Está en la página 1de 20

kahvenin k›sa tarihçesi

1000: Habeflistan'da kahvenin "ekmek" olarak kullan›lmas›. 1714: Hollandal›lar'›n Cava'da yetifltirmeyi baflard›klar›
1300: Kahvenin Yemen'de içecek olarak kullan›lmaya kahve fidan›n›n Fransa Kral› Louis XIV'e hediye edilmesi.
bafllanmas›. Onun da Paris'teki seras›na fidan› dikmesi.
1400: Kahvenin Habeflistan'dan sonra Arabistan'da da 1718: Surinam'da kahve üretimine geçilmesi.
ekilmeye bafllanmas›. 1720: Floransa'daki Cafe Florian'›n aç›lmas›.
Ehlikeyf’in üçüncü say›s›nda konumuz “kahve.” 1517: Kahvenin Osmanl›'da ilk olarak duyulmas›. 1723: Gabriel de Clieu'nün Fransa'dan kahve fidan›n›
“Çorba” ve “çay” gibi ülkemizde çok sevilen iki ürü- 1517: Yavuz Sultan Selim'in M›s›r seferinden kahve ile Martinik adalar›na getirip orada kahve tar›m›n› bafllatmas›.
nü önceki aylarda iflledikten sonra, bizimle özdefl- birlikte ‹stanbul'a dönmesi. 1727: Francisco de Mella Palheta'n›n Frans›z
leflmifl bir di¤er içecek olan “kahve”yi her fleyiyle ele 1554: ‹stanbul'da ilk kahvehanelerin aç›lmas›. Guyana's›ndan Brezilya'ya kahve bitkisini tafl›mas›.
alarak, yine saklanacak bir say› oluflturmaya 1570-80: fieyhülislam fetfas›yla kahvenin Osmanl›'da 1730: ‹ngilizler'in Jamaika'da kahve tar›m›n› bafllatmas›.
çal›flt›k.. yasaklanmas›. 1732: Johann Sebastian Bach'›n Kahve Kantat›'n› Leipzig'de
Dünya Ehlikeyf, ülkemiz mutfa¤›n›n, yerel ürünleri- 1600: Hac'dan dönen Baba Budon'un Güney Hindistan'da bestelemesi.
mizin dergisi olmak düflüncesiyle yola ç›kt› ve bu he- kahve tar›m›n› bafllatmas›. I748: Küba'da kahve üretimine geçilmesi.
defe do¤ru, her yeni say›s›nda emin ad›mlarla ilerli- 1615: Türkiye'den Venedik'e ilk kahve nakliyat›n›n 1755: Porto Riko'da kahve üretimine geçilmesi.
yor... Bu nedenle de elinizde, do¤al olarak Türk yap›lmas›. 1779: Kosta Rika'da kahve üretimine geçilmesi.
kahvesi a¤›rl›kl› bir say› bulunuyor. 1616: Kahve bitkisinin Mocha'dan Hollanda'ya kaç›r›lmas›. 1784: Venezüella'da kahve üretimine geçilmesi.
Tabii ki Ehlikeyf’in içinde, dünya mutfa¤›n›n ürünle- 1634: IV. Murad'›n kahve içme yasa¤› koymas›. 1790: Meksika'da kahve üretimine geçilmesi.
ri de yer alacak; onlara yönelik özel say›lar›m›z da 1645: Venedik'te ilk kahvehanenin aç›lmas›. 1822: ‹lk kahve makinesi tasar›m›n›n ‹ngiltere'de çizilmesi.
olacak; ama özünde kendi mutfak kültürümüzün 1650: ‹ngiltere'deki ilk Cafe'nin Oxford'da aç›lmas›. 1838: Flame yak›tl› espresso makinesinin Fransa'da yap›m›.
engin boyutlar›na yelken açmak, bizleri daha çok 1650: Papa VIII. Clemens'in kahveyi yasaklamas›. 1869: Seylan Adas›'ndaki kahve plantasyonlar›n›n kahve
heyecanland›r›yor... Bu nedenle de “kahve”de de 1658: Hollandal›lar'›n Seylan'da kahve tar›m›na bafllamas›. pas› hastal›¤› dolay›s›yla harap olmas›.
“çorba” ve “çay”da oldu¤u gibi, mümkün oldu¤un- 1668: Kahvenin Kuzey Amerika'da içilmeye bafllanmas›. 1904: Fernando Illy'nin modern anlamdaki espresso
ca ülkemizle s›n›rlad›k içeri¤imizi...
Bu sat›rlar›n yazar› da kahveyi çok sevenlerden
birisi; yemeklerin yan›nda bile kahve arad›¤› ânlar
olabiliyor. Zeytinya¤l›larla birlikte kimi kahvelerin
çok güzel gitti¤i konusunda iddial› sözcükler edebi-
lecek kadar da deneysel tad›mlara aç›k...
Ve biliyor ki, herkesin kahve için söyleyecek
mutlaka birkaç sözü olacakt›r... Bu nedenle de gö-
rüfllerinizi, de¤erlendirmelerinizi ehlikeyf@dun-
ya.com adresine birkaç sat›r olsun göndermenizi ri-
ca ediyor...
Bu arada, vurgulamak istedi¤im bir di¤er konu,
Ehlikeyf’i eve götürüp ailelerinizle de paylaflman›z›n
bizi çok mutlu etti¤i... Efllerinizden gelen telefonlar,
mailler çal›flma flevkimizi art›r›yor. Ehlikeyf’i birlikte
oluflturacak, beraber yön verece¤iz önümüzdeki sa-
y›larda...
Çift haneli seneler daha iyi geçer, gibi bir
de¤erlendirme vard›r, bu yaklafl›m›n gerçek
olmas›n› umut ediyor, 2010 y›l›n›n keyifli, lezzetli
yaflanmas›n› diliyorum...
Mart ay›nda, Ehlikeyf’in dördüncü say›s›nda
buluflmak üzere...

Faruk fiüyün

Sahibi
Didem DEM‹RKENT
1669: Türk Elçisi'nin Paris'te ikamete bafllamas› ve kahve makinesini icat etmesi.
Yay›n Yönetmeni: Faruk fiÜYÜN
kültürünün Paris'i sarmas›. 1910: Almanlar'›n Amerika pazar›na kafeinsiz kahveyi
Yaz› ‹flleri Müdürü: Feyzan TOP 1670: Kahve Almanya'da. Dekafe markas›yla sürmesi.
1674: Kad›nlar›n Londra'da kahveye karfl› direnifl 1938: Brezilya'daki Nestle firmas›n›n teknik görevlilerinin
Yay›n Yönetmeni Yard›mc›s›: Nermin SAYIN bafllatmas›. ilk haz›r kahveyi (Nescafe) imal etmeyi baflarmalar›.
Koordinatör: Nazl› BEfiER 1675: Kral II. Charles'›n Londra'daki kahvehaneleri 1941: II. Dünya Savafl› nedeniyle Türkiye'de kahve
kapatmas›. yokluklar›n›n bafllamas›.
Sayfa Tasar›m ve Uygulama 1679: Marsilya'da doktorlar›n kahvenin sa¤l›¤a zararlar›n› 1957: K›z›lay arac›l›¤›yla ev bafl›na 100 gram olacak flekilde
Ali BAYRAM öne ç›kartan deklarasyon yay›mlamas›. kahve da¤›t›lmas›na karar verilmesi.
Kapak Foto¤raf› Kapak Tasar›m› 1679: Almanya'n›n ilk kahvehanesinin Hamburg'da 1960: Akhisar'da ilk kahve a¤ac›n›n yetifltirilmesi.
Mine TEZER Benan DEM‹RTAfi aç›lmas›. 1971: ‹lk Starbucks Cafe'nin ABD'de Seattle'da aç›lmas›.
1684: Viyana Kuflatmas›'n›n ard›ndan çekilen Türklerin 1975: Brezilya'da don yapmas› yüzünden mahsul k›r›l›nca
Telefon: (0216) 681 18 00 Direkt: (0216) 681 18 79 geride b›rakt›¤› kahveleri alan Polonyal›'n›n ilk Viyana o y›l kahve fiyatlar›n›n afl›r› yükselmesi.
e-mail: ehlikeyf@dunya.com
Cafe'sini açmas›. 2010: Dünya “Ehlikeyf”in kahve say›s›n›n yay›nlanmas›...
Yay›n Türü: Yayg›n süreli 1689: Cafe de Procope'un Paris'te aç›lmas›.
Merkez: “Globus” Dünya Bas›nevi Balamir Sk. No: 7
34810 Kavac›k/Beykoz - ‹stanbul 1696: Cava Adas›'nda kahve üretimine geçilmesi. Deniz Gürsoy’a ve O¤lak Yay›nlar›’na “Sohbetin Bahanesi
Bask›: Dünya Süper Veb Ofset A.fi. 100. Y›l Mahallesi 34440 Ba¤c›lar - ‹stanbul 1696: New York'un ilk kahvehanesi, The King of Arms'›n Kahve” kitab›ndan al›nt› yapmam›za izin verdikleri için
Da¤›t›m: Do¤an Da¤›t›m. A. fi.
aç›lmas›. teflekkür ederiz.
4 • OCAK-fiUBAT 2010
ehlikeyfin kahve keyfi
TOLUNAY SANDIKÇIO⁄LU As›rl›k dostluklarda k›rk y›ll›k hat›r› olan kahve,
16. as›rday›z: Devlet-i Âlî Osman’›n pâyitaht›na gelen ye- ac›s›-tatl›s›, bir de yandan çarkl›s›yla, her dem içilesi kahve,
ni bir mayi ortal›¤› fena kar›flt›rm›fl!
Baflkent ‹stanbul’da her kafadan ayr› bir ses ç›kmakta:
gelinlik k›zlar›n elinde, ana-babalar›n göz süzmesinde,
T›bbi aç›dan zararl›d›r diyenleri de var, keyif verici madde- taba¤›na dantelden altl›k örülen kahve…
dir diyenleri de…
Velhas›l, al›fl›lagelen küçük k›yametlerden biri daha ko-
par, bu kadim flehirde. Yemen Valisi Özdemir Pafla’n›n ge- Kahve sevenlerle flarap sevenlerin at›flmas›n›n bir iki Bar›fl Manço, o¤lumla kahve içip anlat-
tirdi¤i kahve sarayda pek sevilse de, halk için ayn› hoflgörü beyitle s›n›rl› kald›¤›n› sananlar, yan›l›rlar. Meydan savafl› mak istediklerimi zaten anlatm›fl bu söz-
gösterilmez. Osmanl› tebaas›n›n kahvehane köflelerinde de¤ilse de, uzun soluklu bir beyit savafl› verilmifl diyebiliriz lerle…
bir araya gelmesi, sohbet edip memleketin durumunu ko- bu konuda… Benim kahveye dair bir son sö-
nuflmas› son derece tehlikelidir çünkü... Bu garip mayinin Fakat ta Yemen’den gelen ve bu uzun yol için “kahve züm yok, aflk›m›z devam ediyor
yasaklanmas› için fetvalar bile verilir. Ama her zamanki gi- Yemen’den gelir” diye türküler bile yak›lan kahvenin ver- çünkü. Çare yine eskilerde
bi, yasa¤›n cayd›r›c› de¤il de merak› art›r›c› etkisi devreye gisi yükseldikçe yükselir. Halk›n toplanmas›n›n önüne ç›ka- galiba: “Ehlikeyfe kahve
girer ve kahve gerek müesseseleri, gerekse alet-edevat›yla r›lan bir baflka engeldir bu ve tabii ki dile dolanmas› da ge- verse tazeler /
‹stanbul’a kal›c› olarak yerleflir. Üstüne üstlük bir de “Türk cikmez. “Kahve narh›n artt›ran kahve gibi çeksin azab / Ehlikeyfin keyfini
kahvesi” ad›n› alacak kadar istilac› ç›kar. Hem yan›b hem rû-siyah, hem hurd ola hem gârk-› âb” yelpazeler.”
1551-1555 y›llar› aras›nda pek çok kahvehane aç›l›r ‹s- E¤er Sadullah ‹zzet’in etti¤i bu beddua gerçekleflmiflse kah-
tanbul’da. ‹lk kahvehaneyi kimin açt›¤›n›n kayd› ise, Peçevi venin fiyat›n› yükseltenlerin vay hâline! Kahve gibi yan›p
‹brahim Efendi’nin kendi ad›yla yazd›¤› 1641 tarihli “Peçe- kavrulmak, un ufak parçalara bölünerek sularda bo¤ulmak
vi Tarihi”ne düfler: pek de hofl olmasa gerek…
“Halepli Hakem ve fiaml› fiems adl› kifliler Taht-› Kal’a Böyle böyle türlü çeflit edebî metnimize giren kahve,
da (Tahtakale) ilk kahvehaneyi açt›lar.” piflirilmesi, içilmesi, s›cakl›¤›, kokusu ve rengiyle herkesi bü-
Edebi nitelikli bir baflka metinde, aç›lan ilk kahvehane- yüler, kendisine hayran b›rak›r. Eee, ne de olsa: “Ehlikeyfe
nin tarihi için; keyf verir kahvenin kaynamas› / Efle¤i bafltan ç›kar›r s›pan›n
Kahve-hane mahall-i e¤lence, oynamas›” demifller. Kahveyi önce a¤alar, beyler vas›tas›y-
Sene 959/M.1551 la tan›yan Anadolu’da da zamanla bafl ikram olur bi’ ac›
diye kay›t düflülür ve burada e¤lence yeri olarak tan›m- kahve…
lan›r. Kahveyle ilgili zaman› tespit edilebilen ilk edebî me-
tindir bu. Fakat flimdilerde Mevlana’n›n Divan-› Kebir’inde- nereden nereye derken
ki kahveyle ilgili beyitler de tart›flma konusu; bu beyitler Derler ki; kahve içme al›flkanl›¤› Yemenli sûfilerden gelir.
esas al›n›nca da kahvenin tarihi Anadolu’da 13. yüzy›la ka- Gece ibadetlerinde uyku da¤›tmak amac›yla kahve içen sû-
dar uzanmakta. Zaman›, mekân›, kayna¤› hakk›ndaki kesin filerde, kahvecilerin pîri kimilerine göre fieyh Ebu’l-Hasen
bilgilere ulaflman›n tek yolu; kahve hakk›ndaki çal›flmalar›n efl-fiâzilî’dir. Tekkelerdeki “kahve oca¤›”nda gelen misafire
artmas› san›r›m… önce kahve sunulur, “Her sabah besmeleyle aç›l›r kahve-
Yeniden 16. yüzy›l›n ortalar›na dönersek; bugünkü hanemiz / ‹mam fiazeli’dir pîrimiz.” diye levhalar as›l›r.
Tahtakale’nin sokak aralar›nda, içlerinde kahvehanelerin Tekkelerde sunulur da evlerde sunulmaz m›? Misafire
de bulundu¤u pek çok içecek (eflribe) ve güzel koku (at- piflirilen kahve en güzel tepside, kolal› dantelden fincan alt-
tar) dükkân› faaliyet gösterir. Bu bölge, zamanla Müslüman l›¤›yla, yan›nda güllü lokumuyla gelir masaya… Sarayda al-
ahalinin ve dönemin ileri gelenlerinin s›kl›kla gelip gitti¤i bir t›n-gümüfl ifllemeli zarflar›yla, ‹znik çinisinden fincanlar›yla
görüflme yeri olur. Ayn› dönemlerde gayr-› Müslim ahali- yabanc› konuklar› büyüleyen kahvenin ünü zamanla tüm
nin kültür merkezi ise Galata’d›r. Avrupa’ya yay›l›r.
Ve tarih 1683’ü gösterir: Kahvenin yeni rotas› Avru-
sevildi, horland› kahve pa’d›r. Daha önceden Venedikli tacirler ve çeflitli sefirler
Kahve, kaçak göçek girdi¤i ‹stanbul’da h›zla tutunur. Hatta arac›l›¤›yla Avrupa’yla tan›flt›r›lan kahve flimdi Viyana önle-
flarab›n yerini bile al›r. Sevenleri oldu¤u kadar, sevmeyen- rindedir. Merzifonlu Kara Mustafa Pafla, Viyana önlerinden
leri de vard›r. Kahveye al›flamayanlardan biri de Divan fla- çekilirken Avusturyal›lar ilginç bir ganimet toplar; çuvallar
irlerinden fieyhî Mustafa’d›r: “Kahve devrinde çekildi orta- dolusu Türk Kahvesi…
dan câm-› flarâb / Kondu flimdi âfliyân-› âle gurâb” diyen
flairin demesi odur ki; kahve devrinde flarap ortadan çekil- ac› bir hat›ra olur kahve
di, flimdi papa¤an yuvas›na karga kondu. Herkes kendi yaflad›¤›nca alg›lar dünyay›; düflüncelerine
Kahve seven flairler de bofl durmaz hani: “So¤utmak- göre de¤er biçer yaflad›¤› anlara bir fincan kahve eflli¤in-
t›r murâd› kahveden âlûfte yârân› / Kelâm-› fleyh bâriddir de… Zaman ki; olmufl olanla olacak olan›n hem için-
gerek âb-› zülâl olsa.” Kahve aleyhinde at›p tutanlar›n ama- de, hem d›fl›nda bir mevhum; zaman ki k›rk y›l onun
c›n›n kahveyi sevenleri so¤utmak oldu¤unu söyleyen Sâbit, içinde sadece silik bir nokta…
bizzat at›p tutanlar›n ve sözlerinin so¤uk oldu¤unu söyler “Bir tek bu fincan kald› / Yüzy›ll›k sevdalardan
böylelikle. / Kahve yafl›n gelecek / Bu fincan› iyi sakla” diyen

rüyada kahve içmek


Rüyan›zda kahve içti¤inizi mi gördünüz... Hayrolsun:
“Rüyada içilen kahve, genellikle sosyal iliflkilerle ve dostluklarla, keyifli zaman geçirmeyle ba¤lan-
t›l› düflünülür. Ancak bu yorum, rüyay› görenin kahveyle iliflkisine göre de¤iflir. E¤er çok kahve
içen ve bunu al›flkanl›k haline getirmifl biriyseniz, sa¤l›k sorunlar› yaflama olas›l›¤›n›zdan duydu¤u-
nuz kayg›, bu rüyada ortaya ç›km›fl olabilir. E¤er kahve sevmiyor, hatta nefret ediyorsan›z, rüya-
n›zda kendinizi kahve içerken görmeniz, sosyal zorunluluklar nedeniyle s›k›nt›l› zaman geçirece-
¤inize iflaret eder.”
Nil Eldem’in ‹nk›lap Kitabevi’nden ç›kan “Düfller Penceresi” adl› rüya yorumlar› kitab›ndan...

