id e n ) = Söz sö y ^ S T (çuı>In) = Böyle, bunun gib i:
lemek (6,r ) ile (>.) den mürekkep ve
muhaffeftir.
• t
J-&.İK <t â * (çübkeş, çü b g în )=
Pamuk çekirdeğini pamuklan
V -* ’ ’ (çüb) = A ğ a ç parçası, kü
ayırdedecek çark.
tüğü, çomak, sopa, odun.
:l- (çüb nân) = Oklava.
yjj*. J l İ J & 2 t
>.y v jr ( çüb n e v e rd ) = Çul
jU. _)l i J t
haların üzerine bez sardıkları
ağaç, selmen.
jl'İt (tâned) (ba.).
«ıLl». j. X 'j'r ‘ C'J V * (çü b ek ) = Davul tokmağı.
jV.jr r^-J
jîlî Çübekzen, çübeki = davulcu,
bekçi başı, yasakçı.
fiu kaftanı meselâ kuru ağaca
giydirsek ağaç, ırm ak kenarın ,ju ^ — t ö ' X * Ov' *
IV '
daki selvi gibi yeşil ve taravetli
olur. Bir daha bekçiler gibi davul
( K âânl) çalma.
(Mevlânâ)
^ y . (çübân) = Çoban. Farsça
lügatler (p) ile daha doğru bu
luyorlar = şubân.
i v.*t (Çüb best) = Y apı is (B ehrâm Çûbe) senin m eskeni
kelesi. nin bir bekçisidir.
(H ıısrev)
V . v jr (Çüb penbe) =* Pamıık
„ çübe (ba.).
gibi yumuşak bir çeşit kav.
Au v jr (çübi taclim) = Ö ğ ret iiüi .ıi jç. (çübek u şn ân )= Ç öven,
men değneği. köpürtken.
- > Beni bir mağara köşesinde çan
( ç U b e ) = O klava § Kayın çalmağa m em ur olm uş ve pa
ağacından yapılan ok. paz elbisesi g iym iş görürler.
(Hâkâni)
j £ X*î X+j
^ ^ ( ç n h ld e n ) *= A yak k ay
Yüz oktan biri amaca rasgeldi.
(Sadİ) mak, tekerlenmek, düşmek §
İnadetmek.
§ Hürmüz’ün seraskeri, c?>.? çö-
bin {ba.), . »
(çur) = Sülün kuşu.
*
(ç iib ln ) =* Ağaçtan yapılan m öjjI)' tsjy- j ' v tfy,
her şey § Başa bağladıkları JÖJ ‘tJ5
J jy
mendil yahııt gelin duvağı.
Peri y ü zlü , uzun boylu bir huri;
Ov JM- J^J-0 keklik gidişli , yasem in yanaklı
r-[~ bir sülün.
(S ü z eni)
Ağaçtan ata binen çocuklar gibi
öjjl- narven (ba.).
gem iye binerek her tarafa sür
atle gidiyordum . • >
(S elim ) (ç ö z ) = Bir yaşını bitirmiyen
ve henüz tülemiyen avcı kuş §
§ Hürmüz’ün seraskeri Behrâ-
Kadınların döl döş aleti § Deve
m’m lâğabıdır. Kuru, arık, uzun
boylu olduğundan bu lâğabı otu (Ar.)
almıştır § A ğaçkakan yahut > * >
kervan kuşu. ( ç n z e , ç ü je ) = H i ç .
*»
( ç e v t e r e ) '— Bahçe ve havuz C—»j
etrafında, kapı önlerinde yapı
lan dört köşeli set, seki. Senin avcı kuşu düşüren erkek
doğanının günlük yiyeceği, her
dul kadının civcividir.
(ç ü ç e ) = Oklava.
(Câm l)
! .
cîre (ba.) § iğin ucunda
■fi" ( ç ü h â ) «= Çuha dediğimiz iplik geçirilen Icertik.
kumaş § Papaz feracesi.
-
ı$j!c 1^»
b'jyy- (ç e v s e ) = K ö ş k . Cevsek; bu
cjü'*- nun yahut köşkün muarrebidir.
§ Diz. Devenin diz üzerine otur
* A *
^ ( ç e v s î d e n ) — Ç espıd en masına çökm e çök etme de
ve çefsiden (b a ). nildiğine göre bu ve bundan, ev
velki mânada dilimizle müş
dİ*' terek demektir,
-*»" (çuvşek)*= E m zikli bardak.
*V i j'-Â 41 $JT
^ ç ü ş îd e n ) = Emmek
(m u h ) çüşiden dir. K arşılayıp lök develeri gibi
d iz çöktüler.
(P ü rbeh âyi Cami)
w* ( î ® â ) = Boyunduruk § Su
arkı.
^ -**” (ç e v g â n ) = ° Cirit oyr.ıyan-
t >
larm topu çeldikleri ucu eğri
= Süzme yoğurt. değnek, çevgen.
jl-if t S i - ' f J1-»--'
îiy
J* (çök) «= Hak kuşu. (*'Ji e'* t£ jf i) y
(5Jju-
A Iİjî ii-jJ Jjç .
O t £'j Yârın kıvırcık saçının büklü
m ünde, yanağı’, abanozdan y a
p ılm ış çevgenin ucunda fild iş i
H ak kuşu kendini ağaç dalın
topa benzer,
dan asm ış, kara karga iki k a {S a d i)
nadına kalem isk sürmüş.
(Minüçihrİ) Her ucu eğri değneğe, hususiy
le davul ve trampetenin ucu
f i j {t*)T u,*\ i S ) f
iljş- £Uj j toplu çomağına denir.
Jur
V (çal) = Ç öl ve kumsâl.
•* ♦
JU. jj/l 4 i } & (çan) = V akit edatıdır.
[*] Edebe uym adığından tercüm e ed il
ju çâl (ba .). § Erkeklik aleti. medi.
*U—
* w£_;^ ö bulamadığım dan yaraya taham
Cçi" j l j 5CiJ ÖJ.«. i ö j » j/ m ül ediyorum .
tfJJ1
’1 {Sa'di)
Çın askeri fele k üzerinde y e
V avı mârufe ile çigüne ve çerâ
nilince: gündüz bitince Zengibar
yerinde kullanılır, istifham eda
padişahı askerini pusudan çı tıdır.
kardı: gece oldu.
(Enveri)
jy~i «^V3
§ Teşbih edatıdır. Jr5
JM» «j-M'jj»- KJS Kara bahtım la onu seyre nasıl
cjU>' ji Iju J j.'I
gideyim . Gece v a k ti kim se gü
listanı sevre gitm ez.
Eğer seni güneş gibi görmezsem (K etU )
keşki yen i ay gibi biraz açık
• J". £r* ijj Jju J* V
biraz kapalı görseydim.
/j >" y
(S a 'd i) .
( ç ih l ) = Sayılardan kırkın
(çehçeh) = Bülbül sesi.
adı.
oy- j t t ( çihl sütün ) = Tahtı
(çihr) = Y ü z. Cem şid (ba.).
ö-t
OJJ3 jO ' j 4* J? f * ? (ç e h le m ) = Bir nevi zırh.
> -I
•„ ✓
D ün gece geceden biraz geçince
o güm üş bedenli güneş gibi k a ( ç e h îd e n ) — Damlamak=
pıdan içeri girdi; y ü z ü meclisi çekiden (ba.).
aydınlattı.
(•A n d elİb )
‘- C ( ç î) = Ş e y mânâsım ifade ieden
jtjî ji*. ( çihr â zâ d ) «= Behmen çiz (m uh.).
şahın kızı olup otuz sene padi 3s. is
şahlık etmiştir. 3yi d;
• S i w J ' J ) '■
(çiz) = Şey.
Çilingirden canım alevlendi,
j\j». j\ AİJj,-
! JJ.U Ij
gönlüm abıhayattan ateş aldı.
B ir şeyi olm ıyanm y o l kesici ( Vahid)
den korkusu olm az.
ı (çîn) = Çin eli. Muarrebi cj-
. (çîzliz) = A z şey şıyn.
•*.»* J j -. ' j f - ıh K J
j x » l JU- ^ â m e d e n ) = (k .) ■f * T ■•
J T*•J>~ (fyerfi â b d â r) = (k .)
Zayıflık, hastalık, baygınlıktan = Güzel ve mânalı söz = j ^
kurtulmak. (herfi cevherdâr).
jl . (hâl bergeşten) = (&.) ijı UJ ^ jT j ( herf ber kursi
Hal değişm ek. nişânden) == (k .) Doğru ve dü
öjIj
ju ( hâl dâden ) = S öyle rüst söylem ek, iddiasının uh
mek. desinden gelmek.
i V ' j 1-. (hâl kerden) = (£.) Vec- J/. (herf benâfı kesi
de gelmek, raksetmek. nihâden) = (k .) Zariflik tasla
mak, alay etmek.
( herfi pehiüdâr ) =
(k.) Kinayeli, dokunaklı söz.
i-T
Mecnun gökte ayı gördü de 'J C.İJ3
[*] F a r s ç a d a b u h a r f y o k tu r . İç in d e (h) r-u
b u lu n a n k e lim e le r hep A ra p ç a d ır. B u ndan
ö tü r ü y a ln ız b u h a r f l e r l e b a ş lıy a n ıs tıla h la r Z ulüm sahipleri debdebelerini
y a z ıld ı. zulüm le temin ederler. Doku-
nakli olm ıyan sözün kıym eii tıkça bütün itiraz edenlerden
ı/oktur. ne kaugım olur.
(Selim ) (S a d î)
j.» (herfi mesrük) = (k.)
Cr.^jy Yazılıp da okunmıyan h a r f:
y ı
D okunaklı söz hatırını kırar. (herfi muft) = (k .) Mâ
(tVüruddin)
nâsız lâf.
J j- ( herfi tehdâr ) = (k.) » Ls^-
A slı olan söz. (Ş e rifi g u lü b u r) =
j , - (herfi huşk)= (k.) Dinli- (k.) Zalim zaman.
yenin. hoşlanmıyacağı söz. ütj* (herifi gulögir) = (k.)
i v Dünya § Kibir ve gurur.
( herfi hunuk,
herfi serd) = Tatsız yahut din- * ı’ * I'
liyeri incitecek söz. J lS -> * '_
‘ > * ’
iaj'is jj j..v (herf der kefâ zeden) '/•« I-'* " ' * %
= Bir kimsenin arkasından söz
söylemek,
öjjT •j-O'O5 «V- ( herf der kârı (^ isâ b ez k e s l b e r-
kesi kerd en )— (k.) Bir kimse d â ş te n , h is â b e z k e s i b u r-
nin işini ayıplamak. d e n , l^isâb ez k e s l b e r gi-
jşJlS J j- (herfi kâlibi) = (k .) Bas rif te n ) = (&.) Korkmak ibret
ma kalıp lâf dediğimiz. almak.
* 2» - * i J* ~ J3 j '
û>X i'L ij (hisâbrâ pâk ker
S jpj d en )— (k ) Hesabı temizlemek,
w.‘l- alacak vereceği arıtmak.
ili J *■
D udu kuşu başkalarından öğ jJu ^ J-3
rendiği basma kalıp iki sözle
lâkırdı bildiğini iddia edemez. /$£: gelince sevap ve azaptan
(Ş a i b ) kurtuldum . G önlüm ü dünya ve
(herfi gulügır) == (k.) ahretten y ık a d ım ; gönlüm de
İnsanın işitmesinden eza duy dünya ve ahret kaygısı k a l
duğu söz. madı.
(K âstm )
(herfglr) = (k.) Ayıp tu
ö>j A-. ö1- - (hisab berhem zeden
tan ve itiraz eden kimse.
= (k .) Hesabın ucunu kaybet
pj\ e.-.» aj,. jr mek.
./ *>. o ! j ' l.'* v
{£J«- ^ (^ işâ r) =» (k .) Musikide bir
S özüm kalem im den doğru çık makam: hicazın yüksek perde-
HEKGUY
« •
*
§ Rahatsız ve muztarip etmek.
U" \ (b « k m k e ? ) = (^ ) Em- Oi'j!Sj . ^ j'
re itaat eden. Jj'jif j>s *il»- l/lüle ’;i-
VJL,
ıSjl/V. J l > ,>*>'
rjj- ^ Onun gözü her lâhza gönülleri
altüst eder, aşkının harareti
Taham m ül yolunu benden ha âşıkları sıkar.
(Ş a i b )
tırla, öğren; çünkü âlem i yakan
şim şek iken bir ota itaat ed i <}£ hüU- ( helke begüş ) = (k .)
yorum . Köle, kul, emre itaat eden.
( N â zım ı H i r t v i )
^ ^ e lv â y i â ş t î ) =
Barıştan sonra birbirine gön (t e v i ı â b ,
derilen helva. ^ e v i ı m â h l) = Hut burcu.
ıs y - ■'r ,ı •; . *-
ı £ â —£j
te r s â )= Ş ır a s ın ı
Sevgiliyle sarmaş dolaş olarak almak için içerisine üzüm ko
birlikte oturup barış helvası yup çiğnedikleri tekne.
yem ek m hoştur l * * i
( S a'd i) - ( ^ e y â t s ip u r d e n ) =
• t' f
Can vermek.
*T^ d»*" ( ^ u ll b e n d i â b ) = // /
Suya bezek bavlıyan demek ^ e y r e ^ Ze d e ) — Şaşkın.
olup yağmur damlasından, inci
halkeden veyahut insanın ma
^ e y z ı ca r n s i
yası olan sudan insan yaratan
r e z ) = (k.) Üzüm şarabı.
Haktan kinayedir.
öf (heyzı gul)= G ülü n açıl
ması.
j 'j j (^e m m â m i z e n â n ) *=(£.)
Ç o k gürültülü yer.
( fc e y f g i r i f t e n ) =
1' ** * '
j A ? ( 4>jXX~ ^ ^ em dn- İntikam almak:
• '• . i t ' '
n e ) = (h) harfinin Farsçada
jv * ^ | ^ î l e e n d â h t e n ) =»
bulunmadığına göre birincisi
Hile etmek =
erkek aleti, İkincisi maymun
ji-*» ji c—j j V j r ' t jJ "
mânasına (Enveri) ve (Süzeni)
nin şiirlerinde kullandıkları bu
ril<*
kelimelerin A rapça olması gere*
Her ne kadar bitkin isem de sa
kirse de A rapça lügatlerde bu kın benden el çekme. Beni av
mânalarda kullanılmamıştır. lamak için hileye teşebbüs etme;
•> ! -
çünkü boğazlanmışım.
^ *■ ( ^ in n â y i s e r i n â- ( N a d im )
c
oiü fU. ı W fU. ( hâtemi su-
C . (W = F a r s ve A rap harflerinin heyl nişân, hatemi g û y â )= (k.)
yedincisidir. Ebcet hesabında Sevgilinin ağzı.
altı ySz rakamını gösterir. , >\ - ı \
( h â tn re , h a tü le )
(h â) = Ç irkef çukuru, yolu, — Hile.
geriz § Hâyiden = çiğnemek
. ı j
mastarından emir. (ts fa , m uh,
vas.). (h â tû n ) = Bir evi idare eden
f \ </- j \ j \ hanım, kadın. Araplar Arapça-
laştırıp ( hevâtın ) suretinde
i* * cemilemişlerdir.
Taşyurekliyim diye itir a f et. rT û / t (hâtûni cem) = ( k .) Ş a
Eğer ondan sonra şikâyete ağız rap.
açarsam dudağım ı dişle çiğne. t ( hatuni cihan,
('Ur/İ) hâtûni yeğmâ) = (k :) Güneş.
Ijt & J j u
aı û / t (hâtûni şebistâni
felek ) = (k.) Güneş § Zühre
yıldızı § A y .
Şeker çiğniyen lâl renkli du
«ı^û/t ı obVo/u. (hâtûni cArab,
dağa acı cevap y a k ışır mı?
(Hafif)
hâtûni kâ’inât ) = (k .) Kâbe
İkincisi Hazreti Fatımadan da
(Nefisi) omuz mânasına da yaz
kinaye olur.
mıştır.
.. ;
. >
(^ âc) = istavroz [*] § Kulak
(h â t) = Ç aylak kuşu.
yumuşağı.
. j
(h â te m ) —= Mühür § Yüzük.
5 (hâd) ==■ Ç aylak kuşu.
Arapçadan alınmıştır.
^ (fü (hâtemi cem) = (£.) Haz- [*] Avam cimi F a rsî ile telâffuz eder
reti Süleymanın mührü. (ç*L = çelipâ (ba.).
- - U .» 3 lV - J 1. *J £‘X (f'jr - x t ) J - ly - î>W J * - j ' *
*il- i jjıs- < r'jV * jj
l i» / >JT l*1*- f*
Jİİ: * £ ‘u ^ l ı (jjlı
Eğer bu kurultayda bendene şiir
c ^ l r '* t â
caizesi [*] yerine R ey ve "Har
A d a letinin üstat olduğu d ü k m em leketlerinin başkanlığını
kânda kurdun sanatı kürk d i lûtfetsen de can korkusiyle is
kiciliktir. Doğana emredersen temem. Tek sağ olayım da İs
çaylak yavrusunun dayalığını fa h a n d a arpa ekeyim , onu is
ifa eder. terim.
(Kemâl Ismö'îl) {Ü midi)
j
§ Hâriden = Kaşımaktan emir.
~CrS' ( k a d im i p i r ) = (k .) ( fs fa . m uh. vas.).
Zühal .yıldızı.
, ; rii\c y )> ö'j* l
j l ü ö l j s-z ü 3X 1
(h â d e ) = K ayık gönderi § ıiT 6
Tavan süpürgesi değneği § D ar
Senin ahu bakışlı gözlerine
ağacı § Umumiyetle uzun ve
âşıkım dedim ; ka rşılık olarak:
doğru ağaç.
sus, kükrem iş aslan boynunu
Jj £Vj ıX --* /V vi-»1 kaşım a: muhataralı şeyden bah
jl «d U . M y
setme dedi.
Ujj- (K âânl)
§ Hârâ (muh.) § Naz.
Senin dostunun nasibi bahçe
nin gülü ise düşm anının nasibi y S )j) •J <Xj J tf'
ancak darağacınm direğidir. jlij t-jli- y ‘Jf.
(Sâzeni)
E y dudağının hissesi şarap,
(k âr) — Diken. ' yü zü n ü n gül olan güzel l senin
gözünün payı m ahm urluk ve
j >. jX \ ıyv*
jLjjU.
nazdır.
( M u h tâ ri)
yük tencere.
O zam an hasta olarak y erin
•- !
den ka lktı. U zaktan Leylâm n
^ ( h â z e n ) = Baldız: ,;>*»>- kapısı tarafına geldi.
(m uh.) (ba.). ( Mektebi)
§ Peyda olmak.
( {ıâze ) = Her yoğurulmuş / Z~*\i. \S&>} * J4
3J>3 liV öU»- ı>.' '
şey.Hususiyle sıva çamuru.
jîlj Jj jl , J İ 4._ V J-
[*] dİLİ J A- - j £ * .m l
B iri eksildi yeniden bir başkası
jljl ^ c f . j l 1—
■—J peyda oldu; zira bu dünya ekip
31 #jl»> ^ û jç biçmek yeridir.
j- f ( Dehlevi)
. i
( Mevlânâ )
"V (lş â n b e r e )—=Hamel burcu.
• ı *
» ‘/ - 1 U.İJ * * - û'Ji- JT
A ^ /( j-* jJ
lJJ»-
Eğer dudağını açarsan şeker
£/r kim se örs gibi katı y ü z lü kam ışı bu kadar tatlılığiyle be
lü k etm edi k i başına uslandır raber senin şekerli dudağının
m ak çekicini yem esin. yanında parm ağının ucunu ısı
(S a d i)
rır; dudağının tatlılığına hayret
' C 'V eder.
\ - ( h â y g l n e ) = Kaygana, (S a d i)
1
]U
(h e b â k ) = FCoyunları gece
(^ e b re )-= Metîn ve muhkem.
’ jtî
G ül ve lâle kokusu osuruk ‘ ‘ ^ " ( h e b fir e , he-
böceğinin kalbine ve beynine b ü k , h e b n h ) «= Hebre.
iğ saplar.
(Hasrev)
‘•r* *'•
(Dük) kadınların iplik eğirdik J (h e b ü ş â n ) = Horasanda
bir kasaba (Naşiri).
leri iğ.
di '
eğrilmiş mânasına da gelir.
’f ' (h eb ek ) = Boğm ak, boğul
• ^ ✓
mak, bunalmak.
^ ( h e b lr , h e b lr e ) =
y J a *
Hesabın toplanıp hazırlanması
ü-i. uüt Jl 3j>m*S*
§ Kum yığını.
JTT" ( h ic e v le ) -= Yanmaktan
jttCiî j\ JjU* Ctjy* J'
yahut çalışmaktan elde hâsıl
olan kabarcık.
Nezaket eserleri ve saadet ni
şanesi onun mübarek yüzünde [**] 793 tarih in d e T ebrizde v e fa t eden
apaçık görünüyor. İranın p ek değ erli şa irlerin d en şeyh K em i-
lu d d in b u ralıd ır. H afızı Ş ira z i ile b ir a s ır
(Mt*5d)
d a yaşam ış ve şiirleri onun tarafın d an tak
[* ] Â c iz m ü e llifin b ir ic ik k ız ın ın is m i d ir edilm iş olduğundan y azdıkları şiirleri
d i r i*_,f 01*J b irb irlerin e g ö n d erirle rm iş.
w—ıy ^jl*‘
ı/Uü
(fenclr) — Güzel, makbul.
»I*- CU_* *f Û»J jA- »j£j Yarabbi l Cihan padişahlığı sa
J?** /«•»■ j 1 ğ-!( JL*J "S**j . C-4j j
na mahsustur.
(Nişâm l)
JTB
§ Sahip ve malik.
5ı> &ere </a£a söz söyle; her
c jjr'uJl \ji- v t l
ne kadar cemad ise de çirkin
ıs f> »il* Jy. j-& -i f -
söze çirkin , güze/ söze güzel
cevap verip.
(K â in i) E v sahibi ile ünsiyet peyda
eden, alışkın kuşu taşla varsan
( f e e ç k o l ) = Dilenci ve bile başka yere gitm ez.
çanağı = JjSC£" Keçköl. (S a d i)
Jj£w- j& jij, Cenabı Hakkın ismini (hud) ile
f j t » j» - J l - * l ■U'i.,»' J l J -
(ây) dan mürekkep ve muhaf-
jb» ju» .UjL f\ fef kendi gelici, «u ^ kaim
(j jl AiU bizatihî mânasına alıp yalnız
jU»( jS''<ci s } /) cJj> sahip ve malik mânasına müfret
r fjy addetm ektense her ikisini sahip
M elikşâh devrinde ve herkesi mânasına müfret addetm ek da
izin siz huzuruna kabul ettiği ha muvafık olur ve mutlak sö y
bir zam anda fa k ir bir a'râbî lenirse Cenabı Hak, başka bir
rasgele huzuruna girm işti; şöy şeyle birlikte söylenirse sahip
le bir istekte bulundu : bu ipi mânası verilir, çünkü hudâyi
haccetmek niyetindeyim ', padi cihân cihanın sahibi demek
şah bana y ü z altın verirse' olduğu gibi (Nizami) nin :
kâbe halkasını tuttuğum zam an
sadakat y o liy le onun devlet ve
e»-1j>* x \l*j
öm rü için çok dua ederim.
( Enver }) Yarabbi! Cihan padişahlığı sa
Doğrusu uyuntu olarak yahut na m ahsustur. Bizden hizm et
başkasının yerine hacce giden gelir: biz hizm etçiyiz. S ahip ve
mânasına jjiC* ( heckül )dur ki m a lik olm ak sıfa tı şenindir.
haccı umuzuna alan, deruhde
beytinden de Hudâ’nın sahip
eden demektir.
mânasını ifade ettiği tebeyyün
,\ eder.
^ ( hudâ, hndây ) = ,tf*i ijU. (hudâ âgâh) = Allah bi
Cenabı Hakkın isimlerindendir. lir.
jjb., ijlİ. (hudâ berdâred) = Allah F akat göğün ve yerin sahibi,
vücudunu kaldırsın. kendisine âsi olduğundan do
tji (hudâ begired) = Alla layı rızk kapısını kim seye ka
hın hışmına uğrasın. pam adı.
(Sadi)
.ı;_ı ijıi (hudâ pesend) = Allahın
Mecazen Cenabı Hak.
beğeneceği şey.
jül. u . ( hudâ Ijâfız ) = Allah <Z>jy+ tj-J <
>
■>,j£
İ»’l cr\2i
saklasın : insanlar birbirinden
t*jü
ayrılacağı zaman söylenir.
(hudâ hudâ dâş- N a kka ş kim oluyor, yahut na
ten, kerden) = Allaha yalvar k ış ne? B u biçim li suret, Ce
mak, sığınmak. nabı H akkın yaratıcı kalem in
jij u» (hudâ dâd) = Allah ver
den başkasından gelmez.
( Y eğm â )
gisi : hariçteki sebeplerle ele
geçirilemiyen şey. = (hâvend) = o ,» - (hu-
Ui- t IJlİ. (hu divend) = çend vezninde j.y..
dâ nepesended, hudâ nehuvâ-
hed, hudâ nekerde) = Allah et
( h u d â v e n d g â r ) = Emir
mesin.
ve ferman sahibi, büyük hü
.nl—) jymj kümdar, efendi.
*S*C—U
jifL'jU». j
iksw
Gönül aldatan nebatlar hep
süslendiler; ancak bizim dilbe- Cenabı H a kkın hakkı yerine
rim izdir k i A lla h vergisi olan getiren kulu kullar için ne gü
güzelliğiyle geldi. zel hüküm dardır.
(H afız) (S a ' d i )
--»' jjj
(h u d re) = Ufak tefek, kırıntı.
le iftih a r ettiği A lin in yüzüne
Ju .
tükürdü.
O m idede bir ekm ek kırıntısı (M evlânâ)
yo k.
(Sena i) İTİ
*
’ _
(h u d u k ) = İç bulantısı, iğ
§ Kıvılcım.. renme, gıcıklanma.
-—" oyV lj »JM « J u j
CT^ ö'ji- f < J 'j
A y ağılı senin ocağının k ıv ıl
cım ıdır. Ben m idem in z a y ıf nefsini
(K â tib i)
kendim e arkadaş etmem; çünkü
Hurde’den çevrilmiş olmalı. bu sinek, sofram a iç bulantısı
verir.
(Mevlânâ)
(h ed ek ) = Köprü (h,d) nin
§ Günü (haset) § Y ersiz üzüntü
ötresiyle==Jjji (ba.).
ve keder § ö fk e § Utanma.
c fâ î- -r~> S f* ” f -*
-*■j*
(h e d e n g ) = Kayın ağacı. c— jjU j*-
Bundan yapılan oka (tiri hedeng) tfj >•
eyere (zini hedeng) derler. O k,
H asm ın, senin fü tu h a tın ı k ıs
çok defa bu ağaçtan yapıldığı
kandığı için öfkesinden anası
için ona yalnız hedeng de denir.
nın çıkrığını kıran Çuha [*]
1 / ,y > 3 J> ,b * A f gibi atını sinirledi.
j' (E nveri)
j'J V
Türkçe şaşkın mânasına hödük
S ü t emen çocuk parmağı nasıl bundan bozulmuştur öv'U. (ba.).
lezzetle emerse kalbim in yarası >
senin okunu ağzında öyle tut
(h u d İ 5 ) = Ev kadını.
m uştur.
( Firdevsl) urOjJ f.V ü/, f \
Lrî’-1- fV* ***^1 lij r-j
(hudü) = Tükrük ve bir ye erli*" er*"" ^
meği veya m eyvayı tatmaktan
hâsıl olan ağız suyu.
Görünüşte eğer senin yanında
ıi* tSSJS. jOİ- jl fa k ir isem bundan dolayı niçin
lij s/*) Uî’ S jlisil
M'İy [*] İkinci a s.r ip tid aların d a Kûfe’de
yaşıyan, (N aşruddin) Hoca gibi lu-
O, her nebi ve velinin vücudiy- hafligiyle m eşhur b ir A rap .
beni daim a birçok zem iğnele y a n i inci gibi değerli sözlerin
riyle iğneliyorsun. E y sevgili ! itibarı y o k . Değer iddiası çör
Herkesin kendi evinde dereci çöp n e v in d e n âdi şeylere kaldı.
( S e n a ’ İ)
sine göre kölesi, azatlısı, hanı
m ı vardır. § Tamburanın yüzünde, telleri
(EbS M üslim )
üstünden geçirdikleri tahta par
...ii-»» it1» iptr \fy- ■'r çası. Mecazen idraksiz kimse §
ırlji. tf'y i S o -* l (f*
Herîden = satın almaktan emir.
lf* J J
N edir ol şey k i onun hem başı B ir eşekçi bir eşeğe karşı palan
y o k hem ayağı cının atlas dokuyucudan daha
Tostoparlaktır, uzundur, fa k a t iy i olduğunu iddia ediyordu.
olm az kapısı ( H usrev)
wJU jA li ^)Ui-
(h ired ) = Akıl.
u-i J> *'j *■>"
ir*' j 1 *>' ıs-“s, ıS Vf’* >j' Küçüklere ağır iş emretm e , çün
ı/Uii kü örsü yu m ru kla kırm a k m ü m
Sana, gideceğin yolu en iy i gös kün değildir.
(S a d î)
terecek olan ancak a kim d ır. S o
racağını ondan sor; kim seden yy \
değil. 5 (h u rd âd ) = Şemsî senenin
(N işim i) dördüncü ayı. Her aym altıncı
jy (hiredsöz)= A zerbaycan- günü ve bu aym altısında eski
da bir ateşgede. ateşperest Iranlılarca yapılan
yortu otf (ba.),.
( hiredmend ) — Akıllı.
J>İMİj>-
Ahirindeki mend nispet edatı •t
dır. Bazı kelimelerde (m) den f - ’*' (h erd i!) = K orkak, yürek
önce bir de (D) ziyade edilir. siz.
hiredûmend, hâc-
tOmend, tenömend gibi.
(h u rd e m â ) = Ses ve rengi
VU->»>.* ^ û* hoş bir kuş. (Cihangiri) de (h)
at i y jl »ala
nin üstünîyledir.
ı^JL»* 5 .* AiJ
^S * 5 (h u rd u m u rd ) = Parça
Bağışlayıcı A lla h kendi bağışını purça, ufak tefek.
senden alsın demem; lâkin hiç
bir M üslüm anı sana muhiacet- ? yj"iX
‘s y j - 'jj*
mesin; derim. M'İy
(S en â ‘i)
K ötü fik ir li kişi; ayba m uttali J-p - n j - ö L i l 'i j > ; . ) A » ';- J ,-.
* •
( h e r z in ) = Ahırlarda üstüne •j? ( h İ r s e k ) = A yıcık § Bir
ata mütaallik eşya asılmak üze nevi tüylü yaygı § Çocukların
re duvara çakılan ağaç § Ü ze durtut oyunu.
rine at eyeri konulan sehpa. j'j’ ^ ir ,iAA> jl:' 1
• • ( h e r s c lâ k ) = (6 a.).
^ ■£’ (h irs) = Ayı. (Ar.) v j. •
«
•^ * •
rfjl (hirs bâzi) *= A yı o y
(h u r s e n d ) = Sevinçli § Ka
natmak § Hoşa gitmiyen oyun,
naatli, razı, hoşnut, şükredici.
(hirsbân) =* Ayıcı.
[**] (B ül’elâ) kibarı evliyaullahtan bir
[ • ] Tercüm e etm eyi uygun görm edim . zatın künyesi (G ıyâş).
>si. iS j j j Jt
I * **• • I’* •*.
- ji- ıSyi jj-l X'
( * (h u r ş â , h u r ş â d ) —
V}L*
G ü n eş= Z en d lügatidir (Nefisi).
Eğer aşkın dert ve belâsına ra
zı olursan sana a ltı yönden
^ h e re şte ) = Naz ile salınan,
kısm et kapısı açılır : mânevi
yürüyen.
feuzlerden istifade edersin.
(Şaib)
(h e r e ş e ) = Kargaşa. Her-
f.'y- -î»1*! ->“ >
ıjL c-» jî heşe (muh.). Herâşide mânası
na da gelir. > (ba.).
.>
A fiy e te şükretm edik. J şte bizi
onun hakkı tuttu. ( h u r ş îd ) — Güneş
(Husrev) (ba.).
M ' *'•
(h e rs ü l) ==» Meymenetsiz (h e r ş in ) = Salınmak, öğün-
eşek ( Naşiri ). Uğursuz, mey mek.
menetsiz (Şemsullûga). (Sûl) at ,UÎ »t*
ve katırlarda siyahlığa çalar A if 'j>t\ j*
kül rengidir ki böyle hayvanla
rın yelesinde kuyruğuna kadar M eydanda salınm aya başlayın
siyah bir çizgi olur ve uğursuz ca düşm anların yüzüne fitn e
sayılır. kapısını açtı.
J3"j-- tS- (Şair)
f j " J .*>
. > -*-> . 1İJJ -i1
»lîîı
H urm a gibi kabuğu ta tlılıkla
sıvanm ış.
Onun gözü, çiyin güzü gülden (Sa'di)
hoşlandığı gibi Y u su f’un y ü (hurmâyi ebücehil) =
zünden hoşlanıyordu. A si hurma.
(C a m i)
§ T aze ve taravetli.
d U 'i
e f'i a- J (h e rm e k ) = (H) nin üstün
^ J»ı ve ötresiyle nazar boncuğu.
İİ#**- w--*- /
(ba.).
Şemsî yılın onuncu ayı § Her
ayın sekizinci günü. Bu günde
Çok şan ve şeref sahibi oldu
Iran ateşperestleri yortu eder
ğun için nazar değmesinden
lerdi (öiT) (ba.). B u g ü n e jjj r>
korkarım , çünkü boynuna nazar
hurrem rüz da derler ki pa
boncuğu takm adılar.
dişahlar tahtından inip beyaz (M encik)
lar giyer ve beyaz yaygı üze . >,
rine oturup halk ile teklifsizce
(h erm u l) = Her em röd( 6 a.).
konuşarak isteklerini yerine
getirirlerdi. Bu kelimeyi; (her) • /
(h u ru h ) = Horoz, ■
=—d,‘ S-r* u's - y / ısj- y X
»>•jj y>j^.
•y - J33 '4*" y v ' jit
• j, y? •J-i
is tifte eşek y ü k ü dolusu güm ü
ıfs***-
şün bulundukça eşek de olsan
Gece, gündüzün ham lesinden
eşeklik sana (n a kîsa ) eksiklik
âciz ve gece kargasının kanadı
vermez.
horoz kanadı gibi olm uş. (K e m â l )
(’Unşari)
c * f * - y § Y a ğ ı alınmış badem ve su
d U j^ t (h u ru h ek, hu- sam gibi şeylerin posası: fukara
r u h e k ) = Mercan: Bu mâna bunu hurma ile karıştırıp yer
renkçe horozun ibiğine benzet lermiş.
me yoliyle.olsa gerek. *S*
- >>. Uj>- jT J***
J U —i
(h u r ü h e )= K u ş la n aldatıp
avlamak için tuzağın yanına B adem li helva y a h u t badem
bağladıkları kuş. § = .a - ,j- (ba.). ezmesi bizden y ü z çevirince biz
Yalnız hurühe’nin değil hurü- ona karşı hurm ayı posa ile ka
hek’in de hurüsek’e müsavi ol rıştırdık.
(B a sh â k )
ması lâzım gelirse de lügatlerde
yazdığım gibidir. § Dar bir yerden halkın güç
• '' lükle geçmesi.
( h e r v î l e ) = Ç o k yüksek .
<
>t
ve iğrenç ses. ÖJ>:>~ (hureh) = Nur.
Şebboy, hatm i, fesleğenden ve
A>î^t bf T ti X y yasem in dalından çimen tara
- if i ji fın ın şim d i başka parlaklığı ve
Onların y ü z ü n d e n 'o kadar nur bezeği vardır.
saçıldı k i oraya güneş doğdu (Şa ir)
sanırsın. § Uğursuz, meymenetsiz.
(Z erâ te şt)
„•»- ös.'f i\
Kısım ve parça mânasına da ■ >- by.\p 6S-) r y
j-* t
gelir. İran bilginleri Fars ülke
sini beşe ayırmış ve hure^i Uğurlu doğan, baykuş gibi
erdşir - Hure3i istehr - Hure’i uğursuz; şom ve uğursuz bay
dârâb - Hure’ i şâpür - Hure3i kuş, uğurlu oldu.
(N asır)
kubâd adlarını vermişlerdir §
§ Evin balkonu.
A ğ a ç kurdu § Saçkıran ve
miskinlik hastalıkları. (R) nin »r •
şeddesiyle horultu, hırıltı. ( h e r ld â r ) = Satın alan.
( N a tı r ) ( b e r id e n ) = Satın almak.
J*,/' S t >z~Sİ>-
'T * # * * - ( h ere çü b ) = Y üksek
binalar, kemer ve kubbeler
yapm ak için çattıkları ağaçlar
H ikm et satan ne vakte kadar
dır ki üzerine durup bina ya
merhem arz edecek; biz hastalar
parlar. Türkçe (karaçav) derler.
bunu can karşılığı olarak satın
Şimdi iskele dediğimizdir.
alm ıyacağız.
(H u cen d i)
■
’î-J1 f.j*-
••iv o'jj Jjj Lt •Üii-J -i»-
^ 'J*~ ( h e z m iy â n ) = Kunduz
hayası.
Her ne kadar üstüm üzde kürk
y a h u t yü n ve ipekten dokunm uş
( hezend ) = K alye otu = kum aş varsa da gel birbirim ize
Herend. sokulalım . Zira rüzgâr pek sert
ve soğuk esiyor.
't'l
(H idâyet)
(b e z e n d e ) = Kımıldayıcı, • :
yer üzerinde sürünücü. Bu mü (b e z ir) = Kıvılcımlı kül.
t
nasebetle yılan, akrep, karınca
• **■
gibi hayvan ve böceklere de
nir. O”9* (hes) = Yabanotu, çörçöp.
• .V j* » *S O — * ’ i.iti.
C—A.*\jy»- cjlJaJ Jj ö'jl
• 4, \ f ±2. jU j j»*.
C-£İJUt
r>. ^ js
' V •
•i-j't J -f ı>> c~’' ( h e s â n ı d e n ) = Diş ile
ısırmak.
Deniz kendiliğinden dalgalanır.
ol
Deniz böceği bu hareketi ken
disinden dolayı sanır. ( h u s p î ) = Müşteri yıldızı
(H a y y â m ) (huspiden) = Uyumak’tan muza-
ri öji:İ-İ (ba.).
0' ’>*/. J's * («-t V* s.
^••1 ^ l o —.\ı#
'y'_j /.j yt ^S- J
*ûU.t «J'i» J^-L
•Su yüzünde gidersen su böceği, \,"ly
havada uçarsan sinek olursun; Cenabı H akysana bir altın hâ
bir gönlü e{e al k i adam ola zinesi ya n i bir m ü k â fa t bağış
sın. lar k i toprak altında yattığın
(Huvâce ‘ A b d u llâ h i E n ta ri)
zam an o seninle beraber olur;
§ Hindistan dağlarında yaşıyan m iras olarak başkasına kalm az.
bir ulus § Turnadan büyük bir (M eo lâ n â )
kuş. • ,«
a-i- (hes bedehân girif- (h u sp ld e n ) = Uyumak,
ten)=(&.) Aman dilemek: ökü yatmak = Huften.
ze tapan Hintliler, bir ulusu
^c T *
yendikleri zaman yenilen taraf
ağızlarına ot alıp gûya öküz- j
Ferhengi Ziya
Eğer padişah tahtında tatlı s>
uykuya dalarsa fa k irin rahat Jhj Jf* ö
uyuyacağını sanm am .
(Sadi)
Eğer fa zile tte bana benzer y o k
dersem dâvam ın doğruluğunu
(h est) = Hesten den mazi,, gökyüzü itira f eder: herdekiler
mastarı tahfifî &-i. (ba.). değil göktekiler tasdik eder.
(M e n fu r )
metmek. ’r v
^ (h e ftâ n ) = Kaftan denilen
j i / i ; (het guzâr)*= (k.) Yazıcı, bir nevi pamuklu elbisedir ki
hattat § Mızrak kullanan. zırh üstüne giyerlerdi. Ç o k defa
pamuk yerine ham ipek konul
( h e |râ y e ) = Partal palas duğundan (kezâkend) derler.
fukara hırkası. Sonraları büyükler tarafından
/ ı y ihsan olunan astarsız üstlük
süslü elbiseye denilmiş, şimdi
3 j i <W>. < (h ,t^ a i e v v e l, ise tarihe geçmiştir. ( Naşiri )
h ı t t a ’i k u l) = Arşı âzam. (h) nin esresiyle zaptedip “hift,
halka mânasınao’ır. İhtimal ki
halkaları çok olduğundan hiftân
^ ( h e tlb i fe le k ) = (k .) denilmiştir,, diyorsa da kaftan
Müşteri yıldızı. aslında Türkçedir.
I—f w—ât jj/l
(hef) == Kav. $ w—l f—’J
JU-
kJ>- jljdi
M adem ki kuyuda B ije n in var
—■-*/ liıi C-£lji- ji-lj
O l J>-^J J*1, üO*,}* dır.E frasyab gibi d a lgınlık et
me; çünkü Rüstern pusudadır
ve kaftanının altında kement rarsızlık § E kekle dişinin bir
( ucu ilm ik li ip) vardım. leşmesi.
(Sena i) jy -r-İ-i) ■i!-.*--' L" '^
'■V~3-‘-’~ j 5'* !>*!»J
6-ib
^ ^ (h e ftâ n id e n )= U y u tm a k
§ Yuvarlam ak, tekerlemek. işte başım; keskin kılıçla kes
de benim le ya tıp kalkm a; dedi.
Cİ-La>- (Sadi)
( h e f t e k ) = Uykuda ağır
basma § Çağırtkan toy kuşu.
(h u fte ) = Uyumuş § Yatm ış
§ Uyuşmuş.
(h u fte n ) = Uyumak § Y a t ■
A-ilı j =.—^)V-)ı C*
mak § Âzadan biri uyuşmak. Ailı J)*- jj j\
Jİ*
thr» ^—•» / 63 B ülbüllerin heyecan ve aşkı
ZtVi* & J ' j ’j 3 / ö ~ y <£3 seher v a k ti olur. U yum uş k im
£i\ i f j i t jl j i i ı . a senin sabahtan y a n i sabahın
zevkından haberi yoktur.
Ey gül goncası açılm ak sevda (S a d i)
sında mısın. Ey mest nergisi! § Eğilmiş.
