Está en la página 1de 161

RAINER MARIA RILKE

DNYA KLASKLER

RAINER MARIA RILKE


Beyaz Mutluluk
Trkesi: Kamuran ipal
1. Basm: Ocak, 2003
Dizgi: Must;fa Balaban
ISBN 975-406-769-4
Bask: Umut Matbaas

(0212) 637 09 34
Cem Yaynevi: pek Soka No: 10

80060 Beyolu-stanbul
Tel: (0212) 293 41 70 Faks: 244 15 33

RAINER MARIA RILKE

Beyaz Mutluluk
Trkesi:
Kamuran ipal

cemi!"\
vavnev1V

PERRE DUMONT
(1894)

Lokomotif l l austos lesinin scaktan titreen bu


naltc maviliinden ieri adeta sonsuzlua doru uzayp gi
den tiz bir ddk sesi yollad. Pierre, annesiyle ikinci snf bir
kompartmanda oturuyordu. Ufak tefek, hareketli bir kadn
d annesi, srtnda basmadan sade, siyah bir giysi, iyilik oku
nan solgun bir yz, snk snk bakan kasvetli gzlerle. Bir
subaydan dul kalm bir hanmefendi; yann@a;askeri nifor
masyla olu,. on bir yanda var yok bir bacaksz.
"Geldik. te," dedi Pierre yksek sesle, sevinerek. Gri
renkteki gsterisiz valizini adan uzanp ald. Valizin ze
rinde resmi ve'beylik iri harflerle Pierre Dumont, 1. snf, no.

22 yazs okunuyordu. Suskun, nne 'bakp duruyordu anne


hanm. Bir kar boyuyla olu elindeki valizi karlarndaki
srann zerine koyunca, o iri ve dikbal harflere iliti gz.
Birka saatlik yolculuk srasnda belki yz kez okumutu bu
harfleri. ini ekti. Pek tkrldm biri saylmazd. Bu dn
yadan gp gitmiyzba kocasnn yannda askerlik yaa
mnn nasl ey olduunu renmi ve ona almt. Ama an
ne gururu, ufak tefekliine karn gnlnde nemli bir kii
lik oluturan olu Pierre'in belli bir numaraya indirgenme
sinden yine de incinmiti. No.

22.

Nasl da irkin bir yankla

m vard yle!
Pierre;pencere nnde dikilmi duruyor, darlara ba
kyonlu. stasyona varmalarna ok

az

kalmt. Tren yava

lam. makaslardan geiyor, de m i ryol unun iki yanndaki ye-

il otlarla kapl dolgularn, ayrca geni dzlklerin ve kk


kk evlerin nnden hzla kayp gitmekteydi. Azizlerin
balarndaki nurdan halelere benzeyen devcileyin ay iekle
ri, evlerin nnde muhafzlar gibi dikilmi duruyordu. Ama
evlerin kaplar ylesine kkt ki, Pierre kendisinin bile
eilmeden ilerinden geemeyeceini dnd. Derken ev
ler kaybolup pek rok paradan oluan b uzlu ..:anlaryla kara
kara, isli ambarlar grnd. Tren yolu geniledi giderek, bir
hat bir tekisinin yannda belirip ortaya kt. Nihayet tiz bir
uultuyla ve tslaya tslaya kk kasabann istasyonuna gir
di tren.
"Bugn ok, ama ok neeli olmalyz, anne!" dedi k
k Pierre. Korkup irkilen annesini cokuyla kucaklad. Va
lizi kaldrp ald sradan ve annesinin trenden inmesine yar
dm etti. Sonra yznde marur bir ifadeyle annesine kolu
nu uzatt. Uzun boylu bir kadn saylmazd Bayan Dumont,
yine de ancak sol elini kavalyesinin koltuk altna sokabildi.
Yakp kavurucu bu le saatinde tozlu yolda yryp bir
restorana geldiler.
"Ne yiyelim anne?"
"Senin cann ne istiyorsa hayatm!"
Bunun zerine Pierre, iki aylk izin srasnda evde bir o
cuk gibi kendisine yedirdikleri o pek sevdii yemekleri sayp
dkt bir bir. Falan ya da filan yemei bu restoranda da yi
yebilir miydi acaba? orbadan kaymakl elmal pastaya ka
dar btn yemekler, aznn tadn bilen birinin kl krk ya
rarlyla gndeme geldi. Kk asker ok da akac biriydi;
bu hepsinden ok sevdii yemekler adeta yaamnn belke
miini oluturuyor, dier btn olaylar bu temel direk evre
sinde sralanyordu; nk dnp dolap konumaya bal
yordu Pierre: Hatrnda m anne. falan ya da filan eyi son
kez yediimizde, falan ya da filan ey olmutu. Kukusuz bu
6

canm yemeklerin lezzet ve hazzn bugn son kez yaayaca


ve artk drt ay gibi bir sre bundan yoksun kalaca da
aklna geldi derken. Biraz sessizleip usulcack gs geirdi.
Ne var ki, insann gnln enlendiren gneli yaz gnnn
ocuk ruhu zerinde etkisiz kald grlmez hi; dolaysy
la, neesinden kabna samayarak yeniden gevezelie ko
yulmakta ge.::ikmedi Pierre, dden kp giden izin gnlerini
bir bir kafasndan geirdi. u anda saat leden sonra ikiyi
gsteriyordu. Yedide klada olmas gerekmekteydi. Buna
gre daha be saati vard. Yani saatin byk gstergesi kad
rann evresini be kez daha frdolay dnecekti. Bu da uzun,
hayli uzun bir zamand.
Yemekler yenmi, bir gzel tknmt Pierre. Ancak,
nndeki kadehe krmz arap koyan annesi kendi kadehi
ni kaldrp yaarm gzlerle anlaml anlaml ona baknca,
azndaki lokma P ierre'nin grtlana taklp kald. Salonda
gezdirdii gzleri saatin kadranna gelip durdu; olmutu
saat. Gsterge drt kez daha dnecek diye geirdi iinden.
Bu da yreklendirdi kendisini, kadehini kaldrd, annesiyle
biraz serte kadeh tokuturdu. "Neeyle, sevinle yeniden
bulumak zere anneciim! " Sesinde kat ve deiik bir ton
vard. Ve yeniden yumuamaktan korkar gibi hemen do
ruldu, ufak tefek bir kadn olan annesini solgun alnndan
pt.
Yemein ardndan rmak kysnda bir aa bir yukar
gidip gelmeye baladlar. Fazla bir kimseyle karlatklar
yoktu, birbirleriyle rahat rahat konuabiliyorlard. Ama sk
sk kesiliyordu syleileri; Pierre ban dik tutuyor, her iki
eli pantolon ceplerinde, iri ve mavi gzleriyle l l parlda
yan rmak zerinden kar sahilin mor yamalarna dalgn
dalgn bakyordu. Bayan Dumont'nn gzleri ise yrdkle
ri yolun iki yanndaki aalarn yapraklarndayd: artk sara-

rp soluyordu yapraklar, parlaklklar uup gidiyordu. Hatta


yer yer yola serilip kalm kimi yapraklar grlyordu. Bun
lardan biri ayaklar altnda trdaynca, Bayan Dumont ir
kildi anszn.
"Sonbahar kapda! " dedi usulcack.
"yle," diye mrldand Pforre dilerinin arasndan.

"A< gzel bir yaz g1.:irdik," Jiyc srdrd konumasn Bayan Dumont, adeta ne diyeceini bilemeyerek.
Pierre, annesinin szlerini cevapsz brakt.
"Anne," dedi; ama bunu sylerken yzn dndrmedi
annesine. "Anne, sevgili Julie'ye selamlarm ilet, olmaz m."
Sonra sustu, kzard yz.
Annesi glmsedi. "Sen hi merak etme, Pierre'ciim! "
Julie, kk kavalyenin gnln kaptrd bir kuzencikti.
Pierre sk sk kuzeni Julie'nin odasnn penceresi nnden
gemi, onunla zaman zaman top oynam, ona iekler ver
miti; hatta -Bayan Dumont bile bilmiyordu bunu- kuzeni
nin bir resmini niformasnn i cebinde tayordu.
"Julie de evden ayrlacak yaknda," dedi Bayan Du
mont, kk olunun dikkatini bu konu zerine ekebildii
ne sevinerek. "ngiliz Froylayn'larna ya da Sacrecour'e gi
decek. "
Dul kadn olu Pierre'i tanyordu. Gnl verdii kuzeni
Julie'yi de belli bir yazgnn beklemekte oluu avuttu Pierre'i,
ayrcalk acsn hafifletti. dlek davranndan dolay iten
ie sulamalar yneltti kendisine. ocuksu hayal gcyle as
keri okulda geirecei aylar zerinden atlayp telere geti.
"Ama Noel'de ben eve dnnce. Julie de gelmi olacak,
deil mi?"
"Elbette!"
"Sen onu Noel gecesi iin bize davet edersin, deil mi
anneciim? "
8

"imdiden davet ettim bile; geleceim dedi, sz almadan


koyvermedim yakasn, ne yapp yapp izin koparacak anne
sinden. Noel gecesi olabildiince uzun sre bizde kalacak."
"Harika!" diyerek sevincinden batrd Pierre, gzleri
parldad.
"Gzel bir Noel aac hazrlayacam senin iin. Sonra
uslu durur da Fraazla kalkmazsan...

"

"Ama anne! Yeni niforma varken zerimde."


"Kim bilir, kim bilir," diyerek glmsedi Bayan Du
mont.
"Benim canm anneciim!" diye ykseltti sesini kk
kahraman; gezi yolunun ortasnda durup annesi Bayan Du
mont'a sarld, byk bir cokuyla onu pmekten ekinme
di.

"yle iyisin ki anneciim!"


Annesi vakur bir edayla, "Derslerine gzel gzel aha

caksm, tamam m Pierre ! " dedi.


"Hem de nasl! yle alacam ki... "
"nce matematik, biliyor musun. Matematikte biraz
zorlanyorsun da."
"Btn derslerden ok parlak notlar alacam, greceksin."
"Sonra, tmemeye bak kendini; nmzde souk bir
mevsim var, kaln eyler giyinmeyi hi aklndan karma.
Gece olur ki alrsn, yorgana iyice sarl da yat."
"Merak etme sen, hi merak etme!" Derken Pierre bir
kez daha tatilde yaad olaylardan konumaya balad. y
le komik, yle elenceli eyler yaamlard ki, anne ve olu
glmekten krldlar. Anszn irkildi Pierre. Kilise kulesinden
tok an sesleri dalga dalga kopup gelmeye balamt.
"Saatin alt olduunu haber veriyor an sesleri." dedi
glmsemeye alarak.
_

"Gel seninle u pas taneye girelim! "


"Olur anne. Nefis kaymak rulolar vardr bu pastanenin.
Julie ile son kez gezintiye ktmzda yemitim ... "
Pierre, st kubbeli pastanecle ince bacakl hasr san
dalyelerden birine oturdu: getirilen pastalar avurtlarn ii
re iire yemeye koyuldu. Yiyecei kadar yedi, derken du
rup JL;rin bir ndcs ald. Nastba :'>vll kc:z<li bu yl \L: JL;vam

etti yemeye.
"Pastay beendiine sevindim, " dedi Bayan Dumont
kahvesini yudumlarken.
Pierre hala yemeye devam ediyordu.
Derken kilise kulesinden tek bir an vuruu duyuldu.
zinden dnen Pierre, "Alt buuk," diye mrldand gs
geirerek. Midesinde mthi bir arlk hissediyordu.
Eh, nasl olsa annesiyle biraz yryeceklerdi daha.
Pastaneden ktlar. Ilk bir austos akamyd, yolun iki
yanndaki aalarda tatl bir meltem geziniyordu.
"myor musun anne? " dedi kk Pierre dalgn.
"Merak etme sen hayatm. "

"Belly imdi ne yapyordur acaba? " Belly, rattler cinsi


kk bir kpekti.
"Hizmetiye emanet ettim onu, her gnk allm yiye
ceini verecek, sonra da onu evden karp biraz gezdirecek. "
"Belly'ye selam syle benden, olmaz m anne? Uslu dur
sun, yaramazlk yapmasn ... " Biraz aka yapaym demiti Pi
erre, ama birden ara verdi szne.
"Bir ey unutmadn ya Pierre? "

.
Uzakta, klann o bozbulank monoton cephesi gster
miti yzn. "zin kad yannda m? "
"Hepsi yanmda anne."
'' Dndn hemen bugnden bildirmen gerekiyor
mu? "
JO

"Evet anne, hemen. "


"Yarn da yine okul vardr?"
"yle. "
"Bana yazacaksn deil mi'?"
"Ama sen de bana yazacaksm anneciim! Hem de eve
dner dnmez. "
"Hi yazmaz olur n.uyurn hayatm."
"Sanrm, mektubun bizim buraya gelmesi iki gn sr
yor. "
Bayan Dumont daha fazla konumad; grtlana bir ey
gelip dmlenmiti. O anda klann hemen kapsnn n
ne gelmi bulunuyorlard.
"Bu gzel gn iin teekkrler anne. " Zavall kk Pi
erre hi de iyi grnmyordu, anlalan pastay fazla kar
mt. Midesinde iddetli bir sanc hissediyor, ayaklan titri
yordu.
"Benzin sararm senin," dedi annesi.
"Yok canm! "
Ama biliyordu Pierre, syledii kuyruklu bir yaland.
Nasl da bana sramt midesindeki ar. Ayaklarnn ze
rinde g bela durabiliyordu.
"Gerekten bir eyim-" O anda yediyi vurdu kilise ku
lesinin an.
Ana oul. birden sarma dola olup alamaya baladlar.
"Yavrucuum!" diye hkryordu zavall Bayan Du
mont.
"Ama anne, yz yirmi gn sonra yine yanndaym... "
"Derslerine al, hasta olmamaya bak!" Ve titreyen
eliyle kk olunu kutsad Bayan Dumont.
Pierre, annesinin ellerinden kendini kurtard. "Acele et
meliyim, yoksa ceza yerim." diye kekeledi. "Yaz bana anne
ciim. Sonra Julie, biliyor musun. sonra ela Belly."

11

Annesini bir kez daha ptkten sonra koup uzaklat.


"Tanrm!" Ama Pierre annesini iitmedi artk.
Klann kapsnda bir kez daha dnp arkasna bakt.
Giderek lolua gmlen aalar arasnda ufak tefek dikil
mi duruyordu annesi. Pierre yutkundu. abuk davranp tut
tu kendini, gzyalarn iine aktt.
Ama hi de i a..: deildi durumu.

Sallana sallana kapdan geip klann geni avlusuna


girdi. Kendisini bir yorgun, bir yorgun hissediyordu ki!
"Dumont!" diye seslendi arkadan hoyrat bir ses.
Pierre, kapda nbet tutan astsubayn karsnda dikildi
ini grd.
"Dumont! zinden dndnz kapda bildirmeniz ge
rektiini bilmiyor musunuz ha?"

12

GELNCK
(1895)

Dnyada kimi kimsesi yoktu kk Antje'nin. ksz


ocuklardan biriydi. Kzn yetitirilip bytlmesiyle ilgi
lenmek ky cemaatine dmt. Yetitirilip bytlmesi
mi?
Kz okula yollanyordu, o kadar. Bundan tesini kimse
.

kendine dert etmiyordu. Krmz boyal iftlik evindeki kyl yiyecek iecek veriyordu kza. Acdndan hani; yemek
saatinde geldi geldi, gelmedi mi, kendi bilecei eydi, yana
malarn payna bir lokma daha ok yemek derdi. Bu k
k dilenci kz diken gibi batyordu yanamalarn gzne,
nedeni de bu bir lokma fazla yiyecekti;
Okul ii de yrmemiti. retmeni bir soru yneltti
mi, kz cevabm biliyorsa da sylemiyor, cevap vermeye kal
knca br rencilerin kendisine gldklerini grerek a
lamaya balyordu. Onun aladn grnce, tekiler bu
kez daha ok glyorlard. Sonunda okulun semtine hi u
ramaz oldu kk Antje. Bunun zerine btn gn tembel
tembel sada solda gezip dolaarak geirmeye mi koyuldu
dersiniz? Ne gezer! Daha sabah erkenden evden kyor, ge
lincik tarlasnn kenarna gidip oturarak rg ryordu.
Evet ite, annesi rg rmesini retmiti Antje'ye. Za
vall. iyi yrekli annesi. Kukusuz uzun. sivri iler ve kk.
beceriksiz parmaklarla ar yryordu bu i. Ama yryor
du. Hem kk Aotje yalnz da deildi.
Oturduu hendek kenarnda evresi adeta btn

bir sa-

ray erkanyla sarlmt. Bebekikler, bebekikler - gelincik


ieklerinden kotarlm tm. rili ufakl bebekikler. Ak
k rmzlar vard, koyu renkte olanlar vard. lerinden en
gzelleri de kralieydi. Tatan minik tahtcaz zerinde ku
rulmu oturuyor. taht som altndan yaplm gibi gnete l
l parlyordu.
Ve evresinJ1.:ki soylu kiikrin ortasnda eknceli saat

ler geiriyordu kk Antje. Pek vakur bir tavrla orackta


oturuyor, kralieye masallar anlatyordu. Oh, Antje'nin de
bilmedii masal yoktu. Pamuk Prenses ve Yedi Cce masa
l, devlere, hayaletlere, cinlere, perilere ilikin masallar.
Kralie masallarn dinlerken krmz giysiler iindeki nedi
meleri de balarn ileri geri sallyordu.
Kk Antje anlatacaklarm bitirdi mi, bebeklerin dan
sna geliyordu sra. kier ikier, hep ikier ikier. Bir tek
kralie yerinden kalkmyor, dans edenleri izlemekle yetini
yordu. Dans bitince, bebeklerin tm ve btn saray erka
n yine yerlerine geip oturuyordu. Ama kralie ok sertti.
Nedimelerinden biri dans ederken yere devrilmeye grsn,
vay haline! lmden asla kurtaramyordu yakasn. Kk
Antje kralienin lme mahkum ettii bebei tekilerin
arasndan ekip alyor, krmz giysili vcuduna elindeki r
g iini batryordu, ama sonuna, sonuna kadar!
Bugn kk Antje her zamankinden byk bir hama
ratlkla rgsn rmekteydi. Bir ara ban kaldrnca, sa
rayl hanmlarn yalanp kocadn, kralienin bile sararp
solduunu fark etti. Byle olaca belliydi zaten, btn gn
orackta oturup durmular, gne de hepsini yakp kavur
mutu; u sra srtn mavi dalara yaslam gne, bir ate
topu gibiydi.
Titreen bir akam sessizlii tm arlyla gelincik tar
lasnn zerine bastrmt. Hava durgundu. ortalk st li14

mand; yle kk olmasa, usulcack arpmasa, Antje'nin


kalp atlarn duymak iten deildi.
Antje'nin can henz eve gitmek istemiyordu. Bulundu
u yer, yannda barnd o yabanc kyl kadnn damnn
altndan ok daha gzeldi nk. Kyl kadnn evinde da
yak vard hep, dayaktan da kk Antje bir korkuyordu ki!
Annesinden hi dayak yememiti.
Kk Antje'nin gzlerine yalar doldu anszn. Bu
koskoca, bu usuz bucaksz dnyada ite ylesine bir ksz
lk duygusu kmt yreine. Solgun ve narin yanaklar
na yalar scak scak dklmeye balad. Antje 'nin bebekle
rinden baka kimi vard ki!
Evet, yeni bebekler alp gelmek istedi birden. Onlar
her zamanki gibi karsna oturtacak, onlara masallar syle
yecekti. Alamay brakt. lm sarayl hanmlar bir ara
ya toplarken, ocuk aznn evresinde bir glmseme bile
uutu.
Kalkp yeni bebekler getirmeye giderken, rmekte oldu
u orab da yanna ald. Sol elinde orab, sa elinde de sol
mu gelincikleri tutuyordu. Koa koa gelincik tarlasnn bir
hayli iine dald; en iri, en gzel gelinciklerin at yere geldi.
Gzel mi gzel bir gelincik grp koparmak iin eildi.
"Bunu kralie yapacam!" dedi sevinle haykrarak.
Anszn arkadan bir ses iitti; hoyrat bir ses kp, sy
leniyordu kendisine. Gelincik tarlasn bekleyen olan elin
de koca bir sopayla kk Antje'nin zerine yrd. Antje
bard, toparlanp tarlann ierilerine doru komaya ba
lad. Peinden olan geliyor, Antje ayak seslerinin giderek
yaklatn duyuyordu.
Kk Antje kotu da kotu. Komaktan yanaklar
pancar gibi kzarmt. Yorgunluktan ve korkudan glkle
nefes alyordu.

15

Sol elindeki orab bala smsk tutuyor, sa elinde de


gelincikleri tayordu.
Arkasndan gelen olan iyice yaklamt.
Kk Antje btn gcn toplayp kollarn gsne
dayam kouyordu. Birden aya bir tmsee taklp yere
kapakland.

Bir lk sesi.
Hi sesini karmadan serilip kalmt yere k AntGelincik tarlasn bekleyen olan bir kfr savurarak
Antje'nin zerine eildi, onu kolundan hoyrata yakalayp
elindeki sopay havaya kaldrd. Ama anszn yine indirdi
sopay.
Gelinciklerin ve kzn elinin zerine krmz krmz bir
eyler damladn grmt. Yerde yatan kk Antje'nin
vcudunu dndrp bakt. Antje hi kmldamad. Ykana
ykana rengi atm nlknn altndan fkran kan g
s zerinde yaylyordu giderek. Elindeki i kalbine saplan
mt Antje'nin. Mavi ocuk gzleri akt, dudaklarnn ev
resindeki korku ve dehet izgisi bala yerli yerinde duruyor
du.
Kk Antje lmt.
Drt bir yandaki renkli gelincikler, onun zavall dostla
r Antje'nin zerine eilmiti. Akam esintisinde usulcack
fsldatklar duyuluyordu.

16

DK KADIN
(1894)

188 . . ylnn nisan ayyd. Oturduum evden kmam


.

gerekiyordu. Ev sahibim evi satmt, evin yeni sahibi de


mtevaz odamn bulunduu kat olduu gibi kiraya vermek
kararndayd. Uzun zaman bam sokacak bir baka oda
aradm bouna. Ben de sonunda aramaktan bkp nerdeysc
gzlerim kapal kk bir odack kiraladm. Ev dar bir yan
sokak iindeydi, uzun cephesiyle sokan kmsermeye
cek bir blmn kaplyordu.
Odam daha ilk gnler hayli rahat geldi bana. Pek ok
paradan oluan camlar evin eskiliini gsteren ufak iki
penceresinden baknca, gri ve krmz atlar zerinden
uzaklardaki mor dalar grebiliyor, bir alev topu gibi sisli
tepelere yaslanan gnein yava yava douunu izleyebili
yordum. nceki odamdan getirttiim eyalar darack meka
na umduumdan daha rahat oturabilir nitelik kazandrm
t. Evin yneticisinin einin stlendii hizmete kusur bulu
nacak gibi deildi. Merdiven fazla dik saylmazd. insan k
tn fark etmiyordu, hatta dalgn zamanlarmda atya ka
dar trmanacak oluyordum. Ksacas durumdan memnunluk
duymamam iin neden bulunmuyor, karanlk avluda oyna
yan ocuklarn grlmeyii. laternaclarn avluya kp gel
meyii memnunluumu daha da artryordu. O zamandan
bu yana yllar geti, szn ettiim gnler gemiin karan
lklarna gmld. o zamanlar olup bitenler sararp solarak
silik bir renk ald. Sanki imdi szn:i (deceirn olay
_
17

enim

deil de bir bakasnn, belki de yakn bir dostumun bana


gelmi gibi bir duygu yayor iimde. Bu yzden, bencilliim
beni ayartr da bir yalan sylemeye zorlar diye korktuum
yok, her eyi olduu gibi yazacam burada, btn akly
la. dorudan hi sapmakszn.
O gnler evde fazla kalmyordum. Sabah yedi buukta
-,:;ltm bronun yolunu tutuyor, le yc.::ini ucuz lo1-:ntalarn birinde yiyor, ikindileri nianlmn evlerinde ge

yordurn.
Evet, nianlydm o vakitler. Hedwig -bu isimle sz

edeceim nianlmdan- genti, sevimli ve kltrl bir kzd,


dostlarm iin en nemlisi de varlkl biri oluuydu. Ticaret
le uraan kkl bir aileden geliyordu. Tutumlu ve alkan
aile, gen ve centilmen beylerin de seve seve girip kt,
nk btn kibarlna karn doal bir nee havasnn es
tii, ay fincanlarndan bir can skntsnn ykselmesine fr
sat vermeyen bir evin sahibiydi. te yandan herkesin gz
Hedwig'deydi, nk nianlm kltryle sevimli bir deli
menlii badatrabiliyor, bu delimenlik de gnlsz sr
drlen syleileri ilgin ve ekici klyordu. ki ablasndan
da daha ince ruhlu ve duygulu bir kzd Hedwig; ii neyse d
da oydu, uh biriydi ve onu kukusuz seviyordum.
Ak konuabilirim: leride, aramzdaki niann bozul
masnn zerinden bir yl gemiti ki, gen ve soylu bir su
bayla evlendi nianlm, ama kocasna sarn sa bukleleriy
le bir kz ocuu armaan ettikten sonra bu dnyadan g
p gitti.
Nianlmn her Allahn gn kalabalk bir davetli toplu
luuyla karlalan evlerinde genel olarak akam saat altya
kadar kalyordum; ardndan kp bir gezinti yapyor, saat
onda dnp eve geliyor, ertesi gn yine ayn yaam biimi
ni srdryordum.

18

Sabah erken saatte merdiveni usul usul inerken hep


ilk katn holnde evin yneticisine rastlyordum; yerdeki
beyaz inileri temizleyen ynetici beni selamlayp konuma
ya balyordu. Her Allahn gn ayn eyleri yineliyordu. l
kin havadan sz ayor, sonra da odamdan memnun kalp
kalmadm soruyor ve buna benzer eylerden bahsediyor
du.

Ama yal <tJanun syleiye bir

trl

son

vermediini

grnce, her seferinde ona ocuklarna ilikin sorular ynel


tiyordum. Bunun zerine adam ahlayp ofluyor, dilerini
birbirine bastrarak yle diyordu: "Aman beyim! Dertleri
bitmiyor hi!" Derken sylei sona eriyordu. Bir defasnda,
bir sal gnyd, sadece bir ey demi olmak iin yan ba
mdaki odada kimin kaldn renmek istedim. Sorumu
hemen yantlad adam, stnkr bir edayla: "Bir dikii
kadn, zavallnn biri, yzne baklacak gibi deil..." diye
mrldand gzlerini yerden kaldrmakszm.
Edindiim bilgi oktan aklmdan kp gitmiti ki, ona,
gerekten tahmin ettiim gibi dikii kadna evin holnde
rastladm. Bir pazar gn le ncesiydi, uzun sre uyumu
tum gece, evden yeni dar kacaktm; o ise, elinde kk
bir kitap, belki de kiliseden dnyordu. Acnacak bir vcut;
rengi atm, yere kadar uzanan yeil bir mantonun altndaki
sivri omuzlar arasnda ilkin uzun ve ince burunla kk
avurtlarn dikkati ektii bir ba sallanyor, hafife alm
ince dudaklar arasndan kirli dileri grnyordu: keli e
nesi hayli ileri frlamt. Yzde nem tayan tek ey varsa,
gzlerdi. Hani gzel olduklar iin deil, ama donuk donuk
baksalar da iri ve simsiyahtlar. ylesine siyah ki, koyu sa
lar gzlerin siyahl yannda nerdeyse gri grnyordu.
Kadnn zerimde ho bir izlenim braktn asla syleye
mem. Sanrm ban kaldrp bana bakaym dememiti. Ben
de bu nemsiz karlama zerinde fazla duracak zaman bu19

Jamamtm; sokak kapsnn hemen nnde dostlardan bi


rine yakalanm, btn bir le ncesini onunla birlikte ge
irmitim, bir kadn oda komum olduu tmyle aklmdan
kmt. Kap komu olmamza karn, o da ne gece, ne gn
dz sesini karmt. Bu byle srp gidecekti, ama bir rast
lant m desem, baka bir ey mi, bir gece hi beklenmedik,

hi sailnedik bir ey

geldi bama.

Nisan aynn son gnleriydi ki, nianlmn evlerinde


uzun sredir zerinde konuulup hazrlanm bir parti veril
di, ok gzel geti parti, gece ge vakte kadar srd. Hed
wig o gece pek byleyici grnd gzme. Kk, yeil sa
londa kendisiyle. epey bir zaman tatl tatl sohbet ettik, se
vinten yerimde duramayarak onun anlattklarn dinledim.
Nianlm yan ironi karm, ama ocuksu, iten bir naiflik
le gelecekteki yuvamzn tablosunu izip kotard, bizi bekle
yen kk nee ve zntleri alabildiine parlak renklerle
ssleyip koydu nme.lerideki mutluluumuzu dndk
e Noel aacn bekleyen bir ocuk gibi kvanla parldad
gzlerim. Tatl bir memunluk duygusu lk lk akt gnl
me, iim ald. Hedwig de o vakte kadar beni yle neeli
grmediini belirtmeden duramad. te yandan, btn da
vetliler topluluunda byle en bir hava esiyordu. erefe
szleri, kadeh tekuturmalar birbirini kovalad. Derken sa
bahn nfr bul!du saat, yleykernsalondakiler istemeye is
temeye evden ayrlp gitmeye balad. Aada bekleyen
arabalar birer birer yola dzld. Yaya birka konuk da ok
gemeden drt bir yana dald. Eve kadar benim yarm sa
atten fazla bir yolum, vard. stelik nisan.gecesinde souktu
hava, sisli ve i karartcyd. Admlarm iyice atm. Kafam
daki dncelerden baka bir ey yoktu aklmda. Sonunda
kendimi evin nnde buldum, yol hi de bana uzun srme
mi gibi gel& Usulcack kapy atm. yine yle dikkatle
20

ka-

padm ardmdan. Bir kibrit yaktm, kibritin nda holden


geip merdivene gelecektim. Cebimdeki son kibritti, ok
gemeden snverdi. Hala geirdiim gecenin nefis saatle
rini dnerek el yordamyla merdivenleri kmaya koyul
dum. nc kata gelmitim, anahtar ki1ide sokup bir defa
evirdim, usulcack ald kap. ..
Baktm karmda dikii kadn dikiliyor. Yana yana ne
redeyse sonuna gelmi bir mum nn ylece aydnlatt
odada ho olmayan bir ter ve ya kokusu beni karlamt.
Srtnda kirli, hayli dekolte bir gmlek ve .keyu bir i etek
likle yatan br ucunda duran kadn hi arm grn
myor, gzlerini dikmi bana bakyordu.
Anlalan kendi odam diye kadnn odasna girmitim.
Alabildiine mahcup durumdaydm, olduum yere ivilen
mi gibi bir tarafa kmldayamyordum, ne bir ey syleyip
zr dileyebiliyor, ne de geldiim gibi ekip gidebiliyordum.
Biliyorum, bir tiksinti uyanmt iimde, ama kaldm, gide
medim. Derken kadn masaya doru yrd, zerindeki ne
olduu belirsiz yemekten saa sola dalm artklar bir ke
nara itti, daha nce srtndan kard giysileri sandalyeden
bir baka yere kaldrd, sonra usulcack, "Buyrun!" diyerek
beni oturmaya davet. etti. Sesinin akustii de yine insann
gnln bulandryordu. Ama bilinmedik bir gcn basks
na kar duramayarak dediini yaptm. O konuuyor, ama
neden sz ettiini bilmiyordum. Yatan kenarna ilimiti.
Tmyle karanlktayd. Sadece solgun yznn oval sileti
ni grebiliyordum. Snmek zere olan mum canlanr gibi
olduka, iri gzlerini seebiliyordum arada bir. Anszn do
rulup kalktm, odadan kp gidecektim. Ama kapnn man
dal diretti, almad bir trl. Bunu grnce yardmma gel
di. Yan bamda aya kayp decek gibi oldu, ben de ister
istemez tuttum kendisini. Bunun zerine gsme yasland,
21

burnumun ucunda ate gibi yanan soluunu hissettim, iim


buland. Silkinip kendimi kurtarmak istedim. Ama gzleri
ni ylesine dikmi gzlerimin iine bakyordu ki, durgun ba
klar sanki evremde grnmez bir a oluturuyor, beni
habire daha ok kendine ekiyordu. Derken dudaklarma
scak scak pckler kondurmaya balad. Mum da tam bu
an bckleniesine snd.
* * *

Ertesi sabah uyandmda bam atlayacak gibiydi. Be


lim aryordu, dilimde bir aclk vard. O, yan bamda yas
tklara gmlm yatyor ve uyuyordu. Avurtlar km
solgun yzn, sska boynunu, tahta gibi dz plak gs
n grnce, bir korku dt iime. Usulcack doruldum.
Odadaki bunaltc havann arl altnda eziliyordum. Sa
ma soluma bakndm; klstr masa, ince bacaklaryla
sandalye, pencere pervazndaki kuruyup solmu iek, b
tn bunlar kavruk, kskn bir izlenim uyandrd zerimde.
Birden onun kmldadn hissettim. Sanki rya gryor
mu gibi bir elini omuzlarma att. Bu ele baktm: Kirli, ksa
ve enli trnaklar, kaln eklem yerleriyle parmaklar, parmak
ularnda da esmer ve delik deik bir deri... Bir tiksinti ya
pt yakama. Srayp kalkarak arabuk atm kapy, ko
up kendimi odama attm. Hala aklmdadr, kapnn srg
sn arkadan smsk srmeyi unutmamtnn.
Eskisi gibi, hibir deiiklie yer vemeksizin gnler
gnleri kovalad. Bir akam, yaadm olaydan bir hafta son
rayd belki, yataa yatmtm. Bir ara dirseim bitiik odann
duvarna -1rpt. Dirseimin kazara duvara arpna bitiik
odadan hemen yant geldi. Derken yeniden uykuya daldm.
Yar uyk .mda birden kapm alr gibi geldi bana. Bir an son22

ra yatakta yanma sokulan birinin vcudunu hissettim. O idi,


kollarmda sabah yapt. Sk sk onu geldii yere yollamak
geti iimden, ama bana bakp duran iri iri gzleri karsnda
syleyeceim szckler dudaklarmda eridi. Bu yaratn, bu
irkin, vaktinden ne kocam bu kz kurusunun scak kolla
rn yan bamda duyumsamak yle dehet vericiydi ki! Yi
ne de onu yanmdan uzaklatracak gc bulamadm.
Kimi vakit kendisine sahanlkta rastlyordum, birbirimi
zi henz tanmadmz ilk zamanlar olduu gibi geip gidi
yordu nmden. Sk sk kp odama geliyordu. Usulcack,
tek sz etmeden, kapdan girip bakyla beni bylyor,
ona teslim olmaktan baka bir ey gelmiyordu elimden.
Sonunda bu ie bir son vermeyi kafama koydum. te
ylesine srnaklkla bana sokulan, bunu bir deil, bir ok
kez yapan, sevgi hukukuna sahip kan bu kadnla yatam
paylamama nianlma kar ilenmi bir su gzyle bak
yordum.
O gn erkenden eve dnp odama girdim, kapy he
men srgledim arkamdan. Akam saat dokuza yaklayor
du ki, kp geldi o, kapy kapal bulunca yine ekip gitti,
belki de evde olmadm sanmt. Gelgelelim dikkatsiz
davranp ar sandalyeyi masadan biraz beriye ekmemin
kard grlty iitmi olmalyd ki, bir an sonra kap
vuruldu. Sesimi karmadm, bir kez daha vuruldu kap.
Sonra da sabrszlkla srekli vurulmaya balad. Derken
onun hkra hkra aladn iittim; uzun, uzun bir zaman
alad. Kapmn nnde geceyi yarlam olmalyd. Ama
ben yumuamam, bu ayak direyiimle ortadaki bynn
bozulduunu hissetmitim.
Ertesi gn ona merdivenlerde rastladm. Pek yava y
ryordu. Yanna iyice yaklatmda gzlerini kaldrp bana
bakt. rktm anszn. Gzlerinde tekin olmayan titrek bir

23

parlt ve bir tehdit ifadesi vard. .. Kendi kendime glmeden


duramadm. Aptaln tekiydim. Byle bir kadn! Peinden
baktm: Hantal admlarla sendeleye sendeleye ta basamak
lar indi.
leden sonra efin bana ihtiyac oldu, nianlm Hed
wig'i o gn gidip gremedim. Akam odamdan ieri girdi

imde bir

mektup buldum, nianlmn babasndan geliyor

du, app kaldm. Mektupta unlar yazlyd:


11

Bu koullar altnda sizin de takdir edeceiniz gibi k

zmla aranzdaki nian bozmak zorunda kalmamn beni son


derece zdn aklamak isterim. Ben, Hedwig'i baka
kiilere kar ykmllk tamayan bir adamn ellerine
emanet edeceimi sanmtm. Bu gibi yaantlardan ocuu
nu elden geldiince esirgemek bir babann grevidir san
rm. Siz, sayn Bay B., davranm anlayla karlayaca
nzdan eminim. Ayrca, ben byle davranmasaydm bile si
zin vakit ge olmadan yeni durum konusunda beni bilgilen
direceinizden kukum yoktu. Saygyla...