OCAK-fiUBAT 2010 • 5
“ruh büyük kâseyle içti¤i kahvemizden esridi”
NEV‹N HALICI

“Yolunuz ‹stanbul Caddesi’ne


Düflmez mi bir zaman ne dersiniz.
Pahal›l›ktan falan konuflur,
Bir ac› kahvemizi içersiniz”. Feyzi Hal›c›

Kahve bitkisinin, ilk defa K›z›ldeniz k›y›lar›nda yetiflti¤ine


inan›l›r. Önceleri çekirdekleri bütün halde veya dövülerek
ve ya¤la kar›flt›r›larak yemek olarak yeniliyordu (Roden Nevin Hal›c›, Mevlânâ’dan
1977 s 20). 11. yüzy›lda Etiyopyal›lar kurutulmufl kahve çe- beyitlerle süsledi¤i yaz›s›nda
kirdeklerini suda mayaland›rarak flarap ürettiler. Yine 11.
yüzy›lda Arap yar›madas›nda yetifltirilmeye baflland› ve ay- çocuklu¤unun Konyas›’na,
n› dönemde ilk defa orada s›cak içki olarak kullan›ld›. Kah-
ve üretimi 15. yüzy›lda bafllad› ve Yemen uzun süre
han›mlar›n pembe bir gül
önemli bir kahve merkezi oldu.15. yüzy›lda bütün ‹slam yapra¤› ile zevkini
dünyas›na hac›lar taraf›ndan tafl›nd› ve ticareti de bafllad›
(Roden 1977 s 20). art›rd›klar› sabah kahvesi
Kahvenin resmi ticaret yoluyla gelifli böyle olsa da,11. sefalar›na uzan›yor. Hal›c›,
yüzy›lda Arap yar›madas›nda bu s›cak içecekle tan›flan ha-
c›lar vas›tas›yla ‹slam ülkelerine daha önceleri yavafl yavafl köpü¤ünü kaç›rmadan
yay›lmas› muhtemeldir. kahve yapman›n püf
Halil Erdo¤an Cengiz, Nejat Sefercio¤lu’ na dayand›ra-
rak, 1599’da ölen Nev-înin “Safâlar sürse demdür kahve- noktalar›n› da s›ral›yor.
nûflân› Karaman’›n ”beytinden kahvenin daha önceleri Ka-
raman’a kadar geldi¤ini ve fliirlere geçecek kadar sevildi¤i-
ni aç›klamaktad›r.
Hz. Mevlânâ’n›n da kahve ile ilgili çok güzel beyitleri
nevin hal›c› usûlü
bulunmakta… Mevlânâ 13. yüzy›lda, Belh’den Hicaz’a ka- orta flekerli
dar uzanan ve devam ederek Konya’da sona eren yolculu-
¤unun Hicaz dura¤›nda ,orada, 11. yüzy›ldan itibaren s›cak türk kahvesi
içki olarak kullan›lan kahve ile tan›flm›fl olabilir. Gölp›nar-
l›’n›n tercümesine göre bu beyitlerden baz›lar› flunlard›r: • 1 kiflilik
“Ruh büyük kâseyle içti¤i kahvemizden esridi; dünya • 1 kahve fincan› su
yemyeflil, k›pk›z›l çiçeklerle bezendi”. (Mevlânâ Divân-› Ke- • 1 çaykafl›¤› toz fleker
bir 2 s: 77-Beyit: 634) • 2 çay kafl›¤› kahve
“Devletimiz geçim devleti, kahvemiz arfltan gelme-
de,meclise badem helvas› dökülüp saç›lm›fl”. Divân› Kebir Yap›l›fl›: Suyu cezveye koy ,fleker at,
2 s: 77-Beyit: 631. atefle koy. Il›n›nca kahveyi koy,suya ka-
“A han›m›m, fincan›m› kahveyle doldur, birbiri ard›na r›flacak kadar kar›flt›r. ‹lk kabarmada
sun bana. Seni ay›k olarak ziyaret edenin vay haline; o da köpü¤ünü fincana dök, kalan› birkaç
sak›ns›n bundan, sen de sak›n”. Divân-› Kebir 2 s: 167-Be- defa iyice kaynat, üzerine ilave et.
yit::1338,
“Eflim dostum, benim düflkünlü¤ümü inkar etse bile
gene de insafl›d›r onlar; çünkü kahveye düflkünüm, kahve
içmek benim için flartt›r, tövbe etmekse flan›mdan de¤il yif yapan Konya’n›n aristokrat han›mefendileri , mangalda Yukar›daki tarifede orta flekerli kahveyi veriyorum. Sa-
benim”. Divân-› Kebir 2:274-b: 228 piflmifl bol köpüklü ama kaynar kahvelere , oturduklar› yer- de kahve fleker konulmadan; flekerli kahve iki kahve kafl›¤›
“Kimin derdi gam› varsa periflan bir den uzanarak kopard›klar› pembe bir gül yapra¤›n› da ko- fleker konularak piflirilir.
hale gelir,berbat olur gider; gelsin de efendimizin kah- yarak kahve keyfini daha da zevkli hale getirirlerdi. Ö¤len ‹yi bir kahve hafif ateflte en az sekiz dakika piflirilmeli-
vesini içsin sarhofl olsun ,derdinden kurtulsun”. Divân-› Ke- olunca eve dönülürdü. Günümüzde sabah kahveleri apart- dir, daha leziz olur.
bir 2 s: 24--Beyit :214. man komfluluklar›nda azalsa da devam etmektedir. Kah-
Çocuklu¤umun sabah kahvelerini ise “Konya Yemek veye çikolata veya çeflitli flekerler efllik etmektedirler” . Kaynaklar:
Kültürü Ve Konya Yemekleri” kitab›ndan veriyorum: ‹yi bir kahve nas›l yap›l›r? Öncelikle piflirirken kahvenin Cengiz,H.Erdo¤an. “Kahvenin Kirli Çamafl›rlar›”, Ehlikeyfin Kitab›.
“1950’li y›llarda efllerini ifllerine ,çocuklar›n› okullar›na yol- köpü¤ünün kaçmamas› için baz› noktalara dikkat etmek ge- Haz: Fatih T›¤l›.Kitabevi -241.‹stanbul:2004.
cu eden Konyal› han›mefendiler komflular›na sabah kahve- rekir. Kahve kaç kiflilik yap›l›yorsa o ölçüdeki cezveyle yap›l- Hal›c›, Feyzi. ‹stanbul Caddesi.fiehir Matbaas›.1957.
sine giderlerdi. Sabah kahvesi öylesine önemliydi ki evde mal›d›r. ‹ki fincan kahve için üç kiflilik cezve kullan›l›rsa kö- Hal›c›, Nevin. Konya Yemek Kültürü Ve Konya Yemekleri.Rumi
kahve bulunsa bile ev sahibi, taze olmas› amac›yla kahveyi pü¤ü kaçar. Yay›nlar›.2005.
misafirin yan›nda kavurur, pirinç de¤irmenden konuklar›n Fazla kar›flt›rmak da kahvenin köpü¤ünü kaç›r›r. Ayr›ca Hal›c›, Nevin.Mevlevi Mutfa¤›.Metro Kültür Yay›nlar›. 2007
yan›nda çeker, haz›rlard›. O y›llarda kahve, lokum ve bir kabar›rken cezvenin kahve dökülecek a¤›z k›sm›n› ateflten Mevlânâ, Celâleddin. Divan-› Kebir 2. Haz: Abdülbâki Gölp›narl›.
bardak su ile sunulurdu. Bahçeli evlerin asma ve yediveren çekerek arka k›sm›n› ateflin ortas›na getirirseniz köpü¤ün a¤›z Remzi Kitabevi. ‹stanbul:1958.
gülleriyle bezenmifl çardaklar›nda, divanlarda ,oturarak ke- k›sm›na do¤ru kabarmas›n› sa¤lam›fl olursunuz. Roden, Claudia. Coffee.Penguen. London 1977.

kahve kokulu kitaplar


• Çikolatal› ve Kahveli Tarifler, C. Atkinson, C. McFadden, C. France, M. • Kahveler Kitab›: Salâh Bey Tarihi 1, Salâh Birsel, Sel Yay›nlar›
Banks, Çeviren: Evrim Denizci, Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar› • Kahve ve Kahvehane, Ulla Heise, Çeviren: Mustafa Tüzel,
• Osmanl› Kahvehaneleri, Ahmet Yaflar, Kitap Yay›nevi Dost Kitabevi
• Kahvehane Kültürü, M. Cengiz Y›ld›z, Beyan Yay›nevi • Kahvehaneler- Coffee Houses, fiakir Eczac›bafl›, Eczac›bafl› Vakf›
• ‹stanbul’da Semai Kahveleri ve Meydan fiairleri, • Kahvehane, Carlo Goldoni, Çeviren: Hande Aygen, Boyut Yay›nlar›
Osman Cemal Kayg›l›, Merkez Kitaplar • Kahve Kokusu, Gerhard J. Rekel, Çeviren: Belit fiaka, Everest Yay›nlar›
• Kahvehane ve ‹ktidar 1930-1945, Serdar Öztürk, K›rm›z› Yay›nlar› • Sohbetin Bahanesi Kahve, Deniz Gürsoy, O¤lak Yay›nlar›

6 • OCAK-fiUBAT 2010
ac› kahvenin hikâyesi Yaz›da bugün dünya ticaretinde petrolden sonra ikinci ürün
olan kahvenin bitkisi hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler veriliyor.

CAN ‹ZG‹ kahve bitkisi 10. yüzy›lda Habeflistan'da keflfedildi. Ünü du-
yulunca Yemenli ilk kahve tüccarlar› taraf›ndan Arap Yar›-
Anavatan› Habeflistan'›n Kaffa bölgesi, sonra da Yemen madas›'na götürülüp, 300 y›l daha meyveleri kaynat›l›p, su-
olan kavrulmufl tanelerin çekilip kaynat›lmas› ile elde edi- yu içilerek t›bbi amaçlarla kullan›ld›. "Sihirli meyve" olarak
len, mis gibi kokan kahvenin bu eflsiz kokusunu içindeki adland›r›lan bu bitkinin 13. yüzy›lda yeni bir keflif ile önce
800'ü uçucu 1500 kimyevi maddenin sa¤lad›¤›n› düflünebi- çekirdekleri kavruldu, ezildikten sonra kaynat›l›nca esas
liyor musunuz? Kavrulurken veya piflirilirken kokusuna ne- lezzetini buldu. 14. yüzy›lda iklim koflullar›n›n ve topra¤›n›n
redeyse burnumuzun uzanmaya çal›flt›¤› kahve, içeri¤inde- elveriflli oldu¤u Yemen'e getirilen bitki bölgeyi çok sevdi
ki cafein ve caffetannic asit maddelerinin uyar›c› niteli¤i yü- ve verimli hasatlar elde edildi. Yeni keflfedilen piflirme yön-
zünden, sinir sistemimizi etkileyerek dikkat art›r›c› ve yat›fl- temi, nefis aromas› ile gitgide ünlenen kahve; rivayete gö-
t›r›c› özelli¤e sahiptir. re I. Selim'in Yemen Valisi Özdemir Pafla'n›n 1517 y›l›nda
Yayg›n bir efsaneye göre Kaldi isimli bir çoban sürüsü- hayran› oldu¤u kahveyi ‹stanbul'a getirmesiyle dünya tica-
nü otlatmaya götürürken koyun ve develerin baz› meyve- retinin en önemli ürünlerinden biri haline gelmesine yol
lerden yedi¤ini ve hayvanlar›n›n geç saatlere kadar çok ha- açan yolculu¤una bafllad›.
reketli olduklar›n› gözlemler. Manast›rdaki keflifllere duru- Kahve a¤ac› bol ya¤›fll› ve nemli ortam› sevdi¤inden,
mu anlat›r. Konuyu araflt›ran keflifller çoban›n hakl› oldu¤u- ortalama s›cakl›¤›n 18-24 C aras›nda oynad›¤› O¤lak ve
nu anlarlar. Daha uzun süre ayakta kalabilmek, çal›flabil- Yengeç Dönenceleri aras›nda kalan kuflakta yetiflir. Rubi-
mek, daha çok dua edebilmek için meyveleri kendileri kul- aceae ailesinin bir cinsi olan kahve bitkisinin bir çok alt cin-
lanmaya bafllarlar. si ve türü olmas›na ra¤men sadece iki türü Arabica ve Ro-
Araplarda geldi¤i bölgeyi iflaret eden "qahva", Türki- busta ticari üretimde kullan›l›r. Habeflistan kökenli ilk kah-
ye'de biraz de¤iflime u¤rayarak "kahve", sonra ‹talya'da ve bitkisinden türemifl olan Arabica, 800-2 bin metre ara-
"caffe" olarak adland›r›lan ürün bugün dünya ticaretinde s›nda olan yüksek da¤l›k platolarda veya volkanik yamaç-
inan›l›r gibi de¤il ama petrolden sonra 2. s›rada yer almak- larda yetiflir.
tad›r. Afrika, Amerika ve Asya'da milyonlarca çiftçi geçimi- Kahve a¤ac› bol ya¤murlu dönemin arkas›ndan, y›lda
ni bu üründen sa¤larken, y›lda 400 milyar fincan›n üzerin- iki veya üç kez bembeyaz çiçekler açar ve meyveleri yak-
de kahve tüketildi¤i tahmin edilmektedir. lafl›k 6-8 ayda olgunlafl›r. Çiçeklerin güçlü ve keskin koku-
Bir rivayete göre ise ilk kahvehane ‹stanbul'da Kiva lar› bazen yasemini bazen de portakal çiçe¤ini and›r›r. Ye-
Han'da aç›lm›fl. Hatta o dönemin boflanma kanunlar›na ni çiçek veren bir a¤ac›n dallar›nda y›lda 20-30 bin çiçek
göre, günlük kahve ihtiyac›n› temin edemeyen erke¤i, ka- açar ama açt›ktan bir kaç saat sonra solmaya bafllar. 18
d›n boflama hakk›na sahipmifl. metre yüksekli¤e kadar uzayabilen ancak kahve plantas- birbirine bakan taraf› düz, d›fllar› yuvarlakt›r. Sert bir besi
Rivayetler bir tarafa her köflebafl›nda yeni marka kah- yonlar›nda hasat›n toplanmas›n› kolaylaflt›rmak için 2-3 dokusu ile dolu olan tanenin düz yüzeyinde derin bir çizgi
ve tad›m ve sat›fl ma¤azalar›n›n p›trak gibi aç›ld›¤›, sabahla- metre olacak flekilde budan›r. yer al›r. Besi dokusunun d›fl› ince bir zarla kapl› olup o da
r› uyanabilmek için elinde kahvesi ile ifle gidenleri görme- Robusta'ya göre hastal›klara, iklim koflullar›na direnci daha sert bir kabukla çevrilidir. Tohum olarak kullan›lacak
ye al›flt›¤›m›z, yemeklerden sonra keyifle içti¤imiz, etraf›n- az, yetifltirilmesi daha zor ve pahal› olan Arabica a¤ac›ndan çekirdekler kabuklar›ndan ayr›lmazlar. Baz› a¤açlar›n mey-
da hofl sohbetler yapt›¤›m›z, neyse halim ç›ks›n fal›m diye- bir y›lda yaklafl›k 5 kg meyve ve bundan da 1 kg kahve çe- vesinden iki yerine tek çekirdek ç›kar. Peaberry denilen bu
rek fal kapatt›¤›m›z, hadi bir yorgunluk kahvesi içelim dedi- kirde¤i elde edilir. Meyvesi oval, yeflilimsi sar› renkte, daha çekirdekler daha yuvarlak olup meyvenin içinde tektirler
¤imiz, ço¤umuzun ö¤rencili¤inde keflifller gibi s›nav önce- az kafein içeren, dünya kahve üretiminin yüzde 70'ini olufl- ve normal kahve çekirde¤ine göre daha pahal›d›rlar.
sinde sabahlayabilmek için s›¤›nd›¤›, bir ac› kahveyi k›rk y›l turan Arabica çekirdekleri daha lezzetli ve tatl› bir aroma- Düzensiz olarak çiçek açan, meyvelerinin olgunlaflma-
hat›rlad›¤›m›z büyülü içecek kahvenin öyküsünü biliyor ya sahiptir. Bir fidan›n meyve üretebilmesi için 3-5 y›l ge- s› 9-11 ay süren Robusta ise 0-600 metreler aras›nda ye-
muydunuz? Bilmiyorsan›z iflte zevkle okuyaca¤›n›z bir hikâ- rekir. Yasemin gibi kokan keskin kokulu beyaz çiçe¤i yeflil tiflir. Arabica'n›n iki misli kadar kafein içerir ve odunsu lez-
ye. meyve verir ve meyvesi y›lda bir kaç kez olgunlafl›r. Olgun- zeti yüzünden daha az tercih edilir. Hastal›klara ve iklim
Olgunlaflt›kça k›zaran ya da koyu sar› renge bürünen, laflt›ktan sonra hemen toplan›rlar yoksa 14 gün içinde çü- koflullar›na dirençli oldu¤undan yetifltirilmesi kolay ve
kiraz› and›ran meyvesi yüzünden "kahve kiraz›" da denen rürler. Meyvenin içinde iki çekirdek bulunur. Çekirdeklerin ucuzdur.

