Documentos de Académico
Documentos de Profesional
Documentos de Cultura
1000: Habeflistan'da kahvenin "ekmek" olarak kullan›lmas›. 1714: Hollandal›lar'›n Cava'da yetifltirmeyi baflard›klar›
1300: Kahvenin Yemen'de içecek olarak kullan›lmaya kahve fidan›n›n Fransa Kral› Louis XIV'e hediye edilmesi.
bafllanmas›. Onun da Paris'teki seras›na fidan› dikmesi.
1400: Kahvenin Habeflistan'dan sonra Arabistan'da da 1718: Surinam'da kahve üretimine geçilmesi.
ekilmeye bafllanmas›. 1720: Floransa'daki Cafe Florian'›n aç›lmas›.
Ehlikeyf’in üçüncü say›s›nda konumuz “kahve.” 1517: Kahvenin Osmanl›'da ilk olarak duyulmas›. 1723: Gabriel de Clieu'nün Fransa'dan kahve fidan›n›
“Çorba” ve “çay” gibi ülkemizde çok sevilen iki ürü- 1517: Yavuz Sultan Selim'in M›s›r seferinden kahve ile Martinik adalar›na getirip orada kahve tar›m›n› bafllatmas›.
nü önceki aylarda iflledikten sonra, bizimle özdefl- birlikte ‹stanbul'a dönmesi. 1727: Francisco de Mella Palheta'n›n Frans›z
leflmifl bir di¤er içecek olan “kahve”yi her fleyiyle ele 1554: ‹stanbul'da ilk kahvehanelerin aç›lmas›. Guyana's›ndan Brezilya'ya kahve bitkisini tafl›mas›.
alarak, yine saklanacak bir say› oluflturmaya 1570-80: fieyhülislam fetfas›yla kahvenin Osmanl›'da 1730: ‹ngilizler'in Jamaika'da kahve tar›m›n› bafllatmas›.
çal›flt›k.. yasaklanmas›. 1732: Johann Sebastian Bach'›n Kahve Kantat›'n› Leipzig'de
Dünya Ehlikeyf, ülkemiz mutfa¤›n›n, yerel ürünleri- 1600: Hac'dan dönen Baba Budon'un Güney Hindistan'da bestelemesi.
mizin dergisi olmak düflüncesiyle yola ç›kt› ve bu he- kahve tar›m›n› bafllatmas›. I748: Küba'da kahve üretimine geçilmesi.
defe do¤ru, her yeni say›s›nda emin ad›mlarla ilerli- 1615: Türkiye'den Venedik'e ilk kahve nakliyat›n›n 1755: Porto Riko'da kahve üretimine geçilmesi.
yor... Bu nedenle de elinizde, do¤al olarak Türk yap›lmas›. 1779: Kosta Rika'da kahve üretimine geçilmesi.
kahvesi a¤›rl›kl› bir say› bulunuyor. 1616: Kahve bitkisinin Mocha'dan Hollanda'ya kaç›r›lmas›. 1784: Venezüella'da kahve üretimine geçilmesi.
Tabii ki Ehlikeyf’in içinde, dünya mutfa¤›n›n ürünle- 1634: IV. Murad'›n kahve içme yasa¤› koymas›. 1790: Meksika'da kahve üretimine geçilmesi.
ri de yer alacak; onlara yönelik özel say›lar›m›z da 1645: Venedik'te ilk kahvehanenin aç›lmas›. 1822: ‹lk kahve makinesi tasar›m›n›n ‹ngiltere'de çizilmesi.
olacak; ama özünde kendi mutfak kültürümüzün 1650: ‹ngiltere'deki ilk Cafe'nin Oxford'da aç›lmas›. 1838: Flame yak›tl› espresso makinesinin Fransa'da yap›m›.
engin boyutlar›na yelken açmak, bizleri daha çok 1650: Papa VIII. Clemens'in kahveyi yasaklamas›. 1869: Seylan Adas›'ndaki kahve plantasyonlar›n›n kahve
heyecanland›r›yor... Bu nedenle de “kahve”de de 1658: Hollandal›lar'›n Seylan'da kahve tar›m›na bafllamas›. pas› hastal›¤› dolay›s›yla harap olmas›.
“çorba” ve “çay”da oldu¤u gibi, mümkün oldu¤un- 1668: Kahvenin Kuzey Amerika'da içilmeye bafllanmas›. 1904: Fernando Illy'nin modern anlamdaki espresso
ca ülkemizle s›n›rlad›k içeri¤imizi...
Bu sat›rlar›n yazar› da kahveyi çok sevenlerden
birisi; yemeklerin yan›nda bile kahve arad›¤› ânlar
olabiliyor. Zeytinya¤l›larla birlikte kimi kahvelerin
çok güzel gitti¤i konusunda iddial› sözcükler edebi-
lecek kadar da deneysel tad›mlara aç›k...
Ve biliyor ki, herkesin kahve için söyleyecek
mutlaka birkaç sözü olacakt›r... Bu nedenle de gö-
rüfllerinizi, de¤erlendirmelerinizi ehlikeyf@dun-
ya.com adresine birkaç sat›r olsun göndermenizi ri-
ca ediyor...
Bu arada, vurgulamak istedi¤im bir di¤er konu,
Ehlikeyf’i eve götürüp ailelerinizle de paylaflman›z›n
bizi çok mutlu etti¤i... Efllerinizden gelen telefonlar,
mailler çal›flma flevkimizi art›r›yor. Ehlikeyf’i birlikte
oluflturacak, beraber yön verece¤iz önümüzdeki sa-
y›larda...
Çift haneli seneler daha iyi geçer, gibi bir
de¤erlendirme vard›r, bu yaklafl›m›n gerçek
olmas›n› umut ediyor, 2010 y›l›n›n keyifli, lezzetli
yaflanmas›n› diliyorum...
Mart ay›nda, Ehlikeyf’in dördüncü say›s›nda
buluflmak üzere...
Faruk fiüyün
Sahibi
Didem DEM‹RKENT
1669: Türk Elçisi'nin Paris'te ikamete bafllamas› ve kahve makinesini icat etmesi.
Yay›n Yönetmeni: Faruk fiÜYÜN
kültürünün Paris'i sarmas›. 1910: Almanlar'›n Amerika pazar›na kafeinsiz kahveyi
Yaz› ‹flleri Müdürü: Feyzan TOP 1670: Kahve Almanya'da. Dekafe markas›yla sürmesi.
1674: Kad›nlar›n Londra'da kahveye karfl› direnifl 1938: Brezilya'daki Nestle firmas›n›n teknik görevlilerinin
Yay›n Yönetmeni Yard›mc›s›: Nermin SAYIN bafllatmas›. ilk haz›r kahveyi (Nescafe) imal etmeyi baflarmalar›.
Koordinatör: Nazl› BEfiER 1675: Kral II. Charles'›n Londra'daki kahvehaneleri 1941: II. Dünya Savafl› nedeniyle Türkiye'de kahve
kapatmas›. yokluklar›n›n bafllamas›.
Sayfa Tasar›m ve Uygulama 1679: Marsilya'da doktorlar›n kahvenin sa¤l›¤a zararlar›n› 1957: K›z›lay arac›l›¤›yla ev bafl›na 100 gram olacak flekilde
Ali BAYRAM öne ç›kartan deklarasyon yay›mlamas›. kahve da¤›t›lmas›na karar verilmesi.
Kapak Foto¤raf› Kapak Tasar›m› 1679: Almanya'n›n ilk kahvehanesinin Hamburg'da 1960: Akhisar'da ilk kahve a¤ac›n›n yetifltirilmesi.
Mine TEZER Benan DEM‹RTAfi aç›lmas›. 1971: ‹lk Starbucks Cafe'nin ABD'de Seattle'da aç›lmas›.
1684: Viyana Kuflatmas›'n›n ard›ndan çekilen Türklerin 1975: Brezilya'da don yapmas› yüzünden mahsul k›r›l›nca
Telefon: (0216) 681 18 00 Direkt: (0216) 681 18 79 geride b›rakt›¤› kahveleri alan Polonyal›'n›n ilk Viyana o y›l kahve fiyatlar›n›n afl›r› yükselmesi.
e-mail: ehlikeyf@dunya.com
Cafe'sini açmas›. 2010: Dünya “Ehlikeyf”in kahve say›s›n›n yay›nlanmas›...