11

O anda neler hissettiimi anlatamam. Hedwig'i seviyor


dum. Nianlmn kafasnda tasarlad o byleyici gzellik
teki gelecee imdiden snmtm. Geleceimi Hedwig'siz
dnemiyordum. Anmsyorum, ilkin iddetli bir ac kt
yreime; dorusu tuhaf bir geri evrilmeydi, bunu neye
borlu olduumu dnmeye vakit kalmadan gzlerime
yalar doldu. Bylesine bir geri evriliin tuhafl kesindi
bir kez. Hedwig'in babasn tanyordum, vicdan ve adaletin
canl simgesiydi; biliyorum ki ancak nemli bir olay kendi
sini byle bir dav,rana yneltmi olabilirdi. nk bana
deer veren, ayrca bana kar bir hakszla bavurmayacak
kadar dnceli bir adamd. Btn gece gzme uyku gir
medi. Binlerce dnce geip gitti kafamdan. Sonunda
baha doru yorgun dp

daldm.
24

sa

Uyandmda grdm ki,

kapy srmelemeyi unutmuum. Ama bitiikteki dikii ka


dn gece yanma uramamt. Rahat bir nefes aldm.
Acele giyindim, birka saat gecikeceimi syleyerek
izin alp brodan ayrldm ve hemen nianlmn evlerine
kotum. Kap kapalyd, tekrar tekrar zili aldmsa da kap
y aan olmad. ben de herhalde gezmeye ktlar diye d

ndm. Ama yndici bahede bir ile uratmdan ng


rak sesini pekala iitmemi olabilirdi. leden sonra her za
manki saatte yeniden eve uramaya karar verdim. Ve yle
de yaptm. Kapy aan ynetici akn akn yzme bak
t, beyle hanmefendilerin seyahate ktklarn sanrm bil
diimi syledi. rkildim, ama her eyden haberim varm gi
bi yaptm; yalnzca yal hizmetkar Franz'la konumak iste
diimi bildirdim. Franz da dn le zeri evdekiler arasnda
tuhaf bir olay yaandn, bunun zerine evde herkesin ara
baya atlayp seyahate ktn bir bir anlatt bana.
"Ben buradaydm!" dedi ynetici. "Burada, holde ye
mek takmnn tozlarn alyor, temizliyordum. Derken d
kn bir kadn gelip benden kendisini Froylayn Hedwig'e
gtrmemi istedi. Tabii ben buna yanamadm; ne de olsa
kimdir, neyin nesidir nce bir bilmek, tanmak gerekir kar
ndakini... " Ben, haklsn der gibi hzl hzl bam salla
dm. Aklma bir dnce gelmiti. "Neyse uzatmayaym,"
diye srdrd konumasn alene Franz. "Kadn istedii
ni yerine getirmeye yanamadm grnce, barp ar
maya, feryat ve figana balad, bir trl de susmad; sonun
da beyefendi kp geldi ieriden. Kadn da ona yalvarp ya
karmaya balad, yemin billah ederek kendisine nemli ha
berler getirdiini syledi. Beyefendi de onu alp odasna g
trd. Kadn bir saat kadar odada kald. Tam bir saat be
yim. Sonra da kp geldi odadan. beyefendinin eline sarlp
pt."
25

Franz'n szn keserek, "Nasl biriydi bu kadn?" diye

s o rd um.
"Solgun yzl, elimsiz ve sska hiri."
"Uzun boylu mu?"
"Evet, hayli uzundu boyu."
"Gzleri ne renkti?"
"Siyah, salar da yle." Franz, (;\"(;Zi:: geveze konuma
sn srdrd. Ben yeterince bilgi edinmitim. Korkun
mektupta yer alan btn szcklerin ne anlama geldiini
anlamtm artk. imde byk bir h.n belirmiti, Franz'
orackta brakp frladm. Kentin sokaklarn koar adm ge
ride brakarak eve geldim. Kapnn nnde birka polis di
kilmi duruyordu. Erkekler, kadnlar, alak sesle, hararetli
hararetli konuuyorlard. Onlar kabaca bir kenara ittim,
merdiveni bir solukta trmanp ktm yukar. Ona gidecek,
ona diyecektim ki ... Ne diyeceimi bildiim yoktu, ama ge
reken zamanda gereken szcklerin aklma geleceine ili
kin bir his vard iimde.
Merdivenlerden karken de baz adamlarla karlam
tm. Ama kendilerine pek dikkat etmedim. Yukarda, onun
kapsn hzla itip atm. Keskin bir karbol kokusu arpt bur
numa. Sylemeye niyetlendiim sert bir sz o saat dudakla
rmda eriyip gitti. adn yatan gri araf zerinde uzanm
yatyordu, srtnda bir tek gmlek vard. Ba hayli geriye
dmt, gzleri yumuktu. Elleri gevecik sarkmt iki yan
na. Yaklatm. Kendisine dokunmay gze alamadm. yice
alm duran dudaklar ve altlar morarm gz kapaklaryla
tpk suda boulmu biri izlenimini uyandryordu. rperdim.
Odada yalnzdm. Souk gne kirli masay ve yatan bir ke
narn aydnlatyordu. Kadnn zerine eildim. Evet, lm
t. Morarmt yz. Fena bir koku vcudundan evreye ya
ylyordu. Bir tiksinti duydum. bir nefret uyand iimde...

26

KARAKTER SAHB
(1895/96)

Tam da l gmlecek bir gn. Nefes almay gleti


ren, yap yap, i karartc bir hava. Drt atl ar cenaze
arabas, gz aydnlnda dazlak kafalar gibi parldayan kay
gan ve yuvarlak kaldrm talar zerinde paldr kldr iler
liyor, tekerlekleri kuruni renkteki pis su birikintileri iinde
derin izler brakyordu. Defin enstitsnn grevlileri su
ratlar ask, ellerindeki fenerleri sallayarak arabann yan s
ra seirtiyorlard. Onlar matemzedeler izlemekteydi. Cena
ze arabasyla erkeklerin parlak silindir apkalar arasnda is
li rmcek alar gibi gerilmi uzun bir dizi halindeki siyah
tller, kadnlarn da cenaze alayndaki varln haber veri
yordu. Derin bir znt iindeki matemzedelerin balca
uran, yolda saa sola srayan irkef sularndan giysi ve
pantolonlarn korumak oluturmaktayd; o derya gibi sular
iinden ban en fazla karm tatan adacklar seip zer
lerinden dikkatle, ar ar yryleri dokunakl bir man
zarayd dorusu. Kimi yzlerde, keke rahmetli bu etin
yolculuu iin daha iyi bir havay bekleseydi diyen iyilikse
ver bir ifade okunmaktayd. Cenazeye katlanlar susuyor,
yalnzca ikinci srada yryen iki bay birbiriyle harl harl
sohbet ediyordu. Yz ifadelerinden rahmetlinin hayattay
ken neler yapm, neler yaamsa, insancl-yumuak bir
yaklamla elekten geirdikleri anlalmaktayd. Vardklar
sonu pek memnun ediciydi: gerek defin trenlerinde. ge
rek dier resmi merasimlerde mert ve drst kiilerin arala-

27

rndaki gizli ifreyi oluturan o ciddi bakla iki bay birbiri


ne bakp balarn sallad. Ardndan, buruturulmu yz
eski dzlne kavuan baylardan biri sa elindeki siyah el
diveni ciddi ciddi oynatarak fsldad: "Karakter sahibi" bir
insan! Yan bandaki br bay sz konusu nitelemeyi yle
sine yerinde buldu ki, biraz daha kuvvetle vurgulayarak ol
duu gibi yineledi: "Karakter sahibi bir insan" Bir

kez da

ha temiz yrekli kimselerin birbirine bak. Derken iki bay


dan biri bir su birikintisine bir dal dald ki, arkasndan ge
len bay ierlemi homurdand. Daha sonra da iki baydan
hibiri azn ap bir ey sylemedi artk. Kalabalm ze
rine bir sessizlik kmt. Yalnzca cenaze arabasnn te
kerleklerinin gcrts duyuluyor, kazara iine baslan su bi
rikintilerinin cump diye sesi iitiliyordu.
Rahmetli "karakter sahibi," az buuk servet sahibi bir
adamn olu olarak dnyaya amt gzlerini. Baba Bay
M. 'nin ufak bir evi, ayrca kmsenmeyecek bir namus
kavram ve iffetli bir kars vard.
Kk M. lohusa odasnn karbol kokusunu henz solu
mamt ki, doum srasnda gen anneye yardm eden ka
dnlar birbirlerine bakarak aralarnda fsldatlar: "Olan
olacak seninki!" Doum yapacak anneyi izlerken, giderek
daha heyecanl bir edayla bu yoldaki tahminlerini dile getir
diler. Sonunda da merak dolu soruya o canl, pembe-esmer
buru buru yant gelmekte, gecikmemiti ve gerekten bir
oland bu. Kk M. btn dier ocuklar gibi zamanla b
yyp geliti ve gn gelip yumuak n ayakklar eHere d
nt. ellerin parmaklar artk taban tahtalar zerinde ge
zinmeyerek daha ok az ve burun blgesinde elemeye
balad. Bu gnleri Noel aal yllarla grkemli bir dnem
izledi: olan haftada bir iki kez buz gibi souk misafir oda
sna arlp konuklarn

bn

baklarna buyur ediliyor. bu-

28

rada deiik eller olann salarnda, yanaklarnda ve ene


sinde geziniyordu; kibarca, terbiyeli terbiyeli toka etmesi
retiliyor olana. gerektiinde mtevaz bir bykl ie
ren o melodik ismini sylemesi isteniyordu. Herkes onu pk
sevimli bulmaktayd; annesinin, babasnn, falan ya da filan
day ya da amcann "hnk deyip burnundan dt" belir
tiliyor, zanam ge li n ce okulda sekin bir renci ulacana
ilikin yce bir kehanette bulunmakszn evden ayrlp giden
pek az kii kyordu. Kk olan, kahince bir hayranl
ieren bu sz yeterince sk iitmiti. Ve kendini fazla zah
mete komadan, hatta dorusu baarsnn farkna bile var
madan temel okulu geride brakt, biraz kh krk yaran v
lecek bir zgven duygusuyla lise merdiveninin sekiz basa
man trmanp kt, ardndan bir yl kadar niversitenin
anfilerinde boy gsterdi, sonra da babasnn brosundaki
sessizliin iine gmlp kayboldu. Gnn birinde ortalkta
kulaktan kulaa bir sylenti dolamaya balad, gya deli
kanl M. yalanan babasndan maazann ynetimini devra
lacakt; aradan ksa bir zaman getikten sonra da geree
dont sylenti. ok srmeden babas bu dnyadan gt,
M. de sk bir titizlik ve hayli byk bir abayla maazann
saygnln korumay dorusu bildi. Kararsz tccar oul
M. 'in e dostlarn azndan iittiine gre, herkes ileride
onun byk ilere girieceinden sz ap durmaktayd. M.
de kendisinde varl ileri srlen giriimci ruhtan dolay a
rmlk karm bir hayranla kaplarak, ona yaktrlan
planlardan kimisini hayata geirmeye koyuldu. Bazlarm
da baaryla sonulandrd bunlarn. Bylece yllar birer bi
rer geip gitti. Dedikodu peindeki kalabaln kendisinde
varln saptad planlarn uygulamaya konmas M.'in re
fah dzeyini nemli lde ykseltmiti; bu durumda da de
dikodu dknlerinin.

M. 'nin evliliinin kapda beklediine

ilikin szleri birbirlerine fsldamasndan daha doal bir


ey gsterilemezdi. Sylentiler M. ' nin de kulana gelmiti:
o gnden sonra btn dikkati neredeyse kendiliinden, de
dikoducularn onun iin belirledii nianlya yneldi; ara
dan bir iki hafta gemiti ki, gen kocann kaba ve kaln se
sinin iine seilmi zevcenin fsltl evet'leri akmaya balad
l l. M. bu kez de herkesin beklentisini boa karma
mt; ne de olsa karakter sahibi insand.
M. 'nin doup byd baba yurdunun iyi niyetli hem
erileri hanidir kentte bir tiyatronun kurulmasn planlayp
durmaktayd. Ne var ki, herkes tarafndan bilindii zere,
bir tiyatro sadece iyi niyetle kurulup atlmaz, en basitleri
nin yapm bile hi deilse klstr keresteye gereknim
gsterir. yi niyet malzemesinden elde yeterince vard, br
malzemenin salanmas ise paraya bakyordu. Hizmete ha
zr belediye meclisi yeleri sabah erkenden kalarn atp
suratlarn asmaya balyor, ilerinden birinin akam bira
masasnda yzne arbal bir ifade oturtmay unutmas hi
de ho karlanmyordu.
Gnlerden bir gn bir bahar frtnas gibi bir haber do
lat kentte. Szde Bay M. sanat perilerinin tapna tiyatro
nun yapm iin gerekli paray veresiymi. Bir bahar rzgar
nasl ku seslerini uykusundan uyandrrsa, bu sylenti de
drt bir yanda kulaa ho gelen vglerin alp yrmesine
neden oldu. Haberin yaylmas zerinden henz birka saat
gemiti ki, belediye meclisinden bir heyet, iy yemi k el
masna benzer bir yzle balarnda sayn bakan olmak ze
re hamiyet sahibi M. 'nin brosundan ieri girdi. Bakan, se
vincinden sk sk tkanr gibi olup konumas kesilerek yce
kalpli ba iin Bay M. 'ye kranlarn sundu. Bir sre ne
diyeceini bilemeyen Bay M. dikilip kald ortada. Ama ok
gemeden bu sevin gsterisi nin nedenini kefetti. Alnna
30

hafif bir glge dt. Houna gitmeyen byle bir beklentiye


tam kar kacakt ki. dneklik gzyle baklacak davran
nn kendisine ve iine zarar dokunabilecei aklna geldi
birden: eki-tatl bir glmsemeyle zerinde hi de azmsan
mayacak bir miktarn yazl olduu szlemeyi alp kabul
lendi. Bylece M. 'nin an ve hreti her geen yl biraz da
ha byd; sanat dostu bir kiil ie sahip olduunun kefe
dilmesinden sonra kentte yce kalpli destek ve tevikini
grm falan ya da filan yetenekli kiiden sz edilmeye ba
lanmt.
Yalnzca bir kez " karakter sahibi kii " halkn beklenti
sini boa karmt nerdeyse. Bir ara, M.'nin evinde sevin
dirici bir olayn gereklemesinin eli kulanda olduu kent
te konuulmaya balanmt. M. 'nin ei gen kadn sokakta
grnmesin, hemen merakl baklar peine taklyordu.
Soylu iadam M. de kent halkn fazla bekletmeden men
nun etmek iin her trl zahmeti itenlikle stlendi. Ne var
ki bu kez talih yzne glmedi, iyi yrekli Bayan M. 'in ha
la dar giysiler iinde dolatn, ortada hala olup biten bir
eyin grlmediini gcenip krlm bir hayretle saptayan
kentin kadn sakinleri aralarnda usulca, ama yine de sa
dan soldan iitilecek gibi fiskosa koyulmu, gen kadnn
Franzensbad ' da bir banyo kr yapmasnn uygun dece
ini konumaya balamlard. Ve Bay M. bu kez de -baka
nasl olabilirdi?- halkn grn kendi gr diye benim
sedi, karc da kent sakinlerince belirlenen zamana uyarak
dar giysileri zerinden karp pelerin geirdi srtna, " ka
rakter sahibi insan" da bylece kurtulmutu.
Namuslu, drst biri olan M . ' nin n ok gemeden
kent snrlarnn tesine tamt. Hanidir bir niandan sz
edilmekteydi. Tannm iadam M. bu defa da gerekli adm
lar atmakta gecikmedi. birka ay iinde boyun krm say31

gyla kendisini kutlayanlara ceketinin iliklenmi dmeleri


ve bo szlerle teekkr etmekte fazla zorlanmad.
Derken bir k mevsimi kt bir i gezisinde fena hal
de tt M , bu da onu hasta yatana yatrd. Doktorun
yirmi yl nce mnasabetsizce szn ettii akcierdeki bir
rahatszlk imdi sesini yeniden ykseltmi, iadamnn du
rumu g nJ...:n g n..: ktkmiti. Bayan M. ekingen bir il
giyle kocasnn odasna girip kyor, teselliye gelen komu
hanmlarla rahat salonda otururken, hasta kocasnn dinlen
meye ihtiyac olduunu yineleyip duruyordu:
Bir sabah ar hasta M., atein etkisiyle grd kabus
lardan kulana gelen grltl konumalarla srayp
uyand, gzlerini dikip akn akn sana soluna bakt; do
nuk bir sesle duyduu grltnn anlamn sordu. Hemire
sorusunu yantsz brakp da sakin olmasn isteyince, Bay
M. zili alp yal uan ard ve ayn soruyu bu kez ona
yneltti.
Uak da saklayp gizlemedi, kafasn kayp patlad:
" Aman Tanrm, sersem halkn u sylediine bakn he
le. beyefendi lm szde; azlarndan yel alr inallah . . . "
Ve uak, ayaklarn srye srye odadan yine kp gitti.
Ateler iindeki Bay M. gzlerini iri iri aarak uan
arkasndan bakt.
Sonra sol tarafna yatp uyudu, bir daha da uyanmad.
Ne de olsa " karakter sahibi bir insa n " idi.

YNE DE NTHAR
(1896)

Bir austos sabah, altn peneli ayakkablaryla yanm


dan geip ormandan ieri girdi.
Il l parldayan kvr kvr yosunlar zerinde uzanm
yatyordum. Arkasndan bakp gm beyaz akl talarn
da ak yeil yansmalarn grdm, bakrtandan kristalle
ri saa sola saar gibiydi adeta. Yava ve hafif admlarnn
sesini iittim; tatl tatl kestiren iekleri sevimli uykularn
dan uyandryor, hayretlere srklyordu.
Kollarm uzatabildiim kadar uzattm; gzlerim ulu ka
raamlardan baka bir eyi grmez oldu. amlar bir oraya bir
buraya usulcack sallanyor, sanki mavi gkyzn sprp
temizleyerek parlatmak istiyorlard. Oysa l ld gkyz.
Derken havadan yaan gm noktacklar, gzlerim
den ieri dolmaya balad; giderek younlat noktacklar
sonunda gzlerimin zerinde bir parlt deryas olutu, gz
kapaklarm yumdum. Aydnlkla doluydu iim; ormann
keskin, baharatl kokusunu derin derin, sakin sakin solu
dum.
Anszn kimi dallarda bir trt oldu, yerimden kmlda
madm. Ama kafamdan karanlk ve sisli dnceler geti.
Bir karacadr - kukusuz. Ve o narin eklemleriyle kah
verengi hayvan gzlerimin nnde canland. Kocaman, si
yah gzleriyle yeil yapraklar arasndan merakla, rkek r
kek bana bakyordu.
Yeniden bir trt.
33

Ama ses insan ayaklarndan geliyordu bu kez.


Birden ayltm. D kurarken tanmadmz birinin bi
zi gafil avladnda elde olmakszn hissedilen o korkuyla
frladm ayaa.
Gzlerimle evreyi yle bir kolaan ettim.
Bir ey yok.
Ama hayr - bir ey olacak. alln arkasnda biri \<r.
Bir adam. Yzn gremedim. Gri bir ceket var zerinde.
Tekrar srt st yere uzanacak oldum. Ama iime bir kurt
. dmt. Adeta korkuya kaplm, sessizce doruldum.
Gzlerini dikmi bana bakan bir yz vard karmda, arpl
m bir yz, iin iin yanp kavrulan, kararsz iki gz... Yu
kar kalkm bir el sonra. Ve bu el -aman Tanrm- bu el ya
naklardan birine kk bir tabancay dayam tutuyordu.
Adam beni fark etmiti, kalkm eli gevecik dt aa.
Souk, alayl bir glmseme ukur az kelerinde k
rklklar oluturmutu.
Suskun kar karya dikiliyorduk. Adamn baknda
yanp tutuan bir fke.
Cesaretimi topladm, serte yaklatm yanna. Grtla
mn kuruyup bzldn hissettim, g bela bir tek szck
karabildim azmdan:
" Neden ama? "
Adam birden glmeye balad. Adeta kutsal mavi saba
h yrtp paralad, gl. B eni bir me ald. Adam hi
konumuyordu.
kimiz de kmldamadan ylece duruyorduk. Hayli s
tmzde, aalarn doruklarnda bir hrt. Adam anszn
hkrarak alamaya balad, sarsla sarsla alyordu. Yere
diz kp ellerini kavuturdu, elleri hayli damadyd. " Ya
ayamam artk, " dedi kekeleyerek, " yaayamam ... "
Acsnn yatmasn bekledim.
34

Biraz sakinleti derken. Tabancay cebine sokup anlat


maya balad:
Evde bir kars varm. Seviyormu karsn. yi bir ka
dnm, mfik bir kadn.
Ama bir gn yeil bir renk alm gzleri (aslnda maviy
mi), yanaklarnn rengi kam, dudaklar arzuyla kabar
m; burcu burcu bir gizin tatl kokus unu ier gibiymi ade
ta.
" Derken beni soyadmla armaya balad. Berger de
di bana, oysa daha nce hi yapt ey deildi. Bir gn de
geldi, benden kamaya balad; yzne bakmak istedim mi,
hemen gzkapaklarn indiriyordu. Unutkan, yabanc, dal
gn biri olup kmt.
Hasta galiba diye geirdim iimden.
Ama srekli kalmyor bu durum, kaybolup kaybolup
yeniden ortaya kyordu.
Bu yaknda yeniden bagsterdi. Karmn gzleri ze
rimden uzaklara dikilmi bakyor, eli titriyordu.
Bir ara odasna giderken ben de sezdirmeden, usulcack
peinden yrdm.
Kapdaki bir yarktan baknca grdm ki, dizleri zeri
ne km alyor ve oracktaki solmu iekleri pyor.
Bir de ateli ateli pyordu ki, beni o zamana kadar hi p
memitir byle, hatta zifaf gecesinde bile.
O gnden sonra anladm artk. Birini sevmiti karm,
benden nce sevdii biri vard. Hala da seviyordu onu. "
Adam, bu son szleri btn vcuduyla titreyerek orma
nn derinliklerinden ieri haykrmt.
" Son gnlerde de solmu mutluluunun mest edici, s
cak esrikliini yayor. Aldatp duruyor beni. Yalnzca be
nim olmas gerekirken, kendini bir glge sevgilinin kollar
na atyor. "
35

Adamn giderek yavalayan konumas iimde ona kar


yrekten bir acma duygusunun uyanmasna yol at. " Gelin
benimle! " dedim koluna girerek. Bu kez sz ben alarak ada
m yattrmaya altm, ona baz tavsiyelerde bulundum.
Karsna kar ak yreklilikle davranmasn syledim.
ncinip gcenmesinin nedenini ona aklamalyd; karsnn
da bu davranna ayn ak yreklilikle karlk vereceine
kuku yoktu. Bunun gibi daha bir sr ey. Adam gerekten
biraz yatmt.
" Bakn! " dedim. " Duygularnz paylamam, Sayn Ber
ger, ayrca ormann bu sessizlii size kendi yaammdan bir
kesiti anlatmaya zorluyor beni. Yllar nceydi, bir kza tu
tulmutum. Btn urap didinmem hep bu kz iindi. Ve
bir gn sezdim durumu, bu seni aldatyor dedim kendi ken
dime. Ama serinkanllm hi yitirmemitim. Kuytu krla
rn yolunu tuttum. Ceketimin i cebine dolu bir tabanca yer
letirmitim. imde bir his vard, lmekten baka kar yol
olmadn bana syleyip duruyordu. Usuz bucaksz bir s
szln iinde dikilip durarak evreme bakndm. Grnr
de kimseler yoktu. Elimi ceketimin i cebine attm, tabanca
y karrken bir kat paras da birlikte geldi. Kendimi tu
tamayarak bir gz attm iine.
Ho bir iirsellii ieren ksa, sade bir ykyd; yldzn
parlad saatlerin birinde oturup kaleme almtm. ki,
satr okudum. Sonra otlarn zerine kp tabancay yan
ma koyarak yknn kalan blmn okumaya baladm.
Yaln, itenlikli szler ruhumda esen frtnay dindirdi.
Yarm saat sonra kalkp yeniden kentin yolunu tuttum,
gzlerim artk daha iyi gryordu. Acma ifa olacak bir ey
biliyordum imdi. Etkili bir ila: almak. "
Yan bamda dikilmi duran adam iri iri alm gzle
riyle bana bakt, kran doluydu bak. Bir ey demedi. An36

szn iki eliyle sa elimi tutarak skt. Daha bu kuvvetle el s


k. onun yeniden hayata kazandrldn sylyordu.
Yan yana yryp ormann derinliklerine daldk. Il
l austos gn, duygulanm hassas yreklerimizi altn hu
zuruyla dolduruyordu. Susuyor, ama zaman zaman dnp
itenlikli baklarla birbirimize bakyorduk; anlyorduk bir
birimizi.
Bir sre sonra sohbet etmeye baladk. Gemiten, ge
lecekten sz ettik, anlarmzdan, isteklerimizden konutuk.
Adamn azndan kan szlerin le sessizliinde yle sa
kin, yle huzur dolu bir yanklan vard ki! Derken anszn
sordu:
" Peki acnz tmyle yenebildiniz mi? "
" Tmyle. "
Adam, soran gzlerle bana ibakt: '" Sahi mi? "
" Bunu size nasl kantlayabilirim? " dedim batan savar
gibi.
" Nasl m? " Adam dnmeye koyuldu.
Glmsedi ardndan: " Peki kzn adn imdi hi heye
canlanmadan syleyebilir misiniz? "
" Neden syleyemeyeyim: Helene Croner. "
Anszn yan bamda bir tabanca patlad, paralanm
kafatasyla Bay Bergeryerdeki yosunlarn iine yuvarland.
O saat ruhunu teslim etmiti.
Ertesi gn gazetenin sayfalarn kartryordum. Son
sayfann kyda kenardaki bir kesinde Bay Berger'in kol
layc bir slupla kaleme alnm lm ilan iliti gzme.
Altnda u imza bulunuyordu.
Yasl dl e i
Helene Berger
kzlk soyad Croner

37

LM YILDNM

Babel le Teyze bir ka Jaha Jerin bir udes alJ. Sabal

gnei ele avuca smaz bir torun gibi beyaz beyaz parlda
yan tl perdeler arasndan kollayarak bir gz att ieri, en
uzun nm alarak altn bir kalem gibi ilkin Babette Tey
ze'nin gecelik beyaz bal, sonra da yal kadnn nemli al
n zerinden yryp gitti. Ardndan hi mola vermeksizin
kadnn gzlerinin, aznn ve burnunun evresinde titreip
silkindi. Sz konusu derin nefesi alan Babette Teyze, rkek
ve krmz gzleriyle akn akn pencereden yana bakt.
Oh! Uzanp gerinerek keyifli keyifli esnedi. Bu sesli esne
yite tm engeliine karn azimli, bir eyi nihayet sona
erdirmek isteyen kararl bir eda vard; bir kimsenin baary
la tamamlad bir almann altna ektii bir izgi gibiydi.
Oh!
Babette Teyze tekrar yumdu gzlerini ve az nce bir
kak tatl kahveyi yudumlam ya da azndan hnzrca bir
sz km biri gibi uzanm yatyordu. Aydnlk oda sessiz
lie gmlmt. Kabna smayan gne giderek daha ok
aydnlatyordu oday; parlak nlar deme tahtalarna ve
ampir slubu sehpalara karglar gibi saplanm duruyor,
sanki grlmeyen bir peri yzlerce n kocaman duvar ay
nasndan doruca gnein yzne geri yanstyordu.
Camlarda sineklerden bir orkestra uzak bir sava mzi
i gibi bir vzlt sesiyle o elenceli karg cenginin dadaa
sna elik ediyordu. Ha fif v zlt iyi kalpli Babette Teyze ' ni n
yumuak yar uykusundan ieri szyor, ilkbahar par ltsn n
38

serin dalgalar, glmseyen yz hatlarndaki krk ve buru


uklar giderek artan lde ykayp gtryordu. Ve der
ken hayli enerjik bir tavrla yatanda dorulup oturdu Ba
bette Teyze, sana soluna bakarken baya gen grn
yordu. Odadaki btn eyalarda bir prlt, bir yenilik vard.
bu da iini enlendiriyordu. Nazl bir smbl kokusu pence
re pervc:zndaki ieklerden dalga dalga esip gelerek B abet
te Teyze'nin yastk, yorganlarndan yaylan lavanta kokusu
na karyordu. Henz koca grmemi ihtiyar B abette Tey
ze, glgesi o gr kta yeil yeil parldayan Meryem
Ana'nn yal boya tablosuna yle bir gz att. Sska, sert
elleriyle acele istavroz karp pencerenin stnde asl du
ran ve gler yzl sabaha karn hala akmaya balamam
uykulu kanaryay paylad. Pencereden dnerken kanepeye
takld gz; zerinde byk bir titizlikle yerletirilmi yan
yana bir sr eya duruyordu: Gece gelen bir sel gibi kane
penin arkalndan aalara dklen siyah matem tlyle
kapal bir apka, sanki birbirinin amansz dmanym gibi
her biri tek bana duran bir ift siyah eldiven, bunlardan
daha koyu siyahlkta atalardan kalm bir dua kitab. Yal
nzca bembeyaz iki mendil, bakire bir kzn cenaze trenin
deki arabaya koulmu st kr iki at gibi derin bir yas hava
sna brnm pek ok eya arasnda l l parldyordu.
B abette Teyze, gzlerini dikip yadrgayan baklarla kane
peye bakt; tm krk ve buruukluklar geni yzne gelip
oturdu yeniden. B it zaman gnleri hesap edip durdu: Pazar
tesi ayn 12'si, sah 1 3 ' , aramba 14', perembe 1 5'i, cuma
16's. Ardndan yorgun ve mtevekkil bir edayla ban
onaylar gibi sallayarak bugn ayn 1 6's dedi. B ugn cennet
mekan aabeyim maliye ba danman Johann August Erd
rnanne r ' i n yedinci lm gq. Kendisinden ya bykt
aabeyi . Elli yanda. hen z gen ve gc kuvveti yerinde
39

bir adamken geride bir dul kadnla drt masum yavruyu ac


iinde brakarak gerekli tm kutsamalarcla sonra ikindi
vakti saat drtte. evdekiler bir yudum kahve imek zere
tam dar ktklar sra bu dnyadan gp gitmiti. rl l
sabahn doldurduu oday anszn gz grmez oldu Babet
te Teyze 'nin. Aabeyi J ohannes geldi aklna: nasl da ine
ipli.:: Junn, bzlp klnt. Ancak bq yl gibi bir

sre aabeyiyle bir yasta ba koymu dul eini, daha son


ra da pancar gibi krmz yzyle doktoru anmsad. Ve dul
kalan ei Hermine, aabeyinin azna iki koymadn sy
ler dururdu hala. Ve o rahibe ha zerinde iskambil katla
ryla nasl da fal amasn beceriyordu yle! skambiller her
eyi ona sylyordu. Aabeyini gmdklerinin ertesi gn
ne de gzeldi! Gazetelerde stun stun yazlar, sonra ba
salna gelenler, alam vakur yzler, evdeki yneticinin
pek de bir eye benzemeyen elengi ve daha baka kiiler
den gelen harikulade elenkler! Aabeyinin ls ne kadar
da gzel hazrlanmt! Cennetmekan kardeinin lm yl
dnm her seferinde gereken grkemle kutlanmt. Sa
bahleyin saat on'da ailenin derin bir yasa gmlm btn
aile yeleri Maria-Himmelfahrt Kilisesi' nde toplanmt.
Herkesin elinde siyah eldiven, herkesin yanandaki renk
umu, herkesin gz alamaktan kzarm. Ve herkes san
ki srekli yutkunmaktan ba alamyormu gibi btn gn
usulcack. ksk sesle konumu, srekli indirip kaldrdklar
yzlerindeki resmiyet taan ifadelerle aralarnda iletiim
kurmutu. Havasz, bunaltc kiliseden ieri ayak atarlarken,
o dikbal kap kanatlarn yola getiren yal kadnlara duy
gulanmlk taan bir sesle teekkrde bulunmular ve k
lstr siyah eldivenlerini ylesine diretkenlikle kutsal su
kurnasna daldrmlard ki, ardndan istavroz karan her
kesin rkek. zverili yz hatlarnda eldivenler siyah lekeler
40

brakmt. te yandan, sanki yalar damlayan gzlere gt


rlmeyi arzulayan beyaz mendillerin kavuturulmu ellerde
tetikte bekleyen bir durular vard. stekleri de bol bol kar
lamyor deildi dorusu. Hatta zinde bir yz ifadesiyle ra
hip efendi dolgun dudaklarnn hemen yan bana acma
bildiren birka kr kendini zorlayarak oturtmay unut
muyordu. Sirkelemi bir ikinin kalntsn diliyle tiksine
rek az kelerinden uzaklatrr gibiydi adeta. Karanlk
mihrabn basamaklarn sarsak admlarla inip aada tatsz
bir puding gibi yere ylarak mezinin szck szck elik
ettii ' Dua edelim hep beraber' cmlesini barnn derinlik
lerinden karr karmaz, cemaat her seferinde siyah krep
ve tllerden tmyle tannmaz bir yumaa dnyordu.
Rahip efendinin o sarsc duygulanml demiryolunda
ilerleyen bir tren gibi lnn hayatta kalm yaknlar ze
rinden geip giderken sz konusu kiiler raylar arasnda
paralanm gvdeler gibi kilisenin prl prl sralar arasn
da serilmi yatyor ya da melmi oturuyorlard.
Alt defadr byle olmutu ve lavanta kokulu yastk,
yorganlar iindeki Babette Teyze biliyordu ki, bugn yedin
ci defa da yine yle, tpk yle olacakt.
Derken Ampir slubu kaskat duvar saatinin sedef kad
ranna, sanki kendisinin de son saatini almak iin eli kula
nda bekliyormu gibi alabildiine karamsar bir bak fr
latt Babette Teyze. Dorulup kalkacak oldu, ama ani bir
hamlenin ardndan elleri kurun arlndaki bir buz kitle
sinden kayar gibi kuty yataktan, can ekilmi, kayp aa
dt. Belinde ve ensesinde birka haftadr ortada grn
memi iddetli batmalar duydu, bir rperti akp gitti srtn
dan aa; banda bir arlk, bir sersemlik vard.
Anszn inildemeye balad Babette Teyze, beti benzi
sarard. Annesi de byle, tpk byle lmt. Kt geen
41

bir gecenin ardndan aydnlk bir gnn sabahnda. Ve ya


l kadnn aklna geldi birden, dorusu kendisi de gece gz
n pek krpmamt. Kesinlikle krpmamt, anmsamt
imdi. Buz gibi bir ter boncuk boncuk boand vcudunun
gzeneklerinden. Ve yine anmsad derken. iskambil fal a
makta usta rahibe son saatinde cennetmekan aabeyinin de
alnnda biriken terleri silip durmutu. G erekten yaklam
t lm. Ellerini, beyaz yorgann zerinde olanca gcyle
kavuturdu.
Kanarya dnp dolap akyacakm gibi bir hamle ya
pyor, ama akmyordu. Smbller adeta yorgun dmt.
Aydnlk, solgun gn btn genilii ve ayklyla deme
zerinde uzanp geriniyordu.
Babette Teyze, yar baygn, nne bakp duruyordu.
Birden babas geldi aklna. Nasl lmt babas? Aln kr
t, babasnn nasl ldn anmsamak iin kendini zorlad.
Rahat bir nefes ald derken. Doru, lm olarak eve getir
milerdi babasn. Babasi sokak ortasnda yere ylp kal
mt. B unun zerine yle geirdi iinden Babette Teyze:
Allahn bir ltfuydu dorusu byle yatakta ... ve - yerinden
kmldamad hi.