Uyumağa mı m eylin var. Ey
taze zambak ! Sen d ilin i uzat ( H u ftîd e n ) Uyumak,
tın. A şk ın sırrını söylem eyi . uyutmak § Yuvarlanmak § Süt
m i düşünüyorum . yoğurt olmak.
(Zahir)
•< ' *••
§ Eğilmek. ( Nefisi ) kılıç kör ^ <l
• ( h e fc , h e f c â ) = Uyuu-
olmak § Donmak § öp m ek
da ağır basma § Yabani har
mânalarına da yazmıştır. dal, kıci.
c-iCi u . -—*■
c*c». iili j> f İÜ/l *£* 4^>-
(h u fc e ) = Sincan dikeni (Ar.)
ç-jt. Türkçe, vemişine(üzmelik)
Onun toprağının üstünde gül
(sakız özü) derlermiş.
açıldıysa şaşılm az; zira toprak
içinde yatan bu kadar gül v ü
cutlu var. *- (h ifç e ) = Eritilip demirden
(Dehlevi) küçük oluk gibi bir kalıba dö
• >_ külen altın ve gümüş külçesi,
( h u ftu h lz ) = (k .) Y a çubuğu, sübekesi. Bir külünü
vaş ve tedricî § İstırap ve ka övgüye dair.
i€:, . ^tiT J- - } i i ; \? ı^ii. _•j .>- (Reşidi), fakat lügat sahiplerimin
Jt>T— \* <1—1 (Jİ *> çoğu bu beyitteki hefreg'i hef-
*~*-f ı?t«J öj=r rek yazmışlarsa da ne mâna
jy.-j glc J-> jJI ui.v_.i- j r
yadır ve hangi dildendir bilin
J-s
medi. (Tuhfetusse'ade) de çirkin
B ütün kanadı, ve arkası altın
yüzlü ve saadetsiz denilmişse
külçesi gibi ateş renkli, bütün
de bu ınâna beyte kıyasen ve
göğsü yap im iş n ahil gibi daire
rilmiştir; diyor.
ve nakış ırla süslü; salındığı
zam an t. azlı bir bebek gibi
onun her salm ışında y ü z bin (h e fre n ç ) = Uykuda ağır
naz ve eda var. basma.
(Ferruhi) s* «*
§ Dilberin yüzü üstüne zülüf (i, (h efen c) = Fayda ve men
ve kâkülden dökülen külçe ki faat § Zevk ve sürür § Naz ve
menekş demeti gibidir. eda.
j \Jİ3 jT
j l \s c—I » f 4ji>-
,ı ( h e fe ) — Boğma, boğulma,
Di idari n o m isk saçan saçı boğaz k]sılma=--ı:i. (ba.). Hefe-
lülesi beni gam ve eleme g irif kân, hefekân muarrebidir (Na
şiri) § Aksırma.
tar etm iştir.
(L ebibi)
(h efrec) = Semizotu.
(h ek u şk ) = T ürkistan m
helluh şehrinde yapılan bir nevi
*” ** (h e fre g ) = (k .) Damarı nakışlı testidir ki kız çeyizleri
gevşek, hamiyetsiz, ve gayret
nin süslerindendir.VAiiıSU. hâki
siz yani ailesini kıskanmıyan.
huşk’ten hafifletilmiştir.
j y LjO*- C-.j’
,yj 0,‘U iZij
J
sap* dolaşık, kötü ekşi su
ratlı sauretsizden. Bu süslü testi, y e d i renkli kuşa;
içindeki lâ tif şarap, m isk ko-
kuşuna benziyor: m isk gibi ko düm k i onun terinden kum ça
kuyor [*] mur oldu.
(E bü lha fir) (Muhtarı)
İkinci harfi (1) olarak da görül ‘ *Nl>-
müştür. ^ - (h ilâ ş ) — K avga, şamata §
Batak ve çamurlı yer.
•i
^ (hul) = Kül.
( h e lâ ş m e ) ■*= Boğaz ile
j\S f yS jv . J* c.—* burun arasında peyda olan bir
* -Uf* X -T
nevi hastalık.
cV.-'. ■X*’ ı>*- ö,J>’3 3* ,>*-**•
j> 4C 33 w) t ()V« ^ ö»
jrj -
\ı"is
[*] L ügatlerin bir kısmı bu te stiy e bal H e r ıf \**] kavgayı tercih ediyor-
doldurulduğunu söylemişi bir kısmı da nev f*‘ l lle ıif S an attaş, ark ad aş m âna
ruz bayram ında b irb irlerin e hediye g önde sına ise de T ürkçede kullanıldığına g ö re
rirle r ve çocuklar oynarlar, dem iştir. teıcü m e ettim .
sa sen de kavgaya hazırlan; nin şeddesiyle Şiraz civarında
köpek baş ağrısı verirse susma, üzümiyle meşhur bir köy.
taşı kaldır; kendine gel ve böyle » -r
şa şkın lık gösterme; zira bu, ah
m ak, o, budala, der. ( h e li ş ) — incitiş, heliden den
(M evlânâ) hâsılı mastar (ba .).
j t J i o JUV vC /
(h e lp e le) = Hile § Karışık
L'2/j*
iş ve hesap (Reşidi).
Ben gidişte lâubalilik etmedim.
Sen de incitm ekte etme.
^ ( h e le c ) = Save, Kum, Irak {Mevlânâ)
arasında oturan İran halkından o Jl,
bir oymak ki asılları Türktiir. ( h u lu m ) = Belh’a bağlı bir
Oturdukları yere derler. köy olup Dihi fircavn = fıravn
*s köyü adiyle anılır.
* * *
dan ancak kırm ızıya çalar s i jlj !»Xİ j,J) .jj- f±i- •iütf öj»-*
4£.>' X .f -
m '—
»û* ö l f ) Û*
(n ence) = Birleşme zamanın j\lii
da burundan gelen hışıltı. Bazı
lügatlerde (h) ötredir. Ben ve benim gibi birkaç m a
salcı birleştik.
» î: (N iza m i)
(h e n c ir) = Keskin ve sert öuu. (hendân) = Gülücü, güle
koku, hususiyle yanmış kemik rek.
ve yün, sönmüş fitil gibi şeyle 0^* •u'' -i;»-
rin keskin kokusu. Jy* ıjL* rJ:-
^ J’j f _ijU
j'j; +* ül^J*(ji*/ (Pir), gülerek; haydi kadehi al,
JJ*1
dedi. A ld ım ; am an, fa z la iç
Topuzunun rüzgârından bütün me, dedi.
sahra karışıklıkla dolm uş, k ı (H âtif)
lıcının buharından fele ğ i kes
Mecazen gül koncası, nar, fıs
kin bir kokû kaplam ış.
tık gibi açılma şanından olan
I Z ah ir)
§ Mızrak. şeyler.
w İ f JU I^ >
4$JL-l wîU
Piste (ba.) § Çin civarında bir Sabahı süsliyen güneşin gülme
şehir. si benim safrana benziyen ya-
nağım dandır.
W a -L ( H j s e y ı n Sena i)
' (h e n d istâ n ) — Maskara
ve soytarılar derneği § Lâtife ru. ( hende i câm,
ve şaka, (k.) Güzellerin dudak hende’ i mey ) = (k.) Şarabın
ve ağızları=^'(ı.A:> (hendistâni). parlaklığı. Hende’ i câm şarabın
kadehe dökülüşünden, gulgu-
lünden kinaye de olur=>uîJî-
(h e n d e ) = Gülme ıv \p ı^ui îj:- (hende’i sâğer,
J )»J ıf f 'j v j '»V* hendeği şerâb, hende3i şişe).
j \ »«ir* j\ wi ^V-i> ji ıja
j\ £ .\ *Jf* <_dJ j ) \J >Aİ>
Jâ»U. J j* -
•r
Ceyhun nehri bu kadar geniş 3 ' (h in g » â r) = Başının
iken bizim kır atım ızın beline tüyleri temamen ağarmış olan
kadar geliyor. kimse. T erkipçe mânası başı
( R ü d e k i) beyaz demektir.
tJL- (nülere hing) = Süt kırı
§ (sebz hing) = Turna
*7 , (h in g i ş e b â h e n g )
kırı § j y j t&i. (h in g ziver ) =
= (k.) A y § Bürak.
Pul pul beyaz ve kara benekleri
olan bakla kırı dedikleri at. K o
nuşmada ahmak mânasına gelir. (h e n g e l) = Zırh.
ıf Jk-I
j ji
j-jr-, e\3> •>„' ı>„* Bilesin k i haşr ve hesap, hem
jOf. it.) orada sırat köprüsünden gelip
geçme var .
(Esedi)
Birbirlerine gönül verdiklerin
den dedikoduya m âruz kaldılar. Bu kelimeyi başka şekillerde
Bu perde her tarafta açıldı ve de nakletmişlerdir. (ba.).
bu sır her m ahalleye y a yıld ı.
(Nizami)
a * (hev) = Yapı iskelesi
(h in îd e n ) = Emmek. w—jl *»’j j r ,j
j*- jl t-J jja
ı-j.:» t# 4H y" £}t 31
iij'y
Feleğin y e d i gökten iskele kur
Kâh senin bağından lâle top ması onun him m eti çardağına
lardım . K âh lâlinden şeker yetişm ek içindir.
( N izâ r i)
emerdim : kâh yanağını öper,
kâh dudağını emerdim. ıf ö'j ırU1' jî u!*
(Şeref) r> 3 * * S * ■>. J 1
• , y S 3 f - *■
A/-4?, *J>. S
J.S c>. ir^r.
ıS'J’J Sarm aşığın güle sarıldığı gibi
ben o güm üşten y a p ılm ış çâme
Eğer şim d i Rustem öncü olursa
(sevgili) y e sarılırım .
bu m em leket ve yerde diken, ot (E bâlm eşel)
kalm az. «
(Firdevsi )
(hö) = Huy (muh.).
§ Ekin biçmek, ağaç budamak,
koparmak. y-
.$4^ u^*
A-î- £0* öj»*
ir oyundur. Ondan ü lfeti kes.
J t-
Ne zam ana kadar oynıyacaksm
M ülkün başağı erdi; biç. M ül bilsem !
kün elbisesi eskidi; yenile. (C a m i)
(Sena i)
/ ’
ci» £*» (h ev â) = Et.
w£JL>-
t*V ı’ •
(hivâ) = Tat, lezzet.
İlle ti defet, file t koparılır y a n i
defedilirse her eski söz senin
nazarında y e n i olur. ( h u v â ) = ölmiyecek kadar
(M evlânâ)
§ Avuç. yenecek.
[*] (h u v âb ) = Uyku.
S* [*] Bu (v) ye (vavı m adule) denir. Ü st
B izim için altı yön bir adım , tara fın d ak i (h) nin h a re k eti halis üstün ol
m ayıp ö trey e çalan vav d em ek tir. Bu (v)
y e d i deniz bir avuçtur. den so n ra (a, d, r, z, a, d, h, y) harfle
(Feleki)
rinden b iri bulunur. Y eni T ü rk harfleriy le
§ A t sağrısı.
yazdığım k a rşılık lard ak i yazış şekli ancak
u V *»>»T -— ' & (huvâb) kelim esinden itib aren .(â) d an sonra
ji. T JJİ gelen kelim elerde takibedilm işse de son
zam anlarda yayım lanan F arsça lügatlere uya-
c J IjP* C*j b o J l-*- lTJ2 Ij O*
ifî v'-î*1. tsS ıs*-^ Jj*- f»*-»
tfUiî
H a ya lin i ya h u t güzelliğinin
şeklini görmek isteğiyle gözüm O kabahatsiz ahuyu dün gece
yarı uyanık y a n uykudadır. dalgınlıkla köpeklere verdim.
(Ş a ir) ( N iz a m i )
§ Rüya. «*T f
• ji*’’ *ij 0*
jiju, (ba.). • L }}J •!*—>,)> ;
^Ifei
v ı^ (huvâb dide) = Erkek
lik çağma eren çocuk, baliğ. Her kim bu yolda yatacak yer
•ai V (huvâb n âd id e)= B aliğ yaparsa ya başı, y a h u t külahı
olmamış çocuk. elden gider.
j.jU. v iJ- (huvâbi câ v id )= Ebedî (N i z a m i )
uyku (k.) ölüm. ' jj t .ı^ı> (huvâbgâhi gül) — (k .)
J-/J- v ’> ( huvâbi hergüş ) = Dünya.
Tavşan uykusu (k .) dalgınlık,
gaflet, aldatmak, iğfal. ' - v '.
* ( h u v â b e n id e ) = Huvâ-
ra k ö te k i h a rfle rle y a p ılm ış k e lim e le r d e
t e r k e d ilm iş tir . Ö n s ö z ü n k ı s a lt m a s a y f a s ın
bânıde (m uh.) uyutulmuş. Hu-
d a k i e k s ik if a d e ile ( b e r h ü r j v e ( v ) m a d d e vâbide = Uyumuş mânasına da
le r in e (b a .). gelir.
A— ) * J c T .J a
w —t - f* \&JÇ al '•*-
ı/Uaî
J^ (h u v âr) — Yiyici, içici mâ
nasına (hürden) = yemek, iç
Bu yo ld a benim gibi uyum uş mekten (/s/a. m uh. vas.).
çoktur. Burada bir insan oldu
s** ıSj'-tej
ğunu kim se hatırlam az. fjjl fKji J-Cm C.-JI*
(N iz a m i)
i i j i t - ( h u v â c e ^ i seyârân) = jit
Kâbil civarında bir seyir yeri
Senin eşiğini öpmek iştiyakiyle
(ba.).
bana göğe çıkm ak çok kolay
cı_> (h uvâce’i m essâh) =
geliyor.
(k.) Peygamberimiz «^u». Mes- (K em âl)
sâhı = hayır ve bereketi çok. §Doğru.
it} ,.ı£> nizinin doğu cihetinde geniş bir
j l j c »jıîSl/ p / .îMi-j j l t * - J«i
ülke olup merkezi Curcan idi.
dO >■. r ö 3.#1.
(Şimdi Rusya idaresindedir.)
(N efisi)
Jjj*
• * . ’ •- * I t
Koştuğu zam an çabukluğundan
j\ i (h u vârk âr,
dolayı sert nalı yu m u şa k top
raktan toz kaldırm ıyan su gibi h u v â rk â re ) = Söven ve da
ima halkı tahkir eden. tsjVjiji.
dolanıcı bir at. Durduğu zam an
huvârkâri = tahkir edicilik, sö-
uysal ve y a v a ş, sıçradığı zaman
vücülük. jiji. huvâri huvâr
h iddetli ve şid d e tli, gittiği
= h a k a re t çeken, sövülen
v a k it ita a tli ve yum uşak, iğri
huvâri kerden = sövmek,
ve doğru koşucu.
(Ezreki) hakaret etmek.
§ Güneş = hur. jl» J'y y
i>y? rV>.j
jUa* Sen cefakâr bir güzelsin, ben
taham üllü bir âşıkım . H akaret
E y güneş benizli sâki ! Güneş
fen a , taham m ül iyidir.
gibi kadehi canıma dök.
{'Atfar) ( M in n ç ih r i)
§ A y.
(fjjJjf'öl/ öU* }s~ ~ (h ev âz) = Uğendire.
fj-ı y Jy- ıjP m ıyu*.io
dTj>
Parlak güneş gibi y ü zü n ü g iz D üşm anları üğendire ile döğ-
ledi, onun arkasından ay parlı dün.
( Ferruhi)
yordu.
(Firdevsi) 'I'».
• )’ * ' t’ \ (h u v âze) = Düğün ve zi
J 6 t y j 3-* (h u v â r, h u v a re ) yafetlerde gül ve çiçeklerle do
Yiyinti, yinecek. natılan köşk, kubbe ve çardak,
tâkızafer § Y a p ı ve nakkaş
•‘ f iskelesi.
J * ( h ilv â rb â r ) = Y etecek »j'j» lijf ^ J* Jâi»
kadar yinecek, yahut aileyi •jlT c - i j. j j Ş
y -‘7 j —■
* Güç ve Bu/üç gibi cengâver bir
z— jli ^ ti*
asker ; koç gibi döğüşmek dü
U*ı
şüncesinde.
Güzellerde senin gibi gümüş (F ird evsi)
bedenli var m ıdır? dedim . H a § Mızrak üzerine kırmızı atlas
y ır,y o k tu r. y a zık k i taş yürek
parçasından yapılan bayrak §
liyim , dedi. Takke ve külâh tepeliği.
( Yeğmâ)
*.f '
( h u râ n ) = K eyhusrev’in (h ü rd en ) = Y e m e k . içmek
kölelerinden ünlü bir savaşçı. mânasına da gelir.
ij ti\j. ö*jy~ ■
*—* J * tiiJ
Jf% ÜW.) Jl£U* y x~Jî ° J * t>* cr*v*- ■>* if
ı*W
Yemek, yafam ak ve ibadet et /Tğer güneş benim yüzüm ü gö
mek içindir. Sen, yaşam ak ye rürse ay ondan nur aldığı gibi
mek içindir , itikadm dasın. benim harmanımdan başka top
( S a 'J l)
la r : benden aydınlık alır.
c>j~>- ( hasret hürden ) =* (C am i)
Hasret çekmek.
jj-.r j jj jii- xtL.' jj»
t ’jrr* (?am hürden) = K aygı
/
lanmak, kederlenmek mânala-
rınadır.
Geceleyin güneşe benziyen ce
ü » / J> !>y; ö'jj
jijji- 6 -v.s j*:. ^—*' »jV
m alini gösterirsen halk gündüz
{£**- oldu sanır.
(S a’d î )
Yürüyen selvinin • sevgilinin
boynuna el erişmeyince: sevgi OİJJ.'I JMj *► (hurşid begil en-
liyi ele geçiremeyince görüp düden) = (&.) A çık bir şeyi
hasret çekmekten başka çare gizlem eğe çalışmak.
yoktur. (ba.).
(Sadi)
(hurdenı) = Y in e c e k şey.
j-Ajji- jL*ıy ıÇ
i i j - jji* Jlı*
‘J>jy j 1 •»'* -/>»■
^Uiî Kıskanç, benim fa ziletim i ört
meğe çalışır, fa k a t güneşi bal
Amber kokulu tatlı yemekler
çıkla sıvam ak mümkün m ü ?
cennet yemeğini andırmış. (C em â li Iş fe h â n i)
(N ifâ m i)
jy . (hurşid suvâr) = (k.)
(hurdi) ==■ Hürden î § Y e
Seher vakti kalkan âbit.
din: hürden = Yem ekten mazi.
(huriş) = Y iyiş, yiyinti. _.U» öijl a*-bi £j
fbrj ^^3 ti Lfjy- tfUıi
(»l-**. ■
*-*' j İJ
(£Jla.> Seher va kti kalkıp ibadet eden
lerin gölgesine sığın; kendinin
Serçe, keklik ve güvercine y i
meşakkatini ve arkadaşlarının
y in ti ver ki bir gün tuzağına
rahatını ara.
bir huma düşsün. (Nizam î)
\ ** ’• la .' *
- (h u r ş id ) =* Güneş. (h u rm e k )= Gözboncu£u:
nazar değmesin diye takılan lP- u.y- j 3 3j ‘. J jj*
g ö z şeklindeki bohcuk. j* JJ* l>J
T* ^ ( h u ş â b ) = Parlak ve ttjy, J -f
o'1-'
berrak mânasına olup çok defa
inci, yakut, lâ’l ve elmasa sıfat Onun adaletinden kurdun y ü
olur. reği yanarak koyunun caniyle
rJ'3 öpüşmüş. ^
[Sena’i)
UjİJ
(Nizâm) hayvanların ağızlarını
Cevheri, parlak inciyi kıska n birbirlerine sürmelerine denir
dıracak şiirlerim var; lâkin lâ 'l diyor ki koklaşmaları olacaktır.
renkli şarabı ve dilberlerin lâ'le
benziyen dudaklarını öğmeye / i
dairdir. ^ (hüçe) = Salkım ve başak.
( Yeğmö)
UjJjjl.' .i j' f O ji- y wii j »J?*-
-J» }> } ) } > ) J*) >» O j* -
j *,‘1* j» JU. ( x f
Uiı
Bir sevgilim var k i ( nazar değ
Senin süm büle benziyen zü lfü n
m esin) iki küçük lâ ’l gibi du
bir başak y a n i bir tutam , h a l
dağı ve onda 32 lâ tif incisi: buki bir şehir dolusu dilenci
dişi var. y a n i isteklisi var. Buğdaya ben
{ Ş a ir )
§ Hoşaf [*]. ziyen benin bir tane; halbuki
y ü z fa k ir ve muhtacı var.
"t * * ”ı **» * * i' *» *• ( Yeğma)
^*- i i t £j.* 1 y>~
•x»TjmjC w*,) tfU
(h o şâ m e n , h ü ş tâ m e n , hüş-
•>j tj •
d â m e n ) = Kaynana.
UV
(huş. calf) = Çok yiyen
hayvan. Koca salkım lar aşağıya kadar
§ öpm e, buse. sarkm ış. Giden ve geçenin ba
• * i. ♦ şına ve y ü zü n e dokunm ada.
*• •
{M evtana)
(huş p u z î) = (k .) ö p ü
cük vermek, yaltaklanmak. j jSj-, Cr.ıs
j'- ı»*” i)-‘.
[*] 1260 tarihinde telif edilen Burhanı
Cam iin «bu zam anda kaynam ış üzüm ş e r
b etine ıtlak olunur» daha sonraca N a şiri
Ülker gündüz görünmez-, şano
nin vişne şerb eti, N efisinin suda pişirilm iş
üzüm, vişne, zerdalidir ki azıcık şekerle ne oldu k i şim d i gündüzür
ta tlıla n d ırıp içerler dem elerine bakılırsa Ülker salkım ını, d izisin i yan
bizim hoşaf dediğimizin yeni b ir tâ b ir ol z ü lfü n ü dağıtıyorsun.
duğu anlaşılır. (K â â n i:
§ Sümbüle (başak burcu) § Bir m uştur. Ağaç kâh çıplak kâh
cins kuş. giyim lidir.
(Sadi)
c.—ı y fi’ "O- - i f y c—*
O-İ» fli* Cif tiljj ji* İt "•
ısj'y ^ (h « k ) = Domuz.
^■
ı> <xlc f x j;*' j * f ‘A
Jİ\
j\3ii
E ski çeşme başları kurudu. Ye
Eğer insan isen insanlara ülfet
tim in göz yaşından başka su
et, çünkü Adem oğlu Adem oğlu
kalm adı.
(Sadi) ile ülfet eder.
(N i z a m i )
- — '/ b i= ? j 1 j ’ o * > 3
J'y1. X f) V i
-* (h ul) = Serçeden küçük gü
zel sesli, çabuk ve yüksek
Benim iki gözüm onun aşkiyle uçuşlu bir kuş. Şu m>srac Hora-
yaşlandıkça dudağım kederden sanlılarca darbım eseldir:
kurursa kurusun.
(E vhadi)
/Kil
(b«n) Kan. Kan içici zaman; benim yaram a,
kaşım ak için elini koyarsa kap
0y"~ * ^ û1.' * l->
AflS* j' S l»* lan tırnaklı o lu r : beni parça
lar.
CUrfi)
Yarabbi1 Gönül dedikleri bu bir
katra kah; ne vakte kadar ay vı^ (hünâb çeşiden) =
benizlilerin zulm ünden eza çe (k.) Ölmek.
kecek. ■'•îij*- ‘ f'tûj*- '•fi'öy tıSjy-öy- Ojij*-
(Pürbehâ) (hüni bet, huni eâm, huni cem,
huni hurüs, hüni rez ) = (k .)
§ v ı,-ji. ( h ün âb) = Kanlı su §
Şarap.
ruT (hün âşâm) = Kan içici
JZ? üy- * J* o y (hüni ciğer, hüni
Aöy- (hünbâr) = Kan yağdırıcı
dil) = (k.) Hüzün ve keder ve
§ (hün behâ)— Kan behası,
nihayeti meserretle neticelenen
diyet § oji- (hön çekân) =
mihnet.
Kan damlayıcı § j\y-*y (hönhu-
vâr)«=Kan içici § >.jöji(hönriz) 0 —1 j ûj ^ lj ^1*l
= Kan dökücü § i i ü j j i ( hün f".<S .&■ oy-j' •** i''1- c.y
iiL
feşân ) = Kan saçıcı terkipleri
divan edebiyatım ızda da yer B ütün ahm akların şcrhtti gül
almıştır. sulu şekerdendir. B ilginin rız
}j %>- bXJ>j w- kını hep hüni ciğerden ya n i
jjjj aj'U JW hüzün ve kederden görüyorum .
(Hâjız)
Gönlün ahvali karı yağdıran ö V oy- (hüni cehân) = Cihanın
gözden bellidir. E vin içinin hali kanı (k .) şafağın kızıllığı.
pencereden görünür. (hüni heyvân) = Süt,
(Şa ir) yoğurt, yağ, bal.
ûr j>. f*î J-'.y- C-0X. >? (huni ham) = (k .) Üzüm
şarabı.
u f'io y - (hüni huvâhi) ■= Kısas
[•] (bak.). ve diyet istemek.
İ a—j jjj,» ( huni d;l bena- yerinde kullanılır. Türkçe ister
hun r e s id e n )= Y ü r e k kanı tır kelimesiyle tercüme olunur.
nağa erişmek (k .) ağlamak §
G öğsü tırmalamak, yırtmak, ıji- ^<t-
iiu. ja (huni dil hâk) = T o p - J 't-
rağm yüreğinin kanı (fc.) kır A ynadan, güzel y ü z güneş gibi
mızı çiçekler § (k .) L â’l. görünür. A rkası ister kara ister
j.}l- ı ûUjL- ( huni siyâ- beyaz olsun.
vuş, huni siyâvuşân) = Kardeş (S e n â ’İ)
kanı denilen kırmızı renkli ne
bat § (k.) Şarap § (k.) Şafağın ‘ (h u h e l, h u h e le ) =
kızarması ve tanyerinin ağar Eğri. V avı mâdule ile sehl ve
ması. kehle vezinlerinde de doğrudur.
jjıi hün şuden) = (k .) Ö l . y
mek. (h u y ) = Türe, âdet, tabiat.
6 j/ 'ü > (hün kerden) = ö ld ü r
mek. J » - i j\ w ? * • /
( h e v ld ) = Henüz pişmemiş
taze buğday ve arpa taneleri,
Yabancı ve hısım arkandan ve
hayvanlara yeşil iken yedirilen
önünden bakıcıdırlar.
ekin (Ar.) Türkçe muhar- (Sa'di)
refi j--».. Did vezninde de d o ğ § Kendi.
rudur.
iri.»*- Cr'j'- J1 o-lJ*- 3\ lt1
'*
jjl jji* j*ı o - li5- ) ı>-*•■=. 31 |ll>' **• »3j >£• j-*
ytl
H arm anım ı kendi iki elim le
H âlâ arkasından süratle koşu~
kendim ateşlemişim. D üşm anın
y o rd u ; çünkü sahibinin elinden
hısım ından ne nale edeyim.
arpa ve hasıl uem işti. (E bâ S a 'id )
Arapçası JU»- dir. [*] (ba.).
§ Saban demiri ve saban de jb ( hışten dar,
miri oku § Vücut. hiş dâr) -= Kendini muhafaza
eden, rahatı istiyen kimse §
J tJ-'-S- -rt~. **"**'■
> 0* J4i'~
J J-i>, o~*' A Hakkı ve doğruyu söylem ede
ı/V ağır davranan şahıs.
*.» \
O'» »x J y öV-J ö W. f.'**" (jjü y ö z ) = Y arasa kuşu §
Teğelti.
E y kendi canı tepesinin orta
sında olan! B izim cism im iz
(^ ü y e ) = K ayık, küreği. Mut
can ile, senin canın vücut ile
lak küreğe, kar küreğine de
diridir.
ÇUnşuri) derler.
4>-
(heh) = Güzel, hoş. Tekid için ^ (h i) = Kırba ve tulum mânasına
tekrar ile •û.-û. (hehheh) = Pek .tu. hik muhaffefidir.
iyi, ne güzel, ne hoş demektir » f 3 JJ-r- •Ü^ÎJ
Arapça karşılığı £. behbeh • j j " ı i V «^V
ve jıtdjV barekellahtır.
j Ijüj jl, D üşm anın haşm etle yükselm ez.
j'v . ^î- ^3 j'j'ij fi Rüzgâr ile dolu tulum un k ıy
ısjs' m eti olmaz.
(Fahri)
Sevg ilim ! N e kadar hoşsun ! • \
Ey gönlüm ü alan ! Ne kadar (h iy â b â n ) = Bahçe araların
takdire şayansın ! Hem v e fa lı- da kenarları çiçek fidanlariyle
sın, hem cefa etm eyicisin. çevrilmiş olan bahçe yollan §
(E n ver i)
Etrafı sık ağaçlı doğru geniş,
. \ uzun cadde, yer.
(huhr) = Yurt, oturulan yer,
'jV* *İ ^**33
ikametgâh.
ji-3 fi f'\} («-—V‘A j 3?
E y C am i ! Bahçeden bahsetme;
J-J bu, bize k â fi değil m i k i H erât
Yolda olunca evim i, yurdum u köylerinde etrafı s ık ağaçlı yer
düşünürüm . Şehre gelince yola de oturuyoruz.
(C am i)
hazırlanırım .
(F erruhi)
J -T (h iy â r) = Hıyar dediğimiz.
(h e h i) = Heh. jly ,İ>JS
j" U-ij «...e jij—ı y 6'^. ı/'j ^İti
.r-İT Ij i*». jl* I y o1-, ut»
£’ğ'e;' süvarinin
tepesine kılıç
ısjyı
vursaydı, beline kadar hıyar
Senin beyanın belirsiz olan gibi yarardı.
şeylerin sırlarını ne güzel an (N izam i)
K ul, zam anın y ü k se k m evki Onun açılm ış olan kırm ızı gü
sahibinin ya rdım sızlığı ko rku lü şebboy rengini alm ış; evet;
k ırm ızı şey ateşten m ütem adi > ;C i » al J j f\A*
V .v . ’-'î-
( h îs â n ld e n ) ■
= Islatmak.
Ö fkesinin ateşli rüzgârı feleğe
oju^ . (hlsiden) = Islanmak.
eserse zem heri y a z lık çadırı
y a ta k odası yapar; y a n i çok
‘S ' f " (hîş) = Boyunduruk. hararetten zem heri serin yer
arar.
tr i J »
-1
-1u^» £ •»/, j’
(S e g fi Jsferen gî)
er-“■j ’ & jt. iiyt
cii *
E k im öküzünün boynu boyun r (h ik ) = Tulum.
duruktan nasıl yara olursa
•V*. *J ,ü:*‘ 'i*,. ‘
gam perdesinden kalbi öyle y a
ralanm ış.
(Sirâc) ı
A d a m , bir tulum un ağzını y ır t
§ Saban demiri. Saban demiri
tı; yağını sınam ak için tattı.
oku diyenler de vardır § Bir
(C am i)
nevi elbiselik keten bezi.
»laı j> tj jji.)» ja
Jr-1» öVl»" y
[*] »öl > (f 3 Mj. 4 - (t
ı#lti
D üşm an keten bezi gibidir. Sen
parlak ay gibi ketenin düşm a [*] » ö l i& - ( hig- derid u her
nısın. u ftâ d ) iş işten geçti, düzelm enin ihtim ali
(F errahi) kalm adı dan k inayedir.
G önlü tam am iyle acze düştü. kişiyi putperestten daha beter
H em tulum y ır tıld ı , hem eşek saydı.
(S en a i)
düştü.
(N işâm İ) § Pamuk ipliğinden dokunmuş
Sonunda (g) ile de görülmüştür, çuval (jVij f >-3 öy* «is5T
(hıkçe) = Küçük tulum. (ba ). § İşkembe kazıntısı.
. K >*? ■
'*'■
>' er-""
jı-l ıyiC- ^
<3-*" (h e y l) = A t sürüsü, süvari o_r^*
mânalarına A rapça olup Fars- Eğer hasm ı . . . yerse şa şıl
çada asker, ordu, ulus, oymak maz; çünkü köpeklere işkembe
yerinde kullanılır. ka zın tısı, yağlı çörektir.
j a ş . (heyltâş) = Bir bayrak al (Fahri)
tılıda hizmet eden askerler, § Ç apak.
bölük arkadaşı. ji*0 öbj t i y i 3
4,-uu».( heylhâne ) — Hanedan,
«M«ak. a
hane halkı, ulus, oymak.
A ğzına süm ükten ik i ırm ak
akıcı, ik i gözü üzerine çopak -
tan ik i harman toplanm ış.
(Mencik)
Padişah adam larının , bir y o k
sulu ulus ve oym ağından a yı ( h e y m e ) = Çadır mânasına
rıp sürm eleri helâl olm az sa Arapçadır. Farsçası j»u çâder-
nırım . dir.
(S a d î)
jjjl V.*». *•.
û 'jj'S ' X “î ,_ r ^ J» f i ) f i
Heyme^i ezrek, heym e3! dehr,
ı>.j ur' Ç.S heym e’i zengâri, heym e3i ke-
t#Uii
büd) = (k.) G ök.
H em çan, hem kervan harekete
geldi. Bu aile ocağından can (heyme efkenden, heyme en-
pa yita h tı tarafına göç et. dâhten, heyme furühişten) = (k.)
(N i z a m î ) Çadırı yıkmak, harekete hazır
lanmak.
a- lj*t j/L
(T ( h îm ) = Tabiat. A rapçada da
Jj'» ı>_'
bu mânayadır.
(fi.-
f} - J* •
-» Çadırı y ık k i m a h m ili sürsün
f£>- X'ly - Ce—j C J j> J»*
ler, çünkü bu konağın yolcuları
gidiyorlar.
(o-h-f**-?- olmak § Sefer etmek § Korkusuz
(heyme ber pâkerden, heyme ve hayâsız olmak § Muztarip
zeden, heyme gusterden, hey- olmak.
me keşiden) = Ç adır kurmak (heymegi) = Çadır memu
(k.) bir yere inmek, asker çek ru : çadırı kuran, bozan, çadır
mek, gururlanmak. (Heyme ze hizmetini gören kişi.
den) erkeklik âleti hareket et \
(h in e v e r) = (ba.).
M a siva d a rı kalbini tem izlem e
ve içini su kabarcığı gibi boşalt; (heyö) = Tükrük, salya.
çünkü su yüzüne çadır kurm ak
C— tSy?- tfe-
ruh h a f ifligiyle m üm kün olur. (i j 5 J-y-
( Vehşi)
= B ir şeye bak
P adişahın em riyle eski âdet
mak § Gözünü açmak, dikkat
üzere m eydana getirdikleri bü
etmek. Biribirinden ayırmak
tün debdebeyi, şevketi ve hü
Cihangiri).
küm ranlığı görürsen.
(Molla Mezher)
5 5 (dâd) = Adalet, doğruluk.
* ( d â b e r z e ) «= Kırlangıç.
ji z ^ ı j i it ı_j>-
t^ ’ jb jl ^ »Jı^jîî
t*
* ( d â t ö b e r ) — Adaletle hük
meden yargıç (hâkim )= dâd res. Ü stattan iy i bir nükte hatırla
rım: adaletten daha iyi hiçbir
şey yaradılm am ıştır.
^ 7 ^ (d â ç e k ) = Küpe.
(Nasır)
oî J*î $
jU»* A dalet sahibine dâdger, dâdver
denir.
Onan ayağından düşen eski nal, A j i C'ij- ıî~i
ab
cennet kızlarının kulağında lâl
t/Uâi
küpedir.
(Ş e r e f Ş c k r ü h ) E y âdil padişah! A d a let et diye
birçok velvele ve feryadettiler.
( d â h te n ) = Bilmek. (N izam i)
Zıddı, b id â t= z u lü m d ü r. D â d = JÂAİjk )b ilj
h ak, b id âd = haksız; d âd d â - ı>.j' )* Cr* f $ J .
^»U. U
den = hak verm ek .
Jli- ^
Yarabbi ! Bu gönülden feryat,
bu gönülden feryat. Bu gönül
tfO*- den bir an sevinmedik. Yarın
adalet istiyenler, adalet iste
H alkın ah ve feryadından kork
dikleri zaman ben bu gönülden
muyor. Yarabbi! Sen halkın
pek çok feryadederim.
hakkını ondan al. (Bâbâ Tâhir)
(Sadî)
§ D âd en = v erm ek m astarın»
itjl" tfc- »İJ yiilaj Jitl
û ' / i'r" j* *1»- üy? d an mazi.
JiiU
rik olmak § Bir işe razı olmak. ^ (d âr) = Mutlak ağaç : direk,
>I* ı' * 1
çatı direği, darağacı ve o gi
(d â d u k ,d â d ö )= L â la : biler.
bir kimsenin küçüklüğünden -Aili J-AI j ) U » J> f * *
jU* iyİ-
beri hizmetinde bulunan ihtiyar
J>* 3*s*)
köle. j U j j j >üı. ‘ J ^ . > j j «il*. (>.*
*•'*- * * r i* * v
jb jb ( d â r â .
(d â rb â m ) = Kiriş dediğimiz
d â r k e rd e n , d â r d â r k e r- direk.
d en ) = Çok kalmak, gecik •** »
mek § Sebat etmek § Müdara
(d â rb u r) = Ağaçkakan ku
etmek (Burhâni câmic vekili'),
şu: çok defa ağaç kabuğu ga-
(Naşiri) de “dâdâr kerden„ şek
galıyan sivri ve uzun gagalı
lindedir.
bir kuş.
* * j’
' ^ * (d â r iş k e n e ) — Süley- ^ (d â rb ü y ) = Ödağacı.
mâniden bozulma sülümen de
.X— L - lj j y t"
nilen zehir.
Kiy.j h yr J j .
• •- * \ x ♦ » • / • * J~»}j
j b <ûrjr > i jr j» j b ( dâr Sabır ağacının şeker tatlılığı,
T _ " " ' _
e fz in , d â r b e z in , d â r fe z in ) söğüt ağacının ödağacı gibi
= Tırabzan, parmaklık, daya kokusu olmadıkça.
( R ü d e k i)
nılacak şey (Ar.) jau . * ' t I/ »
i j j i \ f cJty c*-» ^ (d â rip e rn iy â n ) = Bak
i ’jj <-j' 3* ■
'».l? kam ağacı. (Kulzum) de (r) nin
iîii- tutariyledir.
^ fji— b d â s tâ r ) =
( d â s u d e l ü s ) = Turtu
Tellal, simsar.
murt gibi işe yaramıyan kırın
tı, döküntü nev’inden şeyler.
j L —b sergü Alçak, soysuz mânasına da
zeşt, masal. gelir.
*; y *s" jt C
c / b j* * * w —j/ J İJ U li*
t/ÜU.
Hazreti Muhammedi methe da Onun düşmanının yeri herâb
ir olmıyan her hikâyeyi hikâye i ve yebâbdan, ona haset edenin
değil, falcıların hile ve herzesi j sıfatları, soysuzla alçaktan baş
say. ka bir şey değildir.
(Fehri)
(H âkâni) • t*|1
§ Şöhret.
„ > „ a „ , ! ^ ( d â ş ) = Çanak çömlek ve
kireç ocağı.
« iC ^ b ( Aİ^İ—b (
X.* M:! J4,*»- ı*1^
(d â s th â le , d â s tğ â le , d â s t- u f '/ ^
g â l e ) = Küçük orak. (T) lersiz jlkP
de bu mânayadır. ( Dâsgâle ) Gururlanan ham sofuyu; kireç
} oxJif dâsi ki galende ocağına bile koysan pişmez.
ve burende = Bir orak ki biçici (‘A t i â r )
ve kesici, demektir. [*] H a zreti A li’nin kılıcı.
, • * I»’
0.! «. ) « ’
jlâ
j t* ib (
b J L - ... ^ d â ş h â r , d â ş-
o L b ^ - " ^ ( d â ş â b .d â - i
ş â d , d â ş e n ) = Bağış, ihsan. h â l) =D em irboku (Ar.)
J j « J * ■
> li ?■
c\ } ^^
jU' X -- y Oj^j C_ (dâg) = Nişan, belirti, alâmet.
if
D ost senin ihsanından sevinir,
düşm an senin kininden yerinir.
(M inüçihrİ) /İt;* öyle y e d i k i eseri kalm adı.
(N izam i)
ı*
J
j^—î <:~ıy- ij>- Vücutta bir maksatla yapılan
^ j y '■ /" t'~<? kif yanık § Kızgın bir şeyle vuru
«/ jA jT jlao lan damga.
ıİ ^ f j *
c.-i* oWa £!> i>J J*1
Seni ihsanın için istem em ; çuVı- aj jlj L t4T.<»y
kü benim m al ve m enalim çok
tur. Sen benim gözüm ün par 5 u benim canım daki ciğer y a
lak güneşisin. Bana senin y ü kıcı dâğ’ı dağın içine koyarsan
zün lâzım ; ihsanın değil. taş feruadeder.
(Fehri G urgâni) (S a d i)
§ Ecir ve mükâfat. (Kulzum) bu kelime Arapla
j ı y.\> £ j Acem arasında müşterektir, di
^*2^. ^y yor.
(dâği belendân) = (k.)
Bu kadar zahm et ve bu kadar ibadet edenlerin almlarında çok
hayırlı işine karşı Cenabı H ak secde etmekten hâsıl olan nişan.
seni cennetle m ükâfatlandırır. (dâğ ser) = Alnından te
(Fehri G urgâni) pesine kadar saçı olmıyan kim-
“ ’ se.Türkçe daz denir. Sanki dağ
* Al *\ landığından saçı bitmemiştir =
^rU*’ (d â ş te n ) = Tutmak, malik
olmak § Görüp gözetmek § âdem ser § Serçe cinsinden
Zaptetmek § Eskimek. sesi güzel başı perçemli bir kuş.
j j i £i> (dâğ şuden) = Dağlan
£_\ »jt* & Ş ^ jj, mak (k.) incinmek, rezil olmak,
M şöhret bulmak, eskimek, aşın
v1*;-
mak.
fjy . ‘S> (ba.). iicb (dâğek) = Nokta,
(dâşte) = Malik ve sahip öijjif' (dâği gâzurân) = Çır
olmuş § Eskimiş, yıpranmış. pıcıların yani bezi suya vuran-
Ferhenjji Ziya 54
ların birbirine karışmaması için okundan nesritâir {*) dal gibi
kenarına yaptıkları nişan = değirm i y a n i iki k a t olur.
jl jLai £1» (dâği keşşârân). (Necmuddin Semnâni)
• 1 * -- '
(dâğ kerden) = Y akm ak,
dağlam ak. ( d a lâ n , d â lâ n e ) =
Kapı aralığı.