Yay›n Türü: Yayg›n süreli 1689: Cafe de Procope'un Paris'te aç›lmas›.
Merkez: “Globus” Dünya Bas›nevi Balamir Sk. No: 7
34810 Kavac›k/Beykoz - ‹stanbul 1696: Cava Adas›'nda kahve üretimine geçilmesi. Deniz Gürsoy’a ve O¤lak Yay›nlar›’na “Sohbetin Bahanesi
Bask›: Dünya Süper Veb Ofset A.fi. 100. Y›l Mahallesi 34440 Ba¤c›lar - ‹stanbul 1696: New York'un ilk kahvehanesi, The King of Arms'›n Kahve” kitab›ndan al›nt› yapmam›za izin verdikleri için
Da¤›t›m: Do¤an Da¤›t›m. A. fi.
aç›lmas›. teflekkür ederiz.
4 • OCAK-fiUBAT 2010
ehlikeyfin kahve keyfi
TOLUNAY SANDIKÇIO⁄LU As›rl›k dostluklarda k›rk y›ll›k hat›r› olan kahve,
16. as›rday›z: Devlet-i Âlî Osman’›n pâyitaht›na gelen ye- ac›s›-tatl›s›, bir de yandan çarkl›s›yla, her dem içilesi kahve,
ni bir mayi ortal›¤› fena kar›flt›rm›fl!
Baflkent ‹stanbul’da her kafadan ayr› bir ses ç›kmakta:
gelinlik k›zlar›n elinde, ana-babalar›n göz süzmesinde,
T›bbi aç›dan zararl›d›r diyenleri de var, keyif verici madde- taba¤›na dantelden altl›k örülen kahve…
dir diyenleri de…
Velhas›l, al›fl›lagelen küçük k›yametlerden biri daha ko-
par, bu kadim flehirde. Yemen Valisi Özdemir Pafla’n›n ge- Kahve sevenlerle flarap sevenlerin at›flmas›n›n bir iki Bar›fl Manço, o¤lumla kahve içip anlat-
tirdi¤i kahve sarayda pek sevilse de, halk için ayn› hoflgörü beyitle s›n›rl› kald›¤›n› sananlar, yan›l›rlar. Meydan savafl› mak istediklerimi zaten anlatm›fl bu söz-
gösterilmez. Osmanl› tebaas›n›n kahvehane köflelerinde de¤ilse de, uzun soluklu bir beyit savafl› verilmifl diyebiliriz lerle…
bir araya gelmesi, sohbet edip memleketin durumunu ko- bu konuda… Benim kahveye dair bir son sö-
nuflmas› son derece tehlikelidir çünkü... Bu garip mayinin Fakat ta Yemen’den gelen ve bu uzun yol için “kahve züm yok, aflk›m›z devam ediyor
yasaklanmas› için fetvalar bile verilir. Ama her zamanki gi- Yemen’den gelir” diye türküler bile yak›lan kahvenin ver- çünkü. Çare yine eskilerde
bi, yasa¤›n cayd›r›c› de¤il de merak› art›r›c› etkisi devreye gisi yükseldikçe yükselir. Halk›n toplanmas›n›n önüne ç›ka- galiba: “Ehlikeyfe kahve
girer ve kahve gerek müesseseleri, gerekse alet-edevat›yla r›lan bir baflka engeldir bu ve tabii ki dile dolanmas› da ge- verse tazeler /
‹stanbul’a kal›c› olarak yerleflir. Üstüne üstlük bir de “Türk cikmez. “Kahve narh›n artt›ran kahve gibi çeksin azab / Ehlikeyfin keyfini
kahvesi” ad›n› alacak kadar istilac› ç›kar. Hem yan›b hem rû-siyah, hem hurd ola hem gârk-› âb” yelpazeler.”
1551-1555 y›llar› aras›nda pek çok kahvehane aç›l›r ‹s- E¤er Sadullah ‹zzet’in etti¤i bu beddua gerçekleflmiflse kah-
tanbul’da. ‹lk kahvehaneyi kimin açt›¤›n›n kayd› ise, Peçevi venin fiyat›n› yükseltenlerin vay hâline! Kahve gibi yan›p
‹brahim Efendi’nin kendi ad›yla yazd›¤› 1641 tarihli “Peçe- kavrulmak, un ufak parçalara bölünerek sularda bo¤ulmak
vi Tarihi”ne düfler: pek de hofl olmasa gerek…
“Halepli Hakem ve fiaml› fiems adl› kifliler Taht-› Kal’a Böyle böyle türlü çeflit edebî metnimize giren kahve,
da (Tahtakale) ilk kahvehaneyi açt›lar.” piflirilmesi, içilmesi, s›cakl›¤›, kokusu ve rengiyle herkesi bü-
Edebi nitelikli bir baflka metinde, aç›lan ilk kahvehane- yüler, kendisine hayran b›rak›r. Eee, ne de olsa: “Ehlikeyfe
nin tarihi için; keyf verir kahvenin kaynamas› / Efle¤i bafltan ç›kar›r s›pan›n
Kahve-hane mahall-i e¤lence, oynamas›” demifller. Kahveyi önce a¤alar, beyler vas›tas›y-
Sene 959/M.1551 la tan›yan Anadolu’da da zamanla bafl ikram olur bi’ ac›
diye kay›t düflülür ve burada e¤lence yeri olarak tan›m- kahve…
lan›r. Kahveyle ilgili zaman› tespit edilebilen ilk edebî me-
tindir bu. Fakat flimdilerde Mevlana’n›n Divan-› Kebir’inde- nereden nereye derken
ki kahveyle ilgili beyitler de tart›flma konusu; bu beyitler Derler ki; kahve içme al›flkanl›¤› Yemenli sûfilerden gelir.
esas al›n›nca da kahvenin tarihi Anadolu’da 13. yüzy›la ka- Gece ibadetlerinde uyku da¤›tmak amac›yla kahve içen sû-
dar uzanmakta. Zaman›, mekân›, kayna¤› hakk›ndaki kesin filerde, kahvecilerin pîri kimilerine göre fieyh Ebu’l-Hasen
bilgilere ulaflman›n tek yolu; kahve hakk›ndaki çal›flmalar›n efl-fiâzilî’dir. Tekkelerdeki “kahve oca¤›”nda gelen misafire
artmas› san›r›m… önce kahve sunulur, “Her sabah besmeleyle aç›l›r kahve-
Yeniden 16. yüzy›l›n ortalar›na dönersek; bugünkü hanemiz / ‹mam fiazeli’dir pîrimiz.” diye levhalar as›l›r.
Tahtakale’nin sokak aralar›nda, içlerinde kahvehanelerin Tekkelerde sunulur da evlerde sunulmaz m›? Misafire
de bulundu¤u pek çok içecek (eflribe) ve güzel koku (at- piflirilen kahve en güzel tepside, kolal› dantelden fincan alt-
tar) dükkân› faaliyet gösterir. Bu bölge, zamanla Müslüman l›¤›yla, yan›nda güllü lokumuyla gelir masaya… Sarayda al-
ahalinin ve dönemin ileri gelenlerinin s›kl›kla gelip gitti¤i bir t›n-gümüfl ifllemeli zarflar›yla, ‹znik çinisinden fincanlar›yla
görüflme yeri olur. Ayn› dönemlerde gayr-› Müslim ahali- yabanc› konuklar› büyüleyen kahvenin ünü zamanla tüm
nin kültür merkezi ise Galata’d›r. Avrupa’ya yay›l›r.