42

KAI
(1896/97)

Kilise bombotu.
Ama mihrabn stndeki renkli cam pencereden akam
gneinin nlar, eski ustalarn Meryem'e mjdeli haberi ge
tiriini canlandran yaptlarndaki gibi geni ve sade, ana ce
maat yerine szp geliyor, basamaklar zerindeki halnn sol
mu renklerini bir tazelikle donatyordu. Derken koro ma
halliyle orta cemaat yerini birbirinden ayran duvar, barok
slubundaki ahap stunlaryla kilise mekan iinden uzanp
gidiyor, duvarn arkas giderek karanla gmlyor, srekli
yanan kk lambalar sonradan koyulam renkleriyle ermi
tasvirleri nnde giderek daha bir anlayla gz krpyordu.
O en sondaki kumtandan kaba stunun arkasna t
myle yuvalanmt gece. Olanla kz burada oturuyordu, te
pelerinde sa'nn Golgatha yolculuunun duraklarn anla
tan bir resim aslyd. Solgun yzl kz, ak kahverengi ceke
tini mee aacndan ar ve siyah srann en karanlk kesi
ne sktrmt. apkasndaki gl, srann arkalna oyulmu
melek tasvirinin enesini gdklayp onun glmsemesine yol
ayordu. Lise rencisi Fritz kzn eskiyip ypranm eldi
venler iindeki kck ellerini tutuyordu, minik bir kuu
tutar gibi tpk, yumuack, ama smsk. Kendini mutlu his
sediyordu Fritz, dlere dalmt: Kilisenin kaps kapana
cak, ama bizi fark etmeyecekler, ondan sonra da benim kz
la burada ba baa kalacaz. Ama geceleyin kilisede haya
letler dolard kukusuz. Birbirlerine iyice sokuldular. An43

na, telalanm fsldad: " Ge olmad m? " Derken ikisinin


de aklna i karartc eyler geldi: kz evde her Allahn gn
oturup diki diktii pencere bandaki yeri anmsad; pence
reden baknca karda sevimsiz, siyah bir yangn duvar g
rlyor, gn asla odadan ieri szmyordu. Olan da La
tince kitap ve defterlerle evdeki alma masasn dnd,
zerinde alm bir kitap duruyordu.
Her ikisi de nlerine bakyor, sradaki yark ve oyuklar
iinden yryp giden sinei izliyorlard.
Derken gz gze geldiler.
Anna gs geirdi.
Fritz, kolunu usulcack ve kollayarak kzn beline dolad.
" Keke insan buralardan ayrlp uzaklara gidebilse ! " dedi.
Anna ona bakt, Fritz'in gzlerinde ldayan zlemi fark
etti. Gzkapaklarm indirdi ardndan, kzard ve Fritz'in an
lattklarn dinledi.
" Zaten nefret ediyorum bizimkilerden. Hem de yle
nefret ediyorum ki! Biliyor musun, senden ayrlp eve dn
dmde bana nasl bakyorlar. B ana hi gvendikleri yok,
hep ktlm isteyen bir halleri var. Artk ocuk deilim
ben. Bugn ya da yarn, elim ekmek tutmaya bir balasn, se
ninle ekip gideriz buralardan, uzaklara, ok uzaklara gide
riz. Herkese inat. "
" Beni seviyor musun? " Solgun yzl kz kulak verdi ala
ca yanta.
" yle seviyorum ki, anlatamam! " Fritz, bir pckle k
zn dudaklarndan alp gtrd soruyu.
Kk kz duraksayarak, " Beni de yanna alp' buradan
gtrmen daha ok srer mi? " Lise rencisi Fritz sustu.
Farknda olmadan gzlerini kaldrd, baklar kumtandan
kaba stunun kelerini izledi boydan boya. Golgatha yolcu
luumn duraklarn canlandran resmin stndeki yazy
44

okudu: "Tanrm, bala onlar ... "


erlemi, sordu ardndan: " Seninkilerin bi r ey sezdii
var m? "
Anna susunca steledi: " Syle haydi! "
B an usulca sallayarak onaylad kz.
" Demek yle ! " diye kprd Fritz. " Tahmin ediyor
dum, Demek yle. u dedikoducu kadnlar yuk mu! Hele
bir..." B an ellerine gmd.
Anna omuzlarna yasland Fritz' in. Sadece, " zme kendini ! " dedi.
Kmldamadan ylece durdular.
Birden ban kaldrd Fritz:
" Benimle gel, gidelim buradan! "
Anna, yalar dolmu gzel gzlerinin iine bir glmse
me sktrd. Pek aresiz grnyordu. Fritz, az nceki gibi
kzn klstr eldivenler iindeki ellerini tuttu. Uzun ana ce
maat yerine evirdi gzlerini. Gne ekilmiti, renkli cam
pencereler irkin mat lekelere benziyordu. Ortala sessizlik
kmt.
Derken yukarlardan bir ku cvlts geldi. Yolunu ar
m kk bir krlang iliti gzlerine: aresizlik iindeki
yorgun kanat vurularyla kendisini kiliseden dar atmaya
bakyordu.
* * *

Eve dnerken yapmay unuttuu Latince bir okul devi


geldi Fritz'in aklna. Karar verdi, eve varr varmaz, tm is
teksizlik ve yorgunluuna karn oturup ders alacakt.
Ama adeta farkna varmayarak hayli dolambal bir yol izle
di, hatta avcunun ii gibi bildii kentte yolu biraz arr gibi
oldu. gece vakti eve gelip darack odasndan ieri att kendi45

ni. Latince defter ve kitaplar zerinde bir mektupuk duru


yordu. Mumun titrek nda ap okudu:
"Bizimkiler her eyi biliyor. Bu mektubu gzyalaryla
yazyorum sana. Babamdan dayak yedim. Korkuntu. Beni
artk tek bama sokaa brakmyorlar. Haklsn, buralardan
gitmeliyiz, Amerika 'ya m olur, baka yere mi, nereye olur
sa. Y a r n sabah altda istasyon<laym. O saatte bir tren kalk
yor. Babam hep bu trenle avlanmaya gider; nereye, bildiim
yok. Burada mektubuma son veriyorum, biri geliyor galiba.
Diyeceim bekle beni! Ama kesin. Sabah altda. lnceye
kadar senin olacak Anna.
Gelen kimse yokmu. Nereye gitmemizi dnyorsun?
Paran var m? Sekiz gulden var bende. Bu mektubu sana bi
zim hizmetiyle yolluyorum, sizin hizmetinize verecek. Ar
tk korkmuyorum hi.
Sanrm halan Marie bizi gammazlam.
Pazar gn bizi grm demek! "
Fritz, uzun ve gl admlarla odasnda gidip geliyordu.
imdiden zgrlne kavumu hissediyordu kendini. Kal
bi hzl hzl arpyordu. Birden yetikin bir adam olduu
duygusu uyand iinde: Anna bana gveniyor, ona sahip
kabilirim. Mutluluktan yerinde duramyordu Fritz ve bili
yordu artk, Anna kelimenin tam anlamyla kendisinin ola
cakt. Kan bana hcum etmiti, oturmadan duramad. Ak
lna bir dnce geldi derken: " Nereye gideceklerdi? "
Bu soru bir daha hi susmad kafasnda. Yerinden sra
yp kalkt. Yarn iin hazrla koyularak kafasndaki soru
nun sesini bastrmaya alt. Biraz amarla birka para
giysi ayrd bir kenara, biriktirdii guldenleri siyah deri vali
ze tkt. Yrei evkle dolup tayordu. Hi gerei yokken
ekmeceleri bir bir ekip iinden baz eyler alyor, ama al
dklarn sonra gtrp yine yerlerine brakyordu. Masann
46

zerindeki'defterleri, kitaplar kaldrp bir keye frlatmt.


Odasnn drt duvarna vngen bir aklkla gstermek isti
yordu: " Buradan ekip gidiyordu artk ! Paydos ! "
Vakit gece yarsn gemiti ki, yatan kenarna iliti.
Uyumay aklndan geirdii yoktu, giysiyle yatan zerine
uzand; bunun da tek nedeni belki fazla eilip kalktndan
beline yapan iryJ. Ne r ye sorusu birka kez daha aklna
geldi. Yksek sesle, " ki insan gerekten birbirini sevdikten
sonra ... " szleri kt azndan.
Saatin tik tak sesi iitiliyordu. ok aada bir araba ge
ti evin nnden, camlar titretti. Derken daha nce on ikiyi
vurmaktan yorgun dm saat rahat bir nefes alarak g
lkle 'bir' diyebildi, o kadar.
Fritz, ok uzaktan geliyormu gibi iitti saatin sesini ve
dnd: ki kii birbirini ... gerekten...
Ama gn aarrken hala yerek yatakta oturuyor ve
kesinlikle biliyordu artk; Anna'y sevmiyordu, ba kurun
gibiydi: Anna' y sevmiyorum artk. Bakalm Anna ciddi miy
di niyetinde? Yedii birka tokat iin evden kamak! Nere
ye gitmek istiyordu Anna? Nereye olursa, nereye olursa. Te
pesi att birden: Peki ama ben? Tabii her eyi yz st bra
kacam burada, annemi, babam, ksaca her eyi. Oh ne g
zel! Peki ileride, peki sonra? Amma salakayd Anna'nnki,
amma sevimsiz! Byle bir eyi yapabileceini gstersin, mut
laka onu dvmek gelecektir iimden.
B unu yapabileceini gstersin hele bir!
Erken mays gnei, l l, yz glerek odaya doldu
unda bir umut uyand Fritz'in iinde: Anna yazdklarnda
ciddi olamazd. i rahatlad derken. Can yataktan kmay
hi istemiyordu. Derken yle dedi kendi kendine: stasyona
gideyim de gelmediini greyim u Anna'nn. O gelmeyince
duyaca sevinci kafasnda canlandrd.
47

Erken sabah saatinin serinliinde yerek, dizlerinde


byk bir yorgunlukla istasyonun yolunu tuttu. Girite kim
seleri gremedi.
Yar korku. yar umutla gz gezdirdi evresine. Hibir
yerde gzne sar bir ceket ilimedi. Rahat bir nefes ald. B
tn hol ve salonlardan koarak geti. Uykulu ve ilgisiz yz
le rle oradan oraya gidip gelen yolcularla k arlat. Hamallar
stun diplerinde miskin miskin oturuyor, yanlarndaki kn
ve sepetlere yaslanm halkn en alt kesiminden insanlar su
ratlar ask bekleiyorlard. Grevli bir memur bekleme sa
lonlarndan ieri istasyon isimlerini sesleniyor, elindeki zili
ngrtadp duruyordu. Derken ayn isimleri horultulu bir
sesle yeniden, bu kez daha bir yakndan haykrd, bir kez de
peronda yapt ayn eyi. Ve her seferinde elindeki sevimsiz
zili nceden ngrdatmay unutmuyordu. Fritz ellerini cep
lerine soktu, istasyonun giriine dnp geldi. Durumdan pek
memnun kalmt, zaferi kazanm birinin yz ifadesiyle d
nd: Hani neredeydi sar ceket? Biliyordu zaten.
Sevincinden adeta kabna samayarak bir stunun arka
sna doland. Oracktaki tarifeyi okuyup u uursuz alt treni
nin de nereye gittiini renmek istiyordu. Az kalsn dece
i bir merdiveni gzden geirir gibi bir yz taknarak, ne yap
tnn farkna varmadan istasyon isimlerini okumaya balad.
Birden ini deme zerinde acele ayak sesleri iitip ban e
virdi. Peronlara klan kap nnde srtnda sar bir ceket,
apkasnda sallanan bir gl, ufak tefek bir kz iliti gzne.
Fritz kzn arkasndan bakt.
Hayatla oyun oynamaya kalkan bu elimsiz kzn ortaya
kyla bir korku ulland zerine. Onun gelip kendisini bu
larak birlikte yabanc bir dnyann yolunu tutmaya zorlaya
candan ekinir gibi toparland: arkasna dnp bakmadan
var gcyle kente doru seirtmeye balad.
48

BR L
(1896)

Sa Romeo, Mart 1890

Benim iyi kalpli, iyi kalpli Alfred'im!


Uzun srd suskunluum. Bala ! Sevimli mektuplar
nn her n bir tek mektupla yantlayacam bugn. Elleri
ne salk. Beni yle rahatlattlar ki! Satrlarnda dile gelen o
incelikli, yrekten endie benim iin bir merhem oldu. nk
yle yalnz, yle yorgunum ki! Bir tuhaf hastalk benimkisi.
Bitkin haldeyim, her tarafm krlp dkyor. Ama baz
saatler de oluyor, yaam dedikleri kvlcmn yeniden akt
n hissediyorum iimde. Alevler san solunu yalayarak aa
lardan gelip yukarlara kyor; kendimi gl ve salkl his
setmeye balayp gelecee gvenle bakyorum. Aptallk ite.
Doktor... Doktordan sz etmeyeyim daha iyi. Ama kimi vakit
pek ktleiyor durum. Solunum glkleri diyeceim ve ...
Kimi vakit havann nasl tm arlyla zerime bastrdn
duyuyorum. yle ar ki anlatamam. Sonra, bu ksrk!
Gsmde usulcack trmanp yukar kyor, derken bir yay
gibi boanp grtlama sarlyor...
Verandada oturuyorum. Mavi bir rzgar scak. nemli ve
altn iplikiklerden dokunmu gibi denizden esip geliyor. Itr
l fidancklarn soluunu yamalardan yukar tayor. Mutlu
luk. aydnlk ve yaam dolu bir manzara. Ben. gzlerimi iri iri
ap ltl ve gr maviye bakyorum, dncelerim ... Dn
celerim u sra giderek daha sk bu olaya dnyor. imdiye
49

kadar barmda gizledim bu olay: zerinden bir yl geti sa


nrm. Biliyorsun, ilkbaharda Bohemya'daydm, herkesin ma
ys aynda gittii kaplcalarn birinde. O zaman salma di
yecek yoktu ya da ben yle sanyordum. W. kentinde mek
tuplarmda dile gelip beni bu yzden eletirmene yol aan ve
daha ok benim hastalma verdiin o melankoliyi ruhuma
yerle tirmi bir olay yaadm. Olay . Ama nasl ulsa g0recek
sin ileride. Kendimi iyi hissettiim saatlerde her eyi ksaca
not ettim. Senden sr saklamak istemem. lmeden her eyi ...
Nihayet ne zaman leceini kim bilebilir! Bugn ya da yarn,
bakarsn gne l l parldyordur, hava ylesine ak ve
mavidir ki ... kar gelir lm. Ne sama!
Seninkilere selam. Uzatma aray, bana yaz. Tanr'ya
emanet ol!
..

Senin olan
Gaudolf

Buraya geliimin nc gn W.'deydim. Balangta


ok kimse yoktu kentte. Hi ekinmeksizin, saygl birka
kylden bakasyla karlamadan ine yaprakl geni or
manlarda yrylere klabiliyordu. Ormanlar dostlarmdr
benim. Bir gn erkenden, ufak bir kahvaltnn ardndan da
mar damar bitki kkleriyle bezenmi patikada bir saa bir so
la trmanmaya koyuldum, ok gemeden zengin bir yaamla
dolup taan yabanl, ssz bir evrede yolumu kaybettim. Ade
ta bakr tandan sayvanlar altnda oturur gibi altlarnda ter
biyeli iek prenseslerinin tahtlarna kurulmu oturduklar
heybetli ereltiotlarn seyretmenin hazzn yaattm gzleri
me. Yeil yosun zemini enlendiren, bo durmayp ar gibi sa
a sola koturan minicik yaratklara baktm gzlerim parlda
yarak: o muzip sincab izledim: atak sraylaryla bir dal te
kisine balyor. yoklan geen birinin ayak sesleriyle rkecek
50

oldu mu, gkyzne doru ykselen amn tepesine trmanp


saklanyordu. Bir kyl kulbesinde olduka zengin bir yiye
cekle glendikten sonra ikindi zeri ge vakit otele dndm.
Tek bama ktm bu yrylerde iki defa ayn kza rastla
dm. Tuhaf bir kz. ki defasnda da yalnzd; her seferinde ko
caman gri gzlerini kaldrp sessiz ve biraz buulu baklarla
beni szd. Bu gzleri bir gren bir daha dnyada unutamaz
onlan. Dlerde yitik bir ey, doast bir arballk vard
bu gzlerde. Gabriel Max'n tablolarndaki ermilerin ve tv
bekar kadnlarn gzlerindeki gibi rnein. Dudaklarm sm
sk kapal tutuyor, bu da saydam ve solgun yzn bir sertlik
ifadesiyle donatyordu. Bilmiyorum nasl oldu, yabanc pansi
yon odasnda gece bir ara uyandmda baktm, bu yz gzle
rimin nnde szlp duruyor. Kapnn yam banda, gece
lambasnn yla kap kolunun parldad yerde dikilip
kalkt bu yz; yzdeki ciddilik gzmden kamad, vcudunu
smsk saran basmadan sade giysiyle ince, uzun boylu kzn
bana doru geldiini grnce rperdim birden.
Kz da benimle ayn pansiyonda kalyormu. Anne ve ba
bas da yannda dedi pansiyon sahibi. Ardndan pek kurnaz bir
yz taknarak sustu anszn, sanki san dilerinin hemen arka
snda bir szck duruyor da bunu dan koyvermek istemiyor
du. Sonunda duyduu gvenle bana doru eildi: Syleye
ceklerim aramzda kalacak, deil mi Bay ... Kzn biraz, nasl
derler aklndan biraz zoru var. Kz ...
Pansiyona gelen yeni
bir mteri szn kesmeseydi, bir kez azn am adam su
sacaa benzemiyordu. Ben birey demeyerek oradan ayrldm.
Syledikleri doru muydu pansiyon sahibinin, kzn gzleri ...
Ne yapp yapp kz tanmay kafama koymutum. Pansi
yonda kalanlarn topluca yedii le yemeklerine bundan by
le ben de katlacaktm. Sevimli bir rastlant iimi kolaylatrd.
Sofrada tam da kzn eski bir brokrat olan iyi kalpli, yumuak
11

11

51

yzl babasnn yanna oturtuldum. lkin adam balad konu


maya. Yan banda kz. onun yarunda da kzn annesi. Konu
tuklarmzJ rahatlkla iitebilirlerdi. Adamla genel olarak kent
zerinde syleiyorduk. Aile Gney Saksonya'nn bir kasaba
sndand, adam yanlmyorsam belediye meclisi yesiymi. Kz
lar iin kalkp gelmilerdi buraya, kzlarnn souk su krne
gereksinimi vard. Annesi de bunu birka kelimeyk dorulad.
Bu vesileyle kzn ismini de renmitim, Felice'ydi. Ona d
nerek, " Buray nasl buldunuz, Sayn Felice? " diye sordum.
Kz, cevap vermeyerek benim zerimden ileriye dikti gzleri
ni; o derin bakl, gri gzleriyle tm somutluklar adeta delip
geer gibiydi. Annesi benim anlayamadm bir ey fsldad k
za. Kz olmaz der gibi ban salladi. Anlalan annesi kz cesa
retlendiren szlerini yineledi. Bayan Felice kendisine tekrarla
mas istenen bir cmle sylenmi bir ocuk gibi ar ar, ama
yumuak, soylu bir sesle, "Teekkr ederim, iyiyim, " dedi.
Adamla, kanal inaatlarna ilikin konumaya balamtk. Ye
mek sona erdi derken. Doruldum. Anne hanmn gzlerinde
yalar parldyordu. Kocasna iaret etti, o da salondaki birka
mteri kp gidene kadar bekledi, sonra beni ekip pencere
niine gtrd. Sesi, titreyerek, " Beyefendi, " dedi, " Kzmzn
yllardr beyninde bir rahatszlk var. Acayip davrann ba
laynz ltfen. Kaplca kaplca dolap duruyoruz. Size duydu
u gvene yanl bir anfam vermezsiniz sanrm. Zavall yavru
cak! " Adam gzyalaryla bouuyordu. " Korkun. inanlmaz
bir hezeyan... " eri giren pansiyon sahibinin bize doru geldi
ini grnce sustu; adeta canm actacak gibi kuvvetle elimi s
karak salonda yanklanan mecalsiz admlarla uzaklat.
Felice'yle konutum. yle oldu: Tek bama ktm sa
bah yrylerinin birinde yine ona rastlamtm. Her zaman
ki gibi kendi yolunda gidiyordu. Beni fark edince ban kald
rp bakt ve olduu yerde durdu. Bir sre hi kmldamadan
52

beni szd, derken yznde anszn bir anmsamann ak


t, geen gn annesinin kendisine fsldad szckleri iitile
bilir bir sesle tekrarlad: "Teekkr ederim. iyiyim ! " rkildim.
Demek doruydu. Ama abucak kendimi toparlayp, " Siz de
benim gibi tek banza bu ahane ormanda yrye kyor
sunuz, " dedim. Felice, "Bu ahane ormanda," diye yineledi
neredeyse szckleri hi vurgulamadan. Ama gri giysisinin al
tnda gsleri inip kalkyor, gzlerinde bir renk ve k seli
dalgalanyordu. Sonra yoluna devam etti, ben de yan banda
yryordum. Hi konumuyorduk. Kendimi ormann yceli
ine ve yan bamda vakur bir edayla yryen gzel ve gen
kzn gizemli bysne brakmtm. Yol kenarnda am bir
kr iei iliti gzme. Koparp Felice'ye uzattm. Felice ald
iei, hznl baklarla szd, sonra iinde anszn beliren
bir honutsuzlukla iein hafife inilder gibi ses karan ince,
yeil sapn koparp att. Beni bandan savmak ister gibi elini
uzatarak aalarn yksek gvdeleri arasna dalp yrd. Pe
inden gitmeyi gze alamadm, devcileyin karanlk aalar
arasnda deiip duran bir k altnda gri giysisini seebiliyor
dum henz, derken tmyle onu gzden kaybettim.
leride de birka kez Felice'yle karlatk. Giderek bana
daha ok gven duyar gibiydi. evredeki gzellie hayranl
m belirttiimde ya da am kokulu havadaki nefis aromadan
vgyle sz atmda alak sesle katld bana. Ama bu kada
r bile beni memnun etmeye yetmiti. Sz konusu yryle
rin birinde ona yle dedim: " iekleri gryor musunuz, Ba
yan Felice, nasl gle oynaya ayorlar. Kularn cvltsn, p
narlarn rltsn duyuyor musunuz? Btn bunlar bize nee
li olmamz anmsatyor, oysa siz ne kadar da zgnsnz? "
Bam kaldrnca, gzlerini nasl iri iri am soran baklarla
bana baktn grdm. Birden elleriyle yzn kapayp ala
maya balad Felice; alad. alad; iime bir hzn kt. O
53

gn baka da bir ey konumadk.


Aradan bir hafta geti. ktm yrylerde altm
o sevimli karlamamz yeniden yaayacam umdumsa
da umudum boa kt. Yemek salonunda da gremiyordum
kendisini. Belediye meclisi yesi babasnn dediine gre bi
raz keyifsizmi; annesinin gzlerinin ise kzarm olduu an
lalyordu.
Nihayet yeniden rastladm Felice'ye. Bana doru gelerek,
"Bugn sormutunuz, " dedi. "Bugn deil miydi yoksa? " a
rp bocaladn hissettim, zamanlar birbirine kartryordu.
" 'Bayan Felice, neden byle durgunsunuz?' diye sormutum, "
diyerek tamamladm cmlesini. Bunun zerine olanlar bir da
ha dnyada aklmdan kmayacak. Felice bir adm gerileyerek
bam kaldrd, boyu olduundan daha yksek, hayli daha
yksek bir grnm kazand, buz gibi bir soukluk gelip otur
du gzlerinin iine; hi kprdatmad solgun dudaklarnn
arasndan usulcack, " Ben bir lym, " dedi.
Elimde olmadan birka adm geriledim. Belli belirsiz
admlarla usul usul zerime geldiini grnce, sanki gerek
ten bir rmlk kokusunun vcudundan evreye yayld
gibi bir duygu uyand iimde, ite ylesine souk, ylesine
dehet verici bir kokuydu. Bir ocuk gibi haykrsam, dnyalar
benim olacakt. Kendimi toparladm derken. Bir rperti sr
tmda gezindi. Ama yine de peinden yryerek pansiyona
kadar Felice 'ye elik ettim. Tek kelime konumadk. Berbat
haldeydim. Ateim vard kukusuz. Gece karmakark dler
iinde kvranp durdum. Sabahleyin kafamn ii kark, bam
kazan gibi uyandm.
Artk Felice'yle birbirimizi sk sk gryor, yosun kapl
bir srada ok vakit saatlerce yan yana oturuyorduk. Kendisi
ne hikayeler anlatyor. o da can kulayla, nerdeyse rkek ve
ekingen, beni dinliyordu. Neeli eyler syleyerek moralini
54

elden geldiince glendirmeye alyordum. Her seferinde


bana, " Sen (birka gnden beri bu samimi szc kullan
yordu benimle konuurken) sen biliyor musun bunu kesinlik
le? " Ben bildiimi syleyince, "Ama onlar canl insanlard,
gerekten yaayan insanlar, oysa ben lym, oktan beri
l... " diyordu. Bunun zerine ben ne konuursam konua
ym, susuyor ve ciddi bir yz taknyordu.
Bir defasnda konumam yine byle dehet verici szler
le kesmesi zerine, gze alp sordum: "Felice, ne zaman ldn
sen? " Felice, " Ne zaman m? " diye yineledi, gzlerinde yine
o durgun ifade belirdi, vcudu uzayp gerildi. Ama sonra ir
kildi birden, gelip yan bama oturdu ve ocuksu, dokunakl
bir gvenle yle dedi: " Unutmadmsa, syleyeyim. Bir o
cuktum henz, kk bir ocuk, biliyor musun. Bebeklerle,
toplarla oynayan, ieklerden holanan bir ocuk. ok ncey
di ama, bin yllarca zaman nceydi. Hi kardeim yoktu, ama
en, neeli birka oyun arkadam vard, Maria vard rnein,
Berger'lerin Maria's," Yavaa sylemiti bunu ve ocuklara
zg bir davranla parmaklarnda saymaya balamt, " Elsa,
Lene, Gretchen, Kurt, Hans. " Son isimde duraksad ve ans
zn hkrklara bouldu. Kendisini glkle yattrabildim.
Derken yine glmsedi. Sevincinden havalarda uan bir o
cuun yz ifadesiyle, " Annem bana hep cici eyler verirdi, be
bekler verirdi, minik minik, anlyor musun, ayaklarnda ger
ek pabular vard hepsinin, balarnda da srma salar. Ama
- " Szlerinin burasnda koyu bir glge kayp geti yznden,"
- o zamanlar daha canl, daha diriydim nk; oysa imdi,
imdi bin yldan beri lym, bin yldan beri. " Azndan
kan szckler snp gitti sessizce. rperdim.
Felice srdrd konumasn. "Her zaman birlikte oynar
dk. Btn ocuklar. iekler toplardk ... iekler..." Dnce
lere dalar gibi oldu bir ara, sonra ban sallayarak, "Sana sy55

leyeceim, " dedi. " Sonbahard. Gri, gri bir gn dnyann ze


rine kmt. Evden kma dar dedi annem. Ama saat y
lesine yalnz tik tak edip duruyordu ki! Sonra. resimli kitapla
rma yle ok, yle ok bakmtm ki! Annem mutfaa geti
derken. Ben de usulcack baheye ktm. Oyun arkadalarm
dan birini grebilmem zor deildi. Ve alln yan banda
baktm Ifans duruyor. Admlarm iyice slak yerde ap up edi
yordu yrrken. Aman yava! Beni iitmemeli Hans! Parmak
ularma basa basa ... basa basa alln arkasna dolandm. n
cecikten yaan yamur ine gibi gzlerime batyordu. Hans
beni fark etmemiti. Elinde bir ey tutuyor. Ak seik gryo
rum ne olduunu; bir ku, minicik, sevimli bir ey. Ne yapyor
Hans? Kuu okayp seviyor diye geiriyorum iimden. Birden
kulama bir cik sesi geliyor. Cik ... cik ... duyuyor musun? " An
szn elime sarld Felice. " Bir korkun yanklanyordu ki ses!
Hava da bir griydi ki! Dallar araladm. te orada, orada... "
Felice frlayp kalkt birden; heyecanlanmt, szckler azn
dan nefes nefese kyor, sanki Hans orackta duruyormu gibi
gzlerini bir noktaya dikmi bakyordu. " Gryor musun, g
ryor musun, her iki baparmayla zavall minik kuun grtla
n skyor, kucaz da lk la, kanat rpp duruyor.
Ama Hans glyor; gryor musun, nasl da glyor. Kuun
grtlan skyor parmaklaryla. Barmak istiyorum, baram
yor, bir trl baramyorum. Kucaz gagasn sonuna kadar
ayor. Birden bacaz dyor aa. O anda, o anda rpm
maya balyor yreim. " Elini kalbine gtrd Felice. " te o
zaman ldm - ben. " Son szckler usulcack snp gitti. Fe
lice yan bama, srann zerine brakt kendini. Gzlerini
yummutu. Gsnde iefes alp verdiini gsteren bir kmlt
yoktu. Yan bamda serilmi yatyordu srann _zerinde; sol
gun, solgun lmn tyler rperten manzaras.
zeri yosun kapl srada oturuyorduk. Dnyann, haz do56

lu gerek yaamn gzelliini ven tok sesli byk bir ilahiye


benzedii o ahane ilkyaz gnlerinden biriydi. Orman, kaln
stunlar zerinde sonsuz bir atnn mavi bir saydamlk iinde
dinlendii bir tapnakt adeta. Rzgar tkrldm bir esintiyle
dallar oynatyor. kk am ormanndan insan byleyen
trl kokunun o srnak buusu ykseliyordu. Sessizlik. Bana
yle geldi ki adeta insanlarn kendisine kurbanlar sunm:y
unuttuklar iyi yrekli, sevecen, evresine mutluluk datan
bir tanra iki yan yosun kapl patikada tek bana yryp
gitmiti. Sanrm ruhumda gzlerini hayata aan bir ilahiydi
bu, derin, derin bir ilahi, savaa savaa insann dudaklarna ka
dar kp gelen, ormann bu bilinmedik, insanst varlna
ilikin bir ilahi. Yalvarp yakarmaya koyuldum; yan bamda
ki bu irin kz, bilincinin gri ve korkun bulanklndan uya
np kendine gelsin de, evresindeki sevimli, diri yaam sezip
duyumsasn istedim. Bararak m konumutum? Felice elini
elimin zerine yumuack koyarak ylesine bir hznle bana
bakt ki, kalbim sevin esrikliinden anszn syrlp doruldu.
Boulur gibiydim. Bir ey syleyeyim, Felice'yi neelendirip
avutaym dedim, syleyeceklerim dudaklarmda eriyip gitti.
Susuyorduk. nmzde, gnein klaryla ykanan orman
duruyordu. Nee iinde klar kabna smayan bir aceleyle
yosunlu zemin zerinden hoplaya zplaya geip gidiyor, uzak
ta yava yava lolua gmlen aalarn karanlnda sn
yordu. Gzlerimi nme dikmi yola bakyordum. Kar aa
lktan kk, gzpek bir ku zplaya zplaya bize doru yak
lat, srayp akl deli yola kondu. Gri kanatlarna gnein
scack stt kum selinde banyo yaptrdktan sonra yanmza
sokuldu, ayaklarmzn dibine kadar geldi. Felice'nin sevimli
hayvan izlediini fark ettim: yz hatlar giderek aydnlanyor
du. Evet gerekten glyordu Felice. O n u hi byle grme
mitim. Aklma geldi, cebimde biraz e kmek k rnts vard. 57

karp sokulgan konuumuzun nne attm, o da krntlar ga


gasyla yerden toplamaya balad; kafasn bir saa bir sola
dndrdkten sonra yine yere eiyordu. Yan banda oturan
Felice elini usulcack omzuma koydu. ban benden yana e
virdi. Gzlerinin iine baktm. Bulank. buulu gzlerinin es
kisi gibi gri olmadm, derinlerde l l yldzlara benzedii
ni grnce ardm; gzkri ylesine dile gelme z bir mutluluk
la parldyordu ki, adeta tatl, sevinten lk la bir cinne
te yakalanm gibi, "Felice! " diye haykrdm. " Yayorsun Fe
lice ! " ve titreyen kz zlemle tutup barma bastrdm.
Felice susuyordu. Bana smsk sarlmt. Derken benden
koparp ald kendini, son derece iten bir kran duygusuyla
dolu aydnlk baklarla gkyzn, , gnei ve tm varo
luu selamlad, sonra yeniden kollarmda ald soluu, baca
zm omzuma dayayp alamaya koyuldu. Sevincin kurtarc
gzyalaryd bunlar. ocuklar gibi bahtiyar, dn yolunu
tutup pansiyona geldik. Sevincimize snr yoktu, hele anne ve
babas kzlarnda gerekleen byleyici mucizeyi iitince da
ha da byd sevincimiz. Felice iyilemiti ...
zin ver de bunu izleyen dnemden bahsetmeyeyim, bir
iki szle son vereyim yazdklarma. Anlatlmaz bir mutlulu
un yaand gnlerdi. Bu gnlerde tattm hazz, sevinci di
le getirebilmem iin Tanrlarn dilini konumam gerekir. o
cuksu bir sevinle yaam selini selamlayan, bizim alkanlk ve
duygusuzlukla nnden geip gittiimiz doann gzellikleri
ni titreyen sinesi ve alev alev baklaryla yaayan, masum ve
saf yreinde artk gen kzlara zg bir rkeklikle o zamana
kadar asla sezilmedik bir sevginin tomurcuklandn hisse
den irin yavruca grmenin hazzn.
Beni yiyip yutan, ocukluumdan beri bana yaklamasn
dan korktuum korkun hayalet o zamanlar i lk kez yanma
sokuldu. Ar szlar balad vcudumda, kan tkrdm. He58

kimler balarn sallayarak " Gneye gideceksin, gneye" di


yorlard. Nianlm olmu Felice'den hayli bir sre sakladm
durumu. Sonunda bir ara Felice 'nin yanndayken beni bir k
srk tuttu. lkin ii akaya ald Felice. Ben odadan kp git
mesini syleyince korktu. Kalp gitmedi. ksrk nbeti ge
ince, her eyi kendisine akladm. Onunla evlenemeyecei
mi syledim sonra, daha bilmem neler. Kollarmda hkra
hkra alamaya balad. Ben de onunla aladm. Ge vakit
birbirimizden ayrldk. Kendisini kapya kadar geirdiimde
hava kararmt. O korkun katln bulank sisten rts de
rin sular gibi iri gzlerinin zerine kapand, boyu uzad Feli
ce'nin; elimdeki eli buz gibi souktu ve bir rmlk koku
su vcudundan evreye yaylmaya balamt.
En son grmemiz oldu bu. Ertesi gn kentten gittim.
Felice' nin babas, araba hareket edinceye kadar yanmdan
ayrlmad. Felice, babasyla bana bir mektupuk yollamt.
Mektubu aldm, kzna son kez selamm iletmesini istedim
babasndan; nihayet yasl adamn kollarndan kendimi kurtar
dm. Felice'nin mektubunu kompartmanda okuyacaktm.
Henz fazla heyecanlydm. Trendeki yerime yerletim. Yol
cularn saa sola gidip gelileri son bulup kompartmanda tek
bama kalnca, o deerli mcevheri kardm cebimden. Yal
nzca u szckleri okudum: " Elveda! kinci kez beni bekliyor
lm ! " Tyler rpertici bir sezgi uyand iimde. Geldiim ye
re dnmeye karar verdim. Bir sonraki istasyona kadar geen
dakikalar bana sonsuz bir zaman gibi geldi. Nihayet istasyon
grnd. " Ne zaman tren var W. 'ye? " " ki saat sonra . " stas
yon efi bana yaklat. " Bay M. siz misiniz?" diye sordu. Ba
m sallayarak onayladm, konuacak durumda deildim. s
tasyon efi cebinden bir telgraf kard. Bilinsizce atm telg
raf, iinde yle yazyordu: " Fe\ice aya kayp gle yuvarlan
d. Her ey bitti. Hepimizin ba sa olsun! "
59

N BAHEDE
(1896)

nsann aklna ne tuhaf dnceler geliyor bazen. rne


in dn. Yine sayfiyedeki evinin n bahesinde Bayan Lucy
ile oturuyordum. ri ve derin gzleriyle gen ve sarn ka
dn susuyor, atlas parlaklndaki gkyzne bakyor, Brk
sel dantelli mendilini yelpaze gibi kullanarak serinlemeye
alyordu. Yelpaze iini gren mendilden ya da oradaki
leylaktan kp gelen burcu burcu bir koku ite ylesine g
cklayarak iime doluyordu.
Sadece bir ey sylemi olmak iin, " B u ne ahane ley
lak byle ! " dedim. nk susmak, zerinde kaamak d
ncelerin sessiz ve hzl gidip geldii gizli bir orman yoluna
benzer. Dolaysyla, hi susmaya gelmez.
B ayan Lucy gzlerini yummu, ban arkaya yaslam
t; akamn aydnl olduu gibi ince damarlarla bezenmi
gz kapaklarnda eleiyordu. Burun kanatlar krpe bir
glden zsuyu yudumlayan bir kelebein kanatlar gibi ha
fif hafif titreiyordu. Eli tesadfen benim sandalyenin arka
lnda, benim elimin hemen yan banda duruyordu; usul
cack titreyiini parmak ularmda hisseder gibiydim. Yal
nzca parmak ularnda m! Btn vcudumun iinden akp
giderek beynime ulayordu bu titreyi, btn dnceleri
biri dnda kafamdan uzaklatryordu. O tek dnce de
dadaki bir frtna bulutu gibi kafamn iinde ekillenip tor
top oluyordu: " Bayan Lucy bir bakasnn eidir... "
Lanet olsun ! Hanidir bildiim bir eydi bu. stelik bu
60

bakas dostlarmdan biriydi. Gelgelelim, sz konusu tuhaf


dnce dnp dolap aklma geliyordu; gzlerini pastane
vitrinlerindeki nefis yiyeceklere zlem ve hayretle dikmi
bakan bir dilenci ocuunkine benzer bir duygu iindeydim.
Zihnimden geenlerden kendimi koparp alarak, " Ne
dnyorsunuz hanmefendi? " dedim.
Bayan Lucy glmsedi: " Ona ne kadar da benziyorsu
nuz? "
" Kime? "
Gzlerini benden baka tarafa evirerek oturduu yer
de doruldu Bayan Lucy: " Benim rahmetli kardeime. "
" Ya? Gen mi lmt? "
Bayan Lucy gs geirdi: " Hem de ok gen. Taban
cayla vurdu kendini zavall ! Ei bulunmaz, efendi bir adam
d. Durun, bir dahaki sefere resmini gsteririm size. "
Dikkatini bir baka konuya ekmek isteyerek, " ok
kardeiniz var myd? " diye sordum.
Sorumu pek iitmemie benziyordu. nsann akln ka
rtran bir rahatlkla l l gzlerini yeniden bana evir
miti. Olanca byklyle, gkyz gibi kocaman.
" Gzlerini evreleyen o izgi, o az... " Sanki bir d
gryormu gibi sylemiti bu szleri.
Serinkanllkla yzne bakmaya altm. Benim iin
hayli zor bir eydi. Bayan Lucy uzun uzun beni szd. Ar
dndan sandalyesini bana yaklatrd; itenlikli, mahrem bir
edayla kardeinden anlatmaya balad. Yavaack konuu
yordu. B a bana o kadar yaknd ki, sar salarndaki par
fm kokusunu duyuyordum. Mutluluk ve acnn canl ans
gzlerinde bir ate tututuruyor, yzn bir dirimsellikle
donatyordu. imdeki heyecann ateiyle yz izgileri bana
ylesine aina grnyordu ki, onun anmsad lm kar
dei bendim sanki.
61

Bu gzler, bu az diye geirdim iimden - bu benim y


zmd, benim bir incelikle, bir soylulukla donatlm y
zm.
Nihayet boaznda bir hkrk, susup da narin baca
zm Brksel dantellerine gmmesi zerine, ' O benim ! O be
nim! ' diye haykrmak geti iimden. Byle bir kadn tarafn
dan urunda gzya dklen biri olmann mutluluunun
henz hayattayken keyfini karyordum. Bilmem nasl ol
du, akam kzll vurmu ban usulcack okadm. Sesini
karmad.
Parldayan gzlerini kaldrarak dnceli dnceli,
" Keke imdi hayatta olsayd, " dedi. "Bir arada yaar, ben
de hi evlenmezdim. "
Ben kulak kesilmi, onu dinliyordum.
Doasnn gereini yapp boand Bayan Lucy, gzyalarna bouldu.
.
Gnein snp gittiini grerek, 'Ama bir bakasnn
kars' diye geirdim iimden.
Ama onun ad kafamdaki bu dnceyi bastrd. G
ne mor tepelerin ardna henz tmyle gmlp kaybolma
mt ki, Bayan Lucy' nin bacazm gsme yaslanm bul
dum, altn sars dank salar enemde bir gdklanmaya
yol ayordu. Derken sarn Bayan Lucy' nin i parlakln
daki gzyalarn pcklerimle gzlerinden uzaklatrdm.
Gkte ilk solgun yldzlarn belirmesiyle birlikte krmz du
daklarnda bir glmsemenin tomurcuklandn grdm.
Bir saat kadar sonra bahe kapsnda kocasyla karla
tm; dostum elini tam bana uzatmt ki, boyunbamda bir
toz zerresi iliti gzme. Hay Allah! Toz zerresini bir elim
le bir fiske vurup uzaklatrrken, br elimi telala dostu
mun bana uzanm eline braktm.