»i jŞj ij' y ı>.j
i 1?*. *■ ■k~ 'j «Sİ
jL.il, ı V i * * ^ jTII» j— ili. \ j, j j lj gi
ıTj*
B u taraftan nişanladığı atları, B irinin tem eli Ye^cücün şeddi,
öbür taraftan şairlere g e m i; öbürünün d ehlizi cennet bah
ziyaretçilere yulariyle hediye çesidir.
ÇUnşarİ)
etti. * yo ' • J* ' ✓J '
( F e r r u h î)
M ıh ı
J U J 5 (d â lh â l) — JU.jij (ba.).
(dâğnil) — Hilekâr, dolan
dırıcı, haramzade. ** ’ lu
( d â li m ln n f e r ) = Y ir
a. t #^»1
mi kısımdan ibaret olan Zend
u-3 ( ( d â l, d & lm e n ) = T av adlı kitaptan bir Kısmının adı.
şancıl (A r.) v u*. * Zend (ba.).
•>
u tlU . j i * j >y- Oy- j> U U *- j ü t
(dâmen keşiden)=Etek
çekmek § (k .) Sakınıp çekin
*> %* (dâm ü d ) = Yanılarak yapı
mek, bir şeyden yüz çevirmek, lan suçu affetmek.
görüşüp konuşmayı bırakmak.
*• f \ °" \
JJ* (d&mnz, d â m v ec )
&j* jU- — Büyük gübre küfesi.
e*
Benden yalnız o yeni açılmış
gül ürkmüyor, bu çölde diken £ * * 3 (dâm ü ğ ) = Bağırıp çağıra
de benden sakınıyor. rak imdat istemek.
(K e lim )
•^ . t
• I
jf (dâmen gir)= (k.) İddia
5 (d â m ld e n ) = Yukarı ağ
cı § Bir şeyi durdurmaya se
mak § Bir şey ile beraber ol
bep olan şey, mâni.
mak § Bir şeyi kökünden ve
dibinden koparmak § Tohum
i)lî. l
saçmak § Rüzgâr esip savur
mak.
Göz evimden dışarıya bir daha • 1
•|
nerede adım atacaksın. Çünkü
oraya engel olacak toprağı, eşi ^ * (dan) = Tane. Dâne (m uh).
ğinden götürdüm. S* i'Jir 6 W»- j> ır'j*
(K tlim ) ^ jU til f
ı/lti
§ Görüşüp konuşulan kişi.
, »O 1 Dünyada bolluk o kadar çoğal
dı k i bir tahıl tanesinden y ü z
(dâm ğul) = İnsanın bo
den fazla meudana geldi,
ğazında ve âzasmda peyda ( N iş â m l )
olup ağrımıyan ve (ur) deni
len yumru ( A r ) *«u. Güliyabani- j î %J}j V
cJi jj*
ye de denir.
ti Jj-
j  b t L )y> b ^d â h u lj d â h ö i) = I t’»
* .^ ^ . . (d
/ 1 *
e b a b . d1u bı aa bv )\ =
Bostan korkuluğu. Marsıma denilen güzel kokulu
jjU jl 'jj>. jf\ ot.
j\ s -*
(d e b â le ) = Ağaçkavunu.
A v, onun adını eğer nüsha
yaparsa bostan korkuluğundan * ı' *
hiç korkmaz. ( d e b d â b ) = Şöhret ve aza-
(Fehri)
[*] Ç â r y â r : H a ıre ti E bubekir, Ö m er,
İmale ile (dihül) de denir. O sman, ‘Ali (o^j)
met. A rap ça davul manasına o*y . \ v . ) } j - t ' &t
V, cÇ‘>J üj
dır.
#
* * X"
Çekiç [*] vuran, örsü yere geçir -
(debdebe)«= Şevket ve haş d/ğı g/fcı topuzla düşm anın ba
met. A rapça patırdı, kûtürdü şını vücudunun içine sokar.
mânasınadır. (Ferrahi)
§ Buhara ile Sem erkant ara
M r
^ ? (d e b i» tâ n ) = M ektep, okul. sında bir kale. (Nıfâmî) nin şu
(edebistân) =» edep ö ğ beytinden erkek aleti mânası
renecek yer yahut it-,..* (de- anlaşılıyor.
biristân)*= yazıcılık öğrenecek j/U il ^ * l î f jl
yer den alınmıştır. ıf tjry*
11 ıSy >•; J- rfUli
s ji f Jil»
(K öpek) onun etrafında dönüp
JÎIÎ
toz saçıyordu. K âh kuyruğunu
Her seher v a k ti k e k lik
çayır kâh aletini oynatıyordu.
dan salınarak bahçeye geçince, (N ifâ m l)
çocuk mektepten eve geçer, sa
nırsın. <S ' f » (d e b n s e k , d e b ü -
(K â â n ı) k i) = Ebegüm eci ■
— 4.^.
j ' t - » ( debistâni ) *= Mektepli, -î -
mektep çocuğu.
t Ic j jL < llw | ^ 4İU > c m j
. 5 (d e b b e h â y e ) = Kasığı
»llİA j\ / ^ yarık. Türkçesi (kavlıç). Bu
jtr hastalığa da denir (Ar.) ja .
ojtfCiı j - tfij» ( debbe derpâyi
Yedi y a şın d a ki mektep çocuk
pil efkenden). j
larının duası şudur: senin öm
(debbe der ziri pâyi şutur ef
rün yetm işten y ü z kere fa zla
kenden) = Filin ayağı altına
olsun.
bakraç atmak, devenin ayağı
{Kemâl)
altına bakraç atmak (k.) kavga
* |’ *' çıkarmak ve fitne tahrik etm ek,
(d e b u d â r) = Cin ağacı, çalı muhataralı bir işe girişmek.
ardıcı denilen ağaç.
j-*-’1 ü T «j*5j <ty~s‘ f
«>.3
ı*Üü
(d eb n s) = Topuz. Muarrebi
debbüs. Topuz (debüs) tan b o [*] 5-îCr =jrKyj-: Ç ö k ertec ek ale t, küçük
zulmadır. tokm ak (Lehçe).
Deve isen göç zam anında rak j i r i * '3
J0 3 W ~» y «A»
set; yoksa kavga, gürültü çıkar
l
ma [*].
(N iz a m i) Serlevhadaki övgü sebebiyle
♦ /
adını öpm ek için kuvvei bâsıra
(d e b lb ) = Yum uşak ve ezik (görüm ) acele kâ tibin eli ta
şey. rafına koşar.
• ✓
(’Unfuri)
^ u f tâ d e n ) = (k.)
j . -J-5 ( d e r b â k i ş u d e n ) ==
Birbirine düşmek, kavga etmek.
(k.) Tamam olmak, tükenmek,
.ı t i jt J> JA JS Jİ
nihayet bulmak, mütaaddisi
L* <i j' jA»-
A*—
derbâki keı;den=^tamamlamak,
sona eriştirmek.
B iz birbirimize düştük. H alk
arkamızdan koşucu ve gülücü.
fSa'diJ ^ (d e rb e n d ) «= Kapı bağı §
Uftâde = uftâde =» futâde. kale.
Ferhengi Ziya
af X- jxt . :> - .
ja -». J* , ı ımm\ V ı ) pv) ı j .
u - '-'T* (d e r pes» z a n u
Jjj*
n iş e s te n ) = Dizin arkasında
Hazreti A li'nin Hayberdeki m u oturmak (it.) tefekkür ve mura
vaffakiyeti gibi o Secistân ka kabe etmek.
lesinde neler yaptı.
(E zreki • ' ■-
(d u rci te n g , ^ ' (d e re h te k i d â n â ) =
d u rc i d u r) = ( k.) Sevgilinin Bir ağaçtır ki güneş ne tarafa
ağzı. Durc Arapça olup hanım yönelirse yaprakları o tarafa
ların inci ve elmas koydukları döner. Bazı lügat sahipleri bunu
kutudur. “ masa! nev’inden meyvası
* f iV j3 insan şeklinde ve insan gibi
* f j f î (f>.j ı3'»v'j seslenir (vekvâk) denilen bir
ağaç diye tarif etmişlerdir,
Sevgilim inci kutusunun kapa ö'-j (ba.).
ğını: dudağını açtı, mercandan: 4 *1. j £ 1-; i f
dudağından inci dökmeye: söz l/l; üi-ja >4^ VÜ2- V*. çr-<
söylem eye başladı. -C*1
CJmâd)
Senin güzel yetiştirm en ve ter
j> (durci guher guşü- biyen sebebiyle cihan bahçesinde
den)=(£.) Gıizel söylemek. sem izotu tohum unun vekvâk
olması m üm kündür.
*•' *» ‘ I ’ ’ * '
j j - c . 9 ? J » (d e r c u v â , ç u d e n ) (E ş ir u d a in )
= Aldanmak.
^ ( d e r h e r k e-
ı/ j\t ju» ıf'AiJ* m â n k e ş id e n ) » (k.) Kurtul
y Ji**- j»
ması müşkül olan bir mihnete
tutulmak.
Şaşılacak şey k i seni y ü z kere
denemişken yine işve ve cilvene *»• t ^
aldandım . J (d u reh ş) = (D) nin ötre
(Enveri ) (r) nin üstünü yahut (d) ve (r)
nin ötresi; her ikisinin üstünü
^ * (d e re h t) — Ağaç. ve (h) nin tutariyle şimşek, pa
rıltı, ışık.
*2i. s-~ j1**"i*- j»
± f Jjî ja ji iî- ^ / £-■; iİ jV.
ı/Uii ıS^.3J f -U.)
Başı yükselen ağaç başka ağaç-
lara zarar verir. Eğer bahar şim şeği senin k ılı
( N iz a m i)
cından çaksa idi, topraktan ot
-j. değil, elm as cevheri biterdi.
( d e r e h t su n b e ) — (Minüçihri)
Derehşidcn den emir, ( fsfa . J1*- £>' J*
m uh. vas.) § Ermeniyye şehrinde J-»» (jISİo'j) İJ j . *’',»*■
JUL
bir ateşgededir. Bu ateşgede
ile Ermeniyye’yi adında Y üzünü örtme ve halkın tema
bir Yahudi başkanı yapmıştır § şasından m uztarip olma; çün
Kuhistân’da bir koy. k ü yüzünde beliren tüycük y ü
•« züne nazar ayetini okudu da
•• •
A . ^ ü f ledi.
U“ J (d e rh u ş) = Lâyık, uygun. (H a fit)
(d e r g â n ) Sem erkand’da
bir kasaba.
5er/ tabiatlıya lü tu f ve keremle
söz söyleme; çünkü paslanm ış
şey yu m u şa k törpü ile tem iz ( d e rğ e şt) = Herze ve
lenm ez. hezeyan.
(S a 'd i )
‘ ( d ir e f ş , d u r e f ş ) (jrlj
= P a b u ç çu bizi, operatör neşteri Ey eşi olm ıyan! Gcnlüm senin
§ Sancak, bayrak. ayrılığından, taze fidanın şid
t r * i>J 'J' >>» detli rüzgârdan titremesi gibi
jjJ*
titriyor.
(S irâcuddin Râci)
Kızıl, siyah, sarı, menekşe
(direfşî) = Ünlü.
renkli bayrak parıltısından ha
va bulandı.
(F irdevti)
o f - * ? ( d ir e f ş i g â v i y a n )
Bayrak "direğinin ve tolganın = Feridun Şahın bayrağının
başına geçirdikleri sırma ile adıdır. G âveye mensup b ay
işlenmiş üç köşeli kumaş par rak demektir. Gâve, öküz kuv
çası: bizim bayrak dediğimiz- vetli bir bahadırdır ki İran as
dir ki rüzgâr estikçe kımılda kerinin toplandığı ve savaş
yıp titrer. Burhan tercümesin aletleriyle hazırlıklarının yapıl
de yalnız "toigadır ki demir dığı Işfahân şehri onun idaresi
takkedir,, denilmişse de asılda altında olup savaş silâhlan y a
yazdığım ız gibidir, titrediği için pan sanat erbabının başkanı
direfş denilmiştir § Direfşiden idi. Pişdâdilerden 2ehhâk’in
zulmünden usanan ahali Gâve’y*
başvurduklarından Gâve, deri ( d e r f u lâ n g i r i ş
önlüğünü isyan bayrağı şekline t e n ) =■ (k.) Bir kimseye iltica
sokarak başına topladığı hal etmek.
kın yardımiyle İehljâk’i öldür
müş, Feridun’u onun yerine * (derfencek) — Uykuda
geçirmiştir. Direfşi gâvân, di- ağır basma.
refşi gâvyânî, gâvyâni direfş,
gâvâni direfş de derler. A "
(derek) = Mendil, yağlık.
cA f J i/ .jl Si. öyr
ÜlAİj »y. clU V* f ' ^V *^' (derkâr giriften )
uTîU.
— Bir kimse ile cinsî münase
M adem ki birpösteki parçasiyle bette bulunmak
m ü lk zaptına m uktedirsin; d ü k
kânda ocak ve körük bulundur i 'i i f (dergâle, der
m a k gaflettir. gulâle) = Buz. Bazı lügatler»
(Hâkâni)
de oluktan aşağı doğru mahru-
J-h> ti şekilde sarkan buz.
ı/Uiİ
* (d e rg â h ) = Kapı mahallî,
Padişahın başı üzerindeki bay
kapı, eşik. Cenabı Hakka mu-
rak, ayın başı üzerine düşen
zaf olursa hakikat, başkalarında
bulut parçası gibi idi.
mecazdır. Dergâhi Hudâ — Al
(Nifâmî)
•Jî.1 ve .3\ f (ba.).
lah kapısı [*].
<S> («ı6**
»X*
j ( j- L p i j i (d ire fş ld e n , ı#V
durefgiden) = Parıldamak, le- Padişah ona ta zim ve ikram
mean § Titremek. iç in dergâhının ya kınlarına
em retti.
(Cami)
\ \C \
lİ\*jf ^ J (derkncâ ml^a-
Şecaat ve heybette dengi olm ı- red) *=» Nerede yakışır: istif
ya n şah K u fb u d d in k i eliyle hamı inkâriye delâlet eder bir
hançerin kabzasına yapışınca terkiptir ki yakışmaz demektir.
güneş onun korkusundan titrer. [*] A rap ça bu m evkide kelimeai
(Huvâcügi Kirmânİ) m ü stam eldir k i b ir kim senin k a rp ve pi§-
(ba.). g âhı d em ek tir (K ulzum ).
nin rahatını bozacak bir iş
5 ( d e r g u z e j t e n ) = Af işlemek, zevk ve safa arasında
fetmek, vazgeçmek § ölmek. bir keder belirmek.
(Der levzine sirdâden) , (der
levzın,e sirkerden) aldatmak.
•S ** (d u rg e r ) — Bundan bozu
j j} ö\C/.3
larak dülger dediğimiz. jj- jl
J jj* (ba.). (A r.) jU\
tijj* l) j j 3 f —ç; ^
O kâ fir vezir din öğütçüsü
X*3 J j j cJc~j
ı/Tö olmuş, o hilekârlığiyle insan
ları aldatmış.
tfjj5 {ba.). (M e v lâ n â )
‘s '
&*~İ- (d e rg irifte n ) =Tutm ak (d e r e m ) = Para, akçe.
§ (k.) Şulelenmek. j}x\ ly^> j.
o»-— jjA çj*
C^Xj3 cri>J 3j>. \ (c-İjT
ûuu
Parasızlara para kazandırdı,
A teşim sönm üştü; yü zü n ü n ışı *
keremi olmıyanlara kerem öğ
ğm dan şulelendi.
(S elmân) retti.
§ Tesir etmek. ( C â m i)
( d e rv â h ) -
Hastalıktan (d e rv â ze ) = Ekseriya açık
henüz kurtulan, fakat tamamiyle duran büyük kapı. Der = kapı
vâz = bâz *= açık demek olup
terkipçe mânasından ve (der- —- jj jf- J,’'t
J t ( dn.
** (d e rv â n e)= D am a çıkacak
rü d e n , d u re v îd e n , d ire v i-
kepenk.
d en ) = Ekin biçmek, ağaç bu
V *' damak.
(d erv ah ) = (ba.). \c> j../*
• >>
^ (durüd) = Dua, esenlik, rah Söversen dua işitm ezsin: söv
met (Ar.) sm-.. düğüne karşı dua değil sövme
işitirsin. Kendi ektiğinden baş
ey.—i>-»Ji*■ j. ı*j kasını biçmezsin.
s ■»*- (S a 'd i)
jU< £-i->3 v ’j” J*-' ***•" Onun k ırm ızı dudağı şarap ile
wJU mücadele, onun güzel y ü z ü ışık
Herkese lâ yık olanı ver, uyu la alay ediyordu. Şarap, renk
yan kim senin tatlı uykusuna cihetiyle onun iki dudağına
m âni olma. karşı mahcup; ışık parlaklıkta
(Ş â .’ib)
onun iki yanağına nispeten pek
l' yoksuldu.
(-r (d e rîv â s)= K a p ı çerçevesi, (L â m i'i)
dayağı, sürgüsü.
(diz) —Kale. Muhafız ve komu
JL. C»—f tanına dizdâr denir.
»U j £_ .> • -t ir S
Kapı ve pencere çok m eyletti.
D uvarın birdenbire y ık ılm a
sından korkulur. Eğer görscydin sanki fele k ile
(R ü d e k i )
ay, vücut; o vücudun başı, o
J >*•" *c✓ dağ, kale de külâhı derdin.
^ d e ry ü z , d e ry ü - (E ssd i)
ze) = Dilenci, dilencilik. ı£>
f'.y C/.J-S' 1^»- ıf' jbjaj *s'{S*j-> u*;.
J.-A- .J*» I
C^y t S î - ^ ö*.” " /. (*” ?■
•J İJ »■* J1 J> s , f j j J 5/> hırsız kale m u h afızından
ûj*ı__)A o l.) ** ^
kaleyi çaldı, ne yam an hırsız
>iW
ki kale m uhafızından kaleyi
Yarabbi! Senin en hakir bir çalar!
dilencinim . G özüm ululuğun (Ebü Sa 'id )
sofrasındadır, ya n i ondan f a y tü jo (diz eftâ) = Şâpör’un Fars-
dalanm ayı umar; dilencilik ile ta yaptırdığı bir kale.
jji> j / ji nal çalacaksın. H ırsızlık eder
jj ,j jj *.14 X sen gel de lacl cal.
ı/Uy (M evlânâ)
nıyor. J j r*
(Yeğn ıâ) Senin him m etli eline karşı gök,
(«»u ı *u. gibi terkip su değirm eninin ya n ın d a bir el
lerde bütünlüğü ifade eder ki değirm eni gibidir.
(S â z en i)
bir takım elbise, bütün bir ev
demektir. ( dest efzâr ) = Sanat
(fl'.o Z ifc ,-Ij *f ^ y - sahiplerinin ellerinde kullandık
l) fl ^Iji ları keser, çekiç, rende, biz gibi
J^r-I JS' aletler.
ÜİL.
Ödağacı olm adığı için söğüt
M adem ki elde hoş bir saz var. ağacı getirdim . Karayazım la ak
M utrip! Güzel bir nağme çal saçlarım ı getirdim , neyine gü
k i el çırparak gazel okuyalım ; veniyorsun dedin; senin herkes
ayak vurarak salınalım . h akkm daki merhametinden ü-
(Hâfıı) m itleniyorum .
(Ş a ir )
§ T erk etmek, yüz çevirmek,
geri durmak § Açıklam ak. J 1İ-İ.J j;îi
’- J l i C*— » C --V J £
_;u
.Onu kan dolu gözleriyle düşü
Ferhâd el çabukluğiyle adını nüyor, gördü.
yü k se ltti. Ey gücü kuvveti y e (Firdevsi)
rinde olan! İşsiz durma. üsV (dest berkefş ni
(Şaib)
hâden) = Pabuca el koymak
6}jj. (dest ber röy gi- ( k .) Hürmet etmek.
«-! *-> (dest beste) = Eli bağlı (K öpekler) etraf m da halka teş
(k.) hasis, âciz, mağlûp § El k il ettiler; başları ellerinin üze
bağlamış (k.) namaz kılan, hiz rinde oturdular.
mete hazır. (Nifâmi)
C.-J j i i ı o-> ( dest beşâhi ef-
t —3 42-3 kenden), ö»j j^itı c~.» (dest beşâ
t#Uu hi zeden) =Y eni bir dost sev
H izm etkârlar, etrafında hizm e mek, yeni bir arzu beslemek.
te hazır; her birinin elinde des ili" o y ? ■ 'O ./ j*
;.'j' e—-' : sjjS' >.">-» (deS B izim gibi böyle kim dua eder;
perver, dest perverd, dest per- bizim ağladığım ızdan ziyade
verde)— Elde büyümüş, elde kim ağlar
yetişmiş: z,-,\ c-s denir (N iza m i
ki bu, onun yetiştirmesidir, onun § Dilenmek.
elinde büyümüş, yetişmiştir, ^ (dest çep) = Solak, (t) nin
demektir. esresiyle sol el.
s o- j (dest piş dâşten)= ...j» c~o (dest çerp) = Zengin.
Öne el tutmak (k.) menetmek. ^ (dest çerpi)=Zenginlik
§ Yardım.
y -' S y j- is j l w 1_r~> ,>_! f C ? j . c~» (dest her) = Eşek çükü
'i J l j r S ■S' .J- *-*U- c-t** (k.) fena sövme.
w-0 *4^.'* ‘ J>'/ S
er*. j "■--1 Jj
Eğer utanma bana engel olma- &ı.ir ^,-'ı j» ( dest der ast in
iiııjdı heves, beni seninle bir dâşten, dest der âstin kerden,
leşme ateşine atm ıştı. dest der âstin keşiden) = (£.)
{Şani) işlerden el çekmek, vazgeçmek
§ Dua etmek. §Eli gizlemek.
0> J İ J J» £ - . > i lİ’- I » j » —- i ı • i- » K aygı benim adım ı a n m rijz
İjV>4 j> (dest der beğel büden, nasıl cüret edebilir ( ! ) el çırp
dsst der beğel dâşten, dest der k i benim kaygım olmadığı gibi
beğel nihâden) = (k .) İşsiz kal kaygı çekiciye de ihtiyacım
mak. yoktur.
jfji ( dest der gil dâf- (Meolanü)
ten) —(i.)Tam ire hazırlanmak. yj w.» ( dest zen ) — El çırpan
J i jijjs u r ~ ~ î' -î** * ■**
( k .) zevk ve şevk sahibi Ş Ha
r~* j * tft u ^ J» nende ve sazende.
J—
H er ne. kadur vücudum u tam ir i)J -r'J1”"*f!î <&
ediyorsam da gönlüm den gafil ı/lü
değilim , tam ire hazırlanıyorum K ıvrım kıvrım saçlarını sa lı
şaşırm ış değilim. verm iş. B iri raksedici, biri el
(Ş a ib )
çırpıcı.
frj •*-/■ji (dest der kise ze- ( N if â m i )
den) = Eli keseye vurmak (k .) § El vuran (k .) nedamet eden,
bağışlamak, ihsan etmek. pişman olan § Bir şeye teşeb
j f j» c-j (dest der gulu ker- büs eden.
den) = Rezillik etmek. (dost şusten) ■= El yı
j w_i ( desti râ s t) «= Sağ- el kamak (&.) terk etmek § Ümidi
§ (k.) Büyük vezir § Asker ala kesmek.
yının sağ kolu. vf'
Cm** J* f.y~\ £Â—Ijj
A
JüU
Feleğin verdiği müsaade ile
yoldan çıkm a. Bu ihtiyar, h i B izim g izli olan sırrım ıza bak
leden vazgeçti diye sana kim k i her zam an başka bir çarşı
söyledi. başında te f ve neyie hikâye
(Esedi) edilmekte.
( H â fı z )
§ Nağme ve taganni. Bu mâ (Dest) in cem’i.
nadan alarak bülbüle hezâr des
tân derler. ■tijj i£sr if 1 i»;1» y f
j l ı - i j J*-*. J- ^
J1»-. —Sj>. ıs>j j 'j *
j'r . c — x y ij P ojrf
£"(/ /jerf y ü z l ü ! Ö yle ellerin
C .- 1 'U l j i . J> it » » y y .
u st) *== El onun elidir (k.) hü Sonuna (t) getirilerek (dest
küm onun hükmüdür. rest) denildiği vardır.
• i. - -
./ - o i ( d e ste r, d e s te r e )
—El bıçkısı: (dest erre) (muh.); Kudretin yoksa el atma.
bu da (erre’i dest) ten çevril (’Ascedi)
» . - • -
miştir.
( d e s t r e n e ) = (k.) El
ile yapılan iş ve sanat ki el
emeği denir § Kazanç, ücret.
VV
£ j w -j 'j j ' j j ' j j * y ,
Çiğnemekle lezzet alm an şeker
ıf.ı*-
kam ışından bütün dudak testere
gibi diş diş olmuş. Oğluna sanat öğret.
ö»/* jj JlUaÂÂ'
JJ »JMİ- <>
*!*-*> <^'-*5 ^ç* J-iU*
Hazîneden kantar ile altın ba Sözleşm em ize uygun olm ıyan
ğ ışlam ak el emeğinden bir kırat ne gördün k i bize vefasızlık
verm ek gibi olmaz. g österdinf!) Galiba, biz fa k iriz ,
(Sa'dı) sen zenginsin onun için.
(Sadi)
dîC ıl. o ~ o aUı
(d e s t s e n g )= it.-., t-,
jb4»aU^Mtj <£jS
(ba.).
JA» rfUü
■ ■ S * i (dest geziden) =
El ısırmak (k.) peşiman olmak. (M ürşidi kâm il): H a k yolunu
gösteren olgun, senin kadehinin
dilencisidir, y a n i senden y a r
(dest gaziden) = dım ister.
Meclisin yüksek mevkiini seç (N i z a m i
mek, intihabetmek. § Kazanç.
( dest guzın ) = Mec £•*•» j 1 fjj»- 1S
lisin başına geçen kimse § ^ J+. y ıc c—j
Seçkin, müntahap § Yedek atı. ^Uii
t ey ip geri döndü.
(N iza m i)
§ Kanun, türe. Ş im d i aslı kötü düşm an bana
galebe çaldı. M ertlik ve sây
pençem i büktü. (deş) == Süslenmek, kendine
(Sadi) çekidüzen vermek, kendini
s göstermek.
(deskere) = Şehir ve ka
»J*- ır * j i 1J*- cr-’j '
saba, hususiyle Bağdat ile Vâ-
sıt arasında Dicle’ye yakın bir t*V
şehir. Ona şehirvân da derler.
§ Hasta naklettikleri teskere. K endi perişanlığından ve ken
dine çekidüzen verm ekten kur
tul; çünkü o şahbaz, padişah
J (desmer,deşme) = tarafına y o l buldu.
Tahıllardan yaban börülcesi, (M evlânâ)
fiğ denilen şey. Arapçası O* *
* • # 9
(duş) == Çirkin=zişt.
( desverde ) — Oklava, • * >
verdâne’i dest ten çev 5 (duşpil) = Bez: et ile deri
rilmiş ve hafifletilmiş olması arasındaki yuvarlak yağ (Ar.)
mümkündür. ,j£. Duş = çirkin, pil «= düğüm
\ >> - mânasına geldiğinden çirkin
-*'*0 (dusük) = İnce odun. düğüm demektir.
(/Uâi
* (d e şe n g î) = Zaman, dün-
ya.
U fak düşm an büyük belâ, on i*' 15^-^ S lT 13^"—1
dan gaflet büyük hatadır. f j 'j\ CJ j"i
(N i z a m i ) ı^rlcT
/
lenci cim rinin sözü yem eğinde
^ (d efn u k ) = Eyer bellemesi, lezzet yo ktur.
(S e y f i I s fe r e n g i)
haşa.
Muarrebi dek de kullanılır.
-ilJ İjij j>* £ıi\c
(dek) = Nasip ve takdir. O.L. j l y
(d u k a n ) = Dükkân bunun
'-‘iT
muarrebidir. Düzlemek mânası
S ö z s o f rasıntn başında lezzeti na olan (dek) yahut bir metaı
benden ara; çünkü hiçbir di- birbiri üstüne istif etmek mâna
['1 Bu fikri (R eşidi) den alm ıştır. sına olan (dekn) den müştak
Arapça diyenler de vardır. Bu
na göre (dükkân) ın (m uh.) de J ' ( dijgjer) = Bir daha, başka,
mektir § Kav. artık: Türkçemizde de kullanı
lan diğer muhaffefidir.
*f * J l l ı I j 0^4*“ )* ö ' i ' l
J 5 *■* * (d u k â n d â r) = Dükkân A >ıfljt* w)II»Jİ İ ıSjfX-
tutan, dükkân sahibi (k.) tatlı
dilli alışverişçi.
Senin m ahallenden başka sığı
nak istiyen, ik i cihanda sığı
Sj . <jjj C-ijjj'i.» naktan m ahrum olup arzusuna
S ’ı S j ö'f’3 J 'A y j* kavuşm adı.
i'j-.ı/ ıf ( Yeğmâ)
(d e k k e ) = D ağ keçisi § Set
ve peyke. Zend lügatinde ha Bu çam kozalağı biçim indeki
pishane mânasınadır. suret, gönül değildin belki bu,
gönül dudusunun kafesidir.
-Ul;
(C âm î)
4$^ 3^f .
l£ »y» s * * * >. j>
ıf1 1 \jj4A
AI-Ji JjJ >>. O kederli genç , göğsünden saz
l/Uii
gibi kalbe tesir eden bir fery a t
K u tlu bir gece, k ıy m e tli bir da çıkardı.
kikada sevinçli olm ak gönlün (M irza nefir)
rfUü
Y arabbi! G önlüm üz hastadır,
O; takdire değer öyle bir cevap biçareyiz , za y ıfız, senin dergâ
ya zd ı k i yüksek fele k elini hı lûtfundan başka sığınağım ız
öptü. yoktur.
(h iç im i) ( C u n ty d )
•c-iji» ı ( dilhuvâste, dilhu- f.lTjj 4 a * » j^3 j
V r ı ’ / .t u/- l.-?’
-J Î - (dil d e ry a k e rd e n )
= Ç o k cö m ertlik etm ek . 5/r kim seyi höy sokarsa iyi
olması için çöreotunu toz hali
JJ* 0V*J3 ;J fr 3 J l~ >" ne getirip sıcak su, kalye taşı
J»J “ f f ' ll?, ı>.j 1
’ vîu ve tuz ile merhem yaparak iğ
nesinin battığı yere sürm elidir.
Ey sâki ! Fazla cömert ol ve ( Y û s u f Tabibi)
küpü ortaya getir, çünkü bu
az az kadehten bizim neşem iz
(d elen g ) = Su bendi.
gelmiuor.
(Şö'ib)
“ M
, 5 (d ilirîiz ) = (&.) N ısfınnehar
(m erid y en ) § ,(& .) G üneş. H avuzu sudan m enetm ek isler
sen iptida bendini çamurla s ı
LiJ» (d ilişeb ) = G e ce y arısı.
kıca kapa.
( D e k i k i)
öU-
Padişah m ülkün vücudu, o
•Sen koncanın sabaya karşı şef kalbi yerindedir.
k a t ve muhabbetine bak k i onu (M in ü ç ih ri)
J&1.
f 5 (dem ) = Nefes, soluk.
f(£ı Jiç ı/»
Zehhâk'in başına çekiç vurm ayı
»>v —!»jîj ^Uij» bilen Gâve ; ocağa, örse ve kö
ı#.u- rüğe nerede bağlanır.
(Hâkini)
M uradım ca birkaç nefes ala § Ah.
y ım , dedim ; y a z ık k i nefesin
uolu kapandı. tfju.
(S a d i)
İşittim k i Şâpür ah etti.
§ Aldatma, hile § Kibir ve gu (S a d i)
rur.
f > •V ' j 1 «f*^.
lJ -r* rJ j' ■
*** '■>»
\j VJB oWj ö 'jv j ' 'c*-
0'.' f
»J*4 f öjr1'*
tfJU.'
'j v* fJ1* JT
M ertlik ve hazine hususunda
senin askerinder a z değilim .
G ündüz geldi; kalıbım ı ruh ve
Bu tam ah, kibir ve gurura
candan tahliye ederek dudağı
sebep nedir.
(Enedi) m ı ah etm ekten kapadım y a h u t
§ Koku. soluğum kesildi. Ş im d i şem ’a
beni ihya ettiği için ben de ge yakınlarında birçok kan içinde
ceyi gündüz gibi ihya edersem yuvarlananlar var.
lâyıktır. ( Yeğm â)
(Kemâl Ismâ'il)
Bu münasebetle mızrak ve ma
Buradaki (dem) i nefes mânası kas gibi şeylerin keskin tarafı
na almak daha uygundur § na, uçlarına da denir.
Afsun, üfürük.
^ <te>-
*j\L j y J j AîU. jsj?
ıS/j * * i
ıfj**
K âh şeytan korkusundan afsu n M ızrak ucu ve temren yarasın
okuyor, kâh vesvese korkusun dan katı taşın göğsü arı yu v a
dan m uttasıl dua ediyordum . sına döndüğü zaman.
(S e l mân)
(M uitti)
§ Ağız. § Şiirin vezni.
jl »U fi fs* ..î^ ( dem âb ) = Bir yudum
u -*'-5 'jj* sudıır ki bir sclukla içilecek su
miktarıdır.
Her kim onun m edhini anm ak U» (denıâ) = Nefes, soluk.
için gül gibi ağzını açarsa z a (dem âdem ) = Her nefes,
man ona hemen bir etek dolusu daima — dembedem de denir.
a ltın verir. S -t fi ( dem besten ) = Soluk
(Necıbuddin) bağlanmak (k .) susmak. Dem-
§ Zaman vakit, t» t r,,± A .= beste = soluğu bağlanmış, so
Sabah vakti, zamanı § Bıçak, luksuz (k.) susmuş, sâkit.
hançer ve kılıcın keskin tarafı, rı j (demi teslim)=(A ) Ruhu
ağzı. teslim edecek zaman § Susma
v_.lL:»-j f § Emre itaat etme
o —*> cn ^15 ^ jjjji f> (dem huverden) = (k .)
Nefes almak, istirahat etmek §
Beni bir zam an hatır kırm anla, Aldanmak.
bir zam an lü tu f ve iltifa tın la û-'-zTjj ,.»(dem derkeşiden)==(A.)
öldürürsün. Sen ne katilsin k i Susmak.
mücadele ettiğin kılıç iki ağız r> (dem zeden) — (k.) Solu
lıdır. mak § Susmak § Terk ve te
(Muhteşem) vakkuf etmek § Öğünmek.
ı_rİJ c i." f ' V V1 J1 j y f> j'
tfj.ı.' L'r“ ^ ı 1
U-i • s f f j 1- 1- j oj r*
Senin kılıcının ağziyle ölen
y a ln ız ben değilim. M ahallenin Ey benim gözüm deki behmtn
bulutu! A z bir zam an dur, ra iT's *Xîiî</*
hat ol, ağlama.
(Ferruhi)
l«X-'
K urdun sürü arasında aç kal-
d JijK ^
m asındansa kar tipisinde ölm e
si daha iyidir.
(Esedi)
-^•■
*■.1» j ^ j j jj i mânalarına da gelir (k.) kibir
kffj‘J 3J«-* ve gurur § K eyif ve neşe.
i£« ğU i £i > ( dem âğ puh- j'j»
T ez gidici, seğirtici
(demâme) = Savaş borusu. ^ jj C.—*
Buna nâyi rüyin daha büyüğü cMi) iV.» yy iyijfs,J
ne kure nây derler § Davul.
•mr+ j iSI D ij hüht geng bir yerin adıdır ;
demân ve denân acele gitm ek
*rJ* 4'"ua m ânasm adır.
s* l4^i- «Ai (F e r h e n g i m en şü m e)
t-*;.
Ş im d i her sabah insanlara Senin çene ve çenenin altı gibi
haykırıp saldıran divane bir elma ve tuı unç; Sâri ve Dem â
ejderha gibi sert bir bulut z u vend'den bir kerecik olsun gel
hur eder. mez.
( L â m i'i) ( Yeğm â)
kül renkli bir kuştur, ekseriya
(d u m tek ) = Diken serçesi, su kenarlarında oturur, uzun
çalı kuşu dedikleri kuş. kuyruğunu yere vurur (A r.) .yu..
-r' yt
Öj il»
( d e m d e m e ) = Hile ve
li'SIi
hud’a.
jl \Z*£-liî .w4.L« K um ru gibi başı hep yukarı -
by.j da; kuyruksalan gibi kuyruğu -
uo»y nu hep yere vurucu.
(H âkâni)
Kanaat m ülkünü tam ahın eline
y* ^ jL«t
verme. Erkeğe, kadın hilesine
[Ji Üifr y-
zebun olm ak yakışm az. li''»
(N isâ ri)
§ Davul. K uyruksalan gibi çok y a lta k
landım ; bir v a k it anka gibi
J-i* j'J»v \S *****
saye ve him ayene alm adın.
(Katini)
tsj'y
(Burhân) ile ( Kulzum ) bir de
.<4?& çarşısının başında davul
(demsince) yazıp ebabil = dağ
çalıyorlar, can yoldaşı veriyor -
kırlangıcı demişlerdir.
/ a r; a f& s a / fn a /a n kim dir.
(N izâ ri) • -
§ Şöhret § Bir kaleyi dövmek (“'r” (d e m şin âs) = (&.) Hakîm,
ve tazyik etmek için hâkim akıllı.
noktada yapılan toprak kale, r> £ ÖU'l,i
K
_rJ0fyf*
tabya. Lügatler; ağaç ve taş ile 1/ Uii
çamurdan yapılan burç gibi bir
şeydir ki üzerine top çıkarıp Kim seden korkm az, söz bilir,
kalede abluka olanlara atarlar hakîm bir kim se istedi.
(N işâ m i)
suretinde tarif ediyorlar. Arap
çada halkı helâk etmek, öfke
f 3 (d u m lâb e) = Köpek kıs
ve hiddetle söz söylemek, öfke
mının kuyruğunu hareket ettir
ve hiddet mânalarınadır.
mek suretiyle yalvarması. Lâbe,
lâbiden den müştak olarak yal
" lU o
J (d em sâz) = Dost, sırdaş, varma manasınadır.
söz ve işte muvafık arkadaş. J1 f.3Jj*1. C"111-
' ‘ t *sr f \i,X & rj&z
*jj* (*' &
^ ST*W*‘> (d u m slçe) = Kuyruksalan ^ er.»*.»* y f
kuşudur ki beyaz ile karışık
B eni hicvetm ekle ancak kem a
lim i m edihte gösterdiğin m üba ^ ( d e m n e d â n l ) = Buhar
lâğa eksilir; çünkü köpeğin y a l çıkm am ak yahu t ocak sö n d ü
taklanm ası ne sevinç verir k i rülmek için o c a k ve fırın d e -
havlam ası kedere sebebolsun. liklerine tıkılan p a ç a v ra .
(fiu ıe y in B eykera )
i ıs* cr-ij jî
* . " ^Uj w»-L»
^ ( d e m e n d â n ) = C eh en n em . -*J>' S:*-. ^
^Uâi ^ «i"-1-*
Jr~J j'-r*
Zenciler o iş üzerine y an i mu 1,'V
B ir m üddet üm idi keserek bunu
- ’ *1? '
çekiyordu; isteğine erişmeden (d e n d â n İ = Yağ
öm rü nihayete erdi. mur damlası § Gözyaşı.
(M evlâ n â )
**f ""
(d ev ân ) = Koşucu, koşarak, (Y azdığım şiirin ) her ne kadar
mastarı (deviden). değeri yoksa da senin cöm ertli
6^1 w»U &mj) ğinden göm lek, sarık, üstlük,
c-ij ^ içlik üm idederim .
(Sadi)
jf" c—i' 1jiJ
Ve bu ta ra f tan biçare genç dü
ilMil [*] ‘ji.» jij»
şe kalka her tarafa koşarak
ûUL
gi diıı ordu.
(S a d i)
Fukaranm elbisesi bir elbisedir
§ Kâzrün’a bağlı bir köy. ki azam et ve şeref cihetiyle ef
t# *-jV. lâkin y ıld ız la n onun a sta n ye-
li'j» 5i» \Sy*. r indedir.
(S elm â n )
ajjr
fık.
iT l !>_l. f ’ u - J »
{VehtD
(dadheB C >
dud h en g) = jj» i i û .î (d e v r) = Geçmiş dersleri ha
(ba.). tırlamak.
Jm, J b * J -f- J V sr,
J>) 3~* tTJ* S
öl-O', f*-? J yf; JJ>
y^u. o ——^ *45
JL&l Ua>- ji
jüU. G ündüz aşk dersini ezberliyo
rum; çünkü bütün gece geçmiş
H aya t fid a n ı için zam andan
dersleri hatırlıyorum [*].
feryadetm e. C ism in medarı y a
(' A b d a lv â tı)
ni m aişet için ruhu zindanda
tutm a; y eri arşın zirvesi olan § Casus, hafiye § Şarap ka
o doğanın ya n i ruhun toprak dehi.
karanlığında yu va yapm ası doğ
ru değildir.
( H a lc in i)
. > E y s â k i ! Şarap ver k i bugün
(dür) = Uzak. delir iver eceği m. K adehi doldur
[*] Bu m ânaya A ra p ç a d ır sanırım .
(N aşiri) de dahil olduğu halde (C ihangiri)
vesair lü g a tle r yazdığından onlara uydum.
çünkü ölüm üm , kadehin boş Dârâ, İskender’in cevabını işi
olm asındandır. tince ciğerden bir ah etti.
{E m ir H u sre v ) (Nifâmi)
’.r V >
jlr - b j* ‘ J j j - J j j * (d a r â # e . ( d u r h ü lî) = Kuzgun kı
lıcı denilen nebat (A r.) ^ > 11^ :
r& n, d ü r â n s e r a n ) = Sihir*
yaprağının ucu kılıç gibi ince
bazların padişahıdır. Zerdüşt ile
rek olduğu yahut karga onu
bir asırda yaşamıştır.
yerse öldüğü için seyfulğurâb
denmiştir.
* 'f i
(d u râğ ) — K ölem ez: üzerine t
süt sağılmış yoğurt. Aslı düği ( d ü r d e s t) = Erişilmesi
râğ yani çayır ve dağ eteğiı.- güç olan şey, uzak, uzun.
de yapılan ayran demektir.
O-» wT J 1 l-J ıfl
^ j f jl KJif
* f * V'iy
(dn r& y) = N ay (A r.) jU^.