Ve tarih 1683’ü gösterir: Kahvenin yeni rotas› Avru-
sevildi, horland› kahve pa’d›r. Daha önceden Venedikli tacirler ve çeflitli sefirler
Kahve, kaçak göçek girdi¤i ‹stanbul’da h›zla tutunur. Hatta arac›l›¤›yla Avrupa’yla tan›flt›r›lan kahve flimdi Viyana önle-
flarab›n yerini bile al›r. Sevenleri oldu¤u kadar, sevmeyen- rindedir. Merzifonlu Kara Mustafa Pafla, Viyana önlerinden
leri de vard›r. Kahveye al›flamayanlardan biri de Divan fla- çekilirken Avusturyal›lar ilginç bir ganimet toplar; çuvallar
irlerinden fieyhî Mustafa’d›r: “Kahve devrinde çekildi orta- dolusu Türk Kahvesi…
dan câm-› flarâb / Kondu flimdi âfliyân-› âle gurâb” diyen
flairin demesi odur ki; kahve devrinde flarap ortadan çekil- ac› bir hat›ra olur kahve
di, flimdi papa¤an yuvas›na karga kondu. Herkes kendi yaflad›¤›nca alg›lar dünyay›; düflüncelerine
Kahve seven flairler de bofl durmaz hani: “So¤utmak- göre de¤er biçer yaflad›¤› anlara bir fincan kahve eflli¤in-
t›r murâd› kahveden âlûfte yârân› / Kelâm-› fleyh bâriddir de… Zaman ki; olmufl olanla olacak olan›n hem için-
gerek âb-› zülâl olsa.” Kahve aleyhinde at›p tutanlar›n ama- de, hem d›fl›nda bir mevhum; zaman ki k›rk y›l onun
c›n›n kahveyi sevenleri so¤utmak oldu¤unu söyleyen Sâbit, içinde sadece silik bir nokta…
bizzat at›p tutanlar›n ve sözlerinin so¤uk oldu¤unu söyler “Bir tek bu fincan kald› / Yüzy›ll›k sevdalardan
böylelikle. / Kahve yafl›n gelecek / Bu fincan› iyi sakla” diyen
OCAK-fiUBAT 2010 • 5
“ruh büyük kâseyle içti¤i kahvemizden esridi”
NEV‹N HALICI
6 • OCAK-fiUBAT 2010
ac› kahvenin hikâyesi Yaz›da bugün dünya ticaretinde petrolden sonra ikinci ürün
olan kahvenin bitkisi hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler veriliyor.
CAN ‹ZG‹ kahve bitkisi 10. yüzy›lda Habeflistan'da keflfedildi. Ünü du-
yulunca Yemenli ilk kahve tüccarlar› taraf›ndan Arap Yar›-
Anavatan› Habeflistan'›n Kaffa bölgesi, sonra da Yemen madas›'na götürülüp, 300 y›l daha meyveleri kaynat›l›p, su-
olan kavrulmufl tanelerin çekilip kaynat›lmas› ile elde edi- yu içilerek t›bbi amaçlarla kullan›ld›. "Sihirli meyve" olarak
len, mis gibi kokan kahvenin bu eflsiz kokusunu içindeki adland›r›lan bu bitkinin 13. yüzy›lda yeni bir keflif ile önce
800'ü uçucu 1500 kimyevi maddenin sa¤lad›¤›n› düflünebi- çekirdekleri kavruldu, ezildikten sonra kaynat›l›nca esas
liyor musunuz? Kavrulurken veya piflirilirken kokusuna ne- lezzetini buldu. 14. yüzy›lda iklim koflullar›n›n ve topra¤›n›n
redeyse burnumuzun uzanmaya çal›flt›¤› kahve, içeri¤inde- elveriflli oldu¤u Yemen'e getirilen bitki bölgeyi çok sevdi
ki cafein ve caffetannic asit maddelerinin uyar›c› niteli¤i yü- ve verimli hasatlar elde edildi. Yeni keflfedilen piflirme yön-
zünden, sinir sistemimizi etkileyerek dikkat art›r›c› ve yat›fl- temi, nefis aromas› ile gitgide ünlenen kahve; rivayete gö-
t›r›c› özelli¤e sahiptir. re I. Selim'in Yemen Valisi Özdemir Pafla'n›n 1517 y›l›nda
Yayg›n bir efsaneye göre Kaldi isimli bir çoban sürüsü- hayran› oldu¤u kahveyi ‹stanbul'a getirmesiyle dünya tica-
nü otlatmaya götürürken koyun ve develerin baz› meyve- retinin en önemli ürünlerinden biri haline gelmesine yol
lerden yedi¤ini ve hayvanlar›n›n geç saatlere kadar çok ha- açan yolculu¤una bafllad›.
reketli olduklar›n› gözlemler. Manast›rdaki keflifllere duru- Kahve a¤ac› bol ya¤›fll› ve nemli ortam› sevdi¤inden,
mu anlat›r. Konuyu araflt›ran keflifller çoban›n hakl› oldu¤u- ortalama s›cakl›¤›n 18-24 C aras›nda oynad›¤› O¤lak ve
nu anlarlar. Daha uzun süre ayakta kalabilmek, çal›flabil- Yengeç Dönenceleri aras›nda kalan kuflakta yetiflir. Rubi-
mek, daha çok dua edebilmek için meyveleri kendileri kul- aceae ailesinin bir cinsi olan kahve bitkisinin bir çok alt cin-
lanmaya bafllarlar. si ve türü olmas›na ra¤men sadece iki türü Arabica ve Ro-
Araplarda geldi¤i bölgeyi iflaret eden "qahva", Türki- busta ticari üretimde kullan›l›r. Habeflistan kökenli ilk kah-
ye'de biraz de¤iflime u¤rayarak "kahve", sonra ‹talya'da ve bitkisinden türemifl olan Arabica, 800-2 bin metre ara-
"caffe" olarak adland›r›lan ürün bugün dünya ticaretinde s›nda olan yüksek da¤l›k platolarda veya volkanik yamaç-
inan›l›r gibi de¤il ama petrolden sonra 2. s›rada yer almak- larda yetiflir.
tad›r. Afrika, Amerika ve Asya'da milyonlarca çiftçi geçimi- Kahve a¤ac› bol ya¤murlu dönemin arkas›ndan, y›lda
ni bu üründen sa¤larken, y›lda 400 milyar fincan›n üzerin- iki veya üç kez bembeyaz çiçekler açar ve meyveleri yak-
de kahve tüketildi¤i tahmin edilmektedir. lafl›k 6-8 ayda olgunlafl›r. Çiçeklerin güçlü ve keskin koku-
Bir rivayete göre ise ilk kahvehane ‹stanbul'da Kiva lar› bazen yasemini bazen de portakal çiçe¤ini and›r›r. Ye-
Han'da aç›lm›fl. Hatta o dönemin boflanma kanunlar›na ni çiçek veren bir a¤ac›n dallar›nda y›lda 20-30 bin çiçek
göre, günlük kahve ihtiyac›n› temin edemeyen erke¤i, ka- açar ama açt›ktan bir kaç saat sonra solmaya bafllar. 18
d›n boflama hakk›na sahipmifl. metre yüksekli¤e kadar uzayabilen ancak kahve plantas- birbirine bakan taraf› düz, d›fllar› yuvarlakt›r. Sert bir besi
Rivayetler bir tarafa her köflebafl›nda yeni marka kah- yonlar›nda hasat›n toplanmas›n› kolaylaflt›rmak için 2-3 dokusu ile dolu olan tanenin düz yüzeyinde derin bir çizgi
ve tad›m ve sat›fl ma¤azalar›n›n p›trak gibi aç›ld›¤›, sabahla- metre olacak flekilde budan›r. yer al›r. Besi dokusunun d›fl› ince bir zarla kapl› olup o da
r› uyanabilmek için elinde kahvesi ile ifle gidenleri görme- Robusta'ya göre hastal›klara, iklim koflullar›na direnci daha sert bir kabukla çevrilidir. Tohum olarak kullan›lacak
ye al›flt›¤›m›z, yemeklerden sonra keyifle içti¤imiz, etraf›n- az, yetifltirilmesi daha zor ve pahal› olan Arabica a¤ac›ndan çekirdekler kabuklar›ndan ayr›lmazlar. Baz› a¤açlar›n mey-
da hofl sohbetler yapt›¤›m›z, neyse halim ç›ks›n fal›m diye- bir y›lda yaklafl›k 5 kg meyve ve bundan da 1 kg kahve çe- vesinden iki yerine tek çekirdek ç›kar. Peaberry denilen bu
rek fal kapatt›¤›m›z, hadi bir yorgunluk kahvesi içelim dedi- kirde¤i elde edilir. Meyvesi oval, yeflilimsi sar› renkte, daha çekirdekler daha yuvarlak olup meyvenin içinde tektirler
¤imiz, ço¤umuzun ö¤rencili¤inde keflifller gibi s›nav önce- az kafein içeren, dünya kahve üretiminin yüzde 70'ini olufl- ve normal kahve çekirde¤ine göre daha pahal›d›rlar.