62

BEY AZ MUTLULUK
(1896/97)

Sigorta memuru Theodor Fink Viyana'dan Riviera 'ya


gidiyordu. Yolda not defterine baknca trenin gidecei yere
gece yars varacan grd. Burada iki saat aktarma yapa
ca treni bekleyecekti. Keyfini karmak iin bundan gzel
bir ey olamazd. Bir sigara yakt, ama dumanna katlana
mayarak az sonra frlatp att pencereden. Gzleriyle iin
iin yanan krmz noktay izledi. Bolukta geni bir yay iz
di nokta. Tren mart havasn soluyan renksiz, snk bir ara
ziden geiyor, alabildiine derin vadilerde kar kalntlar
kirli yastklar gibi yerde serilmi yatyordu. Manzara, yan
bandaki koltukta duran sar kapakl roman gibi skcyd.
Suratn asarak, hasta kardeinin Nizza' dan yazd mektu
bu belki onuncu defadr ald eline. Aceleyle iziktirilmi
sarsak satrlar sk sk okuduka, can ekien bir kiinin a
rsna uymu gitmekte olduunu daha bir ak seik anlyor
du. indeki rahatszlk byd giderek. Kendisinden yedi
ya ge dnyaya gelmi bu kk kardee hibir zaman faz
la yaknlk duymamt, nk onun hastalkl, narin yaps
Fink'e hep itici gelmi, duygularndaki ar incelii netame
li ve yadrgatc bulmutu. Pek ok tela ve zahmetli gnle
rin kendisini bekliyor olmas bir korku sald yreine. te
yandan iten bir acma duygusuna kaplmaktan da kendini
alamad ve bu duyguyu yattrmak iin durup durup yle
dedi kendi kendine: " On un iin en hayrls da hu. nsan bir
kez hasta olunca. "
63

Sarsntdan bitkin durumda, her bir yan szlayarak,


mahmur gzlerle Verona Vecchia ' da trenden indi. kendi
sinden baka da inen olmamt. Grevli memurun peine
dp ikinci snf bekleme salonuna geldi. Grevli memur
onu yksek cam kaplarn nnde brakp gitti. Theodor
Fink, kap kanatlarndan birini dirseiyle itip at; gzleri
salonun karanlna alana kadar eikte durup iai girme
di. Perona alan kardaki kemerli kaplar yava yava se
ebildi ancak. Salonun orta yerinde kaln drt bacayla
pek ok hrgc bulunan dev gibi bir ey grr gibi oldu.
zerine bir sr bagaj ylm bir masayd bu. Nihayet du
varlar boyunca yerletirilmi sralar fark etti. Usul usul
ilerlemeye alarak en yakn sraya geldi. Yarda kesilmi
uykusuna burada devam edecekti. El yordamyla kefettii
sraya tam oturacakt ki, elinde fenerle biri geti kap nn
den, bir k demeti ieri dt; srada uyuyan bir adamn
sakall yz ylece aydnland. Mahmurluundan syrlan
Fink bir kfr savurdu. Salonda, beklediinden daha gr
yanklanmt sesi ve her keden bir cevap gibi yine dnp
kendisine geldi; bir inilti, bir kmlt, bir uzanp gerinme, bir
sra gcrts, adeta dte sylenen vurgusuz, anlam belirsiz
bir szck. Salon batan aa uyuyanlarla dolu diye geir
di iinden Fink. Duvarlar boyunca ilerleyerek salonun en
karanlk kesine yakn bir yerde eliyle yoklaya yoklaya
bo bir sra buldu. Adeta bitkin halde sraya brakt kendi
ni. Ayaklarn uzatmay gze alamad, sanda solunda sra
lara uzanm yatanlarn bulunduundan emindi. onlara do
kunmaktan ekindi. Hi kmldamadan beklemeye koyul
du. Gz kapaklar arlamt, kapanr gibi olduka anszn
bir korkuya kaplarak tekrar ayor, deme tahtalar ze
rinden zaman zaman martlar andran beyaz klarn ka
yp gittii souk salona almaya alyordu. Bir ara giri
64

kapsnn gcrdadn duyarak derin bir nefes ald. Holde


ki krmzms donuk kta iki, glge belirdi; salona yeni
yolcular girdi ve kap kapand arkalarndan. Fink gzleriy
le yeni gelenleri izlemeye alt; koyu karanlkta suskun ve
sessiz eriyip kayboldular. Yalnzca bir sra gcrts duyuldu,
ardndan salon yine sessizlie gmld. Ne var ki, Fink a
r yorgun d m bir merak duygusuyla iittii binlerce se
si izliyor, bunlarn her birinde yabanc ve dmanca bir ey
buluyordu. inde yle bir his vard ki, adeta btn salon
dakiler kendisine sokulduka sokuluyorlard. evresindeki
karanlk giderek ylesine bir younluk kazand ki, sonunda
bir kibrit akmadan duramad; nnde o kocaman, siyah
boluu grnce rahatlam bir nefes ald. Yine de ikinci
bir kibrit akmadan edemedi, iyice rahatlamak istiyordu.
kinci kibritin trdayarak yanmas zerine bir keden bi
ri uzand: " Afedersiniz, k insann ok fena gzn al
yor. " Fink pek hafif sesin ahengine kulak verdi, byk b
lm yanm kibritle aydnlatt sesi, smsk rtl bir kadn
yzn seer gibi oldu. Kibrit snd derken, Fink de eskisi
gibi karanlkta oturmaya balad. Deminki sesin yeniden
iitilmesini bekledi ve yeniden iitildi ses: " Bir geceyi pek
ok yabancyla ayn yerde geirmek korkun ey. yle de
il mi? nsanlar geceleyin bir tuhaflayor ki! lerindeki
gizler byyor, ap geiyor kendilerini. Korkun ey do
rusu! Ik da insann gzn ne fena alyor. " Fink, hafiften
iitilen tatl sesin kendisini endielendiren bir eyi aa
vurduu duygusuna kapld. Ama bir zr gibi yanklanan
son cmle anszn tm korkular alp gtrd iinden; gen,
hatta belki gzel bir kadnn yan banda oturduunu anla
mt, salonda beklemekle geirecei zaman ufak bir ser
venle ksaltabileceini dnerek kadnla tanmaya heves
lendi.
65

Farkna varmadan byn burup karanlk keye do


ru nazike, " Hanmefendi de Nizza 'ya m gidiyorlar aca
ba? " diye sordu.
" Hayr. Ben memleketime dnyorum. "
" Daha mart ay kmadan m? Almanya'da hava hala
pek souk. Umarm hastalk nedeniyle aalara inmemisi
nizdir? "
" Oh evet, hastaym. " B unu mahzun, ama kendi kendi
siyle bark bir edayla sylemiti kadn. Fink armt, ne
diyeceini bilemeyerek sustu. Gzlerini karanlkta arayarak
dolatrdysa da bir ey gremedi. Hava buulu ve adaly
d. Salonda birinin uykuda grd bir dten kaynaklanan
iniltisi ykseldi, darda alan bir ngran crcr bcekle
rini artran sesi iitildi.
Kadnn szn yantsz brakmak istemeyen Fink,
" Ben deilim ama, kardeim hasta, " dedi. " Nizza'da kendi
si, durumu ciddi. Oraya gitmem de bunun iin. "
Karanlk iinden kadnn sesi geldi: " Oh - alp getirin
kendisini Nizza'dan. Durumu ciddi olsun isterse. Bahar geldi
mi, insana her ey hzn verir orada. Yaamak ve lmek... "
Fink kmldad oturduu yerde. Hasta kadn tmyle
vurgusuz bir sesle ekledi: " Yorgun ve hasta insanlar evlerin
de kalmallar. " Fink, kadn gen biri olmal diye geirdi iin
den. " klimi dnmek zorundasnz, hanmefendi, " demesi
zerine salak, beceriksiz ve kaba adamn biri olduu duygu
suna kapld.
Kadn onun sylediini iitmemie benziyordu, konu
masn srdrd: " Ben de eve dnyorum. Hzn kt
gnlme. iekler ortasnda tek bama ... "
Kadnn szn kesen Fink, " Kuku yok, henz pek
gensiniz, hanmefendi, " diye yantlad. Ardndan byle
syledii iin kendi kendine kzd.
66

"Evet, gencim henz, " dedi kadn ksaca. Fink, kadnn


glmsediini sezer gibi oldu. Kadn devam etti: " Ama ite
bu yzden seviyorum yalnz kalmay. Evde ok vakit yaln
zmdr. "
Fink, "Nerelisiniz? " diye sormaya hazrlanmt, ama
buna frsat bulamad; nk kadn hala konuuyor, sesi gi
derek daha yumuak ve ds kyor, adeta uzaklardan ge
liyordu:
Hayal kuraq ribi, "Beyaz bir odam var, " dedi. " Dn
nz, duvarlar ylesine parlak beyaz ki, biraz gne hi kay
bolmaz zerlerinden. sterse darda gnler gri olsun. Da
rda da gri gnler eksik deildir hi. Beyaz perdeler vardr
pencerelerin nnde ve d pervazlarnda da beyaz iekler.
nk iekler odann iinde asla gerei gibi geliip by
yemez. Hani fazla bir kokular yoktur, yine de her ey onla
rn kokusunu barndrr kendisinde, mendil, yastk, yorgan
severek okuduum kitaplar, ne varsa. Sabahlar Agatha
Hemire kp gelir odama ve glmser. Ne zaman gelse g
lmser hep, banda beyaz rahibe balyla yatamn yan
bana oturur. Ellerine dokunmaya grn, gl yapraklarna
dokunuyorum sanrsnz. Dnyaya ilikin hibir ey bilmez,
ben de bilmem, bylece anlarz birbirimizle. Yalnzca g
nein scak scak parldad saatler pencere bana oturup
darsn seyrederiz. Byle zamanlarda denizmi, orman
m, kym ve insanlarm, grltl ve byk ne varsa bir
uzamzda kalr ki! Pazarlar kapnn zilini allar bir an
gibidir adeta. Gemi yllardan iyi kalpli tandklar odamn
kapsn vurur, bir kiliseye gider gibi kp bana gelirler i
eklerle, parmak ularna basarak, srtlarnda yabanlk giy
siler..."
Ortalk birden sessizlie gmld. Dardaki ngrak
sesleri de susmutu.

67

Fink gzlerini karanla dikmi, sesin yeniden iitilme


sini bekliyordu. Kadnn ayn tatl ve yumuak sesiyle ko
numasn srdrp kendisine daha pek ok ey syleyecei
duygusu vard iinde. " Kadn sanki gnah kartan biri gibi
konuuyor ve ben onu anlayamyorum. Salondaki sralarda
oturan pek ok yabancdan biri iitir de o anlar belki. Ben
anlamyorum. Korkuyorum ondan. "
Fink, srann gcrdamamasna alarak usulca dorul
du; el yordamyla hole alan kapya geldi. Dar kp ka
py byk bir dikkatle kapad arkasndan. Sonra, kendisini
bir kovalayan varm gibi, donuk bir n aydnlatt hol
ve koridorlardan, uykulu istasyon bekilerinin nnden se
irtip geerek gar binasnn kn arad. Sonunda buldu
yksek kapy. ki yannda hlamur aalaryla bilemedii
karanlk bir yolda kente doru seirttiinden habersizdi;
'onu anlayamyorum' duygusu hala iinde yaayp duruyor
du. Ancak nnden geen erken saatteki ilk posta arabas
nn istasyona doru yuvarlanp gittiini grnce, olduu
yerde durup apkasn kard. Bann stndeki yal hla
murlarn dallan sabah rzgaryla usulcack kprdyor kk
kk, taze iekler esintiyle uup gelerek alnna konuyor
du.

68

SES
(1896/97)

Doktor Henke kentte grev aknn canl rneiydi;


ama alt tatl haftasn Baltk Denizi kysndaki kaplca ka
sabas Listray'n beyaz sahilinde srt st uzamp yatarak, ei
grlmedik bir miskinlikle hayal aleminde gezip dolaarak
geirmekteydi. Ellerini salar ksa kesilmi bann altna
yastk yapm, gzlerini yksek kaynlarm doruklarna dik
miti. nnde durmu, ileriden yuvarlana yuvarlana gelen
dalgalarn grtlandan ieri kk kk akl talar frla
tan dostu Erwin' e fena halde kzmt.
Ciddi ciddi, " Sen biliyor musun, eein birisin! " diye
balad konumaya. " Delice iler peinde koacana vakti
ni dinlenmekle geirsen daha iyi olmaz m! Senin bu iine
akl erdiremiyorum clorusu. 'Bir ses! ' Hi olacak ey mi!
Ne pahasna olursa olsun artk ba gz edilmesi gereken bi
risin. Unutmadan syleyeyim, bir kz .bakmaya gideceim
senin iin. Bu birka gn iinde kulama neler geldi bir bil
sen! ki hrsz ve bir hrsz katili sav.ummak, vasiyet yapma
dan dnyadan gp gitmi bir teyzeden kalan miras iini
dzenlemek. btn o budalalklarn seni inandrmaya al
t gibi insan yoracak eyler deil, o kaa:r. Sen almak
tan srmenaj olmusun. "
Erwin, dalgalara bakarak glmsedi. " Hakl olabilirsin.
Hayli yorgun dtm. Bu yzden de yumuak bir koltua
gmleyim. biri bana tatl bir sesle hayatn nasl ey olduu
nu anlatsn dinleyeyim istiyorum. stiyorum ki bu tatl ses
69

sayesinde hayatla baraym ve ondaki her eyi ondaki k


k olaylar, byk mucizeleri yeniden seveyim."
Doktor Henke, sabrszlkla ban kaldrp dostunun
gzlerini arad. iirden anlayan biri olduu sylenemezdi.
Ama o deiken derinlii ve gizli, beklenmedik ldayla
ryla dostunun gzlerinin denizleri artrdn dnd
bir an. Alayl alayl glmseyerek, krlp gcenmi. "Syler
misin, Tanr akna, bu dnce yine nerden esti aklna?"
diye sordu.
enge bir el hareketiyle kl sars salarn arkaya s
vazlayarak, " Oh, basit," dedi dostu. "Sahildeki st tenteli
hasr koltuklar arkasndaki yksek, sessiz kum tepeleri
iinde yrrsen, tenteler altndaki insanlar gremezsin,
ama birinin bir dierine seslendiini, bir bakasnn geveze
lik ettiini, bir tekinin gldn iitir ve anlarsn hemen:
Bu insan yle yle biridir diyebilirsin. Onun hayat sevdi
ini, barnda byk bir zlem ya da ac barndrdn, bu
acnn da sesini alamakl kldn her glnde hisseder
sin. ;,
Doktor Henke srayp kalkt ayaa. "O zaman da, Er
winciim, boynunu biraz ileriye uzatr, insanlarn sesleriyle
d grnmlerinin hi de birbiriyle uyumadn anlar, bn
bn bakp surat asarsn."
Erwin ban sallad. "Benim aradm insanlarn kendi
leri deil, sesleridir."
Doktor dostuna yaklaan Erwin, onu tutup kaldrarak
denizin kysna gtrd. Denizin alabildiine byk aca
yipliklerini sergiledii bir saatti, bir rengi hovardaca alp ye
rine bir bakasn koyduu bir saat. Gne batt batacakt.
Toprak sars tek bir yelkenli suyun aydnlk yzeyinde l
l parldyordu. Uzakta, denizin le mavisinden bir dilimi
ifode kocaman, beyaz bir vapur Rgen'e doru yol alyor,

70

havada uuan gmten dalgalar bir leylak kafilesi gibi pe


inden srklyordu.
" Rgen vapuru; demek saat alt," diye mrldand Dok
tor Henke hemen. Erwin evet der gibi ban sallad. "Bak
ite, her gn kardan geip gidiyor bu vapur. Altk, onu
grmek bizi sevindirmiyor artk. Ama ben, 'Hey Rgen va
puru!' ya da ' Beyaz vapur!' ya da 'G m vapur' diyecek se
si dnyorum hep. Usulcack alan bir ann kutsal sesine
kulak verir gibi kulak vereceim bu sese, sonra da sesin is
teine uyup bu vapuru uzakta arayacak ve greceim. Ve

iimde kesinlikle bir duygu uyanacak, sanki beyaz bir kuu


diyeceim vapur iin."
Doktor Henke, dostu Erwin'in szlerini hararetle geri

evirerek ban sallad, kendi kendine bir eyler mrldand.


Derken iki dost, adam boyundaki ereltiotlar arasndan y
rmeye koyuldu. Balarnn stnde kaynlarn hrdad
duyuluyordu.
Bunu izleyen gnlerde Doktor Henke pek keyifsiz his
setti kendini. Her zaman sevinerek yapt gibi ormanda srt
st uzanm yatarken hep dostu Erwin'i dnyor, bu da
bo vaktini hayli kstlyordu. Btn le sonralarn kapl
cann terasnda insanlar arasnda geirerek ve bunu da ga
zete okumak iin yaptna her an kendini inandrmaya a
larak kafasndaki dnceden kurtulmaya bakyordu.
Gerekten de bir gn okuduu bayazya ylesine dalmt
ki, ancak burnunun ucuna gelip dikildiinde fark edebildi
Erwin'i. Dostunu akn ve heyecanl grnce korkudan y
rei azna geldi, kendisine bir soru yneltecek oldu. Ama
daha nce davranan Erwin acele bir bakla, " Gel! " dedi sa
dece. Doktor Henke kar koyamad ve iki dost hi konu
makszn aalkl yoldan sahile doru inmeye baladlar.
Beyaz kum ynlar zerinde yrrlerken, Doktor Henke
.

71

dikkatle Erwin' i szyordu. Dostu derin kumlar iinde bata


ka, acele admlarla ilerliyordu; gzleri bir susamlkla iri
iri alm, dudaklar belli bir sese kulak veren bir kimsenin
dudaklar gibi hafife aralanmt. Derken Doktor Henke
gnein yakp kavurduu kumlar zerinde her trl dn
ceden uzak. derin bir rahatlk duygusuyla uzanm yatan ya
Ja birbiriyk ene alan i nsa nla r grd; onlarn avare din
ginlikleriyle yan bandaki dostunun nefes nefese acelecili
i arasndaki kartlk endie vericiydi. Sonunda durdu dos
tu Erwin ve bileinden smsk yakalad kendisini de dur
maya zorlad.
nlerinde tenteli bir ezlong vard. Birden Doktor
Henke 'nin kulana yal bir kadnn aina sesi geldi, sonra
da bir kzn hafiften, tiz ve biraz tuhaf sesini iitti. Btn v
cuduyla titreyen dostu Erwin'i de kendisiyle ekerek ez
longun nne geldi.
Yal kadn General Weiner'in eiydi, sofra arkadayd
doktorun. Bay Henke'ye itenlikle elini uzatt. Doktor Hen
ke' nin gz kadnn yanndaki tanmad gen kza iliti.
Ban hafife emiti kz, akam gnei koyu ve gr salar
n yansmalara bouyordu. Generalin ei Erwin'e de uzatt
elini. Sonra narin ban yanndaki kza evirerek sevecen
bir sesle, " Hedwig! " dedi.
Kz, gzleri yerde, dorulup kalkt.
Generalin ei tantt Hedwig' i: " Kuzenim . "
Erwin bir kralienin nnde bulunuyormu gibi eildi
kzn nnde. Generalin ei Erwin'in kulana, " Gzleri
grmez, " diye fsldad.
Erwin irkildi. Doktor Henke, tenis oyunundan ve Stib
benkammer' e bir geziden sz at. Ardndan generalin ei,
" Beni m banyo yapmama izin yok, ama kuzenim Hedwig'e
yzmek o k iyi geliyor. " dedi.
72

Gzleri grmeyen kz ban sallad: " Sanrm sala


pek yararldr. " Sesi bir ezgi gibi yanklanmt.
Ama Erwin, sesinde bir hzn var diye geirdi iinden.
Doktor Henke durmadan konuuyordu. Bir ara genera
lin eiyle yksek sesle gldler, ama Hedwig glmeye katl
mad. Erwin, doktor dostuna yavaack, " Yazk ki gzleri
grmyor, yoksa ok gzel bir kz, " dedi.
Doktor Henke omuzlarn silkti. Generalin ei Erwin'in
sylediklerini iitmemiti, eliyle denizi gsterdi. Uzakta ko
caman ve beyaz bir vapur koyu yeil bir izgiyi izleyerek
Rgen'e doru yol alyordu.
Doktor Henke saate bakarak, " Rgen vapuru; anla
lan saat alt olmu, " dedi.
Generalin ei yorgun sesiyle, " Bir de gzel aydnlatlm
ki! " diyerek hayranln belirtti vapura.
Vapurun ard sra bakan Erwin bekledi. Ama kz susu
yordu, vapuru grmyordu nk. Ama generalin ei ora
dan, " Bir serinlik kt, " diye atld. Generalin eiyle kz ve
da ederek ayrldlar. Erwin yerlere kadar eildi nlerinde.
Hanmlar gitti, geride kalan iki dost bir sre konumadlar.
Derken Doktor Henke ellerini ovarak, " Gerekten serinlik
km, " dedi.
Erwin hala denize bakyordu, denizin engin yzeyi g
m rengindeydi. Durgun bir sesle, doktor dostundan ok
kendi kendisiyle konuur gibi, " Baka bir denizde baka va
purlar gryor. " dedi. " B aka bir dnyadan ierilere bak
yor gzleri. Ondan sesi byle. "

73

HAVAR
(1896)

N. kentinin birinci snf otelinde len sofras. Davetli


lerin mnlts, baklarn ngrts gndz gibi aydnlatlm
yksek tavanl salonun mermer duvarlarna kayalar dven
dalgalar misali vurup atlyor. Biri tekisi gibi suskun, biri
tekisi gibi hamarat siyah frakl uaklar, ellerinde gm
tepsilerle glgeler gibi saa sola sessizce szlyor. Yksek
ayakl l l buz kovalar iinden ampanya ieleri alak
arap kadehlerine gz krpyor. Elektrik lambalarnn n
da her ey prl prl. Hanmlarn gzleri ve mcevherleri,
beylerin kafalarndaki dazlaklar ve nihayet kvlcmlar gibi
saa sola srayan szler, her ey. Bazen yaknda, bazen
uzakta bir kvlcmn tututurduu bir kadn haneresinden
ksa bir gln gz kamatran alevi ykseliyor. Hanmlar
narin ve saydam kaselerden o nefis kokulu orbalar hpr
detip dururken, beyler kelebek gzlklerini burunlar zeri
ne yerletirerek sofradaki renkli kiileri eletiren baklarla
szyor.
Gnler var ki hep birarada oturuluyordu byle. Bu
arada masann bir ucuna salondakilerin tanmad yeni bir
konuk gelip yerlemiti. Beylerin gzleri, zaman zaman bu
konuk zerinden ylece kayp gidiyordu. Masann alt
ucunda oturan solgun ve vakur yzl adamn zerinde mo
daya uygun bir giysi yoktu nk. Kar beyaz dik bir yaka
enesine kadar gelip dayanyor. yzyhmrzn ilk eyreinde
genellikle taklan enli, siyah bir kravat boynunu saryordu.
74

Srtndaki siyah ceket geni omuzlar zerine grkemle otu


ruyor, gmlein gs ksmndan en ufak bir blmn d
ardan grlmesine izin vermiyordu. Ama beylerin daha
irkin bulduu bir ey vard ki, o da yeni konuun gri renk
teki iri gzleriydi adeta; bir ycelik ve heybet edasyla sa
londaki topluluu, salonun duvarlarn delip geer grnen
gzlerde sanki uzakta parldayan bir hedef srekli yans
yordu. Bu gzler, hanmlara merakl ve kaamak baklar
yneltiyordu. Masada bir fiskostur alm ban gidiyor,
kardan karya tahminler mrldanlyor, birbirlerinin
ayaklarna usulcack dokunmalar, sorup aratrmalar,
omuz silkmeler birbirini izliyor, ama iin iinden bir trl
klamyordu.
Zeki, nispeten gen bir kadn olan Polonyal Barones
Vilovsky, masadaki sohbetin odak noktasn oluturmak
tayd. Suskun yabanc konuk, B arones'in ilgisini uyandr
ma benziyordu; siyah ve iri gzleri dikkati eken bir s
rarla adamn ruhanilik taan yz hatlarnda geziniyordu.
nce eli asabi bir hareketle beyaz am kumandan masa
rtsn tklatyor, bu da sere parmandaki o muhteem
elmas yzn saa sola imek stne imek yollamas
na yol ayordu. A gzl, ocuksu bir telala bazen u, ba
'zen bu konuya el atyor, ama yabanc adamn syleiye ka
tlmaya hi yanamadn grerek, ele ald konuyu ans
zn suratn asarak yine bir kenara brakyordu. Barones,
yabancya bir sanat gzyle bakmaktayd. Hayran kal
nacak kibar bir slupla sylei ipliini yava yava birbiri
ardndan tm sanat dallarnn boynuna dolamaya alm
sa da, ele geen bir ey olmamt. Esmer yabanc konuk
bir ycelik ve arballkla uzaklara bakp durmaktayd.
Ama Barones Vilovsky pes etmedi. Yan banda oturan
baya dnerek, " N. kyndeki byk yangn sanrm duy75

mu olacaksnz, " dedi. Bay duyduunu syleyince konu


masn srdrd B arones: " Ben diyorum ki. bir komite
oluturalm, komite yangnda zarar grenlerin yararna bir
etkinlik dzenlesin, ba toplansn. " Ardndan soran ba
klarla evresinde gezdirdi gzlerini Barones. nerisi b
yk takdir toplamt. Ne var ki. yabanc konuun yz hat
lar zerinden alayl bir glmseme kayp geti. Barones
bu glmsemeyi grmediyse de hissetmiti; bir fke iini
yiyip kemirmeye balad.
Derken itiraz kabul etmek istemeyen bir hkmdarie
edasyla, " Herkes raz m? " diye sordu. Bir ses curcunas ce
vap verdi: " Evet ! " - Kabul! - Elbette ! "
Benim karmda oturan Kln kentinden bir bankac, s
zn pekitirmek ister gibi elini desteyle banknotu barnd
ran ceketinin i cebi zerine koydu.
Bunun zerine Barones yabanc konua dnerek, " Si
zin de katknz bekleyebilir miyiz acaba? " diye sordu. Sesi
titriyordu. Yabanc konuk oturduu yerde biraz doruldu,
Barones' e bakp sesini ykselterek hoyrat bir edayla, " Ha
yr! " diye yantlad. Barones irkildi. Kendini zorlayp g
lmsemeye alt. Btn gzler yabanc konua dikilmiti.
Yabanc konuk, gzlerini Barones'e evirerek srdrd ko
numasn:
" Siz sevgi adna bir eyler yapmaya alyorsunuz.
Ama ben sevgiyi ldrmek iin yola ktm. Nerede ele ge
irirsem canna okuyorum onun. Yeterince sk olarak da
kulbelerde ve saraylarda, kiliselerde ve zgr doada kar
ma kyor. Amanszca peine dyorum. Sert esen bir
bahar rzgar vakitsiz amaya kalkan bir gl nasl dalndan
koparp atarsa, ben de gazaba gelmi o gl irademle biti
riyorum iini, iinkii bizler sevmekle vaktinden rice ykm
lii klndk. "

76

Yabanc konuun sesi Ave Maria 'da<"l alan anlarn


sesi gibi yanklanp snd. Barones bu szlere tam karlk
verecekti ki, yabanc konuk srdrd konumasn: "Beni
henz anlam deilsiniz. Dinleyin! O Nasral<'"'l kp da
kendilerine sevgiyi getirdiinde, insanlar bunun iin yeterli
olgunlua ulamamt henz. Nasral, o gln ve ocuksu
yce kalpliliiyle insanlara iyilikte b ul und uuna inanyordu.
Dev soyundan kiiler iin sevgi, balarn dayayp bir eh
vetperestlikle yeni eylemlerinin dn kuracaklar rahat
bir yastk olabilir, ama gszler iin bir ykmd. " Masada
kiler arasnda bulunan Katolik bir rahip, boynunu fazla sk
m gibi sol elini anszn boyunbana gtrd.
"Ykm ! " Yabanc konuun azndan bir gmbrtyle
kmt bu szck. " Kar cinsler arasndaki sevgiden deil,
hemcins sevgisinden sz ediyorum ben, duygudalktan ve
merhametten, balamadan ve hogrden sz ediyorum.
Ruhumuzu ldrecek bunlardan daha gl zehirler yok
tur. " Rahip efendi, kaln dudaklar arasndan bir eyler m
rldanr gibi oldu. " sa, u yaptna bak bir! Bana yle geli
yor ki, bizler en isel gdleri karc bir zekayla koparlp
alnan, ehliletirildikten sonra sopayla rahatack dayaktan
geirilebilmeleri iin byle bir yola bavurulan yrtc hay-.
vanlar gibi terbiye edildik. Dilerimiz de, penelerimiz de
eelenip trplendi ve vaaz edildi bizlere: Seviniz! Gcm
zn elikten zrh omuzlarmzdan ekilip alnd ve vaaz edil
di bizlere: Seviniz! Marur irademizin elmastan mzra kv
rlp bklerek ellerimizden alnd ve vaaz edildi bizlere: Se(*)

Ave Maria (Latince Selam Sana, Meryem), drt byk melekten biri
olan Cebrail'in (Gabriel) Meryem 'e selam (Luka ncili. 1 , 42). Papa Jo
hannes'in talimat zerine 1 326'dan beri her gn sabah, le ve akam ol
mak zere yaplan dua. Dua vakti alacak anlarla bi ld i ri l i r . (.N.)
("'''') Nasra (Nazareth): Filistin' in kuz.eyinde bir ky, isa' nn memleketi.

(. N . )

77

viniz! Bylece yazgnn topuz darbelerinin uuldayarak ze


rimize inip kalkt yaari frtnas iine rlplak salndk
ve hala vaaz ediliyor bizlere: Seviniz! "Salondaki herkes ne
fesini tutmu, yabanc konuun konumasn dinliyor, yerle
rinden kmldamay gze alamayan uaklar ellerinde gm
tepsilerle masa kenarnda akn akn dikilmi duruyordu.
Comu yabanc konuun szleri, ateten bir saanak gibi
bunaltc suskunluk iinde gmbr gmbr tyordu.
"... ve bizler - syleneni yaptk," diyerek antika yaban
c konuk yeniden balad konumaya. " Kr krne ve ser
semce davranarak o lgnca buyrua uyduk. Susayanlara el
uzattk, alarn, hastalarn, veballarn, gszlerin, sefille
rin elinden tuttuk ve bu arada kendimiz a, hasta, sefil kii
ler olup ktk. Dmleri ayaa kaldralm, umutsuzlara
yol gsterelim, mahzunlar avutalm derken kendi yaam
mz elden kardk ve kendimiz kolu kanad krlm umut
suz kiilere dntk. Karmz, ocuklarmz canndan
eden, ocamz nifak baltasyla krp dken o alan beyni
ni datmadk da kyamet gnn rahat rahat seyredebilsin
diye ona - bir kulbe attk. "
Yabanc konuun sesinde korkun bir alay havas titre
iyordu. "Mesih<*) diye ba tac ettikleri o kii dnyay t
myle bir dknler evine evirdi. Gszler, sefiller, acizler
iin benim ocuklarm ve sevdiklerim diyor. Ve bu gszler
takmn korumak, karnlarn doyurup hizmetlerine ko(*) branice takdis edili anlamnda szck; Tevrat'ta krallar dneminden be
ri Tanr'nn takdis edilmi elilerinin yaam yklenir. B unlardan pek o
u Tanr'nn (Jahwe) kendilerine bitii greve sadakatten ayrlmt. B
yk yknt dnemlerinde srailli peygamberler yeni bir Davut'un gelece
ini srekli haber vermitir. Bu yeni Davut kendinden ncekilerin hepsin
den daha yce bir konumda olacak ve paralanan Yahudi halkn yeniden
birletirecekti. Daha ilk Hristiyan cemaati sa'ya gelecei mjdelenen
Messias (Mesih) gzyle bakmtr. (.N . )

78

makla bizi grevlendiriyor. I doru o frtnal drty b


tn scakl, itenlii ve tanrsallyla yreinde duyan, sa
lam admlarla vuslatn sarp ve kayalk yolunu alev alev tr
manp kan, o ilahi hedefin nnde parldadn gren ben,
diyelim yol kenarna ylp kalm bir ktrm tutup aya
a kaldracak, ona vc szler syleyecek, birka adm son
ra yine sendeleyip decek o aciz kadavra uruna gcm
harcayp tketeceim yle mi? Gcmz kuvvetimizi sefil
lere, ba skanlara, beyinsiz sefillere ve ruhsuz rezillere bu
yur ettik mi, bizler nasl karz ycelere? " Bu szler zeri
ne, salondakiler tedirgin tedirgin homurdanmaya balad.
" Susun! " diye grledi siyah giysili yabanc konuk. " Her
eyin sylediklerim gibi olduunu kabul edemeyecek kadar
dlek kimselersiniz. Bataklkta bata ka yrmekte gz
nz. Yerdeki irkefte yalnzca yanssn gryor, gkyzn
grdnz sanyorsunuz. Herhalde anlyorsunuz ne de
mek istediimi. Gcmz yeryzne baml klnd. Bu g
cn merhamet sunanda sefil biimde iin iin yanp gitme
si isteniyor; acma buhurunu, bizim kendi duyularmz
uyuturan o dumanl b.uuyu atelemeye yarayacak bu g
sadece. Sevin lklaryla yanan zgr, kocaman alevin di
li gkyzne kadar uzanabilecek bu g! "
Herkes susmutu. O muhteem konuk glmseyerek
devam etti:
" Atalarmz gerekten maymun soyundan gelip doann
gl igdleriyle donanm vahi hayvanlar olup kend_ileri
ne hemcins sevgisini vaaz eden bir Messias kp gelseydi ve
onlar da bu Messias'm szn tutsalard, asla evrim merdive
nini trmanp olduklarndan yksek bir aamaya ulaamaz
lard. Duygular krelmi eitli dncelere saplanm kala
balk hibir zaman ilerlemenin taycs olamaz, kendi k
klnn o kfl igdsyle kalabaln kin ve nefretle

79

bakt bir kii, bir byk kii iradesinin gsterdii yolda kim
senin gziiniin yana bakmakszn ilahi bir g ve bir zafer

Bizim soyumuz da sonsuz


oluum piramidinin doruk noktasn oluturma ktan uzaktr.
Bizler de mkemmellie ulam deiliz. Bizler de henz ol
gunlamadk; szde o kibrimizle bir kuruntu olarak seve se
ve iinizde yaa ttnz gibi bizler de asla fozlasyb ulgunla
m saylmayz. Bu yzden ileri! Bilgi, irade ve g bakmn
dan neden daha ykseklere kmayalm. Neden gller, ka
labalklarn kskanlnn insan cendere gibi skan atmosfe
rinden syrlp aydnlklara ulaamasn! Beni dinleyin hepi
niz! Bir sava iinde bulunuyorsunuz. Sanzda solunuzdaki
ler dp dp kalyor yerde; gszlk, hastalk, sefahat,
cinnet enselerine binip can veriyorlar. Ne olursa olsun isim
leri, korkun yazgnn azndan pskrtt mermiler gelip
buluyor kendilerini. Brakn serilip kalsnlar yere! Yalnzlk
iinde ve sefil, brakn lp gitsinler! Sizler yumuamayn!
Korkutuculuu ve amanszl elden brakmayn asla! Size
den ilerlemektir, ilerlemek! Ne diye yle dehete kaplm
bakyorsunuz? Sizler de mi zayf iradeli kiilersiniz? Siz hepi
niz? Sizler de mi geride kalmaktan korkuyorsunuz? Kaln o
zaman! Kpekler gibi geberip gidin! Yalnzca gl olanlarn
hakkdr yaamak. Gl olan - ileri gider ve saflar seyrekle
ir. Ama be byk, gl ve tanrsal kii gneli ve aydn
lk gzleriyle o yeni, o vaat edilmi lkeye ulaacaktr. Belki
binlerce yl sonra ancak. Ve gl, adaleli. hkmetmek iin
yaradlm elleriyle hastalarn, zayflarn ve sakatlarn lleri
zerinde bir krallk kuracaklardr... bir krallk ! " < *l

glmsemesiyle yryebilir ancak.

( * ) Tevrat'ta Tanr 'nn halknn bana geip on u bizzat ynetecei krallk.


sa sahnede daha ilk grnd zaman byle bir kralln kurulmasnn
ya1'1n okluunu haber vermiti. bunun da koulu da insan topl umunun ye
niden yaplandrlarak karde sevgisiyle birbirine bal bireylerden bir
tnplul ua dnmesi oluturacakt. (N.)