mini mini kahve lügat›


A⁄IR KAHVE: Kahvesi bol olan kahve. “Okkal›” da F‹NCAN ZARFI: Kulpsuz kahve fincanlar›n›n içine Büyük fincan... KANCIK KAHVES‹: Yörüklerde genellik-
denir. Türk kahvesi eskiden “okkal›” olarak adland›r›lan kondu¤u, madenden yap›lm›fl süslü ayakl› kaplar... ‹BR‹K le kad›nlar›n içti¤i “flekerli kahve” anlam›nda kullan›l›r. K‹-
ve kenarlara do¤ru geniflleyen kulpsuz ya da küçük kulp- KAHVES‹: “Kahve ibri¤i” ya da “kahve gü¤ümü” denilen RAZ: Kahve bitkisinin daldaki ya da daldan yeni kopar›l-
lu fincanlarda içilirdi. Gelene¤e göre kahve tiryakileri sü- gagal› bak›r kaplara kahveyle birlikte so¤uk su konulur, m›fl tazesine verilen ad.... KOLTUK KAHVEHANELER‹:
rekli “okkal› kahve” içer. ‹lk olarak kahve ocaktan ask›l› korlar› küllenmifl mangalda ya da ocakta uzun uzun kay- IV. Murad döneminde keyif verici maddelerin yasaklan-
tepsi içinde gelir. Yan›nda üçte ikisi doldurulmufl bir bar- nat›l›r. Telvenin tamamen dibe çökmesi için biraz so¤uk mas› sonucu tiryaki kahvehaneleri, koltuk kahvehaneleri
dakta su bulunmal›. Ehlikeyf önce suyu içer. Bu, a¤›zda- su eklendikten sonra fincanlara konur. Köpüksüz olan ad›n› alm›flt›r... MERAKLI: ‹yi piflirilmifl, tiryaki kahvesi...
ki di¤er tatlar› ve aromalar› yok etmek içindir. Bardakta bu sert kahve, “Nescafe”yi and›r›r. KAHVE ATEfi‹: Hafif MIRRA: Mardin, Urfa ve Diyarbak›r yöresinde yayg›n
b›rak›lan birkaç damla su kahvenin üzerine dökülür. K›sa atefl... KAHVE D‹BE⁄‹: ‹çinde çekirdek kahvenin dövül- olarak içilen, gü¤ümden gü¤üme aktar›larak haz›rlanan
bir süre geçtikten sonra kahve höpürdetilmeye baflla- dü¤ü ahflap havan. Kahve “el” denilen demir bir tok- ac› kahve... S‹T‹L: Kahve cezvesi konulan üç zincirli, tafl›-
n›r... BÜLBÜL TÜKÜRÜ⁄Ü: Çok minik fincanlarda ik- makla dövülür... KAHVE GÜ⁄ÜMÜ: ‹çinde kahve pifliri- nabilir, gümüfl, pirinç ya da bak›rdan yap›lan minik man-
ram edilen kahve... BÜN: Arapça kahve çekirde¤i... len, genellikle bak›r, pirinç ya da tombak olan çeflitli boy- gal. Tombak olanlar› da vard›r... SULTAN KAHVES‹:
ÇALGILI KAHVEHANELER: “Semaî kahvehaneleri” de larda gagal› kaplard›r. Küçüklerine “kahve ibri¤i” de de- Frans›zlar›n köpüklü Türk kahvesine verdikleri ad... fiER-
denir. ‹lk örnekleri âfl›k kahvehaneleridir. Mahalle kahve- nir. KAHVE TAVASI: Kahve kavurmak için kullan›lan, BET: Çok flekerli kahve. M›rra haz›rlan›rken, kaynat›larak
leri, saz flairlerinin mani, koflma, destan okudu¤u, âfl›k ço¤unlukla demirden yap›lm›fl kepçe biçiminde kap. tamamen telve haline gelmifl kahvenin bir kere daha ar›
kahvelerinden zaman içinde ayr›flarak tulumbac›lar kah- “Kahve kavurma tavas›” da denir. Güneydo¤u'da “kü- suyla kaynat›lmas›ndan sonra ortaya ç›kan kahverengi
vehaneleri ad›n› alm›flt›r... DUDAK PAYI: Fincan›n a¤z›n- rek” ad› verilir. KAHVEC‹ ASKISI: Çad›r biçiminde tak›l- su... TAHM‹S: Kahve taneleri kavurmak. Kahve kavrulan
da b›rak›lan üç-dört milimetrelik pay... EL DE⁄‹RMEN‹: m›fl çubuklar› olan ve çubuklar›n birleflti¤i yerdeki halka- ve ö¤ütülen dükkânlar, “tahmisçiler” ya da “tahmisçiler
Çekirdek kahveyi ö¤ütmek için kullan›lan, silindir biçi- dan tutularak kahve servisi yap›lan, otuz-k›rk santimetre çarfl›s›” denilen yerlerde toplanm›flt›... TA‹L: Orta boy
minde genellikle pirinçten yap›lan, yirmi-otuz santimet- çap›nda, bak›r ya da pirinç kahve tepsisi. KAHVEC‹ KA- fincan... TESELL‹ KAHVES‹: Cenazeden sonra taziyeye
re boyunda kahve de¤irmeni... ERKEK KAHVES‹: Yörük- ZANI: Kahvehanelerdeki musluklu su kazan›. “Yedek” gelenlere ikram edilen kahve... YANDAN ÇARKLI: Ya-
lerde “sade kahve” anlam›nda kullan›l›r... ESNAF KAH- de denir. KAHVEDAN: Kahve cezve ve fincanlar›n›n n›nda kesme flekerle ikram edilen sade kahve... YÖRÜK
VEHANELER‹: Hamallar, mavnac›lar, tablakârlar, binek sakland›¤› yer... KAHVEL‹K: M›rra kahvesinin haz›rlanma- CEZVES‹: ‹kiye ya da üçe katlanabilen sap› olan cezve...
arabac›lar›, yük arabac›lar›, aflç›lar gibi birçok meslek sa- s›nda kullan›lan uzun gagal› kahve gü¤ümleri... KAKULE: Deniz Gürsoy’un “Sohbetin Bahanesi Kahve” kitab›ndan
hibinin mesleklerine göre topland›¤› kahvehaneler... M›rra kahvesine de kat›lan hofl kokulu bitki... KALLAV‹: (O¤lak Yay›nlar›) k›salt›larak derlenmifltir...

OCAK-fiUBAT 2010 • 7
keyfimin, k›rk y›ll›k hat›r› say›l›r kâhyas›
Gülhan Kara, kahvenin kendi yaflam›ndaki yoldafll›¤›yla bafllad›¤› yaz›s›na
kültürümüzdeki kahve duraklar›yla devam ediyor. “As›l kahve kültürü bizde. Bir el atsak
neler olur neler” demekten kendini alamayan Gülhan Kara, kahvenin yararlar›na ve
Türk kahvesi piflirmenin inceliklerine de de¤inmeden bitirmiyor yaz›s›n›.

GÜLHAN KARA ¤u kadar ne kadar da zor oldu¤unu anlad›m. Dünyada cid-


di bir kahve ticareti var ve dünyan›n güneyinde yaflayan in-
Kendimi bildim bileli kahve içerim. Gözümü açt›¤›mdan sanlar taraf›ndan yetifltirilen, toplanan kahveler, dünyan›n
beri kahve kokusu, fincanlar, cezveler, kahve de¤irmeni ile kuzeyinde yaflayanlar taraf›ndan tüketiliyor. ‹lginç… Kahve
tan›fl›¤›m. fiöyle bol köpüklü mis gibi bir Türk kahvesine tad›m› da ayn› flarap tad›m› gibi sabah saatlerinde, dama-
her zaman var›m. Çayla tan›flmam daha geç olmufltu. Eh- ¤›n alg›lar›n›n yüksek oldu¤u saat 10-11 civar›nda yap›l›yor.
likeyf’in geçen say›s›nda bahsetmifltim hatta. Ama kahvey- Dünyada bu ifli yapan çok say›da uzman var. Kahvelerin
le tan›fl›kl›¤›m çok küçük yafllar›mda oldu. Önce kokusuyla kalitelerine bak›l›yor, harmanlara karar veriliyor, çekirdek-
tan›flt›m tabii ki. Düzenli olarak kahve piflirilen ve içilen bir ler inceleniyor vs. Amerika, ‹talya, Fransa bu ifli son dere-
evde do¤duysan›z bu kaç›n›lmazd›r. ce profesyonel biçimde yap›yor. Kahvelerini markalaflt›r›p
“Bir fincan kahvenin k›rk y›ll›k hat›r› vard›r.” Ama ben- pazarlama, sat›fl ve tan›t›mlarla güçleniyorlar. Dünyaya
de ömür boyu kalan bir izi var ac› kahvenin. Çünkü baca- kahveyi arma¤an etmifl olan bizler ise bu konuda hâlâ hiç-
¤›mda cezveden henüz fincana boflalt›lm›fl s›cak kahvenin bir fley yapm›yoruz. Oysa as›l kahve kültürü bizde. Bir el
yan›k izini tafl›yorum 5 yafl›mdan beri. Rahmetli dedem atsak neler olur neler… Umar›m gelecekte de usulüyle
eve gelen misafirlere kahve piflirmek için yere oturdu. Kah- Türk kahvesi piflirmeyi ve içmeyi de bilen nesillerle bu kül-
ve tepsisini önüne çekti. Kahve kutusunu açt›, tahta kafl›¤›- tür yaflar ve yaflat›l›r.
n› haz›rlad›. Cezvenin içine 4 kafl›k kahve koydu. Üzerine 4 “Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet is-
fincan suyu ölçüp doldurdu. Kulpsuz, genifl a¤›zl› porselen ter, kahve bahane”
fincanlar› ve altl›klar›n› haz›rlad›. Ben de yan›na sokulmufl, Her ne kadar bahane de olsa kahve, her zaman soh-
dizlerimin üzerine çökmüfl merakla izliyorum yapt›klar›n› betlerin ayr›lmaz bir parças› olmufltur. Han›mlar›n bir biri- Tuvaline s›k s›k Osmanl›’n›n gündelik yaflam›ndan
çünkü 4. fincan benim için… Fincanlara, cezvedeki köpü- ni sabah kahvesine davetleri, beylerin birbirine bir ac› kah- ayr›nt›lar tafl›yan yerli oryantalist ressam Osman
¤ü paylaflt›rarak yar›lar›na kadar kahve koydu, cezvedeki ve ›smarlamalar›, kahvehanelerde buluflmalar, kahve falla- Hamdi Bey’in “Kahve Oca¤›” tablosu...
kahveyi bir kez daha kabart›p fincanlara bölüfltürdü. Fin- r›…
canlar benim dizimin dibinde duruyor ya da ben fincanla- Kahvenin hat›r› say›l›r bir içecek olmas› da onun a¤›rl›-
r›n dibine kadar sokulmuflum, kokusunu çok seviyorum ¤›n›, önemini hat›rlat›yor bize. Yemen’den gelifli, keyifli içi-
ya… Derken misafirlerden biri aya¤a kalk›p bizim aram›z- mi için özel fincanlar üretilmesi, s›cak külde bak›r cezvede barl› bir içecek olarak saray mutfa¤›nda yerini al›r. Saray
dan geçerken aya¤› fincana tak›lmas›n m›? Fincan baca¤›- usulünce piflirilmesi; az, orta, çok kavrulmufl çekirdekleri, görevlileri aras›na bir de "kahvecibafl›" eklenir. Saraydan
m›n alt›na do¤ru devrilmesiyle olan oldu. Can›m yanm›flt›. sade, az flekerli, orta, çok flekerli damak tad› seçenekleriy- konaklara ard›ndan evlere giren kahve, ‹stanbul halk›n›n k›-
Annem can havliyle çorab›m› indirince gerisini hat›rlamak le kahve müthifl bir kültür. Hele Türk kahvesi, yani Türk sa sürede tutkunu oldu¤u bir lezzet haline gelir. Sat›n al›-
bile istemiyorum. ‹yileflmesi aylar sürdü ve baca¤›mda kah- usulü piflirilen, çekirdekleri Yemen’den gelen kahve s›k› s›- nan çi¤ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulup, dibeklerde
ve merak›yla yanm›fl bir yan›k izine sahip oldum. Ne za- k›ya sahip ç›kmam›z gereken bir kültür. Osmanl›’n›n Avru- dövüldükten sonra cezvelerde piflirilmeye bafllan›r.
man kahve üzerine hikâyeler anlat›l›p an›lar paylafl›lsa be- pa’y› ak›nlar›yla Viyana’ya kadar götürdü¤ü kahve çuvalla- Venedikliler, Frans›zlar, Viyanal›lar, k›saca bütün Avru-
nim de anlatacak ilginç bir an›m oluyor. r›ndan günümüze döndü¤ümüzde nas›l bir popüler kültü- pa kahveyle Türkler sayesinde tan›flt› ve kahveyi Türk usu-
40 senedir kahve keyfime hiç ara vermedim. Ama rün temellerini att›¤›m›z›n ve dünyaya arma¤an etti¤imizin lü piflirerek içmeyi ö¤rendiler.
Türkiye’de 70’li y›llar›n sonlar›nda yaflanan ve yafl›m gere¤i fark›nda m›y›z acaba? Kahve de, kakao gibi a¤açta yetiflen Günümüze geldi¤imizde ve flöyle bir çevremize bakt›-
detaylar›na çok akl›m›n ermedi¤i ekonomik ve siyasi kriz yuvarlak meyveleri olan bir bitki. Kuru Kahveci Mehmet ¤›m›zda ‹talyan ve Amerikan kahve markalar›n›n, kafeleri-
tüm kahve tiryakilerinin kahve keyfine zoraki ara verdirdi. Efendi ve O¤ullar›’n›n web sayfas›nda flöyle tan›mlan›yor: nin h›zla yayg›nlaflt›¤›n› ve gençli¤in çok ilgi gösterdi¤ini gö-
79-80’li y›llard› hiç unutmuyorum, can›m kahve çektikçe “Yasemin gibi kokan beyaz renkli çiçe¤i, kiraza benzeyen rüyoruz. Türk kahvesinin, makinelerle haz›rlanan ‹talyan,
mutfaktaki içi bofl kahve kutusunu aç›p koklard›m... Baba- k›rm›z› meyvesi ile kahve bitkisi 10. yüzy›lda Habeflistan’da Frans›z ve Amerikan usulü kahvelere göre daha zor, u¤rafl-
m›n “ah flimdi bir fincan köpüklü kahve olsayd›, ne iyi olur- (Etiyopya)'da keflfedildi. O dönemde, meyveleri kaynat›l- t›r›c› ve özen isteyen bir yöntemle haz›rlanmas›ndan dola-
du” dedi¤i Türk kahvesine hasretlik çekti¤imiz günleri çok d›ktan sonra suyu içilmek suretiyle t›bbi amaçl› kullan›l›yor y› tahminimce bir ara Türk kahvesini neredeyse kaybetme
flükür ki çabuk atlatt›k. Bir daha da yaflamad›k. ve "sihirli meyve" olarak adland›r›l›yordu. Kahve bitkisinin noktas›na gelmifltik.
Bir kahvesever olarak meslek seçti¤im alanda bu sev- ünü yay›l›nca, yüzy›llar boyu sürecek yolculu¤u da bafllad›.” “Haz›r kahve” tabir edilen ve s›cak suyla h›zl›ca haz›r-
gim ve kahveye olan ilgim hep iflime yaram›flt›r. Ayn› flarap Kakao çekirdekleri de önceleri Aztekler taraf›ndan kayna- lanan kahvelerin ülkemize girdi¤i ve tüketiminin h›zl›ca art-
tad›mlar› gibi zaman zaman kahve tad›mlar› yapt›r›l›r gur- t›larak suyu içiliyordu. t›¤› y›llarda (80-85’li y›llar) Türk kahvesi evlerden bile uzak-
melere ve yazarlara. Tad›lan kahvelerin yorumlanmas› iste- Yemen Valisi Özdemir Pafla, Yemen'de içti¤i ve çok laflm›flt›. Kahvemizin k›ymetini bilmemiz gerekti¤i yönünde
nir. Kat›ld›¤›m tüm kahve tad›mlar›nda bu iflin keyifli oldu- sevdi¤i kahveyi ‹stanbul'a getirir. Kahve, k›sa zamanda iti- yaz›lar yaz›l›p, gazeteci gurmeler durumun önemini hat›rla-
t›nca yeniden kendimize geldik. Eminönü’ne her indi¤imde
Kurukahveci Mehmed Efendi’nin dükkan› önünde s›raya gi-
rip 100 gr orta kavrulmufl kahve almadan geçmiyorum.
Orada kuyru¤a giren insanlar›n yüzünde, taze kavrulmufl
kahvenin verdi¤i mutlulu¤u ve heyecan› gördükçe ben de

türk kahvesinin özellikleri mutlu oluyorum.