sinde sabahlayabilmek için s›¤›nd›¤›, bir ac› kahveyi k›rk y›l turan Arabica çekirdekleri daha lezzetli ve tatl› bir aroma- Düzensiz olarak çiçek açan, meyvelerinin olgunlaflma-
hat›rlad›¤›m›z büyülü içecek kahvenin öyküsünü biliyor ya sahiptir. Bir fidan›n meyve üretebilmesi için 3-5 y›l ge- s› 9-11 ay süren Robusta ise 0-600 metreler aras›nda ye-
muydunuz? Bilmiyorsan›z iflte zevkle okuyaca¤›n›z bir hikâ- rekir. Yasemin gibi kokan keskin kokulu beyaz çiçe¤i yeflil tiflir. Arabica'n›n iki misli kadar kafein içerir ve odunsu lez-
ye. meyve verir ve meyvesi y›lda bir kaç kez olgunlafl›r. Olgun- zeti yüzünden daha az tercih edilir. Hastal›klara ve iklim
Olgunlaflt›kça k›zaran ya da koyu sar› renge bürünen, laflt›ktan sonra hemen toplan›rlar yoksa 14 gün içinde çü- koflullar›na dirençli oldu¤undan yetifltirilmesi kolay ve
kiraz› and›ran meyvesi yüzünden "kahve kiraz›" da denen rürler. Meyvenin içinde iki çekirdek bulunur. Çekirdeklerin ucuzdur.
OCAK-fiUBAT 2010 • 7
keyfimin, k›rk y›ll›k hat›r› say›l›r kâhyas›
Gülhan Kara, kahvenin kendi yaflam›ndaki yoldafll›¤›yla bafllad›¤› yaz›s›na
kültürümüzdeki kahve duraklar›yla devam ediyor. “As›l kahve kültürü bizde. Bir el atsak
neler olur neler” demekten kendini alamayan Gülhan Kara, kahvenin yararlar›na ve
Türk kahvesi piflirmenin inceliklerine de de¤inmeden bitirmiyor yaz›s›n›.
8 • OCAK-fiUBAT 2010
“uyku yorgans›z, kahve dumans›z olmaz”
Ülkemizde yetiflmeyen bir bitki nas›l olur da Türk kahvesi ad›yla an›l›r? Kahvehane
kültürü nas›l do¤mufl, nas›l yayg›nlaflm›flt›r? ‹yi kahve haz›rlaman›n s›rlar› nelerdir? kahve içiyorsan›z
Ve belli bafll› kahve türleri hangileridir?
bunlar› bilmelisiniz
ADNAN fiAH‹N n›yor. Kahve Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517’de, Ye-
men Valisi Özdemir Pafla taraf›ndan ‹stanbul’a getirilmifltir.
Hem fieytan kadar kara olacak, hem cehennem kadar s›- Kahve, k›sa zamanda itibarl› bir içecek olarak saray
cak. Hem cennet kadar güzel hem de aflk ve kad›n kadar mutfa¤›nda yerini alm›fl ve büyük ilgi görmüfl öyle ki Sa-
tatl›. Yeryüzü üzerinde böyle bir tan›m, sadece kahve için ray görevleri aras›na kahvecibafl› ad›nda bir de rütbe ek-
yap›lm›flt›r. Köpüklerinde kaynam›fl hat›ralar... Telvesinde lenmifltir. Padiflah›n ya da ba¤l› oldu¤u devlet büyü¤ünün
gelece¤e dönük kurumaya yüz tutmufl umutlar. Nedir bu kahvesini piflirmekle görevli olan kahvecibafl›, sad›k ve s›r
sohbetler için bahane etti¤imiz, keyifleri bütün k›lan içecek? tutmas›n› bilenler aras›ndan seçilir. Osmanl› tarihinde kah-
Kahve, Kökboyas›giller (Rubiaceae) familyas›n›n Coffea cin- vecibafl›l›ktan sadrazaml›¤a yükselenlere bile rastlanm›flt›r.
sinden bir a¤aç ve bu a¤ac›n meyve çekirdeklerinin kavru- Saraydan konaklara ard›ndan evlere giren kahve, ‹stanbul
lup ö¤ütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile kar›fl- halk›n›n k›sa sürede tutkunu oldu¤u bir lezzet haline gelir.
Kalite düfltükçe kahve ac›lafl›r.
t›r›lmas›yla yap›lan içece¤in ad›d›r en basit tan›m› ile. Ad› 1544 y›l›nda ‹stanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap, ilk
Süt, kahvenin lezzetini azalt›r.
ilk bulundu¤u yer olan Habeflistan’›n Kaffa yöresinden ge- kahvehaneyi açar. ‹stanbul’a gelen Venedikli tacirler, çok
So¤uk kahveler, koyu kahveden yap›lmal›d›r. So-
liyor (Qahwah). ‹lk kullan›m›ndaki anlam›, keyif veren içki. sevdikleri bu içece¤i Venedi¤e tafl›rlar. Böylece Avrupal›lar
¤uk kahvede, normal kahvede kullan›lan miktar›n
Kahve çiçe¤i beyazd›r, yasemin gibi kokar. Meyvesi; büyük- kahveyle ilk kez 1615'te tan›fl›rlar. Önceleri limonata sat›-
iki-üç kat› kahve kullan›l›r.
lü¤ü, flekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle kahve kira- c›lar› taraf›ndan sokaklarda sat›lan kahve, 1645’te aç›lan
Havayla temas bayatlama sürecini h›z-
z› olarak da adland›r›l›r. ‹çinde ince iki çekirdek bulunur. ‹talya’n›n ilk kahvehanesinde yerini al›r. K›sa zamanda sa-
land›rd›¤› için kahve ö¤ütüldükten k›sa
Çekirdeklerin birbirine bakan taraf› düz, d›fl taraf› yuvarlak- y›lar› h›zla ço¤alan bu kahvehaneler de; di¤er pek çok ül-
bir süre sonra tüketilmelidir.
t›r. Her çekirde¤in içinde ayn› biçimde bir tohum (kahve kede oldu¤u gibi özellikle sanatç›lar›n, ö¤rencilerin ve her
tanesi) vard›r. Tanenin düz yüzeyinde, içi sert bir besido- kesimden halk›n bir araya gelerek sohbet ettikleri en göz-
kusu ile dolu olan, derin bir çizgi yer al›r, besidokusunun de yerler haline gelir. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya
kahve çeflitleri
Espresso: Kahve makinesi ile haz›rlanan ‹talyan
d›fl tabakas› ince bir zarla kapl›d›r. Zar›n d›fl›nda ise daha 1651’de ulafl›r. Osmanl› topraklar›nda kahvehane say›s›
kökenli kahve türüdür.
sert bir kabuk vard›r. Baz› kahve meyvelerinden 2 yerine 1 h›zla artar. Yarenlik etmek amac›yla buralarda toplanan
Cappuccino: Temel olarak espressonun kö-
çekirdek ç›kar. Tek ç›kan çekirde¤in fiyat› normal kahveye muhtelif zümrelerden ve de¤iflik kültür seviyelerinden in-
pük ve süt kombinasyonundan oluflan kahve çe-
göre pahal›d›r. Uzmanlar Türkiye’de kaliteli Türk Kahvesi sanlar, çok h›zl› geliflen bir kültürel birikim ortam›, sosyal-
flididir.
yap›lmad›¤› yolunda ortak görüfle sahipler. ‹thal edilen kah- leflme mekân›, siyasî iktidar karfl›s›nda seslerini duyurabil-
Türk kahvesi: Türk Kültürü’ne özgüdür ve tel-
ve kalitesi ekonomik de¤erden dolay› giderek düfltü. Bir dikleri bir kamusall›k meydana getirirler. Kahvehane za-
vesi ile beraber servis yap›lmaktad›r
dönem ithalat yasakland›¤› için nohut bile kar›flt›r›ld›¤› id- manla kültürel ve toplumsal hayata dâhil olmay› baflar›r.