E rişilm esi güç olan suda nice
‘ M’ * ^ balık, boğazı hırsından ağa tu
^ (d u rb â ş ) = Uzak ol de tuldu.
mektir. A laylan idare eden ve {Mevlâna)
halkı uzaklaştıran zabıta me
murlarına ve ellerindeki değne a,Ju*j
ı/U«i
ğe denir: eski zamanlarda altın
ve elmaslarla süslü, ucu çatallı U zun m esafeden gelen köpek
bir mızraktı; padişahların önle seslerinden kurtlar ürktülür de
rinde götürürler ve onu g ö tilk i kurtuldu.
renler yoldan uzakiaşırlardı. (Nifâmi)
“ -»JJ» f.A j 1 ör u-i
J)> Jr s* s. cr*
t/Vjj3 »A ı>.i' er»- &^±'j J t-v
VV .Sus; eğer uzun uzadıya şerh
edersem bey, hiddet eder, hem
Bana hasedin; ey alçak I Bu
kendinde bu halin olduğunu
yo ld a n uzak ol, diye senin ba
bilir.
şına yasakçı sopası vuruyor. (Mevlânâ)
( M evlâna) >, >
§ (k.) Ah. 3 (d firfİrü ) = Ç o k derin.
«AjjLA Ij'î . > >
rafında dönüyordu.
( T â lib )
‘ J 'ji J lT J* ( düş
b e d ü ş, d ü ş b erd ü ş) = O m u z
(d ü şâ ) = Siidü sağılan her omuza, omuzdan omuza.
hayvan, sağm al. u-JV. crJ3 ı>—^
jV' j' j'j* ıj'.j-'-. •>' i/
jlf
ıfj-1
M ecliste hatip ile om uz omuza
ineklerden y ü z otuz bin tane, oturan şahsı dün gördüm k i
sağm al koyunlardan binlerce meclisten onu om uzla götürü
bin. yorlardı: çok sarhoştu.
(E s e d i) (' İm âd)
§ S ağıcı mânasına sıfatı mü- J-)\ y~ _•»•
şe b b e h e § Malik olduğu şey ■C.-İ C.-J ç-l! y - ( . A s ,
tedricen sağılıp elinden alınan jU -
kimse.
5en/‘ fes/ı gibi om uzdan omuza
taşıyorlar, kadeh gibi elden ele
• İ‘ i
<T > ^ (duşâb) = Üzüm ve hur götürüyorlar.
m a pekmezi. (Selmâri)
J» (duşâb dil) = H er g ö r ’V \ ’
düğüne imrenen. ( düş d âd en ) = (k.)
»j* ıf uf? Y ard ım etmek.
v U.j: J;
O ✓ y' 6 y
r.1-
Şarap, kâh çeng kâh ud isti (d ü ş z e d e n ) = Omuz
yor. Evet üzüm de ona buna vurmak ( k .) hırslandırmak, işa
im renm ektedir . ret etmek, işlediği suçu bildir
(S elim ) mek.
• / #. O ? <İJSJ l J - A- * Aİİ «JU.
■ \^ -—- -■^ İ ' J J V—
(düş h e rz e d e n ) = (k.) aU
Omuz oynatmak, sevinmek.
Behâri Cacem : her ne kadar ■fî/V günceğiz sevinç yeri olmı-
böyle yazmışlarsa da görünüşe ya n gönül evi dün gece senin
göre mağrur olmak mânasına- kayığın seylâbiyle haraboldu.
dır deyip Hâkâni’nin şu : Çlm âd)
/ # ✓ .* e ^ £ o J
c._i ijU o sj
~ * - -
beytiyle istidlâl ediyorsa da
zannederim ki bu tâbirden bi f if ü p e se n -
zim omuz silkmek dediğimiz d îd e , d u f itti n â r , d u f itti
mâna anlaşılıyor, buna göre h in d ü ) = (£.) Gözbebeklçri.
mâna şöyle olur, öksüzlere
> »
karşı böbürlenme, biz ne tasa
lanalım diye omuz silkme. fü fl) = (k .) Sevgili
nin iki dudağı.
«U— ^ eBe> d ü şe) —=
tçine süt sağdıkları kab. 9* (du cu lv î) = (k.) Erendiz
j, t = Müşteri, Sekendiz *= Zühal
görme gezeğenleri.
miş kız, bikr. .* >
ılt; ı>" J 't Z&j&S* (düğ) = Ayran.
J l—»j«î y j j.’1 İJs.
ijjî O—U
Fikrim kızlarına bak k i senden
utandıkları için ellerini konca
gibi yüzlerine tutm uşlar ya n i
£ğer bir garip sana yoğurt ge
örtünmüşler.
(K e m â l lam a il)
tirirse ik i ölçeği su, bir çam-
> çağı ayrandır.
(S a d î)
(d ü şîn e ) = Dün gece.
t. *.]L' jl cfi'* l£jjJ
İi• ’ (düğb â) = Yoğurtlu aş ki
U < uı'V J j j> i y l ui-*-
bozca aş derler.
ıV »u
\ >
B izim dün geceki nalem izden
kinlenme; senin kalbinde bize ( d ü ğ ü ) = Yağı alman bir
karşı k in olm ak ya zıktır. şeyin tencere dibinde kalan
(Ş â h T â h iri D eken i) tortusu.
■2* (duk) == İğ: pamuk ve yün (döl) = Kova (A r.) j» § İçin-
büktükleri alet. den değirmene buğday dökü
JjL» j* JUiT" ^ len değirmen çanağı.
«tU£J y a y i j oj*- Ü*
j' £\ «üKJ
Padişahlardan birini kikâye aiiljd L-Tjj
ederler k i rişte [*] hastalığı
onu iğ gibi inceltm iş , z a y ıfla t, K alem in, m âna değirm eni üs
m ışiı. tünde çakıldak gibidir » Değir
(S a d i) men, ça kıldak sebebiyle değil,
• ir sudan döner. B ira d er! O ça
* ( d u g â h ) = Musikide bir k ıld a k va sıta siyle buğday ça
makam. naktan sıçrayıp değirmene dü
jur> (dükdân) = İplik yumağı, şer; m âna çok açıktır : kalem
pamuk, iğ konulan kutu. vasıtadır. B ir mesele hakkında
fik ir beyan edebilmek için bil
f'/''"j' ^ wjl>
jty.’ İJ»Jİ* -*1 £ - /' gi lâzım dır.
(M evlâ n â )
§ (Kova) burcu, Delv.
Yarabbi / Ne büyük fitn e çıktı
s 'j'is ’A
k i onun heybeti okundan S a Jyt tr?. ‘sr-,
k ıt ( M irrih ) ken d i okunu m ah •Jt-
fa za sın a koydu. Yine Cevza (ik izle r) M iza n
(K e m â l İ s m a il)
(T erazi) D elv (K o v a ) burçları,
(Mirrih) seb’ai seyyare, geze havadan nasiplerini aldılar, çok
ğen yedi yıldızdan bir yıldız gecikme.
olup Farsçası Behrâm, Türkçe- (S en â 'İ)
r ? '
(devi) = Hilekâr § Deviden
(devlet h udâ)= D evlet = koşmak tan muzariin muha
sahibi = hudâyi devlet. tap sıygası,
t ^ *
•!»■>» J.İU b}*X z>j»j; ifV jt» i (dûzkâm i, düskâm i)— Bakır
jU - dan yapılan ayaklı büyük kadeh.
DUSTBÎN V
(E se d i)
ı,V (d e h r n ik ü h l) = (k.)
Zaman ve talihten şikâyet.
M adem ki sana h a kiki şehir
y a n i ahiret göründü, dünyadan • » », s
nefret et, sakın viranede y ü k O * 9 ,a y ”"*0 (d eh reH şu b ^ ) «= (k.)
açm am alı; dünyaya yerleşmeğe Sabahın aydınlığı.
çalışm am alı.
(M evlânâ)
(d e h sâ l)= (& .) Müneccim
(Naşiri), (Cihangiri) ile (Bur lere göre gezeğen yıldızlar.
han) da olmıyan bu lügati mes
neviden aldığını söylüyor.
( j| | j| s t g n ) _ Ş j mc|j £ ster-
âbâd denilen kasaba.
(d e h d e h l) = Halis altın. o
»Jjj iîli.
c *~»x4) j \ U T
(d ih iş )= V e r iş , atâ, bahşiş.
ı/Uâi * ■"
^4l L* jjUJljUP
girerse şevk ve sürurum dan
göğe çıkarım . Her kim şahın m edhini d ilin
( Enveri)
den düşürmezse ağzından m isk
Muarrebi (d) nin üstüniyledir. kokusu gelir.
(‘A bdulkâdir'i N a în l )
(dihlızî) = ( k .) Uydurma,
mânâsız lâf. Dehün dehân dan başka bir şey
değildir (Reşidi).
• * o •+
(dehm , d e h m e st)=
JL* / 0 -
Defne ağacı (Ar.) j t. , ? (dihid) = Veriniz mânasına
dâden = vermekten emri ha
zır olduğu gibi vurunuz mâna-
o ( dlhî m esk en i
nasını da ifade eder. Lügatler
id rîs) = (k ) Cennet. N efisi’de (dih) ile (dihid) in vur vurunuz
yanlışlıkla (deh) yazılmıştır.
mânalarını yazdıkları halde (dâ
e
s
+
den) de vurmaktan bahsetme
O * 3 (dehen) = öUj (m uh.) (ba.). mişlerdir.
■*:*» *J !<•-'*■ 3* u-i
■S- J» OV- »
5 * ^ (deh nâd)« = T ertip, nizam ve
intizam.
B unu vurunuz, bütün ellerini
kana batırınız diye emretti.
(dehene) — *\»>(ba.). (E te d i)
bayram ederlerdi. Bu ay kışın
( d e h y u p e d ) = Şeriatın şiddetli zamanı olduğu için kış
yapmayı emir ve yapmaktan mânasına da gelir.
menettiği şeyler ( ^ 3 j j J .1 lî1 »/"
j>i oy*? ı£> J - s 5 J - i l - ' » ji-
• t*
'
( d e y ) = Şem sî yılın onuncu K arısına döndü de, ey a c u z f
ayı § bu ayda ve her şemsî K ış m evsim i tem m uz gibi olmaz,
ayın 8 , 15, 23 üncü günlerinde dedi.
yapılacak işleri idareye memur (M evlâ n â)
sayılan melek.
£^
ıS-jlj s? > (d î) = Dün, dünkü gün; dirüz
^ J ^7*. da denir. D işeb = dün gece.
t
N ice y a z ve kışın ilk ve baha ( d îb â ) = Ipek kumaş. Muarrebi
rın ikinci ayı gelir k i biz too- dibâc. Dibâciy dîbâ dokuyan
rak ve kerpiç olm uş bulunuruz. demektir
( S a d î)
t is. >"*V.
- '. j ’ -J ^ j~».\ i}.-. J-y- <S"
ı/J jy * J J-ü . \
,/Uii Uiı
j\jji j\ ^ ;ı ljf" i
wlıt Ju-
.Sen eğer basiret sahibi isen (dir) = Dür gibi uzak mânası-
iy iy i ve kötüyü H a k Tealâdan nadır. Karşılığı ( nezdik )
bilirsin. tir. G eç, uzun müddet, çoktan
( S a d i) mânasına >yj (züd) karşılığı da
* olur.
•
’
•İ* (deyr) = Kilise, hıristiyanlann
j j
->İS- jü V, J ,J*»
K âh kilisede iiik â f [*] eder, kâh
mesçitte otururum, y a n i evden UL
Sevg ili çoktan beri bir haber
eve seni arıyorum.
(H e y â li) göndermedi. B ir söz yazm adı
ve bir selâm göndermedi.
Kubbe mânasına da kullanılır. (H a fi* )
'(deyri teng) = Dar kilise
(k.) dünya. J j j . » y e.
jlti
j * Cr.j» O' >Ll
Em retti, çoktan beri yanan ate
</Uii
şi söndürdüler ve tam am en
Ona seviniyorum k i bu dünya köm ür ettiler.
(N iza m i)
da sevinçle keder, her ikisi de
durucu değildir. j \,i (dirbâz)= Uzun, uzun müd
(N ifâ m l) det.
j y aj jr» jtj t j» (deyri la*t j 3 OU?* -J'
rind süz, deyri sepencî, deyri j \ -*.J c.*L5 jjj c.*ç- J w-
mukâfât). =■ (k.) Dünya. Sepenc ıf>*
= sazdan yapılan kulübe. Dün O nun savaşının tozu her nerede
ya sebatsızlığı itibariyle ona cihanı düşm anlara gece etti,
benzetilmiştir yahut dünyada y a n i kararttı ise o kavm in ge
[*] Bir yere k apanıp nefsini yalnız cesi kıya m et günü gibi uzadı.
ibad etle meşgul etm ek. (A iu iz z i)
Bâz kelimesinin doğrusu iki
nokta ile yâz’d ır.Y â zid en = çe k J—j' • jf 3l 6 ';^»-
mek, uzamak mânasına olup
diryâz = uzun çeken dem ek Uzun geceden bir m üddet ge
tir — dirgâh. çince Jı t ve jM- yi. deni
j it*
len y ıld ızla r M usul dağından
j' ölç j-**
yükseldi.
(M inâçihri)
I V ,.
(dîvmeşeng)=Burçak
cinsinden hürle denilen bir hab Yolunu gösterene lânet ediyor
bedir ki kabuğu soyulunca ka du; çünkü y o lu bırakıp köye
buğu çıkarılmış mercimeğe geldi.
benzer, semirtmek için öküzle (F ird e v ti)
re yedirirler -= Gâvmeşeng.
( Y f (d ib im ) *=Taç. Dâhim’in ima
tA İlve) = İpek böceği.
(d lesidir (ba.).
j^4>- »I&jI
(d lv i h eftd er) = (k.) tu".* j )>.'» j y.j
Eski usul üzere yerin yedi
bölümü. C ihanın padişahı k i onun ce
• /• m a li ta h t ve tacın bezeğidir.
v- (d îv i h eftaer) — (k.) (F ehri)
J
’r
Bir büyükten iltim a s ettim . ** (râbn) = Güzel kokulu bir
(Sa'dî) çiçek. Asım Efendinin ifadesine
göre buna öd çiçeği derlermiş.
Bu, ez mânasına gelen (ij) ba-
zan sebebiyet yahut temyiz JKs. y \j)
C-rt" >•»*' J■
M
ifade eder.
ytjfc jl & Gö£ çim enliğinde zam bak ve
vV yv** fmJ
o d çiçeği açıldı. Felek; her bah
çe gibi lâle ve nesrîn m eydana
Rasgele ben Fâryâblı bir ih ti getirdi.
y a rla M ağrip sahrasında bir (Nefir)
nehre eriştik. V
(S a d i) (r&Şı) = Çok kaygı ve keder.
§ Der mânasına zarfı zaman */" jf
olarak da» görülmüştür. */* £}j j* ■>, o 1.»" * s J»
>lât Ou» JUfl Si
H ançerle ik i kulağını delince
Geceleyin dostlardan birinin Türânlt bahadırın ka lb in i çok
bahçesinde gecelemeğe karar kederlendirdi.
( F ir d m l)
verildi. § Zan, sanı.
(S a d i)
»j|> t>*V c ' j rj’x'
(Ez) ve (der) yerinde kullanılan *»*•»>. v * f*. J j 1 j' f «îJ* l>.V
<ij) ya pek az rasl&nır. Kısaltma JUI jp.I
Ezelden beri bahtım kara oldu-
ğu için feleğin bana d o stlu k (râ d b u y )= Ödağacı. Doğ-
göstereceğini zannetm em . ^ rusu dârbüy dur.
(E b ü lm e â n î)
• -t’
* (râfnne) = Yârpüz.
■*** ^ ( r â s û ) = Gelincik: sansar
nev’inden pek küçük ince ve
uzunca hayvancık [*]. (râfe) = Yandık denilen ne
bat: sarmısağa benzer bir ottur
Jii Ur-
J{ •u:r’ *>J ki pişirip yerlermiş. Bazı lügat
JL-,, .U j 'tfjf lere göre baldırgan otu.
k c* (j i öVj
Ilı
J (râk) = Güreş koçu.
[*] M uş hurm a ism idir, fareye şebih
ondan e k b er ve ayakları etvel ve k uyruğu
nun tü y leri ürperm iş olur. M ısır’da h a n e le r
de m elûftur (Â sim E fendi). I JJm
aİA
H ü km ünün kolu, kuvvet pençe- § Veys’in âşıkmın adıdır ki
siyle kükrem iş aslanın boyun Ferhâd, Şirin; Leylâ, Mecnûn
saçından koça tasma ya ptı. gibi hikâyeleri meşhurdur; çeng
(M enşnri Ş'irâzî) denilen sazı bu icadetmiştir
§ Kâse § iğneye geçmiş iplik. derler.
£ . • * . i»* ıj"
'V \ juJ ji VI"
^ (r â k â re ) = Ahlâksız kadın, ıj’Gl!.
hercai. Her ne kadar çengin vücudu
Leylânın devesine benziyorsa da
f ^ ( râ m ) = Boyun eğen, itaat R â m ’ın çenginden M ecnunun
eden, başkasının emrine uyan, nâlesi çıkıyor.
(H âkânl)
alışıp ülfet eden. § Hoş ve sevinçli.
|»'j y j c-iî^|>'j ı>.j'
ıjlj Lai t |’
4»it, ^ ** ( r â n e c ) = Hindistan cevizi
rfA»- = Nârgll.
f
[*] N akşibendi m eslekinin b ü yüklerin * l'
d en olup b u ralıd ır, dokum acılık ed erd i. (râ n d e n ) = Sürmek, kov
H azreti M evlânâ bu zatı göyle ö lm ü ş mak, sevk etmek, uzaklaştırmak
tü r :
S" it*?, Jiî Jji 4t ^ § Geçirmek, iç sürmek.
**■*y- ı jl* üU*ı »oj. V» «S***1 İLJİTİ 'r'Jt
fV Jjjl ut’ cr'J.'lj tr^.
jBU.
M â n evi bilgi söx b ilg itin den ü t t ü n
■olmat aydı B ah ara ’nin ilerigelenleri do ku D ünya nim etinin ya ğ lı ve tat
macı H u vâ ce ' A l i ’y e nerede ku l, köle olur lısı onun sineğini kovm ağa
lardı.
değmez.
er^.i ılV. crlj’y*.
crlj*- t f y e r —^ S;* b j b. /(ravra)
- ^ = eKirpi.
- •
ilf
jjv alil jT 4jL» ^
H er k im i hakaretle huzurdan
•-».»•»* ■'•iH
kovarsan hiçbir kim se ken d i
tarafına ona y o l verm ez.
Çlmâd) £ger senin topozunun gölgesi
(esb rânden) = At koş düşm anının başına düşerse ba
turmak. şını k irp i gibi göğsüne çeker.
('im â d a d d în )
öa,-\j j )3 (rûz rânden)= Gün ge-
çimnejc. (Reşidi) ye göre doğrusu (jâv-
(suhen rânden) = Söz jâ) dır.
söylemek.
ij,-ıj p (kelem rânden) = Yaz İHJ ( râvek ) == Sâf, süzülmüş,
mak. durulmuş şey. (A r.) i 3\j. ■
ûj/Ij rx (kâm rânden) =■ isteği
ne kovuşmak.
J j'j •m jf S-stj ÇM tm
* •!' J34^
J (râ n în ) «= (N) nin esresi ve Oruç ayı y a n i ram azan hayırlı
tistüniyle çakşır, şalvar. ve mübarek olarak geçti. G ül
jfc«» ,j& 3Jİ renkli durulm uş şaraptan ka
Lo ££11j ğl> *JT dehi doldur.
jüli. ' (Zehir)
N için sinek sarık ve peştam al Mecazen şarap mânasına da
sarınır; niçin çekirge kum aştan gelir.
şalvar giyer.
(Hâkânl}
(râvend) = Hevenk ve esvap
** l' asılan sicim § Kazvin’e bağlı
J (râveçe) = Bir nevi üzüm.
bir yer § Bu isim ile anılan
V ilâç.
** (râved) = Akar suyu, çayır
V6s çimeni olan inişli yokuşlu * I*
U * ( r â v iz ) — Deve dikeni =
yer.
^âr uştur.
I»-4'-5 (5^ »J'a <1^-*
0
kT-3*J
ö J (râh) = Yol, tarz, mezhep.
Çayırda > sürüsü vardı. Gece . i f 'î J j
gündüz orada bırakırdı. •*-> ı>.J» IA.JÎ- <S **î f*"-15 ıf1 f
(Firdevti)
.ır'î (ba.) § Makam, perde. ve hak y o lu gösterici, fa zile tle r
•)' vJ“' tim
dergisi, sâfiliğin hâzinesi olan
JaiL za t!
(S a d i)
cIrâ k nağm esini yapan bu m ut-
rip nereden peyda oldu, y a h u t .ij (râh bend) -= Yol bavlı
nerelidir. yan (k.) yol kesici.
{ H â fız )
İ _ i» i !jf J» i£-
■
öj*. öj »£*
j~ ~ 0 -> ^r â h b e s e r b u rd e n ) öy. jAÜS o'j jt—l s.
= Y olu başa götürmek (k .)
yolu tamamlamak, sona erdir
E y saz çalan güzel ! Sa zı ça
mek.
buk çal, mestler m akam ını te
rennüm et, râhi kelender i çal.
^ ^ L>- Û^J / «IJ A J A ^
v •- (ra m c a m e d e ra n ) (Husrev)
= Elbiseyi yırttıran nağme :
Kelender, kelender muarrebidir.
N ekisâ’nm tasnif ettiği bir nağ
jjiü'iba.).
me ki dinliyenler aşka gelip
elbiselerini yırtarlarmış i_jC- * 1^ |’
(ba:). ^ (râ h g â n ) = (ba ).
^ t ^ (râ h i k â h k e ş â n ) = ** J (râh v â r) = Râhbân yerinde
Samanuğrusu (A r.) rahvan dediğimiz acele ve sar
« > , sıntısız giden binek hayvanı.
•ı; M jU»ij (ba.).
J J (râ h g u z â r) = ?j& j (ba.).
^•Li
B ulu tta n d izi d izi iri inci dam
lar,topraktan küm e küm e h a zi
Kâbeden m aksada erişm ek için ne biter. O d iziy e nispetle inci
bir yol, m eyhane cihetinden de d izisi kıym etsiz, o küm eye nis
başka bir y o l vardır. F akat petle y a k u t küm esi değersizdir.
m eyhane cihetinden olan y o l (H idâyet)
m am ur olduğundan pek işlek
ı*' ey;
tir. . »V» uf jj'jf'c-İ» tfj' \j?
(Ş a ir)
JJ y- J jy j oU r
***"■> (reline) =» G edik, delik.
11 s ■
*’ »Â1 j*? ı/J*. fJJ >-*-» jj J-y^ tjj
X Jjjlf «A*. Jji-o jt oJ.-.
C/ '/*> •' li1 ■&' rr-y 4 " ^ Ö zür dilem ek ve tövbe etm ekle
l
A lla h ın azabından ku rtu lm a k
Ey nâle! Çoğal; belki kulağına m üm kündür, fa k a t halkın d i
erişirsin. Ey ah ! M üessir ol, linden m üm kün değildir.
belki m erham et eder. (S a'di)
( Y eğ m â )
X\
§ Yer, zemin.
c._£ <y*s%üsj. <İ^t
^ (re s â n e ) = Hasret, teessüf.
c—•jj fy ^ o* Cf—f i j ' 03^.
± jj* y > û ja
VI—4 *-î-
0U 4I t f s (j-ı j l J U y D ışarıda karakol karakola h ü
AıUij J J j J ı£JUİ-- Aj’L** cum etti. O y u rt ve yer kana
gark oldu.
(F ird e v s i)
Baban, kardeşin, çocuğun, anan
hiç hükm ünde ve efsane oldu § Sofa, divanhane § Sıra, saf.
lar; sen onların vefatından elli jj Xİ«l 4V
sene sonra hikâyelerini işittin W -J *i
ve müteessir oldun. i
(N âfir)
S e lv i ve susam dan her biri bos -
[*] G erdanlık m ânasına da y azm ışlar tanda sıralandıkça.
sa da (R eşid i) iple ik tifa etm eli; diyor. (Fehri)
jicı-j ( restkâr ) — Kurtulucu, döken kısas [*] ödeneğinden
halâs ve necat bulan. k urtulm uştur.
(N işim i)
'j. r iji- jt
ij~İJ ıf .j § Sıra, saf § Kanun, kaide.
ifp •>.- i 1»
R e h i! A şığın fe le k pehlivanın
dan pervası yoktur, kar pehli
vanından çocuk ürker. S a k ın sebzenin başı üstüne ha
(Rehi) karetle a y a k basmayasın; çün
t k ü o sebze bir lâle ya n a klın ın
(ru ste n ) = Yerden bitmek. toprağından bitm iştir.
(H eyyâm )
> »jU) y
o*-»j ;r Peynir şekeri yahut kamış hel
vası. Nev ruste yeni bitmiş, bü
yüyüp yetişmiş, taze.
Çare aram aktan üm idini kesme. **•
Tohum dan bitm ek şaşılacak
( r u s t î ) = Yiğitlik, galebe,
şeu değildir.
(N i z a m i ) kuvvet.
ytitı Jii fJ\ y tf jV (ijj ;i
. ^ j (rusteni) «= Bütün bitkiler.
c ’j* i>Wî- ı>.' O l i ’-J1
r O— i ç-*
O ğünm e y o liy le onun sırtını
yere getiririm , dedim . Her ne
jV
j» f£m kadar bu ifade hakikatte y iğ it
-Lit pjz I j j ’V. lik taslam aktan ibaretse de.
(K e m â l Jsm â'il)
(Ş a ir)
c ± S # , - 'oyt a. jJ-'j’ u-1'
oi j iij § Keten helvası § Erişte aşı,
ırWj erişte çorbası.
in sa n fen a günden nasıl kaça jtjl iü j ( rişte’i bârân ) = (k.)
bilir; hususiyle fele k başına Yağm ur damlası.
toprak dökünce. ji_ı <a.j ( rişte beenguşt
(Zeccâci) besten) = Parm ağa iplik b a ğ
§ Kireç. lamak (k.) bir şeyi hatırlamak.
J, 1y t
K ıskan ç; refid e gibi şaşkın bir
halde heves fırın ın ı kızdırıyor.
(N izâri)
Boynu bağlı olan ahu ken d ili
*• ^ I ‘ A ' *■ ’
ğinden gidemez. ^ ( r u k e ’i b e l e n d i
(S ad i)
n îlg ü n ) = (k.) Gök yüzü.
o.-) j ->j (reft u seng best)
=gitti, gecikti. *. ^ ' V .' > * >' «•'* >
j «S— L- ‘ <m»j
^ "
*. *• * ( r u k 'e 5! p e ş ti n iig ü n , r « k ce i
(ru fte n ) = Süpürmek. g e b râ ) -- (k.) Kürei arz, yer
J-/ îT yüzü.
c»*y « *■st 2ÎU.
JcıSU. c>• ^ * S. >
( r u k ce 'i k e jd u m ) =
M eyhane kapısının toprağını Akrep rukası: Mecusilerin ha
yanağiyle süpürmiyen kim senin şaratı def için evin üç duvarına
ömrünün sonuna k a d ar burnu yapıştırdıkları yazılı kâğıt par
na m uhabbet kokusu erişmez. çası.
(H afız)
■*> "I* * *
< x îj ( r u ^ ( e
}*J 5 J lV
_.=t.îÇ. ı^l f c—JC- piT Û ' (rek ) =* Öfke ve kızgınlıktan
LV dolayı mırıldanma, homurdan
A h m aklık ve bilgisizlik yırtığı ma. Mastarı rek iden.
y am a kabu l etmez. Ey iyi huy
lu! Ona hikm et tohumunu h ar i? *
J ( r e g ) == Damar. Regzen =
cam a.
(M evlâna) Hacamatçı, kan alıcı, operatör.
S ff; j' C j“
j
( r e f i d e ) = Açılmış yufkayı <lâ-* ^ ^1»
pişirmek için üzerine koyup Jt.*
fırına yapıştırmakta kullandıkla Kan alıcı hangi dam arım ı neş-
terlediyse kan yerine erimiş ■
cevher aldı. 'T* ^ (rikâb) — Sekiz köşeli bir
( Şenâ’î )
neVi büyük kadeh.
ifjj.. (bedreg) *= (k .) Soyu bo »>l y lîj jT* (.-J
zuk, soysuz. CJî"* C5*- &
jÖU.
dJj (reg ber^âsten) =* (k .)
öfkelenmek. Sofuluktan vazgeç, şarap kade~
i fj (regi bismil hâri- hini tut; zira sofuluk şebüfr’un
den) — Besmele damarını ka yerini tutmaz.
(H âkini)
şımak (k.) ölümünü aramak,
ayağiyle kanaraya gelmek [*]. (şebüh) sabahleyin içilen
oV (regi cân) = Can daman şarap mânasına Arapçadır. Kar
(k.) boyun damarı (Ar.) ± jj şılığı (ğebük) tur ki ak
i j J .
y
y j l 'j ' *j)A J
uf'*
Tabiatça halktan nefret etm i-
yen kişinin olayların elinden Turuncun ateş renkli olması
rahatı yoktur. onun aşkındandır, onun ateşin
(K elim ) den gece gündüz yanıyor.
cJ»/_ W—> «jUİ t j j ,;l (D a i)
• Jk~-j J* ^ Aç
§ Renciden=incinm ek ten emir.
öU-
•^.jV £ j (renci bârik) = Ince has
Ey g ü n eş! Yüreğin titrem eye
talık
başlam ış, acaba ne görmüşsün
j yf j (rencür) = Hasta, kederli.
k i böyle yüreğin titriyor.
(Selmân) Jy: J j' J'jr-s. f j i?
’ .* ' S* J1-1* çlj* ur*•‘r'j’. i r-“
w -'J (ru n b , ru n b e)= K asık
tüyü. M adem ki hastadan hastalığı
gidermeye gücün yetm ez; gidip
v 'j uC-İj y
hatırını sorm aktan ayağını esir
«fte1
geme.
Ben seni hicvettiğim zam an (Sadi)
sen sakalını yolarsın refikan
da . . . tıŞj (rence) = Hasta, incinmiş,
(L eblbl) zahmet görmüş.
»»
A i
W — " C)*jf j* 4li'
2 / (re n c)= H a s ta lık , incinme, zah lTj. at _ı_J y ıj A,-ij
met ve meşakkat. f r j u . >ı
t --- ^ ^ J ıj*
ö » / ' '.»> üy? Felekten hangi âzan hastadır
M,. diyen kim se! Tanenin değir
Ben hastalığının ne olduğunu menden zarar neresine gelir (!)
biliyorum . H astalığın sebebini (Ebü Tölib K e li m )
bilince tedavisi bellidir, .dedi.
<*■j — C/}
(M evlânâ)
jl-ı» jJ# j\ı>. o s 'j lj'
£ jj ı-ö** jf*ı...r >u
< 9^ yİJ » . 4
J ,'l
f~\3 *-*0
tfj—
/Ve vakte kadar söz tıraş edip
yonarsın, rendelersin; nt? za O iki h a fia lık ay rengârenk
m ana kadar amaca dağınık ok kaf t an içinde geldi. Z ü l f ü bo~
atarsın. Susm a bilim inden bir ğum boğum, kıvrım kıvrım ,
ders alsan bu dedikoduya gü gözü sihir ve fü su n dolu.
lersin. (M a i z z i )
0Şair ) § Hisse ve nasip.
§ Büyük, ulu.
<İj Jln- »-*.'1
• a?sJ* 'J *£**♦* j ' i j jlji iU tfyJ'l'
^>3 y >' a-L Jj j 'j öj>-
•x*j yi t >*.)' <>•
i j l ı>y. C‘r
yi
H ür ve bende , bağımsız, bağımlı
Sevinm ek ve hisse tılmak ister
küçük, büyük; daim a nim etini
sen dayı ve amca kaygısından
uiuicidirle r.
vazgeç; altının narsa senden
('Emek)
hisse ister; züğürtsen senden
ŞOtlıyan h ayvanlara hususiyle dr eder.
koyunlara y arıy a», b ah ar m e v (Sena i)
siminde yetişir bir ot. § C an .
IS jjl -^Sr. ö\j>~ X 1
Ö'j-İj ^ } J J» ıSjjî » Û jj\j lj . ı s
•-‘•'j jt l*J «j -1- u»1.
Sermaye § Tef pulu § iyi ha S abit boya çıkar boya değildir,
reket § Hıyanet § öfke. Utan mehtabı daim a bir renkte gör
makla karışık öfke mânalarına m üşüz.
da görülmüştür. (Hâlis)
( rengâreng ) = Türlü j J&j (rengi rebic) = (4 .) Ba
renkli. harın letafeti.
j (rengâver) = Reng geti j j (rengrez) = Boyacı.
■&
rici (k .) türlü türlü vaziyetler
■>>- Ve.
alan, her dakika bir renge gi j 'i A J ö f f ı*-»J
ren, hilekâr. ^ iti
d i, i û.jjî/ i£ij (reng âver- Kerpiççilerin fır ın ı gibi bir bu
den, reng ber âverden)= Utan run , boyacıların dağarı gibi bir
mak, yüz kızarmak, utanmakla ağız.
karışık darılmak. (Nifâmi)
yjZsj (rengrlz) = Nakkaş, mi k ıy a s edilir! A te ş evinin bina
mar, fotoğrafçı. sını •benim külüm den yaptılar.
,x j i& j (rengi zinde) = Y eşil (S e lim )
renk.
jLti-j .lî döj (rengi şâhi zeng- J (re h g fn ra s)= = Ip e k sa
bâr) *== (k.) Zulmet, karanlık; tan § Boyacı § Hilekâr.
iî5 j ( rengi ) «= Sarı
renk. ( rengi lekâ ) =* Lök
f i& j (reng kerden)=* N akış boyası,
boy; kızıl boya. M (ba.).
lamak, boyam ak, hile etmek.
(rengi mehtâbi) “ Sa
rıya çalar beyaz renk.
i ışs: (rengiden)— O t ve ekin
bitmek.
bit
ı t j . j &j (rengu buy) = (k.) Süs
ve bezek, şan ve şevket.
jS u j
\j» i£5j (rengi hevâ) — (k .) H a (rengin) =» Renkli, boyan
vanın bulanıp kararması. m ış: güzel renk verilmiş olan
lâtif şey.
if j 1
j / ^ w w j ^ re n g b e rg â n ) = jl,* tSy.
Şişecilerin şişeyi ağartmak için jlf
kullandıkları bir nevi yumuşak B iz şaraba dayanam ayız, gül
taş. Seng bergân da derler. bahçesine sabredemeyiz, parlak
Ş irâz’da Bergân denilen k ö y renkli şarap ne güzeldir, bahar
den çıkarmış. kokusu ne kadar hoştur.
(’lm â d )
Oj* <1^- j< j ? j*
( rengrezi gul- U f J C-l;»
\l £ 3 J t j ,r
- J w ., ( rengi na, ren-
Çörçop ya nm akta bana nasıl glnan) = K ayısı ile şeftalinin
aşılanmasından hâsı) plan mey- sem benim göğsümden daha
va — Şeftereng. Bazılar elma emin başka bir yer görmedi.
eriği demişler. ( Y eğ m â)
0/ ^ £>0 ^* O
^ f j M f
( r e v ) = Reften =* gitmekten x ıf ıji_/jl <
emir, (Ism as, isfa m uh. vas.). jrT V.. jl ,y
atili
j .U jfjıi ÖJJ.
j j C dl f İ * B eyaz saçım ı tekrar genç olup
JüU da birçok günah işliyeyim diye
siyahlatm ıyorum . E lbiseyi m u
Cevap olarak y e n i ayı seyir
sibet için siyahlatm azlar mı:
için dışarıya çıktın , git, benim
siyaha boyam azlar m i? Ben
a y kaşlarım dan utan, dedi.
ih tiya rlık felâketinden saçımı
siyaha boyuyorum .
J.»*-. ( H â k in i )
Jy j ' t j j ^ 2 - jl î ^
Zırâ, Irâ kelimeleri (ezlnrü) dan
muhaffef imiş, ö tek i mânaları
Babası ona çok defalar iy i gi- da yazılmıştır (6a.).
d işli, iy i sözlü ot; diye bağır- ■^.sj ( röbend ) =* Yüz örtüsü,
m ıştt. yaşmak.
(Sad i) (rüpüş) ■= Yüz örtüsü §
§ Hüzünlü ses. Nakışlı ve süslü yüz örtüsü,
> gelin duvağı. Terkipçe mânası
yüz örtücü, gizleyici demektir
^ (rü) = Yüz. (k .) içi dışına uymıyan şey.
f \ j j ' ı' j . i t j »i» y *_r*.
J* yÖ I c . ~ IJj j l y-j* -Ki j-i* i *
**>■ Cr1
Keder kim den sitem gördüyse Senin gibi bir zatın nam ını
yü zü n ü bana çevirdi , zanneder anm ak benim haddim değildir.
Bunu gizlem ek için seni başka
T
adlarla anarım . (r6 v âd ) = ,jij (ba.).
(C am i)
ı/W
j L - J j j ^ revânistân ) = Yedi
Eğer şiirlerim k a file si Farsa
felek, -iyii eflâki seb’a.
giderse S a (di ve H a f ı z ı n ruh
ları onları karşılarlar.
(Câmi) ( revan gird ) = Aslı
o
• T . I 1' girdi revân = ruh şehri yani
1 (revân âverd) = Ha- 1 eflâk ve melekût âlemi.
kîm, feylesof.
'V
’ •" *. l’ ' ** (revâne) = Revan.
0^1 (revân behş) = llim ve *î^ y J1-».» ti&. f i '
marifeti idare eden melek (Ar.) V IJ J J ; - öJ*- » > .> jl ) jJ p C l l
Vt>
•bili J '- * Ja
» ‘. r
J.JJ (revân bud) = Nefsi kül
ki şeriat ehline göre levhi mah A n c a k seninle birleşm eyi özle -
fuz, hükemaya göre dokuzun m ekle göz yaşım her kirpiğim
cu felektir. Sofiler nazarında den ne vakte kadar sel gibi
nefsi kül’den murat hakikati akacak. Senden ayrılış gecem
Muhammediyedir. sona erecek m i, yoksa ermiye-
cek mi? A şıkla rın kalbi kederi
Y* ’ -f*
(revân feuvâh) = Di nin okuna amaç olan sevgili!
lenci. B ir büyük topluluk seninle
. l i JL_J İJİ bik) / m eşguldür, halbuki sen ortada
değilsin.
(Hty&ll)
Farh eng i Ziya 65
jju. «/ijj (revâne şuden)= Hare ij y ^ İ S ' Jj& A j r
ket etmek, yollanmak.
ıfUii
(revâne kerden)= Yol
lamak, göndermek. Lâciverde kırm ızı boya sürdük
+ _\ *
leri zam an siyah samur, sarı
& 4! a ) tilk i doğurdu : gökyüzü k ıza
(rev â v e) = Rebab; rev—hü rınca güneş doğdu.
zünlü ses, âve (âvâzende) ses (N iz a m i)
çıkarıcı kelimelerinden mürek
keptir.
( rü b â , rü b â h
. * tu rb e k ) = İt üzümü= segengür
(rü b âh ) = Tilki. (Ar.)
(rübâhi kerden) =T il-
öl-üj-i) jJLis- ri
kilik etmek (k .) hile ve hud’a
Jj-?- öl;j <£>■^
J 1\5 etmek.
•' y
M ücadele zam anında bir k ü k •I
remiş aslan bir tilkiye nasıl ^ (rü b iy â n ) = Karadis
galebe ederse vücudum a aşkının '(b a .).
elem i öyle galebe etti.
(K â â n i)
Muhaffefi «}J rübeh’tir. (röc) — Gün, gündüz = ruz.
TLiJiy- f V'î’.j»j— ’'■<)
f'jl •■‘/ i 1 «İLi,—
iâ-jU.
(ba.).
\ <SJ3) (r n x l e fz ây ) = Melikî
Muarrebi j t - j ı ji jl-j ı jijjj tır §
ayların dördüncüsü. Köylü — rusâtiy § insan toplu
• > luğu.
(rüs) = R u s § Tilki § Salma*
rak yürüme § İleri geçme. (r ü ate ) = Rastıktaşı = râ-
.»jS-ıi u-jj (rös engurde)=ltüzü- suht. Aslı rûyi sühte ■= yanmış
mü (A r.) Rus = tilki. tunç ki maksat yanmış bakır
Engurde = üzüm. dır (A r.) o-u’. Arapçalaştı-
rılmışı imiş.
*s*
c7' a”
L' (ru sâ h te n ) = (k.) Mah >
cup olmak, utanmak. (ru sl) = Rusyalı § Meşhur
» > bir cengâver § Şarap kadehi.
^ K 3 İ (rö sp i) = Namussuz kadın, •A >
• ' Rüsipîd=yüzü ak (muh.). Yüzü (rüş)=A ydın, nurani Ruşen
kara mânasına rûsiyâh denile (m uh.) Çeşmişumârüş
cek iken tezyif ve kinaye yo- = gözünüz aydın; tahfif ile ^ Jrîr
liyle rüspi denilmiştir. Bu türlü çeşmrüş da derler. Mütercim
söz Araplarca da âdettir. Ni Asım Efendi, Burhân’m;
tekim kendisini yılan ısırmış
kimseye selim, köre Ebu Nasır c f Cr-sı ti*, ibaresinden yüzün
derler. gülsün mânasını çıkarmıştır. §
Kötü huylu, tabiatsız.
■
kiı gm jC* ^
ı/ jjj Jf. &
oy» a'ÜU.
Talihim y a tık k i her lâhza Güneş yükseldiği halde ışık
huysuzlaşan ağlayıcı çocuk gi arıyorsun. Gün çok aydın, sen
bidir. hâlâ karanlık gecedesin.
( H âkânı ) (H âiifl)
• * ı**JJ O. <=^lt l'j?
A
(reviş) = G idiş: reften = . 1 */
ı/Uü
gitmekten hâsılı mastar.
Gönlümün çerağı yağsız kaldı;
J’jjı-ûjiiy-) <¥£ d * ıy şarap ile benim çerağımı ay
dınlat.
JUk«- (N işam î)
§ (k.) Belli, aşikâr.
Ben bu şekil ve tabiatta, boy
ve gidişte bir insan görmedim. ^lic r--iı»j jüu «L*
Galiba bu şiveyi periden öğ j y* Cr-U Cr*
w»U
rendi.
(S a d i) Kulaktozun, yani sakalların
" J» ^ ağardığı halde gaflet karanlı-
çT L-rt ı« g*-"j i)'»*
ğındasın. Sabah aydınlandı,
ya n i göç yaklaştı; sen henüz
korkulu rüya görüyorsun: hâlâ
Felek doğruların gönlünün ar- uykudasın.
zusunca devretmiyor. Hareketi (Ş a ib )
eğri olan feleğin eğri tarz ve C~-i—3y jVj*- J*
hareketlerinden elâman. wfL.