Kahve gerçekten de bir keyif içece¤idir. Yudum yu-
dum, hatta höpürdetilerek içilmesi adettendir. Ay›p sayar-
lar ama ay›p de¤ildir. Bilakis kahveyi höpürdeterek içti¤iniz-
Dünyan›n en eski kahve piflirme yöntemi. Köpük, kabul edilir. Çünkü di¤er tüm kahveler belli derece- de kokusunu, aromas›n›, tad›n›, kalitesini daha iyi anlars›n›z.
kahve ve telveden olufluyor. Yumuflak ve kadifemsi lerdeki s›cak sularla kahvenin demlenmesi ya da özü- Kahve, görücüye ç›kan genç k›z›n elleri titreyerek piflir-
köpü¤ü sayesinde tad› ve kokusu uzun süre damak- nün ç›kar›lmas›, filtre edilmesi yöntemiyle haz›rlan›r. di¤i en özel ve en önemli ikram içece¤idir. Kahve, iflten
ta kal›yor. Birkaç dakika süresince flekli bozulmadan Gelece¤i anlatmak, yani fal bakmak için kullan›lan tek yorgun gelmifl efline han›m›n zevkle piflirip ikram etti¤i yor-
kalabilen bu leziz köpü¤ü sayesinde, fincanda uzun kahvedir. Eflsizdir, çünkü kahvesi yani telvesi fincan›n gunluk içece¤idir. Kahve, rak›l› sohbet masalar›ndan kalk›l-
süre s›cak kalabilen Türk kahvesi, ince kenarl› fincan- içinde durdu¤u halde içilebilen k›sm› filtre edilmifl gi- madan önce o akflam›n kapan›fl içece¤idir.
da sunuldu¤u için, di¤er kahvelere göre daha yavafl bi durudur. fiekeri, tercihe göre piflirilme s›ras›nda Kahve, “kahve alt›”ndan sonra kuflluk vaktinin içece¤i-
so¤ur ve daha uzun süren bir kahve keyfi sunar. Yo- ilave edildi¤inden di¤er kahveler gibi sonradan tat- dir. Velhas›l kahve cezvesiyle, fincan›yla, yan›nda lokumuy-
¤un k›vam› ve aromatik yap›s› ile a¤›zdaki lezzet to- land›r›lmas›na gerek kalmaz. Sabah mahmurlu¤unu- la her zaman özeldir.
murcuklar›n› afl›r› uyararak haf›zada yer eder. Kendi- zu h›zl›ca üzerinizden atmak, çabuk uyanmak ve bü-
ne özgü enfes kokusu ve özel köpü¤ü ile di¤er kah- tün günü ayn› uyan›kl›kla geçirmek istiyorsan›z, üflen- Günde bir fincan kahve iyidir!
velerden kolayl›kla ay›rt edilebilir. Kahve tutkunlar› meyin kendinize bir fincan sade Türk kahvesi piflirin Nefes aç›c›d›r. ‹yi bir antioksidand›r. Konsantrasyonu artt›-
taraf›ndan, kaynat›larak içilebilen tek kahve olarak ve afiyetle için. r›r, zihin aç›c›d›r. S›radan bafl a¤r›lar›na iyi gelir. Unutkanl›k
ve Parkinson riskini azalt›r.

8 • OCAK-fiUBAT 2010
“uyku yorgans›z, kahve dumans›z olmaz”
Ülkemizde yetiflmeyen bir bitki nas›l olur da Türk kahvesi ad›yla an›l›r? Kahvehane
kültürü nas›l do¤mufl, nas›l yayg›nlaflm›flt›r? ‹yi kahve haz›rlaman›n s›rlar› nelerdir? kahve içiyorsan›z
Ve belli bafll› kahve türleri hangileridir?
bunlar› bilmelisiniz
ADNAN fiAH‹N n›yor. Kahve Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517’de, Ye-
men Valisi Özdemir Pafla taraf›ndan ‹stanbul’a getirilmifltir.
Hem fieytan kadar kara olacak, hem cehennem kadar s›- Kahve, k›sa zamanda itibarl› bir içecek olarak saray
cak. Hem cennet kadar güzel hem de aflk ve kad›n kadar mutfa¤›nda yerini alm›fl ve büyük ilgi görmüfl öyle ki Sa-
tatl›. Yeryüzü üzerinde böyle bir tan›m, sadece kahve için ray görevleri aras›na kahvecibafl› ad›nda bir de rütbe ek-
yap›lm›flt›r. Köpüklerinde kaynam›fl hat›ralar... Telvesinde lenmifltir. Padiflah›n ya da ba¤l› oldu¤u devlet büyü¤ünün
gelece¤e dönük kurumaya yüz tutmufl umutlar. Nedir bu kahvesini piflirmekle görevli olan kahvecibafl›, sad›k ve s›r
sohbetler için bahane etti¤imiz, keyifleri bütün k›lan içecek? tutmas›n› bilenler aras›ndan seçilir. Osmanl› tarihinde kah-
Kahve, Kökboyas›giller (Rubiaceae) familyas›n›n Coffea cin- vecibafl›l›ktan sadrazaml›¤a yükselenlere bile rastlanm›flt›r.
sinden bir a¤aç ve bu a¤ac›n meyve çekirdeklerinin kavru- Saraydan konaklara ard›ndan evlere giren kahve, ‹stanbul
lup ö¤ütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile kar›fl- halk›n›n k›sa sürede tutkunu oldu¤u bir lezzet haline gelir.
Kalite düfltükçe kahve ac›lafl›r.
t›r›lmas›yla yap›lan içece¤in ad›d›r en basit tan›m› ile. Ad› 1544 y›l›nda ‹stanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap, ilk
Süt, kahvenin lezzetini azalt›r.
ilk bulundu¤u yer olan Habeflistan’›n Kaffa yöresinden ge- kahvehaneyi açar. ‹stanbul’a gelen Venedikli tacirler, çok
So¤uk kahveler, koyu kahveden yap›lmal›d›r. So-
liyor (Qahwah). ‹lk kullan›m›ndaki anlam›, keyif veren içki. sevdikleri bu içece¤i Venedi¤e tafl›rlar. Böylece Avrupal›lar
¤uk kahvede, normal kahvede kullan›lan miktar›n
Kahve çiçe¤i beyazd›r, yasemin gibi kokar. Meyvesi; büyük- kahveyle ilk kez 1615'te tan›fl›rlar. Önceleri limonata sat›-
iki-üç kat› kahve kullan›l›r.
lü¤ü, flekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle kahve kira- c›lar› taraf›ndan sokaklarda sat›lan kahve, 1645’te aç›lan
Havayla temas bayatlama sürecini h›z-
z› olarak da adland›r›l›r. ‹çinde ince iki çekirdek bulunur. ‹talya’n›n ilk kahvehanesinde yerini al›r. K›sa zamanda sa-
land›rd›¤› için kahve ö¤ütüldükten k›sa
Çekirdeklerin birbirine bakan taraf› düz, d›fl taraf› yuvarlak- y›lar› h›zla ço¤alan bu kahvehaneler de; di¤er pek çok ül-
bir süre sonra tüketilmelidir.
t›r. Her çekirde¤in içinde ayn› biçimde bir tohum (kahve kede oldu¤u gibi özellikle sanatç›lar›n, ö¤rencilerin ve her
tanesi) vard›r. Tanenin düz yüzeyinde, içi sert bir besido- kesimden halk›n bir araya gelerek sohbet ettikleri en göz-
kusu ile dolu olan, derin bir çizgi yer al›r, besidokusunun de yerler haline gelir. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya
kahve çeflitleri
Espresso: Kahve makinesi ile haz›rlanan ‹talyan
d›fl tabakas› ince bir zarla kapl›d›r. Zar›n d›fl›nda ise daha 1651’de ulafl›r. Osmanl› topraklar›nda kahvehane say›s›
kökenli kahve türüdür.
sert bir kabuk vard›r. Baz› kahve meyvelerinden 2 yerine 1 h›zla artar. Yarenlik etmek amac›yla buralarda toplanan
Cappuccino: Temel olarak espressonun kö-
çekirdek ç›kar. Tek ç›kan çekirde¤in fiyat› normal kahveye muhtelif zümrelerden ve de¤iflik kültür seviyelerinden in-
pük ve süt kombinasyonundan oluflan kahve çe-
göre pahal›d›r. Uzmanlar Türkiye’de kaliteli Türk Kahvesi sanlar, çok h›zl› geliflen bir kültürel birikim ortam›, sosyal-
flididir.
yap›lmad›¤› yolunda ortak görüfle sahipler. ‹thal edilen kah- leflme mekân›, siyasî iktidar karfl›s›nda seslerini duyurabil-
Türk kahvesi: Türk Kültürü’ne özgüdür ve tel-
ve kalitesi ekonomik de¤erden dolay› giderek düfltü. Bir dikleri bir kamusall›k meydana getirirler. Kahvehane za-
vesi ile beraber servis yap›lmaktad›r
dönem ithalat yasakland›¤› için nohut bile kar›flt›r›ld›¤› id- manla kültürel ve toplumsal hayata dâhil olmay› baflar›r.
M›rra: Arka arkaya demlenerek haz›rlanan Gü-
dia ediliyor. Peki ülkemiz topraklar›nda yetiflmeyen kahve Birçok de¤iflikliklere u¤rayarak hayatiyetini devam ettirir.
ney Do¤u Bölgesi’ne has ac›, yo¤un ve sert kah-
neden Türk Kahvesi ünvan› alm›fl. Türk Kahvesi diye tan›m- ‹lk bafllarda marjinal bir yenilik olarak görülen kahvehane,
ve çeflididir.
lanmas›, piflirme metodundan dolay›. Osmanl› döneminde toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar›n› karfl›la-
Americano: Espressoyu sert bulan Amerikal›-
yurtd›fl›ndan gelen yabanc› görevliler, Türkiye’de kahveyle yan merkezî bir konuma gelir. Not: Bu bilgilerin büyük
lar taraf›ndan bulunan s›cak su ile espresso’nun
tan›fl›yorlar ve diyorlar ki; burada farkl› bir siyah içecek var. k›sm›n› sa¤layan de¤erli dost sevgili Zeynep Kak›nç ha-
kar›fl›m›ndan haz›rlanan kahve türüdür.
Bunu içince çok keyif veriyor. Türk’ün içece¤i olarak tan›- n›mefendiye teflekkürlerimi sunar›m.
Mocha: Çikolata ve lattenin kar›flt›r›lmas› ile ha-
z›rlanan kahve çeflididir.
Latte: Espresso ve bir miktar sütün köpürtül-
mesi ile yap›lan kahve çeflididir.
Viennese: Viyana kökenli olan espressonun bir
miktar krema ve biraz çikolata ile kar›flt›r›lmas› ile
haz›rlanan kahve çeflididir.
Macchiato: Espressoyu do¤rudan süt köpü¤ü
ile kar›flt›rarak haz›rlanan kahve çeflididir.
Supremo: Kolombiya'da yetiflen kaliteli kahve
çeflidine verilen isimdir.

adnan flahin’den türk kahvesi


Fincan bafl›na 5 ile 8 gr. aras›nda kahve
Bir fincan so¤uk su, fleker
Kahve, so¤uk su ile piflirilmeli. Çünkü so¤uk su-
da oksijen oran› daha fazla. Oksijen kahveye do-
kundu¤unda, kahve, lezzetini b›rak›yor. Kahve, su
ve istenen miktarda fleker cezveye konur. Yal-
n›zca bu aflamada kahve kar›flt›r›l›r. Püf noktas›,
kahvenin kaynamamas›. Kaynatma kahveyi ac›lafl-
t›r›yor. Kaynama noktas›na gelmeden fincana kö-
pük da¤›t›l›p tekrar atefle konur ve yine kaynat-
madan fincana boflalt›l›r. K›s›k ateflin önerilme
nedeni kaynamay› önlemek. Kontrol ediliyorsa,
k›s›k ya da h›zl› atefl fark etmez.

türk kahvesiyle frappe


fiekerli Türk kahvesi
3 kafl›k vanilyal› veya çikolatal› dondurma
2 tane buz
Bir fleyk›r ya da blender’e vanilyal› ya da çikola-
tal› dondurma konur. ‹çine buz eklenir ve daha
önce piflirilen Türk kahvesi, telvesiyle birlikte üs-
tüne dökülür, iyice kar›flt›r›l›r. Pipetiyle birlikte
frappe barda¤› ya da su barda¤›yla servis edilir.