M›rra: Arka arkaya demlenerek haz›rlanan Gü-
dia ediliyor. Peki ülkemiz topraklar›nda yetiflmeyen kahve Birçok de¤iflikliklere u¤rayarak hayatiyetini devam ettirir.
ney Do¤u Bölgesi’ne has ac›, yo¤un ve sert kah-
neden Türk Kahvesi ünvan› alm›fl. Türk Kahvesi diye tan›m- ‹lk bafllarda marjinal bir yenilik olarak görülen kahvehane,
ve çeflididir.
lanmas›, piflirme metodundan dolay›. Osmanl› döneminde toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar›n› karfl›la-
Americano: Espressoyu sert bulan Amerikal›-
yurtd›fl›ndan gelen yabanc› görevliler, Türkiye’de kahveyle yan merkezî bir konuma gelir. Not: Bu bilgilerin büyük
lar taraf›ndan bulunan s›cak su ile espresso’nun
tan›fl›yorlar ve diyorlar ki; burada farkl› bir siyah içecek var. k›sm›n› sa¤layan de¤erli dost sevgili Zeynep Kak›nç ha-
kar›fl›m›ndan haz›rlanan kahve türüdür.
Bunu içince çok keyif veriyor. Türk’ün içece¤i olarak tan›- n›mefendiye teflekkürlerimi sunar›m.
Mocha: Çikolata ve lattenin kar›flt›r›lmas› ile ha-
z›rlanan kahve çeflididir.
Latte: Espresso ve bir miktar sütün köpürtül-
mesi ile yap›lan kahve çeflididir.
Viennese: Viyana kökenli olan espressonun bir
miktar krema ve biraz çikolata ile kar›flt›r›lmas› ile
haz›rlanan kahve çeflididir.
Macchiato: Espressoyu do¤rudan süt köpü¤ü
ile kar›flt›rarak haz›rlanan kahve çeflididir.
Supremo: Kolombiya'da yetiflen kaliteli kahve
çeflidine verilen isimdir.
OCAK-fiUBAT 2010 • 9
“do¤u’da dikkate de¤er bir siyah içecek”1
üç isimle karfl›lafl›yoruz: Fakîh Muhammed ibn Sa’îd El-Zeb-
Kahvenin kökenindeki efsanelere de¤inen Nilhan Aras diyor ki: Sosyal bilimlerin pek hânî, Ali ibn Ömer el-fiâzilî (ö.1418), Ebu Bekr ibn Abdul-
çok alan›nda farkl› pencerelerden ele al›n›p incelenebilen, üzerine pek çok tart›flma lah El-Aydarûs (ö.1582).11 Bu kiflilerin varl›klar›yla, kahveyi
Yemen’e nas›l getirdikleriyle, hatta kahveyi gerçek dönem-
aç›labilen kahve tam da Hattox’un dedi¤i gibi “hiçbir zaman sadece bir içecek niteli¤i leri gere¤i tan›y›p tan›mad›klar› dahi tart›flmal› iken kahve-
tafl›mad›” ama Heise’in söyledi¤i gibi her zaman “dikkate de¤er bir siyah içecek” oldu. nin ortaya ç›k›fl›na iliflkin enine boyuna yazan ve “Kahve iç-
me al›flkanl›¤›n›n bafllamas›yla hiçbir devlet yükselmedi ya
da y›k›lmad›, hiçbir kent kuflat›l-
mad›, hiçbir halk k›l›çtan geçiril-
N‹LHAN ARAS medi ve genellikle söz düellosu
halinde geçen bu çat›flmada hiç-
‹çilmez mi ki yemek üstüne de flöyle bir kahve bir büyük adam kellesini kaybet-
Az flekerli çok kaynam›fl veya sade medi. Elbette kahve ticaretinden
Konuflulsun fiskos edilsin büyük servetler kazan›ld›; birkaç
Sürülsün bir yandan da havagaz›na cezve kent ve bölge kahve ticareti yol-
Hayal vericidir gönül aç›c›d›r lar› üzerindeki konumlar› saye-
Is›nm›fl suda höpürdedikçe telve sinde geçici de olsa s›n›rl› bir
Kalmaz bu fokurdamayla köpük kalmaz ama ekonomik canlanma yaflad›.” di-
Baflka olur HAC‹VAT’a baflka lezzet verir yen Hattox kahvenin ‹slam dün-
Sonunda KAMER HANIM’›n eliyle uzat›lan kahve2 yas›na girifliyle ilgili baz› kesinlikle-
ri listeler:12
Antony Wild Kahve: Bir Ac› Tarih isimli kitab›nda “hiç- 1. Yemen’deki belirli sufi tari-
lik”ten olmasa da 120 bin y›l önceden bafllay›p bugüne katlar›n›n müritleri aras›nda 15.
antropoloji tarihini bambaflka bir pencereden ve belki de yüzy›l›n birinci, ikinci ya da daha
flimdiye dek bak›landan çok farkl› flekilde ele al›r, ilginç bir zay›f ihtimalle üçüncü çeyre¤inde
varsay›mda bulunur. “Antropolojinin ezeli gizemlerinden uyar›c› bir bitkisel maddeden ya-
biri de,” der, “muhtemelen 500 bin y›l önce oluflan ve so- p›lma bir içece¤in yayg›nlaflt›¤›
nucunda insan beyninin, özellikle bilinçli düflünmenin ger- anlafl›lmaktad›r…
çekleflti¤i büyük beynin boyutunun yüzde 30 oran›nda art- 2. 15. yüzy›l›n üçüncü çeyre-
t›¤› beyin genifllemesidir.” Bunun için en akla yatk›n kura- ¤indeki bir tarihe gelindi¤inde,
m›n dil geliflimi oldu¤unu söyleyerek flu ç›karsamay› yapar: sözkonusu içecek kahve çekirde-
“‹nsan, Habeflistan’›n ayn› yüksek da¤lar›nda yabani kahve ¤inin bir bölümünden ya da bö-
a¤açlar›n›n ço¤almas›n›n bu süreçte parma¤›n›n olabilece- lümlerinden yap›lmaktayd›…
¤ini düflünmekten kendini alam›yor. Kahve, her zaman kav- 3. Kahve önce Yemen’de
rama ve ifade etme h›z›yla iliflkili olmufltur.”3 yayg›nlaflmaya bafllad›.
Wild, ayn› metnin devam›nda Yarat›l›fl öyküsüne de 4. Her ne kadar tart›flmaya
kahve üzerinden farkl› bir bak›fl aç›s› koyar, “Yarat›l›fl öykü- aç›k noktalar varsa da, kahve al›fl-
sündeki ‘Bilgi A¤ac›’n›n yasak meyvesiyle birlikte öz fark›n- kanl›¤›n›n bafllamas› hemen her
dal›¤›n ani do¤uflu, kafein gibi uyar›c› bir maddenin teflvikiy- zaman tarikatlara ba¤lanmakta-
le gerçekleflmifl olabilir.” der.4 Gerçi ne kutsal kitaplar d›r.