(Ş a ir )
jUy- (ba.).
Tarz, kaide, ûslûp, misil, ma*
fXmy jk »/*.»!>’ !
neftd gibi asıl mânadan alman
mânalarda da kullanılır § İki
tarafı ağaçlık bahçe arasından &
geçen yol ki hiyâbân denir. Dünya halkından, o kadar gö-
rülmiyecek şey gördüm k i kö
0•i!* ’ rün ne derece rahat ettiğini
^ (rnşân) = Ruşen (ba.). anladım.
(Kelim )
(ruşnâyi) = Aydınlık ki . . ./ ^ 3 J (r e v j e 3j t e r k i b) =
karşılığı târikidir § Göztaşı, (k.) İnsanın ceset vç kalıbı.
ruşena taşı.
( rüşendân ) = Aydınlık
^ r e v i e 3i düzeh
bacası § Üzerine kandil ve mum
konulan şey. b â r) = (k .) Kılıç.
Jtız>j (röşenger) =«= Cilâcı.
J *J 9S *
- ' (revze^i f i r u /
z e re n g ) = ( k ) Gök.
33 tr* J J J*! j '
T11*. *. ;
den mahrum kaldığım «Ferhengi Nizâm»ın ( 3J y »j < Cfii ı ; ı i l i >j < £> * j kelim eleri
bu huBuataki m ütalâasına m uttali olam adım . için râ h m addesine (b a .).
H ayır hayır, senin m aksadın (rehâ kerden) = Bırak
beni bir hayra delâlet etm ek mak, terk etmek.
değildir, dedi.
(M evlânâ) jfL j>" j j 'jJ
ıfUU
ıf** »J k'c*-’ r**
o»î jjı'i l >ı ^jvj
t£-u-
D ünyayı, savaş deniyen genç
lere bırak da sen ihtiyarlara
Sevda yolunda kayboldum . Ey y a k tşır bir surette ayağını çek.
y o l gösterici ! Yol göster; sab (N i ş i m i )
rım tükendi, ey yardım cı / eli
* t*
m i tut. f ** (ru h âm ) = Guderz’in oğlu
(S a d i)
ve Giv’in biraderi,
J ö'> ‘i-4 t
cr^J u?jV İ ^
** ( r e h â v l ) *= Musikide bir
N aşir, ayrılığın gecesinde y o lu
makam = râhuvi.
nu kaybetm işti; yüzünün hayali
uine ona y o l gösterdi. ( rehber ) = Yol gösteren,
(N âşır)
> delil—rehnumâ.
* (ruh) «-» Rüh (muff.). Ruhbân A-Jl/ A j f JuOl İÖU
= hali düzgün, perhizkâr. C»— JAp j»
t?
J (rehâ) = Kurtulucu. D erviş her şeyden tecerrüdet-
J u j (rehâ’î) — Kurtulma, halâs m ekle m aksadına erişir; benim
qlma. a şk y o lu n d a yolum u kesen [*]
JJ.I JJ bana y o l göstericidir.
JîO d*.^* (K elim )
^>UX—
B ü y ü k m evki sahibi, azam etli ■İs*-) (re h re v ) = Yolcu, sâlik.
bir bey de olsan ecel okundan >jj c~-U.^ « T >jr. Jr-
kurtulam azsın. >r J*' j' trl
(Selmân)
(C a m ı)
§ Nimet § Istek.Tuhfetulehbab,
bu iki mânaya (>) yerinde 0)
^ (rlz) = Rihten = dökmekten yazmıştır. Burhan, kadeh mâ
emir, (Isfa. muh. vas.). nalarına da gelir demiştir.
y j ■»•'j y f
n»
j.)»\ ıy uj
,/U»i ( r l z e ) — Kırıntı, döküntü.
Gözün keskin ateş saçarsa ona C m J ll • Jj İJ < U j
tV
K ar m isafiri, ansızın kapı ve
dam ları kapladı, sonra da ev H izm etçi birkaç uygunsuzun
sahibinin sakalına yapıştı. yanm q gitti. S o fin in nasihat
(Kemâl Ismâ'İl) ve tavsiyesiyle alay etti.
(Mevlânâ)
§ Kahır ve öfke § (İmale ile)
yara, yaralı.
^İI ,v_l_
tA ij J v . / cK ^
Ij^JL^ı >,-v
Her m akbul olm ıyanla uyuş-
malıdır; çünkü ahmak eğlenme IJty. ‘rfjii' İJ-J
1j i j f * &
ğe lâyıktır.
( N ifS m t)
Jj j i t
iKs-lJ (b a )- Yünlü hırkam ı şarap şişesine
juı» ( rlş derdesti süzgü yaptığımdan dolayı eski
kes! dâşten)=Dilimizde, saka sofuluğumu öyle h o rla d ım ki.
lını başkasının eline vermek, (Hân A rza)
yani onun emri altına girmek (rîş gâv) «■= öküz sakallı
dediğimizdir. (k.) ahmak, olmıyacak şeylerle
» jtl (f jJ » J»
vakit geçiren: bir adam çocu
ısA* ırlJ ğuna sen hic rlş gâv oldun
({•İM mu diye sormuş. Çocuk rlş
gâv’ın mânasını bilmediğini
Her kim bir dilbere gönül ve
rirse onun emri altına girmiş
söylemiş. Babası rlş gâv sabah
leyin evden çıkarken bir defi
demektir,
CSa'dl)
ne bulurum diye hayallere da
lan kimsedir, deyince çocuk
1 M ben yaşadığım müddetçe hep
(rlşi feük) = Sıraca il
leti (Ar.) j.jiiLı.1». rlş gâvım, diye cevap vermiş
tir.
j-iı (rîş \çâ±I) = Kadı sakalı l»
(k .) şarabı süzmek için şişesi jfrf* f j y ytij
nin ağzına bağlanan tülbent. »/W-
U J .lj tftjjr ıjJ ' g-A »jU- Araştırmada zahmet ve meşak
»jl» A*S- jitf J .lj ^ kat çekmeyip de define ümidet-
i-f mek ahm aklık olur.
(Cam i)
H iç kimsenin zabıta memuru
nun sakalından korkusu yokr
cr«-> ( r lf k e n d e n )—Sakal
tur ama şarap şişesi devredil
yolmak (k.) faydasız ıstırap
diği vakit şarap süzgecinin
çekmek.
kıum eti vardır [*1.
•j ı*'.*• î»1» öt>.
_______________ (Âfefî) »j- »jU* b f f ÛJısf J4j
[*] Â ş e fi b u hicvi K â z ı Âfem edi Siatâ- f'.iU-
n i h a k k ı n d a löylem iş o d a (öyle m uk a b ele
etmiştir.
Gençliği ziyan etmişsin, şim di
>=*■-*».)'“ */. »J1* i r 1/ - J- U
müteessir olmakta fayda yok.
(Hân 'Â lem )
JlSU.
(r *2) = Kum (A r.) j-j.
H ârüt ile birlikteyim , sazende
j> j j JU
kadınla tabiatım ız birdir. Zah-
ı/lii h â k ’in y ıla n ı, dem ircinin demir
bokuuum.
A ltın ın arasına inci karıştırıp ( H â k in i)
Zengibar ahalisine kum gibi
dokuyordu. ^.j (rım in) = Cerahatli, irinli
(N işim i) yara. Sonundaki (n) nispet
§ Talih § (k.) Zerre, edatıdır.
o'jj iftJ (rîgi revân) = Kumsal
yer: rüzgâr estikçe kumlar su (r lm â r ) = Bir nevi lâtif ku
gibi dalgalanıp akar görünür. maş yahut elbise. (Nâşırî) so
s -4*-y a»- j*. nunda (r) yerine (d) ile rımâd
y Âscy o'jj 4?j demiştir.
’* r
c r’ ^rJ (r *vâs) = j.L j (ba.) § Riya (rîvend) = (Ribâs) m kökü
ve nifak. dür; mualecede kullanılır, a-yj
dTjjji j.J J 'f r-ri Oi tfl (ba.).
*
«-r"l_y.j ı>.* *Tl' t>> öl**-
*
•U^ d
(rlve) = Rîv § .y j " (girlve)
£y fe le k t Utan, bu hile n e t muhaffefidir. Girive = dağa
vakte kadar1 ey cihan! Tövbe benziyen tepe, bilân.
et; bu riya ve m ü n a fıklık ne
vakte kadar /
( M ttü d Sa‘d) (rîh ) = Çorak toprak § Düş
künlük, biçarelik.
(rlvâz) — Adalet (Burhan). •*
(r lh ld e n ) == Düşmek, yu
(rlvcâm) == Şehvetin ke muşak toprak yukarıdan aşağı
silmesi, lezzet almamak [*]. dökülmek, aşınmak, çökmek.
ti''
*» 1 ’•
(z â h ö riş) = (ba.). ^ (zâd serv ) = jijî « }J^ 3i;î
(ba.).
5 J ( z â d m e r d ) = Cömert,
Ş im d i azat selvi, y e şil giym iş, himmet sahibi: Âzâdmerd den
sarhoş gençler gibi bahçede rüz muhaffeftir.
gârdan salınır.
(Ferruhî) •• +I•»
(zâd en ) ==■ Doğmak, doğur
§ Evlât, zürriyet § Zâden =
mak.
doğmak, doğurmaktan mazi ve
6 *V) «yj
mastarı tahfifî. jJ> <».1 »j . Jt*
(Sj*' «ili ı f L " e**■
> iv ,.
\j fl» jâU j>jç\T Doğurm ak zam anında gebe k a
dın nasıl ferya t ve figan eder *
E yyam anasının senin gibi bir se E fen d i öyle gürültüye baş
oğlu doğduğundan beri feleğin ladı.
ik i ka t olan beli doğruldu. ( M evlâna)
(Sadi)
»>»'j ı >j)>\j (zâdbüd, zâdubüd)
§ Zâde (muh.).
= İnsanın varı yoğu, tamam
* 'i * — 11 J ; sermayesi § Yurt.
il &
» > „*» 'j a .‘ U ' ^ I jj* . J j
lif
A d e m oğlunun âdeti budur :
H akkın nurunun m enşeini k im
uzak düşeni geç hatırlar.
(D eh le vi)
se bilmez.
( MevlanS)
§ Yaş. Yaşlı kimseye (bezâd
rs.>0 (Zâdböm, zâduböm)
berâmede) denir.
«*= İnsanın doğduğu yer, yurt.
^ * I*. • * * I*. * * * ’.
J p -» j ‘ J jr * \ 6 lj (z â d . U-J*-3 «S»-*" ö ^ * - »•»'A öT
£*.\ıtVj J-iy- (j.i*jj*
| n , z â d h ü r, z â d h û st) = İh lf JU«.
D ünyada isteğine kavuşm tyan • r-
kişi, kendi yurdunda gariptir (zâric) = Kadın tuzluğu de
ve tanınm am ıştır. nilen nebat.
(.S a d i )
*» 1 . ’•
(zâde)= Evlât, zürriyet, zâd. (zâr huriş)=Az yemek
jI.\l u\j (zâde’i hâtır) = Fikrin yiyen kadın (Ar.)
doğurduğu şeyler.
söz.
:>>j (zâde3i dehn) = Kelâm, ^ ,Iârdu,tl
zâr d o h a ş t) = c ^ j j (ba.).
U\j (zâde’i şeşrüz) •= (k.)
Dünya.
•£.s îı'j ( zâde’i mirrih ) = (k.) (zârğeng) = i&i\yj(ba.).
Demir.
* \ ı1*
*(’• « jb * ( S j j (zâre, zârl) = Zillet
(zâr) = Bir şeyin yeridir ki o ve hakaret § Ağlama ve inle
şeyden orada çok bulunur. me.
Lâlezâr = lâlelik. Gülzâr =
güllük. Kârzâr = harb mevkii. • ı' *j’.
* J ( zâryâne ) ■= Ağlama ye
jlj» jj—J
inlemenin sebebi.
jl 0Iİ3 tsy, ^
j'j ’tfj'y j’ j!< *3-—j
t. ’ıfjlj
B ahçeyi seyre ve menekşeliği ıfj'y
dolaşm aya gittim ; her m enek
S evg ili! B izim ağlama ve inle
şeden bana yârin zü lfü n ü n ko
m em izi ve sebebini n a h if ve
kusu geldi.
(V tg s i) hakîr N izâri'den dinle.
(N izâr i).
§ Zayıf ve nahif, hakîr. Bu •tP f
mânaya nizâr muhaffefidir [*] (zâzâl) = Dağ kırlangıcı de
§ inleyici ve inleme, ağlayıcı nilen siyah bir kuşçağızdır ki
ve yanık yanık ağlama. yere indiği zaman bir daha
uçamaz.
(zarageng) —
*1 m'"
J (zâzil)=Süzgü denilen kab-
dır üijVi ı^^jı ı^ıj^ı t
(zârtuşt) = c^Sjj (ba ).
da derler.
[*] Z ayıf ve nahif m ânasına nizâr ile
b irlik te iradolunup zârunizâr d en ir. Y alnız s* V. > V-
\j t j U f i j ( ^ z â a te r f
ca istim ali g örülm em iştir (Ğ iyâa).
z â n s te r , z â n a ü te r) = Az o § Ok yayının kiriş geçecek ye
taraftan, yani az öte, yukarıca, rinde olan sargı. Dilimizde de
aşağıca, ayrı mânalannadır. zag denir.
»V-/, •>. '/İT
j-ûj y 6^+j. -i-ü
J'-'j *-î*- ıf' (jü-j*- JÎjtJ'.l ö'v.j
ıiA ’
Güneş kendini muteber sayarak K em anın iki sargısını kirişe
senin y a n m a oturdu. Felek geçirdi. Zafere m u v a ffa k eden
gördü de, ey şaşkın, uzaklaş Cenabı H akkı andı.
dedi. (F ird ev s i)
(Fehrî) § Musikide bir makam.
j * f s s JrJ’ «--• ı j*- X Kalem hakkında :
'** fte jj.. »A>
öW^ J-i o jl f trlji- ıtLij £0
J<" J»- i'Mıll. jl
ır"3>J
Söz dilim i bağltyan o sessiz
dudaklardan feryat. Destan; benim keskin kılıcım ,
( Sa'JÎ) kınını kıyamete kadar görmi-
jji jij (zebân 5ver)= (k .) Düz yecek diye ahdetti.
(F ird evti)
gün, fasih söz ve şiir söyliyen
kişi. § İzin ve ruhsat vermek.
ıtj/ ** »**• V» Çî-j» *'i ^r'lû
«Lt ijjîç
»j
Padişah ona izin verdi: inci sâni kâl [*]. Zebâni nâsurâyiş-*
tartan adam, tartılm ış inciyi lisâni hâl (Naşiri).
hâzineden dışarıya döktü: gü j \ f z>Vj (zebâni gâv) = Sığırdili
zel söyliyen adam , söze başladı. denilen nebat (A r.) j^ıiı^uŞ Sı
(H u tr e v )
ğırdili gibi yassı bir nevi ok
öij ilj (zebân dân) = (/:.)Düz- temreni.
gün ve yüksek sözlü, ifadesi
açık kimse § Kendi dilinden jt* »J/ ûl,)
başka dilleri bilen adam.
jlA
O ok ve k ılıç dolu ormanda
sığırdili şeklindeki ok temreni
aslanın ödünü patlatm ış.
( N i^ â m l)
Cerbezeli bir kim se, bir gönül
sahibine müracaatla çok zaru J & X (zebân giriftegi)«*=(£.)
rette olduğunu söuledi. Dil tutukluğu.
(Sadi) ı & X & j (zebân giriften) =■=■> (k.)
Esir almak: dilimizde (dil) esir
§ Şakirt, bilim öğrenen kişi. mânasına da gelir.
(zebân der tehi -ai^öİM (zebâni guncişk)—Kuş
zebân dâşten) = (k.) Her vakit dili ağacıdır ki dişbudakgiller-
bir türlü söylemek, sözünde dendir; mahsulü serçe diline
sebat etmemek== j* benzer.
(zebân derkeşiden) = s& lj ( zebângir) ■= (k.) Casus,
(k.) Susmak. gözcü.
oh itj (zebân rân) = (k.) Ge •ulj (zebâne) = Terazi dili, ateş
veze, meddah, hikâyeci. yalını gibi dile benziyen her
iVj (zebân zeden)=(&.) Söz şey.
söylemek. ıij • İr ^
(J-*' ÖJ-f. «/I j J - t f
J—i o * ' û*- >3ı.XCr*- X' l/V
j'**X 3“X ^ *J a'*>" kjJ ’ öî öVj
B azı, dudağım ı açarak ah et
m ek isterim; fa k a t içimin ateşi
Eğer söz söylem ek istersen söz
[*] Lisâni kâl = konuşm a dili, nağme,
dinle söz. O kim se söz söyli-
kuş nağm esi. Lisâni hâl = bir şahsın, b ir
yebilir k i önce dikkatle d in şeyin duruşundan, tanrından sezilen şey.
ler.
'Sij* ı*
(Behşi) •jJö.) *>
l’V
öji. ol; (zebân siteden) -= (it.)
B iz içeriğe ve hale bakarız, dışarıya
Susturmak, iskât etmek.
ve töze değil.
(zebâni surâyiş) = Li-
dışarıya alev çıkaracak diye tün § Kuvvet ve kudret sahibi.
korkarım . Karşılığı, (ba.).
(Cimi) jljT £~*>}Jı i - O / .j ıf1
H ablulm etfnden: j'jV Cr.* ff
jıs j rîi' v ij j > v* /j> (jjâ-
JUİ-lj J*—ll o l * » (y jtotj
E y eli altındakileri inciten eli
üstün t Bu pazarın revacı ne
öIdürüşm e ateşi her taraftan vakte kadar devam edecek: bu
d il uzattı: alevlendi; onun kor zu lü m ne vakte kadar sürecek.
kusundan düz yer ve dağlar (Sadi)
titredi. Jb'lii cJ*»- ı/l jl y-
(Şi'tr) a'UJ ı j i
jul jij (zebân yâften)=(A:.) Bir İ»U
kimsenin söz söylemesine mü Onun yüzünden utanm a tozunu
saade edilmek. silk tiğ i zam an y a n i utanm asını
giderdikten sonra şehzadelerin
o***•
J ( zeber ) — Yukarı § Ostün. üst tarafına oturttu.
(Hatifi)
(Z) nin esresiyle ziber = ezber
..
(muh.) (ba.).
( z e b e rfu f ) = Sövmek,
iâ»> .j.j (zeber pOş) — Üste gi
lânet etmek.
yilen ve yorgan gibi üste ör
tünülen şey. ö* »>" i* ^
»>. «Ue «flei j l
itL s j j (zeber teng) = Ost ko
lan.
»Jpj* s J» Senin dilinden bir sövme, benim
r.j> /./. *-—
4 yr nazarım da âlem in duasından
J jy daha hoştur. _
Savaşta eyerinin üst ve a lt ko (Urmnmdl)
lanı bağlandığı y a n i atın ha
zırlandığı zam an harb edecek ‘ J * —1,-) (zeb£ur, zeb j^ ır)=
dW*-
t î
Günlerin kolunun vurduğu
= Siğil mânasına gelen
darbelere sabırdan daha uygun
ezejı ile yara ve darbe mâna bir ilâç bulamadım.
sına gelen zehm muhaffefidir. (Hâkini)
r* (ba.). Kılıç ve başka savaş aletlerini
•H •x.> fji*. vurmak, yara husule getirdi
Ur* ^ ğinden, mecazen yaraya da
X Jc denir.
/
i> (b<* )- tA)*» A jf
§ Hüzünlü ses § Bir şeyi bir
yere zorla sokma, kakma; bu Sazının mızrabı can damarını
mânaya mastarı zehiden dir. koparıyor sanırsın.
(Sadi)
ifJLh.
dinden geçmek, bihuş olmak.
M alının zekâtını ayır; çünkü
bağcı asm a çubuğunun fa z la s ı
^ "V (zidây) = Silmek, cilâlamak nı budarsa daha çok üzüm ve
mânasına gelen (zidüden) den rir.
emir. (İsm as. isfa. m uh. wos.)- (S a d î)
§ Benzemek, andırmak:
y J J / , Ç J j jT »I
i£s j ö^» >iöj »>J
ıjj y y ,*f
B u renk, falanca rengi andırı
\.J> (Aa.). yor, ona çalıyor, demektir.
•* f* -Ot/ U»-
o—ıT/ 3* / üj jLii j^
(mider) — Lâyık, sezavâr mâ »le
nasına ezder (muh.). Cefa zam anında örsü andıran
j v îAi-jjj y kalbinde vefa eseri su üzerine
crtj »■**»■J»j .r^-r* y nakış gibidir y a n i yoktur.
(*•>** (’l m â d )
D ostların , baştan başa gülm eye, § Erkekle dişi birleşmek.
düşm anların, baştan başa alay öOıi. = Sinirlemek: atın sinir
etmeye lâyıktır. lerini kesmek. öoji.' — göbek
(Mdizti) kesmek. ö>j»b = yol kesmek.
Başka kelimelerle birleşince
(zeden) = Vurmak. daha birçok mânalara gelir ki
bunların bir kısmı Türkçe vur § Harekesiz harf. Harekeliye
mak kelimesinin delâlet ettiği gûya denir § Eski ve yıpran
birtakım mânalara uygundur: mış.
. l- , = düşmanın askeri •f
ne vurdu: hücum etti. J j (zer) = Altın.
= davul (çaldı, zurna çaldı. *
= çadır kurdu. = bayrak Jit- J*1 aU if' f CJitjj u»/"
(zerdâb) = ö d § Aspur •• . , *■
:
çiçeğinin suyu § Safran renkli (z e rd â b riz)=(& .) Kan
şarap. Yaradan sızan sarı su. dökücü § Kederli § Kötü huyiu.
j>hjj (zerd âla) = Zerdali dedi • \ •
•| *
ğimiz sarı meyva. Kurusuna ^ (z e rd ân ) = Mecusilerin bü
hübâni derler (Gıyâş). yüklerinden biri. Ona mensup
(zerdçûbe) = Zerdeçal olanlara zerdâniye derler. Kadın
dediğimiz hint safranı. Türkçe aleti (Nefisi).
sarıağaç dedikleri nebat kökü.
(zerdhö) = Altın çiçeği ^
yahut altın tabak çiçeği dedik (zerd â h e n g ) = Kum
leri güzel kokulu sarı bir çiçek. luk (Nefisi).
3^3 ‘
(zerdnşti buznrg)
= Pehlevî yahut Süryani dilin
de Hazreti İbrahim ((t). B u lu t , şebboy, papatya, zirişk-
ten her birinin y ü zü n ü yağm ur
suyile y ık a m ış.
* (zerdeki r!{İ) = Şe- (Etedi)
kakil: Hindistan’a mahsus bir
ağacın kökü. Türkçe çarkıfelek j i j j ^ z e rğ u n c , z e r-
derler (Burhan). gunc) — Çin’den gelen fena
kokulu bir nebat ki helbe’i çini
✓
* • • = çin boyudur. y e lb e= b o y ve
(zerde) = Havuç § Yumurta tohumuna; boy tohumu denilen
sarısı § Sarımtırak § Safranla tane (Okyânüs).
pişirilen pirinç tatlısı.
pl»>■ ûU-l J 3>, J>-J S JJ>S
\ + '
• I • • \İİJ~
y * (zerde çâv)= B oya gibi s (ba.).
kullanılan bir nevi kök. (+sr>jj)
*1
den bozulmuştur. *1 * ’ '*
J —*JJ (z e rfiç ân ) = Melik! ayla
« ' .
>>
(zek) — Zâk (muh.). Tü rk çe
^ ( z u fü ) [*] = Dil. F ird ev si,
z a ç ve k a ra b o y a derler.
Ş a m ’ın ejderhayı ü ç d efad a
öldürdüğünü hikâye ediyor. V
ii j
J’yİj oV*.-. |*>j ( zuk ) = Zukiden den emir,
3‘s^j' öj*- J"}* x>*a (Ism as.) mırıldanma, kendi k e n
dine söylenm e. Zukân = kendi
kendine söylenen.
Diğer üçüncüyü dilinin orta
sından vurdum . Boğazından
derhal kan fışk ırm a ya başladı: (zekâb) = M ü re k k e p : aslı
(Firdevsi) âbi zek = zaçsuyudur; çünkü
Ü st tarafı şöyledir :
mürekkep zaçsuyu ile tertip
,j\jf" tik olunur.
•a*.) = (Zumuhk).
(z e m â rü g ) = Mantar =
semâröğ = çetimâr. Halk ara (z e m e h fe r) = Huvârzem’e
sında .>«■kulâhi kâdı derler. bağlı bir köy. Keşşâf adındaki
Farsça lügat yazanların en kı değerli tefsiri yazan (^uüı>.ı «iıiA
demlilerinden (ı£ju- >.ı) Ebü jtt ,> »y?) buralıdır. Mekke Emîri
Hefş Suğdı, çorak mânasına da cAliyyibni cîsâ, bu zatı methet
almış ve cUnşurı’nin şu beytiyle tiği bir kasidede onun yurdu
istidlâl etmiştir. olması itibariyle Zemehşer’i
şöyle öğmüştür.
C*; j ' fjb er*
jl \ s / ,jj|
İX,
Ben senin cöm ertlik edeceğini ZemehşerVnin m ücavir olduğu
um m am ; çorak yerden gül ve yani yer edindiği M ekkei m ü-
lâle bitmez. kerrem eden maada dünyanın
( ‘Unşuri)
bütün m em leketleri Zemehşer e
>
• rr feda olsun.
_ (*A ligg ibn i ' t t â )
^ (zem c ^ b illu r) = Zaçın
beyaz kısmına derler, Arapçası Karye, insanların toplandığı
(jit dir ki Türkçemizde şap yer demek olup şehir ve köye
dediğimizdir i f \ j (ba .). v denir, daha ziyade köy mâna
sına kullanılır.
• ,b .
»£ »
(zum uht) = Kekre : mazı, İf ' • >K
nar kabuğu gibi tadı kekre olan y J ( z u m u rru d g iy â ) =
ve dil buran şeyler § Pek kuv Beng.
vetli düğüm; bu münasebetle iO ıM 11
eli cömertlikten bağlı, düğümlü J İ ıfJJ Jİ*.
\iiy
demek olan pinti ve hasis kim
seye derler. Bengin buharı benzim i sarart
mam ası için k ırm ızı şarap içe da sarhoşlardan şarap kadehini
rim . esirgeme.
(S a z e n î) {K ü â n l)
simi f -j (ba.).
(zemiyyâd) = Her şemsî
Ö^— t/.J* J U ayın 28 inci günü ve bugünün
işlerini idareye memur sayılan
^ jHî melek.
S â k if K ışın bu soğuk havasm -
[*] Y âpçe önem li b ir kelim edir ki (zejnîden) = Çiğnemek=
yavaş onun yerini tutm az. hâ’iden.
>/ . -v - .j ( zemin bedendân
^ ^ (zem in ) = Yer (Ar.) j *j \ giriften)=Aciz göstermek, gö
yeryüzü, toprak § Memleket. nül alçaklığı etmek.
1/ . jIj <;«>j Oi ıi< s f s ^ i>ıy>
\ öla/a f
Jj—*- Ji»
Birçok f i l ve y ü z devenin gö-
Y ükseklikte feleğe benziyen zat!
türemiyeceği kadar inci.
H a k sana yer ve zam anın y ü (M ir H usrev)
celiğini verm iştir.
( N ü ru d d in ) lrs. <ü*j (zemin bös) = (Ic.) Bir
çeşit hürmet ve tâzim. Mastarı
%‘j ( zemini âçâr ) = İnişli
iju-j. zemin bilsiden.
yokuşlu yer.
(zemin ezdür bü- i*, fc-r ( zemin peymâ,
zemin ceste) = Mühendis § (k.)
siden)= Çok hürmet etmek.
Seyyah.
j }> j s 6b»- ■e.».(zemini heste) = Sürül
JLit Ö 'j3
müş, nadas edilmiş tarla yahut
wîL.
üzerinden gelip gitmekle yumu
A teş zeban Şâ^ib'in bülbül ol şamış toprak.
duğu güllükte güz m evsim i çok
J}S. \S^ ÖJJİ’ jLej' ü
hürmetle geri döner. jUt '*-> O
(Ş a i b )
ıf jy'
—^il l/
ıJ» (ba.).
*-
J-' j ' j f JJ* j’ *-3>-.\S A*
wîL. *rS'' (zemin kub) = At ve
katır gibi binek hayvanları.
Senin nazik yanağına ja le ağır
•i'j (zemini murde) = Ekin-
lık veriyor; bulut senin gülza-
siz ve otsuz yer. (Ar.) c ij> j-j>.
rına çok hürm et eder.
(Şaib) Jıil f J " UJ>T JC L».l oyj
jl j. f
A y a k zincirle bağlı olduğu hal f t-ır.’. (» S m
£ j Cr.1
\
kaba iplikten, çok kuvvetli, sık
• 7 - c " m’ s ■
^ (z in d â n i s ik e n d e r) dokunmuş beyaz bez ve elbise.
= Yezd şehri. İskender, Acem ‘ -'•j 4 o:*
şahlarına galebe ettikten sonra I - *;>- ^ -11^ »jl i j ^ liy
şark memleketlerinin fethini ta- vi'lîU.
sarlıyarak akıllılarla istişare ile R üzgâr, dağların kalın, beyaz
şehzadeleri (Yezd) e göndermiş elbisesini çıkarınca toprağa ve
ve bulunmadığı zamanlarda bir taşa yeşil atlas düşer.
mesele çıkartamamaları için ma (H akanı'
iyetinden biri vasıtasiyle göz
altına aldırmıştı. Yezd’e Zindâni -V J \jb j ' A*.
f' j İ j f f ^ j î i t j j Jİ viVy
ı£$ öy? w'.r-* ^ X
*>U. .u 4^jT iX-ij i}ij y& j
JJ4İİ
A y n a nemden paslanır; bilm em
k i bağın aynası yağm urun ne Yeşil ren kli bir elbise g iym iş
m inden niçin cilalandı. sin, ben senin Zengbâr'dan ge
(Ş â h T âhir) tirdiğin bir kölen gibiyim . Gü
neş gibi parlak bir şarap kade
§ Güneş ve ayın parıltısı.
hi y a n i bir kadeh şarap geti
rirsen kalbim in pasını giderir,
t ^ j' vücudum a kan getirirsin.
îS^. Vlo A 3 o y l wJ (Zehir)
1>.3J Öjr 1/
Â:İJ
D eki k i, dünyada bütün güzel
& (z e n jjâr)= P a s. Asılda zeng
= pas ile âr=getirici den mü
lik ve çirkinlikten dört şeyi
rekkep vasfı terkibidir.
huy Ve âdet etm iştir; y a k u t
renkli dudak ile çeng sesini,
güneş gibi parlak şarapla Zer J& j
d ü şti m ezhebini.
(D ek i kî)
G üm üş bedenli sâki nerede k i
§ Çan, çıngırak. şarabın cilâsiyle kalbim in a y
j l CO ii» oilj nasından pası silsin.
£&>j «jli—y «L* ı^ri^T* (Ş â h f â h i r )
J-J
§ Lisanımızda cengâr dedikleri
Eğer onun yü ksek him m eti,
'boya.
doğan kılığına girseydi ay ve
y ıld ız ayağına çıngırak olurdu. jiiĞj ( zengâr hürden ) =
(Ferruhi) Paslanmak.
JLaÎ _A»- iX jl jl—Â-j
f u l , z e n g n le , z e n g îile )= Çan
Zengân civarından geçen bir
§ Çıngırak § Tef pulu § Musiki
çay.
de bir makam § Zengule, tranlı
‘ 'İ £ Y - Furühel tarafından öldürülen
(zengâhen)= Demir pa Turanlı bir savaşçının da adıdır.
sı (A r.) jit-j.
^ (zen g e) = Şâverân’m oğlu
J . ** (z e n jfb â r)= Karalar mem lıanlı meşhur bir savaş eri.
leketi, Sûdan.
*jj öt*. j J*' ^ (z e n g i d â rn ) —= ilâç
o-#t" J* yüt ^ için kullanılan bir kök (Ar.)
oVj**-
• «
Senin güneşe benziyen kılıcın
*C jî *
karalar m em leketinde parlarsa ^ ^ (zenem t& n) = Keçinin bo-
Ferhenjfi Ziya 69
ğ-azı altında sarkan uzunca deri, ğine y a n i ne halde olduğuna
küpe. dair elbette ondan bir haber al.
(Sa'dl)
(zenend) = Süslü, ziynetti. § Bir işi işlemek veya işleme
jıi j mekte tekid ifade eder.
jV J jV-’j tii
IV ç.l*UL»
İşin i m im ar ile tanzim eden
kim senin işleri m am ur olur. F akat kendine m a lik oldukça
(M evlâ n â ) şeriatın hüküm lerini her halde
t gözet.
^ * (zenö) =* ZelO. (Şeblsterİ)
■
-** ıjLt* \j J)
jV'O J-ı\i >*.
^ (zen u y e) Köpek uluması »i'U*-»' J'î’
= düle (Ar.)
D ünyaya gönül bağlama , çün
*İ * • M* • k ü dünyanın sebatı yoktur. H er
e J y O (zin h ar, zlnhfir) — halde a k lın ı başına a l da ona ,
Sakın, aman mânasına sakınma güvenme.
(Cemali Işfehâhl)
ifade eder bir kelimedir.
§ Emniyet altında, korkusuz ve
jVti X j \*. j'j
jl ijf'/jlt *s. âsude olmak.
C—•*.»» J*-1 / A &'*
S a k ın dostunun yanında sırrını
söyleme; çünkü onun da dostu ıfjy'
vardır. ö m rü n ü n eteği ecel tozundan
Çlmâd) masundur; M evkiinin derecesi
jV j * ı>.j>j* jV û feleğin fitnesinden em niyet al
b j USj tındadır.
(E n ve A)
Fena arkadaştan m uhakkak sa 1 u löT Sj^ı >.*■
« L
kın. Yarabbi! bizi cehennem jVO. cJj* j.y, xî
ateşinden koru.
(Sadi) £ger güneş senin adaletinin
§ Elbette mânasına da gelir. sayesine iltica ederse haşre kadar
•* ^
tutulm az.
Jv. ’oys
j ü jt ı£J^- tfjj' § Ahit ve pakt, kavil ve karar.
j 'j J* öV“ *»>. ı»~i jV ’jİ -*4»
Yaralı gönüle y a h u t gönlü y a J y ' J jV-'jj Cr* “«*
ralıya uğrarsan, nasıl geçirdi ûUU
Benim le senin aram ızda çok süsüdür. B ak, ekmeğin tadı çö-
a h it ve pakt var. Benim le ahdi reotundandır.
(Şihâbaddin)
bozma, p a ktt unutm a.
( Selmân)
Burada Sble den maksat ben ve
§ K orku § Şikâyet.
benek tir.
J#J3 j*
•Kf jVtj vr*. • •
( z e v ) = Pışdâdî’lerden Teh-
Z?/V kim seden kork k i dosttan mâsb’ın oğlu § Deniz.
müteessir olarak yabancı ya n ın
da şikâyette bulunur.
(Sa'dî) -*** (*n) *=* ZGd (m uh.).
iU 'j/ j.) j f )\ ,>»>»
Bu beytin birinci mısramdaki
ûlO C.H jl t^jlT
zınhâr, korkudan ziyade sakın
t-V
ma mânasını ifade eder § Ace
le 9 Akıl ve basiret § Emanet. Tereddüt etmeden acele onun
j y . jv j (zinhâr ^uvâr) ==> Ahit- eteğine sarıl k i âhir zam anın
şiken, paktı bozan. m usibetinden kurtulasın.
,(M tv lâ n B )
»j>** jV-'j 'ıfjtr's. er1”
AO <' > */ ^ *r ’
(zevftr) «= Umum mânasiyle
H içbir kim se em niyeti altında hizmetkâr, hususiyle hapishane
olduğu kim seye karşı ahitşi- ve hastane hizmetçisi.
k e n lik etm edi. E y güzel! Gön
j'j i j. f’l*. oyt ı • ûUj
lüm senin yanında emanettir,
« -* - f.yr f j >
am an.
(Süseni)
O taştan yapılm ış zindanda
ji) jVi (zinhârdâr) — Anıan ve
hizm etçisiz kalınca senin f a z
mühlet verici.
lından başka kim den ku rtu l
tfjV; (zinhârı) — Aman dileyici,
bir kimsenin himayesine giren, m aya vesile arayayım .
(NSftr)
haraç veren j\y . jV ; (ba.).
•* • Bu kelimeyi lügatler meşhur
’l ! 4 Rustem’in biraderi Zevâr mâ
( zin y ftn ) = Anason yahut*
nasına almışlar ve Firdevsi’nin:
bir nevi çöreotu.
lOj Vt-J
e* t*1j j c*jJ
S* >>.' S * j'V
j*s t j \*j ) i 'j t>.> A zıkla ra azığı o verir, yoksa
IV/ buğday gıdasız nerede doğar:
çıkar.
B u zekerle (erkek a leti), böyle ( Ş S 'ir )
kirle dolu u ylu k ve kasık zikir 0 • * ♦¥ *
ve nam aza lâ yık m ıdır?
jİA *j (zehdân nih&den)»
(Aievlânâ)
o '■
* Savaş ve bahiste aciz göster*
mek § Kusurunu bilmek.
^ (zehâz) = Feryat ve nara.
<1
* ‘t L * (zehlden) = Doğmak, do
(zihâzih) = Tekrar tekrar
ğurmak.
beğenme, alkış. ı/ ji
*_ * \V «*4*- k/ wj'/" y"
i 'V
Senin kuvvetin H akkın kuvve
Söz, tekrar tekrar alkışlansa da tinden husule gelir . hararetten
onu söylem em ek söylemekten harekete gelen damarlardan
iyidir. değil.
(N izam i) (M evlâna)
fil £r“. S •='- >y? § Düşmek § Sızmak, damla
s?) c^jr.'j -*Ja
mak.
Senin elin kılıç ve kaleme 0
_ J? ‘ (zî refken,
M üslüm anlarda böyle boy bos
zlref ken i) = Döşek; mecazen
vardır derlerse yalandır.
(S a d i) döşemelik eşya, mefruşat.
§ İki gencin oynaşması _ ,f \ V Cr.J 0^-** s.J
(zlrubâlânlst) şüphe yoktur de 'A jV* i'jfe u-^.
f llü
mektir.
vv y E y dost / Bundan sonra sana
ipek m efruşat müyesser olursa
dostlara iy iliğ i fır s a t say.-
A d ın ı bâlâ koyduğun şey belâ (N ifâ m )
dır; doğru söz şüphesiz budur. § Musikide bir makam ki kö
( Fethullâh )
çek de derler = zir feurd.
s .its j (zîruzeber)=Alt üst § Pe »V*- Jî£*l l .j *tf/ j r ıf'j
rişan § Esre, üstün. JA &" J» ‘ •=*i ^ ■
a i’-
j »*.} (zirurü) *>=* İç, dış, alt,' üst, l’Vy
jjizli, belli. Y azık k i zirefkcndi hurd m a
ka m ın ın taravetiı den kalbim in
I* *
(zlrâ)= Çünkü şundan dolayı ekin i kurudu, kalbim öldü.
mânasına ta’lil ifade eden ve (Mevlânâ)
dilimizde çok kullanılan bir .» * •
kelimedir. ■{** (z.lrbur) == Yankesici, hırsız
— Kısebur § Görünüşte dost,
(zîr ezmiyâne) = Ze hakikatte düşman olan adam.
bun, fena, bozuk. * • • ?* •
** JmJ ^ (JÇ—^ JÖ ( z îr b u z u r -
i — * '
*S aİ Ujj. jy gân, zirhurd)= Musikide bi
rer makam.
B ildiğin gibi fe n a bir at; öyle * 1
Mİ • •
tembel k i yü rüyüşü ne uygun
suz, ne rahvan. ^ (z lrç â k )= H e r ne derlerse
(Env*rî) yapan yumuşak huylu kimse §
Çekilm esi kolay olan y a y : ke- g ö n ü l! Onun zülfünün ba
bâdc denilen talim yayıdır. ğında perişanlıktan inleme;
• «r * akıClı kuş tuzağa düşünce ona
taham m ül gerek.
■''*0 (zîrdest) = T e b a a (uyruk), (& âftş)
hizmetçi. § Cevherli çelik.
i A-l a#
' T"A ' •
t/Uîi c fT ‘ (zîrek S m îğ î)= Haki
Durağım ayın üstünde olsa da ki hakîm : Cenabı Hak.
padişahın âciz bir hizmetçisi-
yim.
(N iş im i )
* •£* (zîrgâh) «= Büyük tahtın
alt tarafına koydukları kürsü,
iskemle. G â h = taht.
. '
ze b a n g ü fte n , z ir i le b g ü f
1 j J*t ■
!■
!
ten) = (k .) Y avaşça, gizlice
söylem ek, fısıldamak.
• * D ünyayı zapteden Keyhusrev
tahtgâhtan kara kürsünün yani
^ 'İ'3 (zîrkân) — A y . C ihangiri teneşirin üstüne oturmuştur.
ve BurhSn bu şekilde yazmışlar- (Firdtvtl)
sada doğrusu zibrikân » .
olup Arapçadır. 3 1 ( zîruzâr ) — (&.) Hüzünlü
j/jU-T j j * 4" ö(e»T ve yavaş ses.
jjk* y* O"'•
*"£■* (zîre) = K im yo n : iyisi Kir-
Dergâhı gök gibi bir vezir ki man’da çıkarmış.
(Zühal) Sekendizden aya kadar
yedi yıldız, eşiğine y ü z sür •t-/' o-.l v. ıf f
' - 'O ■'■‘a » j.j <CıU*-
müşler.
(Molla M eşher)
•
K irm ana kim yon, Çin'e kâse
\
(zlre k ) = Zeki, götürdükleri gibi bu değersiz
jt (zîrek sâr) = A klı ba metaı Irak’a kim götürür.
sında, şuurlu. Burada (sâr) ser (S ad î)
yahut sıfat mânasınadır. \ .jj (zîrebâ) = Kimyonlu çöm
lek kebabı.
Jli» j ı^r^j -*-1, j'3»^ J5
iS \\ ru. fcy* iftj •*.'> (zire’i ıüm ı)=K aram an
iaİU, kimyonu. ı
~tJ (ziz) = Kar tipisi. (zîfcâl) = Kadeh.
uP Jl^ıj j i'İ j )Jl
* -• ju ij y jsa>.
(z îste n ) = Yaşamak. J'ijj
Sen lâle devrinde kadeh aç;
iA**t çünkü lâle devrinde elde kadeh
tf
bulunm ası iyidir.