80

Yabanc konuun gzleri alev alev yanp tutuuyor, si


yah giysili vcuduyla boyu yukarlara doru uzanp gidiyor
du. Nurdan bir hale kendisini sarp kuatr gibiydi.
Yabanc konuk Tanrya benziyordu.
ok uzaklara evrilmi ruhunun o muhteem vizyonuna
taklp kalmt. Anszn uzaklardan dnp geldi yine ya
banc konuk. " Ben sevgiyi boazlamak iin yola ktm, " de
di. " G, kuvvet sizinle olsun ! Ben dnyay dolaacak ve
gllere vaaz edeceim: Nefret! Nefret! Yine nefret!
Salondakiler dillerini yutmu gibi birbirlerine baktlar.
Adeta belirsiz bir duyguya yenik dm Barones mendili
ni gzlerine gtrd.
B an kaldrp baktnda, len sofrasnn alt ucunda
ki yerin boalm olduunu grd. Sofrada oturanlarn v
cutlarnda bir rperti dolat.
Kimse azn amyordu.
Uaklar, rkek rkek yemeklerin servisine koyulmutu.
lk olarak karmda oturan iman bankacnn dili zld.
B ana dnp, Ya kan biriydi adam, diye mrldan
d, " ya da... B undan sonrasni anlayamadm; azna bir
para stakoz brei alm, avurtlarn iire iire iniyor
du.
11

11

11

11

81

KURBANINIZ
(1896)

Sylesene! Eyll sonlannda bir sabah orta Bohemya ' da


ki bir osede yrdn m? Alak, sise doymu, mekan daral
tan gkyz, ceviz rengindeki araba tekerleklerinin at de
rin oyuklarla kn kr yolun iki bandaki yanp kavrulan
solgun at kestaneleri zerine kirli gri adrdan bir tavan gibi
gerilmie benzer. Kzl renkte gne buuya doymu yzn
kaln tllerle rtmtr; bulutlann oluturduu duvar zerin
de sessizce kayp giden yolunu arm birka gne n, yo
lun amurunu ince ince sar izgilerle kuatr. Ask suratl bir
rzgar sararm yapraklar zaman zaman nne katp gt
rr, uzak kylerin damlarndan srne srne kan incecik
durnanlarda girdaplar oluturur. Btn bunlar dile gelmeyen,
anlatlmaz, aresizlik taan hazin bir manzaradr. Bu manza
ra ne zaman aklma gelse, kalp yremde derin bir sz duya
rm. Bir ey kaslr orada, ekip ekitirir, sonunda yalar gz
lerimi yakmaya balar.
imdi sana kendisinden sz edeceim kadn dndk
e, ayn duygu uyanyor iimde.
airler sevgiye vgler denir; dorusu sevginin gl
bir ey olduu kesin. Gnein bir ndr sevgi, aydnlatp
nurlandrr insan der bazlar; bazlar da insan esriklie s
rkleyen bir zehiri kendisinde barndrdn syler. Gerek
ten de yol at sonular, bir hekimin ar bir ameliyattan n
ce korkudan titreyen hastaya teneffs ettirdii gldrc ga
znkine benzer, iinde tepinip duran acy unutturur hastaya.

82

Agnes de btn skntlarm, dertlerini unutmutu pek


ok haftadan beri, Hermann'la evlendi evleneli. Gerekten
haftalardan beri mi? Daha ok dile gelmez bir mutluluun
zevkle coup kpren bir tek an' deil miydi bu? Kadnn
gnlnde yeni, tatl, gizemsel milyonlarca duygunun, ayn p
t ieklerden periler gibi boy verdii, gen kzn gnln
deki bu duygu zenginlii karsnda titreyip hayrete dt,
gzlerinin Tanrnn dnya durduka duracak, kutsal bir vaadi
gibi ldad o an deil miydi?
Sz konusu gnlerde hibir soru, hibir sknt Agnes'in
iinde yeermiyor, ruhunun aynasn hibir endie glgelen
dirmiyordu.
Ve o nurlanm kadn haz dolu ilk haftalarn bu tatl es
rikliini kalbine kilitleyerek ilerideki yllara kendisiyle tayp
gtrd.
ki yl. - Her ey deimi, Hermann souk ve hoyrat, il
gisiz ve dalgn birine dnmt. Frtnal sanat ruhu sevgi
cokusunun kpn hprdeterek imi, bundan byle ka
dn onun iin tatsz, bayat bir ikiyle dolu bir kadehten daha
ok deer tamaz olmutu.
Kadn farkndayd iin. Esriklik dnemi geride kalmt.
Korkun bir aklkla gryordu bunu. Kocasnn kendisine
acdndan glmsediini, sadece merhametten kendisini
seyrek olarak sevip okadn, alkanlktan onu ylece, bel
li belirsiz ptn biliyordu artk.
Biliyor ve balyordu.
Ama onun susuz olduunun da farkndayd. Verebilece
i her eyi vermiti kocasna, onun kendisinden bekleyebile
cei fazla bir ey kalmamt. Ayn sevgi, ayn sevecenlik her
Allahn gn ayn ekilde srp giden -. Bu, eninde sonunda
gen kocasnn ruhunu skp onu huzursuz etmeyecek miydi?
Nereden kaplmt bu dnceye?

83

lkin buna inanmak istemedi. Ama hayr - hayr, kafasn


dan ne kadar sk geirirse. gzne o kadar doal. o kadar an
lalr, hatta o kadar zorunlu grnd dnce.
Ve zamanla alt.
Sz konusu dnce kendisine ac vermez oldu.
Ama bir baka ac var ki. ondan bir trl yakasn kurta
ramyord u.
Hermann yle i\)l'iydi ki!
Kendisine asla, " Git! Sen bana ayakba oluyorsun. Seni
bir yk gibi hissediyorum srtmda, " diyebilecek biri deildi.
A{Ila bilincini kaybetmeden lmekte olan birinin l
mn penesini hissedii gibi, ruhunun derinliklerinde ok iyi
hissediyordu ki, bu ekilde kocas mahvolip gidecekti. Onla
r birbirine balayan balar kocasnn yaratc gcn engel
leyecek, zekasndaki canll yok edecekti. Annelerinin kaba
sofu istei, kendilerini dini eitim.veren bir okulun duvarlar
arasna gmen gen insanlar gibi, bugn deilse yarn harl
harl deien dncelerin yerini duyularn bulank, ask su
ratl ve kr miskinlii alacakt.
Sz konusu duygu kadnn iinden bir trl kaybolmu
yor, gnlk yaamn sayh devlerini yerine getirirken ona
elik ediyor, bir trl son bulmayan uykusuz gecelerde yata
nn yan bana kurulmu oturuyordu.
Ve byle gecelerin birindeydi ki kadnn iinde bir karar
dnyaya at gzlerini.
Bu karar karsnda ilkin korkudan titredi.
Gzlerini yumdu.
Ama karar olgunlatka olgunlat iinde.
Derdine derman oluturacak, salkl bir karar deildi.
ren bir yaraya benziyordu: hekimin merhemler ve sarglarla biraz nne getii , ama sonradan .hastann vcudun
dan ieri daha bir korkun ilerleyen bir yaray andryordu.
84

Ve gnlk gnelik bir sabah kadn gzn karartp,


Hermann! diye seslendi.
Kocas duraksayarak ban evirdi.
" Sana bir sr vermek istiyorum... "
" B ir sr m? Peki syle bakaym! "
" Yakla bana! " Kadn kolunu usulcack kocasnn boy
nuna dolad. Ate bast, kzard yz.
" Hermann! " dedi. " yle hissediyorum, yle sanyorum
ki, sana yaknda bir hayat armaan edecek, bir hayat kurban
edeceim. "
Hermann, arm, ban kaldrd.
" Bir hayat - bir ocuk! " diye haykrd sevinten uarak.
Agnes rperdi.
Ama Hermann yavaack, itenlikle onu ekip gsne
bastrd.
Kansn okayarak, "steim demek gerekleecek - bi
zim isteimiz... " dedi.
Zavall kadn bir ey syleyecek durumda deildi.
Bir saat sonra atlyede otururken aklna geldi anszn:
Kars ne tuhaf konumutu yle? Bir hayat armaan etmek.
Ne diye kurban etmek szcn eklemiti sonuna? Ama
derken kansnn bu sz yine aklndan kp gitti.
yle grnyordu ki, o eski haftalar, o ilk gneli, aydn
lk haftalar yeniden kp gelmiti.
Hermann kans Agnes'in zerine titriyor, ii ona kar
saygyla dolup tayordu.
pckleri daha ateli, szleri daha yrektendi imdi.
Bu, Agnes'in korkun karar iin bir merhendi. Balan
gta Agnes byle bir inan iinde yaad. Ama hayr, btn
bunlar kocasnn geleceini umduu nc varlk iin, ocuk
iindi nk; eer...
Kocasnn, Hermann'n duygular lyd nihayet, bu
1

11

85

onun sevgisinin yalnzca ller gnyd.


Hermann yle iyiydi ki!
Evet, ite bu yzden onun bamsz kalmas gerekiyordu.
Kendisinden bamsz kalmas.
Souk bir sonbahar sabah Hermann yerek atlyede
oturuyordu. Dilerinin arasna bir sigara sktrmt, bir yan
dan da resim yapyordu. Sigarasnn duman gzlerinin iine
doluyor, onu durmadan gzlerini krptrmak zorunda bra
kyordu.
Dars henz iyice aydnlanmamt. nci gibi serpitiren
gri bir yamur havada salnp duruyordu.
Elinin altndaki alma ilerlemeyi bilmiyordu bir trl.
Hermann kulak kabartt.
Holde bir grlt iitmiti.
Hoyrat, baya sesler.
Hemen ardndan yal uak atlyeden ieri dald.
" Aman Tanrm! " diye bard ellerini ovuturarak.
Hermann yerinden frlad.
Drt adam, geni kanatl kapdan siyah bir sedyeyi ieri
tadlar.
Tayclardan biri bir i adam edasyla, " Can Kurtaran
Ekibi'ndeniz" diye mrldand.
Bir dieri sedyenin zerindeki deri rty bir kenara itti.
rtnn altnda Agnes yatyordu solgun, kaskat.
Suyla arlam salar ban yana doru ekmiti.
Sular damlayan giysisi smsk sarmt vcudunu.
Alnnda nurlu bir aydnlk seiliyordu.
Hermann orackta dikilmi duruyor, hi kmldamyordu.
Anszn bir seirme gezindi yz hatlarnda: Bir hayat...
armaan etmek... kurban etmek...
Kendini kaybederek ylp kald yere.

86

KUTSAL LKBAHAR
(1897)

" Yce Tanrnn acayip pansiyonerleri var. " Bi, niversi


te rencisi Viktor Karsky'nin bayld bir szd ve bu sz
yerli yersiz, her seferinde stnlk taslayarak tekrarlar durur
du. Byle yapmasnn nedeni, belki kendisini de sz konusu
pansiyonerler arasna katmak istemesiydi. Arkadalar hani
dir ona antikann biri gzyle bakyordu; okluk duygusalla
varan candan davrann takdir ediyor, neeli halinden keyif
alyor, hznlendii zamanlar onu yalnz brakyor, stnlk
taslamasn iyi yrekli bir balanayla sineye ekiyorlard.
Vinzent Viktor Karsky'nin stnl, yapt ya da yap
mad her ey iin parlak bir isim bulmasndan ve vngenli
e kamakszn olgun bir gven duygusuyla kusursuz talan
bir araya getirip dnya durduka duracak bir duvar ren biri
gibi eylem zerine eylem kondurmasndan oluuyordu.
yi bir kahvaltnn ardndan edebiyat stne konumak
tan holanyor, bu srada asla karsndakini yeren ya da kt
leyen bir tutum taknmayarak sadece beendii kitaplar az ya
da candan bir takdire layk grmekle yetiniyor, bu konudaki
szleri de her zaman en yce bir onay gibi yank buluyordu.
zerinde kt bir izlenim brakan kitaplar sonuna kadar
okumamay alkanlk edinmiti. Ama byle durumlarda is
terse bakalar belli bir kitab ve ve bitiremesin, azn ap
bir ey de sylemiyordu.
Bunun dnda dostlarna hi ekingen davranmaz, mah
remleri de iinde olmak zere btn yaantlarn

87

sevimli bir

ak yreklilikle anlatr. dostlarnn bir emeki ocuunu elin


den tutup 'kendi dzeyine ' ne zaman karmaya alaca so
rusunu hep yantsz brakrd . nk Vinzent Viktor
Karsky'nin zaman zaman sz konusu giriimlerde bulunduu
etrafta konuulmaktayd. Derin bakl mavi gzleri ve kar
sndakinin duygularn okayan yaklam da, bu giriimlerde
dde dtii pek uk baarda k.::n Jisine yarJn e tmi ulabilirdi.
En azndan baarlarnn saysn srekli artrmak ister gr
nyor, bir din kurucusunun gayret ve evkiyle ok saydaki
kk kzlara kendi mutluluk felsefesini alamaya alyor
du. Zaman zaman dostlarndan biri ona, sarn ya da esmer
bir kz usulcack koluna girmi gtrerek reticilik grevini
yerine getirirken rastlyordu. Byle durumlarda kk kz ge
nel olarak btn yzyle glerken Viktor Karsky sanki 'yo
rulmak bilmeden insanln hizmetindeyim' demek ister gibi
ciddi bir yz taknyordu. Ne var ki, biri gelip de falan ya da fi
lan kiinin snfta ktn ve o gzel topluluklarna kabul edil
mesinin iyi olacan anlatmaya grsn, baarl bu gezici
retmen, slavlara zg geni ve keli omuzlarn silkip ner
deyse kmser bir edayla:
" Evet, evet, yce Tanrnn acayip pansiyonerleri var," di
yordu.
Vinzent Viktor Karsky'deki acayipliklerin hepsinden b
y, en yakn dostlarndan hibirinin bilmedii bir eyin ha
yatndaki varlyd. Karsky sz konusu acayiplii adeta kendi
kendisinden de gizli tutmaktayd. nk onu niteleyecek bir
isim ele geirememiti henz. ama yazn beyaz yolda tek ba
na batan gneten ieri yurdnde ya da k rzgar sessiz
odasnn bacasndan ieri dolduunda ve kar yumaklarndan
oluan birlikler kat yaptrlm pencereye saldrdnda, ol
mazsa bi r meyhanenin lo odasmda, hatta dost evresinde bu
ismi dnyordu hep. ki kadehi el s rlmeden dururken

uzaktaki bir atee bakar gibi kamam gzlerle n sra bak


yor, sanki glmek ya da esnemek gibi a klna tamamen dua et
mek gelmiesine elleri kendiliinden kavuuyordu.

Kk bir k.:nlt..: bahar gdJi mi, -'?enlik J z-: nk n ir . Dar


hcrelerinden fkran tomurcuklar gibi altn sars bakla
ryla ocuklar k geirdikleri bunaltc odalardan dar frlar,
dalga dalga krlarn, bayrlarn yolunu tutarlar, sanki salarm
ve giysilerini ekip ekitiren ve kirazlarn ilk aan ieklerini
kulaklarna uurup getiren lk rzgar nne katm gtrr
kendilerini. Uzun bir hastalktan sonra bir ocuun hanidir
eksikliini ektii bir oyunca sevincinden uarak karlama
s gibi, mutlulukla her eyi yeniden grp tanr, her aac, her
all neeyle selamlar. cokuyla akan rmaa btn zaman
neler yaptn anlattrp dinlerler. plak, rkek ayakklar
hafifecik gdklayan ilk yeil otlar iinde komak, aresizlik
iinde geni yaylar izip kt mrverler stnden geerek son
suz ve solgun maviliklerde yitip giden bir kelebein peine
dmek ne byk bir hazdr. Drt bir taraf yaamla kaynayp
coar. at altlar, krmz krmz parldayan telgraf direkleri
nin, hatta kilise kulesinin zeri, homurtulu emektar ann ya
n balar krlanglarn buluma yeridir. ocuklar eski yuva
larn arayan o sevimli gmen kular gibi gzlerini iri iri aa
rak bakp durur, te yanda babalar gl fidanlarna hasr giy
silerini giydirir. anneleri ise sabrsz kklerin srtndan kaln
fanilalarn karmaya koyulur.
Yallar da rkek admlarla kap eiinden dar karlar,
ellerini kavuturup ovar, sel gibi akan a bakarak gzlerini
krptrrlar: birbirleri ni " moruk " diye arr. mulluluklarn
ve d uygulanml k larn

aa vurmak

istemezler.

Ama

gzleri

doluksar, bir ilkbahar daha yaadklan iin Tanr'ya kreder


ler, annenin de, babann da ilerinde bir kran duygusu uyanr.
Byle bir gnde elde bir iek olmadan sokakta dolamak g
nahtr diye geirirdi iinden Karsky. Dolaysyla, sanki ilkbaha
rn reklamm yapmak ister gibi sa elinde burcu burcu kokan
bir dal sallamaya balad. Evlerin azlarn am kara kara es
neyen kfl kaplarndan bir an nce kap kurtulmak iin,
gen atl eski ve gri evlerin yer ald sokaklardan geti, her za
man gittii meyhanenin patronunu eliyle selamlad. Adam
meyhanenin geni kapsnn altnda durmu kurumlant bir
edayla geni geni glmsyordu. Daha sonra Karsky, le zi
linin almasyla darack okullanndan frtna gibi dar frlayan
ocuklara el etti. lkin uslu akll ikili sralar halinde yryen o
cuklar okul kapsndan yirmi adm kadar uzaklar uzaklamaz
dalyor, ok sayda topluluklar oluturuyordu. Bunu gren
Karsky, havada, yksek mavilikler iinde l l minik yldzla
ra ve kreciklere blnen maytaplar dnmekten kendini
alamad. Dudaklarnda bir glmseme, ruhunda bir ezgi kk
kentin en d semtine doru seirtti; burada biraz ky manzara
syla bir huzur havasm soluyan iftlikler ve ksmen kk bah
ecikler ortasnda villalar glen yzlerle insan karlyordu.
Yolun sonundaki evlerin birinin nnde haffe kvrlp bkl
m dallar stnde imdiden yeil bir soluun gelecekteki bir
grkemi mjdeleyerek parldad aalkl bahe yollarn gr
mek keyiflendirdi Karsky'yi. Evin giriinde iki kiraz aac ie
e durmutu; bu da bir zafer kaps olarak kurulup atld gibi
bir grnmle donatyordu kapy, sanki soluk pembe iekler
kapnn zerine l l bir " hogeldin' yazs kondurmaktayd.
Anszn irkildi Karsky. ieklenmeler ortasnda koyu ma
vi iki gz grmt; sakin, hprdetile hprdetile ie ekilen
bir mutlulukla dlere dalm, uzaklara bakyorlard. lkin yal
nzca bu iki gz fark eden Karsky yle sanmt ki, adeta gk-

90

yznn kendisi iek am aalardan ona bakyordu. Biraz


yaklanca ap kald. Solgun yzl sarn bir kz, donuk renk
li ieklerle bezenmi bir ezlongda bzlm oturmaktayd;
adeta grlmez bir eye uzanm elleri dizleriyle ayaklarn sa
ran koyu yeil battaniyelerden parlaklk ve saydamlyla ayr
lyordu. Dudaklar henz am iekler gibi narin krmzyd,
hafif bir glmsemenin gneiyle evresi kuatlmt. Noel ge
cesi kollarnda yeni tahta atyla uyuyakalm bir ocuk byle
glmserdi ancak. Solgun ve nurlu yz ylesine gzel, ylesi
ne nazlyd ki, birden renci Karsky'nin uzun, ok uzun sre
dir dnmedii eski masallar geldi. Farkna varmadan durdu
olduu yerde; bugn, dua etmeyi unutmu kiilerin bazen ze
rine ullanan o byk gnee yrekten bir kran duygusuyla
yoldaki bir Meryem tasviri nnde de durakalmt yle. Der
ken kzla gz gze geldiler, mutlu bir anlayla birbirlerinin
gzlerinin iine baktlar. Ve Karsky, ne yaptn pek bilmeden
elindeki iekli dal it zerinden kaldrp baheye att; havada
hafife sallanarak giden dal kzn kucana dt. Kzn beyaz
ve ince elleri de nazl bir aceleyle, bir menni gibi gelip kendisi
ni bulan burcu burcu dala uzand; Karsky haz dolu bir rper
tiyle kzn masals gzlerinde parldayan kran duygusunun
keyfini kard. Ardndan krlar ve bayrlar ortasndan vurup
gitti. Ancak ak arazide epey ilerleyip bann stnde gr
kemli sessizliiyle gkyzn grmt ki, durmadan arklar
sylediini fark etti. Kk, eski, mutluluk taan bir arkyd.
Bu da benim sk sk arzuladm eydi diye iinden geirdi
Karsky; btn bir k hasta geirmek, bahar geldiinde yeterin
ce

dinlenmi olarak yava yava, adm adm yaama geri dn

mek. aknlk okunan gzlerle kap nnde oturmak, gnee


ve hayata kar ylesine ocuksu bir kran duygusuyla dolup
tamak. Herkes sevimli ve gler yzldr, anne her an gelip has
talktan yeni kalkm evladn alnndan pebilir, kardeler halka

91

olup dans eder, akam kzllna kadar ezgiler syleyip durur


lar. renci Karsky'nin btn bunlar dnmesinin nedeni,
bahede ieklerle ykl kiraz aac altnda oturmu, tuhaf tu
haf dler kuran sarn, hasta Helene'nin ikide bir aklna geli
iydi. almalarnn bandan ne ok kalkp solgun ve sessiz k
za komutu. Ayn mutluluu yaayan iki insan birbirini abuk
b ulur. Hasta Helene ve renci Viktor, ikisi de serin ve hafif ba
har havasyla sarho olmu, ruhlar ayn sevin haykryla yan
klanmt. Sarn Helene'nin yannda oturan Karsky okayan,
yumuak bir sesle ona binlerce yk anlatyordu. Ruhundan n
n ykselen ses kendisine yabanc ve yeniydi, azndan kan
szlere kendinden geerek hayretle kulak veriyordu; szckler
ylesine saf ve zlyd ki, bir 'vahyi ilahiyi' andryordu adeta.
Karsky'nin szcklerle aa vurduu, gerekten byk bir ey
olmalyd, nk Helene'nin dnyada ve hayatta bir sr ey
grp yaam ak sal babas da ok vakit onun konumasn
huuyla kulak kabartp dinliyordu. Bir defasnda glmseyerek
yle demiti: "Siz aslnda bir air olacaktnz, Bay Karsky! "
Ama Karsky' nin arkadalar dnceli dnceli balar
n sallyordu. Vinzent Viktor Karsky akam toplantlarna sey
rek katlmaya balamt; geldii zaman da susup konumu
yor, ne arkadalarnn akalarn dinliyor, ne de sorularn ii
tiyor, sanki uzak, aina bir ezgiye kulak verir gibi ylesine bir
gizlilik iinde lambann na bakp glmsemekten baka
ey yapmyordu. Edebiyat stne de konumaz olmutu, hi
bir ey okumaya yanamyor, dald dncelerden biraz
hoyrata ekilip alnd m anszn homurdanyordu: " Rica
ederim, Aziz Tanrnn tuhaf pansiyonerleri vardr. "
Ancak, renci arkadalar iyi bir ocuk olan Karsky'nin
artk ei bulunmaz antikalar arasnda yer ald konusunda
gr birlii iindeydi: n k Karsky o saf stnln de
evresine hissettirmez olmutu: k k kzlar yrei insan sev92

gisiyle dolu retmenliinin eksikliini duymaya balam,


Viktor Karsky herkes iin bir bilmeceye dnmt. Akam
lar bazen kendisine sokakta tek bana yrrken rastlayanlar
kyordu; Karsky ne sana, ne soluna bakyor, gzlerindeki
mutlu, tuhaf lty yalnz odacna koup burada btn dn
yann gznden saklamak iin hayli acele eder grnyordu.
Karsky, " Ne tLtl bir ismin var, Hele ne '. " diye fsldad,
ona bir sr emanet eder gibi dikatli bir sesle.
Helene glmsedi. " Amcam hep paylar beni; Helene'nin
aslnda prenseslerin ve kralielerin ismi olduunu syler.
" Sen de bir kraliesin, Helene. Banda som altndan bir
ta tadnn farknda deil misin? Zambaklar gibi ellerin
var. Hatta yle inanyorum ki, Tanr kendisi iin o deerli
gkyzn kesip dorayarak bu gzleri yapt sana. "
" Brakn bu romantik szleri! " dedi hasta kz darlp g
cenmi, te yandan kran dolu gzlerle.
" sterdim ki senin byle resmini yapaym," diyerek iini
ekti Karsky. Bunun zerine ikisi de sustu. Kendileri farkna
varmadan elleri birbirini buldu; bahe iinde kulak vermi on
lar dinleyen birinin anszn kendilerine doru geldii duygu
suna kapldlar. Bir Tanr ya da bir peri. Mutlu bir beklentiyle
doldu ruhlar. Susuzlukla kavrulan baklar uuan iki kele
bek gibi birbiriyle karlat - ve pt.
Karsky konumaya balad derken, sesi kayn aalarnn
uzaklardan gelen hrtsn artryordu.
"Btn bunlar bir d sanki. Beni byledin, Helene. O
iekli dalla kendimi de sana teslim ettim. Her ey bir baka
trl imdi, iim aydnlkla dolup tayor. Gemie ilikin hi
bir ey bilmiyorum artk. Hibir ac, hibir sknt hissetmiyo
rum, bir istek bile duyduum yok. Hep byle tasarlamtm
mutluluu - lm tesindeki mutluluu...
" lmekten korkuyor musun?
11

11

93

"

" lmekten mi? Evet. Ama lmden deil. "

elene, solgun elini

usulcack Karsky 'nin alnna koydu.

Karsky, elin fazlasyla souk olduunu hissetti. " Gel ieri! " dedi usulcack uyaran bir sesle.
" An;a ben hi myorum. Sonra, ilkbahar bir gzel ki! "
Helene, yrekten bir zlemle sylemiti bunu. Szleri

uzun

zaman bir ezgi gibi y ankland.

Kiraz aalarnn iek amas sona ermiti. Helene aa


lkl yolun daha ierlerinde, glgelerin daha koyu ve serin ol
duu bir yerde oturuyordu imdi. Karsky, ona veda etmeye
gelmiti. Yaz tatilini uzakta, Salzkammergut dolayndaki gl
kysnda anne ve babasyla . geirecekti. Helene 'yle her za
manki gibi deiik konular, dler, anlar zerinde konutular.
Ama gelecei dnmek hibirinin aklndan gemedi. Hele
ne ' nin yz her zamankinden daha solgundu, gzleri daha b
ym, daha ok ukura gmlmt; elleri koyu yeil batta
niye zerinde hafife titriyordu. Karsky dorulup kalkt; her
iki elini krlgan nesneler gibi kollayarak elleri iine alnca,
Helene yumuack bir sesle:
" p beni ! " dedi.
Karsky eildi, ehvetten arnm souk dudaklarla alnn
dan ve azndan pt hasta Helene'yi. Bu masum azn scak
rahiyasn bir mutluluk gibi yudumlad; anszn ocukluun
dan bir sahne geldi aklna: Annesi bir ara kendisini tutup ha
vaya kaldrm, keramet sahibi bir Madonna tasvirini gster
miti. Derken glenmi olarak Helene' den ayrld Karsky,
hibir znt hissetmeksizin aalkl yoldan uzaklap gitti.
Yolda bir kez daha arkasna dnd, yorgun bir glmsemey
le peinden bakan olgun yzl Helene'ye bayla selam yolla
d, sonra yeni am bir gl it zerinden ona att. Helene,
mutlu bir zlemle hemen elini uzatp gl yakalamak istedi.

Ama krmz

gl

ayaklar

dibine dt. Helene zahmetle eil-

94

di, gl yerden kaldrp kavuturulmu ellerinin arasna ald;


kadife yumuaklndaki yapraklarna kondurduu pck
lerle krmzya boyand dudaklar.
Ama Karsky bunu gremedi artk.
Kavuturulmu elleriyle yazn yakn kavurucu sca iin
den yryp gitti.
Sessiz odacna girer girmez kendini

emektar koltua

atarak. gnee evirdi gzlerini. Beyaz tl perdelerin ardnda


uuan sineklerin vzlts geliyordu. Pencere pervazndaki i
ekte bir tomurcuk patlamt. Helene'yle birbirlerine " G
rmek zere " demedikleri naslsa aklna geldi.
Gnete yanm olarak tatilden yine kk kente dnd
Karsky. Eskiden ainas olduu gen atl evlerin yer ald
sokaklarda yrye kt; soluk gz n neredeyse mor bir
renge boyayan evlerin cephelerine ban evirip bakt yok
tu. Dndnden beri kentte ilk yrye kyd bu, yley
ken yry her Allahn gn ayn yolu arnlam birininki
ne benziyordu. Sonunda parmaklkl yksek kapdan geerek
gmtlkten ieri girdi; tmsekler ve apeller arasnda hede
finden emin yryn srdrerek yeillikler ortasnda bir
mezarn nne gelip durdu, gsteriten uzak hataki yazy
okudu: Helene. Onu burada bulaca domutu iine. Hzn
l bir glmseme az kelerinin evresinde titreti.
Anszn olamaz diye geirdi iinden. Helene' nin annesi ne
kadar da eli sk davranmt; kznn mezar zerinde kurumu
ieklerle yan banda zevksiz tenekeden kaba bir elenk du
ruyordu. Karsky iekiden birka gl alp geldi, diz kp
keskin kenarlaryla cimrice elengi batan aa taze ielerle
bezedi. elenkte bo bir kecik brakmad. Sonra ayrld g
mtlkten; kalbi, grkemli binalarn atlar zerindeki son
baharn kzl akamlar gibi aydnlkt.
Karsky, bir saat sonra mdavimi olduklar meyhanenin

95

yolunu tutmutu. Eski dostlar etrafn sard, onlarn srarl is


teine kar duramayarak geirdii yaz tatilinden anlatmaya
koyuldu. Alplerde kt turlardan sz ederken eski stnlk
taan tavrn yeniden aa vurdu. Oradakiler Karsky' ni n e
refine kadeh kaldrdlar.
"Baksana, " diye konumaya balad dostlarndan biri.
" ..: y J i 0 zamnki halin, tatilden ne.:, hani kenJii bsb
tn... haydi anlat, saklama! "
Karsky kaamak bir glmsemeyle:
" Eh, aziz Tanrnn... !' diye balad.
" ... tuhaf pansiyonerleri var, " diye tamamlad dostlar.
" Bunu biliyoruz oktan. "
Bir sre sonra artk kimse kendisinden bir cevap bekle
mez olmutu ki, ok ciddi bir edayla ekledi Karsky: " nann
bana, nemli olan, hayatta hi deilse bir kez kutsal bir ilkba
harn yaanmasdr; yle bir bahar ki, insann gnln ileride
ki btn gnleri altn yaldzla kaplamaya yetecek kadar k ve
parltyla doldursun. "
Dostlar, konumasnn arkasn bekliyorlarm gibi kulak
kabartm Karsky'yi dinliyorlard. Gzleri l l parldayan
Karsky sustu. Dostlarndan hibiri anlamamt kendisini.
Ama herkesin zerinde sanki gizemli bir by vard. Sonunda
oradakilerin en genci bardanda kalm ikiyi bir anda kafa
sna dikip eliyle masann zerine vurarak " ocuklar! " diye
ykseltti sesini. " Sanrm kendinizi duygusalha kaptryorsu
nuz. Kalkn haydi, hepinizi benim eve davet ediyorum. Benim
oras meyhaneden daha rahattr, aramza katlacak birka kz
da var sonra. "
Ardndan Karsky'ye dnerek, " Sen de bizimle geliyorsun
tabii? " dedi.
" Elbette ! " diye yan tlad Karsky en bi r edayla. Barda
ndaki ikiyi acele etmede n iip bitirdi.
%

ALE ENLG

AyinJt.: 1>UHra Maria

Sclt.:.::

Kili1>.:1>i ' Jt.:ki ihrabn

drt basaman inen rahip efendi. dnp koro mahalliyle


orta cemaat yeri arasndaki duvarn arkasnda yere meldi.
Cppesinin pek ok cebini kartrp bir mendil arad, pes
bir org- sesiyle gereken saygy elden brakmayarak sm
krp konumaya balad: " Bu dnyadan gp giderek
rabbimize kavuan imparatorluk danman Sayn Anton
von Wick iin hep beraber dua edelim. Yce rabbimiz! Sa
dk kulun Antonius'tan rahmetini esirgeme . . .