kendi bak›fl aç›lar› ve terminolojileriyle yarat›l›fl› anlat›rken Ya da b›rakal›m tüm bunlar›
ne de Enis Batur ünlü Elma’s›nda “bilmenin, bilmek isteme- ‹slam Ansiklopedisi’nin Yasin
nin bedeli” olarak insan›n dünyaya gönderilme sürecini okunup salavat getirilirken içile-
masals› bir dille anlat›rken kahveden söz eder.5 Bununla bilece¤ini söyledi¤i (evet, din ç›-
birlikte yine de kahvenin din dünyas›nda yeri oldu¤u, kah- k›fll› söylenceler bu nedenle, ke-
veyi dilleyen her kitapta anlat›l›r. De¤il mi ki, en bilindik sinlikle kabul edilebilir!) flu kara
kahvenin bulunuflu öyküsü/söylencesi de dinle iliflkilidir. sevgili kahve için, hiç sade Türk
Kahvenin milad›n›n kesin olmay›fl›n› ve üzerindeki söylen- “Seyyar Kahveci”, van Moor, 1714 kahvesi k›sm›na girmeden -hatta,
celerin dini referanslar›n› belki de en iyi, en derli toplu ola- yan›nda çifte kavrulmufl Antep
rak Ulla Heise s›ralar.6 f›st›kl› lokum ve kokulu likörden
“1450’den önce kahve kullan›m›na iliflkin bilgiler son anlam› oldu¤una kanaat getiren bu en kudretli din adam› hiç söz etmeyelim- flöyle söyleyip konuyu kapatal›m: Sos-
derece mu¤lak oldu¤undan, yitip gitmifl olan bilginin yerin- Ömer’i sürgünden kurtarmakla kalmaz, onu arma¤anlara, yal bilimlerin pek çok alan›nda farkl› pencerelerden ele al›-
de -böyle durumlarda s›k s›k görüldü¤ü gibi-fantezi yüklü hatta unvanlara bo¤ar. Sözkonusu kitaptaki üçüncü ve son n›p incelenebilen, üzerine pek çok tart›flma aç›labilen kah-
efsaneler ve binbir gece öyküleri cirit atar. Bu öykülerin üç versiyon ise -her ne kadar yazar, bunu Hz. Muhammed’in ve tam da Hattox’un dedi¤i gibi “hiçbir zaman sadece bir
varyasyonu vard›r. Bunlar›n en tan›nm›fl› 1671’de Banesius müminlere, sarhofl edici içkileri yasaklamas›yla iliflkilendire- içecek niteli¤i tafl›mad›” ama Heise’in söyledi¤i gibi her za-
ad›nda bir filolog taraf›ndan Roma’da yay›mlanm›flt›r.” rek aktarm›fl olsa da8 - tam anlam›yla cüretkâr ve söylen- man “dikkate de¤er bir siyah içecek” oldu. Afiyet olsun…
Heise’in sözünü etti¤i öykü asl›nda, söylencenin hemen ce sözcü¤ünü bütünüyle karfl›l›yor: “Do¤ulu öykü anlat›c›-
1
herkesçe bilinen ve kabul gören versiyonudur. O, biraz da- lar›, büyük peygamberlerinin amans›z bir hastal›¤a yakalan- Heise, Ulla; Kahve ve Kahvehane, Dost Kitabevi, 1. bask›, 2001,
ha ayr›nt›l› ve zengin kadrolu anlatsa da dilden dile dolaflan d›¤›n› kulaktan kula¤a anlat›rlar. Ankara s. 11
2
Birsel, Salâh; Kahveler Kitab›, T. ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, No:
haliyle öykü flöyle özetlenebilir: Bir keflifl -ço¤u kez “Kaldi” Bunun üzerine baflmelek Cebrail, bu defa elinde du-
243, 1983, Ankara, s.19-20 (ayn› yaz›md›r).
ad›yla an›l›r- keçilerin gece uyuyamamas›n› araflt›r›nca, hay- man› tüten, koyu renkli bir s›v›yla dolu bir kapla peygam- 3
Wild, Antony; Kahve: Bir Ac› Tarih, MB Yay›nevi, Birinci Bas›m,
vanlar›n koyu yeflil bir bitkinin yapraklar›n› ve “meyve”sini bere görünür. Hz. Muhammed bu içece¤i içer ve derhal 2007, ‹stanbul, s.27-28.
yedi¤ini, sonra da tüm gece zinde biçimde hoplay›p z›pla- sa¤l›¤›na kavuflur. Bu efsanenin de de¤iflik versiyonlar› var- 4
A.g.e., s.28.
5
d›klar›n› görür. d›r. Özellikle de kahve içmenin etkileri balland›ra balland›- Kahvenin arkeolojik geçmifli ‹ncil ve Kur’an-› Kerim zaman›na
Yaprak ve meyvelerden kendisi de tadar, hatta kayna- ra anlat›l›r.”9 uzansa da günümüzde bilinen ve kabul edilen tarihi kutsal kita-
t›p içer, ayn› etkinin kendisinde de oldu¤unu görür. Sonra Di¤er yandan Kâtip Çelebi bunun tam tersini ama, dö- plara ulaflamad›¤›ndan kahve ve etkisi bu metinlerde yer almaz.
Ancak ayr›ca Enis Batur; Elma, Sel Yay›nc›l›k, ‹stanbul, 2006, s.138-
bu meyvelerin bilindi¤i ve kullan›ld›¤› co¤rafya genifller. Ya- nemine göre hayli cüretkâr bir tav›rla savunarak kahvenin,
139
zar, bu ilk söylencenin Arap ve Türk versiyonlar›n›n temel- flehveti kesti¤ini bundan ötürü Yemen halk› ile fleyhler ve 6
Heise; s.14.
de ayn› olsalar da, Türk versiyonunda çoban›n7 Sufi der- sufiler aras›nda çok çabuk yayg›nlaflmas›na yol açt›¤›n› söy- 7
Heise anlat›s›nda keflifllere, manast›r çoban›n›n uyar›da bulun-
vifllere gidip y›ld›r›m çarp›nca etrafa çok güzel kokular ya- lemifltir.10 Kahvenin görüldü¤ü ilk yer Etiyopya olsa da du¤unu söylemektedir.
8
yan bir a¤açtan söz etti¤ini belirtir, “Böylece kahve kavur- yüzy›llard›r kahve ile özdeflleflmifl olan Yemen’dir. Ralph S. Yazar burada önemli bir hata yapm›flt›r. ‹slam dini bilgilerine
man›n s›rr› keflfedilmifl olur.” der. Hattox bunu Yemen’in Etiyopya ile yak›nl›¤›na, hatta bu göre yasak peygamber arac›l›¤›yla, Allah taraf›ndan emredilmifltir.
9
Ulla Heise’nin aktard›¤› ikinci versiyon 13. yüzy›l ‹slam yak›nl›k nedeniyle H›ristiyanl›k öncesi döneme varan Heise; s.16.
10
Birsel, s.7.
dünyas›nda geçer. Halifenin de kar›flt›¤› öykü Ömer ad›nda önemli iliflkileri oldu¤una yorar. 11
Cengiz, Halil Erdo¤an; “Kahvenin Kirli Çamafl›rlar›”, Ehlikeyfin
bir sürgünün ve cüzzaml› arkadafllar›n›n hiçbir yiyecek ye- ‹lkin yenilen sonralar› içilen kahvenin Yemen’e girifliyle, Kitab›, Haz.:Fatih T›¤l›, Kitabevi, ‹stanbul, 2004, s.37.
tiflmeyen çölde kahve taneleri bulup -Ömer bulur- kayna- daha do¤rusu Yemen’e ilk getirenin ve/veya burada ilk içe- 12
Hattox, Ralph S.; Kahve ve Kahvehaneler - Bir Toplumsal
tarak içmeleriyle açl›ktan ve hastal›ktan kurtulmalar›n› an- nin kim oldu¤una iliflkin birden fazla sav bulunmakta. Bu ‹çece¤in Yak›ndo¤u’daki Kökenleri, Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar› 38,
latmaktad›r. Olay halifenin kula¤›na gidince bunun ilahi bir noktada her biri ayr› ayr› yolculuklar›nda kahveyle tan›flm›fl 2. bask›, ‹stanbul, 1998, s.7, 19-20.
10 • OCAK-fiUBAT 2010
hayal kahvesinde kahve içtim Cankut fiaml›, ‹stanbul’un
fal›na bak›yor.
CANKUT fiAMLI
OCAK-fiUBAT 2010 • 11
gözleri sürmeli bedia han›m’›n kahvesi
Kahve sadece hayatla yetinmedi,
sanatlara da taflt› her zaman.
‹flte edebiyat›m›zdan örnekler…
Selim ‹leri; “Y›ld›zlar Alt›nda ‹stanbul”
adl› eserinde, çocuklu¤undan
bir simay›, bu dünyaya kahve
içiflleriyle hat›rlanmak için gelen
Gözleri Sürmeli Bedia Han›m’›
ve onun piflirilmesi âdeta bir ritüel
olan kahvesini anlat›yor.
SEL‹M ‹LER‹
Tadar:
neredesiniz bedia han›m
Ama Gözleri Sürmeli Bedia Han›m ‘›nki ille herkesinkinden
etmeyen de var!
‘Buz gibi! Taneleri dilimin ucuna birikti!’ farkl›. Dahas›, Amarcord Bedia Han›m kendi kendisinin
yads›y›c›d›r; her geliflinde baflka türlü içer kahvesini, bugün Kahveyi herkes sever mi? Sevmeyen hiç yok mu-
bahariyeli tavuskuflu orta, yar›n sade, öbür gün kahvesi oturakl›, bol… dur? Var elbette... Örne¤in Mark Twain... Twain,
Benim kahveyle ilintili an›lar›m›n bafllang›c›yd› ve Bedia Ha- Nerdesiniz siz flimdi Bedia Han›m? K›rk y›l, k›rk befl y›l kahve için de flunlar› yazar: “Bardak küçük, kahve
n›m, Amarcord’un o Bahariyeli tavuskuflu, be¤enmezli¤i, sizi görmeyeli. Daha ne kadar yaflayacaksam yaflayay›m si- koyu, çok kötü bir tad ve a¤›r bir koku. Kahvenin
öfkesi, sevinci, flakas›, gülümseyifliyle ç›k›p gelirdi. O sabah- zi dünya gözüyle görmeme olanak yok. dibinde bulan›k bir tortu var ve bu tortu bo¤az›ma
lar› gelir… Oysa kahve içiflleriniz bende yafl›yor. Bu dünyaya san- yap›flarak bir saat öksürmeme sebep oldu...”