( R ü d e k i) s
L okm an yıllarca hatalı yaşa
m aktansa yaşam am ak yeğdir *. *
diye ne iyi söyledi* r J (*îf) «= Zifl: çam ağacından
(Sadi) çıkarılan siyah madde.
§ Geri kalmak,
Bir obur hakkında :
r J (*î«) = Nakkaşların kullan
*=—ii i > jr -M dıkları ince teller § Yıldızların
C.—
V tA— hareketlerine dair (heyet) as
tronomi bilginlerinin tertibettik-
O, ya la dıktan sonra, geri kalan leri kitap ve cetvel. Muarrebi
çanağın yık a n m a ya ihtiyacı zlc § Alaca serçe, ispinoz ya
y o k tu r . hut kız kuşu § Kürtlerden bir
( j M Î r Ychyâ) oymak.
• | •
C r (***) = Her türlü döşeme, (z îlû ) = Zili : kilim, tüysüz,
hasır. oda keçesi. Küçüğüne zilüçe ve
j l ç ii i/fr -j (zifiri bâf, zıği ger) zîliçe denir.
= Hasır örücü § Gönül ferah *
lığı.
IV* xil £0 (zey m ele) — İçine sebze ve
meyva gibi şeyier koyup hay
vana yükledikleri tahta yahut
Z iğ gönüllerin ferahlığı mâna-
hasırotundan yapılmış dört kö
sınadır.
(Ferhengi M e n fa m * ) şe kab, Bazı lügatlere göre
§ Nefret. yüke denir.
j 4 j I i ' j J* j ‘ 6 'ji- »v>j, LT±~*’ oT w~! y
jl 1j* ■'Kj j*- J* &’- f Ojr
tLL» V*
^ J (jâjumek) = Lobya, bö Ç y ( jelj ) ■= Siğil mânasına âjeh
rülce. (muh.).
>y. (>*t
•Ifj t? *■
»’. £ j^ ■
'i «jj*-
^ ( jâğ er ) = Kuş kursağı =
câğer, zâğer. En doğrusu (j)
iledir. Ç irkin lik cihetiyle insanların
gözüne şatranç şahı g ibi siğil
İl* olan; kötü gözden emin olur.
J (jâle) = Dolu, yağmur. (Sen a i)
(Fehri)
G ündüz olunca bu çirkin, za
§ Peklik ve metanet lim , inatçı h a stalıktan rahata
. . £ kavuşurum .
• (H u trev)
(jef)= Y aş (Ar.) Karşılığı
(juşk = kuru. •uf*5*
J (jug&l) = Kömür=zuğâl.
-r £ * ^
(je fre ) = Ağzın çevresi.
«-T* J (jek ea) = Maazallah, hâşa;
dU* doğrusu (berges) tir.
(je fk ) = Yaş ve kuru göz
çapağı. Arapça kurusuna y (£*■ j*
J j**
(remş) yaşına (ğemş) denir.
i} (jefkâb) gözden akan ça Günler senin hükm ünden «hâ
paklı su. şa* baş çevirmez.
(Fehri)
Gözüm , yü zü n ü görmediğinden • •*
beri göz yaşım dan bütün cihan (jen d ) -= Parça. Jend jend -=
ıslanm ış. parça parça. Eski ve yamalı
(R ühi) I hırkaya jende denir.
Ü ıSj»J V
öl». rj ti'i
J (jenge) = Bitkilere musallat
J* -
olan sarılık hastalığıdır ki ba-
mJuj
?»£ı tanesiz bırakır § Soğuk
t* ^ v 1- Vi vuran ve solan her şey.
•■O y? f j «:**->!< »>.
ıtA* •z
E y m esut padişah! Feleğin at (jene) =» Akrep ve o gibilerin
lası benim şiirim e nispetle eski iğnesi, iğne ucu.
p ü skü kabîlindendir. •« t
(F th rl)
(jinyân) = au; (ba.).
§ Çakmak § Zerdüşt’ün kitabı
olan zend (ba.).
(Jevrek) = Çulluk denilen
J (Jcng) = Mânî’i Nekkâş’ın
kuş.
kitabı, bu mânaya erjeng mu- t t i }t
haffefidir. JJJ ( jnje) <= Kirpi.
Ii» f»jl û- *
4 / £it>
’Y\'£
^ (je v â^ âr) = Ateşe tapanla
•i—fi 2 ur*'/
rın meşhur bir papazı.
Soğuğun rüzgârından, kurt y a <•**■
>j 1 r'c*' t>*.j
h u t kaplan kuyruğu rengine
benziyen y a n i alaca bir renk
alan o çimen sahnesi, şim d i Onun tslâm iyete gösterdiği ih
M âni tabiatlı bahardan, M âni' tim am ın yü m ü n ve bereketinden,
nin kitabı gibi nakışlıdır. ateşperestlerin papazı imana
(R ü deki) gelirse şaşılm az.
ifirji ı ifijji ( JL (ba.). (Fehrl)
§ İnsanın yüzünde ve teninde >
•j » 1 _
hâsıl olan buruşukluk § Yağ cJ - ^ (j ü ş î d e n ) = Damlamak,
mur damlası. damlatmak, sızmak § Terlemek
§ Hastalanmak, zahmet çek
j U C İ j ^je n g J ^ n J _ Ç an> ç ln gr,. mek.
rak. 1 ıAJ>,y »1^
c.~l öj*’
^ (jengele) = Çatal tırnaklı C*-l
hayvan. (Ş k+,-t-
Benim kara saç ve sakalım
ağarmaya başlıyaltdan beri tfj j> i j ç »J- ı i l
ciğerimin kanı gözüm den gale
yandadır. Ç ocuklukta dudağı D üşm anlarının yanağı kam ış
m ın em diği süt şim d i sakal gibi ya n i sarı, kendinin başı
başlarım dan sızıyor. selvi gibi y e şil y a n i kendisi
('Atcedl) m esudolsun. Ö m rünün senesi
ik i binden fa zla , ona nasihat
M- *
OJJ (jü l) = Büklüm, kıvrım, da eden, bostanda selvi gibi y ü k
ğınık. sek, hasededen göldeki saz gibi
çamura batmış y a n i kahrolsun.
(S â z e n î)
jlC-j Sj ı*-l
mak, dağılmak hususiyle saçın j'; V i'j» jj—
dağılması.
.juljj (jOlide) = Karışmış, da
O çayırda çok göl ve av var
ğılmış.
dı; padişah o çayırda istirahat
* *r etti.
(Firdtvti)
(jS m îd e )= S u va rılm ış ekin.
. >
& V ‘
t-5 -
' ( j i y â n ) = Öfkeli, korkunç,
(ja n ) = Put (A r.) . sert, kükreyici. Bu sıfat çok
defa vahşi hayvanlara verilir.
V i
= Evin damın JiIS* <1 ı^-*-* j
i l ( A—İM-ji ^jT r
dan su damlamak, akmak.
jBli
* £
Benim hasım larım olan bunlar,
^ ( je y ) = G öl § Irmak.
tabiatım dan doğmuşlardır. Evet
trlj*" -A ->■>>■' > ı>* v£* evet; kedi, kükrem iş aslanın
(ij X» JL* fjl» . jÖ jT aksırığından hâsıl olmuştur.
(H âkânİ)
\i) o* ^—■
* Her taraftan k ıy m etli hıl'atler
U J 1 göndermiş.
(N izârl)
ç jL İ İİ^ L ( r i b l z e c , ■âbt-
(* â ç î) = A k = sifîd.
zek) = Kan kurutan. 1 (ba.).
; k
^ (sârek) == e_.u (6a.). Hezâr (sârune) = Üzüm asması.
destân yani bülbül diyenler de
^ . j j 3 *** ‘ j*j ’ ^ . r *
vardır. •Oji. _)►
jJjl» jl— j Lljy
S 3S i
ı i '» J j
K irpikten g ö zya şı inci gibi dö
N evruz bayramı mübarek olsun külm üş, asm adan asılan üzüm
diye sığırcık kuşu dağın başı sa lkım ı gibi olm uş [*].
üstünde ötüyor. (Rüdeki)
(Behrâmi Zerdüşti) y S
A
J (*âre)=Hint kadınlarının, bir
( rcJU» , „ ucunu bellerine bağlayıp öbür
, L. (sarenc, sa-
reng, sâlenc)=ötleğen kuşu.
uciyle başlarını örttükleri bürgü
§ Perde, örtü § Rüşvet, para.
•j“ 3T Cr^-* bi ;rr
ğ j U f*i.3 jl ^ j \ . r İ
ilj** iS ) (sâri)=M âzenderân’da Nü-
Onu, anka; düşm anını, kuyruk- şirvân’ın amcası evlâtlarından
salan kuşu gibi bil. O, şah (jUji cr. Âiij1-) ıh kurduğu eski
baz; hasm i ötleğen gibidir. bir şehir. Şehrin adı evvelce
( F ehri) Sârüye iken şimdi Sâri olmuş
- * ■ * G * 1** S o- 1y » j^ * j *
tur. Selm.Tür, lyrec’in kabirleri
£j\~) j U \y» oradadır. Ona au-ıf'-u da derler.
ı/Uii
Dehlinin nispetinde Dehlevi
Yer, her köşede y ü z hazine gös [*] R e ş id i (•« _ jL._ j j U j « j *■ j r ) ip te n
terdi, hava sığırcık ve ötleğen a sıla n sallcım g ib i şe k lin d e ta s h ih e d e re k
nağmeleriyle doldu. (sâ rü n e) nin üzüm asm ası m ân a sın a g eld iğ in i
(Nizami) k a b u l etm ek- iste m iy o r.
dediği gibi sârinin nispetinde E y gönlü tâ ltif eden güzel!
de Sârevi denir (Naşiri). Çeng çal k i senin sazından
halim intizam kesbetsin.
(‘im â d )
^ ^ (sâriyân) = Gürcistanda bir § Savaş silâhları, harbde lâzım
şehir. olan şeyler, at takımı.
ı>„}' *~t
}yt j y
CÎİİJ^-*i ifj'- J* } w—l^)}
k>u
f}- a— '✓
* 4J 1/
'S* (sâ ğ e r) ,= Kadeh. S
.ınJ* ^S.' tj* jl jj^l û'
j' ıj'-'r S e lim ! G ülistanda kadehi gül
gibi başına giyip y a n i şarabı
Ben, bugün bir şaraptan sarho son kotrasına kadar içip de
şum k i kadehe sığm ıyor. Öyle bihuş olanı kıskanırım .
(S e lim )
sevinçliyim ki kalbim göğsüme
ıA'-*
sığmıyor.
( Z e h ir ) c*jy- < (sâğer)
Ferhengi Ziya 71
bergiriften, sâğer büyiden, sâ sapı suda oldukça gül çok da
ğer huvâsten, sâğer hürden, yanır.
sâğer keşiden, sâğer nüşıden) (T e ’şir)
= ( k .) Şarap içmek. ijju ju (sâk ber sâk mâli
£ijîj y* jı». den) = ölürken çabalamak,
*-5^* sarsılmak [*].
s** jf- (sâkı carüs) — Parmak
Şarap içenlerin yan ında ancak tatlısı.
sevgilinin zü lfü n e .benziyen y a
O ' J J j i j 1
zı, uazıdır. tr>s «i1-! ->-j
(,Ş a i r )
*»-
J )-*'•* )*> itti1-*;*- J>) £ > J> § Karar ve âram § İffet ve ne-
zahet.
Sâm ân oğullarından dokuz kişi ÖVT A?
öUU ı * j j j j> X
meşhur ve her biri Horasan pa Jur
dişahlığı ile mağrurdur: Ism ailî,
Cenabı H akka karşı ahdini bo
A hm edî, Neşıri, iki N uh, iki
zan kim senin mahşer gününde
A b d u lm elik, ik i Menşur.
(Şa ir) nasıl ism et ve nezaheti olur.
(Kisai)
Devlet ve servet, kuvvet ve § Tarla etrafına çevrilen sınır
kudret. § Bileği taşı.
*£i\
£>Ul—*t ^ \£)j\ **
(sâ m e n d e r) ■= Semender
Bana her zaman deri dert üze denilen hayvan ru (ba.). Daha
rine geldiği halde ondan ne doğrusu Yunanca salamandır-
feryada ne de aha kuvvet ve dan alınmıştır (Naşiri), (muh.)
kudretim var . jau- (ba.).
( R e iıy y u d d in ) ^ \
j/ 1 rfJİT
G idiş ve âdet cihetiyle p a d i Sonra, mem leketin padişahı , za-
şahları ve melekleri kıskandıran y ı f hayvanlar tedarikini tedbir
böyle gidişi ve tarzı ele geçirmek edip hepsini bir düzüye öldür
m üm kün değildir. dükten sanra parça parça etti.
(Er.veri) (A z e r i)
§ — Sânıan ve intizam.
§ Sühân —törpü (muh.) § Fesân
— bileği taşı (muh.). L— ' f —ij j' Aj-
^ Uv tJ r-u 'j CJ& ^
^ wi l,** s’>> m-S
ıfj'>‘
j-'j ö1-.-. > «i-»-
İ::; /Ve askeri idare edenden ne de
Giineş, senin keskin kılıcına askerden eser var; işim in ne
su veriyor: tavlıyor; Merrill başı belli, ne intizam ı.
(N iz â r i)
mızrağın ucunu bileyor.
( D e k i k i) ° l'
§ Gibi, benzer. J ( sâ v ) — Kuvvetli padişahın
zayıf padişahlardan aldığı vergi,
•w,-» c i j
haraç.
o1 ti (*Ln
A jl-j
.Su gibi her işit/iğini yıka;
Ju-
ayna gibi her gördüğünü sö y
leme. Mesut padişah Behrâm; öyle
(N iz a m i) bir padişah k i cihan şahları
§ İnsan ve ata mahsus savaş ona haraç ve vergi verirler.
(Sena i)
silâhı.
jl-j-v,’» CA' *—İ*» § Halis altın kırpıntıları, ekinti-
j 'j û ' j » ;- u i* // . leri.
i»/*-*4*5’
jj r? ? -ı«* c — ı> .;« ı
Onun sırm alı savaş silâhı j> j 1-.1 •'r c - O *1- oj»
içindeki fille rin in taburu bir ki jj-
Senin bana ahdin şeref ve k ıy s.Sy-1 •*■
.!> i r 1,
mette altınla bir ayardadır , s.)\-3 3*—* < J-1'®•’./
halis a ltının kırpıntı olm asiyle
bütün olması müsavidir. A şığa göre dilber, katı yü rek li
(S â z e n i) ve hunriz olm alı; şefkatli ve
hoş huylu değil.
§ özdeği bir karış kadar, dikenli (‘A l i y i Ferkedi)
beyaz bir nebat: odun yerinde ( \
(se b ed ) = ■>,—
* ly/ Senin m enevişli hançerinin
(se b e d ç în ) = Ağaç ve darbesinden öyle kan akar k i
asma üzerinde yer yer kalmış çınardan ateş sıçrıyor sanırlar.
( K em âl İ s m a i l )
olan son meyva ve üzüm =
,>r ı_ı (ba ). § Çayır çimen § Ban denilen
t - nebat.
(sebz) = Yeşil [*]. > T > - ( sebz âhur ) = Otlu ve
yemli hayvan ahırı (k.) gök
[*] Yeşil renk, yeşil renkli şey m âna
sın a ârız ve m âruz’a denir. yüzü.
J-^' a - (sebz püş) = Yeşil giyen T* illij •>» 03T
(k.) sofu § Siyah giyen (k.) •’j / a j; jV . ıj'j'l»
yaslı, matemzede.
ju >„ (sebz pûşâni behişt) Topraktan nebatat belirince ba
= (k .) Huriler. har tavusu kanadlandı.
(Mektebi)
i*» o'i>, â - ( sebz pûşâni felek )
= (k.) Melâikei kiram. jin (sebze5i b eh âr) = Mu
sikide bir makam.
( sebz teşt, sebz huvân, sebz
kârgâh, sebz küşek)=(£.) Gök. 'JV* Jl’j vV.
Ji-l J«J
j, o, -i*l \£)f, Bahar y e şilliğ i üzerinde otura
jı«jf <>l sın ve çalgıcı sana bahar ye
wj-r- »>.; (ba.). şilliği üzerinde sebzeci behâr
jjU>- (sebz çâder)= j»iü (6a.). nağmesini çalsın.
(M innçihri)
,ir (sebz çeşm )=G ök gözlü:
Sebz behâr da denir.
kıyafet biliminde yaramazlığa,
mürüvvetshliğe delâlet eder ö1#-' — 3 —*J, A- J1*-.
wfU
(aiper) = Kalkan (A r.) o- ve Ş â H b ! B izim m ezhebim izde
J*/' m ağlûp olm ak yoktur; bizim
c—V y?* S [*J Sunkur, çakır cinainden avcı ve
m uteber b ir kuştur. H e tâ ve H uten cih e tle
rinde b u lu n u r, ak ve kara olmak üzere iki
Kader zihgirinden olayların nnvidir. M u teb eri beyaz nev 'id ir. K arası
oku geliyor. Y azık k i elim de bizim diyarım ızda v a rd ır, ismine S eyfî d e r
ler (A n tep li m ütercim Asım Efendi).
göğsümden başka siper yoktur.
(Şa ir) [**] H â k â n i’nin T ürkçe ile k arışık
şiirin d ek i k ara ve ak S ungnr’dun m aksat
= gitmekten emir olduğu gece ile gündüzdür.
Ferlıenyi Ziya
üzerliğim iz ateş: mücadele m ey 5 ı > demden ibaret olan hayatın
danına çağırır serm ayesini acılıkla sona erdir
(ba.). m ek saadet değildir.
(Şâ'ib) {Nizami^
1 d; >
ö '> -■jA s — aS** § B asm ak , basılmak, çiğnem ek,
çiğnenm ek.
Her yerde at oynatm ak, çalım | r1*? S'j* -*-> ^ *;1r / ®
lJ -•*
satm ak m üm kün değildir; bazı j İİJ*—* »Ai \y\l
yerlerde mağlup olup aciz gös - j JÇ-'
term ek gerektir
(Sa di)
A d ım ın ı onun gözünün üzerin
den başka yere atm am an için
Ş\A ( siper h er âb ef-
fele k senin yolana y ü z bin göz
k “ n d e n ) = (k.) Utanıp arlanmayı
koym uştur.
bırakm ak. (K e m â l İ s m a i l )
-î“ X3 X1 M ecazen inziva, tevekkül ta
J-'-'-.-. -j- y j*
hammül, tevazu mânalarını ifa
de eder.
£ğer başkası utanıp arlanm ayı
aşktan dolayı bıraktıysa ben * >*
ayrılıktan dolayı ya kıp bırak (su p u rz) = Dalak.
tım . t, * ^
(Mu'İZjİ)
ö ( s ip e r i s i y a h ) = (k.)
;-ı_ < Jp «.*, .
•- r ( s ıp u r d e n , su - Güneş.
p u r d e n ) = Teslim vc emanet U, O1*-
etm ek , ısm arlam ak.
3-"^j*
C>j}- c/^ Ol*î* Fikrim kızları yüzlerinden ör
t*lai tüyü kaldırdıkları zaman güneş
/4^^'^a böyle ölm ek , sevgiliye onlara hizm etkâr olm ayı ister
carımı böyle teslim etm ek lâ
\ N e r i t i Gulpuygâr.i)
zım dır.
{Nizâm i) »T» -
§ Bir dağ.
Onun yu m u şa k tabiatının na J )* jî \ j )jf ıS */" f i J>
zarında y ü z U hud dağı üzerlik j tr" f * <c" JJ-A"
L’V
tohum undan daha küçüktür.
(' A m i d ) Zeker = erkek aleti. Kedü =
\ >i " kabak.cA cu z= ko ca k arı. Nım =
j j X ^ > (#ep en<u jz ) _ . ç acıır cjjrg. yarım [*].
ğinin ağırşağı. “ Cihangiri ile
(Burhan) da (s) nin esresi, (Re ‘ i r* '
^ ^ (s ip u z k â r ) = İşleri geri
şidi) ile (Naşiri) de üstünüyledir.
G üneşe hitaben: bırakan ihmalci, tembel.
jj-ıu- ıfl
j* 'j öjt »X j» i?j>
jlj~m\ ÂjU. tSJ
( a i p ü z ) = Sipüjıten = bir
Jti **!> öîj oljt
şeyi bir yere batırmak tan emir,
i>u
(tsfa . m uh. vas. ism as.).
O kavga ariyan komutan', o
kuş ve m ektubu haura uordu.
i)%-\ Cf •V 'ji-4»
lijf0 (H a tifi)
V->»j— jl
.U. c-k Jui- ö'y-’ £ Ey işret karanlıklarında ihti-
yarlıyan k i ş i ! Sırrın m eydana
Sevgilinin m eclisi ne kadar hoş çıkm am ak için gülüp açılma.
(K asım)
ve lâ tif bir m eclistir. F akat ne
fa y d a k i kara bahtın şomlıığun- j*- (sipıd merd) = Çoban
dan oraya girm ek m üm kün değneği denilen nebatın küçük
değil dir\*\. nev’i, büstân efröz şeklinde sapı
(E hli) beyaz, yaprağı yeşil olur. Bü-
[*] Ehli, b ir şehzadeye âşık olm uştu, miş, d ışarıd an içeriye akan suya b ırakıver
şehzade E h li‘yi bahçesine d av e t etm işse de miş. Elma şehzadenin gözüne ilişince alıp işi
bahçe kapısını bekliyen (B aht) adın d ak i anlam ış ve âşı&ım izzet ve ikram ile k a rşı
A rap köle içeriye girm esine engel olduğun lam ıştır, işte bu b ey it o gazeldendir.
dan şair çabucak b ir gazel yazm ış, balm u [**] Çünkü insan bihuş olduğu zaman
mu ile ö rterek bir elm anın içine y erleştir- gözünün k arası kaybolur.
yük nev’ine sipide dum D iv is ip id ’i sen öldürdün.
derler. ' (Firaensi)
( sipidnâme ) = Suçsuz, ' > '
mâsum. “f - ( s e p ir e k , s e p îr ü )
= Hamam böceği.
»
•i .
(s ip îd e ) = Gerçek sabah.
(sitâ) = Sutuden = vasf ve
methetmek, öğmek ten (ism as.
emir, is fa . muh. vas.), Hud sitâ
= kendini metheden.
Gerçek sabah doğudan doğunca
gece batıya dalar.
(A 'ifâ m i) IV,*
Sipide dem = sabah Senin onu medhin hakikatte
leyin (m uh.) § Ostübeç mânası kendini medihtir; güneşi m et
na da gelir. heden kendi gözünü m ethetti.
Jn t (sipide bâlâ’î)=G erçek (M evlânâ)
sabahın parlaklığı. Nihayetinde (y) ile sitâyda de
ri ( sipide dem ) — Seher nir.
vakti, gerçek sabahın doğma f'—f ^ u_J) jT* J-*
zamanı. jİ’+f l'lji. J i / li! j i J—I
Jl-f'
fi Z~ >■j JL ^ jl i
ı5-*—■
< . j t . ( sitâre şum urden) =
Uyanık olmak, geceyi ihya et
Felek, çadırı; zam an askeridir. mek.
(E sedi)
p- (sitare’i şubh) = (Zühre
§ C etvel tahtası.
yıldızı) Çulpan;. Güneşe de
j j i c~»'j «jli- cy? rs*y denir.
JjA* çf' IjV
Oijj^ış îjt , ( sitâre3i kelenderân )
= Güneş.
Şüphesiz cetvel tahtası gibi j u !jU- (sitâre’i yemâni) = Sü
doğru gider. Cetvelin eğri g it heyl yıldızı.
mesi m üm kün değildir ki.
(Sadi)
i l y'Jİj
Fakat bu mânaya (.jU.-) şeklin ı^'îü
de Arapçadır (Reşîdı). § Oç Kıskanç; ateş böceğidir [*], be
telli tambura. Bu mânaya göre nim y ıld ız ım da S ü h e y l y ıld ızı
ayrı yazılmak lâzımdır. gibi ateş böceğini öldürür.
(N iz a m i)
^
ı/Uii V t~ , .. -
C_* (»itâj{) = Üzerine henüz eyer
Çeng sesiyle tamburu yükseltti.
(N iza m i) [*] V eledizina, nikâhsız çiftleşm ekten
m eydana gelen çocuk dem ekse de ıstıla h ta
§ Y ed i nevi tavla oyunundan a te ş böceği m anasınadır. Süheyl yıldızının
üçüncü oyun § Talih § Bayrak hassalarından biri de böcekleri öldürm ektir.
vurulmamış, süt emen tay Ş I y t iy ı1
fli. *6)s~*- J-~J
Mutlak at. j
ırA
S â m ’m o h a fidi y a n i Rusiem
jk . ı/lV*'** ıSiJİ
harbde senin dağ gibi vücudunu
görse idi eyer takım ı altın ve
K u vvetli bir ş e h s ü v a r k i dura güm üşle işlenm iş şahane atı
ğan yıld ızla rla (sabiteler) yeni derhal senin tarafına gönderir-
ay (h ilâ l) mertebe yönünden di.
onun atm a nal ve. m ıh olm uş. (Ferruhi)
(M en şü ri Ş ir â z i) i—'j >*
§ Kısır: insan ve hayvan. lt-jj -jj* İ>W j '* 1 r'1--
j ;*v-ı jtr
Sen güneşsin. A tın gök; onun
^ «*>.0
gerdanlığı hilâl; eyer takım ı
her taraftan parlıyan ziyadar
B ir gün bu gebe gecemin bir yıldızdır,
saadet doğuracağını um uyor (K em âl İ s m a i l )
dum, talihim sebebiyle o da § Eşik.
neticesiz kaldı. ^l:- | Jjll* 1J -> ^a.'Al
( t b n i Y em in ) «# l—ı j
VV
§ Sağmal deve § Sağrı § boynuz.
O konakların eşiği belli değil
» ,
t ü T l * üU"^* oV
jj* crV-''s- j-*-’1 £>;'*•
jlı » y ijç- aif Jrj
wJU
O köşkün nakışlarında zincifre
P arlak güneş, o gül renkli y ü z ü yerine a kik, eşiklerinde kireç
görünce gizlendi. G ülistanda yerine inciler vardır.
bir avuç diken kendini nasıl ( F e rru h i)
• t-
X~\i ö'--4 ji* Jj-i * S (#itâh)<=Yıldız; sitâre (muh.).
tfj/ 1
o'-Ojîî*j j* » te f
£se/ burcu bayrak aslanının
huzurunda suya akseden aslan
gibi sırtüstü yatar. Zem in ve zam an onun yüzüne
(.Enveri) d ikka tle bakm aktadır. Gök ve
y ıld ız onun sözünü dinlem ek Onun ik i kalın pazısı filin
tedir. oyluğundan daha büyük; yanağı
(E b û lf t r ^ r )
sarı, bütün vücudu çivi t ren
§ Geçm ez para. ginde.
6 ' (Eiedi)
^)UaX*
(seterven) = Doğurmıyan
Cî-i £.✓
*■>'>* yJJ
dişi ester: muhaffefi olan (seter)
ı£JkJu«
ile teşbih ifade eden (ven)den
mürekkep olup katır gibi de Beş yum urtaya zulm eden padi
mektir. şahın askerleri bin tavuğu şişe
CıyJ >jtâ^ly* iijr^ geçirirler.
^ û3‘j •'•‘iv* û'j* (S a d i)
F erhengi Ziy? 73
A k ılla zu lm ü kendim den^uzak .|* »* ; T-n-j. -,KT .
— i ftİ4^
Yüreğini üzüm gibi sıksalar
ondan bir dam la cöm ertlik çı
H uşenk pençesini aslan gibi karam azlar.
uzattı. Yorulup mağlûp olm ıyan Ç A tctdi)
dev e dünyayı daretti.
(Firdevtl) Geceden kalma, bayat ve üzüm
mânalarına sin ile değil (J-) nin
(m uh.) esresi (>) nin şeddesiyle (-v^) dir
•“ (Reşidi). (Naşiri) ise aslı (vu<~)
/ (siteh) = Hasta ve zayıf. dir ki içindeki çekirdekleri iti
bariyledir deyip (MinOçihrI) nin
' e.-*' ji j «i» ^ ji ■şiiriyle istidlal ediyor.
Vi**t • x *
demiştir. , îî*
d jt (■itîjr) as Doğrıi, yü ksek=
(ba.).
1» * ^
l tfj jT
Vâbil etrafından, ka tı taşı ya-
ralıyan ve kale y ık a n bir rüz
M ünazaa edersen kendisine ih gâr zuhur etti. Görseydin sel
tiyacın olm iyan y a h u t ondan dağın tepesinden y ü z batman
uzaklaşm ak istediğin kim se ile ağırlığında taşlar indiriyor
et. derdin.
(Sadi)
M in S ç ih ri)
1y*'. jSl i ö j £1 j x>T/.
»ltC fllla tyij ij\5 »jf i*
ı£Ju.t
Behü, mektubu görünce çok ö f Mazenderân dağının tepesinden
kelendi ve h ızlı söğüp saym aya karga renginde ve karabatak
başladı [*]. şeklinde bir bulut yükseldi.
(Etedi) ( M in S ç ih ri )
= (Sitize) konuşmada (jç_) y e O
rinde bu kullan.lır. ( s i t l m ) == Y arada toplanan
kan ve irin.
â**' ûU’U. ^
ı/UÜ j 3 fW ^— 1 f j j 3 j*
fi?"/, j*
[*] (B e h û j H i n t racalarından biti. j j~i- j~»l"
•' S eniri yalarım dan ruhum nefret
ediyor; sen in ' cefandan yaram ( secâher ) ’'»» Benzer, eş,
' hicranla' doludur. • denk.
•j(o •;<’ v, bumA-.Vr ;,n\Uv. - (Aföfw)
Sultan M a h m u d u n (. bâlâpesend ) adlı
§ Soğuk almış yara, ya sim filini m e d h e dair :
: ; I;. . .
u keşide derler ki -sitimden alın-
mıştır. ^ 'v *V.V
o * " Jrj
( s i t î h î d e n ) «=f Sitihlden Beğenilen bâlâpesend gibi k i
(ba)-
v feleğin üstünden onun benzeri
gelmez;, yerde değil felekte eşi
o /
yoktur.
Çî'-* (sec) = Yanak. (Ferruhl)
jVıJ*
Yabancı m em leket ele geçirebil
„ÎU
m ek için önce kendi hayatın
Bal arısı gibi küçük bi<• evi dan vazgeçm eyi göze alm alıdır.
olan, hayatının yen i baharını (Hltirev)
ta tlılıkla sona erdirir. e--*-15 -rr-.j1 J— j V r - ' s
(Şa ib) ı— - I j j * J . *
f
*±VL1^ Felek kin tarikiyle m ütem adi
JiiU yen başına topuz vu rd u kla düş
manı nerede baş kaldırır: isyan
Sevgilinin eşiğini öpmek m ü
eder.
yesser olursa, öğünme alkışın ı (Fehri)
göğe ulaştırm ak m üm kündür.
(H a fız )
i?—sj Is* (serpâ nişesten)=Ayak-
ları yere basıp incikleri dike
(serbehâ) = öldürme ve rek oturmak.
yaralamada suçlunun ödemeye (seri pistân siyah
mecbur olduğu para, diyet; kerden( = Çocuğu memeden
esiri kurtarmak için verilen pa kesmek için memenin ucunu
ra, fidyei necat. karalamak.
(serpâ zeden) = Tekme a* (serpençe) *= El parmak
lemek. larının ucu (k .) kuvvetli, zorlu,
yj-\s* (serpâs) = Bekcibaşı. zalim, korkusuz.
if' .Jİ;- V i j l £
6 y ırl , 4jl;> ü'j> >ym S jj* &
C»_4ı I* j ^ 'lT-*.
Dağdan güneş 2uhur edince
uzaktan atlı bir cemaat gördü
ler.
(Ş a ir) N az ve eda ile söz söylersen
güce gitm ez, kaşlarını çatarak
(serzede) = Başa kakılmış
söylersen o güce gider.
§ Boynu vurulmuş, başı ezilmiş.
(Re fi')
(k.) dünya. lÜ
\ ı " - (' s e r â b î l î ) = Puşl.
[*] Burhanı C am i' adlı Farsçadan Fars-
çaya lügat müellifi Mehmed Kerim buralı *V *
olduğunu söylüyor. * j"* (se râ d ) == Hurma koruğu.
»f'j-v'ji'S' öU*-- V*
J ( « e râ d â r ) = Tımarhane
hizmetçisi, muhafızı, gardiyan.
B iz kervan halkıyız; cihan ker
J j'jl vansaraydır: büyük bir handır.
**£J M'lJJİ- ^
Kervansarayda, kervan ev y a p
J
maz: bir düzüye oturmaz.
O zincire vurulm ıyan deliden, (Şair)
gardiyanlar çok m ahcup oldu §. Serâ’iden yahut sürüden =
lar. Irlamak, taganni etmek’ten emir
(Niz&rİ)
( isfa . m uh. vas.)
§ Saray ve kervansaray bekçi j'& İ)T ^
sine de derler. S* j .x _ L J L y
J-?
m\ V ' O, çenk çalan güzel, m ütem a
J ~" (se ra l) = Felek ve değir
men gibi bir düzüye dönen diyen çenk çalıyor. H urm a şa
kimse ve şey. rabı ve evin dedikodudan hâli
kalm ası lâzım .
•SJ-r* (Ferruhi)
ıj* x4 £j_r f f » 4"
o\}j. (serâyân) =» Seı âyîden ve
sürüden mastarından sıfatı mü-
A n sızın m eclis tarafına g ittim ; şebbehe, sıfatı haliye.
çünkü sırrım biteviye dolaş
JL»*J> t
m am dan anlaşıldı. -1-. J ^ij
(N itâ r l) <£JÜk-
* " Başta şarap, elde kadeh, nağ
(s e râ m â c ) ■= Boyunduruk
me ederek sarhoş bir halde
= yüğ.
mescide girdi.
(Sadi)
jK" .L - tjiJj
öUJU £;£. O:1
A k şa m ve sabah bahçeden gül B ak , bana karşı gök yü zlü za
v ntsteren in aksi, havanın lim fele k ne cellâtça ve küstah
y ü zü n ü k ıza rtır ve beyazlatır. ça muam ele ediyor.
(S elm â n ) (Ibni Yemin)
§ Tebriz’de otsuz, susuz kızıl (surhçe) = Kızamık; (c)
renkli bir dağ § Şarap. yerine (ç) ile de doğrudur =
S * v'"'/'" ‘-’ j *J r* "r1 Surhi, surhije.
ifj& y u s* s~j j-,- ( surh zenbörân ) =
JV*. Ju-
Kınalanmış, kırmızıya boyanmış
K albinden keder sıtm asını dök parmak uçları, parmaklar.
mek için şarap iç; Tebrizi gör üy. ( surh serek ) = Kaya
m ek için serhâp dağının tepe- j kuşu (Ar.)
sine çık. jL ı (surh şebâni bâhü-
( S e y y i d Celâl)
dâr) = Pehlevi dilinde Hazreti
rırûz ibini Yezdi Cerd’in savaş Musa.
etlerinden biri. (surhek) = Suıh’un küçül
tülmüşü = kırmızıcık § Ç ob an
O-! »y J-^Jİ; S
değneği denilen nebat (Ar.)
ıjçr § Kızamık. Tahtabiti =
§ Kızılcık dediğimiz meyva (IHIe- O’j J ü»* ii/**
ılJ j » J* C*»*
ilmi, Ni'met). liy
v ' C/“ ‘ '■>•'' İ j- (surb merd. surh
merz)=* Çobandeğneği denilen Bu köşede zevk ve sefa vardır,
nebat. Farsça lügatler, yaprağı, ganim et sayınız. A rkadaşlar!
büstân efröz yani horozibiği saadet vardır, onu m uhafaza
yaprağına benzer, sâkı tatlı kır ediniz.
(M evlâ nâ )
mızı renkli, manzarası hoş, ona
nazik beden de derler suretinde § Taltif ve teselli etmek.
tarif ediyorlar. (Ar.)
(surhû)=Kızamık (Burhan). JjliV J* ti (hÛlaL jl f
M'ty
Eğer o, bir dakika beni lû tfiyle
• ^ » e rh â re ) = Kadınların ta ltif ve teselli etmezse ben
aşağı düşmemek için her nevi sersemleşir, dünyadan alâkam ı
baş örtüsü ve serpuşlarına tak keserim.
tıkları altın iğne. (.Mevlânâ)
(sirh u v â r) =
(&.) İrfan s a K asır yerinde kâh da görül
hibi, esrara vâkıf kimse § Şair. müştür.
ı>»j -.O
IjJ J.»J
- r " (serh u ş) = Sârhuş; Tiirk-
çesi esrik. Şarabın neşesini \c3 JjJ ^ J i Ji
hissetm eye başlıyana sarhoş,
biraz ilerleyince mest, kendini Yeryüzü kışın şiddetinden so
bilmez d e re c e y e varınca bed- fuluğun riya ile birleşm esi gibi
mest, siyâh mest, m est guzâre o kad ar soğumuş k i sabahın
yani baştan kara sarhoş, gök soğuk nefesinden dertlinin sıcak
kandil dediğim izdir, mecazen kalbinde dua huz tutar.
h a ıa p denir. A rap çası ( M ürşidi Yezd ic er dij
6 U -
k i o y o l ehem m iyetsiz değildir.
(N i z a m i )
K ö tü nefisten, iy ilik ümideder- § Düşüncesiz hareket, mülâha-
sen tıpkı kara kargadan dudu zasız söz.
nun taravetini ümideder gibi S j—j ' £'!< $
olursun, 4>'j j'
(Selm ân) ıfUii
0
ti'' 3
■S>» k S y ^ j ~ “ ^ s e r ş u m â r i ) = Nufus
sayımı.
Senin sehavetin eğer çimenden
geçse idi sirişkten çiçek yerine
l a l biterdi. (s e r ş ü y ) = Berber.
(Fehrİ)
i J r j
. - a i'U-
_r-“
Oİ/ iSj - j - iJİS,
ıfjit
d L 'r * '
, * (serkevçek)-=Soysuz, s * ( s e r k ic e ,
fürumaye, kadr ve kıymeti ol- s e r k lc iş ) = Baş dönmesi =
mıyan kişi. bf j~ sergerdâ.
•'“us? rf
■djj'.s- Cfi <jJ •*'■*/'ı~ J
^ _ -t"* (s e rjjîrl) = lşe başlamak
§ Işığı söndürmek.
Bu tilki, kurt kavgasına ben
z i yen savaşım ızda sen değersiz,
" O '
ben değerli gelirim . iS ? (s e rk is ) = Sedkis, servis,
( N ifâ m ı)
servise de derler u-yt*]-
«fj-r-*-
Sâki, onu elinin ucu üstünde
A rkadaşlar eğer K em alin evine tuttuğu zam an evin içi ve dışı
gelirseniz bana halis şeker de kavsikuzahla doldu.
ğil şarap getiriniz. (Hutrevl)
(H ucendi) «* ^
(tu rn m o r) = Konuşmada ij —
O kadar harb tecrübe etm iş § Muharebe zamanı da yara
seçkin kimselerden kırk kişi lanmamaları için atların başla
dereden çıktı. rına geçirdikleri demir başlık.
(H usrev) Saray ve ev (Burhan) § Evli-
§ Başı aşan derin su. yaullahtan bir zat ki Serii se-
s s-s v. J; ka^i denmekle maruftur. Cüney-
di Bağdâdi’nin dayısıdır.
O —
^ --^T ( « iriş e k u n ) = Ek
mekçi.
Eğer bir sinek çirişe konarsa (sirişe ger) = Ekmek yu-
ayağım fed a etm edikçe başını ğuran (Nefisi).
kurtaram az. «
(Dehlevl)
§ Nâle ve efgan. ( a ir îş îd e n ) = Yuğur-
ı mak =
J—1-' lAt". ]
J':- j *. t
O kunun önünde melek nale ey (su rîn ) = Oturak yeri, uca
lemiş. j (Ar.) j~ı.. (S) nin üstünüyle baş
(S e n a i ) J yastığı.
§ Fena,zebun. | ( surin efkenden ) =
I Bağdaş kurmak.
y j\ ^ ^ J j" ^
j*~ *y, »Ai* jtr” *£*? . u ( s u r l n g â h ) = Oturulacak
yer, hususiyle padişahın tahtı.
Senden ihsan istem eyi bana j
melek telkin etti. Eğer melek
c/U«İ
olm asaydı bendenin hali fe n a •
idi. Tace lâ yık olan padişahın tah
(Sözeni) tı f i l dişi değil , m isk olm alı.
§ Tutkal. ( N if â m i )
Ferhcrtgi Ziya
76
•üT ji îa— tjT
(« e z â)= Lâyık mânasına sezi S**
den = lâyık olmaktan sıfatı
müşebbehe § Ceza ve mükâfat. K endilerini alçaklar tahkir ve
(sezâvâr) = Ceza ve mü iğ fa l ettirirler, düşm ana karşı
kâfata lâyık. âcizler taham m ül ederler.
(Sadi)
*y. ijS.
j'-l» W>ji- f i - f*^J ^!L **■Jî jJ* o jy*
wfU
L‘V
Herkese lâ y ık olanı ver, uyu
y a n gözden tatlı u ykuya esir O iyi k a lp li kim se surete a l
geme. dandı da bozuk söze güvenerek
(Şâ'ib) köye gitti.
• > (M evlân â)
m_
(sust) — Gevşek.
(■uğd) =» Semerkand’da meş
t'VL.\ j > " j f -—• tyij» hur bir vilâyet ki Suğdi Semer-
L*jbJ kant adiyle anılır. Yer yüzün
İbadethanenin sofisine söyle, de suyu ve havasının letafetiyle
bana tövbe te k lif etmesin; çün dünyanın dört cenneti adı ve
k ü ben haram dan çekinm ekte rilen dört memleketten biriydi
gevşek; tövbe bozm akta çeviğim. ötekiler şunlardır:
( Yeğmâ) •j~*< VJ;1
o>î <»J> 1
*VAO (ba.).
Ona, ey kükrem iş erkek aslan!
Sikzîlerden bir asker cenge g e l ^s e |ıs e |j e j _ Ağlama es
di; dedi. nasında yahut daha sonraki
( F ir d e v t i)
hıçkırık.
'»'* J*'1 li. S J V* f"'*■
vi, J>‘ «f
o. ' (suksuki) —Yürek çar
pıntısı.
Cöm ertlikte H âtem i Tâi, harb-
de S ig zli Rüstem sensin.
(R ü d ek l) (snkunc) = Ağız kokusu,
at-*- (ba.). ağzı kokan.
j ji 1 jl»L>
Harb m eydanında o cesur as l
lan yaban merkebi gibi sıçrar,
aslanca harbeder.