OCAK-fiUBAT 2010 • 9
“do¤u’da dikkate de¤er bir siyah içecek”1
üç isimle karfl›lafl›yoruz: Fakîh Muhammed ibn Sa’îd El-Zeb-
Kahvenin kökenindeki efsanelere de¤inen Nilhan Aras diyor ki: Sosyal bilimlerin pek hânî, Ali ibn Ömer el-fiâzilî (ö.1418), Ebu Bekr ibn Abdul-
çok alan›nda farkl› pencerelerden ele al›n›p incelenebilen, üzerine pek çok tart›flma lah El-Aydarûs (ö.1582).11 Bu kiflilerin varl›klar›yla, kahveyi
Yemen’e nas›l getirdikleriyle, hatta kahveyi gerçek dönem-
aç›labilen kahve tam da Hattox’un dedi¤i gibi “hiçbir zaman sadece bir içecek niteli¤i leri gere¤i tan›y›p tan›mad›klar› dahi tart›flmal› iken kahve-
tafl›mad›” ama Heise’in söyledi¤i gibi her zaman “dikkate de¤er bir siyah içecek” oldu. nin ortaya ç›k›fl›na iliflkin enine boyuna yazan ve “Kahve iç-
me al›flkanl›¤›n›n bafllamas›yla hiçbir devlet yükselmedi ya
da y›k›lmad›, hiçbir kent kuflat›l-
mad›, hiçbir halk k›l›çtan geçiril-
N‹LHAN ARAS medi ve genellikle söz düellosu
halinde geçen bu çat›flmada hiç-
‹çilmez mi ki yemek üstüne de flöyle bir kahve bir büyük adam kellesini kaybet-
Az flekerli çok kaynam›fl veya sade medi. Elbette kahve ticaretinden
Konuflulsun fiskos edilsin büyük servetler kazan›ld›; birkaç
Sürülsün bir yandan da havagaz›na cezve kent ve bölge kahve ticareti yol-
Hayal vericidir gönül aç›c›d›r lar› üzerindeki konumlar› saye-
Is›nm›fl suda höpürdedikçe telve sinde geçici de olsa s›n›rl› bir
Kalmaz bu fokurdamayla köpük kalmaz ama ekonomik canlanma yaflad›.” di-
Baflka olur HAC‹VAT’a baflka lezzet verir yen Hattox kahvenin ‹slam dün-
Sonunda KAMER HANIM’›n eliyle uzat›lan kahve2 yas›na girifliyle ilgili baz› kesinlikle-
ri listeler:12
Antony Wild Kahve: Bir Ac› Tarih isimli kitab›nda “hiç- 1. Yemen’deki belirli sufi tari-
lik”ten olmasa da 120 bin y›l önceden bafllay›p bugüne katlar›n›n müritleri aras›nda 15.
antropoloji tarihini bambaflka bir pencereden ve belki de yüzy›l›n birinci, ikinci ya da daha
flimdiye dek bak›landan çok farkl› flekilde ele al›r, ilginç bir zay›f ihtimalle üçüncü çeyre¤inde
varsay›mda bulunur. “Antropolojinin ezeli gizemlerinden uyar›c› bir bitkisel maddeden ya-
biri de,” der, “muhtemelen 500 bin y›l önce oluflan ve so- p›lma bir içece¤in yayg›nlaflt›¤›
nucunda insan beyninin, özellikle bilinçli düflünmenin ger- anlafl›lmaktad›r…
çekleflti¤i büyük beynin boyutunun yüzde 30 oran›nda art- 2. 15. yüzy›l›n üçüncü çeyre-
t›¤› beyin genifllemesidir.” Bunun için en akla yatk›n kura- ¤indeki bir tarihe gelindi¤inde,
m›n dil geliflimi oldu¤unu söyleyerek flu ç›karsamay› yapar: sözkonusu içecek kahve çekirde-
“‹nsan, Habeflistan’›n ayn› yüksek da¤lar›nda yabani kahve ¤inin bir bölümünden ya da bö-
a¤açlar›n›n ço¤almas›n›n bu süreçte parma¤›n›n olabilece- lümlerinden yap›lmaktayd›…
¤ini düflünmekten kendini alam›yor. Kahve, her zaman kav- 3. Kahve önce Yemen’de
rama ve ifade etme h›z›yla iliflkili olmufltur.”3 yayg›nlaflmaya bafllad›.
Wild, ayn› metnin devam›nda Yarat›l›fl öyküsüne de 4. Her ne kadar tart›flmaya
kahve üzerinden farkl› bir bak›fl aç›s› koyar, “Yarat›l›fl öykü- aç›k noktalar varsa da, kahve al›fl-
sündeki ‘Bilgi A¤ac›’n›n yasak meyvesiyle birlikte öz fark›n- kanl›¤›n›n bafllamas› hemen her
dal›¤›n ani do¤uflu, kafein gibi uyar›c› bir maddenin teflvikiy- zaman tarikatlara ba¤lanmakta-
le gerçekleflmifl olabilir.” der.4 Gerçi ne kutsal kitaplar d›r.
kendi bak›fl aç›lar› ve terminolojileriyle yarat›l›fl› anlat›rken Ya da b›rakal›m tüm bunlar›
ne de Enis Batur ünlü Elma’s›nda “bilmenin, bilmek isteme- ‹slam Ansiklopedisi’nin Yasin
nin bedeli” olarak insan›n dünyaya gönderilme sürecini okunup salavat getirilirken içile-
masals› bir dille anlat›rken kahveden söz eder.5 Bununla bilece¤ini söyledi¤i (evet, din ç›-
birlikte yine de kahvenin din dünyas›nda yeri oldu¤u, kah- k›fll› söylenceler bu nedenle, ke-
veyi dilleyen her kitapta anlat›l›r. De¤il mi ki, en bilindik sinlikle kabul edilebilir!) flu kara
kahvenin bulunuflu öyküsü/söylencesi de dinle iliflkilidir. sevgili kahve için, hiç sade Türk
Kahvenin milad›n›n kesin olmay›fl›n› ve üzerindeki söylen- “Seyyar Kahveci”, van Moor, 1714 kahvesi k›sm›na girmeden -hatta,
celerin dini referanslar›n› belki de en iyi, en derli toplu ola- yan›nda çifte kavrulmufl Antep
rak Ulla Heise s›ralar.6 f›st›kl› lokum ve kokulu likörden
“1450’den önce kahve kullan›m›na iliflkin bilgiler son anlam› oldu¤una kanaat getiren bu en kudretli din adam› hiç söz etmeyelim- flöyle söyleyip konuyu kapatal›m: Sos-
derece mu¤lak oldu¤undan, yitip gitmifl olan bilginin yerin- Ömer’i sürgünden kurtarmakla kalmaz, onu arma¤anlara, yal bilimlerin pek çok alan›nda farkl› pencerelerden ele al›-
de -böyle durumlarda s›k s›k görüldü¤ü gibi-fantezi yüklü hatta unvanlara bo¤ar. Sözkonusu kitaptaki üçüncü ve son n›p incelenebilen, üzerine pek çok tart›flma aç›labilen kah-
efsaneler ve binbir gece öyküleri cirit atar. Bu öykülerin üç versiyon ise -her ne kadar yazar, bunu Hz. Muhammed’in ve tam da Hattox’un dedi¤i gibi “hiçbir zaman sadece bir
varyasyonu vard›r. Bunlar›n en tan›nm›fl› 1671’de Banesius müminlere, sarhofl edici içkileri yasaklamas›yla iliflkilendire- içecek niteli¤i tafl›mad›” ama Heise’in söyledi¤i gibi her za-
ad›nda bir filolog taraf›ndan Roma’da yay›mlanm›flt›r.” rek aktarm›fl olsa da8 - tam anlam›yla cüretkâr ve söylen- man “dikkate de¤er bir siyah içecek” oldu. Afiyet olsun…
Heise’in sözünü etti¤i öykü asl›nda, söylencenin hemen ce sözcü¤ünü bütünüyle karfl›l›yor: “Do¤ulu öykü anlat›c›-
1
herkesçe bilinen ve kabul gören versiyonudur. O, biraz da- lar›, büyük peygamberlerinin amans›z bir hastal›¤a yakalan- Heise, Ulla; Kahve ve Kahvehane, Dost Kitabevi, 1. bask›, 2001,
ha ayr›nt›l› ve zengin kadrolu anlatsa da dilden dile dolaflan d›¤›n› kulaktan kula¤a anlat›rlar. Ankara s. 11
2
Birsel, Salâh; Kahveler Kitab›, T. ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, No:
haliyle öykü flöyle özetlenebilir: Bir keflifl -ço¤u kez “Kaldi” Bunun üzerine baflmelek Cebrail, bu defa elinde du-
243, 1983, Ankara, s.19-20 (ayn› yaz›md›r).
ad›yla an›l›r- keçilerin gece uyuyamamas›n› araflt›r›nca, hay- man› tüten, koyu renkli bir s›v›yla dolu bir kapla peygam- 3
Wild, Antony; Kahve: Bir Ac› Tarih, MB Yay›nevi, Birinci Bas›m,
vanlar›n koyu yeflil bir bitkinin yapraklar›n› ve “meyve”sini bere görünür. Hz. Muhammed bu içece¤i içer ve derhal 2007, ‹stanbul, s.27-28.
yedi¤ini, sonra da tüm gece zinde biçimde hoplay›p z›pla- sa¤l›¤›na kavuflur. Bu efsanenin de de¤iflik versiyonlar› var- 4
A.g.e., s.28.
5
d›klar›n› görür. d›r. Özellikle de kahve içmenin etkileri balland›ra balland›- Kahvenin arkeolojik geçmifli ‹ncil ve Kur’an-› Kerim zaman›na
Yaprak ve meyvelerden kendisi de tadar, hatta kayna- ra anlat›l›r.”9 uzansa da günümüzde bilinen ve kabul edilen tarihi kutsal kita-
t›p içer, ayn› etkinin kendisinde de oldu¤unu görür. Sonra Di¤er yandan Kâtip Çelebi bunun tam tersini ama, dö- plara ulaflamad›¤›ndan kahve ve etkisi bu metinlerde yer almaz.
Ancak ayr›ca Enis Batur; Elma, Sel Yay›nc›l›k, ‹stanbul, 2006, s.138-
bu meyvelerin bilindi¤i ve kullan›ld›¤› co¤rafya genifller. Ya- nemine göre hayli cüretkâr bir tav›rla savunarak kahvenin,
139
zar, bu ilk söylencenin Arap ve Türk versiyonlar›n›n temel- flehveti kesti¤ini bundan ötürü Yemen halk› ile fleyhler ve 6
Heise; s.14.
de ayn› olsalar da, Türk versiyonunda çoban›n7 Sufi der- sufiler aras›nda çok çabuk yayg›nlaflmas›na yol açt›¤›n› söy- 7
Heise anlat›s›nda keflifllere, manast›r çoban›n›n uyar›da bulun-
vifllere gidip y›ld›r›m çarp›nca etrafa çok güzel kokular ya- lemifltir.10 Kahvenin görüldü¤ü ilk yer Etiyopya olsa da du¤unu söylemektedir.
8
yan bir a¤açtan söz etti¤ini belirtir, “Böylece kahve kavur- yüzy›llard›r kahve ile özdeflleflmifl olan Yemen’dir. Ralph S. Yazar burada önemli bir hata yapm›flt›r. ‹slam dini bilgilerine
man›n s›rr› keflfedilmifl olur.” der. Hattox bunu Yemen’in Etiyopya ile yak›nl›¤›na, hatta bu göre yasak peygamber arac›l›¤›yla, Allah taraf›ndan emredilmifltir.
9
Ulla Heise’nin aktard›¤› ikinci versiyon 13. yüzy›l ‹slam yak›nl›k nedeniyle H›ristiyanl›k öncesi döneme varan Heise; s.16.
10
Birsel, s.7.
dünyas›nda geçer. Halifenin de kar›flt›¤› öykü Ömer ad›nda önemli iliflkileri oldu¤una yorar. 11
Cengiz, Halil Erdo¤an; “Kahvenin Kirli Çamafl›rlar›”, Ehlikeyfin
bir sürgünün ve cüzzaml› arkadafllar›n›n hiçbir yiyecek ye- ‹lkin yenilen sonralar› içilen kahvenin Yemen’e girifliyle, Kitab›, Haz.:Fatih T›¤l›, Kitabevi, ‹stanbul, 2004, s.37.
tiflmeyen çölde kahve taneleri bulup -Ömer bulur- kayna- daha do¤rusu Yemen’e ilk getirenin ve/veya burada ilk içe- 12
Hattox, Ralph S.; Kahve ve Kahvehaneler - Bir Toplumsal
tarak içmeleriyle açl›ktan ve hastal›ktan kurtulmalar›n› an- nin kim oldu¤una iliflkin birden fazla sav bulunmakta. Bu ‹çece¤in Yak›ndo¤u’daki Kökenleri, Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar› 38,
latmaktad›r. Olay halifenin kula¤›na gidince bunun ilahi bir noktada her biri ayr› ayr› yolculuklar›nda kahveyle tan›flm›fl 2. bask›, ‹stanbul, 1998, s.7, 19-20.

10 • OCAK-fiUBAT 2010
hayal kahvesinde kahve içtim Cankut fiaml›, ‹stanbul’un
fal›na bak›yor.

CANKUT fiAMLI

Fincan›n dibinde kalan, biraz sulu telveyi çalkalad›m, niyet


tuttum, taba¤›ma ters çevirerek kapatt›m. Neyse halim,ç›k-
s›n fal›m... Fincan so¤uduktan sonra açt›m. Karfl›ma ‹stanbul
flekli ç›kt›. ‹stanbul’un fal›na bakt›m.
‹smin”‹”ile bafll›yor, ilkbaharda do¤muflsun. Do¤umun
zor olmufl. Eben Sultan ,ömrü uzun, baht› aç›k, dini ‹slam
olsun demifl. {29 May›s 1453}. Kula¤›na üç kere ad›n ‹stan-
bul, ‹stanbul, ‹stanbul diyerek ezan okumufl...
Kurba¤alar›n k›fl uykusundan uyand›¤›, do¤an›n yeniden
canlanmaya bafllad›¤› bir dönemde dünyaya gelmiflsin. T›p-
k› kurba¤alar gibi, konuflmay› sevdi¤inden, çevrene ses ve
renk kat›yorsun. Dostuna karfl› tam dost, düflman›na karfl›
da amans›z bir düflmans›n.
Yar›nlarda baz› imkanlarla karfl›laflacaks›n. 2 vakte ka-
dar, B harfli bir yerden k›smet var. Bu k›smeti 2B’de gece-
kondu yapma yönünde de¤erlendiriyorsun. Cesur ve kor-
kusuz,kendine güvenen bir yap›n var. Elin de gönlün de
çok aç›k. Dünya umurunda de¤il. Sen bildi¤ini okuyorsun.
Duygusal hayat›nda, aflk büyük yer tutuyor. ‹yi bir sevgili,
kötü bir eflsin. {k›z sen ‹stanbul’un neresindensin}
‹ki kusurun var. Bazen sab›rs›z ve bencil oluyorsun.
U¤urlu rengin k›rm›z›, beyaz. U¤urlu günün Sal›. U¤ur-
lu say›n 34. fiifal› bitkin zakkum.
Kalabal›klar geliyor,gidiyor. Adamlar gelmifl ”seni yene-
ce¤im ‹stanbul” diye. ‹çine etmifller... Ama oyun bitmedi.
{Bu da gelir bu da geçer a¤lama}
Galata’da bir kule görüyorum. Laf› ç›km›fl, K›z Kulesi’ne
âfl›k diye. {Ah ‹stanbul ‹stanbul olal› hiç görmedi böyle bir
aflk}. ‹nanma, bu kule, aniden ç›kacak bir engele iflaret edi-
yor. Ayn› zamanda mücadeleye, kavgaya,korku ve ümide kap›’da taç var. Taç, bir davay› kazanma iflareti. Mahkeme Sarayburnu’nu e¤ri ve yass› görüyorum. E¤ri ve yass› bu-
de delalettir. kap›s›ndan mutlu bir haber var. runlar ilgi çekicidirler. Fakat onlara sahip olan›, anlamak zor-
Eyüp taraflar›nda mezar tafllar› var. Mezar tafl› dikine Adalar tesbih taneleri fleklinde. Bu da maksad›na ere- dur. At›lgan,ateflli ve cesur olurlar. Düfl güçleri zengindir. Ah
ise yeni bir ölüme,yatay durumdaysa a¤›r hastal›¤a iflarettir meyece¤ine, dostlar›n taraf›ndan terk edilece¤ine yorulur. güzel ‹stanbul... Seni iki kifli çok sevmifl. Biri sana dün bir te-
Kemerburgaz, Çekmeköy etraf›nda siteler görüyorum. Burada s›rt s›rta dönmüfl iki flekil var. Rumeli ile Ana- peden bakt›m aziz ‹stanbul diyerek senin güzelli¤ini sevmifl. Ef-
A¤açl›k içinde görülen ev, mutlu bir yuvan›n, ç›plak bir ze- doluya benziyor. Aralar›ndan y›lan gibi bir su k›vr›la k›vr›la sunlu güzellikleri senin yaratt›¤›na inanm›fl. Öbürü,bo¤aziçin-
minde görünen ev ise miras›n iflaretidir. seni ikiye bölüyor. Bu y›lan sinsi düflmanlar› temsil eder. Se- de, bir garip. Bafl harfi O... Rumelihisar›’na oturmufl, oturmufl
Kartal, Pendik’te kufllar görüyorum. Bu k›smet haberci- nin bir taraf›n Do¤ulu bir taraf›n Bat›l›. Ama bat›l› taraf›n da bir türkü tutturmufl. Seni mermer tafllar›nla, mart› kufllar›n-
si, gagas›nda bir fley tutuyorsa, büyük, k›smetli bir haber a¤›r bas›yor. la, orta yerindeki sinemanla sevmifl... Vebalini yüklemifl boynu-
çok yak›nda gelecek demektir. Al›flverifl merkezleri yüzün- Tek tek tepeler görüyorum. 7 tane. {yüksek yüksek te- na. O ki seni gözlerinden hicran yafllar› boflaltarak çok sevdi
den o yörede fiyatlar artabilir. Elini çabuk tut. pelere ev kurmas›nlar} Tepe falda pek iyi demezler. Sah- ,sen ki onu belediye çukuruna düflürerek öldürdün. Ne diye-
Ak›nt› burnunda bal›k iflareti var. Bu,k›sa ve ac›yla biten te arkadafllara sahte dostlara yorumlan›r. Ama bir Tepeba- yimki ben sana... Daha da ben bu fala bakamam.
saadete iflarettir. fl›’n var ki ondan hay›r göreceksin. Kahveyi piflir dursun
Beyo¤lu civar›nda horoz ç›k›yor. Bu da hay›rl› haber an- Etraf›nda sular görüyorum. Fokur fokur kaynamakta. 3 Koy fincana durulsun
lam›na gelir. {Beyo¤lu’nda gezersin gözlerini süzersin} Ho- vakte kadar korktu¤un bir fley bafl›na gelecek. Sars›lacaks›n. ‹stanbul’un fal›nda
rozun etraf›ndaki flekiller kötü de olsa,iyiye delalettir. Top- Hep ihmal etmiflsin, haz›rl›ks›z yakalanacaks›n. Sen kendini bulursun.

napoleon, dumas, bach ve balzac’›n ortak noktas› nedir?


Kahvenin müptelâs› çok... Elbette, tüm dünyada... El- t›rlay›n... Bir baban›n k›z›n›n kahve tutkusunu ölçmek için deniyle kahve bir süre unutulurdu, ama uzun süre de¤il.
bette ünlü isimler aras›nda da... Ünlü kahve tiryakilerinin onu evlenmek mi istersin, kahve içmek mi diye s›nad›¤› Kahvesini hat›rlar, yafll›l›¤›n, iyi olmayan sa¤l›¤›n›n m›zm›z-
en ünlüsüyse kuflkusuz Balzac... Gitti¤i her yere çal›flma eserde, ne diyordu tiryaki han›m k›z›m›z: “Ah ne tatl›d›r l›¤› ile derhal kahvesinin bulundu¤u yere getirilmesini is-
masas›, ayn› cins ka¤›tlar›, kalemleri ve ge- flu kahve, binlerce öpücükten daha hofl, terdi. Do¤al olarak gerekli düzenlemeler her zaman ya-
cede elli bardak içti¤i rivayet edilen kahve- misket flarab›ndan kat be kat tatl›d›r...” p›l›r, kahve çekilir, s›cak su haz›r bulundurulurdu ve söz
sini piflirebilmek için bir ocak tafl›yan Bal- Tuvaline sürekli kahveleri tafl›yan Üskü- a¤›zdan ç›kt›¤› anda hizmetçi ok gibi f›rlar, kahveyi suya
zac... Kahveyi hayat›ndaki en büyük güçler- darl› ressam Ali R›za Bey... “Kahvehane” pi- boca ederdi. Bundan sonra art›k yap›lacak fley, kahvenin
den biri olarak anan eflsiz romanc›n›n yaz- yesinin yazar› Goldoni... Victor Hugo, Ale- kaynamas›n› beklemekten ibaretti. Ancak bu küçük ge-
d›klar›n› hat›rlay›n: “Kahve midenize düfltü- xander Dumas, Voltaire, Moliere, Andre cikme, Kant için dayan›lmaz bir fleydi. E¤er kendisine, ‘Sa-
¤ü anda hemen bir telâfle bafllar. Fikirler Gide, XIV. Louis... Di¤er bilinen ünlü kahve y›n Profesör, kahve bir dakika içinde haz›r olacak’ dense,
t›pk› savafl alan›na girmifl büyük bir ordu- tiryakileri... Sabahlar› yedi sekiz fincan, ak- cevab› flöyle olurdu: ‘Olacakm›fl, lafa bak›n, olacakm›fl...’
nun taburlar› gibi harekete geçer. Hat›rla- flamlar›ysa bir demlik kahve içen Prusya Daha sonra bir filozof edas›yla kendi kendisini sakinleflti-
nacak fleyler rüzgâr› arkalar›na al›p dörtna- Balzac Kral› Büyük Frederick’i de unutmamak lâ- rirdi: ‘Eh, insan eninde sonunda ölür; ölmek bir fley de¤il.
la size do¤ru koflar...” z›m... Fincan fincan içti¤i kahveler dolay›s›y- Tanr›'ya flükür öteki dünyada kahve olmayacak, dolay›-
Kahvenin fikirleri canland›rd›¤›n› savunanlar›n en ün- la uykusuzluk çeken ve kimyager bir dostundan kahvenin s›yla bu bekleyifl de olmayacak.’ Nihayet hizmetçinin
lülerinden bir di¤eri de Napoleon Bonaparte, “Sert ve içindeki uyar›c› maddeyi bulmas›n› rica edip kafeinsiz merdivenlerdeki ayak sesleri duyulur. O bizlere döner,
bol kahve beni diriltir. Bana s›cakl›k, ola¤and›fl› bir güç ve kahve sevenlerin öncülü¤ünü eden Goethe de var tabii büyük bir keyifle ba¤›r›rd›: ‘Kara, kara, sevgili dostlar›m,
hazla birleflen ac› verir. fiuursuz olmaktansa ›zd›rap çek- listede... Ve son olarak Immanuel Kant... Thomas de Qu- kara göründü!’ Ve son söz... Gerçekten son söz, çünkü
meyi ye¤lerim.” deyifline bak›l›rsa... incey, ünlü felsefeciyle ilgili flu bilgileri aktar›yor: “Hayat›- Frans›z gastronom Jean-Anthelme Brilliat-Savarin, ölme-
Bir di¤er ünlü kahve tiryakisi de Johann Sebastian n›n son y›l›nda, hemen yeme¤in üzerine, bir fincan kah- den önce flöyle demifl: “Sonumun geldi¤ini hissediyo-
Bach olsa gerek... Ünlü bestecinin “Kahve Kantat›”n› ha- ve içme al›flkanl›¤›na kendini kapt›rd›.... Bazen, sohbet ne- rum. Çabuk bana tatl›m›, kahvemi ve içkimi getirin...”