"

Cemaat yerindeki ilk srada oturan Stanislaus von


Wick, sekiz yl nce hayata gzlerini yummu 'Tanrnn sa
dk kulu Antonius ' un' kardei ayaa kalkt, duygulanml
n smkrerek aa vurdu. lnn ruhuna dzenlenen
ayin atlatldktan sonra, ailenin reisi olarak nden yola ko
yuldu; cemaat yerinin kasvetli sralarndan kendilerini
zp alan siyahlar giyinmi birka kadn da onu izledi. Yolda
Bay Stanislaus von Wick bir binbadan dul kalm kz kar
dei Bayan Richter'in koluna girdi, tekiler de ikierli sra
lar halinde onlarn peinden yrd. Kimse konumuyordu.
Hepsinin de alam gzlerini dardaki aydnlk rahatsz
etmiti, hepsi de alk ve can skntsndan esniyordu. Aile
rahmetli Bay Antonius ' un kz B ayan Irene ' nin, Bay
Harn' dan dul kalm, kzlk soyadyla Bayan Wick' in evinde
yemek yiyecekti. Bayan Richter o rahatlyla srekli eli
en bir tempo t u t turm u yryor. yryndeki sabrszlk
kardeinin fazlas yla resmi matemzede admlaryla pek ba-

97

damyordu. Kz kardeinin adm atlarndaki o nefsani


dnyevi gayreti fark eden Bay Stanislaus adeta bir uyarda
bulunur gibi, ' Zavall Anton kardeim ' diye mrldand.
Bayan Richter ban sallamakla yetindi. Derken Bay
Stanislaus dar omuzlarn birka kez kaldrarak endieyle
kulak kabartm bir yz taknd. Bu hareketini giderek pe
kitirJi \ <! evin k apsna gdJikkrinJt.: btn aik ydt.:ri
nnde uzun zaman onu ylesine vurgulayarak yineledi ki,
sonunda B ayan Irene sinirli sinirli sormadan edemedi: " Nen
var senin amca? " lkin endieli yzne yeterince bir teslimi
yet ifadesi oturtan Bay Stanislaus, o korkutucu hareketi a
buk abuk tekrarlamay srdrerek gs geirdi: " Her ya
nm kaskat kesildi, kilisede ttm galiba. " Bayan !rene
ban sallad sadece; kz kardei Friederike alabildiine do
kunakl pes diyen bir edayla, " Ben de, " diye fsldad. Bu
nun zerine Fransz mrebbiye, Bayan !rene 'nin yedi yan
daki solgun yzl oluyla tekilere katld; saz benizli Fri
ederike elini usulcack olann yznde gezdirdi. " Rengi o
kadar sararm grnyor ki, kukusuz o da tt, " diye
geirdi iinden. Karanlk merdivenleri karlarken, kz kar
deine, " Oswald ksryor, " diye tlatt.
Evde hazr bekliyordu yemek masas. Sofraya oturul
duunda herkes kilisedel\.i ayinden yannda getirdii rahat
szl unutmu grnyordu. B ay Stanislaus von Wick kz
kardeiyle Bayan Friederike ' nin yannda oturuyordu. Am
ca bey yolda gerekletirdii ar omuz jimnastiini bir put
hareketsizliiyle gidermek ister gibiydi. Gzlerini karsn
da oturan, aileyle akrabalk derecesi konusunda kimsenin
fikir sahibi olmad evin yorulmak bilmez teyzesi yalca
Matmazel Auguste' nin zerinden uzaa, yemek odasnn
koyu k aranlk bir kesine dikmiti; kedeki pek kk
komodinin yan banda emprime kumala kapl iki ykse k

98

koltuk adeta boyunlar bkk ylece durmaktayd. Bro


sunda gazete okurken kendisini birinin rahatsz edecek ol
duu zamanlardaki gibi kafas ite ylesine megul grn
yordu B ay Stanislaus ' un. Bak tpk bir kalem gibi sert par
maklarnn arasna skm, o andaki dncelerini ieren
belgenin altna sanki ayr gzelinden rlm o zarif Sta
nislaus von Wick ismini i zi k tirm::s ini bekliyordu. evre
sindekiler bu nemli a n ' n bilincindeydi ve adeta nefesleri
ni tutmu bekliyorlard. Yalnzca masann bir ucunda otu
ran kk Oswald gecikmi bir aceleyle nndeki et suyu
nu kaklyor, her anma gn yemeinde gn ncesinden
balayp gn sonrasna kadar karnn tka basa doyuran
Auguste Teyze ise, ok yiyip ok konuma ilevini yerine
getiriyordu. Szlerini silme yemek dolu tabana siper yap
yor, yediklerini sindirme konusunda hayal gc midesiyle
yaryordu. Ne var ki, bu kark i onu az terletmiyor, za
man zaman her iki etkinlie de bir sre ara vermek zorun
da brakyordu.
te byle bir mola srasnda B ay Stanislaus yksek kol
tuklardan geriye ard gzlerini Auguste Teyze ' nin gl
geli alnna, daha sonra da byk bir nemle evin hanmna,
kendisini daha ok kzlk soyadyla Bayan von Wick olarak
duyumsayan dul B ayan Horn 'a yneltti; o da emcasnn bu
elilerini resmi bir edayla karlad. Masadakiler derin bir
suskunlua gmlmt. B ayan Horn meyve ban eline
ald, bir ta gibi 'W' harfiyle donatlm arap kadehinin ke
narna kadar zahmetle kaldrp bir kez tklatt onu. Bu k
k neden, bir sr nemli sonucun domasna yol at:
Tm silahlar az ok neeli telana ara verdi, beyaz bayrak
lar gibi deiik kucaklardan balarn karan peeteler si
lah larn susuunu ve bar mjdeler gibi dalgalanmaya ko
yuldu. Tavan gzl Fransz mrebbiye kk Oswald ' n
99

elinden ekip ald ka. " Que veux-tu ? " <'') dedi Oswald.
Neye uradn aran mrebbiye, " Fais attention! " C"') de
di fsldayarak. Bu grlt iinde Bay Stanislaus ' un ilk sz
leri geride bir iz brakmadan kaybolup gitti. Bunun zerine
gerinip uzanan Bay Stanislaus boynunu biraz daha yukar
kaldrd; haneresinde uyuyup kalm szckleri silkip
uyadnnak

ister gib i

dini boyunbana bastrd. Donuk ba

klar kedeki iki koltuu arayp buldu. ' Orada, ' diye ba
lad konumaya ve herkes bir buyrua uyarak gzlerini gs
terilen yere evirene kadar bekledi. " Benim zavall karde
im, Tanr rahmetini esirgemesin kendisinden, sekiz yl n
ce orada ruhunu teslim etti. Azndan kan son szler aile
mizin esenliiyle ilgiliydi. lmnden nceki gn birbirini
ze destek olun demiti bana. Ve biz de onun dileini yerine
getirerek bugn bir dayanma iinde bir araya gelmi, onun
sekizinci lm yldnmn kutluyoruz. Tanr bize g ver
sin, salk ve skun iinde onun ansn daha uzun zaman
gnlmzde yaatalm; eminiz ki, u an kardeimi ve - " evin
hanmna ve Bayan Friederike'ye dnerek " -babanzn- " ,
duygulanm gzleri, usulcack ve kimse grmeden nemli
parmaklaryla nndeki ekmek krntlarn tutup kaldran
Oswald' arayp bularak " -bykbabanzn ruhu bizleri kut
sayarak stmzde dolayor. " Konuurken gsterdii a
badan ve duygulanmlktan bitkin den Bay Stanislaus ye
rine oturdu, ama otururken redingotunun uzun, siyah etek
lerini titizlikle svamay unutmamt. Kardeinin ld
gnde de yine byle konumu, o gn bugn de her defasn
da yapt sadece arada geen yllarn saysn konumasna
eklemek olmutu. Ne var ki, her yl yalnzca bir kez kullanl
d iin konumasndaki szckler belli bir tazelii koru("' ) Ne istiyorsun? (N . )
( "''' ) Dikkat e t . (N . )

100

mutu. Bay Stanislaus' a yle gelmiti ki, sanki dile getiril


meden nce her szck aznda zerindeki tozlardan arn
yor, kendine bir eki dzen veriyordu. Tokuturulan kadeh
lerin yakk alr bir ekingenlikle selamlamasnn ardndan
solgun yzl Bayan Friederike ksk bir sesle, abuk abuk
ksrerek, " B abam o koltukta m ld, yoksa brsnde
mi? " diye sordu, yar yumulmu gzleriyle kedeki yere
bakarak. Bu soruyu yersiz bulan evin hanm Bayan lrene
omuzlarn silkti. Bay Stanislaus, iine iyice gmld duy
gulanmlndan hala syrlamamt; kz kardei Bayan
Richter ' e gelince imi avurtlaryla azndaki lokmay i
niyordu; dolaysyla, soruyu yantlamak Auguste Teyze'ye
dt, fazla duraksamayarak anlarndan bir blmn uy
kusundan uyandrmak ister gibi elini kr sal banda gez
dirdi; ardndan gz pek bir kararllkla, " O koltukta! " diye
kestirip att. Auguste Teyze, her zaman byle titiz ve sayg
l bilgiler vererek aileyle genelde biraz su gtrr akrabal
n kantlamaya alrd. Derken bir carcunadr ald salo
nu. Herkes ayaa kalkp kedeki koltuklarn evresinde di
kilmeye balad. Sonunda B ay Stanislaus da tekilere katl
d. Ikna skna koltuklarn etrafn dolanarak arka yzlerini
elleyip yoklad. Ardndan merakla orackta bekleenleri bil
gilendirerek, " Bir vidas eksikti koltuun, " dedi. " B uradaki
nin de bir vidas eksik; kardeimin de bu koltukta hayata ve
da etmi olmas gerekiyor. " Oradakiler acaba koltuk da di
le gelir, o da bir ey syler mi gibilerden bir sre daha bek
ledi; koltuk ilgisiz kalp suskunluunu koruyunca, herkes yi
ne eski yerine dnd.
Bayan Friederike ufak ufak ksrerek, "Bykannem
de o sar koltukta ld, " diye bir saptamada bulundu. Ar
dndan, Wick ailesinin yelerinden biri ya da brnn
oturduu yerden kalkamayarak hayata veda ettii ve ruhla-

101

r br dnyaya gm dier aile yelerinin ruhlarn ara


yp bulmaya kt btn koltuk ve kanepeler odadakiler
tarafndan birbirlerine gsterildi. Az da koltuk yoktu evde;
aileden birinin zerinde otururken hayata gzlerini kapa
mad koltuk olmak adeta bir yz karasyd. B unu Bay An
ton' un can verdii koltuun yan bandaki emprime kuma
la kapl koltuk da btn varlyla hissediyordu.
Yemek arasndaki mola biraz uzamt. Evin hanm
parmaklarndan birini elektrikli zilin dmesine bastrd.
Sofradakiler hala son kalan koltuklar ve koltuklarda az
lardan kan son szckleri sayp dkyor, B ayan Friederi
ke de donuk bir glmsemeyle her frsatta yapt gibi bu
kez de bykanne von Wick' in lmeden Franszca bir ey
ler sylediini yineliyordu ki,

11

emektar Johann

11

girdi salo

na; oldum olas bu isim altnda evin envanterinde yer alan


uak, karaca etinden filetolarla bir servis taban elinde
dengeleyerek kaygan zemin zerinde masaya yaklat. Aile
yelerine hanidir hizmet ettii yoktu artk; deiik von
Wick kuaklarndan deiik emeklilik maa alyor, sadece
pek zel durumlarda, ncelikle nemli lm yldnmlerin
de ie soyunuyordu. Byle zamanlarda 'constantia et fideli
tas '(*) armasn ve yazsn ieren gm dmeleriyle eski
niformasn srtna geirip srma iplikten rlm kocaman
beyaz eldivenlerini gut hastalndan kvrlp bklm elle
rine geiriyor, bu haliyle giyinik bir hayalete benziyordu.
Adeta solgun bir yaprak gibi masann ucuna srklenip Ba
yan Irene ' nin, dulluk soyadyla Bayan Horn ' un yannda
durdu. Pek iyi grmeyen gzlerinin ilkin salondaki lolua
almasn bekledi; daha sonra elindeki taba yalnzca sez
gilerine dayanarak bir kiinin oturduunu varsayd yne
uzatmaya balad. B ayan Irene hayli zahmetle kk bir fi(*)

Sebat ve

Sadakat.

(.N.)
1 02

leto parasn servis tabandan kendi tabana yuvarlad,


ardndan garnitr olarak biraz pirin tanesini de yal Jo
hann 'n bir hayr dua gibi titreyen ellerinden ald; babas ve
bykbabas da kendi filetolarn emektar Johann 'n elin
den almlard. Ardndan Bayan Irene yal uan iplikten
rlm eldivenleri nnde saygyla eildi. Kendi ku per:-
pektifind.:: n bakan emektar Juh<nn bu kez gzlerini ban: 1
mor hotozuyla B ayan Richter'e evirmiti. Bayan Richter,
ilkin anlay dolu bir bakla servis taban gzden geirdi.
Emektar uak, nndeki mor renkli hotozun sahibinin kim
olduunu karmaya alyordu imdi. Bir sre dnp ta
ndktan sonra leylak rengindeki hotozun rahmetli byk
babann ei saygdeer Bayan Karolina von Wick' e ait oldu
una btn kalbiyle kanaat getirdi; iyi yrekli kadnn
nnde alakgnlllkle eildi, otuz yl akn bir zaman
nce ona son karaca filetosunu buyur etmiti. Emektar uak
iin bin yl bir gn gibiydi; Bay Stanislaus ' u bizzat bykba
ba Peter diye grmek ve ilerlemi yana karn onu bala
pek din bulmak emektar Johann' sevince bomutu. Att
her admda, bykbaba zamannda hizmetine kotuu bir
aile yesinin karsnda dikiliyor gryordu kendini. Kk
Oswald' ocuk Stanislaus Amca olarak selamlamas hep
sinden artcyd. Solgun yzl Oswald' r sivri dirsekleri
nin evresinde bir tur yaptrd servis tabann elinde sal
lan bir sevecenlii, bir kompliman ieriyordu adeta. Sof
radakilerden pek ounun gzleri yal uan devinimlerini
izliyordu, dorusu seyrek rastlanr, grlmeye deer biriydi
emektar uak Joham i ; Tanrnn rahmetine kavumu btn
Wick ailesinin yelerinden kalm tm dnyevi artklar
adeta kendisinde barndryordu.
Yalpalayan ayaklar zerinde llerin yer ald masann
evresini dolanan ihtiyar Johann, Fransz m rebbiyenin
o:

nnde biraz duraklam. bu krmz gzl bayan ller ara


snda nereye yerletireceine karar verememiti. Ama belle
inin kendisini sk sk yar yolda brakyor olmasyla teselli
bulup henz yeteri kadar fileto almasna frsat vermeyerek
servis taban mrebbiyenin nnden hemen ekip uzak
latrd. Fransz mrebbiye biraz ararak evresine bakn

dysa da urtal telaa Vl.:rm.:: k kn ka uJ OswalJ ' a


.

dn p:

" Bubi, tu a s trop, " (''l dedi. Byk bir serinkanllkla Os


wald 'n nndeki tabaktan bir fileto paras ald; olan, r
kek ve mahzun gzlerle tabandan giden nefis lokmann
arkasndan bakt.
Auguste Teyze incir ekirdeini doldurmayan kent de
dikodularn anlatp duruyor, pek seyrek olarak sofradaki
lerden biri sadaka gibi bir szckle lafa karyordu. Byle
bir gnde byle dnyevi eylerden sz edilmesini yakksz
gren evin hanm, dul binba ei Bayan Irene bu konuda
bir iki ey sylemeden edemedi kz kardei Bayan Rich
ter' e. o da haklsn der gibi ban sallad, tabandaki kara
ca filetosunu giderek daha bir itahla yemeye koyuldu. Ba
yan Friederike evrensel teyzenin anlattklarn daha fazla
dinlemekten vazgeip Fransz mrebbiyenin on birinci kez
sylediklerine kulak kabartt. Bir vakit manastra kapanma
ya niyetlenen Fransz mrebbiyenin davrann, Bayan Fri
ederike her zaman son derece ilgin bulmutu; ayn eyin on
ikinci kez anlatmnda solgun yzl Parisli mrebbiyeyi bu
ktmser kararn kucana i ten olayn izlerini ele geirdii
ni ummaktayd. Ne var ki, bu kez de StanisJaus A mca ' nn
sesiyle konumalar tam orta yerinde kesintiye urad. Sta
nislaus Amca ' nn sesi imdi daha yksek perdeden kyor
du; emektar sadk ua ceketinin eteinden tutup alkoya
rak sevecen bir ala kgn ll l k le k ul ana fsldamadan
( "' ) Sana bu fazla yavrucuum. ( ". N . )

1 04

duramamt: " Eh, bizler yalanyoruz artk, sevgili Jo


lann ! " Emektar uak Johann buna bir yant bulup vereme
di. Bir kez Sayn B ykbaba Peter von Wick 'in gsterdii
yaknlk fazlasyla duygulandrmt kendisini; sonra da ku
la ar iittii iin konuulan szlerden hibirini anlama
mt. B ay Stanislaus biraz aceleyle tekrarlad szlerini, ama
sykdikkri yin.:: en.:: k t<r uak taraf nJan anla lmak szrn
kald. imdiye kadar her eyi yadan kl eker gibi zm
lemi Stanislaus Amca dpedz formalite niteliindeki bu
iin gereinden ok uzad sonucuna varmt; sesindeki
tm sevecenlik kayboldu anszn, yal Johann'n yzne
kar haykrd:
" Ee, Johann - ne var ne yok bakalm? "
Soru zerine herkes dikkat kesilmiti.
Bayan Friederike susmutu; Fransz mrebbiye, Augus
te Teyze, ayrca Oswald susmu, hatta olan merakndan bir
atal dolusu yiyecei tam azna gtrecekken vazgeip
elinde tutmaya balamt.
Ve Johann anlamt bu kez. Yal uaklarn o saygl
teklifsizliiyle B ay Stanislaus'un beyaz, dazlak bana doru
eilerek, "Fazlasyla ltfediyorsunuz Saygdeer Efendimiz
Peter ! " diye yantlad soruyu. Gemi yllarda bykbabaya
evdeki br kardelerinden farkl olarak hep byle hitap et
miti. Azndan szckler ksa aralarla kyor, sanki nce
den her szc glkle arayp buluyordu. Hasta Bayan
Friederike 'ye yle gelmiti ki. sanki bir yerde hanidir kurul
mam bir alar saat almaya balamt. Szde bykbaba
Peter'in nnde yal Johann bir an duraklamt; bu yz
den, Peter ismi genel dikkatin iinde daha bir tuhaf, daha
bir yadrgatc yanklanmt. B ay Stanislaus irkildi anszn ,
benzi saranl , yz h atlarndaki sevecenlik uup git ti . Herke
sin bakn b i r y k gibi ze rinde hissetmeye halad : i y i ce
1 0)

kocam. kolu kanad krlm biri gibi grnd gzne; n


k kendisinin belli belirsiz h issettii ey salondakilerin ba
klarnda kat kat glenmi olarak aa vurmutu ke ndini:
Dehet ve korku. Oradakileri srayla szd, birinin dudak
larnda '' Sayn Peter" szcn okuyabileceinden ekin
di. Ama herkes susuyordu. B unun zerine rkek rkek ar

k asna Jnp bakark..:n, " B izim Jolan n kafay tm

..n

lalan, " dedi. Ama arkasnda kimse yoktu artk.


Bay Stanislaus, elini birka kez dar aln zerinde gezdir
di. Serinkanlln biraz korumu olan kz kardei dul B a
yan Richter, " Ne var, ne oldu Stanislaus? " diye sordu.
Snk bir sesle, " Yok bir ey Karoline, " diye yantlad
Stanislaus Amca. Ardndan peetesini asabi bir kararllkla
tabann yan bana brakt, iki koluyla masann kenarna
dayanarak dorulup kalkt, sarsak admlarla iki koltuun
kk bir sehpann yannda durmakta olduu karanlk k
eye yneldi. Henz iinde Wick ailesinden kimsenin lme
d ii koltua bitkin halde brakt kendini. Bu, adaletin bir
oyunuydu. Herkes bylenmi gibi yerinde oturuyor, Sta
nislaus Amca 'ya bakyordu. Bayan Irene, dul Bayan Horn
gzn karartarak seslendi: " Amca ? "
N e var ki, Stanislaus Amca hayr der gibi elini oynatt.
Rahatsz edilmek istemiyordu. Biliyordu ki, bu onun otur
duu son koltuk olacakt, bugn ya da yarn; ama szckler
den sonuncusu zerinde kukusu vard.

l ()(

YALILAR

Ye tmi be: yarna g,d..: Bay Pt:Lc:r N ikul an u u l t uu


pek ok ey vard; ac ve tatl anlar unutmu, haftalar , ay
lar ve yllar unutmutu. Yalnzca gnleri belli belirsiz fark
edebiliyordu. Zayf, giderek daha da zayflayan gzleriyle
her batnda gnei solmu bir erguvan, her sabah vieux
rose<"J gibi ldyor grmekten kendini alamasa da, gerek
leen deiimin yine de bilincine varabiliyordu. Genel ola
rak sz konusu deiimden rahatszlk duyuyor, buna boa
harcanan aptalca bir aba gzyle bakyordu. B aharn ve
yazn tad deer de belleinden silinip gitmiti. Nihayet,
sayl anlar darda tutulursa medii bir an yoktu yal
Peter Nikolas'n. B yle anlardaki scakl da ocakta yanan
atee mi, yoksa gnee mi borlu olduunu zerrece umursa
myordu. Ancak, ikincisinin kendisine daha ucuza geldiini
biliyordu. Gnein yzn gsterdii her gn kalkp sarsak
admlarla, topllaya topallaya kent parknn yolunu tutuyor,
hlamurun altndaki uzun sraya, Dknler Yurdu' ndan ih
tiyar Pepi ile Christoph arasndaki yere oturuyordu.
Her gnk sra arkadalar kendisinden daha yalyd
kukusuz. Bay Peter Nikolas oturur oturmaz, ban eerek
karga gibi ksk sesiyle arkadalann selamlyordu. Sanda
ve solundakiler de kendiliinden eilen balaryla onun se
lamna karlk veriyorlard . Ardndan Bay Peter Nikolas
bastonunu kumlu zemine dayayp ellerini biraz eik sapnn
zerine koyuyordu.
("' ) Solgun gl.
m

Bir an sonra herhangi krkl iermeyen yuvarlak e


nesini de bastonun sapna yaslayp gzlerini krptrarak
solundaki Pepi ' ye bakyor, btn dikkatiyle onun tavl en
sesinden adeta sararp solmu gibi sarkan krmz ban s
zyordu. Pepi ' nin ba yava yava rengini atyor gibiydi,
gr ve ak bymn dipleri tmyle kirli bir sarya boyanm
t. V..:uJ unu ne emi, Jirseklerini dizlerine Jayan Pe
pi, zaman zaman katlanm ellerinin arasndan kumlar ze
rine bir tkrk atyordu, yerde imdiden tkrklerden
kk bir birikinti olumutu. Hayat boyunca tkettii pek
ok ikinin en azndan faizini taksit taksit demeye mah
kum edilmie benziyordu.
Pepi' de yeni bir ey gremeyen B ay Peter Nikolas, eli
nin tersine dayad enesini yarm bir dndrle saa e
virdi. Tam o srada Christoph aksrm, sz konusu eylemi
nin izlerini gotik parmaklarnn titiz fiskeleriyle uzaklatr
maya alyordu. nanlmaz derecede km bir hali var
d. Zaman zaman hayrete kaplma alkanln hala koru
yan Bay Peter Nikolas, bir deri bir kemik kalm Chris
toph 'un btn yaam boyu bir yerinden krlp kopmakszn
nasl olup ayakta kalabildiini sk sk aklndan geirmiti.
En iyisi Christoph ' u, boynundan ve ayaklarndan yle sa
lam bir kaza balanm biri gibi hayalinde canlandryor
du. Bay Christoph ' un o gn keyfi yerindeydi, geirdi biraz,
bu geirii memnunluunun ya da sindirim durumundaki
bir bozukluun belirtisiydi. Bu arada disiz eneleri arasn
daki bir nesneyi adeta srekli ezip tmeye alyor, ince
dudaklar birbirine srtne srtne an m ta benziyordu.
Sanki tembel midesi gei p giden dakikalar bile artk sindir
mek i s te m ez grnyor. Christoph 'a da her bir dakikay a
znda i neyebi ldii kadar uzun s re i n e m e k d yord u

Bay Pe t e r Nikolas e nesi n i Christoph ' ta n baka tarafa dn-

1 08

drp sular damlayan gzlerle dosdoru parktaki yeillikle


re bakmaya balad. Derkenallklar nnde yazlk giysile
riyle parlak k yansmalar gibi durup dinlenmeksizin h op
layp zplayan ocuklardan rahat kaar gibi oldu. Gzlerin i
yumdu biraz. Uyuduu yoktu asln da. Sska vcutlu Chris
toph ' un eneleri arasndan dklen hafif tme sesini ,

bu

arada sakalnJaki tdkrin kan.l trty, o n u n grltyle


yere tkrn iitiyordu. Yanna bir kpek ya da bir o
cuk fazla yaklamaya grsn, sunturlu bir kfr savuruyor
du Pepi. B ay Peter Nikolas, parkn uzak yollarndaki akl
lar zerinde gezinen bir trmn, ayrca nnden gelip ge
enlerin ayak seslerini duyuyordu. Derken yaknda bir yer
de dolu dolu on ikiyi vuran bir saatin sesi geldi kulana. Sa
atlerin vurularn sayd yoktu artk, ama saylamayacak
kadar ok vurmalarndan da le olduunu anlyordu. Sa
atin son vuruuyla birlikte ince bir ses kulaklarnda okaya
rak yankland: " Dedeciim, le oldu ! "
Ve B ay Peter Nikolas koltuk deneine dayanarak do
ruldu, bir elini on yandaki torununun sar sal bana koy
du usulcack. Kk kz, her seferinde bir yaprak gibi sala
rndan ekip ald dedesinin elini azna gtrp pyor,
dedesi de her seferinde ban bir saa bir sola eerek D
knler Yurdu' ndan arkadalar Pepi ile Christoph 'u selam
lyordu, onlar da kendiliinden eilen balaryla selamna
karlk veriyorlar, sarn torunuyla Bay Peter Nikolas ' n
ilk allklar arkasnda gzden kayboluunu izliyorlard.
B azen yle oluyordu ki, B ay Peter Nikolas'n oturduu
yerde torunu birka iek unutuyor, iekler boyunlar b
kk, bir kszlk iinde orackta duruyordu. Sska Bay
Christoph, gotik parmaklarn rkek rkek ieklere uzat
yor, eve dnerken bunlar ok seyrek ele geen deerli nes
neler gibi ya n n a alp gtryordu. B unun zerine krmz

109

sal B ay Pepi kmser bir edayla yere tkryor, Pepi 'nin


bu davran karsnda Bay Christoph da nahup bir tavr
taknyordu.
Ama Dknler Yurd u ' na ge l diklerinde Bay Pepi san
ki dpedz tesadfen bardaa su doldurup kaldklar oda
nn penceresine koyuyor, sonra odann en karanlk bir k
esine ekilip sesini karmadan bekliyordu. Derken onun
arkasndan B ay Christoph geliyor, elindeki zavall birka i
ei penceredeki bardan iine yerletiriyordu.

1 1 ()

HAYATTA

Dl;!11t:tkyici, ucu<la <. l bir cam k rt:yk bir gaz lamba


snn kolu gibi ban masasnn zerine emi oturuyor.
alkan biri; kar masada yle biri varken alkan ol
mak kolay deil.
Allahtan ki masalarn zerinde bir ykselti bulunuyor,
bir siper gibi arkasnda gzden kaybolabiliyor insan.
Denetleyici bir kreyi andran dazlak ban bir vida gi
bi nndeki saylarn alabildiine derinliklerine geirmitir;
kar masadaki memurun szleri, zerinden geip giderek
duvardaki Avrupa Demiryolu A ' n gsteren kraliyet hari
tasna saplanp kalyor.
Belli ki daireye son kez gelen gen memur devletin kut
sal mal karsndaki saygsn yitirmi tmyle. Yapmaya
yeltenmedii bir densizlik yok. rnein, o anda yle diyor:
11

Gerekten, Bay Kniemann, burada yava yava tozlanp

kflenmektense, darda bir p ol ya da ne bileyim baka


bir ey, daha iyi. B uyrun u duvarlara bakn bir, sadakine,
soldakine bir bakn yle. nsan eski bir kitap iine hapsedil
mi hissediyor kendini; sizden nceki memurun okurken da
lp uyuduu kitabn sayfalarnn birinde unutulmu bir nian.
1

17 .850,

11

diyor Denetleyici Kniemann ve tapu sicilinin

sayfalarn eviriyor; devcileyin sayfa bir yelken gibi nn


den geip giderken geriye ekiyor kendini.
11

nsan hep sradan biri olarak kalmayacak ya demek is

tiyorsunuz,

diye yorum l uyor gen memur, denetleyici Kni

emann 'n bu hareketini.

:11

" Denetleyici olur ileride, bro amiri olur, hatta belki


mfe t tilie kadar ykselir. yani khne bir kitaptan alnp
altn yaldzl birine, rnein ' Kmr Sandndaki Katil ' den
' arklar Kitab ' na aktarlr. Ama size sylyorum ite. ki
tap iine konan bir nian olarak kalr hep, bilemediniz terfi
zamanlarnda ' unutma beni' yazs okunur binann zerin
d.:: . Eksik

olsun!

B yk bir ama fazlasyla yd(:rsiz

bt:nim

iin. Ben kp gideceim buradan. "


Oflayp poflayarak, " Evet , " diye yantlyor Denetleyici
Kniemann, ilgisiz, nndeki saylar bu kez alttan yukar ye
niden toplamaya koyuluyor. Hesaplamada bir yanllk yapt.
" Darda sabah var, le var, ak;:m var , " diye devam
ediyor gen memur cokuyla. " Burada byle bir ey gr
yor musunuz? Sekizden e kadar buradasnz, bu nasl ey
dir sorarm size? Koca bir gnden geriye ne kalyor peki?
Btn kumatan birka metrelik bir artk topu topu, indi
rimli fiyatlarla maln tm satlm. Kalan hibir eye yete
cek gibi deil, insan bundan bir yelek bile diktiremez kendi
ne. Ama darda k var, hava var, renk ve zgrlk var,
evet.. . "
" Nerede? " diye soruyor Denetleyici Kniemann kukuy
la ve nndeki saylar toplamay srdryor.
" Hayatn iinde , " diye yantlyor gen memur kaslarak.
erlemi, " Gen adam ! " diyor Bay Kniemann, ardn
dan saylar toplama iine devam ediyor.
Ne var ki. dler kurmaktan kendini bir trl alamyor
gen memur. Bugne bugn bir airdir, kukusuz ksa
mrl bir air, duygusal ve biraz da modas gemi, gerek
airlerin haya duygusundan ve sadeliinden yoksun ama
kendi kendisine hayran. Birinin bir ak mektubunu zerine
tutup yakt mumdan

baka ey deil ve hayal dnyas nda

dolap duruyor.

1J2

" Bahar geldi mi, o gzelim baheler insan duyguland


ran bir eyler barndrr ilerinde. Demek istediim, mutfak
pencerelerinin ald evlerin arka cephelerindeki o kk
baheler. biri brnn stnde. Drt bir yanda ezgiler ii
tirsiniz; aalarda, pencerelerde ezgiler, parklarda ve boy
dan boya btn cadde ve sokaklarda ezgiler.
Siz buraJa h i ezgi sesi iittiniz mi , Sayn Dendkyici'?
Hayr, ben diyorum iitmediniz. Sonra, o meydanlar gre
ceksiniz bir: Grkemle dimdik ayakta duran heykeller, ev
releri kalabalktan geilmiyor, herkes o byk insanlar an
yor ilerinde yce duygularla. Sizin bu lmsz kiiler
nnde asla dikilip durduunuz olmad; hi vaktiniz yok ki,
sizin de iinizde yce duygular uyansn. "
B u arada gzlerini kaldryor gen memur. Yal denet
leyicinin eilmi duran alnnda tombul bir sinek srne s
rne ilerliyor. Denetleyici Kniemann'n kafas hi istifini
bozmadan sineye ekiyor bunu. Gen memur ne l bir in
san bu denetleyici diye iinden geiriyor, iyice geriliyor si
nirleri, sonunda dayanamayp patlyor:
" Tanr akna, hi deilse alnnzdaki u sinei kovun! "
B ay Kniemann, sararp solmu elini bilinsizce oynatyor, bir yandan da hesaplama iini srdryor: " 1 2.473. "
Gen memur yeniden toparlyor kendini.
Il l bir glmsemeyi bol keseden harcayarak:
" Ve sokaklar var darda, sokaklar... " diyor. Susup ye
niden balyor: " Yeter ki yrmesini bilsin insan! Her an bir
kz geip gider nnzden, sarn, aydnlk yzl; sanki siz
den 'sen' demenizi bekler gibi glmsediini grrsnz.
Ve pencereler ardnda ite ylece pusuya yatar, kk
ayaklaryla yeri dver ve beklerler mutluluu. Siz de yle
bir ge rinip uzanr, iinizden geirirsiniz: Mutluluk benim ve
mutluluk siz ol ursunuz. Bu ilerde becerikli biriyseniz tabii .
113

Size sylyorum, azizim Bay Kniemann, istemesini bilecek


siniz. o kadar. Yarn sabah kalktnzda sesleneceksiniz
kendi kendinize, ben Avrupa imparatoruyum diyeceksiniz.
Grece ksiniz Avrupa imparatoru olup gitmisiniz. "
" Nasl? " diyor Bay Kniemann ve siperden ban biraz
karmay gze alyor. Gen memur, Denetleyici Kni
cmann 'n rkm bir kua benzeyen buru buru yz,..: ba
bacan bir glle grlyor:
" Evet, byledir ite darda. "
Bay Kniemann nndeki defterlere gmlyor yeni

den, ama bir sre sonra tedirgin sormadan duramyor:


" Nerede? "
" Nerede mi? " diyor gen memur. " Darda ite, haya
tn iinde. "
B ay Kniemann kafasndan yle geiriyor: " Bunu sen
bana syleyeceksin, yle mi! " nk kendisi hayatta ok
ey grp yaam biridir. iek hastal geirmi, kzl ge
irmi, ayrca dini cemaate resmen kabul edilmitir. Daha
ne! stn bir edayla glmsyor ve gaz lambasnn kolun
da, kafasnn iinde bir yerde yanan kk bir aleve benzi
yor glmsemesi. Ve imdi ieriden darya biraz k sz
mas zerine cam krenin ne ok tozlu olduu fark ediliyor
ancak.
Ama gen memur bildiinden amyor. B ugn toplu
yaptlar yaynlanacak. Dolaysyla srdryor konumasn:
" Bi r yaz gnn canlandrn hayalinizde. Ne ahane de
il mi ! Bu daha bir ey mi; nk yaz mevsiminde pek ok
gn vardr, hibiri de tmyle birbirine benzemez, her biri

mucizelerle dolup
hepsi de bizimdir. Bizler dnp kendileri
ne bakmazsak. kimdedir kabahat! Bizler burada oturmu,
szde akll ca ilerle urarz. Saylar sayp dururuz habire.
tek

bana bir harikadr. Genelde dars

taar ve bunlarn

1 14

aralk ayndaki kmr sevkiyatna ilikin rakamlar kayda


geiririz. Oysa darda hayat vardr. Bizler burada yazarz,
kasal araba, no. 7815. Oysa darda mutluluk vardr.
Ben buradan ayrlp tarmla uraacam, kyl biri ol
sam da fark etmez. Diyeceim, insan aziz Tanrsnn haberi
olmad bir i yapmamal. Siz sanyor musunuz ki, Tanr bir
b i nann arka cephcsinJl..'. k i bu brodan bakar ieri? Baksn
da uzun bir sre iin keyfi mi kasn!
Sonra, unutmaynz ki, darda her ey devinimdir, ile
ri geri, saa sola bir gidi gelitir her ey, bir dans gibi tpk.
Kimsenin ayaklar uyuup kalmaz darda, kimsenin gs
skp kalbi daralmaz. Oturarak yaamak diye nitelenemez
bizimki, nk bizimkisi bir intihardr, olsa olsa oturarak in
tihar denebilir bizimkine. Bense daha uzun zaman lmek is
temiyorum. lmeden nezih bir topluluk iinde yaayp
be sigara daha tellendirmek niyetindeyim. nk darda
buradakinin tersine her eye izin vardr, sigara tellendirme
ye de tabii. "
B u konuma srasnda Bay Kniemann'n siperden yava
yava kard ba, zevksiz bir mektup arlatrci gibi ile
ri frlam alt enesiyle zerinde 'Dosya B' yazl bir dosya
zerinde durmaktadr. Bay Kniemann merakla, ban sall
yor: " Hayatta? "
" Hayatta! " diye onaylyor gen memur ciddi ciddi; ya
naklar ate gibi yanyor.
" Yalan deil: El bir sre arayp yoklayarak gezinir sa
da solda, hayata alan kapy ha deyince bulamayz. Sonra,
bir tehlikedir bu hayat ayn zamanda. Anlayacanz bir te
pedir. bir uurumdur. bir ada, te yandan bir dalgadr, her
ey, her eydir ksaca. Bu ne demektir. biliyor r usunuz?
Syleyeyim size . Noe l gecesidir. Noel hediyeleridir. Oh,
t m he d iyeleri t u tabi l m e k iin eller, tm hediyeleri .hayran
1 l5

hayran seyredebilmek iin gzler yetmez. Ksacas o kadar


ze nginlik karsnda insan adeta yoksul hisseder kendini . "
" Hayatta. " Bu kez soru iareti iermiyor szck. Ve
yal Kniernann'n zavall sesi farkmda olmadan gen me
murun. byk sevincine yknyor. Bay Kniemann azn
dan kan sesin tonu karsnda aryor ve bir dili ren
mcy alan biri gibi bir kez Jaha zc n k yineliyor suzc:
" Hayatta. "
Ve karsndaki gen memur onunla hemen ayn za
manda, " Hayatta, " diyor.
kili yanklan, bir am ya da bir dua gibi glendiriyor
szc.
Ortadaki gkemli havay duyumsuyor gen memur,
anszn bir ormann ortasnda buluyor kendini ve suskunlu
a gmlyor. Annesine gidiyor akl, pazar gnlerine zg
haliyle onu gzlerinin nnde canlandryor, banda leylak
rengi bir apka, dinledii vaazdan gzleri biraz yal, dudak
larnda yine de bir glmseme ...
Sarn byna karn gen memurun yz bir ocuk
yzne benziyor imdi ve ylesine temiz yrekli bir grn
m var ki, Bay Kniemann hayr, yalan deil konutuklar di
ye geiriyo iinden.
Bekledii bir ey daha var Bay Kniemann'n. Ama kar
sndaki gen memur susunca, ihtiyatl a dorulup oturuyor,
n ndeki defteri kapayp altlk ii gren o kocaman, kirli
beyaz kurutma kadna bakyor uzun uzun.
Kattaki eskiden kalma kocaman lekeye taklp ka
lyor gzleri.
Sonunda kendine kurutma kadndan koparp alyor.
Nedense pencereye eviriyor ban: pencere nnde gri bir
duvardan ve hayli yksekte bir tutam gne ndan baka
bir ey gremiyor.
1 16

B ay Kniemann dnyor: " Evet, evet. yle anlalyor


ki. bizimkisi asla yaamak deil. "
Ve derken kardaki aydln gri duvarnda t uruncu
ay ykseliyor.
Tuhaf yldzlardr bunlar, siyah lekeler olarak tozlu dos
ya zerinde batp boy u ; kar duvarda portakal krmzs
douyorlar.
Denetleyici B ay Kniemann tela'lanyor birden: "
krmz ay, bu nasl bir dnyadr? " " Hazin bir dnya, Sayn
Denetleyici. "
Ve Bay Kniemann bir sre sonra dorulup kalkyor;
odacya ylesine hzl sesleniyor ki, gen memur irkiliyor
birden. Sesinin olanca gcyle baryor Bay Kniemann:
" Knizek! "
ok acil bir durum sz konusu olmal.
" Yeni bir kurutma kad getirip koyun uraya! "

117

KONUMADA .
(1898-99)

Salonda tablolar olduunu dnebiliriz pekala. Sessiz,


sakin ereveleriyle derinlikler iinde, dlere dalm tablo
lar. Aralarnda bir Giorgiona belki ya da Tizian taklidi ko
yu erguvan renginde bir eser, Paris Bordone taklidi bir ba
ka resim. Salonda iekler de eksik deil kukusuz. arm
gzlerle bakp duran kocaman iekler; btn gn tuntan
derin vazolarda duran, burcu burcu kokulardan ezgiler m
rldanan aylak iekler.
Ve isiz gsz insanlar. ki, ya da be kii. Devcile
yin minede yanan atein sk sk bam kaldrp sayma
ya balyor onlar. Ama her seferinde bir yanllk yapyor.
En nde, minenin banda beyazlara brnm Pren
ses koltuuna yaslanm oturuyor. Yan banda tm aydn
l ele geirmeye alan kocaman semaver. Ele avuca s
maz renkli bir eskize benziyor Prenses, bir esin ya da kapris
kasrgasnda acele iziktirilmi. Dahiyane bir sabrszlkla
glge ve ktan kotarlm. Yalnzca dudaklarn izimi daha
zarif dm. Sanki btn dier eyler bu azn hatr iin

yer alyor resimde. Sanki yz sayfasndan birine azdaki


glmsemenin hznn dile getirebilmek iin bir kitap ha
zrlanm.
Goblen kumayla kapl geni koltuunda Viyanal bay
biraz ne doru eilerek, "Prenses hazretleri." diyor ve ar
dndan kendisine de deersiz grnen birka ey daha sy
lyor. Ama hibir anlam tamayan yumuak szler scak
1 1

bir hava gibi geip gidiyor salondakiler zerinden ve orada


kilerden biri bir minnettarlk edasyla, " Almanca konuma
nn susmaktan fark yok nerdeyse, " diyor.
Derken salonda tablolar, hem de ne harikulade tablolar
olduunu dnmek iin yine biraz zaman buluyorlar. So
1

nunda minenin yannda ayakta duran Kont Saint-Quentin soruyor:

" Madonna' yr grdnz

m, Hdna Pmvlow-

na? "
Prenses ban eerek onaylyor.
" Satn almay dnmyor musunuz peki? "
Viyanal bay, " Dorusu iyi bir tablo , " diyor ve ardndan
narin, kadns ellerinin seyrine dalyor.
Karanlk bir kede oturan bir Alman ressam telala
ekliyor:
" Evet, insann rahatlkla evresinde bulundurabilecei
bir tablo. Oturma odasnda ya da bir baka yerde. " Ressamn
szleri tmyle yanklanp sndkten sonra, Helena Paw
lowna ne doru eilerek, " Hayr, " diyor ve ardndan hzn
l bir sesle, " En iyisi ona bir mihrap yapmak, " diye ekliyor.
Prenses'in szleri, belli bir eyi arar gibi sa solu yokla
yarak salonun ierilerine uzanyor. Sessizlik. Anszn rkek,
ekingen bir hareket yapyor Prenses, bylece szcklerinin
izleyecei yolu bulmalarna yardmc olmak istiyor.
" Kasimir, ne diyorsun, satn alaym m tabloyu? "
Uzaktan slav akustiiyle bir ses, arm, yantlyor soruyu:
" Bana m soruyorsunuz? "
Sessizlik.
Ve Helena Pawlowna zr diliyor B ay Kasimir'den:
" Siz sanat deil misiniz? "
("') Plastik sanatlarda Meryem 'in k ucanda sa ocuk. evresinde azizler ve
meleklerle tasviri. ( . N . )