(D rkiki) O vanın kum u kızınca, aslan,
ayağı ya n m ış köpek gibi ya n i
tC m uztarip olarak koşar.
" (seg) = Köpek.
( H u ı r e v 'ı
1 âO ö'ji-
j l s * j w»l;
(se â) = Bir sazende ismi. JUL
• i lu
(selm âı) = Azerbaycanda (selle) •= Sepet.
bir şehir. Ö '- : J» s - T. 4 -
jLi.J «İ*— l
r'jfi C.-Î J.*%o'jj
c 4*2" i r '. * .
« v (semâçe, n n u |> Zühre ile müşteri memlûkün,
* •) = Kadın göğüslüğü : sa- güneşle ay hizmetkârındır.
mafeçe muhaffefidir. {Siracaddln)
d is -
Birçok çare, say, hile ve hud’a (sem uk) = Ahmaklık, akıl
ile o zindana sığm azdım . sızlık, hünersizlik.
(M eüd)
p J"j •- ^ ^ j-f' j
2— j 0->.r
J K ( s im k â r ) = Bedehşan’a
bağlı bir nahiye.
Onun fitn e y i yakıp kavuran
û'/ w«-l ^
cihangir kılıcının korkusundan
zulüm ; başını bir zaman z in
dan köşesinden dışarıya çıka Sim kâ r taraflarında bir kale
ramaz. nin başı y ıld ıza yaklaşm ış y a
(F eh ri) ni yükselm iş diye haber verdi
iyljf' c ~ i! ^ \f ler.
(M ahtâri)
S «*--■’j. tfV.V
>
K âh zindandan daha karanlık ( se m e n ) = Van gülü, Mısır
yerlerden bir yerde ağlıyarak gülü, peygamber çiçeği denilen
oturm uşum . üç yapraklı gül seberk de der
ler.
C-- û Jî y jl
^-U—
( s e m e n d ) =* A t kısmında s a
rıya mail olan renktir. O renk
Yarabbi! O y ü z m ü yoksa gül te ata, kula d erler § Temrenli
yaprağı mı ? Yarabbi ! O boy o k.
m u yoksa çimende yetişm iş selvi dlT il
mi ? jJ \Jjjf Al—>T
CS a d i )
§ Y asem in dediğimiz.
Çok çabuk giden kula at koş
& ( lim n â r ) _
darlarından Numan’ın
Hiyre Hüküm-
B ehram
m aktan âciz oldu. Deveci ev
velki gibi aheste aheste sürü
yordu.
G ûr için yaptırdığı köşkün mi (Sadi)
marıdır. Köşkün biçiminden
memnun olan N uman, mimara A r a p ç a d a mutlak at mânasına-
umduğundan fazla mükâfat ver* dır.
Oilı
diğinden, mimarın; e ğ e r bu de
{'I4*. ojjy, C/.jf
r e c e ihsana nail olacağım ı bil
seydim d ah a s a n a tk â ra n e ya
pardım demesi üzerine, b aşk a Benim vücudum a büyük bir
bir pad işah a d ah a mükemmelini him m et et k i bu cifeden atım ı
y a p a r korkusiyle mimarı yaptığı dışarıya sıçratayım; halâs olc-
köşkün üst katından a ş a ğ ıy a y ım .
(Dehlevi)
attırm ak suretiyle öldürtmüştür.
A rap lar sinimmar derler. .u„. ( sem en d arslâr ) =
C ezai sinimmar darbım esel ol (Masal kabilinde^) Zulkarney-
muştur. .Uİ3jy (ba.). nin oğlu Iskenderus zamanında
tu j rfjj* (•!>" ——• p e y d a olan bir ca n a v a rd ır ki
nazarı zehirli olduğu için kime
ry »jU Sj.J b a k a rs a ölürmüş. A ri s t o ’nun
}\ f\İ3 |«U.
tavsiyesi üzerine karşısına k o
jUli
nulan a y n ad a kendini g ö rü r
R um diyarından çevik, hünerli, g ö rm e z ölmüş (-c-ji., c.uu_».).
m uam elesi tatlı, ünlü bir adam
( f j î X S C -H İ \ f y O 'i ç M c
vardır. Bir zeki k i taştan m um
yapar. Sâm neslinden olup adı iLc
Sim nârdır.
( N iş im i) Şom olan şahsının ilâct şahsı
*\LC"*
1. * ' na şom luk verir, semend arslâr a
J ( s e m n â n ) ■= R e y ile D am sem end arslâr'ın aksi gerektir.
gan arasın d a bir k asa b a. (Ğ 'iyât)
F erh en gi Ziy* 77
Senin lû tfu n suya, kahrın ate
ja ic " ( j j j ûr* şe erişirse semender; denizde
( semender, »emendel, se- balık; ateşte yer eder.
ÇAndelib)
mendâr, semendal)= Ateşte
yanmıyan yahut ateşte yaşıyan, 'jt (Mıi f
tilkiden küçük (masal kabilin* (•JjTj» Jajl J jy
zünde peyda olan yeşillik: yo ti*" (sen) = Sân muhaffefi, edatı
sun = câmei ğük *= bezeğseme teşbihtir, öu (ba.) § Sarmaşık
(ba.) § Bir karış kadar ucu yas § Mızrak mânalarında da görül
sı bir ağaçtır ki çulhalar onunla müştür. Buğday ve o gibilere
bezi düzeltirler. Çulhaların beze zarar veren yeşil kanadlı bir
cilâ sürdükleri fırça = böcek (Ni?âm, Nefisi).
suften. ' * Ü~
'T<. - (sincâb)=D erisinden kürk
Ojt^ y Vr* &*-*•> Ji ur*~
ti* yapılan bir hayvan ve derisin
<3JJ* den yapılan kürk.
O şihaba benziyen kalem inle j. *y. .«• S* r*
j' J-J wt%l-
düşm anın yüreğini delersin, o J*V
fe le k gibi kılıcınla askerin ba
şını yararsın. Tohum arpa olursa arpa m ah
(Ezreki) sul verir. Sincaptan sincap y a v
§ Aldanma. rusu doğar.
(Natır)
o -î *
(se n tn r) —Santur dediğimiz jj —j v^*- «Si öt
çalgı. jy-’ j» ıij&»
jlU*
B iri sincap ve samur fiy m iş ,
^ (sene) — Senclden — tartmak
öbürü çıplak olarak fırında
tan ( emir, ismas. isfa. muh.
yatm ış.
vas.). CAffâr)
c*-'j (AT.) gece.
öl ı ı.j
«/Uii ' t -
A la y cı dünyadan em in olma;
Padişaha ait köşkte, felek, dev kâh sandolos kâh abanozdur.
leti kapısının halkası; ay, hal (Firdevsi)
kanın m ukabil kısm ı mesabe sarı renk mânasına da
sindedir. gelir.
(H â kâ n i)
(S) nin esresiyle sokakta
bulunan, babası belirsiz çocuk.
^ ( s e n d b â d ) = Ezreki’nin
s „» ‘ „
öğüte dair yazmış olduğu man
zum bir kitap § Kuştâsbibni J-U .- ( ^gen(j e j| sen d e le )
Luhrâsb’ın oğlunun adı. Ezreki ■= Hindistanda yetişen beyaz,
bu nasihatleri onun eserinden sarı, kırmızı renklerde bir cins
alarak nazmetmiştir. kokulu ağaçtır = Çendel de
JİliU ji JL>Î yj> derler. Muarrebi J ji- dir, kalbi
A J- y-J l C--iil 4" ferahlandırır, baş ağrısını tes
kin edermiş.
•^'ı/ £>'i «*5. dan ne soruyorsun Onların
ya k ışıksız ve hünersiz gençleri
arşa erişm iş ahm akları kürsü
ih tiy a r bîr adam ölümden in den geçmiş.
liyor, koca kadın ona sandal ( R e fi'u d d in i Ş ir â zl)
sürüyordu.
(Sa di) ( • e n d e ) = ö rs § insandan
§ Ayakkabı. bir defada çıkan kalın ve katı
J U j ı f -V - j 1A.K pislik.
ifr*' Ûljİ f
1»
ıft c \jj c*'—J JJUTl
Ç.—»Jlİj jl*L‘
w*uOJL Altlı
Ş îra z'm ve oradaki m evki sa J ^ JîjL’
hiplerinin halini ben v u k u fsu z
Şişe taşın kucağında sağ ve A y gibi bir güzele kalbim de o
salim kalır diye işitm iştim . Dün kadar sevgi vardır ki, toprağı
geceye kadar bu söz gönlümde m ın başı üzerindeki her taş
yer etm iyordu. Tövbemi şarap çakm ak taşı olur.
(' Alişhinr.va'i)
şişesine vurdum . Şaşılacak şey!
N azik şişe kırılm adı da tövbem j S jAı? i- (sengi âhen keş) =
kırıldı; bozuldu. Mıknatıstan bozulma mıhladız
(Şeyhurre’is) dediğimiz =
§ Tartı ve ağırlık.
î i&- j' tfUti Jj
pjS* p * ■■■>■j i jljl
fjt •>
l-ly-
Onun düşm anlarının yüreği taş
Ondan sonra ona dedi k i vücu
tır; i ' ’<in demir cezbeden taş
dum da saklı on dirhem ağırlı
tır. O sebepten temreni düş
ğında bir tek inci var.
(M evlânâ) manlarının kalbinden başkasını
§ Vekar ve temkin. aramaz.
(Ferruhî)
Jl*» _y s 1 Astlı
r\J\ i»U
c , * . ı j )
K ûhi B îsutûn Ferhad'a kuvvet
Jjj deneme taşı olduysa benim id
man taşım güzellerin taş yüre-
Bana y ü z türlü eza ve cefa et
ğindendir.
sen şikâyet etmek hâşâ hâtı- (Şaib)
rtm dan bile geçmez , benim ra
j-İĞ - (sengi sev)■=Sanatkârla
hatım ı tem in eden senin cefan-
rın aletlerini biledikleri taş.
dır. Senin yağdırdığın taş be
b_,- İĞ- (sengi sevdâ) •= Sengi
nim yaram ın m elhem idir.
(Ktbâl) pâ.
jji iCu (sengi şir) = Süt taşı:
f a . iĞ - ( sengi cehennem ) =
siyaha çalar, kül renkli bir taş.
CehenneTi taşı: çürük etleri j» İĞ- (sengi fâl) = Fal taşı.
yakmakta kullanılan pek yakıcı ^ iĞ- (sengi kıb^i) = Siyaha
kimyevi bir madde. çalar yeşil renkli, suda çabuk
, ,r iĞ- (sengi çin ) = Taşları erir bir taştır ki çamaşırcılar
istif etmek suretiyle yapılan bezi onunla ağartırlar.
duvar. j iĞi. (sengi kemer) *= Ay kö
aiit oliî j ûLi/" jJa- püğü denilen taş: ayın parlak
jaVj iĞ - ij_ j
lığı arttığı gecelerde bulunur
■h’-}
muş (A t.) _,.£jl jî r.
A ş k zahm etini çekenler belâlar ı- r İĞ- ( sengi kecbe ) Haceri
dan em indirler. E y gönül! Bu esved. c- (6a.).
taş duvardan hisar içinde yaşa. ı^UiĞ^ (sengi mâhi) = Balığın
( Vehîd)
başında bulunan beyaz, katı,
ftı- iĞ- (sengi hemmâm) = Ha bir nevi taş.
mam kazanında tekevvün eden ^ İĞ- (sengi mermer) = Mer
taş (Ar.) rü-t_^r. mer taşı.
&İA ±£-~. (sengi meğni) = Sengi ^sCıi (seng işken) = Burçak
bergân. § Asi hurma. Seng işkenek de
^_i J L . ( sengi nesü ) = Sengi derler. Mütercim Âsim £fendi
mermer. Okyanusun (berdi) maddesinde
i£.L (sengi yâsem) ■= Sarıya âlâ hurma mânasınadır. Farsçası
çalar yeşil ve zebercede ben (iskenek) tir demiştir.
zer bir taş (Ar.) r. iU-ı J L - (seng endâz)= Düşman
.j,. J L . (sengi yede) = Sihir ya lar kale dibine sokuldukları za
hut mucize kabilinden yağmur man üzerlerine, burçlardan taş
celbeden bir nevi taş. Yeda atılan delikler § Ramazandan
yeşim taşıdır. Kadîm Türkler evvel tertibedilen işret meclisi.
ondan put yaparlar ve yağmur (seng ber şişe ze-
için üzerine afsun edip suya den )= (k .) Şarap içmekten vaz
atarlar (Lehçe). Lehçenin Fars geçmek, tövbe etmek,
ve Arabça kısmında da yeda, öo (seng ber kendil
kadîm Türklerin yeşimden itti zeden)=(/fc.) Karartmak, bulan
haz ettikleri yağmur tılsımıdır, dırmak, bir kimsenin zevkim
demiştir. kaçırmak.
r?- A-l c—y
'j jUc'j Jj c—y j* Ji-1-*j, Jj
tijy '
Yetim in beşiğinin boncuğu yede K im senin yanında haysiyetim
taşıdır: yetim teessürden daima yoktur; çünkü zemane beni ka
yağm ur gibi göz yaşı döker. rabetti.
Dağdâr olan kalbin y a n i sev (Envcrı)
giliden ayrı düşm ekte ana ve (seng puşt) = Kaplum-
babadan mahrum çocuğa ben- bağa=c.ijH.-s' =
ziyen âşıktn k â n ağlam aktan
başka değildir.
(Şaib) c.—\ J»)
i IlA
ı/ij. (sengi yerâm i)= Çöm
lekçi taşı (A r.) f'jjiı^*. A k lı ha fiflerin sözleri gibi ka
* j\&- (sengâr) = Yoldaş, refik. ba bir topluluk ve yurtları
Çerağı Hidayet müellifi bu ke taşlık, yiyin tileri kaplumbağa.
(H atifi)
limenin aslı Hindidir, kadın sü
sü manasınadır, diyor. (sengçc) = Dolu = tegerg
j-tfL. (sengâş)=Haset. Türkçe- = yehçe.
si gönü.
y y öj*- rijt
a;i&- (sengâne) = Kuyruk salan
öîj cO ^ 'îj* ^
kuşu.
A vam ın gözüne dolu, inci gibi Eğer aşikâre nasihate başlarsa
görünürse de güneşin aydınlığı nız biz sizi o zam an recmederiz.
bunu ve onu ayırır. (Mevtana)
(H â k i n i )
Sengsâr, resh mânasına da ge
■gijfL. (sengdâne) = Kuş kursağı, lir. Resh tenasüh ıstılahında bir
taşlık, katı. adamın ruhunun cismi cemadiye
(senghuvâr) = Bağırtlak taallûk etmesinden ibarettir.
kuşu, bir nevi yaban ördeği j)U (ba.).
(A r.) su.; senghuvârek, seng (sengrize) = T a ş kırıntısı
hur, seng hurek de denir. Kum § Bir nevi tatlı.
yediğinden bu ad verilmiştir, (iyjtA (sengi şeceri) = Mer
iatsı (seng der müze can.
uftâden) — (k.) Istırap ve ka oıfi- (sengek) <= Küçük taş §
rarsızlık, hareketten kalıAa § Fırında çakıl taşlan üzerinde
Seferden vazgeçip yerleşme. pişirilen pide § Dolu § Burçak
§ Torumtay denilen karagöz
(tur' cinsinden avcı kuş.
\SJS* çvZ l. (senglâh) ■=*= Taşlık. Lâh
çokluğu gösteren edatı mekân
Felek onun şerefine karşı m u z dır.
tarip olur ya h u t hareketten k a ûVt. <*■ »/. -Li
lır. Dağ onun şiddetine karşı jJı»I ıkâ^il
yerinde duram az tezelzüle uğrar. IV
(E nveri) Ona geniş sahra dar oldu; ken
(sengdil) = Taş yürekli dini taşlığa attı.
(k.) merhametsiz. (M evlâna)
•jfja Jlf* /» (sengusebü) = Abgine
l y j> AiCj /e seng gibi muhatara mevki
inde kullanılır.
S a cd i 'nin ahi dağa tesir eder fJuiüj Jie C.İ3Î
desen taş yürekliye etm ez. îj-*} Ji
(S a d i)
tf-U -
Ja J» ö'j3 (“' *t"
Ja f jts -C.*U
A lla h bir kuldan razı olmazsa
j jj-
bütün peygamberlerin şefaati
O l a l renkli yanaklara gönül fa y d a vermez.
bağladığımdan beri yüreğim (Sa'dî)
daim a lâle gibi yanıktır. § Süden den mazi ve mastarı
(Snzeni) muhaffef.
§ K av (Ar.) J ty .
>f j t£* r V —* ' <k^L*
uiiî
>y~ y i** <
6 )J j* t£-A*U
jliit j x 5 ?*^
jL._ J.A $
(süden) = Sürmek, değmek,
■
i»1.}1 oH J l-J I ı > * * ' 1
değirmek, ezmek, ezilmek, sı *- İS*J »'t
vamak § El ile yoklamak §
Aşınmak, bozulmak.
Ey yüzü kırmızı güle benziyen!
Kırmızı şarabı elde tut: servi
•-t*î jl" jyj .evanın üzerindeki kıımızı çi-
çeği getir yani kendin gel , mec
Ey makamı, Zahalin köşkü, ey, lisin ortasında salın; sâkılik
ay başını ayağına süren zat ! vazifesini gör. Çünkii giil ya
parlak gün senin reyine nispet naklı güzelin elinden kırmız ,
le karanlık gece gibidir. şarap tatlı olur.
(Kââni) (S ü z e n i )
F erheogi Ziya 78
surâh
t
Z â h itl Sen ne belâsın k i bu
tespihin ipliği senin elinden (sûr!) = Düğüne mensup.
delikten deliğe kaçar. Kırmızı renk mânasına, sür
(Şair) maddesinde geçmiştir § Ok
ıifj A i* temrenine benzer kırmızı renkli
ıtjt J İ / l f i J jj J* bir çiçek § Ok temreni § Hint
öjr JJ padişahlarından biri.
•>T ıfj- i i Ojyî lf>-
j/Uii
(*] D eniz köpüğü iki nevidir: b iri Eski
B u yabancı y ü z lü aşinalardan je h ir m adeni, diğ eri lisan ü lb ah r böceğinin
ik i yüzlülüğe bak, bir d illilik k abuğundan yapılan lüle tagı (A r.) j » J U J
arama; y a n i sözlerinde ittihat (Lehçe).
W- ’
^ (snz) = Sühten, yanmak, yak ( s u z â k ) = Belsoğukluğu
mak mastarından emir, (ism a s. hastalığı (Ar.) j^Jı *»>.
isfa. m uh. vas.). “î >
oV »j» jy" (süzen) = İğne.
J L j l
L'V
fbni Yem in in sözü halkın ka l
binde yer ederse şaşılm az. O Y u su f onun tarafına m eyletm e
yürekten gelen sözler seni med- diği için hile cihetinden evi
he dairdir. kendi resm iyle doldurdu.
(lb n i Yem in) (Mevlânâ)
Vezin sıkıntısı halinde (v)si met kaldığı zaman ötekine binmek
edilmediği gibi bazan (y) de için üç at ile gider. Nizâm, bu
imale edilir. nu üç atın kuvveti kadar ace
( f j - J» j l le yürümek suretinde tevcih
c — U. j.t-j ti jî ediyor.
f.s.
f .s r LMf İ}j *.
Gönülden göze sel gönderiyo
ti
rum . Evet tufan fırın d a n çıktı
y a n i ateşli yüreğim den seylâ- Senin fira k ın la üç at k u vvetin
bm zuhuruna şaşma; çünkü de ya h u t üç atlı koşarım; gönül
N uh tu fanı «J3z}t j V s ayeti celi- ışığıyla daim a seni ararım.
(Am ali)
lesinin delâleti veçhile fırından
§ Üç at sahibi.
zuhur etti. o j> J i £lo «L- i
(H â k â n i )
(sih eyvâni dimâğ, sih ğurfe5i
V ,< >
dimâğ, sih ğurfe’ i meğz) = Fi
( sü y i p â d îd e n ) =
kir, hayal, hâfızanın dimağdaki
(k.) Mahcup olmak.
2/erleıi.
o s * * u (sih p âye) = Sacayak §
‘ (s e v i sf s e v ls t) Sehpa denilen üç ayaklı merdi
= Gaflet, basiretsizlik. ven.
> ı t- ı i'jj <- ( sih perek,
sih pere, sih derek) = Kumar
(s u v is ) =» İsviçre dediği-
bazların önlerinde yere çizdik
•miz güzel memleket ki merkezi
leri çizgiler. Bunu ekseriya Hint
Bern şehridir [*].
liler yapar (Kulzum).
e
(seh m ) = K oıku.
“ — -r’ 3 J» £-»-» f \ J,_r J s {
e ^ e *
£tir (ba.).
jji-*—jUr" >jj o- -»" i'-!
diî\i (_r*J5 »»Is-
" Y *r
X.J \ p C f ( , î le ^ n l b â rb e d )* »
Zam anın yüzüm üze vurduğu
Husrevi Perviz’in Bârbed adlı
sazendesinin icadettiği 30 ma
şam arın âfetinden uçmuş ren-
gim izin yerine gelmesi üm idi
kam ki şunlardır:
Arâyişi -hurşid, âyini cemşld,
yoktur.
(K elim )
evrengi, bâğı şirin, tehti {âkdıs,
hukke’ i kâvüs, râhi ruh, râmişi it" *?. »»Ji**
. y>- JLİf
cân, sebz dersebz, servistân,
servi sehî, şâdurvânı murvârid, ıî»U
şebdîz, şebi ferruh, kufli rümî, B ir ceylân aslandan tokat ye
genci bâdâver, genci gâv, genci medikçe avlağında cesurane
sühte, kini iyrec, kini siyâvuş, cilve eder.
mâh berkuhân, muşkdâne, mur- (H a tifi)
vâyi nik, muşk mâli, mihnbâni,
m**
nâkûsi, nevbehâri. nüşın bâde, (C" (seyem) = Çift öküzünün bo
nîmrüz, nehcırgâni. yunduruktan çıkmaması i$n
takılan çomak. Türkçe zilve,
ziyule derler. >.j r* cır1'-*,
«
perde.
■d" jj; OjJ»
t *• ' i*
( ^ şâd eh , ş â d y â h ) [*] B urada taç yerine baç olm ası da
-= Nişabur şehrinin eski adı. ha m ünasiptir sanırım .
Elinde altın kadeh, içinde şa
öljjalî J'jl*' j» <f ^ ^ j
rap; gül y a n a klı dilberin y a n ın
JC
da; kedersiz, m eşakkatsiz, gai
lesiz tab'm mesrur olsun. Git, gör k i bahar bahçenin et
(Feleki) rafına türlü türlü ne güzel sa
§ Zevk ve sefa içinde şarap
yeban çekm iştir.
(Kemâl)
içen.
JÇ- OİT” Jl.İJL* j î § Kıymettar, nakışlı döşeme.
ı_r*. f Jj jV") b y t j j j L . j L - ‘ j C . jL - , ^
^ „ ( ş a r s a n , ş a r ıs -
^1/ tâ n ) = Şehir. jU (ba) § Etrafı
bağ ve bahçe olan köşk ve
jV (6a.). Katkı mânasına şâr de saray § Acem hükemasından
ğil bârdır, nitekim maddesinde (Ferzâne’i Behrâm) in (çâr çe
geçmiştir. Cihangiri (gışubâr) ı men) adlı kitabı.
gışşuşâr okumuş (Naşiri) § Ça
kal: şegâl muhaffefi olan (şal) ın
(1) si (r)ye tebdil edilmiştir. ( ş â r ş e k ) = Çil kuşu §
Rebap denilen saz.
Sırâcuddini K um ri h a k k ın d a : »- I
iljC .
jll Mı— y (ş â r e k ) = Nuri kuşu jU(ba ).
* / “. j*- ->■
J* y
= Y Y
(şâ rm â r) = Büyük yılan.
v' - O ı} (î- y ^ f
% v (şq h i sıh*
sj—*-
çe, ş â m â k , ş â m â k ç e ) = Ka
dın iç göğü slü ğü = sâm âkçe Senin buluta benziyen avucun
§ İŞ göğüslüğü, sinebend. su gibi gümüş dökdükçe, yer
yüzünde her ne kadar mihnet
ve m eşakkat tozu varsa yatış
( ç â m e ) = Kadınların baş ö r tırır.
tüsü — çârk ed ki d ört köşeli {Husrev)
örtüdür = serpüşne.
y j 1J 'r | J » »J.M-
•r
^ U*' ( ş â n ) = A n gümeci. Düşmanın, senden kederlenm e
fidan ın ı gönlüne dikerek ruhu
L i J - O 1 J»; o - j j l j U i - • ) <T müteessir olur.
(S i ı z c n i )
düt • , '
w — O
sı M. (şâh t i r ) - B i n a n ı n , sakfın
.Sen şatrançta acele ile kişt kişt üzerine koydukları uzun ve k a
dersen , bütün cihan p a d işa h la lın direk.
rının ruhu lebbeyk der, yan i J:'j »Lt (şâhi zâbul) = Mehmudı
emrine itaat eder. G ez n ev i’nin lâkabı,
(Reziyyuddin) jij- tii (şâh suvâr) == İyi ata bi
§ Damat. nen azametli süvari, bahadır,
gazi.
/i4 u" ^ n "o j i'.»»-
jj> y j-* «o** (5^*
eL- ÖİJ*- £+.3»j»* O^9^-
jt» W«'A<Âw(SJA^ t/Uü
Ey varlık mülkünün şehsuvarı!
Genç kadın aslan gibi bir de Galebe cihetiyle aklın sultanı,
(N izam i)
likanlıyı görürse ihtiyar kocası
nın iyiliğini düşünmez. Genç j< ,\± (şâh k â r ) = Büyük ve mü
gelin ihtiyar dam ada yani k o him iş § Ü cretsiz iş § Aldatm a,
casına beyaz saç siyah y ıla n hile.
dır, dedi. (şâhi gev h erân ) — (M a
( H e k im i B e d i i ) sal kabilinden) Husrevi P erviz’e
ait büyük bir inci imiş ki bir Binalarda çıkma ve balkonlara
ipliğe bağlanıp denize atılır ve şehnişin denilmesi padişah ma
biraz bırakılırsa etrafına birçok kamına benzetilmesindendir
inci yapışır ve öylece denizden ■jifi .u (şâhi nimrüz) — (k.) Gü
çıkarılırmış. neş. Nimrüz, Sistân vilâyetinin
adı olduğundan valisine de şâhi
Sj* w-»
o*j£X *->->^ Nimrüz derler.
l j> jl * jiy>u (şâhvâr) = Padişaha lâyık
t -' l 3 ö l her kıymetli şey hususiyle kıy
metli inci. Sonundaki (vâr) liya
Bir inci vardır k i padişahlar kat ve nispet edatıdır, meselâ
ararlar, o ra şahi Cevhercin der güşvâr küpe dir ki kulağa mü
ler; denizin her neresinde inci nasip demektir.
varsa o inciyi kendine çeker. (jji** ıjU»e Jyi
(Âzrri) y ts'j iT
jt (CLm4)ljl Ijjı • &
jırto /'.ii (şâhi güyendegân) =
3S. JJ X 1 ^
( k ) Cenabı Peygamber-(^ı..,).
•u^Li (şâhenşâlı) = Şâhân şâh
Eğer ihsanını kabul etmezsem
nıulıaffefi oiup o da şahı şâhân
mazurum; çünkü senin nazarın
= padişahlar padişahından çev
da bunun hikm eti bellidir. Bu
rilmiştir, imparator demektir.
lut dam layı zaman geçince k ıy
Tahfif ile şâhenşeh, şehenşeh de
metli inci olsun diye tekrar
denir.
denize gönderir.
ÂX>1> (Zehir)
j* ûr,' ^ jtilT (Muh.) şehvârdır.
l"iy
j \r
Ona , biz şahinşahın bendesi,
bu dergâhın hakir kapı y o ld a ş ıfj'y
larıyız, dedim.
(Me v l ân â ) Tabiatı şahane ve iyi ise de bu
iyilikle beraber yüz türlü aybı
Huvace ta ş = efendileri bir olan
var.
köleler. ( Ni zöri)
t- y j.-j ( şâhenşâhi zend
u»u (şâhi) = Padişahlık § Bir
evista) «= (k.) Güneş [*].
cins para § Yumurta ve nişas
ojüi A (şahnişin) = Padişah otu
ta ile yapılan bir nevi tatlı:
racağı yer. (muh.) şehnişindir.
bundan maksat güllâç imiş §
[*] N i z â m ,Z e rd ü ş t ü n k i ta b ı n ın adı E v is
Divan sahibi bir şair.
ta, P e h lev i diline te rc ü m e s i n i n adı (zend)
o l d u ğ u n u ve A v ru p a lıla r c a yanlış telâ k k i
İ j-au ( şâhiden ) = Padişahlık
e dildiğin i b u r a d a söylüyor. E v is ta (ba.). etmek.
Padişahın huyu amber gibi ko
( şâh isperğem, şah isperem, ku verir. A sıld a onun tıyneti
şâh isperhem, şâh isferhem) = amberden yoğrulm uştur.
Fesleğen {Ar.) . (M u i z z i )
»LiL M*j }3j H îi^y. rj' .ıs (şâh perem) = Şâh ispe
C-^ ljr** £ * \J‘ rem (ba.).
Jjj' . / .ıs (şâh tere) = Dilimizde bu
jjji\ jiı»>_ (ba .). ad ile anılan tıbbî nebat,
Jj> .ıs ( şâh ereş ) — Beş arış o / .ü (şâh tüt) «= Kara dut.
J j' (ba.). oU. .ıs (şâh cân) = Horasan’da
_p.ii .ıs ( şâh efser ) == Koçboy- Merv şehrinin eski adı.
nuzu denilen bitki (Ar.) aiıjjrı. fJ\j .is (şâh dârö) = Cemşid’in
j-*: ı .ıs (şâh encir) = Lop incir şaraba veıdiği ilk isim, aslı şahi
ve vezir inciri denilen büyük dârü = ilâçların padişahı yahut
ve lezzetli incir. dâröyi şâh=padişahın ilâcı,
jUlt ( şâhbâz ) = Beyaz ve iri ■»•ijıoit (şâhdâne) = Kenevir to
toğan. humu § İri taneli demek olup
JiU öjv ,-^sj ‘-/V Lv &" ekseri inciyi medihtc kullanı
VU 3' ^jf Cj* f lır.
.ıs ( şâhi direht ) = Çam
., il. (ba.). Tahfif ile şehbâz da ağacı.
ı>j .ıs (şâh reş)=Şâh ereş (muh )
denir.
kulaç. Penç ereş de derler,
)j Jf l*cj Jlif" > JLm»^ (ba.).
>}J .ıs ( şâh rüd ) = Horasan’a
bağlı Talkan’dan çıkan biiyük
Kendine güzel bir sülün avla
bir ırmak § Eğlentilerle harb-
m ak için bir toğan bir selvide
lerde çalman ney gibi bir saz
yu va yaptı,
( Vehşi)
(Nizâm, Nefisi). Bir borudur ki
iVf-" (ba,).
ekseriya tersalar çalarlar, Türk-
% ,u (şâh bâlâ) = Sağdıç: Ev çede trampete denir (cAştm
lenecek kimsenin refiki. Efendi) § Bam teli § Bestâm ile
.ıs (şâh bâng) = İt menek Damgân arasında bir şehir.
şesi = şâbâng. -/.j oLs (şâh zire) (ba.).
«_» .ıs (şâh buse) = Şah efser. .u (şâhi zeng) = (k .) Gece,
uy; ,ü (şâh belüt) = Kestane. ju .u (şah sâl) ■=(&•) Istirahatlc
.'a (şâh buy) = Amber. geçen yıl.
■Î^Jİjl ı£ . I s ■*** (Sy ,Ue «ıs (şâhi câlem)= Hindistan'
jl c-I-İ» Jrft j da Timurlenk sülâlesinin sonun
İ cusudur, hicrî 1136 da doğmuş
1173 te p a d i ş a h olm uş, 1227 d e “ -İj'-Öj JM. J;'1
ö lm ü ş tü r. C— jÛSCj^ lJj
jiToii (şâh kâl) = Şaşı = L u c {A r)
A şık bülbülün gülden ümidi
jjJ ( şâh lüç ) —~ C an eriği,• vefakârlıktır; fa k a t yerde, bulu
b ö ğ re k eriği denilen sarıc a nan güzelin vefası yoktur.
ufak erik. ( ’înıâd)
Cça! g s «i-1 (şâhi m u reb b ec nişin)
j_J -**1- ‘ atLİ ‘ ı?
•= Kâbei muazzama.
(şahidi ruh zerd, şahidi rüz,
»l; (şâh m e r d â n ) = Rıhtımcı
şâhidi zerbeft püş ) = Güneş,
tok m ağı, (şâh verden e) den b o şahidi zer beft püs gündüz ve
zulmuştur.
gökten d e kinaye olur.
(şâhnây) = Zurna (muh ) fzzji mm ı iV*) (şâhidi faste-
şehnây. kirn, şâhidi lecamrük) = (/<.) Re-
(şâhenden) = Mütteki ve sulüllah (^ju) ’
Salih o lm ak.
, i u u ( ş â h e n d e ) = Mütteki ve
(g ^in ) _ g u acj! taşıyan
saiih § Miibarek ve mesut.
avcı kıış.
>; j ı u (şâh verd) Ay ağılı.
(şâh e) — KeykâvOs’un z ev >s* yy 0“
Ji-ju <^1.1 i'a j, j
cesi S u d a b e ’nin şehridir ki Ha-
m av rân ’d a S ö d a b e ’nin babası
yaptırmıştı.
Benim adaletim nerede sclvi
gibi yükselirse, sülün, şahinin
zulmünden korkm az,
i 4)1,* l i \ {Nizami)
• * (şdh&by ş â h d o s j
= U s p o r çiçeğinden ilk defa is ji .ı'Ujl
t JkiCi J
tihsal olunan kırmızı rer.k § Us
t/Uâj
p o r çiçeğind en s a n d a n so n ra
istihsal olunan kırmızı su (Nâ- Şahin uçm akian geri kalırsa
şıri). serçelerin tekm esini tatm ak lâ
zımdır.
» ' (N i z a m i '
(şâhid) = Tanık mânasına § Terazi kolu ve dilciği.
A ra p ç a d a n alınmıştır. F a r s ç a d a I*’ )/}} '/ c -*■
giızei yüzlü kadın, erkek, her j j \ / i)' mİ*(r
kıyrnelli şey manasınadır,
ji (şâhidbâz) = Güzel seven, O göz ile kaş senin güzelliğin
mnhbup, dost. terazisidir am a o terazinin k o
,ı;-V jı*u (şahidi b âzar) — Çarşı lu ağırlıktan eğrilmiştir.
güzeli (k.) miiptezel. (Muht eşem)
lyı^ jıÂA>—ı
\y\y> ca*i^ tf^-îî wJ\c (şâ y e s te )= Ş a y a n .Ş â h e ste
l**ı
denildiği de vardır § Nümuno
Haşirde hicran gecesinin seva ve mostra (Burhan).
bını tartarlarsa şüphesiz m iza jj.iı_ıU <a~» Âî-ıLi (şâyeste3i büd,
nın kolu kırılır. şâyeste^i hesti) = Mümkinülvü-
( Yeğm â ) cut. Mukabili bâyeste’i h esti=
> ,
* * vacibülvücutt yani varlığı ken
^ (şâyân) = Lâyık § Reva § dinden demektir.
C aiz, münasip.
' -• 1 •ı f v
l [* - (şâygân ) = Şah ile nispet
(şâyed) = Şayesten = lâyık ifade eden (gân) dan mürekkep
olmaktan muzaridir. olup (h) (y) ye çevrilmiştir; pa
i s jp i vie-f. Cr* dişaha lâyık, padişaha mahsus,
*f JiJ şahano demektir § Husrevi Per-
viz’in hâzinelerinden büyük bir
Benim ağlamama bak da u zak hazine. Binaenaleyh her büyük
laşm a. Yağmur günü sefer et ve şahane hâzineye hazinei
m ek lâ yık olmaz. şâygân denilebilir § Ücretsiz
Cismet) cebren gördürülen iş = şâkâr.
Jtti U- rfltı
Senin H â fıç gibi gece uyanık O siyah atın adını şebdiz koy
kölen oldukça seher duası se muş; ona ishak kuşundan daha
nin canını m uhafaza ve sıyanet âşık.
edecek. (N iza m i)
(H â fa )
>.3 (ba.) § Bârbed’in makamla
Mi (nâle3i şebhiz) = G ece rından bir makam.
vakti inleme. .."iyi şebzir) = Cenabı Hakkın
c -iifji (şeb d ergu seşt)= (k.) isimlerindendir.
Gençlik geçti = şebşud. ./».t (şeber) = A teş şulesi,
(şeb d er)= Y o n ca nev’inden öt jyZ (şebruğân)=Belh şehrinin
bir ottur, hayvanlara semirmek eski ismi.
için yedirirler (Naşiri),
,iUj> (şeb dermiyân) = Bir ^ c1: 'jj ^
gece yahut daha ziyade ara ile.
Belh B am i adiyle andığın şeb-
rugan tarafına sevinç ve arzu *'/ âjT/ *}j '>'jj v ”
IV
ile gitti.
(Esedî) çöreği dile gelir, ya n i
ortalığı aydınlatırsa yolcuları
(şibrem) = A ğ a ç sütleğeni.
çabuk yola getirir.
i ö j ,_ji (şeb re n g )= G e ce renk (M evlâna)
li «= siyah.
.,1jojo (şeb zindedâr)= G ece
uyanık duran § Bütün gece
uyumayıp ibadet eden.
üu-u (ş e b sâhten) = Gece
B ir zam anlar benim kıvırcık
saçım böyle siyah idi. konuşmak, musahabet etmek.
(Sa'di) (şebistân) = Geceleri otu
§ Siyavuş’un atı. rup konuşulan ve gecelenen yer
§ İbadethane, padişahların ha
tj i i i j w- j/Oif Jt\
rem dairesi.
ö j * J
y t f j* - İT
ı/U>j
£T jy j, f
Şebrengi her ne tarafa sürerse »If
demir ve taşı k ırm ızı kana bo Gece sabaha kadar şeni a gibi
yardı, yanarlar; şöyle ki, cemaatin ge
(N ifâ m l) ce m eclisi, nurla dolar.
Çlm ad)
§ Biraz sarılığa çalan siyah » f 4 " ,> J c . - i z 3j
renkli yabani bir çiçek, Türk- j' j j r-1 £*-"■
çesi it gülü imiş = «j.i (ba).
ü'jj (§e^ revân)= G ece yola Geceyi m ehtaptan daha ziyade
gidenler § (k.) G eceyi ibadetle ziyadar eden yanağı şem 'ası ,
geçiren âbitler § G ece bekçileri cihan sohbethanesini a ydınlat
§ Hovardalar, hırsızlar. tığı şüphesizdir.
(Şa ir)
er* j-r-*
JJ-\ o ^ j j j j y* —-
i ~-1—|
^jLİPfcİ-
^/U * C
j SLs İ jji J VI* j l j« -î
Siyahlığı geceden fa z la olan o
siyah saç, ihtiyarlıktan beyaz
Ç iy, gülün kucağında ebedî
landı.
(Azerî) kalm ıyacak; nihayet aşağıdan
y u ka rıya gidiyor, kederlenme.
_rÇ.î ( şebgır) = Sabah vakti, (Şaib)
sabah.
Li*> e4^»
ytiî
»l*. Uç> >yLiJ'
■>f •✓
*■> öyr ü.j1"' tir*s.
çil Jljuc
( ş e b h e r ) = Çakır dedikleri
^ - (ş e b lâ n ld e n ) = Bir şeyi doğanın gagası.
bir şeye yapıştırmak, kendini
bir şahsa raptetmek ve ona
‘
J u l
merbut olmak [*] (şe b y âr) = Sarısabır deni
len acı bir bitki
T'*- (şeb nıhe) = Hazine.
(şe b y â re ) = Taze şarap,
(şebe) = Siyah boncuk.
a j La_İ
J-ü j-û y (şe b y âz e) = Yarasa kuşu.
•Ki & t.
JKİ J-ljU.» Ö«T-
*
( ş itâ ) = Kahvaltı etmiyen kJ S *
Ai ^Ij»-
‘ (ş id k â r, ş id y â r)
j,'U‘ ^ iU*-
= Tohum saçmak için nadas
edilmiş, sürülmüş tarla.
Gençlik geçti , hayat kalm adı.
\~ L ,_/■
M adem ki gençlik kalm adı , dün
j\ '/*• 4j»- x j j
ya ya söyle o da kalm asın. j JÜ
(N i z a m i )
Ü m idi nin d ö rt hanımı varm ış, günüb
Gelmek mânasına da kullanılır.
birinde hanım lar kavgaya tutuşm uşlar, Üm i
) «/m İ* /<^*1 d i araların a girm ek istem iş, içlerinden b ir
,jje’ &*-! v.j v ~j . tanesi Ü m idi’nin hayalarını sıkarak e rk ek
liğine son verm esi üzerine bu kıtayı söyle
miş ve hanım larının hepsini te rk ed erek b ir
Sebze ve seyir m evsim i geldi; medrese köşesine çekilm iştir. Ü m idi, İra
kalk, sahra tarafına gel. nın güzide şairlerinden olup T ah ran ’lıdır.
920 tarih in d e m aktulen vefat etm iştir.
Hoş kokulu gül her- ne kadar •>; v 'P (şerab zede)«= Ç ok şa
tem iz ise de gübreli ve sürül rap içmekten bizar olan ve
müş uerin başkasında bitmez. hastalanan kimse = (mey zede).
(Naşir)
,3j o' j~~ 0^ f**
jU-t* i jj*- ^ C*— ji» . < 4 j f 3,t £
jlİ oiT* j\ j" ı*î6
Şaraptan öyle hastalandım k i
j's'O/ (6a.). (t) ile şitkâr da de
şarap kokusundan çekinir ol
nir.
ı*-*1} j ÛA*j dum.
(K â â n i)
,3 j i- tt \ j3 >
C*—* '-•-■i/'
3' cr*
» y i j ^ s .s , y i» ? t j ^ 'j
J.1-*
Peri bütün dünyada güzellikle Benim ay gibi güzelim y ü zü n
öğülürken senin gibi bir peri den örtüyü kaldırınca yanağı
yavrusundan utandığından g iz nın parıltısı güneşi utandırdı.
leniyor. (Şâbir)
(Sa di)
û f tj y 3^*.