OCAK-fiUBAT 2010 • 11
gözleri sürmeli bedia han›m’›n kahvesi
Kahve sadece hayatla yetinmedi,
sanatlara da taflt› her zaman.
‹flte edebiyat›m›zdan örnekler…
Selim ‹leri; “Y›ld›zlar Alt›nda ‹stanbul”
adl› eserinde, çocuklu¤undan
bir simay›, bu dünyaya kahve
içiflleriyle hat›rlanmak için gelen
Gözleri Sürmeli Bedia Han›m’›
ve onun piflirilmesi âdeta bir ritüel
olan kahvesini anlat›yor.

SEL‹M ‹LER‹

Fellini’nin Amarcord filmi gibi. Öyle: ‘hat›rl›yorum’


Galiba Nino Rota’n›n müzi¤i efllik ediyor. Galiba
sonbahar, yapraklar uçufluyor.
Ve Bedia Han›m bir tavuskuflu olmufl, yelpazekuyruk
aç›yor. Gözleri sürmeli.
O dingin, erinçli ‹stanbul’da, ‹stanbul’’un bahçelik Kad›-
köyü’nde, Kad›köyü’nün caddesinden bazen saatlerce tafl›t
geçmeyen Bahariye’sinde bir ev.
Pencereden bak›yorum; Gözleri Sürmeli Bedia Ha-
n›m’›n –evet, ad› t›pat›p böyleydi- bize geldi¤ini görüyo-
rum.
‘Gözleri Sürmeli Bedia Han›m geliyor!’
Çocuk sesimi iflitebiliyor muyum? Herhalde böyle söy-
lemifl olmal›y›m. O ses bugün yank›m›yor. Ne var ki evde-
ki telafl gözümün önünde: ‘Gözleri Sürmeli Bedia Han›m
geliyor..’ diye yineler yinelemez, evdekiler mutfa¤a koflu-
yor, cezve ç›kart›l›yor, kahve konuyor, zira Gözleri Sürme-
li Bedia Han›m’›n kahvesi öyle flipflak piflirilemez.

kahvenin ilk köpü¤ü


A¤›r, pek a¤›r ateflte, kar›flt›r›la kar›flt›r›la, dakikalarca kota-
r›lacak bu kahve, köpürtülecek, ilk köpük fincana boflalt›la-
cak, yine köpürtülecek, Bedia Han›m’a köpükten ibaret bir
kahve sunulacak. Ne yaparsan›z yap›n, Bedia Han›m’a ya-
ranamazd›n›z. Önce kahvesinin gecikti¤ine sinirlenir: ‘Ayol
kahveyi Yemen’den mi getiriyorsunuz?’
Bu sözü yar› serzeniflli yar› flakac› söyler. Koyu sürmeli
gözlerinde k›v›lc›mlar tutuflur söner. Sonra kahve gelince,
köpü¤ün kurba¤a gözü gibi patlam›fl bir gözüne bakakal›r,
sürmeli gözlerini k›sar.
‘Kem göz var! Görmüyor musunuz?! Fincandan bana
bak›yor!’
Bizimkiler kalk›p bakarlar. Bakmazlarsa Bedia Han›m si-
nirlenecek. Hep birden ahl› vahl›, yaa’l› sesler ç›kart›l›r.
Gözleri Sürmeli Bedia Han›m ç›ng›rakl› bir kahkaha savurur
ve köpü¤ü, köpükteki kurba¤a gözünü bir höpürtüde yu-
tuverir… Ah o aylak, sorumsuz günler! ‹nsanlar›n, özellikle ‘fiekeri kafl›¤›n ucuyla koyuverin…’
han›mlar›n birbirlerine sabah kahvesine gidecek gelecek Böylece herkese ayr› cezvede piflirmek gerekir. Cezve-
ler de boy boydur. Üç kifli flekerli içecekse, fliflmanca, irice
vakitleri varm›fl.
Bedia Han›m kahvesi hemen yetifltirilirse telafla, kuflku-
ya kap›l›r:
cezve kullan›l›r. Yok, kimsenin damak tad› birbirininkine
denk düflmüyorsa, s›ska, tek kiflilik cezve atefle sürülecek.
kahveden haz
di.’
‘Nas›l piflirdiniz bu kahveyi? Pek çabuk, tez elden gel-

Tadar:
neredesiniz bedia han›m
Ama Gözleri Sürmeli Bedia Han›m ‘›nki ille herkesinkinden
etmeyen de var!
‘Buz gibi! Taneleri dilimin ucuna birikti!’ farkl›. Dahas›, Amarcord Bedia Han›m kendi kendisinin
yads›y›c›d›r; her geliflinde baflka türlü içer kahvesini, bugün Kahveyi herkes sever mi? Sevmeyen hiç yok mu-
bahariyeli tavuskuflu orta, yar›n sade, öbür gün kahvesi oturakl›, bol… dur? Var elbette... Örne¤in Mark Twain... Twain,
Benim kahveyle ilintili an›lar›m›n bafllang›c›yd› ve Bedia Ha- Nerdesiniz siz flimdi Bedia Han›m? K›rk y›l, k›rk befl y›l kahve için de flunlar› yazar: “Bardak küçük, kahve
n›m, Amarcord’un o Bahariyeli tavuskuflu, be¤enmezli¤i, sizi görmeyeli. Daha ne kadar yaflayacaksam yaflayay›m si- koyu, çok kötü bir tad ve a¤›r bir koku. Kahvenin
öfkesi, sevinci, flakas›, gülümseyifliyle ç›k›p gelirdi. O sabah- zi dünya gözüyle görmeme olanak yok. dibinde bulan›k bir tortu var ve bu tortu bo¤az›ma
lar› gelir… Oysa kahve içiflleriniz bende yafl›yor. Bu dünyaya san- yap›flarak bir saat öksürmeme sebep oldu...”
‹nsanlar›n hep ayr› kahveleri vard›: ki kahve içifllerinizle hat›rlanmak için gelmifltiniz. Lord Byron’›n ise kahveyi ‘zenginlefltirmeye’ iti-
‘Kahveyi nas›l içersiniz?’ Biliyor musunuz flimdi alaturka kahvenin modas› geçti. raz› var: “Arabistan’dan saf Mocha meyveci¤i, / Kü-
‘Az flekerli rica edece¤im.’ Cezveler su kaynat›yor, sonra bir kafl›k ‘neskafe’, eriyip gi- çük porselen kaselerde geldi sonunda; / Filigranl›
‘fiekerli.’ diyor. Zahmetsiz, kolay. O yüzden midir nedir, tavuskuflla- alt›n kaseler, yanmas›n elimiz diye, / Yerlefltirilmifl
‘Sade.’ r› yelpaze kuyruklar›n› açm›yor… altlar›na. / Kahve kaynat›l›r karanfil, tarç›n ve safran
‘Orta flekerli.’ otuyla / Ki bu bence tad›n› bozmakta...”
‘Kahvesi az olsun.’ Selim ‹leri, Y›ld›zlar Alt›nda ‹stanbul, Do¤an Kitap

12 • OCAK-fiUBAT 2010
kahve fincan›ndan ç›kan eski sevgililer
Büyülü gerçekçilik ak›m›n›n ülkemizdeki
usta temsilcisi Nazl› Eray, kahve
fincan›ndan ç›k›p gelen iki eski sevgiliyle
art›k birer yafll› kad›n olan aflk
mabudelerinin öyküsünü anlat›yor.

NAZLI ERAY

Salon bir balkona aç›l›yordu. Kap›n›n aral›¤›ndan geceyi,


y›ld›zlar› görmüfl; uzaktan hafifçe inleyen kentin uysal ho-
murtusunu duymufltum. Süzülerek balkona ç›kt›m. Derin
bir nefes al›p gökyüzüne bak›yordum ki; balkonda iki yafll›
kad›n›n oldu¤unu fark ettim. Karfl›l›kl› koltuklarda oturuyor-
lard›, üstlerinde divitinden koyu renk, uzunca giysiler vard›.
Bakt›m, balkonun bir köflesinde; bir sehpan›n üzerinde bir
televizyon duruyordu. Kapal›yd›. Ufak bir balkondu buras›.
Eski bir Ankara evinin, binan›n içine gömülü balkonlar›ndan
birisi olmal›yd›. Balkonun duvarlar› pembe badanal›yd›. Te-
peden sarkan kafesin içindeki tombul kanarya flak›r flak›r
ötüyor, balkon demirlerini sarm›fl olan han›melinin kokusu
burnuma doluyordu.
Yafll› kad›nlardan biri aya¤a kalkm›flt›.
“Buyrun, hofl geldiniz balkonumuza,” dedi.
“Rahats›z etmiyorum ya? ‹çerisi çok kalabal›kt›; biraz d›-
flar›ya ç›kay›m dedim.”
“Buyrun, oturun,” dedi öteki yafll› kad›n. “Benim ad›m
Malike.” Arkadafl›n› iflaret etti, “Bu da Hürrem Han›m.”
“Çok memnun oldum.”
“Buyrun, flöyle oturun. Rahat edin” dedi. Malike Ha-
n›m. Bana köfleden bir has›r sandalye çekmiflti. Oturdum, “Evet. Muharrem diye bir genç vard›. Çak›r gözlü. Ha- “Ç›kt› ayol, atlad› fincandan!” diye ba¤›rd›.
onlara bakmaya bafllad›m. t›rl›yor musun? Bakkal›n üstünde otururlard›, köflede…” Malike,
Hürrem Han›m, Malike Han›m, “Yan›ndaki de Memduh! Hiç ama hiç yafllanmam›fl. ‹fl-
“Balkon sefam›za hofl geldiniz. Malike Han›m’la birlikte “Hat›rlamaz olur muyum? Çok yak›fl›kl› çocuktu vallahi. te o kapkara parlak b›y›klar, incecik gövde… Ne fl›k giyin-
gün batarken balkonumuza oturur, böyle sefa yapar›z. Ka- O gözler… Tahrirli tahrirli…” diye m›r›ldand›. mifl. ‹kisi de fincandan ç›kt›lar,” dedi.
naryam›z ne güzel ötüyor de¤il mi? Ya flu han›melinin ko- Bu de¤iflik atmosferin içinde gevflemifl, rahatlam›flt›m. Oturdu¤um yerden, büyük bir flaflk›nl›kla kahve finca-
kusu?.. Ben kahveleri yapay›m da geliyorum; fal kapat›r›z,” Gözlerimi kapat›p iki yafll› kad›n›n konuflmas›n› dinlemeye n›ndan ç›kan filinta gibi iki delikanl›ya bakakalm›flt›m.
dedi. ‹çeriye girip kayboldu. bafllad›m. Delikanl›lar balkonun orta yerindeydiler flimdi. Nerede
Hürrem Han›m bana dönüp, “O çapk›n bak›fllar… O simsiyah saçlar›n özenle yan- olduklar›n› anlamaya çal›fl›yorlard›.
“Ne güzel fley; bir yaflam› yaflad›ktan sonra akflamlar› dan ayr›l›fl›, o taranm›fl b›y›klar…” Muharrem,
bu balkonda oturup karfl›l›kl› sohbet edebilmek, kanaryan›n “Deli gibi tutkundu o çocuk sana, Hürrem.” “Nereye geldik Memduh’cu¤um, neresi buras›?” diye
sesini dinleyip kahve içmek,” dedi. “‹nsan, ömrünün bilan- “Biliyorum. Bir kez yolumu kestiydi. Çorapç›ya gider- sordu.
çosunu yap›yor burada. Hayat… Bir nehir o… Kimi zaman ken. Benim üstümde gülkurusu renkli sadokar elbise… Memduh,
h›zl› akar, kimi zaman yavafllar ak›fl›… Ah, mutlu anlarda Göz göze gelmifltik. Ayy, içim titrediydi. Bak, o an› yaflam›fl “Bilmem ki neredeyiz, birader? Gömle¤im asma dal›na
yavafllasa, zor günlerde h›zlansa keflke bu nehir. Öyle de¤il gibi oldum Hürrem.” tak›lm›fl,” diyordu.
mi? Ama, mutlu anlarda çabucak, gürül gürül akar, insan ya- “Memduh’u hat›rl›yor musun, Memduh’u?” Muharrem,
kalay›p tutamaz onu; zor, s›k›nt›l› zamanlarda da ak›fl› bir- “Nas›l hat›rlamam Malike Han›m? O da senin için ya- “Dur, çekme; kurtard›m iflte. Buras› bir balkon. Köflede
den durur, bir su birikintisine dönüflür sanki. Öyle bulan›k n›p tutuflurdu. Beyzade gibi delikanl›yd›. O tiril tiril gömlek- kapal› bir televizyon var. ‹ki yafll› han›m karfl›l›kl› oturmufl,
ve k›m›lt›s›z… Ama ne yapars›n›z, hayat bu iflte,” dedi. ler…” kahve fincan›na bak›yorlar,” dedi.
Yafll› kad›n›n anlatt›klar›n› büyük bir dikkatle dinliyor- Gururluydu, çok asildi o Hürrem. Kara gözler, badem “Kim acaba bu büyük han›mlar?.. Ellerini öpelim.”
dum. b›y›klar… Necip briyantini ile arkaya do¤ru taranm›fl saç- Malike Han›m oturdu¤u yerden f›s›ldad›:
Hürrem Han›m elinde kahve tepsisi ile balkona girmifl- lar…” “‹kisi de ne yak›fl›kl›, filinta gibi.”
ti. “Sen Ecmel Bey’le evlenince y›k›lm›flt› ayol çocuk. Bir Hürrem Han›m ac›yla,
“Buyrun, akflam kahveleriniz haz›r. Malike Han›m’c›¤›m, günde avurtlar› çöküp yüzüne gölge düfltüydü.” “Bizi tan›mad›lar Malike! Bak, yabanc› yabanc› bak›yor-
flu az köpüklüsü senin. Öyle seversin. Misafirimize flu kö- “K›smet iflte, Hürrem’ci¤im. Kader karfl›ma Ecmel Bey’i lar bize,” dedi.
püklüsü… Buyrun efendim,” dedi. Kahvelerimizi verdi. ç›kartt›. Bir ömür böyle geçti.” Malike Han›m, delikanl›lar›,
Kahvemi yudumlarken ç›km›fl olan ›l›k gece rüzgâr›n› “Hadi dalma, dalma Malike Han›m. B›rak geçmifli flim- “Buyrun, oturmaz m›s›n›z, hofl geldiniz,” diye buyur etti.
yüzümde hissediyor, han›melinin kokusunu içime çekiyor- di. fiu benim fincan so¤umufltur, al bir göz at›ver.” Memduh,
dum. Bir an sessizlik oldu. Malike Han›m fincan› alm›fl dikkat- “Hofl bulduk efendim, elinizi öpeyim…” dedi.
“Fal›n› kapat, Hürrem Han›m.” le içine bak›yordu. Gözlerimi açm›fl, onlar› izliyordum. Hürrem Han›m f›s›ldad›:
“Kapat›yorum fincan› Malike Han›m’c›¤›m.” “Allah Allah, fal›n ne de¤iflik ç›km›fl Hürrem. Kifliler, ki- “Ne tuhaf… Tan›mad›lar bizi. Unutup gitmifller iflte.
Hürrem Han›m bana döndü. fliler… Fincan dopdolu.” Hiç, ama hiç yafllanmam›fllar. fiafl›lacak fley. O günkü gibi
“Siz de kapat›n›z fincan›n›z›. Fal›n›z akflam sefam›z›n, “Söyle, anlat! Neler görüyorsun?” kalm›fllar. Biz çöktük. Damarlar›ndan atefl ak›yor flimdi. De-
balkon keyfimizin bir parças›d›r,” dedi. Hürrem Han›m heyecanlanm›flt›. likanl› bunlar.”
Ben de fincan›m› hafifçe çalkalay›p kapatt›m. “Baksana fluraya… ‹ki erkek yan yana. Ne tuhaf, sanki Malike Han›m,
Malike Han›m dalg›n dalg›n, ikisi de sa¤ ayaklar›n› öne atm›fllar, bir yere gidiyorlar.” “Biz onlar› belle¤imizde hep genç yaflatt›¤›m›z için hiç
“Gençli¤imizi hat›rl›yor musun Hürrem?” diye sordu Hürrem Han›m birden heyecanla ba¤›rd›. yafllanmam›fllar. Hürrem, anlam›yor musun, hiç yafllanma-
oturdu¤u yerden. “Aaa… Bak ayol, hayal mi görüyorum? Muharrem! yan an›lar onlar,” dedi.
Hürrem Han›m, Muharrem bu! Fincandan d›flar›ya ç›k›yor!” ‹ki delikanl› sandalyelerine iliflmifllerdi. Anlam›flt›m, ak›l-
“Hat›rlamaz olur muyum, Malike Han›m’c›¤›m. Ne gü- “Malike Han›m hayretle, lar› balkonun d›fl›nda c›v›l c›v›l kaynayan yaflamdayd›. Yafll›
zeldik. Boylu boslu, fidan gibi iki k›zd›k.” dedi. “Evet, Muharrem… Ne kadar yak›fl›kl›, ne kadar genç. kad›nlar, koltuklar›n›n arkas›na yaslanm›fllar garip bir par›lt›
Malike Han›m içini çekti. K›rk y›l öncesinin Muharrem’i bu. T›¤ gibi. Zaman dokun- ile parlayan gözleriyle onlar› seyrediyorlard›.
“Ne çok hayran›m›z vard› mahallede, de¤il mi?” mam›fl ona,” diye m›r›ldand›.
Hürrem Han›m bir an dald› gitti. Hürrem Han›m, Nazl› Eray, Örümce¤in Kitab›, Can Yay›nlar›
OCAK-fiUBAT 2010 • 13
k›r saçl› esmer adam ve bir orta kahve
Dilimizde yaz›lm›fl en kapsaml› kahve kitaplar›ndan “Sohbetin
Bahanesi Kahve”ye imza atan Deniz Gürsoy, bu kez bir ilk aflk
hat›ras› paylafl›yor Ehlikeyf okurlar›yla… Elbette kahveli bir hat›ra…