J l l)

Yant: " Bazen, Helena Pawlowna. bazen- "


O anda gm saat almasa. Alman ressam yantlaya
cak soruyu, " Ama, " diye balamken, anszn gm saatin
arka arkaya birok kez vurmas, zellikle de Kont Saint
Q uentin 'in konumaya balamas zerine vazgeip susuyor.
Kont Saint-Quentin, " Ne diyecektim, siz kn banda Ye
lh.:dik ' tc J<.:il miydi niz, lkk na Pawlowna? "
" Evet. Ama deien birey yok. Hep ayn Venedik. "
" Tuhaf. nsanda adeta srlarn amay bekleyen o eski
saraylar ylesine duygulandrc ki! A nlarla dolup tayor
hepsi. Bazen insan sanki sizinle her eyi paylamak istiyor
larm gibi bir duyguya kaplmadan duramyor. yle deil
mi? " te byle diyor Viyanal bay ve bunlar sylerken gz
lerini yumuyor.
Dolaysyla, Helena Pawlowna'nn konuurken bir yan
dan da glmsediini gremiyor. " Haklsnz," diyor Hele
na Pawlowna.
" Bir ey var zellikle: Neden Venedik'te ocuk olmad
n dorusu insann akl almyor. Dnnz bir: Sokakta
ya da parklarda dolarken yle bir duygu uyand ki iimde,
sanki birine el edip seslenmem ve ona ben ocukken hep
burada oynamtm ya da ben hep bu kiliseye giderdim, hep
bu resme -tm yalan- tm yalan! "
Derken Kasimir'in hznl sesi daha bir yakndan yan
klanyor:
" yleyken el edip seslendiiniz kimse olmad m. Helena? "
" Oh, kim inanrd ki .syleyeceklerime, Kasimir! "
Sessizlik.
Ve usulcack, dnlp tanlm gibi sze karyor
Kont Saint-Quetin: " B yle durumlarda yalan sylel1emez
n i ? "
1 20

" zlem duygusundan sadece," diye pekitiriyor Viya


nal bay.
" Gzellik duygusundan, " diye atlyor Kont Saint-Qu
entin.
" Nasl olsa kimseye bir zarar dokunmaz, " diyor Alman
ressam ve dorulup kalkyor.
Derken Kasimir balyor konumaya: " Zaten insann ge
rilerde kalan yaantlar gereklikten yoksundur. Siz, Sayn
Kont, inanyor musunuz ki Vende' de bir ocukluk geirdi
niz, ele avuca smaz, lgnca bir ocukluk? Siz, Sayn B ay,
inanyor musunuz ilk uyannza tank olan kent Viyana idi?
Ve siz, Sayn Bay, biliyor musunuz, sk sk szn ettiiniz o
dmdz uzanp giden topraklarn ocukluunuzda dinledii
niz tm masallarn arka plann oluturduunu? Bu ato, bu
kent ve iindeki krlar bayrlar sizin alabildiine derin ve i
tenlikli bir yaam srdnz lkenin snrlar deil miydi
daha ok, rica ederim? Sizin olan bakasnn olan 'n snrn
da son bulmuyor muydu, syleyin ltfen? Gerek algla
dnz anda gneiniz batmyor muydu? inizde yaayan o
suskun kiiler, rnein babanzn size syledii her szckle
lp gitmiyor muydu? Ya nesneler? Yalnzca sizin saylama
yacan, herkesin el atp keyfince kullanabilecei gibi sada
solda durduklarn anladnz anda tm deerlerini yitirmi
yor muydu, dnnz ltfen! Eldeki tm gerek altn yava
yava banknotlara dnmyor mu syleyin? Ve sonunda
btn deerler yitip elde yalnzca buyruklar kalmayacak m?
Bugn ya da yarn, o byk kyamet koptu mu bir dilenciye
dnmeyecek mi insanolu, byle olmayacak m, ha? "
Sessizlik.
Derken Helena Pawlowna' nn sesi duyuluyor: " B ana
yle geliyor ki, Kasimir. siz elinizdeki altnlarn hepsini
banknotlara dntrmsnz. "
121

" Olabilir, Helena Pawlowna. Belki gerekten yle yap


mmdr. Ama unu biliniz ki, yaamda bir gereklii yok
bu altnn, dolamdan kalkm bulunuyor. nsann banknot
lar olmas gerekiyor artk, pek ok banknotu. "
Kasimir'in szleri Alman ressam sabrszlandryor:
" Evet, evet- " diyor, " yine ayn konumalar. Sizler. Siz s
lavlar ktmsersiniz, iflah olmaz ktmser insanlarsnz.
Bizler canna okuduk bu ktmserliin, hayat seviyoruz,
sanatmz da hayatn barndan fkryor. " Alman ressam
pencereye doru birka adm atyor ve sesini biraz alalta
rak oradan srdryor konumasn: " n anyorum ki, bu
radaki beyler de ister istemez bana hak verecektir. Siz, Sa
yn Kont, Franszlar zellikle hayat konusunda pek ok
ey retti bizlere, yle deil mi? Sonra siz Viyana' daki
ler. .. "
" Evet, evet, " diye yantlyor zarif ellerle Viyanal bay
acele etmeden. " Doru, Viyan a ' da bizler her eye sahipmi
iz gibi davranmaktan holanyoruz, hayata, sanata ve-"
Kont Saint-Quentin aym yudumluyor; zarif fincanla
ylesine ilgileniyor ki, frsat bulup kendisi de bir ey syle
yemiyor. Elinden brakr brakmaz bir ezgidir mrldanyor
fincan.
Ama Alman ressam ierliyor, yar yolda braklm his
sediyor kendini, ne pahasna olursa olsun davasnda hakl
kmay kafasna koymutur. Dolaysyla, balyor konu
maya:
" Zaten bu yzden deil mi aslnda bir sanatnz yok si
zin, siz Polonyallarn ve daha bilmem kimin. Eh, edebiyata
gelince, belki. Dnyann insann istek ve beklentilerini kar
lamaynn yol at hznden yola klarak gzel iirle
rin yazlabilmesi gerekir nihayet. Sonra da u duygusal m
zik. hm, Chopin, aykovski, diyecek bir ey yok buna.

122

Ama ben mzikten hi anlamam. Resim sanatna, diyece


im ada resim sanatna gelince-"
" Oh, Wereschyschagin ' i dnnz ltfen-"
Alman ressam onaylamaz bir tavrla elini oynatyor.
" Ya da portre sanatn aln. u sra Viyana ' da Pochwolski'yi gryoruz. " Viyanal bay Alman ressamn keskin
sann yumuat ma y a alyor, bii S\:'.vimlilik rts yaymak
istiyor zerine, elleri gsterdii abadan titriyor.
Ama Kasimir sze karyor hemen.
" B ay ok hakl, bizim bir sanatmz yok. "
" Pan Tadeuz'umuzu unutmayn ltfen! " diye uyaryor
Kont Saint-Quentii.
" Ben de tall). onu dnyordum. Sonra o byk Rusla
r. Tetmajer ' i ayrca ve hastal ite ylesine gzelletiren o
zarif gen airleri. Gryorsunuz, aklmda pek ok kii var.
Bu da gsteriyor ki, bir deil, birden ok sanatmz var bi
zim. Pek ok eyin zlemini ekiyoruz, ama ortada gerek
leen bir ey yok. Belki Almanlarda durum baka trldr,
bilmiyorum. Eer yleyse, kendilerini pek mutlu hissetme
leri gerekir. "
Prenses Helena Pawlowna mineden dndryor yz
n. Gzleri, salonun karanlndan ieri bir ar yneltiyor.
Alman ressam seziyor hemen. Yine o bo syleilerden
biri balayacak diye geiriyor iinden. u espri sahibi olmak
denen ey ne iren! Oysa her ey ite ylesine ak seik
ortada duruyor, yeter ki kurcalayan biri kmasn.
Ve iin daha fazla dallanp budaklanmamas iin susu
yor. Bir u Viyanal bay, 'Ne demek istiyorsunuz bununla? '
diye sormasa. O zarnan kapanp giderdi bu konu. Ama ha
yr. soracak tabii: " Ne demek istiyorsunuz bununla? "
Kasimir, soruyu yantlamaya kalkmyor hemen. Prenses
Helena Pawlowna da ellerini kavuturacak vakit buluyor.
1 23

Derken hepsi de yumuak bir tonla sylenmi szckler


kp gelmeye balyor karanlktan. Zaman zaman bir ayak
sesi iitiliyor, sanki Polonyal Kasimir pek ekingen bir sz
ce salon iinde biraz elik ediyor. Yaklak yle diyor
Kasimir: " Daha nce bunu konumutuk. Diyeceim sanat
ocukluktur, sanat bir dnyann varln yoksamak, bir
dnya yaratmaya almaktr. nnde bulduu eyi yok et
meye almaz sanat, sadece hibir eye mkemmel gzyle
bakmaz. Srf olanaklar grr evresinde, srf zlemler g
rr. Ve birden gerekletirmek ister bunlar, yaz olsun, g
nee kavuulsun ister. zerinde hi konumakszn, farkna
varmadan yapar bunu. Bir ii asla tamamlayp bitirmeye a
lmaz. Yedinci gn diye bir ey bilmez. Honutsuzluk gen
liktir onun iin. Tanr dnyay yaratmaya koyulduunda
fazlasyla yalyd. Yoksa altnc gnn akam ii paydos et
mezdi. Bininci gnde bile yapmazd byle bir eyi. Bugn
bile yapmazd. Ona kar olmamn tek nedeni de ite budur.
vngenlie kamasdr, insan yarattktan sonra eserinin
yazlp bittiine inanmas, kalemi elinden bir kenara brakp
bundan byle kitabnn yapaca bask adedini dnmesi
dir. Tanr'mn sanat olmay bir hazin ki ! Yapt. bu kadar
ie karn sanat olmay; bunu dndke alayas geli
yor insann, btn cesaretini yitirecek oluyor. "
Birden araya giriyor gm saat, n n. duraksayarak,
sesinde hafif bir titreyile.
Saatin konumas bitene kadar salondakiler bekliyor.
Ardndan Kasimir srdryor konumasn farknda olmak
szn, ncekinden daha alak bir ses, daha mahrem bir eday
la:
" Dnnz ki iitilen bir ezginin. grlen bir resmin.
sevilen bir iirin. btn bunlarn kendilerine gre bir deeri.
bir anlam vardr. Onu ilk kez yaratan iin demek istiyorum,
124

ikinci kez yaratan iin, sanat iin ve bakmasn gerek ten


bilenler iin. nk yle bir durum vardr ortada: rnein
bir heykeltra heykelini kendisi iin yaratr, yalnzca kendi
si iin; ama (bu da almasna sonradan gelip katlr ayrca)
dnyadaki baka nesnelerin yannda heykeli ii"n bir yer de
yaratr; ancak heykeli bir mekan iinde yeniden yaratabilen
kiiJir ki, ona g.:rekten sahip olur v ruhunda- "
minedeki ate kararmaya balyor. Altn yaldz par
maklklar arkasnda kaln am ktklerinin devrilii ve da
lp gidii. Sanki fantastik saraylar kyormu gibi salon
dakilerde bir aknlk.
Ve karanlkla birlikte Polonyal Kasimir daha bir yak
na geliyor, ses tonu giderek yavalayan szcklerini de ken
disiyle tayp getiriyor. Dileklerini sylemeleri istenen o
cuklar gibi utanga, gzel.
" Diyeceim bu nesneler, bu ezgiler, iirler ve resimler
dier nesnelerden deiiktir. Anlaynz ltfen! Belli bir var
lk sahibi deildir bunlar, her seferinde yeniden var olurlar.
Onun iin de enlendirirler iimizi, sonsuz sevinleri bizlere
sunarlar. Onlardaki bu g, bitip tkenmez hazineleri ken
dilerinde barndryor olmann bilinci; baka hibir taraftan
kaynaklanmayan bu bilin. Bu yzden de ycelere tarlar
bizi. Evet, yaparlar bunu. Bizi tutup ycelere - Tanr'ya ka
dar tayp gtrrler. "
Kont Saint-Quentin, syleyecei belli bir szck iin
yer amak ister gibi elini oynatyor. Viyanal bay da konu
mak zere. Kendini zorlayarak avularndaki yazy okuyor.
Ama Kasimir btn bunlarn farkna varmamtr. Al
man ressamn abanoz aacndan kk bir filin zerine koy
duu parmaklarna ata binmeyi retmesini de ayrca. Ac
nacak bir oyalan. Tarada yamurlu havalardaki oya l a n
lara benziyor.
125

Bu arada Kasimir yeniden konumaya balamtr ok


tan; koyu gzleri l l parldyor imdi:
" Helena Pawlowna, siz syleyiniz ltfen, umutsuzca bir
aba deil mi bu? Hep yalnzca Tanr'ya kadar. Asla onun
iinden geip gitmeyeceksiniz. Asla geip gitmek yok onun
zerinden. Sanki bir kayadr Tanr. Oysa deyim yerindeyse
bir bahdir o ya da bir deniz, bir orman, ama engin bir or
man-"
Derken btn salondakiler ormandan ieri kulak ka
bartyorlar. Prenses Helena Pawlowrta ne doru eiliyor,
hayli, hayli ne. Kasimir' e doru. Sanki onun szlerini,
onun hibir szn karmak istemiyor, imdi konutuklar
n da:
" Peki, ne yapmal da bu ii byle hazin olmaktan kur
tarmal? Bylesine anlamsz ve i karartc olmaktan? im
di siz syleyin, Helena! Siz syleyin, kulaklarm sizde ! r
nein deyin ki, benim becerebildiimden daha gzel, daha
l l bir dille deyin ki, Tanr'nn brakt yerden balama
l, onun yorulduu yerden ie el atmal. Peki, nerede onun
yorulduu nokta, Helena, syleyin ltfen! Nerede olacak,
hayatta, insann kendisinde. ok kiide deil, bir tek kiide,
sonsuzluktan kp kardan size doru gelen o kiide. Her
eyi yannda tayp insana getiren, asla skntya dmeme
si, tasa ve kaygdan uzak, zengin bir balangc soyunabilme
si iin gereksindii baka olan ' ona buyur eden kiide; n
k insandan insana ayakst ziyaret, byle bir eyin olma
mas gerekiyor. Dnya hi umursamadan geip gidiyor bu
abalar nnden. Oysa bunun bir enlik olmas gerekiyor,
bir bayram sevinci olmas, snrsz sevin olmas gerekiyor.
Siz bunu dile getirecek bir benzeti buldunuz Hele na: Do
ruklarda birbirine doru yryen iki komutan. ll l bir l
kede, Kuds'te belki. Msr'da ya da, Ganj Irma ' nda. Her
126

birinin arkasnda bir ordu ve ordulardan her biri bir yarm


dnya-"
Birden Prenses Helena Pawlowna uzun boyuyla doru
lup kalkyor. Sessizlik. ki insan kar karya dikilmi duru
yor. ki kral. Bir an Kuds 'teki gibi sanki ya da Ganj ' daki
gibi. Ve altn yaldz parmaklklar arkasndaki alevler de di
kilip kalkyor ayaJ, l l aydnln ok uzaklara yolla
maya balyor.
minenin bandaki yerinden ayrlan Kont Saint-Qu
entin usulcack geriye ekilmek zeredir. Viyanal bay da
yavaack ayaa kalkyor ve Alman ressam da ayaa kalk
mak gerektiini anszn kavram grnyor. aknlna
snr yok. nk daha demin sanattan sz ediliyordu, tuhaf
ey! Derken belli bir rahatlama duygusuyla tekrar yerine
oturuyor. Konumak gerekiyor diye geiriyor iinden; Al
lah iin bir an nce konumadan olmayacak, herkesten n
ce konuacak. Kendini alabildiine zorluyor. Hibir ey gel
miyor aklna. sadece son on be dakikada ata binme konu
sunda eitimden geirdii abanoz aacndan kk, zavall
fil dnda hibir ey; ama durup dururken bu filden sz a
mas olacak gibi deil. Aman Tanrm !
Birden Kont von Saint-Quentin'in Franszca konutu
unu iitiyor: " Balaynz, Helena Pawlowna, konuklarn
bu kalkp gidilerine belki ben neden oldum. " Ve saatin za
rif sarkac hemerisini destekliyor. Rastgele sonsuz bir saati
vurmaya balyor btn akam boyunca, dolaysyla kimse
nin bir ey sylemesine artk gerek yok. Kasimir'in de ayr
ca. Oradakiler Kasimir'in yzn gremiyor, solgun olup
olmadn bilemiyorlar. Ama gzleri yorulmutur herhal
de. nsann iinde byle olduuna iliki n bir duygu var. Ar
eli titreyen Kasi m ir. nnde eiliyor Prenses Helena Pawlo
na 'nn. Sonra sevdi i bir yere bir daha uramayacak biri gi127

bi ayrlp gidiyor. Her admda duraksyor biraz, ite ylesi


ne ciddi gzlerini evresindeki tm nesnelerin yzlerinde
gezdiriyor. Dikkatle. Her ey nasld, grebilmek iin.
Snm minenin nnde kalan Helena Pawlowna ku
lak kabartyor; yalnzca kk, gm saat nefes nefese sr
dryor tik taklann, sanki kendisinden ok daha hzl bir
saniyc:nin peinJen koturuyor. Derken mine zcrinJc
duran, sapna minicik resimler kaznm kk, emektar al
tn bir ngraa uzanyor Prenses'in eli.
Prenses Helena Pawlowna klarn yaklmasn buyuru
yor. Pek ok n.

1 28

PAN MRAZ1IN GL
(1899)

Pan Mraz'n yks yle:


B ay Mraz' n krk yana kadar ne ile urat saptana
mad. Zaten pek de nemli deil. Ama har vurup harman
savuran biri olmad kesin, yoksa sz edilen yata grtla
na kadar borca batm Bubna-Bubna ismindeki bir konttan
Vesin atosu'yla malikanesini hi satn alabilir miydi!
O zamanlar hala beyazlar iinde ato kapsnda malika
nenin yeni sahibini bekleyen gekin bakirelerin yirmi yl ge
ride kalm bir olay deil de, sanki dn olup biten bir eymi
gibi anlatklarna gre, rahip efendinin bahesinden derle
dikleri koca bir gl demetini tam kendisine uzatyorlarm
ki, Pan Mraz iinde bulunduu arabadan dar tkrm.
Hani kasten yapmam bunu Mraz, yle denk gelmi.
Ertesi gn malikanenin yeni sahibi ok, ok eski ato
nun btn odalarn tek tek dolamsa da hibirinde fazla
kalmam, yalnzca Empire slubundaki souk ve resmi bir
koltuun nnde bir sre durup bir kahkaha savurmu. B
tn o arpk bacakl sehpalar, adeta uykuya dalm ayakl
saatlerle btn o vngen mineler, o bir sr karanlk
tablo hayli elendirmi Bay Mraz'; arkasnda nefes nefese
kendisini izleyen vekilhar, hepsinin nnden seirterek ge
ip gitmi.
Ne var ki. sararp solmu o gm grisi salonda Bay
Mraz'n keyfi kam birden. Hanidir pusuya yatm. salona
gelecek bir konuun yolunu gzleyen a gzl aynalar, Bay
1 29

Mraz' n kzl sal ban kocaman olgun bir elma gibi biri
alp brne atmaya balamlar. Bu cokulu oyunlarn o
kadar zaman srdrmler ki, sonunda hrslanan Pan Vac
lav Mraz, durmayp km salondan, kapy arkasndan vu
rup kapam, atonun gln eyalar ve gereksiz odalaryla
sz konusu blmnn bir daha almamak zere kapal tu
tulmasu emretmeyi de un utmam.
Ve emri de yerine getirilmiti hemen.
Bay Mraz, kendisinden nce vekilharcn oturduu eve
yerleti. Ar sandalyeler, dz ayakl byk masalar vard
burada. te yandan Mraz'n meeden iki kiilik yata da
buraya getirilip kondu. Mraz, bir sre koca araf ve yor
ganlar iinde tek bana uzanp yayld. Ama bir gece biraz
saa doru kayd yataktan kzlk soyad Hanus olan iffetli
ei Aloisia Mraz iin yer at.
Olay yle gereklemiti: Kahya kadnlarn eli uzun
olur, bilmeyen yoktur bunu. Onun iin evde yle becerikli,
gz ak bir kadnn bulunmas iyidir. Ve Aloisia Hanus ' ta
da, yle grlyor ki, bunun gerektirdii btn zellikler
vard. kincisi, varissiz olmaz bir ato, uysa ato envanterin
de byle bir ey ngrlmemiti. Dolaysyla, sz konusu
varisin sonradan salanmas gerekiyordu. Mraz dnp ta
nd, byle bir varisi kendisine en iyi verecek kadnn Alo
isia olduuna karar verdi sonunda; nk sarnd Aloisia,
kyl kadnlar gibi yapl ve salkl biriydi. Bay Mraz' n da
istedii bundan baka bir ey deildi.
Gelin grn ki Aloisiacn da zerine den grevi hi
de doru drst kavrad sylenemezdi. lkin ylesine b
cr bir ocuk dnyaya getirdi ki. bir kalbur gznden der
gibi Mraz'n gznden dt srekli. Bu minik yaratn na
sl hayatta kalabildiine herkes hayret edip dururken, anne
si Aloisia bu dnyadan sessiz sedasz gp gitti. atoda es-

1 30

kisi gibi, hep byle olur zaten, kahya kadnn borusu yeni
den tmeye baylad.
Bu ifte d krkl Mraz'n aklndan kmad bir tr
l. Zamanla rahat ve geni koltuklara kurulup oturmaya,
ancak bir ziyareti geldiinde yerinden kalkmaya balad.
yle sk ziyareti urad da yoktu eve. Biri geldi mi Bay
Mraz arap getirtiyor, misafiriyle o donuk ve hznl sesiy
le i karartc bir eyden sz eder gibi politikadan sz etme
ye alyordu. Balad bir cmleyi okluk bitirmeden b
rakyor, misafirinin onu doru bir ekilde tamamlamadn
grnce lgna dnyordu. Zaman zaman srayp kalkarak
sesleniyordu: " Vaclav ! " Bir sre sonra incecikten gen bir
olan salondan ieri giriyordu.
" Yakla da beyefendinin nnde eil bakaym! " diye
kkryordu B ay Mraz. Sonra misafirine dnp yle diyor
du: " zr dilerim, anlayacanz olum benim. Evet, asln
da bunu size hi sylememem gerekirdi. On sekiz yanda
dr dersem inanr msnz? Olacak ey mi, on sekiz yanda !
ekinmeyin ltfen, syleyin, en ok on be yanda var de
yin. Tabii tabii! u kollara bakn ltfen! Vaclav, on sekiz ya
ndasn, hi utanmyor musun ? "
Bunun zerine Vaclav' geldii gibi yolluyordu yeniden.
" Beni zyor bu olan! " diye syleniyordu. " Bundan ne
ky olur, ne kasaba. Bugn gzlerimi kapayacak olsam-"
Onun yine byle konutuunu gren bir konuk. " Ne
dnyorsunuz, azizim B ay Mraz! " dedi. " Yarn olacaklar
sizi gerekten huzursuz ediyorsa, Tanrm, henz gen say
lrsnz, bir giriimde daha bulunun, yeniden evlenin-"
" Nasl, nasl? " diye sesini ykseltti Bay Mraz. Yabanc
konuk da apar topar veda edip gitti.
Ama aradan iki hafta bile gememiti ki, Bay Mraz si
yah giysisini srtna geirip Skriben'in yolunu tuttu.
131

Skribensky'ler ok eski soylu bir aileden geliyor, atala


rndan kalm son mlkleri atolarnda ekmee muhta ses
siz sedasz yaayp gidiyorlard. Bay Mraz da ailenin kzla
rndan en k olan Kontes Sita 'y alp dnd atoya.
Herkes Kontes Sita'ya gpta etti; yle ya, Bay Mraz ok var
lkl biriydi. Pek yaknda dn yaplacakt sade, her trl
gsteriten uzak.
Kontes Sita'nn ne kadar narin ve solgun biri olduunu
ancak evde fark etti B ay Mraz. lkin elinde bu kontesin k
rlp dkleceinden korktu. Ama sonra yle dnd:
Dnyada adalet denen bir ey varsa, bu kontesin bana nur
topu gibi grbz bir olan dourmas gerekiyor. Ve bekle
meye balad Bay Mraz.
Ama Kontes Sita ocuk kald hep. Yalnzca gzlerinde
kocaman bir hayret okunuyordu, bakaca olup biten bir ey
yoktu. atonun parknda, avluda, evin iinde durmadan ge
zip dolayor, grmek istendi mi her an aramak gerekiyordu
kendisini. Bir defasnda yemee de gelmedi. Bir ara, hi ka
rm olmasayd bundan daha iyiydi diye sylendi Bay Mraz
kendi kendine. Son gnlerde salar bir anda aarm, ancak
glkle yrmeye balamt. Bir ikindi vakti dayanamayp
kendisi aramaya kt kars Sita'y. Uaklardan birinin uya
rs zerine atonun hep kapal duran blmnn yolunu
tuttu. Ayaklarnda fazla ses karmayan kee terlikler, sz
konusu blmdeki bo odalarn gzel kokulu loluunda bir
glge gibi ilerledi, vngen minelerin ve grkemli koltuk
larn nnden geti somurtarak, nk glecek durumda
deildi.
Sonunda pek ok aynann bulunduu gm grisi salo
nun kapsnda gelip durdu. hayretler iinde kalmt. Yava
yava ken karanla karan aynalarda grd kars Sita'y
ve solgun yzl olu Vaclav'. Birbirlerinden hayli uzakta.
1 32

prl prl ipek koltuklarda kmldamadan oturuyor, birbirle


rine bakp duruyorlard. B ir ey konutuklar yoktu, bir ey
de konumu deillerdi o zamana kadar. Bir bekleyi iin
deydiler. Tuhaf eydi dorusu. " Peki-? " diye dnd Bay
Mraz, her defasnda arkada bir soru iareti: " Peki-? " So
nunda sabr tkendi. " Ltfen, " diye grledi anszn, kapdan
ieri dalarak, " Ltfen rahatsz olmayn Vaclav Bey ve Sita
Hanmefendi! " Derken titreye titreye ayaa kalkan olu ka
pya evirdi gzlerini. Ama B ay Mraz olundan oturmasn
istedi.
O gnden sonra Bay Mraz uzun ikindilerde oyalanaca
bir ey bulmutu artk. Kendini ne zaman keyifsiz hisset
se, ayaklarnda o sessiz terlikler, uyuyan odalardan gizlice
geip aynal kk salona varyordu. Bazen karsyla olu
gelmemi oluyordu henz. Byle durumlarda artyordu
her ikisini.
B ararak, " Karm ve kk beyi alp gelin! " diyordu
uaa. Geldiklerinde de yine her vakitki gibi ayn koltukla
ra oturmalarn istiyordu. " B uyrun, rahatsz olmayn! " di
yordu Bay Mraz ve byk bir kont koltuuna da kendisi ku
ruluyordu. Uyuyor gibi grnyordu bazen, en azndan ne
fes alp verilerinden yle anlalyordu. Ama Bay Mraz
gzlerini biraz ak tutuyordu hep, sezdirmeden karsyla
olunu izliyordu. Gzleri zamanla salondaki lolua alm
t. imdi ilk defakinden daha iyi gryordu.
Karsyla olunun gzlerini nasl birbirlerinden kard
n, baklarnn, yorgun ve kolu kanad krk, iikide bir sa
londaki aynalarda nasl bulutuunu fark ediyordu. Dipsiz
uurumlar gibi birbirlerinin gzlerinden ieri dmekten
korktuklar dikkatinden kamyordu Bay Mraz'n. A m a yi
ne de sk sk belli bir snra kadar ilerlemeyi gze aldklar
n gryordu. Karsyla olu tehlikeyle oynuyorlard . Ans-

zn balar dner gibi oluyor, birlikte bir kuleden atlayacak


iki kii gibi gzlerini yumuyorlard.
Bunun zerine Bay Mraz glyor, habire glyordu.
Uzun bir zaman sonra glebiliyordu artk. Bu da hayra yo
rumlanacak bir iaretti, kukusuz onun ok yaayacan
gsteriyordu.

1 34

WLADMR, BULUTLARI BOYAYAN ADAM

Moralleri bozuldu yine iyice. Her bakmdan lzumsuz,


dnek, aldatlm kiiler. Her biri kendinden balayarak yu
kardakilere ve aadakilere kmseyerek bakyor.
B yle bir duygu iinde, " Artk bu kahveye gelinecek gibi deil , " diyor Baron. " Ne okunacak doru drst bir gazetesi var, ne iyi bir servisi, hi bir ey ! "
Yanndaki iki arkada onun grn tmyle payla
yor.
B ylece kii, kk mermer masann banda oturu
yorlar. Masa onlarn kendisinden ne istediini bilmiyor. Hu
zur istiyor kii, yalnzca huzur. air olanlar bunu ak se
ik olduu kadar seslere yknme yoluyla dile getiriyor.
Yarm saat sonra, " Sama ! " diyor.
Ve tekiler yine onun bu grn paylayorlar.
Beklemeyi srdryor kii, Allah bilir neyi bekliyorlar. Ressam olanlarnn bir aya sarka gibi sallanyor. D
ncelere dalan ressam olanlar sallanan bacana bakyor
bir sre. Derken bacann sallanndaki anlam kavryor,
usul usul, duygulu bir sesle u szler kyor azndan:
" Budalalk, budalalk
Son zevkim benim "
Kalkp yola koyulmalarnn tam zaman. Yakalarn
kaldrm, pe pee yryorlar. Hava da ona gre. Alayas
geliyor insann.
Ne yapmal? Yaplacak tek ey var: Saat bele alt ara
snda Wladimir Lubowski 'ye gitmek, onun lo odasnda va-

135

kit geirmek. Elbette. Haydi yleyse: Park Soka 17, atl


ye .
Wladimir Lubowski'ye ancak resimleri arasndan gei
lerek ulalabilir. nk btn resimlerini sigara gibi ttt
rr Lubowski. Atlye batan aa o fantastik dumanla do
lup taar. Bu yllanm sis ortasndan yryerek, Lubows
k i ' nin her Allahn gn zerinde yatp kalkt o emektar
partal ezlonga en ksa yoldan varabildin mi, ne mutlu sana.
B ugn de deien bir ey yok. Wladimir Lubowski ye
rinden kalkmayarak aldatlm dostunun kendisine yak- .
!amasn bekliyor. Gelenlerden her biri onun evresinde
kendine uygun bir yer bulup oturuyor. Odann bir kesin
de yeil bir artsz("J ve sigara ele geirdiler, srekli zveri
de bulunan insanlarn yz ifadesiyle bunlar keyifle iip tt
tryorlar. Sigaralara diyecek yok dorusu. B u kepaze ya
am uruna insan nelere katlanmyor ki! air arkasna yas
lanyor: " u hayat denen ey kt bir iiliin rn, acemi
lere gre bir ey, yle deil mi ha? 11
Wladimir Lubowski cevap vermiyor.
tekiler beklemeyi uygun gryorlar. B u ho kokulu
karanlkta ylesine tuhaf bir gzellik var ki ! Sessiz durmak
tan baka bir ey yapmak gereksiz. nsan alyor bu hava, bir
beik gibi sallamaya baylyor.
" Sen nasl stesinden geliyorsun bu iin, Lubowski?
Senin burada hi terpentin kokusu gelmiyor insann burnu
na, 11 diyor ressam, zerinde pek durmayarak. Baron da ek
liyor:
" Terpentin yle dursun, iek kokuyor burasi , bir yer
de iek var m? "
Sessizlik. Lubowski. bulutlarnn ok arkalarnda kalyor.
( ' ) Bir eit likr. ((.N . )

1 36

Ama hi sabrszlanmyor arkada. Zamanlar ve li


krleri var nasl olsa. Biliyorlar, bekleyecek. istediklerine
sonunda kavuacaklar.
Ve derken kavuuyorlar:
Duman, duman, duman: sonra, dnyay dolaan ve nes
nelere uzaktan hayranlk duyan sevimli, hantal szckler.
B ulutlar tutup kaldryor (JD!ar. G kyznde klan saysz
gizli yolculuklar.
rnein:
" Duman insanlarn hep Tanr' dan baka tarafa bakma
larna yol ayor. Tanr'y giderek daha ok souyup gle
nen yukarda kta aryor insanlar. " Duman. " Oysa Tanr
onlar bir baka yerde bekliyor. Tm nesnelerin dibinde.
Derinlerde. Kklerin bulunduu yerde. Scak ve karanlk
olan yerde. " Duman.
air, odada bir aa bir yukar gidip gelmeye balyor
anszn.
arkada Tanr'y dnyor. Nesnelerin ardnda bir
yerde Tanr - kim bilir nerede. Ve daha sonra:
" Korkuya kaplmak m? " Duman. " Ne iin? " D uman.
" nk hep onun zerinde insan. Altnda birinin gzel
bir tabak tuttuu aataki bir meyve gibi tpk, yaprak ve
dallar arasnda l l. Ve meyve olgunlat m dalndan ko
pup der yere . "
Birden ressam sert bir hareketle paralyor duman:
" Aman Tanrm ! " diyor. ezlongun zerinde solgun yzl
ufak tefek bir adan ve adamn iri iri bir tuhaf gzleri var,
tm parltsnn gerisinde sonsuz bir hzn barndryor. te
ylesine kadns bir nee iinde adam. Ve elleri bir souk ki !
Ressam. adamn nnde hantal hantal duruyor. Ne sy
lemek istemiti. pek bilemiyor artk.
1 37

yi ki B aron araya giriyor: " Bunu resme geirmelisiniz,


Lubowski ! " Ama neyi olduunu tam bilemiyor Baron. y
leyken yineliyor: " Gerekten, Lubowski! " Nerdeyse biraz
hamilik edas var szlerinin yanklannda, ama B aron by
le bir eyi amalam deil.
Bu arada Lubowski korkudan yola kp karanlk bir
hayrdin iinden geerek uzun bir yolu geride brakmtr.
Sonunda bir glmsemede alyor soluu ve usulcack dle
re dalyor:
" Oh, evet, yarn. " Duman.
* * *

Derken atlye dar geliyor arkadaa. B iri brn


drtyor. Hep birlikte kalkp gidiyorar: " Hoa kal, Lu
bowski! "
Daha ilk ke banda kuvvetle el skyorlar. Oysa ge
reksiz byle bir ey. Bir an nce kurtulmak istiyorlar birbir
lerinden.
Sonunda ayrlyorlar. Biri, brnden ok uzakta imdi.
Kk, rahat bir cafe. eride kimseler yok. Czrda
duran
lambalar. air kendisine gelmi bir mektubun
yp
zarf zerine dizeler iziktirmeye balyor. Ve gittike hz
lanyor iziktirmesi, yazs gittike ufalyor. Pek ok, pek
ok dizenin art arda kafasna skn ettiini duyuyor n
k.
te yandan ressamn be merdiven stndeki atlye
sinde yarn iin hazrlk yaplyor.Ressam Lubowski bir yan
dan slkla bir ezgi alarken, resim sehpasnn zerindeki to
zu uzaklatryor, yllanm tozu. Ardndan resim sehpasna
yeni bir tuval yerletiriyor, bir aln gibi aydnlk bir tuval.
elenklerle ereveleyesi geliyor insann.
1 38

Henz yolda olan bir tek Baron var. Arabacya, On


buuk, Olympia Tiyatrosu, yan kap! deyip sakin sakin y
rmeye balyor kendisi. Bir sr zaman var daha, nceden
dinlenip tiyatro iin giyinip kuanabilir. Wladimir Lubows
ki ' yi dnen yok.
1

11

Lubowski kapsn kilitleyip ortalk iyice kararana ka


dar bekliyor. Sonra, ufak tefek, yatan kenarna iliiyor ve
buz gibi souk beyaz ellerine kapanp alamaya balyor.
Kolaylkla ve usulcack gzlerinden akp geliyor yalar, zor
lanmalardan ve cokudan uzak. Kendisine sadakatten ayrl
mad, yalnzca kendisinin olan bir tek bu var: Yalnzl.