‹nsanlar›n hep ayr› kahveleri vard›: ki kahve içifllerinizle hat›rlanmak için gelmifltiniz. Lord Byron’›n ise kahveyi ‘zenginlefltirmeye’ iti-
‘Kahveyi nas›l içersiniz?’ Biliyor musunuz flimdi alaturka kahvenin modas› geçti. raz› var: “Arabistan’dan saf Mocha meyveci¤i, / Kü-
‘Az flekerli rica edece¤im.’ Cezveler su kaynat›yor, sonra bir kafl›k ‘neskafe’, eriyip gi- çük porselen kaselerde geldi sonunda; / Filigranl›
‘fiekerli.’ diyor. Zahmetsiz, kolay. O yüzden midir nedir, tavuskuflla- alt›n kaseler, yanmas›n elimiz diye, / Yerlefltirilmifl
‘Sade.’ r› yelpaze kuyruklar›n› açm›yor… altlar›na. / Kahve kaynat›l›r karanfil, tarç›n ve safran
‘Orta flekerli.’ otuyla / Ki bu bence tad›n› bozmakta...”
‘Kahvesi az olsun.’ Selim ‹leri, Y›ld›zlar Alt›nda ‹stanbul, Do¤an Kitap
12 • OCAK-fiUBAT 2010
kahve fincan›ndan ç›kan eski sevgililer
Büyülü gerçekçilik ak›m›n›n ülkemizdeki
usta temsilcisi Nazl› Eray, kahve
fincan›ndan ç›k›p gelen iki eski sevgiliyle
art›k birer yafll› kad›n olan aflk
mabudelerinin öyküsünü anlat›yor.
NAZLI ERAY
14 • OCAK-fiUBAT 2010
kahvenin yaratt›¤› kültür: kahvehane
Kahvenin toplum hayat›na en büyük etkisi ‘kahvehane’le-
ri yaratmas›d›r. Kahvehane, tüm dünyada ve elbette top-
raklar›m›zda da gündelik yaflam› etkilemifl, birçok de¤iflimin
temellerinin at›ld›¤› mekânlard›r. Örne¤in Fransa’da kahve-
haneler olmasayd›, monarflinin hâlâ devam edece¤ini savu-
nan birçok düflünür var... II. Abdülhamid’in hafiyelerinin en
önemli jurnalleri kahvehanelerden toplad›¤› da bilinen bir
gerçek... Evliya Çelebi’ye bak›l›rsa, onun yaflad›¤› dönemde
‹stanbul’da 55 kahvehane, buralarda çal›flan 200’e yak›n ki-
fli ve ayr›ca kahve satan 300 dükkân var... Hatta Kösem Va-
lide Sultan’›n da Topkap› Saray›’nda bir kahvehanesi mev-
cut... ‹stanbul, Osmanl› döneminde kahvehaneleriyle de
meflhur... ‹flte iki örnek... Edmondo de Amicis, 1874’te gel-
di¤i ‹stanbul’da, Kas›mpafla’da gördü¤ü bir kahveyi betimli-
yor... Osman Cemal Kayg›l› ise semai kahvelerini...
kahvehane
Bulundu¤umuz kahve, duvarlar› adam boyunda tahtayla
kaplanm›fl, çepeçevre alçac›k bir peykesi olan bembeyaz
bir odayd›. Bir köflede ocak vard›, koca burunlu bir Türk
oca¤›n üstünde küçük bak›r cezveler içinde yapt›¤› kahveyi
minnac›k fincanlara, flekeri de kendisi koyarak, azar azar
boflalt›yordu, zira ‹stanbul’un her taraf›nda, kahve, çok fle-
kerli olarak haz›r bulundurulur ve bir bardak suyla getirilir.
Türkler fincan› a¤›zlar›na götürmeden evvel suyu içerler.
Duvarlardan birine küçük bir ayna as›lm›flt›, aynan›n yan›n-
da ustura dolu raf gibi bir fley vard›, çünkü Türk kahveleri-
nin ço¤u ayn› zamanda berber dükkân›d›r ve kahvecinin
Biseo’nun çizgileriyle Haliç’te bir Türk kahvehanesi
hem diflçi hem cerrah oldu¤u ve öteki müflteriler kahvele-
rini yudumlarken kurbanlar›na onlar›n yan›nda iflkence et-
ti¤i görülmemifl fleylerden de¤ildir. Karfl› duvara baflka bir
raf as›lm›flt›, bunun da içinde y›lan gibi k›vr›l›p bükülmüfl semai kahveleri... sonra ya bir polka ya polka ayar›nda bir-iki fley daha ça-
uzun hortumlu billur nargilelerle kiraz a¤ac›ndan yap›lm›fl l›n›p nihavent makam›ndan k›vrak ve alafrangaya yak›n
toprak lüleli çubuklar vard›. Nargile içerek hayale dalm›fl Çalg›l› kahveler, k›fl mevsimlerinin cuma geceleri ve en çok flark›lara, kantolara geçilir, daha sonra çiftetelli gibi oyun
befl Türk peykenin üstüne oturmufltu, s›rt›n› duvara daya- bütün Ramazan geceleri ifllerdi. Hemen her meflhur semt- havalar›, alaturka baz› halk flark›lar› çal›n›p söylenir, bun-
m›fl, a¤z›nda çubuk olan di¤er üçü arkal›ks›z alçak has›r san- te, bunlardan birer tane vard›. Befliktafl’ta, Çeflmemeyda- lar›n arkas›ndan da kahve her taraftan gelen misafirlerle
dalyelere yan yana çömelmifl kap›n›n önüne yerleflmifllerdi; n›’nda, Tophane’de, Bo¤azkesen’de, Eyüp Defterdar’›nda, tamam›yla yükü al›nca mani havas› ile manilere bafllan›r-
kahveci ç›ra¤› bir aynan›n önünde, deve k›l›ndan yap›lm›fl Hal›c›o¤lu’ndaki çalg›l› kahveler bunlar›n en ileri gelenlerin- d›. Bazen yar›m, bazen bir saat kadar süren mani fasl› çok
bir harmaniye giymifl iri bir derviflin kafas›n› t›rafl ediyordu. dendi. Bu kahvelerin hemen hepsi de oralar›n en gözde tu- defa alaylar, kahkahalar aras›nda birtak›m at›flmalar, bir-
‹çeriye girip oturdu¤umuz zaman kimse bize bakmad›, kah- lumbac› kahveleri idi. birlerini bast›rmalar, birbirlerini tehzil ve hicvetmeler için-
veciyle ç›ra¤› hariç kimse konuflmuyordu, kimse k›p›rdam›- Son ça¤lar›n en meflhur manicileri, semaicileri, koflma- de geçer; sonra s›ras›yla koflma, semai, divan, y›ld›z, des-
yordu. Kedi m›r›lt›s›na benzeyen nargile suyunun sesinden c›lar›, destanc›lar› da ekseriyetle o zamanlar›n bir çeflit tan, kalenderiye geçilirdi.
baflka bir ses duyulmuyordu. Herkes, hiçbir ifadesi olma- sporcular› olan bu genç tulumbac›lar›n aras›ndan ç›kard›. ‹ç- Koflmalar, semailer, divanlar, y›ld›zlar, kalenderilerde en
yan bir çehreyle önüne sabit bak›fllarla bak›yordu. Buras› lerinde belki de hiç tulumba s›r›¤› omzuna koymam›fllar da çok aflk olmak üzere hemen her mevzudan bahsedilir; fa-
küçük bir mumyalar müzesi gibiydi. Bu sahnelerden ne ka- vard›, fakat yüzde yetmifli kuflkusuz tulumbac›yd› idi. kat destanlarda ekseriyetle kabaday›l›klar, hazin, feci ölüm-
dar› haf›zamda iz b›rakt›! Ahflap bir ev, oturan bir Türk, gü- (…) ler, ara s›ra harpler terennüm edilirdi.