DEN‹Z GÜRSOY Ard›ndan da dörde katlanm›fl


bir A4 k⤛d›. Hep öyle yapard›
‹lk bak›flta k›v›r k›v›r kumral saçlar›yla dikkat çeken genç hislenip de kafas›nda gezdirdik-
garson Karadeniz lehçesiyle: lerini k⤛da dökmeden. Düflün-
“Ne al›rdinuz?” diye sordu kahvehaneye son gelip de celerin kal›c› hale gelmesi için bir
kap›ya yak›n masaya oturmufl olan k›r saçl›, orta yafll› esmer kalem ve bir parça k⤛t gerekir-
adama. Adam sanki orada oturmay›p baflka diyarlardaym›fl di ve evvela onlar yerini almal›y-
gibi bafl›n› yavaflca kald›r›p: d› masada.
“Bir orta kahve, yan›nda da su” dedi. K›r saçl›, orta yafll›, esmer
Garson aceleyle bir baflka masaya do¤ru seyirtirken k›r adam k⤛d› katl› halinden kurta-
saçl›, orta yafll›, esmer adam o gün Semra’yla bu kahveye r›p eliyle bast›rarak düzlefltirdi.
gelmeden evvel araban›n lasti¤inin patlad›¤›n› hat›rlad›. Ne Kalemin kapa¤›n› açt›, kahvesin-
gündü ama! Ayn› günde araban›n hem ön cam› seken bir den bir yudum ald› ve bafllad›
m›c›r tafl› ile k›r›lm›fl, ard›ndan daha birkaç kilometre gitme- afla¤›daki fliiri yazmaya:
den bu defa da sol arka lastik “Güm!” Neyse siyah saçl›,
genç esmer adam›n çelimsiz haliyle bijonlarla uzun bir mü-
cadelesinden sonra istepne tak›lm›fl ve flu yandaki lastik ta-
mircisine kadar gelebilmifllerdi. Lastik tamir edilirken Sem-
ra’yla birlikte iflte gelip bu kahvede, bu masada soluklan-
m›fllard›.
Kaç y›l olmufltu?
fiaka gibi!. Tam 38 y›l olmufltu. Lautrec’in
Evet ilk aflk› Semra. fiimdi neredeydi, ne yapar ne eder- f›rças›ndan
di acaba? Birlikte geçirdikleri o tatil sonras›nda ayr›lm›fllar kahve
içen
ve onu bir daha hiç görmemiflti. Acaba flimdi görse hat›r- annesi.
lar m›yd›? Belle¤ine kaz›nm›fl olan görüntüsü 38 y›l önceki
haliydi. Sakin, yumuflak ve ikna edici ses tonu olan masum
bir yüz.
“Aman!” dedi kendi kendine, garsonun masaya b›rakt›- Hat›rlar m›s›n? K›rk y›l hat›r› varm›fl derler
¤› kahvesinden bir yudum al›p. “Her kad›n gibi o da yafl›n› Sen bir çay söylemifltin Bir ac› kahvenin
bafl›n› ald›¤› oranda cad› olmufltur” diye düflündü. Sonra da Ben de bir fincan kahve Bilmem ki kaç y›l geçmifl
kendisine k›zd› böyle düflündü¤ü için. Çünkü o ilk sevgilisi- Bilmem ki hangi köy kahvesinde ‹flte o kahvedeyim
nin belle¤inde hep o masum haliyle kalmas›n› istiyordu. Es- Hani sen fal›ma bakm›flt›n Ne iflim olacak ki buralarda?
ki, kenarlar› y›pranm›fl bir siyah beyaz foto¤raftan bir an için Öylesine U¤ram›flt›m öylesine
kendisine bakt›¤›n› hissetti Semra’n›n. Hiç de cad› gibi bak- Yol ç›km›flt› bana Ve kahve içmekteyim
m›yordu. “Bilmem ki” demifltin Yüre¤im mi bu k›r›k fincan?
“Bütün kad›nlar de¤iflir ama Semra asla!” diye m›r›ldan- “Belki de üç vadede” Yoksa kahve mi
d› suyu bir dikiflte kana kana içerken. Derken kahveden bir “Ayr›l›k var” demifltin Ac› olan?
yudum daha. Ve cebinden ç›kart›p koydu kalemi masaya. Ve gülüp geçmifltik. Ve yine yol gözüktü bana.

kahvenin yan›nda ne gider?


Tüm dünyada kahvenin yan›nda ikram edilenler de¤ifliyor:
“Türk kahvesine sunumda efllik eden lokumun yerini, Fransa'da çikola-
ta al›yor, kahveye çok s›k arkadafll›k eden içki ise, konyak. Hatta, konya¤›
kahvenin içine koyuyorlar.
Normandiya bölgesindeyse kahveye bir o kadar Calvados ekleyip içi-
yorlar.
‹talya'da, çikolatan›n kahvenin yan›ndaki yerini, türlü tatta minik kurabi-
yeler al›yor ve ‹talyanlar sabahlar› ifllerine, dünyan›n en sert kahvesi olan
ristretto'yu ayaküstü ve tek yudumda kafalar›na diktikten sonra gidiyorlar.
Baz›lar› da espressonun içine mutlaka bir dü¤üm yap›lm›fl limon kabu-
¤u fleridi at›yor. Portakal kabu¤u rendesi bile atan var kahvenin içine.
Rusya'da kahvenin içine limon suyu kat›yorlar. Hiç de fena olmuyor.
Fas'ta ise karabiber taneleri at›l›yor kahveye. Yine Fas ve Etiyopya'da kah-
veye bir tutam tuz atmak âdeti var. ‹spanya'da kahveye Tia Maria likörü ek-
liyorlar.
Belçikal›lar, di¤er Avrupa ülkelerinden farkl› olarak, kahvelerini sütlü se-
viyorlar. Yunanistan'da kahve, (ki asl›nda Türk kahvesi), hâlâ mangal ateflin-
de, bak›r cezvelerde, a¤›r a¤›r ve sürekli kar›flt›r›larak haz›rlan›yor. Osman-
l›'dan kalan bu âdet, en çok, neredeyse hâlâ Osmanl› olarak kalm›fl olan ge-
leneksel kahvehanelerde sürdürülüyor.
Viyana'n›n kafelerinde ise, Türk kahvesi, bak›r cezvede, yan›nda lokumu
ve bir bardak suyuyla birlikte servis yap›l›yor.”
Sohbetin Bahanesi Kahve, Deniz Gürsoy, O¤lak Yay›nlar›

14 • OCAK-fiUBAT 2010
kahvenin yaratt›¤› kültür: kahvehane
Kahvenin toplum hayat›na en büyük etkisi ‘kahvehane’le-
ri yaratmas›d›r. Kahvehane, tüm dünyada ve elbette top-
raklar›m›zda da gündelik yaflam› etkilemifl, birçok de¤iflimin
temellerinin at›ld›¤› mekânlard›r. Örne¤in Fransa’da kahve-
haneler olmasayd›, monarflinin hâlâ devam edece¤ini savu-
nan birçok düflünür var... II. Abdülhamid’in hafiyelerinin en
önemli jurnalleri kahvehanelerden toplad›¤› da bilinen bir
gerçek... Evliya Çelebi’ye bak›l›rsa, onun yaflad›¤› dönemde
‹stanbul’da 55 kahvehane, buralarda çal›flan 200’e yak›n ki-
fli ve ayr›ca kahve satan 300 dükkân var... Hatta Kösem Va-
lide Sultan’›n da Topkap› Saray›’nda bir kahvehanesi mev-
cut... ‹stanbul, Osmanl› döneminde kahvehaneleriyle de
meflhur... ‹flte iki örnek... Edmondo de Amicis, 1874’te gel-
di¤i ‹stanbul’da, Kas›mpafla’da gördü¤ü bir kahveyi betimli-
yor... Osman Cemal Kayg›l› ise semai kahvelerini...

kahvehane
Bulundu¤umuz kahve, duvarlar› adam boyunda tahtayla
kaplanm›fl, çepeçevre alçac›k bir peykesi olan bembeyaz
bir odayd›. Bir köflede ocak vard›, koca burunlu bir Türk
oca¤›n üstünde küçük bak›r cezveler içinde yapt›¤› kahveyi
minnac›k fincanlara, flekeri de kendisi koyarak, azar azar
boflalt›yordu, zira ‹stanbul’un her taraf›nda, kahve, çok fle-
kerli olarak haz›r bulundurulur ve bir bardak suyla getirilir.
Türkler fincan› a¤›zlar›na götürmeden evvel suyu içerler.
Duvarlardan birine küçük bir ayna as›lm›flt›, aynan›n yan›n-
da ustura dolu raf gibi bir fley vard›, çünkü Türk kahveleri-
nin ço¤u ayn› zamanda berber dükkân›d›r ve kahvecinin
Biseo’nun çizgileriyle Haliç’te bir Türk kahvehanesi
hem diflçi hem cerrah oldu¤u ve öteki müflteriler kahvele-
rini yudumlarken kurbanlar›na onlar›n yan›nda iflkence et-
ti¤i görülmemifl fleylerden de¤ildir. Karfl› duvara baflka bir
raf as›lm›flt›, bunun da içinde y›lan gibi k›vr›l›p bükülmüfl semai kahveleri... sonra ya bir polka ya polka ayar›nda bir-iki fley daha ça-
uzun hortumlu billur nargilelerle kiraz a¤ac›ndan yap›lm›fl l›n›p nihavent makam›ndan k›vrak ve alafrangaya yak›n
toprak lüleli çubuklar vard›. Nargile içerek hayale dalm›fl Çalg›l› kahveler, k›fl mevsimlerinin cuma geceleri ve en çok flark›lara, kantolara geçilir, daha sonra çiftetelli gibi oyun
befl Türk peykenin üstüne oturmufltu, s›rt›n› duvara daya- bütün Ramazan geceleri ifllerdi. Hemen her meflhur semt- havalar›, alaturka baz› halk flark›lar› çal›n›p söylenir, bun-
m›fl, a¤z›nda çubuk olan di¤er üçü arkal›ks›z alçak has›r san- te, bunlardan birer tane vard›. Befliktafl’ta, Çeflmemeyda- lar›n arkas›ndan da kahve her taraftan gelen misafirlerle
dalyelere yan yana çömelmifl kap›n›n önüne yerleflmifllerdi; n›’nda, Tophane’de, Bo¤azkesen’de, Eyüp Defterdar’›nda, tamam›yla yükü al›nca mani havas› ile manilere bafllan›r-
kahveci ç›ra¤› bir aynan›n önünde, deve k›l›ndan yap›lm›fl Hal›c›o¤lu’ndaki çalg›l› kahveler bunlar›n en ileri gelenlerin- d›. Bazen yar›m, bazen bir saat kadar süren mani fasl› çok
bir harmaniye giymifl iri bir derviflin kafas›n› t›rafl ediyordu. dendi. Bu kahvelerin hemen hepsi de oralar›n en gözde tu- defa alaylar, kahkahalar aras›nda birtak›m at›flmalar, bir-
‹çeriye girip oturdu¤umuz zaman kimse bize bakmad›, kah- lumbac› kahveleri idi. birlerini bast›rmalar, birbirlerini tehzil ve hicvetmeler için-
veciyle ç›ra¤› hariç kimse konuflmuyordu, kimse k›p›rdam›- Son ça¤lar›n en meflhur manicileri, semaicileri, koflma- de geçer; sonra s›ras›yla koflma, semai, divan, y›ld›z, des-
yordu. Kedi m›r›lt›s›na benzeyen nargile suyunun sesinden c›lar›, destanc›lar› da ekseriyetle o zamanlar›n bir çeflit tan, kalenderiye geçilirdi.
baflka bir ses duyulmuyordu. Herkes, hiçbir ifadesi olma- sporcular› olan bu genç tulumbac›lar›n aras›ndan ç›kard›. ‹ç- Koflmalar, semailer, divanlar, y›ld›zlar, kalenderilerde en
yan bir çehreyle önüne sabit bak›fllarla bak›yordu. Buras› lerinde belki de hiç tulumba s›r›¤› omzuna koymam›fllar da çok aflk olmak üzere hemen her mevzudan bahsedilir; fa-
küçük bir mumyalar müzesi gibiydi. Bu sahnelerden ne ka- vard›, fakat yüzde yetmifli kuflkusuz tulumbac›yd› idi. kat destanlarda ekseriyetle kabaday›l›klar, hazin, feci ölüm-
dar› haf›zamda iz b›rakt›! Ahflap bir ev, oturan bir Türk, gü- (…) ler, ara s›ra harpler terennüm edilirdi.
zel mi güzel uzak bir manzara, kuvvetli bir ›fl›k ve büyük bir Çalg›l› kahvelerde önce ifle mani ile bafllan›rd›. Fakat Eski külhanbeylik edebiyat›n›n epik k›sm›na girebilecek
sessizlik: iflte Türkiye. Bu isim ne zaman zihnimden geçse, as›l mani, koflma, semai fasl› bafllamadan önce müzika ne kadar böyle vakalar varsa hemen hepsinin bu kahveler-
bu hayallerin hepsi birden, Hollanda deyince akl›ma de¤ir- bafllard›. Yukar›da yazd›¤›m gibi bir klarnet, bir 盤›rtma de birer destan› yap›lm›fl ve bunlar gâh hiddetler, tehev-
menle kanal›n gelmesi gibi, ayn› anda gözümün önüne ge- denilen ince tahta düdük, bir çift nara, bir darbuka, bir zil- vürler, küfürler, naralar gâh da ahl› oflu gözyafllar› içinde y›l-
liyor. li mafladan ibaret olan çalg›l› kahve müzikas› en önce bir larca okunup dinlenmifltir.
marfl çalard› ve bu marfl ekseriyetle alafranga marfllardan
‹stanbul (1874), Edmondo De Amicis, Çeviren: Prof. Dr. biri idi. Son zamanlarda ‘‹spanyol Marfl›’ dedikleri bir ‹stanbul’da Semai Kahveleri ve Meydan fiairleri,
Beynun Akyavafl, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar› marflla ‘Maçiç ‹spanyol’ pek moda olmufltu. Bu marfltan Osman Cemal Kayg›l›, Merkez Kitaplar

kahvecibafl› ne ifl yapar?
Kahve deyip geçmeyin, onun da erbaplar› var:
“17. ve 18. yüzy›lda kahve ile çubu¤un önemi o kadar büyüktü ki, saray ve konaklarda sadece bu ifllerle
görevlendirilmifl hizmetkârlar vard›. Kahvecibafl›, kahve oca¤›ndan, kahve tak›mlar›ndan, zarflardan, fincanlar-
dan, tepsilerden ve kahve servisinden sorumluydu. Sultan›n ya da konak sahibinin kahvesini kendi eliyle piflirir
ve kadife kapl› gümüfl tepsi içinde getirirdi. Di¤er konuklara kahve servisini, sa¤ omzunda ifllemeli bir örtü
tafl›yan ve Kahvecibafl›’n›n yard›mc›lar› olan, Kahveci A¤alar› yaparlard›. Tütüncübafl› ve yard›mc›lar› ise, çabuk
içilecek zaman tütün tablas›n›, çubuklar›, lüleleri, imameleri getirir, herkese ikram ederlerdi.”