139

EV
(1899)

Danzig dolayndaki byk basma ve desen fabrikas


Wrmannn ve Schneider, Erhard'i, Stillfried adnda sekin
bir desinatr ele geirmiti. Yaklak otuzlarn banda gen
bir adamd Erhard Stillfried. Zamanla iletmenin onsuz ya
pamayaca biri olduu anlalmt. Ne var ki, kmsen
meyecek yeteneinin tastamam sesini duyurabilmesi iin
gerek sanat, gerek teknik yndeki noksanlarn gidermesi
zorunlu hale gelmiti. Mnih'teki tatbiki sanat okulunda bir
yl kalacak, sonra da bir ikinci yl Paris'te, Viyana' da ve
Berlin'deki branyla ilgili byk kurulular tanmakla ge
irecekti. Ksacas, yapt evliliin ardndan fabrikann y
neticileri kendisine sz konusu neride bulunmutu. Eini
de yanma alp gtrmesi kukusuz dnlemezdi. Dolay
syla, karar vermekte biraz zorland Erhard. Ama nihayet
ilerlemesi buna balyd ve gen ei de neriyi kabul etme
sini salk verdi. Bylece ilk ocuunun doumunu yalnzca
beklemek kald Erhard'a, bir olunun sa salim dnyaya
gelmesinden sonra da yola dt.
imdi de geldii yere dnmek zere yola kmt. Ra
hat bir trenin nc mevki kompartmannda oturuyor.
Berlin geride kald. B ir tuhaf duygular kprdanyor iinde.
Titrek bir heyecan parmak ularna kadar dolduruyor b
tn vcud unu. anszn sevince boulduu oluyor. sonra yi
ne uup gidiyor sevinci. Etraftaki yolcular kendisine bak140

yorlar. Eline bir gazete alyor Erhard. gazetenin iine ba


kp dncelere dalyor. Nasl da geip gitti iki yl. inanas
gelmiyor insann. Evet. alp durunca. ten zama nn na
sl getii hi anla lmyor. Ve almaya gelince de alt
dorusu; dnnce patronlar bir gzel aracakt. O zama
na kadar baarlarna ilikin ksa ksa bilgiler verdi kendi
lerine, ama en b yk s rprizleri imdi yannda gtryor.
rnein, yeni renkli kuma bask teknii. N e tuhaf! Asln
da onu kefedeni ele geirdi Erhard. Zavallnn biri adam,
buluu zerinde oturup duruyor, onu ne yapacan bile
miyordu. Ancak imdi uygulanacak bu teknik, patenti al
nacak, herkes de sz konusu tekniin peinde koacak. Ve
onu bulan, Sellier adndaki biri - evet, neredeydi dur ba
kaym. Paris'te, doru, Paris' te - szck imdi yine hayli
yabanc geliyor Erhard'a. Ei bu yaknda yazmt kendisi
ne: Artk dnyay gezip grdn . . . Grd m? Gerekte
dolat btn kentlerde yalnzca kendi iine bakt; bir
kimse belli bir eyay alp gelmek iin karanlk bir odaya
nasl girer, onun gibi tpk. Dnyaya ilikin fazla bir ey
renmi saylmazd dorusu. Ama imdilik zerinde duru
lacak bir ey deil bu. ocuk biraz bysn hele, ileride
bir ara btn aile birlikte zevk iin bir gezi yaparlard.
Evet, ocuk! Nasl grnyordu imdi acaba? Yz nasl
d? Sadece doduu zaman bir grmt, o kadar. Ve yeni
doan ocuklarn yzleri aslnda pek belli olmaz. Acaba
kendisine mi benziyordu, yoksa annesine mi daha ok? Ve
derken eine gidiyor akl, sonsuz bir scakln iine doldu
unu duyumsuyor. Ar bir coku deil, scaklk sadece.
Einin yz soluktu biraz, ama ocuun doumundan son
ra olumu bir solukluk. imdi hem eskisinden daha iyi ko
ullarda yaayabileceklerdi. Haftada iki kez bir pirzola yi
yebilirlerdi artk. belki eve bir piyano da alabilirlerdi. he11

141

men deil kukusuz, hele biraz zaman gesin aradan, diye


lim Noel 'de . .
Tren duruyor anszn. Saa sola koumalar balyor. Bir
ses ykseliyor: necekler insin! necekler insin! Serte al
yor kaplar, souk bir hava Erhard' n oturduu kompart
mandan ieri akn ediyor. Ak renk keten stlkleriyle ha
mallar boy gsteriyor. Erhard duraklyor henz. Derken biri
nin yle sylediini iitiyor: " Oldu mu olanlar, kaldk bura
da! " Erhard irkiliyor. " Afedersiniz, anlamadm? diyor. Ak
tarma treni kat, bakalm daha ileriye nasl gideceiz? " So1uu peronda alan Erhard istasyon mdrn aramaya k
yor, kalabalk iinden ite kaka ilerleyip istasyon mdrne
ulayor. " Benim hemen yola devam etmem gerekiyor, " di
ye ykseltiyor sesini adeta kendinden geerek. " Ama bey
ler! " diye yantlyor istasyon mdr pek oral olmayarak,
hem Erhard' a, hem oradaki baka kiilere, " Benim elimden
ne gelir. Treniniz yirmi dakika gecikmeyle geldi. Danzig tre
ni de kalkp gitti ister istemez. Yolu kapayamam ki! "
"Ama bir aresi vardr herhalde? " stasyon mdr Er
hard'a dnerek, " Sakin olun! Saat iki imdi, yedide bir pos
ta treni kalkyor. Yani be saat sonra. Siz nereye gidecekti
niz? " stasyon mdr oradaki bir bakasna dnyor he
men. Erhard, elinde valiz, yava yava boalan peronda di
kilmi duruyor. Aklria geliyor birden: " Peki, neredeyiz im
di? " Bann tam stndeki tabelada istasyonun ismini oku
yor; tabela zerinde Miltau yazyor iri harflerle. Miltau! Ni
hayet trenle Danzig'e iki saat uzaklkta bir yer, arabayla di
yelim be saat. Karar veriyor, bir araba tutup gidecek. stas
yonda grevli bir memura araba soruyor. Memur, gnlsz
yantlyor soruyu: " Araba m? Kente inmeniz gerekiyor, bu
rada araba bulamazsnz? "
" Kent uzakta m? "
11

142

11

" Hayr. "


Erhard birka adm atyor. Yapmak istedii ey anszn
gln grnyor gzne. Bir araba kaa patlayacaktr kim
bilir? Sonra, gidecei yere arabayla gitmek . . . Hem ne diye?
Be saat beklemek gerekten byle bir ey iin neden olu
turabilir mi? Glmsyor. Telalanmam yersiz diyor kendi
kendine. i bytmenin gerei yok; imdid..: n kedimi evde
hisseder gibiyim, u an holde bulunuyorum sanki.
Derken istasyon restoranndan ieri girip bir konyak
sylyor kendine. yor. Bir ey yapmak isteyip de ne ya
pacan unutmu biri gibi oturuyor restoranda. Sonunda
aklna geliyor: Dnmek tabii, eskisi gibi dnerek oya
lanmak! Ve dnmeye alyor. Eini ve olunu nerdeyse
iki buuk yl oluyor grmeyeli. ki buuk yanda ocuklar
konumaya balar m acaba? Ama olmuyor, dnme ii y
rmyor pek. Restorandaki durum her eyin bir devingen
lik iinde bulunduu trendekine benzemiyor. Burada, bu s
kc restoranda durgunluk iinde her ey, ylece duruyor ve
tozlanyor. Dnceler iin de ayn ey sz konusu. Ama
byle istasyonlarda imdiye kadar sk sk beklemedi mi!
Yalnzca byle istasyonlarda m? Oh, buna hi benzeme
yenlerinde de. Peki, ne yapt o zamanlar hep? Evet, asla
uzun sre katlanamad, okluk kenti gezip grmeye gitti.
Fena fikir deil. B ir kadeh daha konyak ierek kentin yolu
nu tutuyor.
lkin kmr tozlarndan geilmeyen bir cadde. Kara,
kirli latalardan atlm eski bir it boyunca ilerliyor durma
dan. Derken berbat bir eyin, sprnt dolu bir ukurun s-1
tnde bir kpr kyor karsna. Aada gzne yar bal
kla dolu eski ve pasl bir kova iliiyor. Ve anszn bir fab
rikayla karlayor. Bacalar, yksek duvarlar. Devcileyin
bir sardalya kutusu adeta, anlamsz bir yap . Sonunda kente
143

benzer bir yere ulayor. Sada solda bir ev, byk bir su bi
rikintisi. Solda bir ev. Daha ileride bir sokak. Terlikler, di
fralar ve soanlarla bir bakkal dkkan. Bir sre nnde
duruyor Erhard. Sonra ilerleyip bir meydana geliyor. Ke
de yeni bir ev, yerle ayn hizada; arkasnda ieklerle koca
man bir vitrin. zerinde bir yaz: Cife ve pastane. Bir kah
ve iebilirim belki diye: d nyor Erhard ve doruca kap
ya yneliyor. B u kap da ayna camndan ve zerinde byk
kentlerin zevkine hitap edecek gibi bir yaz: Entree. Ama
Erhard geip gidiyor nnden. imdi sras deil bir yerde
bir ey yemenin, tatsz bir kahve imenin diyor kendi kendi
ne. Nasl olsa evde saylrm. Arada bir istasyon var, o ka
dar; nemsiz bir ey. Ve dosdoru yryor hep. Anszn
kardan bir ses iitiyor, yayvan, kabark bir ses; baz varye
te tiyatrolarnda grld gibi yuvarlana yuvarlana yakla
p byyen ktan toplar andryor; ilkin bir noktayken i
ip kabararak salondan ieri giren irkin, iren, youn bir
k . . . Ses yle diyor: " Hayr, hayr, kesinlikle biliyorum.
Ve izini ele geireeim o kadnn! Ama bir de bulaym, ge
berteceim onu . . . '' Ban kaldran Erhard uzun boylu, iri
yar bir adam gryor; adam yannda ufak tefek, sivri yzl
biriyle geip gidiyor nnden. Uzun boylusunun krmz,
korkun bir surat var ve az geberteceim szcyle ekil
lenen biimini koruyor hala. Nasl bir adam bu diye iinden
geiriyor Erhard. Allah iin, korkmamak elde deil. Sonra
yola iniyor, yola denmi kaldrmn iler tutar yan yok. T
myle meydann kendisi yle, alabildiine kasvetli bir bo
luu ieriyor. Evler, hayli uzaa kaym grnyor Er
hard ' n gzne, meydana adeta aslm duruyorlar. Ve kar
da . . . Olamaz! Ne tuhaf: Kulaklar ar iiten sracal o
cuklarn yzleri gibi aptal ve duygusuz bu evler arasnda bir
bakas. mparatorluk dnemi zevkine gre sslenmi bir
1 44

cephesi var; atsnn zerinde, kavisli frontonunun sanda


solunda birer vazo.
Erhard yaklayor. Ama yaklatka bymesi gerekir
ken bymyordu, zeri resimlerle bezenmi yarm stunla
rna ve ykana ykana rengini atm sepya kahverengisi gir
landlarna karn gln denecek kkln koruyor.
Frontonunda kk, birinci katnda iki penceresi yar; bir pence
re de basamakl bir merdivenle klan giriin yan ban
da. Ne var ki, kap ve pencereler ahyora benzemiyor, sanki
arkalarndaki gerek bir ev deil. Anszn Erhard, ben bu evi
daha nce bir yerde grdm ama diye geiriyor iinden. Eh,
hep yledir zaten, durup dururken aklna gelir insann: Ben
bunu daha nce bir yerde . . . ? Erhard biraz daha sokuluyor
eve. Birden zili aldn fark ediyor. Ne aptallk! Dnp git
mek isterken kilit iinde dnen bir anahtarn gcrdadn
duyuyor, yle dpedz kap gidecek olduu iin utanyor.
" Ne istemitiniz? " Bir kadn, besbelli gen biri, bakla
rnda bir gvensizlik.
" Ben, " diyor Erhard duraksayarak. " ey, affedersiniz ben -"
" B uyrun, ieri girin, hava souk darda, " diyor kadn;
pek de arm grnmyor.
Dars aslnda souk deil. lkbaharn ba nk, yine
de Erhard kadnn grn paylayor ve kapdan szl
yor ieri. Hol puslu ve lk. Bu arada kadnn brnd a
la deiyor vcudu, aln yumuak dokunuunu duyumsuyor.
Kadn imdi hemen yan banda durmakta. "Buradan, " di
yor; Erhard'n nne geip gcrdayan dar bir merdivenden
kmaya balyor. Bir oda. Eriyip gitmi bir krmzdan geri
ye kalan bir loluk; pencere nin perdeleri krmz tlden bel
ki . Yoksa bir yerde bir rt altnda gizlenmi krmz bir
lamba m yanyor?

" Oturmaz msnz? " diyor kadn ve bir kanepe zerine


yaylm postu eliyle dzeltiyor. Kollar plak: srtndaki
giysisi gevecik oynuyor zerinde, tm devinimlere ak.
Giysisi de sesi gibi. Erhard kadna bakyor. Birden aklna
gelerek, arm ve nazik, " Afedersiniz, " diyor. " Evinizden
ieri daldm byle . . . " Glyor kadn, kanepedeki postun
iine gmlyor. " Ben, " diyor Erhard giderek byyen bir
kararszlkla, " gryorum - gryorum ki, zel bir ev bura
s. "
Kanepede oturuyor kadn ve glyor. Giysinin bacakla
rndan aa blmnde baz krklklar belirip kaybolu
yor. Iktan m?
" Ev, " diye konumasna devam etmeye alyor Er
hard, " eski olmal. " Kadn, " Evet, eski bir ev, " diyor gle
rek. " Peki ama neden oturmuyorsunuz? " diye soruyor ar
dndan. zerinde yine bir postla alak bir sandalyeyi ekip
kendine yaklatryor. Erhard dncelere dalm, apkasn
karp orackta bir yere koyduktan sonra oturuyor.
" Yabanc msnz burada? "
" Evet, " diye yantlyor Erhard. " Ben - deyim yerindey
se - ben sadece eve . . . " Ve yeniden karyor akl. Bu odada
her eyin gnln okadm hissediyor. Yastklar okar gi
bi srtna dokunuyor; postun kendisi kedi dilleri gibi usulca
ck yalyor avu ilerini.
B irden kadn arkasna yaslanp kollarn kavuturuyor,
geni bir yastk gibi ban arkadan kollarna dayyor ve de
iik bir ses tonuyla soruyor: " Grmeyeli ne kadar oldu? "
Erhard anlamyor, " Nasl? " diyor sadece.
" Evet, Berlin'deydi sanrm, Kroll'da - "
Erhard tastamam sakinleiyor yeniden. " Yanlyt>r ola
caksnz; benim ismim Erhard Stillfried, bir fabrikada desi
natr olarak alyorum. "

146

Sonra da kalkp gitmeye niyetleniyor. Sylediklerini hi


iitmemie benziyor kadn; ama birden ne doru eilerek
glyor.
" Mnih'teydi - "
Erhard, bir kez daha dorulup kalkmaya davranyor.
Kadnn glnden ba dnmeye balad.
" Evet Mnih' te. Sen de hibir eyden haberin yokmu
gibi yapyorsun. Oktoberwiese' de . . . "
Erhard yeniden kararszlkla, " Hayr! " diye kar k
yor. " Yanlyorsunuz. Ben . . . " O anda aklna bir kz geli
yor. Bir buuk yl nce, Mnih'te - evet - evet, Mnih'te,
bir gece - iki yl iinde yalnzca bir gece. kiyi biraz fazla
karmt ve kz - birden anmsyor her eyi. Ama o kz,
yle geliyor kendisine, ince, sska, biraz solgun yzl biriy
di. Bu ise? Kadna bakyor szerek. Kadn da tam bu an
beklemitir pusuda. Erhard' n bakn yakalayp onunla
oynuyor, kucana ekip alyor bak, sonra anszn z
lp dalan salarna yneltiyor. Beri yandan konuuyor
aralksz, kk, ksa ksa, adeta yuvarlak szler. Erhard' a
sen diyor, ayrca adeta yapkan bir baka isimle hitap edi
yor. Erhard tiksindirici buluyor ismi. Ve hi kukusu kal
myor: Hayr, o kz deil bu, kesinlikle deil! O gece yalnz
ca bir kez Mnih' te grd kz ak seik canlanyor ha
yalinde: Solgun yzl ve ince yapl. Bunun zerine bir ka
rarllkla dorulup kalkyor. Ama aklna bir soru geliyor
derken: Peki, bu nereden biliyor o kz. Ve hemen yatyor
yine: Bildii falan yok, azm aryor ite. " Ne diyecektim,
trene yetimem iin acele etmem gerekiyor, bir yolculuk
yapyorum anlayacanz . . . " Nerdeyse kaba bir edayla sy
lyor bunu: kendisini ileride nelerin bekledii aklna geli
yor, zlem ve mutluluk ullanyor zerine. Nasl ey bu ya
ad olay imdi, ne sama ey diye dnyor ve apkas1 47

n alyor koyduu yerden. te yandan bo biryaant, zer


rece nemi yok .
Yan bana gelip duran kadn. sesinde yine deiik bir
ton. adeta nc bir sesle. " Siz desinatrm m demiti
niz? " diye soruyor. Erhard onaylaynca, " Oh, durun bir da
kika. " diyor bir rica tonuyla, gler yzl. " Yani bu ite uz
mansnz. Size bir kuma gstermek . istiyorum; Jcscn bak
mndan hani. Bana bir fikir verebilir misiniz? "
Erhard, apkasn yine ald yere brakyor.
Bir i grmesinde bulunuydrmu gibi, " Memnuniyet
le ! " diyor. " Nasl olsa daha birazck vaktim var. "
Kadn duvar katlaryla: kapl gizli bir kapdan girip
kayboluyor; sonra kap usulcack yeniden alyor. Saate ba
kyor Erhard. Saat be, daha iki saati var. Ne kadar sre
cek? Ama gerekte fark etmez artk; saat onda Danzig'te
yim, sonra da banliy treni var srada. Nasl olsa on birden
nce evde olabilirim. Glmsyor.
Derken bitiik odadan Erhard' aryor kadn. Yine
nceki gibi yumuak ve ekici sesi. Arka plannda da bir g
l. Elinde olmayarak kapdan giriyor Erhard. Kadn, ak
duran kocaman bir gardrobun nnde diz km, gzler
den birini ekip amaya alyor. " unu bir trl aamyo
rum," diyor bir oc;uk inadyla. Kadnn yan bana diz
ken Erhard, kadnn kollarn geren o oyunsu gc duyum
suyor. Dofabn st tarafnda asl giysilerden adeta bir yaseo
min ormanndan gelir gibi bunaltc bir koku buram buram
ttyor. Erhard gz ekip amaya aliyor, ama elleri g
ze dokunuyor sadece, tuhaf denecek kadar gsz. Alnnda
giysilerin okayan dokunularn hissediyor. Yoksa bir el
midir dokunan? Anszn bir ey dyor zerine, giysiye
benzer bir ey ve pckler, pek ok pck - ve vcutta
bir titreyi . . .
1 48

B yk bir saatin sarkac gibi yumuack kollar birden


onu itip uzaklatryor. Ve sarka salnyor saa sola, saa
sola. Erhard dolapta asl giysilere srtn dayyor; giysiler
souk ve kat. Delice bir korku ullanyor zerine. Yola de
vam etmeliyim diye geiriyor iinden ve sarkacn sesini da
ha hzl iitmeye balyor. Yolda yrdn, kotuunu sa
nyor oysa gerekte dolabn nnde duruyor v..: gzlerini
dikmi kapya bakyor. Kapda krmz yzl bir adam ilii
yor gzne. Adam daha nce bir yerde grm olacak.
Zorluyor kendini: Onu nerede grdm acaba? . . . una bak,
konutuunu mu sanyor adam? Azn oynatyor yle.
Ama yanlyor. t yok. Ve ok gemeden anlyor: Artk l
menin zaman, tabii. Fazla nemi yok zaten. Yalnzca bir
ara istasyon, bir . . .
Bir haykr, tiz ve tyler rpertici, rahatsz ediyor Er
hard'. Tamam, adam imdi dayaktan geiriyor kadn. Ki
mi? Bunu dnecek vakti yok. nk uzun boylu adam a
ip kabaryor anszn, kap, duvar, her yer - btn oda kr
mz yzl adamla doluyor.
Yeniden bir korku ullanyor Erhard 'n zerine, bir sa
niye yalnzca bir saniye. Derken adam yeniden klmeye
balyor, biraz klyor, ama bu kadar da alabildiine ya
ttryor Erhard' . Ne var ki, bir eyi alp kaldryor yerden
- derken bir d, derinlere, ok derinlere ve - yldzlar,
milyonlarca yldz -.
Ama yava yava, uzakta yeniden bir dnce, bir ko
numa hatta: Erhard Stillfried birine yle diyor: "Zerrece
nemsiz bir ey, birka saat - pekala uyuyarak geirebilir
dim de -"
Ve yeniden bir d - korkun!
Ve dncelerin arkas kesiliyor birden.
,

1 49

VTAL UYANDI
(1900)

Vitali uyand. Bir d m grmt acaba, anmsaya


mad. Ama biliyordu, fsltl bir ses uyandrmt kendisini.
Farkna varmadan saate bakt. Drd birka dakika gei
yordu. Odann loluu yava yava dzenli bir aydnla b
rakyordu yerini.Vitali yataktan kalkt, kendisini gen bir
kei gibi gsteren beyaz yn geceliiyle pencereye yakla
t. Aada kk bahe duruyordu sessiz ve bo. Gece ya
mur yamu olmalyd. Siyah plak dallar arasndan bahe
nin karanlk zemini grlyordu, sanki gece gkyzne e
kilip gidecekken geici bir sre daha ierisine gmlm gi
bi ar ve doygundu toprak. Kardaki ssz tepeler bulutlar
la kuatlmt, ykseklerde esen rzgarlarla kml kmld.
Vitali gzlerini belli bir hedef gzetmeden bulutlar zerin
de gezdirirken, deminki fsltl sesi yeniden iitti.
Sesin ok telerde sabah kutlayan erkenci tarla kula
rndan geldiini ancak imdi anlad. Uzak yakn, drt bir ta
rafta kularn cvlts duyuluyordu. Sesler, buzlarndan
zlen havada adeta eriyip dalyor, kulaktan ok duygular
la alglanabiliyordu. Vitali seslerle dolup taan bu saatin
hibir isimle nitelenemeyeceini ve hibir saatte bu seslerin
duyulamayacan kavrad anszn. Henz sabah olmam,
gece de sona ermemiti. Vitali yzn artk daha iyi seebi
liyormu gibi iindeki duygularla pencerelerin altnda yatan
baheye yaklat ve nceleri hi fark etmedii bir ey iliti
gzne, o gl fidan g?rd, dallarnda minik bir ku irili1 50

inde tomurcuklar tayordu ve tomurcuklar bir bekleyi


iindeydi. Bahedeki her ey bir bekleyi ve sabr havasn
solumaktayd . Aalar ve imdiden ilerisi iin hazrlanm
kk, yuvarlak tarhlar gkyznden kp gelecek gnd
zn yolunu gzlyordu. Ama gneli, l l bir gndz
deil, yannda yamuru tayp getirecek bir gndzd bu,
yolunu gzledikleri

yamur taneleri bu gndz iinden yere

dklecek, ama bir yerlerini incitmeyeceklerdi, nk do


ada her ey sz konusu damlalar yakalayacak ellere d
nmt. te ylesine duygulandrc bir hava iinde sabr
la bekliyordu kk bahe. Ama Vitali bahe zerinden
ap giden yksek bir sesle,

11

Gotik bir pencereden bakar gi

biyim adeta ! 11 dedi. Sonra yine sakin admlarla yryp ya


tana dnd. stekle uykuyu zerine ekip yatt. Ama he
nz uyumamt ki, darda akr akr bir yamurun boan
dn iitti, yamur damlalarnn hrts geldi kulana.

151

BEDEN EGTM DERS

Sa nkr Severin' deki <skeri uh. u L Deden ei li m i salon u.

Okulun o ylki rencileri srtlarnda ak renk gmleklerle


iki sra olmu, yuvarlak abajurlu gaz lambalarnn altnda di
kilmi duruyor. Sert, esmer yz ve mstehzi gzleriyle be
den eitimi retmeni gen subay aletsiz jimnastik komutu
nu vermiti; derken snf gruplara ayrmaya balad. Birinci
grup kuzu, ikincisi barfiks, ncs barparalel, drdnc
s trmanma direi. Daln ! Ve bir anda ayaklarnda kala
fonla yaltlm hafif ayakkablar, renciler dalyor. Salo
nun ortasnda duraksyor birka, adeta isteksiz. Drdnc
gruptan bunlar, aletle almaktan holanmayan kt jim
nastikiler, yirmi defa diz bkmeden yorgun dm, biraz
akn ve nefes nefese.
Yalnzca ilerinden biri, her zaman bu gibi almalarda
sondan birinci olan Kari Gruber, salonun biraz lo kesin
de srtlardan karlan niformalarn asld hcrelerin he
men nne yerletirilmi trmanma direklerinin bana ok
, tan gelmi duruyor. Elleri yakndaki direi kavram, var
gcyle kendisinden yana ekiyor, sonunda egzersiz iin uygun bir yerde bolukta sallanmaya balyor direk. Gruber
ellerini direkten brakmad gibi, srayp hayli yukarda
bir yere tutunuyor, ayaklar gereken pozisyonu alp kendili
inden sarlyor diree. Bu. Gruber'in daha nce hi baara
mad bir ey; bolukta sarkyor direkten, sz konusu ko
numda takm arkadalarn bekliyor ve yle grlyor ki.
kendisine direkten aa atlamasn syleyen ufak tefek Po-

lonyal subayn akn kzgnln byk bir zevkle izliyor.


Hatta bu kez emre itaat-etmiyor Gruber. dolaysyla sarn
astsubay sonunda baryor: " Ya direkten inersiniz aa, ya
da daha yukar trmanrsnz Gruber! Yoksa sizi astemene
rapor ederim. " B unun zerine daha yukarlara trmanma
ya balyor Gruber, ilkin acele hamlelerle ayaklarn her se
ferinde biraz yukarya ekerek, gzleri yukarlara ..; \rilmi,
iinde belli bir korku, usuz bucaksz direkten daha trma
naca ne kadarnn kaldn kestirmeye alarak. Devi
nimleri yavalyor derken ve her hamlenin yeni bir ey, ke
yifli bir eymi gibi tadn kararak direin normalde trma
nlan noktasndan daha yukarlara trmanyor. Zaten sinir
lenmi durumdaki astsubayn telana aldrmadan trman
yor boyuna, trmanyor; salonun tavanndan kp gidebile
cei bir delik kefetmi de oraya ulamak istiyor sanki, gz
leri hep yukarlarda. Btn takm arkadalar onu izliyor.
B aka vakit direin ancak te birlik blmne soluk solu.
a, al al moru mor, gzleri yuvalarndan frlam zor trma
nabilen Gruber' i, br takmlardan da dikkat kesilmi izle
yenler var. lk takmdan biri, bravo Gruber, bravo diye ses
leniyor. B unun zerine, pek ok kii gzlerini yukarya e
viriyor, bir sre sessizlie gmlyor salon, ama dikkatin
kendi zerinde topland bu anda, direin ok yukarsnda
ki Gruber tavan sanki ortadan silip atmak ister gibi bir ha
reket yapyor. Besbelli bunu baaramaynca aadakilerin
btn gzlerini tavandaki plak, demir kancalara ivileye
rek kaygan direkten son hzla aa kaymaya balyor. Ora
dakiler ha.Ja yukar bakarken, Gruber ba dnerek ve kan
ter iinde aa inmi bulunuyor oktan ve tuhaf bir donuk
luk iindeki gzleriyle ate gibi yanan avularna bakyor.
Hemen yan bandakilerden biri ya da tekisi. bugn sana
ne oldu byle, Gruber, diye soruyor. " Birinci takma girmek
_ _

1 53

mi istiyorsun yoksa? " Gruber glyor ve soruyu yantlamak


ister gibi grnyor ilkin. ama sonra dnp vazgeiyor ve
gzlerini arabuk yere indiriyor. Ve etrafta grlt ve a
matann yeniden balamas zerine usulcack nie ekiliyor,
yere oturup rkek rkek sana soluna bakyor, iki defa hz
l hzl nefes alyor, yeniden glp bir ey sylemeye davra
nyorsa da ona aldran kalnarntr artk. Kendisi d: dr
dnc takmda yer alan Jerome, bir tek o Gruber'in yeni
den ellerine baktn, lgn kta bir mektubu hecelemeye
alan biri gibi bu ellerin zerine eildiini gryor. Ve az
sonra yaklap soruyor Gruber'e: " Elini mi incittin yoksa? "
Gruber irkiliyor, " Nasl? " diyor o allm, tkrk iinde
yzen sesiyle. " Gster u elini bakaym ! " diyor Jerome ve
Gruber'in elini alp a tutuyor. Baparman alt syrlm
biraz. " Bak bunun iin bir ila biliyorum ben, " diyor Jero
me. Evden kendisine hep ngiliz plasteri yolluyorlar. " Son
ra bana gel ! " diye ekliyor Jerome. Gruber onu adeta iitmi
yor, dosdoru salondan ieri bakan gzleri, belirsiz bir ey
gryor. Sanki, salonda deil, darda pencerelerin nn
de; oysa karanlk dars, vakit ge ve mevsimlerden gz
dr.
Bu anda astsubay yce dalar ben yarattm tavryla ba
ryor " Gruber! " Ama Gruber' de hibir deiiklik yok,
n sra uzanm duran ayaklar kaygan zemin zerinde,
kaskat ve beceriksiz, biraz ileriye kayyor. " Gruber! " diye
kkryor astsubay yeniden, sesi havada taklalar atarak iler
liyor. Bir sre bekledikten sonra abuk abuk ve ksk bir
sesle, ard kiiye bakmakszn, " Dersten sonra bana ge
leceksiniz. Size gstereceim bakalm . . . " diyor. Ve ders sa
ati ilerliyor. " Gruber, " diyor Jerome, kendini giderek daha
ok ieri ekip niin duvarna yaslanan Gruber'e eilerek.
" trmanma sras yine sendeydi. git de bir dene, yoksa Jas1 54

tersky denen bu adam bana bir i aar, anlatabiliyor mu


yum. Gruber peki der gibi ban sallyor. Gelgelelim do
rulup kalkacana, gzlerini yumuyor anszn, Jerome' nin
szlerinin arasndan kayp gidiyor, adeta bir dalga tayp
gtryor kendisini, yava yava ve sessizce derinlere, git
tike daha derinlere kayp gidiyor. Oturduu iskemle de
kendisiyle geliyor. Ve Jcrone, ancak Gruber' in bann is
kemleye serte arpp ne dmesi zerine anlyor olup bi
teni. Gruber! 11 diye sesleniyor sesini ksarak. lkin kimse
farkna varmyor iin. Ve eli iki yanma dm, aresizlik
iinde orackta dikilen Jerome bir kez daha sesleniyor:
11 Gruber, Gruber! 11 Onu tutup kaldrmak gelmiyor aklna.
Derken birinden bir tekme yiyor, kazkafal diyor biri, bir
bakas da onu itip uzaklatryor oradan. Jerome, kmlda
madan ylece duran Gruber'i tutup kaldrdklarn gryor.
nnden tayp gtryorlar onu, bir yere, belki de bitiik
teki odaya gtryorlar. sttemen koup geliyor derken.
Sert ve yksek sesle ksa ksa emirler veriyor. Bunun zeri
ne boboaz pek ok olann uultusu bak gibi kesiliyor.
Sessizlik. Yalnzca sadan soldan kimi kprdanmalar gr
lyor: Bir alette salnm, hafif bir atlay, ortada neyin sz
konusu olduundan habersiz birinin gecikmi bir gl.
Ardndan birbirini izleyen telal sorular: " Nasl? Nasl? "
Ve giderek oalyor sorular. Derken biri bararak, "Ba
ylm, " diyor. Ve kzarm yzyle sttemenin peinden
seirten takm komutan Jastersky, kt niyetle ykseltiyor
sesini: " Baylm numaras yapyor, sttemenim, baylm
numaras yapyor! sttemenin ona hi aldrd yok.
Doruca karya bakyor gzleri, dilerinin arasnda by
n iniyor. sert enesi daha bir sivri ve enerjik ne kyor
bylece. Zaman zaman ksa bir talimat veriyor. Gruber'i ta
yan drt renciyle bitiikteki odaya girip gzden kaybo11

11

11

155

luyor derken. ok gemeden drt renci odadan kp ge


liyor. B ir hademe koarak geiyor salondan. Sadan soldan
iri i ri alm gzlerle drt renciye bakp sorularla skbo
az ediyorlar: " Nasl durum? Ne olmu Gruber'e? Kendine
geldi mi? " Hibirinin dorusu bir ey bildii yok. O anda sa
londan ieri sesleniyor sttemen, beden eitimi dersinin
srdrlmesini istiyor, kumanday da Baa\ u G oldstein'a
brakyor. Barparalelde ve barfikste yeniden balyor al
malar. nc gruptaki ksa boylu, iman renciler ba
caklarn aabildikleri kadar aarak yksek kuzuya trman
maya urayorlar. Ama btn hareketlerde ncekine gre
bir bakalk var; sanki bir kulak kabart hepsinin zerine
abanm bekliyor. Barfiksteki sallanmalar sona erdiriliyor
anszn, barparalelde ise kk egzersizler yaplyor. Sesler
eskisinden daha az kark kyor imdi, tm birden daha
hafif bir uultu oluturuyor, hepsi de srekli bir tek szck
sylyor adeta: " Ess, ess, ess . . . " Bu arada ufak tefek, ak
gz biri olan Krix odann kapsnn nnde durmu ieriye
kulak veriyor. kinci takmn astsubay kendisini uzaklatr
mak istiyor oradan, kna vurmak iin elini kaldrr kaldr
maz, Krix bir kedi evikliiyle geriye sryor, sinsi sinsi pa
rldyor gzleri; reneceini renmitir. Kimsenin kendi
sine dikkat etmedii bir an gzleyerek " Alayn doktoru
gelmi, " diyor arkada Powlowitch'e. Eh, Pawlowitch ' i bil
meyen var m; btn o arszlyla sanki kendisine bu yolda
bir emir verilmi gibi salonda takmdan takma dolap hay
li yksek sesle, " Alay doktoru ieri de," diyor. Astsubaylar
da ilgilendirmie benziyor haber. Gzlerini giderek daha
bir sklkla odann kapsna evirip bakyorlar. Egzersizler
giderek yavalyor: yukarda. barparalel zerinde oturup
kalan kara gzl ufak tefek bir olan. az ak. gzlerini
dikmi odaya bakyor. Havada insan felce uratan bir ey
156

var adeta. Birinci takmdaki en gl rencilerin hala biraz


altklar grlyor. bacaklaryla dn hareketlerinde
bulunuyorlar. Tirol 'den gelmi yapl biri olan Rombert ko
lunu bkp gmlek iinde btn kalnl ve gerginliiyle
kendini belli eden kaslarna bakyor. Ufak tefek. evik biri
olan Baum hatta koluyla birka dn hareketi daha yap
yor \ c a ns z n bu zorlu hareket bt n salunJa tek bana
kalyor, kocaman, l l bir ember, genel sessizlik ortasn
da adeta tekin saylmayacak bir eyleri barndryor kendi
sinde. Ve anszn ufak tefek renci duruyor, ierlemi diz
kyor yere, oradakilerin hepsini kmser gibi bir yz ta
knyor. Ama sonunda onun kk, duyarsz gzleri de sz
konusu odann kapsna taklp kalmaktan kendini alam
yor.
Artk gaz lambalarnn alevlerinin czrts ve duvar sa
atinin sesinden baka ey iitilmiyor salonda. Derken alan
duvar saati saatin ka olduunu haber veriyor. Bugn ya
banc ve bir tuhaf kyor sesi; ayrca, hi beklenmedik bir
anda kesiliyor, orta yerinde ara veriyor konumasna. Ama
Baavu Goldstein grevinin ne olduunu biliyor. " Sraya
gir! " komutuyla ykseltiyor sesini. Ama kendisini iiten k
myor. Kimse anmsamyor bu szcn daha nce tad
anlam. Daha nce, ne zaman? Baavu, " Sra ol! " diye ba
ryor ksk sesle, kt kt; onun ardndan br baavu
lar da seslerini ykseltiyorlar: " Sra ol! " Ve rencilerden
bazs da kendi kendine syler gibi adeta uykuda, " Sra ol!
Sra ol ! " diye yineliyor. Ama aslnda biraz daha beklemenin
uygun olacan bilmeyen yok. Ve o anda alyor odann
kaps; bir sre hi ses kmyor. derken sttemen Wehl
kp geliyor odadan gzleri iri iri alm. kzgn . sert admlar
la. Sanki bir defileye km gibi yryor ve ksk bir sesle .
" Sra ol ! " diye bar yor. A nlatlamayacak bir abuklukla
157

sra oluyor oradakiler. Kimse kprdamyor, bir general gel


mitir sanki. Ve derken bir komut: " Dikkat! " Sessizlik.Ar
dmdan kuru ve sert bir ses: " Arkadanz Gruber az nce l
mtr. Kalp sektesi. Daln ! " Sessizlik.
Ancak bir sre sonra nbeti rencinin sesi, ufak ve
yava: " Sola dn ! Blk mar ! " Adi admla ar ar kapya
yneliyor renciler. krone en sondan geliyor. Kimse d
np bakmyor arkasna. rencileri holden gelen souk bir
esinti karlyor. Biri karbol kokusu geliyor burnuma diyor.
Rombert, rahatsz edici kokuyla ilgili olarak yksek sesle
baya bir espride bulunuyor, ama kimse glmyor espriye.
Jerome anszn birinin srayp gelerek koluna yaptn
hissediyor. Krix, koluna sarlyor. Gzleri parldyor, bir e
yi srmaya davranr gibi ldyor dileri. Fsldayarak, nefes
nefese, " Onu grdm, " diyor ve Jerome' nin kolunu skyor.
inde glmek iin bekleyen bir ey var, saa sola silkip sal
lyor kendisini. Zor konuuyor: " rlplak, yanaklar k
m, upuzun yatyordu. Ve ayak tabanlar mhrlenmi
ti . . . "
Ve sonra kikirdemeye balyor, ineleyici ve gdklan
m gibi kikirdiyor, dilerini Jerome'nin koluna geiriyor.

1 58

NDEKLER

Pierre D umont 5
Gelincik 13
Dikii Kadn 17
Karakter Sahibi 27
Yine de ntihar 33
lm Yldnm 38
Ka 43
Bir l 49
n Bahede 60
Beyaz Mutluluk 63
Ses 69
Havari 74
Kurbannz 82
Kutsal lkbahar 87
Aile enlii 97
Yallar 107
Hayatta 1 1 1
Konumada 1 18
Pan Mraz'n Gl 129
Wladimir, Bulutlar Boyayan Adam 135
Ev 140
Vitali Uyand 150
Beden Eitimi Dersi 152

1 59

También podría gustarte