§ Üretme (tenasül) aleti, ,jılt^i <? »>V
ji—■
j i (şermsât ) = Utanan, mah
cup. H er ne zam an çimende naz ile
ı f j j f ö'^-*j y & gülersen bahçenin bütün gülle
jı Jj>_ (fjU*•_,£ rin i utandırırsın.
ı*\- (Ş a i r )
f)»*’}* a* A j' r' H â k a n i’nin, babası Ali N eccarı m edhe
f ' »J&*j-İ f U.U*jl" J d a ir :
l*W
rJi*- •■
‘ b f/.
Sevgiliden uzak düştüğüm hal j'ÖU.
de yaşıyorum , bu suçumdan
Benim rızkım ı deruhde eden
dolayı yaşadığım müddetçe
ancak odur: babamdır. Nüşirva-
mahcubum.
(Cami) n a m innet etm eyi; onun yaptır
dığı Şirvan şehrinin tasasını
'- ı !* *
(ç irn â k ) = Göz kapağının çekm eyi A lla h bana nasibet-
ucunda çıkan arpacık. meşin.
(.H âkânİ)
JL^C i y i
: C~-*J j
■r- (şerengf) =* Zehir.
wiiı* ^
£ & j-ij A»*Uj *r
Yeni olan şey haliyle eskir.
■vf* E skim iyen varsa Şirvan dağın
dan başka değildir.
Benim nazm ım yemeğinde de (Nasır)
tat arama; çünkü zamanenin,
zaikasında bal ile zehir birdir . (ş lrrîd e n ) = Su ve benzer
(Zeh.fr) leri ara vermeden akmak, dö
§ Ebü Cehil karpuzu (Ar.) jiu». külmek. Bu sesi hikâyede Fars
ça şur şur, şar; dilimizde şar
• %
şar, şarıl şarıl hafif kısmına şırıl
^ (şlrv ân ) = Hazer Denizinin şırıl denir. Reslden vezninde
batı cihetinde bir vilâyet. Naşi şeriden su sızmak, damlamak.
ri, selvi ağacı manasınadır ^ • «•»
*
Arapçadır diyor.
'T'"""- (şesp) = Sıçrayıcı = şesb,
• * kuşesb,
A**-,r“' (şerv e) = Bir nevi nağme
= Şehri. . t
(şest) = Sayılardan altmı
« ( a şın adıdır şed= yüz gibi (ş) ile
(şe rv in ) = Şirvan kalesi § yazılmasının sebebi ya öte
Şervin, Nûşirvân âdilin ismidir. ki mânalarından ayırdetmekten,
Şervin, Nûşirvân muhaffefidir. yahut Arapçanm din lisanı ol
Şirvân şehrini o yaptırmıştır. ması itibariyle Farsçaya tahak
Şirvan sultanları onun evlâtla- kümünden ilerigelmiştir.
rmdandır § Taberistanda hü
küm süren bir başbuğ. c ~ i JU > v J*s.
J._l J Ij Se~& o—V ıİUÎ § Baş parmak yahut baş par
f-i, JLİ İİT JLİ rl£- ; — : C
' y- mağın yay çekilen ^eri § (Zih-
Jlfc. gır) muharrefi zîğır yani baş
Kendi elli y ılım ı öldürünce parmağa geçirilen yüksük.
altm ış y ıl ömrüme parmağını Ji-i c.-*' i^ı>, i>Lî jCJ
koydu: elli y ılım ı bitirince a lt
mış yaşım a girdim . Şüphe y o k
k i şest (zih g ir) için bir yay Her âdi iş büyüklerin şanına
lâzım ; altm ış tamamlanınca lâ y ık değildir, - onun için baş
sırtım ya y oldu. parm ak kaşım a vaktinde kaşı
CAtfSr)
§ Balık oltası. m aktan varestedir.
(Tetir)
o—S ij» ,y î>
jl*_ %zjj û j j j j y £**> j ' J>
pr‘ ’ı^* i t ■
>'•>'r» y? cy c*-J* jjî jl
tfj
Onun saçı lülesi olta gibi be
S a ’-dil Gönül senin elinden
nim elimde. Ben avcı, o bir çıktı. Zihkirden çıkan ok geri
nevi balığa benzer.
(Unfurî) gelmez.
(Sadi)
z -u T f U
Mecazen mızrab [*] ve saz teli.
Kuş tuzağa, balık oltaya tu
C— j C-—
tuldu. S*sj
(Sadi)
E linde çengi tuttu ve oturdu;
£-- - Jİ A-U. fBİ m ızrap ile çengin telini çaldı.
a jj- (R ndekt)
JI-- cf.j*
u--İU ^\ -ı*\£*
^ (şu«ten )—=Yıkamak, temiz
Jj-İ lemek.
<ı»_î j». J-S jl ç* £&i
Bu elli sene zarfında m ülkten --
istifade ederse şayestedir; çün
kü bu kırk y ıllık kuş ona işti
A y n a gibi olan gönülden keder
yakından tuzağa gelm iştir.
(Şeref) pasını parlak şarap ile yıkam ak
§ Operatör neşteri. arzusundayım .
Çİmâd)
e —* b'fı
i- j,. c .-A
(şu ste) = Yıkanmış, temiz
lenmiş § Mendil, yüz havlusu.
O H azreti Isanın ümmetinden
olan operatör, elinde elmas gibi 4
ş e ft& h c B g ) *= Sırmakeşlerin
hadde demiri.
(feft) =■- Ucuz '.e kıymetsiz
şey § Eğri büğrü § Şişman,
iâ-1;
semiz., yoğun § G ilân’da iyi ka
0^ v>V. öj J J-***-
vanoz ve mertebani yapılan bir f-V J w -*. J-lf
köy. lSj*İ
e * Şahım ! Sana hasededen eğer
* •*
~ (ş u ft) = Hasis, cimri. çok ku vvetli ise onu tedbir
»
haddesinden çek. Kâh kin aya-
ğiyle vur öldür , kâh kahır eliyle
‘■“'V ' (fift) = Iğ-ri büğrü § Y ara çek ve bağla.
dan kan ve cerahatin sızıp ak (Fekri)
ması.
§ Hallaç yayı ve tokmağı §
« i* ' *( i Ağaçlık ve koruluk.
jİLİ— ‘ ^ ç e ftâ -
lu d ) = Şeftali dediğimiz mey- 4 ( ş e f t e r e k ) = Sığırdili de
va. nilen bitki yahut onun tohumu.
^ a t > t»^ aJ
(şe fte re n g ) = Bir nevi
şeftali, konuşmada şelil deniyor.
Herkesten ne iş meydana gele
ceği mukadderdir. Dum ağacı
ne hurma verir ne şeftali. ( ş e fte l) = Üç yapraklı gül
(S a d i) yahut yasemin ^ (ba.).
^ (şifte n , ş if ti den) (şn flîd e n ) «Islık çalmak.
= Yaradan cerahat sızmak, • » * A
damlamak ve damlatmak, kaşı jv a —
(şifn în ) = Balıkçıl. ( 6a.).
mak, kaşıtmak.
•*
ji V *'j J» f
j/U»i
li-ı*-
M £ 2
Savaşta düşm anların demir (şukui) = Çabukluk, çe
başlığını yaran bahadırlar, gö viklik § Şuküliden = dağıtmak,
rünüşte harb; gizlice sulh iste karıştırmak, çalkamaktan (emir,
diler. ismas).
(Sadi)
Aİ ş u k u l id e n ) = Şukul
* (şukufe) = Ç içek. (Ş) nin
esresiyle de doğrudur.
(ba).
L*V
Bu topluluk bağırıyorlar , hep IVy
beraber bağırm alarından korku Onların o güvercini doğanlar
yorum. dan korkm az. Doğan başını on
(Mevlânâ)
ların güvercinlerinin önüne k o
ıt.J* o-^nî yar.
( M evlâna)
(ş ik ib id e n ) = S ab ret-
(şil) = Tem reni iki yahut üç
mek.
dilli kısa mızrak: birkaç tanesi
* ^ JuM
j *-
ni ele alıp birer birer düşmana
'jj*- ıH*. 'j*" atarlarmış.
1»
H id is ta m n d ik e n le r in i ta r if :
} £j'y> ^
Seninle birleşme ümidi beni ti. (*r,
aldatır; benim hasta gönlüm t»
âşıklar gibi muztarip olur. Seni
Efganlıların iki dilli ve keskin
süslem ek vazifesi huriye y a k ı
şan güzel! Senin gibi bir güze k ısa m ızrakları gibi, gezsiz [*]
le karşı sabreden yürek taştır. oklar birlikte demet yapılm ış
(M esüd S a d ) şekilde'
( F er ru h i)
(şelğem) = Şalgam.
D ünyada işlediğin işleri ahi-
J*Zİ rette önüne getirirlerse çamura
* t S ^ fi* batan merkep gibi âciz kalırsın.
{Rüdeki)
dA
- ' ( ş e lih â ) = Hazreti Isâ’nın
H epsinin sefihlerle ünsiyeti ve
ashabından biri § Namaz sec kararı; azizlerden uzaklaşm ası
cadesi. ve nefreti var.
(.Fehr'i)
>Li . j p
( ş e lîr , ş e lîl) = B ir nevi § Tırnak: kılıç mânasına g e
-şeftali = şeftereng. Et’ime lügati len (şemşır) in aslı şemi şir =
tüysüz şeftali demiştir vvi.- ( ba .). aslan tırnağıdır. Aslan tırnağı
na benzediği için şemşir denil
«J*JJ» ijju miştir.
J -o f A m.
JJ.İ-İ-İ Jj/I tj'Ğ i)y?
[*] Bu b e y i t V e $ v â { ’ı n d ı r d i y e n l e r d e
•a rd ır.
Padişah elinde kılıcı tutunca N im et zam anında arkadaşhk-
aslanlar korkularından ellerin ' tan dem vuran kim seyi dost
den tırnaklarını atarlar. sayma. D ost o kim sedir k i za
\ Ascedi) ruret ve aciz zam anında dos
î (ı£ tunun elini tutar: ona yardım
(ç e m â h ) = Kuyruk § Kadın eder.
göğüslüğü mânasına j-uLt (m uh.) { S a d i)
(ba.). (M) nin şeddesiyle Key- § iyileşmesi ümit edihniyen ya
husrev’in cengâverlerinden biri. ra. Şumâr kerden— saymak
. İ
* t f j \-jMj\ £ «OT
(ş u m â f) = Sayı, hesap.
jy
a-V ^ A lla h ın fa d l ve kerem ini kim
ÜU saymağa m u ktedirdir ; ya h u t
Güneşin zerre sayıldığı bir mec kim dir o kim se ki binde birinin
liste, kendini büyük görmek şükrünü ifa etti,
{S a d i)
edebe uygun olmaz.
{H a fız) (Ş) nin esresiyle cemşir ağacı
§ Sevgi ve mehabbet. § Rezene tohumu.
j\c~ ö * l’ I ’ * *
ı/Uii ^ ( ş e m â s â s ) = Turan’lı bir
cengâverdir ki Kâren ibni Gâve
Her bir bildikten sevgiyi kes
öldürmüştür.
tim , bana bildik olarak m ual
» i"
lim kâfidir, £
(N i z a m i) ^ (şe m m â s) = Ateşperestlik
§ Misil ve manend. dinini vazeden kimse buna
•
J-‘j ‘J3 A* VV uyanlara şeınmâsiyân derler
\ j Ş i!W l j , JT & s
1‘V
( ş e m â ğ e n d e ) = Fena ko
Her biri güneşe benziyen ruh
kan her şey hususiyle kadın.
lar eflâki kibriyada zerre gibi
devrederler.
( Mevlânâ) ^ (ş e m â le ) = Mum (Ar.) §
§ Şumurden = saymak tan emri Şirâz’da çıkan bir nevi âlâ pi
hazır. r in ç ^ (6a.).
jS J
(fjl; •j'İ j j » b / * \ e Z ( ş e m â m e ’i k â fu r ) =
c—> 4 jliI il o-
JU jj (k.) Güneş, mehtap, gündüzün
ıfO*- aydınlığı.
*Ci (şe m a n ) = Şemiden = ürkmek
^
y
iT;1
den sıfatı ıniişebbehe (ba .).
O üm it ile A llahtan böyle bir
ju C i keramete nail oldu. Sen bu
, ( ş e m â n id ) = Şemıden in
kerameti mucize nev’inden say.
müteaddisi olan şemânıden ür (Ferruhi)
kütmek den mazi (ba.).
* > f -t'1*' ■
>' ıfVV ıf^ a-ij
?•* »jis—•j\
( ş e m p û r î) = Cebrî dem ek s-J>
tir ki tabiî mükabilidir. Şenıpür Onun boyunun çok y ü k se k li
= cebir. Şempürker == cebir ğinden, müneccim, burcunun
ve zülüm ile iş gördüren. derecesini, yüksekliğini hesap
•■
"i edemez.
T* ' (Ferruhi)
J (şem er) = Küçük göl, küçük
havuz, küçük ırmak. Hesap ve sayı mânasına şumâr
(muh ).
X »>'I
j'c'j* AT* -'■
J JtJ J>
j . l j 1 z~-ijs, 4 y ' —- i
.jîlî
t*TV5
Onun uysallığının yanında
Mahşer günü senin elinin ihsa
E lvend dağı habbe, sehavetinin
nından başka her şey hesap
yanında Dicle küçük bir göl
derecesindeair. edilir: çünkü o, sayının dışın
(Kââni) dadır, hesaplanmıyacak kadar
C.İİJ rfı çoktur,
(K ââni)
üır >i3 iijf j )
iijy 1 (M) nin üstüniyle de doğrudur.
Ey cömert! Senin el ve gönlü V *>’*
nün yanında bulut duman, de ( şu m u rd e n ) = Saymak,
n iz göi gibidir. addetmek.
(E n v e rl)
• jv» f ö»>- 61/ j* J» j* J-*-
j~~ ov- İti
jîl»
öjJ>- (ba.).
•o-tj.i (ia.).
ı y fiji ijiı pCzı f ı £ ji‘
l / t t > U î l j >,_» vî
l*iı
J (şum ur) = Şumtırden - say
maktan (Emir, isfa. muh. vas. Nuh (,f) ayrılığının teessürün
ismas ), den husule gelen gözyaşım dal-
gasma bakarsa tufan vakasını şir benim aya benziyen güze
bir gözyaşı sayar. lim in boyu gibi yükseldi.
( Yeğmâ) (Fehri)
Şim şir ve selvi senin' boyunun Onun boy ve zülfüne feda ol
bendesi, güneş ve ay senin y ü sun k i şim şir üzerine lâ tif yap
zünün kölesidir. raklı taze dalları eğilm iş sa
( Yeğmâ) nırsın.
USil ı/ j) VIA l 'V (L c b ib i)
I*i 1^ i I—*£ t j »£
°t* k £* —
~ ( ş e m ş ir ) = Kılıç r: (ba ).
Tart gın senin zü lfüne uğrıya- J1 ç - î3 'j u-'-c
cağını bilmedim; yoksa k ıy a ^ J>' -t jji—i
mete kadar şim şir’e hizm et WÎU
ederdim. Bir âlim i öldürdüğü halde onun
{Şair) eli ve kılıcı boyanmadı. K ılı
İ>İV.J ö* - J j j» cın keskinliği kılıcı kandan
cy ısı** M jî- temizler.
[Saib)
»l_îi y, ı , ı o ü ( ş e n b ) = K u b b e, G a z a n H â
»j. i'»^ü c*'»ıV 5;» nın T eb riz ’de yaptırd ığı kubbe
ÂÜlV1 <Clî ye Şenbi Ğ âzân d erler. (N âşırî
(ş) nin- ötresile yazm ıştır.
Nazmec tercüm em iz: t -
ju J;
Kim ki mf.vcudi hakikiyi tanır ( şenbed ) = C u m artesi =•
Zati Hakkı şibhten tenzih eder şenbih.
Kim erer Mevlâya hiç vâkıf mısın? i) j f j «IL/ Jli#
Ol ki lâmevcuda illallah der. «xy y*
(Câmî) fjtr jr*
0'_,l«s
(şunuğ) *= S ığ ır boynnzu.
c r * - ( şe n ş ) = H allaçların çırpı
çubuğu =*=-- şefş. (şing) = Bu rçak denilen sı-
ğır yemi § T ekesak alı denilen
bir cins bitki ki sirke ile katık iıj£ (şen g u rk ) = iplik bük
edip yerlerm iş İsfahan’d a â!â- tükleri iğ a ğ 'rş a ğ ı.
şen g, ahali arasın d a şen gi taze,
âlâşen g, H o ra sa n ’d a riş buz
A ra p ç a d a derler § S e-
‘\^JS(şe n g e l)= Burçak, (g ) nin
üstünü yahut ötresiyle Iran ile
m erk en d ’de bir köy.
m u h areb ed e E frS syâb ’a yardım
*\Ç ' . : için gelen Hint padişahların
^ (fen g â r) = H av aciv a, eşek dan biri § Şeng.
marulu denilen bitki. M uarrebi
* i.**"*', ^
j U :J Î dir (Ar.)
c— o' . '
*
i (şen g âh em ) = G ece vak -V 31.
ti = hengânfti şeb . ^ O . ıS^r,
Cs.jj
Cj'jj; J 't j j
• • :
( ş e n g e rf ) = Zincifre
denilen kırmızı b o y a, sülüğen. Şengcl; askerin önünde savaş
M uarrebi j ^ ^ j d i r . istiyen, er yıkan benim-, kavga
ariyan Rustem Sekzi nerede ?
diye haykırdı. Benim le hemen
vU - M c~» cenge gelsin dedi. Rustem ona
J jj* rüzgâr gibi karşı çıktı; kin ile
Eğer kardan, yeri lâle yaptıysa pehlivanca bazıısunu açtı, bir
şaşılacak bir şey yoktur; çünkü m ızrak vurdu, onu eyerinden
lâle, zincifre; k ar cıva gibidir. kapıp tepe takla yere vurdu.
(E z r e k i )
(Firdevai)
§ (K ) yahut (g ) nin ötresiyle
Şair, b ey az bir şeyd en kırmızı
hırsız, haydut.
b ir şeyin husulüne şaşm a; çün
kü kırmızı b o y a b eyaz cıvadan
istihsal olunur dem ek istiyor (şengule) = Salkım , üzüm
§ Tırtıl: ekinlere m usallat olan tanesi § ö r t ü ve havlu gibi
uzunca ve kıllı kurt = oj& i şeylerin kenarındaki sa ça k .
şengzen. ^•-«1j jU» Jı«* C
J*- ^*j—
J j 'j ( şengerfi zavuli ) = ;U_,» jı
Sülüğen. C ih an giri kırmızılıkta
şen g erfe b en zese de bunun Hurma ağacının iki salkım
rengi turuncudur, d iyor. güzel ve taze hurması varsa
tamam yüz tane kuru dikeni yerine (k ) ile de d oğ ru d u r, (Ar.)
vardır.
(Naşir)
Kirli bez, kirli y er, ahır. kJ*
( ş e n e ) = Alelûmum se s, hu
•i r •’* susiyle a t kişnem esi. İkinci mâ
( ş e n g e l ll ) = Zencefil d e n ad a (n) nin şeddeli olduğu
nilen b ah ar, cu M u a r r e - vardır.
bidir.
<ü A j &:)* s ö's*
^ ( ş e n g u l, ş e n -
g ü le ) =■ (ba.). Her ne zaman ormanın içinde
^ Ij. j j (jLJ kişnese onun kişnemesinden
—»W-; \S J** & v aslan tırnağını atar.
^Lt (Mencik)
L£li
- (şe n g ln e ) = M erkep ve
J-AJ ö l y~ J l i j
ti U»
o lj< J # ' 61
<SJir-
ı/Uii
Saçma sapan yaldızlı iki söz
Yabancının ayağı ortaya geldi. için bütün y ıl halk ile mücadele
Dünyada yeni bir karışıklık etmekteyim.
zuhur etti. (H â k â n i)
>
(N ifâ m i) X t,
(şS şter)
= İran’ın H ozistan Onun türbesinin taşı başında
eyaletinde bir şehir. Tahfif ile define üzerindeki define yılanı
şu şter = şüş de denir. M uarrebi gibi yüz m eşakkatle kıvrandı.
_A_r dir.
(N izami)
o - > iili. c—J u r-'
dJC “
•*** (şuşek) = D ö rt telli saz.
Benim toprağımın /aşına elini (B u rh an ) dan başka lügatlerde
koyar, benim temiz cevherimi görü lem ed iği halde bilme ve
hatırlarsın. g ö rm e m ânalarına kullanılması
(N ifâmi)
g arip görü n ü r § İran g ö çe b e le
Şehitlerin m ezarına konulan rinden bir oym ak.
nişan, belirti.
., i.
^
*V *
(ş e v lâ n ) = K em en t, ucu
(şü ğ ) = Şuh (6 a .). ilmekli ip.
„ t
J>
İ 'L < k'*L *
( şevğâ, şev k â ) =
^ ( ş ü l e k ) = Süratli giden at
M andıra = şe b ğ â .
§ Isfendiyar’ın atının adı.
y. J ^ yz
ıfİ! s, *J3^s.
\cy>{ AÎİ' ö^-*
lîWj
İ^ J
1 ‘
; ( ş ü l i d e n ) P erişan olm ak,
~ (şu k e ) = Kuyum cu kalıbı.
en d işeye düşm ek, h ay ret etm ek
âciz kalm ak.
(ç u l) = Bilme, g ö rm e, bile
rek , g ö re re k m ânalarınadır.
( ş ü n , â r m e n d ) = A ğıtçı :
Şüliden = dağılm ak, perişan
ölüye ağlıyan (zend lügatidir).
olm ak, karışm ak, h a y rette kal
m ak, âciz olm ak mânalarından
em ir. Şüliden bilmek ve g ö r f-* ( ş u m ) = U ğursuz, m eym en et
mek m ânalarına (N aşiri) ile siz.
t l Her sabah başka bir kocası
y* (şümîz)=Sürülmüş, nadas olan dilbere gönül' vermek lâ
olmuş tarla § Ekinci, ekincilik, y ık değildir.
tahfif ile şümiz, şumiz de der (S a d i)
i'
ler. Şümizîden=Şümiz kerden
*= tarlayı sürmek. (şev i) = Şuden = olmak,
gitmek mastarından muzari mu
hatap.
(şevend) = Sebep,, illet ve tfjJJ fU. tfl
her şeyin maddesi. Cem'i şe*
vendân = sebepler, illetler.
Ey çiğ! Hiçbir vakit adam ol
tt * mazsın. ı
^ (şevendâ) = Işitici, dinle ( S a d i)
yici = \$ z şinevâ, şinevende. . :
f # ı.
(füy) = Yıka: şüsten — yı
kamak tan (Emir, isfa, muh.
(fünlz) *= Çörekotu. vas.).
ulp ıf jj ıfjXi
iSW-"”J ^
^ ü ii
rfUiJ
Bizim sevgilimiz mademki biz
Tatlı gülüşle Ş irin ’in tatlılık den ar ettiğinden şehirden gidi
ları Şehrüd nehri kenarındaki yor, biz gidelim; tek bizim şeh-
sazları şeker kamışı yapmış. riyarımız gitmesin.
(N izâ m ı) (Ş ü c a )
• **
§ Eğlenti ve sa v a şta H ıristiyan
ların çaldıkları m usikâr gibi bir
altıncı ayı § Her şemsî ayın
dördüncü günü = şehrivergân. (şehlân) = Meşhur bir dağ
Jt* J £ $ l#J*- ' J İ Î ^ ^lV »L. j
jj/1 ^*1 4^ • jt' ûk*.
Kalemi tavsifte : J L z
(şiy â n i) « = O n d a üçü m ağ
ijjl dr»j *li?:* Jî -
şuş p ara = deh heft.
jLj. Jİ jl' a'Ü j 'j ; -
> 1 iV* a .;' j * ,
Mj u İ -
^ t- (şîd â n ) «= Y em ek so frası. j Ui>
( ş ir z e n e ) = Y a ğ çıkarılan I * *
( ş ir ö ş ilim ) = Kudüs
yayık (Ar.) ^ .
şehri.
• A
•: > A
(şir z e ) = G üc, kuvvet.
(şir ü n e ) = Ç ocu k ların b a ş
© ■_ ®•"
larında ve yüzlerinde çıkan
j / ^ ,
r *. ,; (ş ır ı ş e n c e r fg u n ) küçük sivilce (ba. ).
= L â ’l renkli şarap . • > - >
T - t ( ş ır u y , ş ır u y e )
(ş ir k u n c iş k )= K o ç = H usrevi P e rv iz ’i öldüren o ğ
ken denilen k erk es n ev’inden lunun adı.
bir kuştur ki s e rç e avladığı
için şiri kuncişk denilm iştir
( ş i r e ) = Ş ı r a dediğim iz üzüm
(Ar.)
suyu § Ş e k e r şerb eti § K ayn a-
****** ziy a n .
( M tv lS n S )
T a tlı şa ra b ı tu t, s a n tu r ve e/- Mukabili, sen ; can.
s e r i s i ğ z i s a d a s i y l e iç .
(M in S çfh rI) Vv> (şlşe’i bünâb) — (k.)
Felek.
j»<ı*â (şişe dil) = Namert.
«■»->. ^ t f j i 'j
(» * * •) — Ş » şe- jl*v Ji y ' ,r JV»
t?-*--/, y öv^ j j» IV
^ •Ü îû / V U JİİW
H er k im in h u y u i y i is e k u r tu l
du; h er k im n a m e r t is e m ü n k e -
(6a.).
s ir o ld u .
JU jk’b iÇ
y V ^ Jj* j *1^1 O il (,M tv lâ n S )
tf jU»
§ Mizacı nazik, kalbi zayıf mâ
£ıj, k e b a b ın h a lin i n e b il ir ; nasına da gelir.
ş iş e n in g ü l s u y u n d a n n e h a b e ri J» (fl jy Jjj jfb y
va r. JS-f tr* 1' û 'jf .
(D e h le vl) M j»
al ü j‘-
ay j
l»S
(ş)= A ra p ç a elifbenin 14 üncü
harfidir. Bu harf F a rs ç a d a ^ ıc Ey vezir! Bayram sana kutlu
j» ı > ı jiı t 1 j ( i . h, z, £, z, ca, olsun.
C U rfi)
k) harfleri gibi, yok tu r. Yalnız
A ra p ç a d a n alınan kelim elerde *. r
görü lür ve sin gibi okunur. ' -f>
j (şâ ^ ib e fs e ri
A ra p ç a d a telâffuz şekii (sa d ) tır. g e rd u n ) = ( k .) H azreti clsâ.
E b c e d hesabiyle 90 adedini I # »
g ö s te rir [*]. (şâ h ib i im zâ) = (k.)
V ezir ve hâkim.
' ı ** ’
^ 't (fâ ^ ib ^ırân)= F ars- (şub^İ râat, fub^i
çada 30 sene hüküm süren pa râst b&ne, şab^İ r&at ^âme)
dişahtır, müneccimlerce Müşteri — (k .) Gerçek sabah.
ile Zührenin bir burçta birleş
tikleri sırada doğan uğurlu * 1 <0 # ^
kimsedir. (fub^ revân)— ( k . ) Taze
ve gençler § Yola giden misa
firler.
(f&bibl y ed i b ey - >>
i&) = (k .) Hazreti Musa.
V m ü le m m a 11 n i^ â b , şn b ^i
*•* (şâre) =• Yılanyastığı deni- n u ^u st) = Yalancı sabah.
nilen nebatın küçük nev’i.
M» *** *
• .* « ,» ^ (fu b ^ n ig in â n ) = (k .)
(şâci zeri yu«uf)= İbadet etmek için seher vakti
( k .) Güneş. uyananlar, sofiler.
• A î - / *"
* - l
(şedef)=-tçinde inci peyda
(ş e ^ rfty i ^ a d s î) —
olan bir deniz hayvanı. Farsçası
?BŞİ mâhî. Ona benzi-
(k .) L&hut âlemi.
yen her deniz hayvanına da
derier § Bir nevj küçük şarap
V* U^*0 (şefeni dnreng) — kadehi.
(k ) Dünya. gjjJju. (şedefi Sfeşln,
sedefi rflz) = ( k . ) Güneş.
(yefeni aîm ) = (k .) Kâ t f i , .jU ja - (şedefi bıc&de ren?)
ğıdın beyaz sayfası. = ( k . ) Sarı renkli şarap,
jıi» j j - (şedefi şedu çi-
h&rde cakd) —114 süre olmak
ca f îm ( yefeni ve*îc) = (k .)
itibariyle ( k . ) Kurani kerim,
oı J * - (şedefi felek)=(/:.) Do
Yeryüzü.
kuzuncu felek Güneş ve aydan,
• î * * *■'. ' kuzey tarafındaki benatı na’ş
' (şe^îfeHru|ı zerd) denilen beş yıldızla diğer üç
—Hazan yaprakları. yıldızdan mürekkep olarak se
defe benziyen şekilden de ki
Ij u * naye olur.
---- (f*dâ) — Seda Muarrebi. ia_
a/'jju. (şedef gün sâğer) —
( 6 a .) .
( k . ) Billur kadeh.
i& j ( şedefi muşkın
(şedberk)= Katmerli gül. reng) -= (k .) Gök.
' r
\,X* ( A » " (ge(]pft, yedpfiye) (şurâfyi) ■= Sürahi dediği
»Kırkayak -*= hez&rpâ. Nicme- miz mayi kabı. Arapçası halis
tullah şedpâye ağaç kurdu-, tır şarap kabı mânasına sürahiye
tıl diye ayırmıştır. dir (Nişâm).
ı• 1
^ (ş e rrâ fi h e z â n )—(k.) ,Cz. ' (ş e f^ e Di ,tîg i y e^er)
G üneş, güz rü zgârı, güz m ev = ( k .) Tanyerinin ilk aydınlığı.
simi. j j U i* (şefh e’i ze r) = (ki) Gü
y cJj o ; - o ' j* < J* n eş, gündüzün çe h re si, s a r a r
■ ı j *> - mış y a p ra k , âşık çeh resi.
,tk»
* '\J*
7" . (iecâc) = Yemen ve Am H ik m e ti, K u r a n v e h a d îs in s ır
man'da yetişen bir ağacın pu la r ın ı o n u n f i k r i n d e n ta m a m e n
sudur, pek beyaz olup elbise s ilm iş le r d i.
yıkamakta kullanılır. { 'A ft S r )
[*] tranlılar A rap tâbiiyetin e girerek Müslüman olduktan sonra din tesiriyle u* (y)
m addesinda yazdığım sekiz harfin Kuranı kerim i doğru okuyabilm ek em eliyle seslerini
ve okunuş tarzlarını öğrenm ek m ecburiyetinde kalm iflardır. H attâ kendi dillerindeki
A-» s e d = y ü z , ş e s t= a ltm i} kelimelerini onlara uyarak j— yed,şey t suretinde yazma
ya baylanmalardır, lyte yazıda bu ikilik, Fars dilinde A rapçayı iyi bılm iyenlere karşı bir
takım karışıklıklara yol açm ıştır. Konuşmada ve okumada û ı ^ ( m ) sin g ib i, J* ı J*
(i, f ) z gibi, V (^) te, £ (*a) e gibi telâffuz edilir (N işim ).
ı/it (tâsiçihl kilîd)= Üze
(() - Arapça elifbenin 16 ncı rinde kırk yahut daha az anah
harfidir. Ebcet hesabiyle 9 ade tar asılı küçük bir tastır ki
dini gösterir. Bu harf de Fars- Iranın münevver olmıyan kadın
çada yoktur. Arapçadan alınan tabakasına göre deliren kadının
lar da (t) gibi tel&ffuz olunur. başına bu tasla su dökülürse
Arapçada tel&ffuz şekli (ta) dır. akıllanırmış.
u» « ( b a .) .
» , 1
dU U ■h")
(l&frek)—Dağdağan ağacı
O n u n la b ir le ş m e k m ü y e s s e r o la
= ği* (6a.). Bazı lûg&tler o ağa
c a ğ ın a d a ir a ğ z ım d a k t r k a n a h
cın meyvası, bazıları da ağı
ta r lı ta s g ib i ep eyce d i l o ls a
ağacı demişler.
b e n d e n d e d ik o d u s u m a z .
l 'h , (Vetfd)
y ( t& rem ) => Çadır: (b a .) .
3i o’U' (tâsi zer)= ( k .) Güneş.
_rAi.lr jÜ* ı j j j l fjll» jU»
(târemi e^ier, târemi ezrek, fa
remi fîröze, târemi nîlgfln) = (Jâfl^)=Kendini bilmiyecek
( k . ) Gök.
derecede sarhoş«=bed mest.
S ığ ın tı ile h a z ır y iy ic id e ar ve
( te b î . t şinfis ) =
h a y a n ın e se r i y o k tu r .
(k .) Doktor, tabip.
(M ir N e şm I)
Sana u y a n la r b a yrağı fe le ğ in
ta v a n ın a d ik tile r , u y m ıy a n la r ın (te rjıâ n ) = a t / (6a.).
n a m v e n iş a n ı k a lm a d ı. • >
(E n ve rl)
(te rh u n ) = (6a.).
fifj> j j . ( teb l d er gilîm ze-
V '* *• t
d en ) = (&.) Belli bir işi g izle ij (je r f b e r b e ste n ) =
m ek.
( k . ) Fayd alan m ak .
^ ~ (te le b id e n ) = A r a p ç a is
** *L
(Junbur) = .jo, (ba.).
tem ek m ânasına gelen (teleb ) o *
den yapılm ış ( jju«« m astarı 'jb
c a ’li) uydurm a m astard ır. (fenz) = İstihza, alay etm ek .
( tyı/
jÜ *
wfU (fem ıâz) = A lay cı.
(te n fe n e ) = A ra p ç a d a sinek,
& ( f e m r â ) = = K en e tohum u ve
J * . (b a )
tan tan e = •
( t e v r ) = T a rz ve reviş, nevi §
Resim ve kanun.
l* V
( t u r ) = : V ahşi. T uri = vahşi,
Debdebeli ve tumturaklı söz ve
vahşilik, ürkeklik § V ah şetle
İŞ güç ne vakte kadar; kendi
m uttasıf h ayvan .
nin işine ve haline bak da utan.
(M evlâna) * ’» *
^ (fü rd ân ) = Y ü k çek ici iri
f ,Ç ^° (J:emeci h âm ) == O lm ıya- at, katır, d ev e gibi d ö rt ayaklı
c a k şeyi um m ak. h ayvanlar.
1"
*l L
(fn s e k ) = Ç o b an ta ra ğ ı ^ - ( Ç e y â r e ) = S ü r a t l i giden gem i
v e taraklık denilen bitki (Ar.) (Burhan). Bizim ta y y a re d ed iğ i
miz u ç a ğ a lranlılar u ı,* (h ev â
p ey m â) d iyorlar.
(|ÜÇ) = Pam u k. • lı
^ ( | ı y â f ) = A ğ ı r l ı k b a sm a (Ar.)
s* r-
(| f i| e k , t « t î ) = Du o ) ^
du kuşu
^ - ( t e y â n ) — S arm aşık gibi s a
»v- ' » • ( tötP i şeljrâ ) — (k.)
rılan y ab an yasem ini.
S eb ze. ✓
. >
(Je y re ) = Hafiflik.
(^ ü f ) = Y a şlı k o ca k a rı.
t?—i J f i ^._Ue ijtU ji
( t e v V ) = M adenden yapılm ış
büyük halka, gerdanlık.
ik i şey aklın hafifliğine delâ
jU (tev k i b eh â r) = Eleğim -
let eder. Söyliyecek zamanda
sa ğ m a = kavsikuzeh.
söylememek , susulacak zaman
j u ı > (te v fc d â r)= S a k a lı çıkm aya da söylemek.
başlam ış g e n ç oğlan § E sir § (Sadî)
Kum ru.
jji j 3jU (tev k i zen cîr) = Suçlu IX -
( | i r e ) — U tan m a ve utanan
ların boyunlarına geçirilen d e § G ü cen m e, incinm e (B u rh an ).
mir h alka, lâle.
• '" l
j ?* ö> (tevili ‘ an b er) * = G üzel „ (fe y c e ) = D öşek ve y astık .
lerin yanak larınd a yeni p eyd a
olan tüytüs.
‘ ( ^ i t n , | î| ü ) = Su kuz
gunu.
'T'- * ^ ( f e h m â s b ) = Safevîle-
rin ikinci hüküm darı ile sonun ]t>
( fe y fû r) = H e r cin s kuş.
cusunun a d lan .
Mutlak kuş ki en vam a şâm ildir.
*» ' ** L
e *'
<■*’ ( j e h m n r e ı l - i j ^ - (ba.). • t’ \ L
^ - (f e y te s â n )= > = Boyun a t k ı s ı :
talsân yahut (u rresân M uarrebi-
,11*
J - (Çeyyâr) - H a v a d a uçan § d ir.T âl = büyük tepsi, tu rre«=
Süratli giden a t (O k y ân ü s). sa ç a k ve sundurm a m ânalarına
olup sân her ikisinde teşbih
edatıdır jü t (6a.).
j U s iu u . ( (eylesâni muze'fer )
I/Av (feynn*) — Ateş böceği.
= Güneşin parıltısı.
ijL . oULi fteylesânl mu(errâ) — ■ ({oynri aidre) = ()fc.)
Gece. Melekler.
J*
J»
(j) = Arapça elifbenin 17 nci (fiili zem in ) —■Gece.
harfidir. Ebcet hesabiyle 900
adedini gösterir. Bu harf de (felm â 3) = Gece karanlığı,
Farsçada yoktur. Arapçadan karanlık gece.
almanlar da (z) gibi telâffuz
olunur. Arapçada telâffuz şek
li (it) dır. «j. (6a.).
jüt
ı (felm â n î)= Karanlığa men*
sup.
✓ (jıll) = Gölge. *' * i
\ '
• o j» <3^** M® (şu lm etiyân =* ( k . ) Müş
f J (f elâm ) Karanlık. rikler, dalâlet sahipleri.
L
den in c in m e ; ç ü n k ü s a r h o ş lu k
(*a) =- Arapça elifbenin 18 inci h a lid ir .
harfidir. Ebcet hesabiyle 70 İS e y f l )
- ‘C
Y
( â şı^ ı huşk) = (k .)
f (câm ) = Yıl = sâl (m) şeddeli
Sadakatsiz âşık. olursa (l}âş) karşılığıdır.
* M'
'T,^ r (‘âlem i âb) —Şarap içen
lerin ıstılahında sarhoşluk âle ▼ukân) = ( k . ) Gezeğen yıldızlar.
mi, hali, şarabın neşvesi.
(câm ili can) = Cenabı
>=— ı j ' f . f JK
Hak.
Â-
i
S a r h o ş lu k yüzü n d en d u d a ğ ın ( câm ili d ery âv u -
h a lis ş a r a p tır d e r s e m s ö z ü m ü z kân) = Güneş.
ve riyâz kelim eleri gibi müfret
(câ m ili $ebc) = (&.) H ay yerin d e kullanırlar.’
ı
van ruhu.
^ • ( 'a c â y ib î ) = E lb ise altına
giyilen elbise
(^âylçe3! le b i cüy)
= K u y r u k s a la n kuşu (Ar.) .
’ £
T* (Ca ce b ) = Ş a şıla ca k şey . K e r
*" li den ve d âşten kelim eleriyle
- (ca b b a s devs) = Iran-
lılara g ö re S afevîler d ev rin d e terek k ü b ed er.
lsfeh an ’d a türeyen hilekâr,. gül ° * ® C.
d ü rü cü bir dilencidir ki isfe- T '• (Ca c e b rü d ) *== Bir nevi
h an 'd a onun ad iyle anılan bir saz. N ey sesi d iyen ler d e v a r
m ahalle vard ır. dır.
ı / V y ıri'-r.
ûı 1-»V* G fî* fa c m â ) = H ay ır ve şe rre y a-
i 'V ram ıyan kişi.
V t (Ca^creb^âne) «= ( k . ) İğne
(cuk&b) — Karakuş. Fars- konulan zarf, iğnelik § Mangal.
çası <it dir.
(‘a k re b i n ilü fe ri)
j ( <ukâbi ihen în = Akrep burcu.
m in^Ar) *=* Temrenli ok.
r Cj J » ( c .^ 1 nâb) _ (* ) D n .
j jUr vu> (cukâb çehâr per) *=
(i.) Ok. berin dudağı § Şarap § Kanlı
göz yaşı.
vı& ( cukâb şuden ) =* Bir
şeye talip olmak. Ü 5U y X p ( ca k s | h H f t I ) _ ^
Ç,
Vl JA ) 'i l i jA »
^nî iyi gören iyi gören, = kezzap
(azotik asit)
oL kırm ızı şarabı sürahinin kanını yani kırınızı
şarabı
^jU'U sevgilinin gönül okşıyan gönül okşıyan sevgilinin
l/l-U ısırıcı ısırıcı (k)
cerreset cerre st
Bu mânaya A rapça olup
ı F arsçası <„■» d ır
cervend == ışık
şarap : m üselles m ânalarınadır şarap k i üçüncüye A rapça
m üselles denir
J'iî* çuval çuval (k) beden
^f*. j V ağır gemi a ğ ır yüklü gemi
M adde Y anlış D oğru
( iAj * ) yağlı § k u y ru k ve iç Bövle b ir ib a re y o k tu r
yağı g ib i şeyler
C->f tık ırd a m a y a tın g ırd am ay a
•J* «*'Lr*V ’i i s - u f j lT j -
Ö>> ey ne^şeb! ey nehşebî !
güm üş elm a güm üş g ib i çene güm üş g ib i elm a yani çene
J^r = & su d ib in d ek i çam ur = jS ~
çuğunder çuğundur
öl*l~ ?'~*î jU l-
b -
* t r
kınağı kıynağı
M ince bel beli ince kim se
ö ^JT ucundaki büklüm ündeki
»• çevgen var zülüf var
JjÇ ı o*-l j t - i - JLİ-I jilS
.i> jJV . Hîi>- kapıyı çalm ak açılm asını (k ) açılm asını islem ek
istem ek
T** ■‘H «i*- veyahut yahut
î)* -^ J j jj (k) m uhafaza etm ek,' korum ak kendinin ve başk aların ın
yolunu korum ak,
»jU. iö o i .
OU. •jU. jf*
_r-.r. ^ jû .j mL'U '»-'W Ji- j . y ' -
bu m ad d e u nutulm uştur. H âk i d âm en g ir = Yolcunun
yürüm esine engel olan balçık.
Bu m ü nasebetle konuğu cezbe
den ye-,
gelir. gelir:
Şimdiye k ad ar her faaikül od iki formayı ihtiva ettiğ i halde altıncı fasikül 13 for
ma neşredilm iştir. Bundan dolayı 73 üncü form anıç yanlışları bilm eeburiye yedinci fasi-
küle geçirildi.