zel mi güzel uzak bir manzara, kuvvetli bir ›fl›k ve büyük bir Çalg›l› kahvelerde önce ifle mani ile bafllan›rd›. Fakat Eski külhanbeylik edebiyat›n›n epik k›sm›na girebilecek
sessizlik: iflte Türkiye. Bu isim ne zaman zihnimden geçse, as›l mani, koflma, semai fasl› bafllamadan önce müzika ne kadar böyle vakalar varsa hemen hepsinin bu kahveler-
bu hayallerin hepsi birden, Hollanda deyince akl›ma de¤ir- bafllard›. Yukar›da yazd›¤›m gibi bir klarnet, bir 盤›rtma de birer destan› yap›lm›fl ve bunlar gâh hiddetler, tehev-
menle kanal›n gelmesi gibi, ayn› anda gözümün önüne ge- denilen ince tahta düdük, bir çift nara, bir darbuka, bir zil- vürler, küfürler, naralar gâh da ahl› oflu gözyafllar› içinde y›l-
liyor. li mafladan ibaret olan çalg›l› kahve müzikas› en önce bir larca okunup dinlenmifltir.
marfl çalard› ve bu marfl ekseriyetle alafranga marfllardan
‹stanbul (1874), Edmondo De Amicis, Çeviren: Prof. Dr. biri idi. Son zamanlarda ‘‹spanyol Marfl›’ dedikleri bir ‹stanbul’da Semai Kahveleri ve Meydan fiairleri,
Beynun Akyavafl, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar› marflla ‘Maçiç ‹spanyol’ pek moda olmufltu. Bu marfltan Osman Cemal Kayg›l›, Merkez Kitaplar
kahvecibafl› ne ifl yapar?
Kahve deyip geçmeyin, onun da erbaplar› var:
“17. ve 18. yüzy›lda kahve ile çubu¤un önemi o kadar büyüktü ki, saray ve konaklarda sadece bu ifllerle
görevlendirilmifl hizmetkârlar vard›. Kahvecibafl›, kahve oca¤›ndan, kahve tak›mlar›ndan, zarflardan, fincanlar-
dan, tepsilerden ve kahve servisinden sorumluydu. Sultan›n ya da konak sahibinin kahvesini kendi eliyle piflirir
ve kadife kapl› gümüfl tepsi içinde getirirdi. Di¤er konuklara kahve servisini, sa¤ omzunda ifllemeli bir örtü
tafl›yan ve Kahvecibafl›’n›n yard›mc›lar› olan, Kahveci A¤alar› yaparlard›. Tütüncübafl› ve yard›mc›lar› ise, çabuk
içilecek zaman tütün tablas›n›, çubuklar›, lüleleri, imameleri getirir, herkese ikram ederlerdi.”
OCAK-fiUBAT 2010 • 15
türk kahvesi için dernek kuruldu
Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Derne¤i, Türk kah-
vesini do¤ru tan›tarak tüm dünyada hak etti¤i yere tafl›mak
için çal›fl›yor. Türk kahvesi son zamanlarda büyük kahve
zincirlerinde de yer almaya bafllad›. De¤eri her geçen gün
daha iyi anlafl›lan Türk kahvesi sevenler bir araya gelerek
Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Derne¤i’ni kurdular.
Baflkanl›¤›n› Atom Damal›’n›n yapt›¤› derne¤in amac›; Türk
kahvesini kendi vatan›nda ve uluslararas› düzeyde hak et-
ti¤i yere tafl›mak. Türk kahvesinin standard›n›n belirlenme-
si ve tüm dünyada lây›k oldu¤u yere tafl›nmas› için geçti¤i-
miz y›l bir araya gelen kahve severler aras›nda Ahmet Örs,
Mehmet Aksel, Max Thomae gibi gastronomi alan›nda uz-
man isimler bulunuyor. Derne¤in en önemli misyonu Türk
kahvesi kültürünü dünya çap›nda bir de¤er hâline getir-
mek. Türk kahvesinin standard›n›n belirlenmesi için uz-
manlarla çal›flan Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Der-
ne¤i, Türkiye Kahve fiampiyonu`nu belirleyecek bir yar›fl-
ma yapmay› ve sanal bir kahve müzesi kurmay› hedefliyor.
Dernek, misyonunu "Türk Kahvesi kültürünü yaflayan bir
de¤er haline getirmek, sektörel sorunlar›n çözümü için gi-
riflimlerde bulunmak, uluslararas› referans ve akreditasyon
kurumu özelliklerini kazanmak, Türk kahvesini üreten ve
satan kurum ve kurulufllar aras›nda koordinasyonu sa¤la-
mak, Türk kahvesinin tüketici say›s›n›n artmas› için çal›fl-
mak, kaybedilmekte olan kahve de¤erlerimize katk› sa¤la-
yacak giriflimleri desteklemek ve bu konuda kamuoyu des-
te¤i oluflturulmas›na gayret etmek. Önce ulusal, sonra da
uluslararas› bilinirlik, tan›n›rl›k yaratmak.Türk kahvesinin ge-
leneksel ve manevi miras›m›z olan de¤erlerinin korunmas›
ve gelifltirilmesi konusunda flah›s ve kurumlar› teflvik etmek
ve bilgi ak›fl›n›n sa¤lanmas›na katk›da bulunmak ve bilimsel
standart ve literatür oluflturup, gelecek nesillere bir de¤er
b›rakmak," olarak tan›ml›yor.
melodik kahve
bir fincan kahve olsam Baban, o bir haydut
Ve mesle¤i avarelik
Dün akflam yolda gördüm, seni y›llardan sonra Sana seçmeyi ve almay› ö¤retecektir
Bir yabanc› gibiydin, dönüp bakmad›n bana Ve b›çak f›rlatmay›
Bunu senden ummazd›m, çok k›r›ld›m ben sana Krall›¤›na gözkulak oluyor
Yabanc› girmesin
Bir fincan kahve olsam k›rk y›l hat›r›m vard› Sesi titriyor, seslenirken
Ömrümü sana verdim, dönüp baksan ne vard›? Bir tabak yemek için.
Belki görmem bir daha, seni ömrüm boyunca Yol için bir fincan kahve daha
Üzülüp a¤lar m›yd›n, öldü¤ümü duyunca? Bir fincan kahve daha, ben gitmeden
Eline ne geçerdi, beni kabre koyunca? Afla¤›daki vadiye
Bir fincan kahve olsam k›rk y›l hat›r›m vard› K›zkardeflin gelece¤i görüyor
Ömrümü sana verdim, dönüp baksan ne vard›? T›pk› annenle sen gibi
Asla okuma-yazma ö¤renmedin
Söz: Ülkü Aker Raf›nda hiç kitap yok
Müzik: Selahattin Alt›nbafl Ve keyfin s›n›r tan›m›yor
Yorumcu: Tercihen fiükran Ay Sesin bir tarlakuflu gibi
Ama gönlün bir okyanus sanki
Gizemli ve karanl›k
one more cup of coffee
Yol için bir fincan kahve daha
Nefesin tatl› Bir fincan kahve daha, ben gitmeden
Gözlerin gökteki iki mücevher gibi
S›rt›n düz, saç›n yumuflak Söz: Bob Dylan
Yatt›¤›n yast›kta Müzik: Bob Dylan
Ama flefkat sezmiyorum Yorumcu:
Ne minnettarl›k ne sevgi Mutlaka Bob Dylan
Sadakatin bana de¤il
Gökteki y›ld›zlara
OCAK-fiUBAT 2010 • 17
“dünya ehlikeyf ” gastronomi ödülleri
Derginiz Dünya Ehlikeyf 2010’da y›l›n en iyi gastronomi kitab›n› seçiyor
ve Türk mutfa¤›n›n geliflimine ya da tan›t›m›na katk›lar›ndan dolay›
bu alanda çaba gösteren bir kifliye emek ödülü veriyor.
Ödüllerin jürisi
Ahmet Örs, Ali Esad Göksel, Gülhan Kara, Mehmet Yaflin,
Nedim Atilla ve Faruk fiüyün’den (kurum temsilcisi) olufluyor.
18 • OCAK-fiUBAT 2010
semih poroy’dan “kahve” manzaralar›
OCAK-fiUBAT 2010 • 19