500 Y›ll›k Osmanl› Mutfa¤›, Marianna Yerasimos, Boyut Yay›n Grubu

OCAK-fiUBAT 2010 • 15
türk kahvesi için dernek kuruldu
Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Derne¤i, Türk kah-
vesini do¤ru tan›tarak tüm dünyada hak etti¤i yere tafl›mak
için çal›fl›yor. Türk kahvesi son zamanlarda büyük kahve
zincirlerinde de yer almaya bafllad›. De¤eri her geçen gün
daha iyi anlafl›lan Türk kahvesi sevenler bir araya gelerek
Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Derne¤i’ni kurdular.
Baflkanl›¤›n› Atom Damal›’n›n yapt›¤› derne¤in amac›; Türk
kahvesini kendi vatan›nda ve uluslararas› düzeyde hak et-
ti¤i yere tafl›mak. Türk kahvesinin standard›n›n belirlenme-
si ve tüm dünyada lây›k oldu¤u yere tafl›nmas› için geçti¤i-
miz y›l bir araya gelen kahve severler aras›nda Ahmet Örs,
Mehmet Aksel, Max Thomae gibi gastronomi alan›nda uz-
man isimler bulunuyor. Derne¤in en önemli misyonu Türk
kahvesi kültürünü dünya çap›nda bir de¤er hâline getir-
mek. Türk kahvesinin standard›n›n belirlenmesi için uz-
manlarla çal›flan Türk Kahvesi Kültür ve Araflt›rmalar› Der-
ne¤i, Türkiye Kahve fiampiyonu`nu belirleyecek bir yar›fl-
ma yapmay› ve sanal bir kahve müzesi kurmay› hedefliyor.
Dernek, misyonunu "Türk Kahvesi kültürünü yaflayan bir
de¤er haline getirmek, sektörel sorunlar›n çözümü için gi-
riflimlerde bulunmak, uluslararas› referans ve akreditasyon
kurumu özelliklerini kazanmak, Türk kahvesini üreten ve
satan kurum ve kurulufllar aras›nda koordinasyonu sa¤la-
mak, Türk kahvesinin tüketici say›s›n›n artmas› için çal›fl-
mak, kaybedilmekte olan kahve de¤erlerimize katk› sa¤la-
yacak giriflimleri desteklemek ve bu konuda kamuoyu des-
te¤i oluflturulmas›na gayret etmek. Önce ulusal, sonra da
uluslararas› bilinirlik, tan›n›rl›k yaratmak.Türk kahvesinin ge-
leneksel ve manevi miras›m›z olan de¤erlerinin korunmas›
ve gelifltirilmesi konusunda flah›s ve kurumlar› teflvik etmek
ve bilgi ak›fl›n›n sa¤lanmas›na katk›da bulunmak ve bilimsel
standart ve literatür oluflturup, gelecek nesillere bir de¤er
b›rakmak," olarak tan›ml›yor.

melodik kahve
bir fincan kahve olsam Baban, o bir haydut
Ve mesle¤i avarelik
Dün akflam yolda gördüm, seni y›llardan sonra Sana seçmeyi ve almay› ö¤retecektir
Bir yabanc› gibiydin, dönüp bakmad›n bana Ve b›çak f›rlatmay›
Bunu senden ummazd›m, çok k›r›ld›m ben sana Krall›¤›na gözkulak oluyor
Yabanc› girmesin
Bir fincan kahve olsam k›rk y›l hat›r›m vard› Sesi titriyor, seslenirken
Ömrümü sana verdim, dönüp baksan ne vard›? Bir tabak yemek için.

Belki görmem bir daha, seni ömrüm boyunca Yol için bir fincan kahve daha
Üzülüp a¤lar m›yd›n, öldü¤ümü duyunca? Bir fincan kahve daha, ben gitmeden
Eline ne geçerdi, beni kabre koyunca? Afla¤›daki vadiye

Bir fincan kahve olsam k›rk y›l hat›r›m vard› K›zkardeflin gelece¤i görüyor
Ömrümü sana verdim, dönüp baksan ne vard›? T›pk› annenle sen gibi
Asla okuma-yazma ö¤renmedin
Söz: Ülkü Aker Raf›nda hiç kitap yok
Müzik: Selahattin Alt›nbafl Ve keyfin s›n›r tan›m›yor
Yorumcu: Tercihen fiükran Ay Sesin bir tarlakuflu gibi
Ama gönlün bir okyanus sanki
Gizemli ve karanl›k
one more cup of coffee
Yol için bir fincan kahve daha
Nefesin tatl› Bir fincan kahve daha, ben gitmeden
Gözlerin gökteki iki mücevher gibi
S›rt›n düz, saç›n yumuflak Söz: Bob Dylan
Yatt›¤›n yast›kta Müzik: Bob Dylan
Ama flefkat sezmiyorum Yorumcu:
Ne minnettarl›k ne sevgi Mutlaka Bob Dylan
Sadakatin bana de¤il
Gökteki y›ld›zlara

Yol için bir fincan kahve daha


Bir fincan kahve daha, ben gitmeden
Afla¤›daki vadiye
16 • OCAK-fiUBAT 2010
atatürk ve kahve
Mustafa Kemal Atatürk’ün de kahvenin
meftunlar› aras›nda oldu¤u bilinir. Pek çok
da an› vard›r Atatürk’e bir fincan kahvenin
efllik etti¤i... ‹flte onlardan biri:
“Pera Palas Oteli. 1918 sonlar›d›r, ‹s-
tanbul iflgal alt›ndad›r ve iflgal ordular›
baflkomutan› General Harrington yâver-
leriyle birlikte yemek yemektedir. ‹flgal or-
dular› Pera Palas ve Tokatl›yan’da seksen
oday› kapatm›flt›r. Harrington’un yan›nda
‹tilaf Devletleri Deniz Kuvvetleri Umum
Kumandan› Amiral Calthorpe vard›r. Az
ötedeki masada sar›fl›n, düflünceli ve ka-
rarl› bir adam oturmakta, çevresiyle hiç il-
gilenmemektedir. General Harrington flef
garsona iflaret eder ve sorar: ‘Kim bu zat?’
Garsonun cevab› gayet ‘net’tir: ‘Çanakka-
le galibi Mustafa Kemal Pafla.’ fiafl›rm›flt›r
Harrington, flu efsanevî Kemal Pafla bu
ha? ‘Lütfen söyleyiniz, masam›z› onurlan-
d›rs›nlar, kahve içelim.’ fief garson iflgalci
generalin iste¤ini Mustafa Kemal’e iletir.
Kemal Pafla’n›n da cevab› gayet ‘net’tir:
‘Kendilerine söyleyin, bizim geleneklerimi-
ze göre daveti ev sahibi yapar! Onlar her
ne kadar iflgal kuvvetleri komutanlar› ise-
ler de, ne de olsa misafirlerimizdirler! Gü-
nün birinde gideceklerdir! Benimle kahve
içmek istiyorlarsa, benim masama gelsin-
ler!’”

Bir Beyo¤lu Gezisi, Jak Deleon,


Remzi Kitabevi

zemzem gibi ne niyetle içilirse dan brown’›n


fieyh Ömer bin El-fiâzili “Kahve, t›pk› zemzem gibi ne niyet- 9. Afl›r› alkol tüketenlerin günde dört fincan kahve içmesi ha- ünlü kahraman›
le içilirse ona yarar” derken, Ahmed bin Alevi Bâ Cedeb “Vü- linde siroz ihtimali yüzde 80 oran›nda azalabilir.
cudunda bir parça kahveyle ölen kifli cehenneme gitmez” di-
yor... Deniz Gürsoy’un derlemesiyle, iflte kahvenin faydalar› ve
10. Ba¤›rsaklar› çal›flt›r›r. tiryaki mi?
zararlar›: kahvenin olumsuz etkileri
1. Tansiyonu art›rabilir. Dan Brown’›n kitaplar› tüm dünyada f›rt›-
kahvenin olumlu etkileri 2. Afl›r› kahve, kad›nlarda do¤urganl›k oran›n› yüzde 27 azalta- nalar kopar›yor, elbette bizde de... Roman-
1. A¤r› kesicilerin etkisini, yüzde 40 oran›nda art›r›r. bilir. lar›n baflar›s›ndaki en önemli paylardan biri,
2. Migrene karfl› etkili bir ilaçt›r. 3. Kafein, sigara içenlerde metobolizmaya daha çabuk kar›flt›- son zamanlar›n en karizmatik karakterlerin-
3. fieker hastalar› için erken uyar› arac›d›r. ¤›ndan, afl›r› kahve tüketimi, kifliyi bir yandan daha zinde tutar- den biri olan Robert Langdon... Harvard
4. Kötü huylu tümörleri küçültebilir. ken, bir yandan da alg›lama gücünü azaltabilir. Simgebilim Profesörü, beyazperdeye Tom
5. Pankreasta kanseri önleyici etkisi görülebilir. 4. Kahvedeki kafein, çarp›nt›ya neden olabilece¤inden kalp Hanks taraf›ndan tafl›nd›¤›ndan beri daha
6. Dikkati art›r›r. hastalar›n›n günde bir fincandan fazla kahve içmemesi önerilir. m› çok seviliyor ne! Pekii, o içinden ç›k›lmaz
7. Günde üç fincan kahve, ast›m tehlikesini azaltabilir. 5. Baz› bilim adamlar› taraf›ndan iyi huylu tümörleri büyüttü¤ü cinayetleri çözen, katillerin aras›nda biz
8. Gö¤üs h›r›lt›lar›n› azaltabilir. ileri sürülse de, bu konuda bir kesinlik yoktur. okurlar korkudan tir tir titrerken tüm o
simgelerin anlamlar›n› fl›p diye hat›rlay›ve-
ren Langdon’›n zekâs›n›n s›rr› ne, biliyor
musunuz? Elbette, kahve... Buyurun, bu sa-
t›rlar son Robert Langdon maceras› “Kay›p
Sembol”den: “Saat alt› gibi eve vard›¤›nda,
Sumatra kahve çekirdeklerini elde ö¤ütüp
mutfa¤›na dolan egzotik kokuyu içine çeke-
rek sabah ritüeline bafllard›. Ama bu sabah,
sesli mesaj göstergesinin k›rm›z› ›fl›¤›n›n ya-
n›p söndü¤ünü görmek onu flafl›rtm›flt›. Pa-
zar sabah› alt›da kim arar? Dü¤meye bas›p
mesaj› dinledi...”
Tahmin etti¤iniz gibi o mesaj, Robert
Langdon’›n bafl›n› belaya sokmak üzere... O
da bunu hissetti mi ne, bak›n bölüm nas›l bi-
tiyor: “Kahvesini haz›rlamaya geri döndü-
¤ünde el de¤irmeninin içine birkaç çekirdek
daha att›. Bu sabah kafeini biraz daha bol
olsun, diye düflündü. Uzun bir gün olacak...”

OCAK-fiUBAT 2010 • 17
“dünya ehlikeyf ” gastronomi ödülleri
Derginiz Dünya Ehlikeyf 2010’da y›l›n en iyi gastronomi kitab›n› seçiyor
ve Türk mutfa¤›n›n geliflimine ya da tan›t›m›na katk›lar›ndan dolay›
bu alanda çaba gösteren bir kifliye emek ödülü veriyor.

Ödüllerin jürisi
Ahmet Örs, Ali Esad Göksel, Gülhan Kara, Mehmet Yaflin,
Nedim Atilla ve Faruk fiüyün’den (kurum temsilcisi) olufluyor.

“sizi uyutmayan ne bay dillinger?”


Konu sinemada kahve olunca pek çok örnek bulmak filmde ünlü gangster John Dillenger’›n öyküsü anlat›-
mümkün... Ne de olsa, kahve art›k bir simge... l›yor. Dillinger filmde birkaç kez yakalan›yor ama fi-
Pek çok Hollywood filminde; k⤛t bardaklardan rar etmeyi de baflar›yor... Bir sahnede zorlu u¤rafllar
kahvelerini içerek caddede h›zl› h›zl› yürüyen ‘meflgul sonucu onu hapse t›kmay› baflaran Melvin Purvis
insan’ kompozisyonu görmek mümkündür... Ve yine (Christian Bale), parmakl›klar arkas›ndaki John Dillin-
Hollywood’dan bir klifle: Kahraman›m›z ne zaman bir ger’a (Johnny Depp) koltuklar› kabara kabara yakla-
araflt›rma yapacak olsa, geçer bilgisayar›n›n karfl›s›na, fl›yor ve yorgun görünen tutukluya -belki nedamet
gecedir ve elinde de uykusuzlu¤a birebir kahvesi var- getirir diye-, “Sizi uyutmayan ne Bay Dillinger?” diye
d›r... Elbette polis nezarethaneleri sahnelerinde de soruyor... fiakac› gangsterlerin flah› Dillenger’›n yan›-
nöbetçi memurlar›n elinde görürüz fincan›... Ve tabii t› tek kelime: “Kahve!”
bir de: Güzel bir akflam yeme¤i sonras›, yak›fl›kl› jönü- ‹zleyenlerin unutamayaca¤› ‘kahvesiz’ ama kahve
müz, güzel genç kad›n› evine b›rak›r... Kad›n arabadan üzerine bir sahne de “fiimdi ya da Asla” (The Bucket
ç›kar, bir iki ad›m atar eve do¤ru... Vazgeçip geri dö- List) filminden... Filmde Jack Nicholson’›n oynad›¤› öl-
ner... Araban›n yar› aç›k cam›ndan jöne sorar: “Kah- mek üzere olan milyarder ifladam› Edward Cole, dün-
ve?” yan›n en pahal› kahvesi “Kopi Luwak”a tutkun... Ta ki
‹nsan›n can›n› en çok kahve çektiren filmin Jim nas›l üretildi¤ini ö¤renene kadar... Sahneyi anlatmaya-
Jarmush’un “Coffee and Cigarettes”i oldu¤unu l›m, ama Kopi Luwak nas›l üretilir, k›saca bahsedelim:
an›msatarak, son dönemin en ilginç kahve sahnesini 100 gram› 75 dolara sat›lan bu kahve, Endonezya’da-
nakledelim... Film, bizde “Halk Düflmanlar›” ad›yla ki adalarda yaflayan bir memeli hayvan olan parado-
oynayan “Public Enemies.” Michael Mann’›n seyirci- xurus’un yedi¤i kahve çekirdeklerinin daha sonra d›fl-
leri 1930’lar›n suç kokan Amerikas›’na davet etti¤i k›s›ndan toplanmas›yla elde ediliyor!

kahve yemen’den gelir


Kahve, halk kültürünün de olmazsa olmaz ögelerin- a¤ac›... Bir de tabii “Kahve Yemen’den gelir”: Befl para yetmiyor on para b›rak
den... Manilerden deyimlere, argodan atasözlerine “Eski zamanlar›n esnaf›, flimdikiler gibi iki de bir Müflterinin biri, tezgâh önünde s›ras›n› beklerken
her yerde bu esmer güzeline rastlamak mümkün... zam yapmak zorunda kalmazm›fl. Satt›klar› ürünün fi- yaz›y› görüp okumufl. Pek hofluna gitmemifl. Dükkân
Önce ilk akl›m›za gelenleri s›ralayal›m: Uyku yor- yat›n› art›rmak lâz›m geldi¤inde bunu uygun bir dille sahibinin meflguliyetine güvenip, k⤛d›n alt›na bir not
gans›z, kahve dumans›z olmaz... Gönül ne kahve ister müflterilerine anlat›rlarm›fl. ‹flte o zamanlardan birin- da kendisi ilave etmifl:
ne kahvehane, gönül sohbet ister, kahve bahane... de, Yemen’den getirtti¤i kahveyi ‹stanbul’da satan bir Kahve Yemen’den gelir yollar› sapa
Kahve, tütün keyifler oldu bütün... Dumans›z kahve esnaf, mal›na zam yapmak zorunda kalm›fl. Çünkü Befl para yetmiyorsa dükkân› kapa!”
imans›z Türk’e benzer... Bir fincan kahvenin k›rk y›l ha- kahve uzun yoldan geldi¤i için masraf› çok oluyormufl. Türkülerde de bol bol rastlad›¤›m›z kahvenin dili-
t›r› vard›r... Bir ac› kahvesini içmek... Kahve dövücü- Dükkân›n›n görünen bir yerine bir koca k⤛t ilifltirip mizdeki yeri fasl›n› bir bilmeceyle bitirelim dilerseniz:
nün h›nk deyicisi... Kahve peykesine oturup nizam üzerine flöyle yazm›fl: Bu küçücük filtafl›, içinde beyler afl›...
vermek... Bir kahve paras›... Kahve bülbülü... Kahve Kahve Yemen’den gelir, yollar› ›rak Deyimlerle ‹stanbul, Seyyar Kitap

18 • OCAK-fiUBAT 2010
semih poroy’dan “kahve” manzaralar›

OCAK-fiUBAT 2010 • 19

También podría gustarte